16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 Otomotiv fabrikalarında başta sendika temsilcileri olmak üzere işçilerin işten çıkarılmasıyla eylemler yeniden başladı. Tofaş’ta üretim durdu. Şirketten yapılan açıklamada da üretime bir gün ara verildiği açıklandı. LEVENT GENCELLİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 2.7490 0.7 kuruş 3.0860 0.1 kuruş 10.29 0.1 puan 78.146 341 puan 680.74 11.38 lira 104.90 75 kuruş EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Çaarşamba 10 Haziran 2015 Direniş yeniden başladı MİB’e göre İşçi kıyımı tesadüf değil Tofaş, Renault ve Otosan’da daha önceki işçi eylemlerinin önderlerinin işten çıkarılmasıyla metal işkolunda direniş yeniden başladı Koalisyon ve hazım sorunu yle anlaşılıyor ki, İstanbul sermayesinin gönlü, AKPCHP koalisyonundan yana. Belki bunu “gönül”den ziyade; her şirketin nihai hedefi olan kâr maksimizasyonu ve varlıkarı kaybetmeme korkusu diye nitelemek daha anlamlıdır. İş dünyasının kulaktan kulağa yaydığı bu arzuda; Ali Babacan’ın Meclis dışı kalması; buna karşın Kemal Derviş’in CHP’nin olası bir iktidar sorumluluğunda söz sahibi olma taahhüdü, temel motivasyon gibi duruyor. Bu motivasyonun arka planında ise kriz sonrası restorasyon dönemini simgeleyen “2002” fabrika ayarlarına yaklaşmak. Bu kadar yaşamsal bir seçim sonrası, ülkenin hükümetsiz kalmaması sorumluluğunu, aklı başında her siyasetçinin duyması makul olsa bile, seçim kampanyası ve projelerini bir anlığına dahi hatırlamak, CHP ile AKP’yi birlikte düşünmeyi akıldışı hale getiriyor. CHP yönetimi, bu formüle yakın durursa herhalde temel önceliği, tabanına izah olacaktır. HHH 7 Haziran seçimleri, ana teması “barış” olan, fiili bir referandumdu. Oylama, hukukun üstünlüğüne dayalı parlamenter sistem ile otoriter başkanlık dayatması arasında geçti. Ve sonuç gayet okunaklı: Seçmen sadece parlamenter rejime “evet” demekle kalmadı; dört partiye birden “Sorunlarımızı uzlaşarak çözün” mesajı verdi. Bu mesajı okuyup anayasal onumuna razı olması gerekirken AKP’den daha ilk dakikada kaos ve erken seçim seslerinin yükselmesi ise yaşanan travmanın derinliğini gösteriyor. İster fiziki, ister psikolojik; tüm travmaların ortak paydasının kaybetme korkusu olduğunu bilenler için hiç şaşırtıcı değil. AKP ile besleme medyasında gözlenen hazım sorunu da tam olarak bu korkudan kaynaklanıyor. Aslında sorun olmak şöyle dursun; yer yer eğlenceli kareler de sunan bu hazım sorunu, seyirlik oyun tadında izlenebilirdi. Ne var ki, bugüne kadar yaşattıklarının zihnimize yığdığı kötülük bilgisi, bu travmanın epeyce ciddiye alınmasını gerektiriyor. HHH Ankara’da koalisyon tartışmalarının yapıldığı saatlerde Diyarbakır’dan gelen suikast haberi, “hazım” sorununun hangi düzlemlerde nerelere varabileceğinin tehlikeli ipuçları niteliğinde. Seçimden sadece iki gün sonra ve “normalleşme” sevinci yaşanırken... HüdaPar’a yakınlığıyla bilinen İHYADer Başkanı Aytaç Baran’ın silahlı saldırıda yaşamını yitirmesi, sonrasında silahlı saldırganların, kentin sokaklarında ateş açması, bir meslektaşımızın yaralanması; fail ya da failler kim olursa olsun, “normalleşme” havasının mutsuz ettiği odakların eylemi olarak görünüyor. Son kanlı eylem şunu bir kez daha gösterdi ki, 7 Haziran seçimlerinden çıkan sonuçların doğru okunmasında, bütün siyasi aktörlere büyük görev düşüyor. Barış talebi, bu sonuçların en önemlisi. Bu sonuç, hazım sorunu ve kaos arzusuna kurban edilirse çok yazık olur. Ö M ESS’in talimatıyla Tofaş, Renault ve Otasan’da daha önceki işçi eylemlerinin önderlerinin işten çıkarılmaya başlamasıyla metal işkolunda direniş yeniden başladı. Tofaş’ta 2 işçinin akşam vardiyasında kartlarını basmaması ve işbaşı yapamaları üzerine dün sabah vardiyasında yaklaşık 2 bin işçi üretimi durdurdu. Tofaş’tan Kumuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada üretim çalış M Tofaş’ta dışarıdaki işçiler içeride eylem yapan mesai arkadaşlarına destek verdi. malarına bugün sabah başlayacak vardiyaya kadar ara verildiğini ifade etti. 150 işçi de fabrika önünde eyleme başladı. Bağlı oldukları Türk Metal Sendikası’nın, Bosch Fabrikaları ile farklı sözleşme imzalamasını protesto eden Oyak Renault ve Tofaş Otomobil Fabrikaları’nda geçen ay görülen iş bırakma ve işyerinden ayrılmama eylemleri, uzun süren görüşmeleri ardından taraflar arasında yapılan anlaşma ile sona ermişti. Bu fabrikalarda önceki akşam ve dün bazı işçilerin çıkartılması ile tekrar gerilim başladı. Oyak Renault Fabrikası’nda önceki gün bir işçinin çıkartılmasını protesto eden işçilerin işi yavaşlatma eylemi bu çalışanın tekrar göreve alınması ile sona erdi. Tofaş’ta Türk Metal Sandikası’ndan istifa eden işçilerin bir bölümü Hakİş’e bağlı Çelikİş’e bir bölümü de DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası’na geçmişti. l BURSA etal İşçileri Birliği (MİB) yaptığı açıklamada, Tofaş ve Renault’da MESS’in talimatıyla öncü işçilerin işten çıkarıldığı vurgulanarak “Sektörde üst üste gelen işçi kıyımı tesadüf değil. Özellikle Tofaş ve Renault’taki hamleler organize bir saldırın kanıtıdır. Birkaç işçi arkadaşımızı atıp başarırlarsa sonrasını getirecekler. Yani büyük kıyımın ilk vuruşları bunlar” denildi. Tofaş işçileri daha önce de 18 Mayıs’ta iş bırakma eylemleri düzenlemiş, bu nedenle fabrikada üretim durmuştu. 22 Mayıs’ta ise üretime yeniden başlanmıştı. Eylemler oto üretimini yüzde 13 düşürdü tomotiv sektöründe eylemlerin olduğu mayıs ayında üretim yüzde 13 düşüşle 88 bin 69 adet oldu. Türkiye’de otomotiv pazarının mayısta yüzde 38 artışla 85.154 adede ulaşmasına karşılık, işçilerin üretim durdurma eylemlerinin etkisiyle toplam otomotiv üretimi yüzde 13, otomobil üretimi ise yüzde 18 daraldı. Otomotiv Sanayii Derneği’nin Mayıs ayı verilerine göre sektörün top O lam ihracatı da Mayıs ayında yüzde 28 azalarak 59.098 adet, otomobil ihracatı yüzde 30 azalarak 36.570 adet olarak gerçekleşti. Sektörün OcakMayıs döneminde toplam pazarı yüzde 51 artarak 364.960 adet olurken, bu dönemde toplam ihracat yüzde 7 artışla 393.656, toplam üretim de yüzde 19 artarak 543.213 adet oldu. Türkiye’de otomotil satışlarının yüzde 75’e yakın kısmını ithal araçlar oluşturuyor. Antalya, yılbaşından bu yana 300 bine yakın yabancı ziyaretçi kaybetti. Benzine 15 kuruş zam geldi P etrol fiyatlarının yüzde 3’e yakın yükselişini sürdürdüğü günde benzine 15 kuruş zam geldi. Böylece 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı, İstanbul’da 4.66 liradan 4.81 liraya, Ankara’da ise 4.68 liradan 4.83 liraya çıktı. 2015’in ba şında litresi 4.28 liradan satılan benzinin fiyatı böylelikle altı aylık dönemde yüzde 12 artmış oldu. Benzine zam en son mayıs ayında yapılmış ve 95 oktan kurşunsuz benzinin fiyatı bu dönemde 4.73 olmuştu. l Ekonomi Servisi urizmin başkenti Antalya, Rusya’daki ekonomik krizin etkilerini sezonun açılmasıyla birlikte daha çok hissetmeye başladı. İlk 5 ayda yüzde 10 olan gerileme, haziranın ilk haftasında yüzde 15’i gördü. Rusya pazarında geçen yıla oranla yüzde 32.4 kayıp yaşandı. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin (AKTOB) değerlendirmesinde, yılın 5 aylık döneminde yabancı ziyaretçi sayısı 2 milyon 494 bine indiği Turizmde Rusya alarmı T kaydedildi. Böylece Antalya, yılbaşından bu yana 300 bine yakın yabancı ziyaretçi kaybetti. Rusya pazarında ilk 5 aylık dönemde düşüş oranı yüzde 32’ye yükseldi. Rus turist sayısı ise 802 binden 542 bine geriledi. AKTOB Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Rus turist sayısında geçen yıla göre yüzde 30, yani 900 bin 1 milyona yakın düşüş tahmin ettiklerini anlatarak, bunun ekonomik karşılığını da 2 milyar dolar civarında gelir kay bı olarak gösterdi. Rusya Federal Turizm Ajansı’na göre, geçen yılın ilk dört aylık diliminde 3 milyon 180 bin kişi yurt dışına tatile giderken, bu yılın aynı döneminde sayı yüzde 40 düşüşle 1 milyon 900 bine geriledi. Rusya Federal Turizm Ajansı Başkanı Oleg Safonov, Rusya’dan yurt dışına turist akışında yaşanan düşüşünün yıl boyu sürmesini beklediklerini açıkladı. l Ekonomi Servisi yaşındaydım, şu an 25 yaşındayım. Bitmeyen bir ergenlikti benim için AKP, bugün büyüyebildiğimi hissediyorum...” Böyle duygularını ifade ediyor Irmak sosyal medyada. Baskının doruğa çıktığı, insanların sürekli ötekileştirildiği, eğitimin yapboz tahtasına döndüğü, hukukun ayaklar altına alındığı, yolsuzlukların ayyuka çıktığı koca bir 13 yıl. Bunların üzerine birde “tek adam”ın otoriterliğini ve ölçüsüz hırsını ilave edin... İnsan ömrünün altıda biri neredeyse... Üniversiteden yeni mezun olan Irmak’la başladık, devam edelim.. 10 yaşındaki çocuktan 90 yaşındaki teyzeye herkesin boğazına kadar siyasetin içine gömüldüğü Türkiye’de nüfusun yüzde 60’ı 8 Haziran sabahından beri “şafak ayini” yaşıyor. Şafak diyorum çünkü yeni dönemin ilk ışıkları bunlar... Tan daha ağırmadı. Alınacak daha çok yol var. Rehavete kapılmadan, çözülmeden, kavgaya, çekişmeye başlamadan... “Büyük egoları” her zamanki gibi çarpıştırmadan... Kısır bir gündem çevresinde ömür tüketmeden.. Asıl sınav burada. Yoksa yeniden karanlığa gömülmemiz işten değil... Aslında halk sandıkta tüm bunların da mesajını verdi. Emanet oyların bilincinde olduklarını söyleyen üç siya “A KP iktidara geldiğinde 12 Restorasyon dönemi si partinin ilk ortak sesleri “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” vurgusu oldu. CHP, HDP ve MHP’nin zaten seçim beyannamelerinde de var olan ortak maddeler üzerinde anlaşarak harekete geçmeleri en temel beklenti. İster koalisyon, ister azınlık hükümeti olsun; benim tek bildiğim bu üç partinin de Meclis’teki sandalye sayılarının, (AKP’nin 258 milletvekiline karşılık 302 milletvekili) birçok maddeyi değiştirmeye yetecek olması... Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, seçim barajının düşürülmesi, yolsuzluk soruşturmalarının başlatılması, Kaçak sarayın Erdoğan’dan alınması, doğru ekonomik adımların atılması... Bundan sonra verilecek sınavın bir ayağını siyasi partilerin atacağı adımlar oluşturuyor olsa da diğer ayağında diğer aktörler bulunuyor. Yani, sendikalar, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, akademik dünya ve bilinçli vatandaş. En temel anahtarlardan biri ise örgütlülük. Gezi süreci tüm bu aktörleri buluşturan bir arena olmuştu. Baskı ve özgürlüklerin kısıtlanmasına tepki olarak kendiliğinden patlak veren bu isyan dalgası, beraberinde “dayanışma, hoşgörü, birbirini dinleyebilme, ortak akıl geliştirebilme” gibi deneysel bir laboratuvara dönüştürebildi bu ülkeyi. Ben 7 Haziran seçimlerini de Gezi’nin kazanımlarından biri olarak okuyorum. Keza “Oy ve Ötesi” gibi devasa bir gönüllü ordusunun doğuşunu; seçmenin oylarına sahip çıkmak için sandıkların başında nöbet tutmasını... Örgütlülük ise çok daha yapısal. AKP’yi bugüne kadar seçimlerde iktidara taşıyan önemli etmenlerden biri oldu örgütlülük; parti disiplini, tabana yayılma, kadın kollarının, gençlik örgütlerinin dur durak demeden sadece seçim döneminde değil daima çalışır olması. Aynı güçlü örgütlülüğü bu se çim döneminde HDP’de de gördük. CHP ise geçmiş dönemlere kıyasla daha örgütlü olsa da ne yazık ki daha alacağı epey yol var. Sivil örgütlülük işin bir başka boyutu. 12 Eylül sürecinden itibaren sistematik olarak örgütlülüğün sindirilmesi, yok edilmesi bu ülkenin en önemli kayıplarından biri oldu. Kapitalist sistemin, patronsiyaset ittifakının çarkları arasında işlevsizleşen işçi sendikalarına karşı otomotiv emekçilerinin verdiği tepki de doğru değerlendirilmeli; doğru ve çağdaş sendikacılık adımları atılmalı. Yine akademik örgütlülük bir diğer önemli boyut. Akademik özgürlük ortamı bir anlamda toplumsal özgürlük demek. Bugüne kadar rektörlük seçimleri için verdikleri oyların en küçük bir değerinin olmadığını, cumhurbaşkanının kendi istediği kişiyi atayacağını bilmelerine karşın seçimlere katılıp oylarını verdiler. Oysa örgütlenerek oy vermemek önemli bir sayfanın çevrilmesine yol açacak, akademik dünya siyasal iktidarın arka bahçesi olmaktan çıkarılabilecekti. Bundan sonra neden olmasın? Başlıkta da dediğimiz gibi bu ülke büyük bir restorasyonu hakediyor. Ve bunun için her kesime büyük görevler düşüyor... Komşuya yardım kördüğüm vrupa Birliği (AB) yetkilileri, Yunanistan’ın reform karşılığında mali yardım amacıyla uluslararası kreditör temsilcilerine sunduğu yeni reform taslağını Atina’ya nakit akışını sağlayacak bir anlaşma için yetersiz bulduğunu söyledi. Reuters’a konuşan bir AB yetkilisi, “Süreci ileriye taşımak için sunulan taslak yeterli değil” dedi. Görüşmelerle doğrudan bağlantılı bir uluslararası yetkiliye göre, güvenilir değil ve önceki planların az çok tekrarı niteliğinde. A Pegasus da dolara geçti egasus Hava Taşımacılığı’nın gelir ve gider dengesindeki kur kaynaklı kayıpları azaltmak için temmuzdan itibaren Türkiye çıkışlı dış hat uçuşlarında dolara endeksli fiyat uygulamasına geçeceği belirtildi. Pegasus’un gelirlerinin yaklaşık yüzde 1617’si dolar bazlı gelirlerden oluşuyor. P C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle