15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 10 Haziran 2015 KULTUR G 19.00’da ise Anne Denkinger ve Matthias Ditscherlein’ın birlikte çektiği “Hadi Tschüs” (2014) adlı belgesel gösterilecek. Film, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanların Türkiye’ye geriye göçlerini konu alıyor. Filmin yönetmenlerinden Matthias Ditscherlein da gösterime katılacak ve filmin ardından izleyicilerin sorularını yanıtlayacak. l Kültür Servisi ‘Aşk Üçgeni’ Opera festivali bugün başlıyor Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve bu yıl altıncısı gerçekleştirilecek olan İstanbul Opera Festivali bugün başlayacak. Festivalin açılışı bugün Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi’nde sahnelenecek “Yusuf ile Züleyha” operası ile gerçekleştirilecek. “Yusuf ile Züleyha” operası Nezihe Araz’ın kaleminden, bestesi ise Okan Demiriş’e ait. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 19 İki film, iki heyecan... oetheInsitut İstanbul, film gösterimlerine haziran ayında yeniden başlıyor. Yarın saat 20.00’de, 2014 Berlin Film Festivali’nin beğenilen Alman yapımlarından, Dominik Graf imzalı “Aşk Üçgeni” (Die geliebten Schwestern) gösterilecek. 18. yüzyıl sonunda geçen film, ünlü şair ve yazar Friedrich Schiller’in Charlotte ve Caroline von Lengefeld kız kardeşlerle yaşadığı aşk ilişkisini konu alıyor. 15 Haziran’da saat Koleksiyonerlik üzerine sohbet... stanbul Gümüşsuyu İnönü Caddesi üzerinde bulunan Collectorspace, Collezione Ramo’nun küratörü Irina Zucca Alessendrelli ile küratör, sanat eleştirmeni ve AİCA TR üyesi Nazlı Gürlek’i bu akşam 18.30’da bir araya getirecek. Milano merkezli kurum, İtalyan 20. İ yüzyıl avangart sanatçılarına ait kâğıt üzerine işler toplayan bir özel sanat koleksiyonu ve şu anda Collectorpace’in davetlisi olarak Jannis Kounellis’e ait İsimsiz (1976) adlı işi bu mekânda sergilemek üzere İstanbul’da bulunuyor. Etkinlik, ücretsiz izlenebilecek. l Kültür Servisi Evrensel sanatın icracısı Gülsin Onay ile daha az bilinen yönleri üzerine bugün Londra’da Talent Unlimited Vakfı’na destek olma amacıyla vereceği konser öncesinde konuştuk ülsin Onay denince akla şüphesiz en başta dünyanın dört bir köşesinde ün salmış, başarılı ve ödüllü bir piyanist geliyor. Onay’ın daha az HaNdE EaglE bilinen yönleri üzerine bugün Londra’da Talent Unlimited Vakfı’na destek olma amacıyla vereceği konser öncesinde konuştuk. ‘Devlet Sanatçısı’ unvanına sahip uluslararası düzeydeki bir sanatçımız olarak, Devlet Opera ve Bale Müdürlüğü’yle ilgili neredeyse her ay çıkan olumsuz haberlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?” gibi ağır ve ciddi bir soruyla başlıyoruz söyleşimize. “Sanat kurumlarının mümkün olduğu kadar özerk bir yapıda ve politik etkilerden uzak bir şekilde yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Aksi taktirde son zamanlarda yaşandığı gibi olumsuz gündem maddeleri ile yüz yüze gelmemiz kaçınılmaz olacaktır. G Bir dörtlü tek nefes 43. ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ Borodin Quartet’in Gülsin Onay bugün Londra’da konser verecek. zun borcu olmalıdır” diyor Gülsin Onay. “Örneğin, siz Gümüşlük Klasik Müzik Festivali’nin sanat danışmanlığını yapıyorsunuz. Bu sene sanırım 12 yaşına giriyor festival...” Heyecanlı ve umutlu bir tavırla cevap veriyor Onay: “Gümüşlük Festivalimiz 12 yaşında” derken heyecan ve sevinçten sesim titriyor. Sanırım bu gururu hep birlikte yaşıyoruz ve nice on iki yıllara birlikte erişelim, sanat hep var olsun, gençlerimiz hep aydınlık yarınlara koşar adımlarla ilerlesin dileklerimizi her zamankinden çok yüreklerimizde taşıyoruz. Dünyanın önde gelen sanatçılarını konserlerimizde ağırlamaktan mutluluk duyduğumuz kadar, onların genç müzisyenlerimize masterclassları ile eğitimlerinde sağladıkları katkılardan dolayı sevinç duyuyoruz. Bu sene üçüncüsünü gerçekleştireceğimiz A. Adnan Saygun Piyano Yarışması’nın geçen yıllarda yankıları çok büyük oldu ve genç yeteneklerimizin başarı haberleri ülkemizde geniş kitlelere ulaştı. Yaratıcı gençliğimizin müzik alanında da ne denli başarılı olabildiğini görmek umutlarımıza ışık tutuyor.” lirgindir ve bu kıstaslar herhangi bir branştan daha büyük zorluklar barındırır. Aslında bu durum, gerçekten yeteneği olan biri için avantaj bana göre. Çünkü ne koşulda olursa olsun, kimseye muhtaç olmadan geleceğinizi sadece ve sadece kendi ellerinizle hazırlama imkanına sahipsiniz.” Bu esnada aklıma daha evvelden Talent Unlimited Vakfı’nın kurucusu Canan Maxton’la yaptığım sohbet geliyor. 2003 yılında UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi seçilmiş olan Gülsin Onay bu görevini devam ettirmekle beraber Anne ve Bebek Vakfı, Türk Eğitim Vakfı, GÖRSEV ve çeşitli diğer kurumlarla yardım amaçlı konserler vermiş. “Sanatımla yardıma ihtiyacı olanlara faydalı olabilmek benim için her zaman büyük bir mutluluk kaynağı olmuştur” diyor Gülsin Onay ve ekliyor, “Londra’da 10 Haziran’da vereceğim konser çok takdir ettiğim ve önceki yıllarda da verdiğim konserlerle destek olmaya çalıştığım Talent Unlimited Vakfı için olacak. Sevgili Canan Maxton yıllardır büyük emek vererek gençlerin elinden tutuyor ve kurduğu bu vakıf sayesinde birçok üstün yetenekli genç sanatçı en iyi şekilde yetişiyor. Bu özel gece benim için de çok heyecan verici olacak. St Mary Magdalene Kilisesi harika bir akustiğe sahip. Özellikle Bach 1. Partita’nın bu ortam için çok uygun olacağını düşünüyorum.” Bach’tan söz açılmışken konser repertuvarında hem Chopin hem de Saygun eserleri de bulunduğunu belirtmeden geçmek olmaz. Gülsin Onay’ın repertuvarından hiç eksik etmediği, ‘ustaçırak’ ilişkisi dahilinde çok iyi tanıdığı, yurtdışında “elçisi” olduğu bir besteci Saygun. Öte yandan, Gülsin Onay Chopin yorumlarından ötürü Polonya Devlet Nişanı almış bir piyanistimiz. Chopin için, “Kan bağım var sanki, onun notalarında tüm duyguları yaşayabiliyor ve adeta bana sırlarını veriyormuş gibi bir ruh halini derinden hissedebiliyorum” diyor. Saygun’a gelince akan sular duruyor... Onay, “Saygun’un müziği iliklerime kadar hissettiğim Anadolu’nın sesini en içten ifade edebildiğim notalarla dolu. Her çalışımda yeniden, aynı tazelikle ve coşkuyla yaşıyorum o muhteşem müziği. Hocam olması ayrı bir yakınlık da getiriyor eserlerine ama hiç tanımasaydım da kuşkusuz aynı duyguları yaşardım diye düşünüyorum. Saygun’un 2. Piyano Konçertosu’nu bana adaması ise hayatımın en gurur verici olaylarından biridir” diyerek dile getiriyor Saygun’a duyduğu hayranlığı. Londra’ya yolunuz düşerse... l LONDRA İyi Niyet Elçisi Osman Şengezer vardı. 1960’tan itibaren 650’ye yakın prodüksiyona imza atmıştı. “Bence Dekor ve Kostüm” adlı kitabında şöyle yazıyordu: “Sahnede kullanılması gereken şeyler, sıradan şeylerdir, ama sahne tasarımcısıİstanbul Müzik Fes nın önce bakış açısının sonra yotivali “Yaşam Boyu rumunun şekline büründüğü yeni Başarı Ödülü”nü, bir araç ve amaç kazanır... Dekor 70. yılını kutlayan Borodin ve kostüm, bir ordunun ortak çaQuartet’e verdi. Topluluğun kurulışması ile gerçekleşir”. cuları 1969’da çağımızın büyük Bizler koltuğumuza oturup sahbestecisi Şostakoviç ile çalışma neyi izlemeye koyulduğumuzda şansı bulmuşlar. Ve bu ilk üyeler doğal olarak bu perde arkasındasonrakilere su damlacıkları gibi ki ordudan hiç haberimiz yoktur: deyişlerini aktarmışlar. 1945’ten Maketçiler, teknik ressamlar, mabu yana sanatsal derangozlar, tornacığerlerini, birbirlerine Borodin Quartet, 70. lar, demirciler; rebağlılıklarını ve ken yıl kutlamalarını alizatör, ressam, dilerine özgü “Rus” boyacı, bez işçisi, sesini korumaktalar. dünya üstünde alçı işçisi, heykelbüyük bir turne 70. yıl kutlamalarıtıraşlar; aksesunı dünya üstünde bü düzenleyerek varcı, taforcu, sahyük bir turne düzengerçekleştiriyorlar; ne taşıyıcı, kuruleyerek gerçekleştiricu, mekanik işçineredeyse iki yorlar; neredeyse iki ler; terziler, giydigecede bir gecede bir dünyanın rici terziler, şapka dünyanın bir bir başka sahnesinve çiçekçiler, kude çalıyorlar. Mayıs aförler, perukacıbaşka sahnesinde ayında Şostakoviç’in lar, makyajcılar, çalıyorlar. 15 dörtlüsünü ışıkçı ve elektrikVancouver’de artarda çiler, kondüvitler, seslendirmeleri tarihi bir olaydı. sahne müdürleri, fotoğrafçılar.. Bir kuvartetteki dört çalgının Seyircinin bilmedği uzun süre yan yana çalıp hep üst düzeyde kalabilmesi, yorumculaayrıntılar... rın müziksel görüş birliği kadar Dekorkostümü yaratırken sabirbirlerinin tınısını hatta soluğu natçı seyircinin düş gücünü sınırnu tanımasını gerektirir. Nitelikli lamadan, onu koşullamadan senbir kuvartet (birinci keman, ikinci teze varmak sorumluluğunu duykeman, viyola ve viyolonsel) aslın malıdır. İzleyicilerin bilmediği ne da bir senfoni orkestrasının özeçok ayrıntı vardır! Örneğin deti gibidir. Bu çekirdek kadro birkorun akustikle ilişkisi: “Provabirine kenetlenmişse yıllar boda bir de bakarsınız dekorun ortayu aynı ailenin üyeleri olarak yasına yerleştirdiğiniz bir panodan şamını sürdürür. Borodin Quartet ses yankılanıyor, ya da bir yüzey, Aya İrini’deki konserde ünlü piya sesi yutuyor. Yüzeylerdeki sesi etnist Boris Berezovsky’nin katılıkileyecek gözeneklilik, pürüzlümıyla Dvorak’ın piyanolu kentetlük, esneklik gibi malzemeye özgü lerini sundular. Berezovsky, Boözellikler incelenmeden yola çıkrodin Quartet ve Dvorak’ın birleşi mamalıdır.” mi İstanbul Festivali tarihine çok “Butafor Atölyesi”ni bilir misiönemli bir not düştü. niz? “Şamdan, kılıç, mızrak, ölü bir tavuk, altı katlı bir düğün pasŞengezer’in dünyası... tası, saplanınca içine giren hanAKM’nin kocaman sahnesinçer, yapma çiçek, kemerler, çande büyük opera ve bale prodiksütalar bu atölyenin işidir.” Bir deyonlarının yapıldığı günlerdi. Per koratör tüm atölyeleri denetleyede açıldığında dekor ve kostümüy bilmek için dikişten, resimden, le bizi yapıtın zamanına boyacılıktan, tahta işçiliğinden, ışınlayan isimelektrikçilikten ve doğal ki mülerin başında zikten anlamalıdır. İşte böylesine geçen hafta bilge ve yaratıcı bir sanatçımızdı yitirdiğimiz Osman Şengezer. Nasıl ki laiklik ülkemiz için vazgeçilmez ise, sanatın da değerli bir mücevher gibi tertemiz bir ortamda muhafaza edilmesi gerekir. Her ne kadar bu tip olumsuzluklar yaşansa da, zaman içinde sanatın o engin kudretinin, asil olanla olmayanı fark ettireceğine güvenim ve inancım sonsuz. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, Ulu Önderimiz Atatürk’ün ülkemizde yolunu açtığı evrensel sanatın temsilcisi olan bu önemli kurumlar, dünya çapında gösterdikleri başarılı performanslarıyla ülkemizi en güzel şekilde temsil etmişlerdir. Bu nedenle, medeniyetin göstergesi olan bu nadide kurumları koruyup gözetmek ve yıpratılmadan daha da ileriye gitmelerini sağlamak, milletçe boynumu Sanat değerli bir mücevher... “Klasik müzik alanında yeni yetişmekte olan gençler için nasıl bir gelecek görüyorsunuz” sorusunu yöneltiyorum. Onay şöyle cevaplıyor: “Klasik müzik dışındaki müzik alanlarında gençler için herhangi bir başarı elde etmek, finansal kaynaklarla desteklenilmesi ile daha çok ilgili. Oysa yetenekli bir klasik müzik öğrencisinin başarıya ulaşabilmesi ve dolayısıyla geleceğini aydınlatabilmesi için iğne ile kuyu kazması gerekir. Çünkü klasik müzikte başarı için kıstaslar daha be Klasik müzik öğrencisi iğneyle kuyu kazmalı Usta çırak ilişkisi F Onay ve Boldoczki festivalde ranz Liszt Oda Orkestrası, geçen yıl festivalin Onur Ödülü’nü alan, Arjantin’in “büyük piyanist” diye selamladığı Gülsin Onay ile trompetçi Gabor Boldoczki’ye eşlik edecek. İki sanatçı bu konserde Şostakoviç’in 1 numaralı konçertosunu yorumlayacak. 17 Haziran Çarşamba günü saat 20.30, İş Sanat Konser Salonu’ndaki konserde Macar müziğinin geleneksel izlerini taşıyan eserler seslendirilecek. l Kültür Servisi Gabor Boldoczki Kilise’de Ermeni şarkıları... Kim Kaskashian estival, Ermenistan’ın çağımızdaki en büyük bestecilerinden biri Tigran Mansurian’a verdiği eser siparişiyle, dünya klasik müzik hazinesine yeni bir mücevher kazandırıyor. Festivalin verdiği eser siparişinin dünya prömiyerinin gerçekleştirileceği bu konserde Kim Kaskashian (viyola) ile Péter Nagy (piya Baykal Saran ödülü Koçak’ın sta aktör Baykal Saran anısına verilen 9. Baykal Saran Yılın Tiyatro Sanatçısı Ödülü’nün sahibi, dün Ankara Akün Sahnesi’nde yapılan bir törende açıklandı. Lemi Bilgin, Atila Sav, Rüştü Asyalı, Selçuk Yöntem ve Erkal Saran’dan F no) yer alacak. Mansurian’ın bestelerinin yanı sıra Kütahya doğumlu Ermeni besteci Komitas’ın yapıtları da seslendirilecek. Zengin bir programla Ermenistan’ın kültürel ruhuna hikâye dolu bir yolculuk, Surp Vortvots Vorodman Kilisesi bahçsinde saat 21.00’de sizleri bekliyor. l Kültür Servisi U oluşan seçici kurul, ödüle, Dario Fo imzalı, Ferdi Değirmencioğlu yönetmenliğindeki “Tesadüfen Kadın Elizabeth” oyununda gösterdiği başarılı yorumuyla Ankara Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Fulya Koçak’ı layık gördü. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle