28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 31 Mayıs 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 14 Fetih müsameresi… ece maçı filan oynanıyorsa gazeteler baskıya geç girer. Bize de yazıları geç yollama hakkı ve şansı doğar. Bugün (yani dün, cumartesi) İstanbul’da “Yenikapı Kazlıçeşme maçı” var. 15.00’te HDP Kazlıçeşme’de sahaya çıkacak. 17.30’da da Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu “İstanbul’u yeniden fethetme maçı” oynayacaklar. Yani yazıya oturmak için önümde epey vakit var… Olsun. Beklemeye niyetim yok. Bu meslekte acemilik günlerini geride bıraktıktan sonra seçim mitinglerinin ciddiye alınacak bir sonuç göstermediğini öğrendim. Miting meydanlarındaki kalabalık, oraya gelenlerin sıkı partili olduğunu filan göstermez. Olsa olsa il ve ilçe örgütü iyi çalışmıştır, kasaya genel merkez desteği ile iyi para girmiş, otobüs, minibüs filan kiralanmış, hatta “miting kumanyası” bile hazırlanmıştır. Meydan dolar. Tersi söz konusu ise lider boş ya da yarı boş meydanla idare etmek zorunda kalır. Miting sonrasında da yerel parti örgütü liderden okkalı bir zılgıt yer. Öyleyse HDP’nin Kazlıçeşme mitingine olsa olsa eş dost görmek, arkadaşlarla halay çekmek, sohbet etmek için gidilirdi. Yani “Acaba kalabalık olacak mı? HDP’nin İstanbul’da alacağı oy oranı ile ilgili ipuçları bulunabilecek mi” gibi sorulara miting meydanında cevap aramak gibi bir niyetim yok. Kazlıçeşme mitinginden iki buçuk saat sonra da Cumhurbaşkanı ile Başbakan el ele tutuşup hem bir “fetih müsameresi” düzenleyecekler, hem de fetih bahanesi ile AKP için devlet destekli seçim propagandası yapacaklar… Yani… Yani bu Tırmık’ı yazmak için ne Kazlıçeşme mitingini, ne “Yenikapı müsameresini” beklemenin âlemi yok. Ben de öyle yapıyorum zaten… HHH “Yenikapı müsameresi” nitelemesinden hoşlanmayanlar olacak. Biliyorum. Fetih onlar için İslamın kâfiri yenip diz çöktürmesinin simgesi. O yüzden Fetih’e özel bir anlam vermekteler. Onlar için 29 Mayıs 1453 adeta kutsal. Tamam imparatorlukların semirmeye başladığı bir çağdı. İngiltere’nin, İspanya’nın, Fransa’nın imparatorluğa dönüşmeye başladıkları yıllardı ve Osmanlı da ortaçağın simgesi Roma İmparatorluğu’nu yıkıp, başkentini fethedip imparatorluk aşamasına sıçradı… Bu bağlamda anlamlı bir fetihti. Peki, ama fetihten 562 yıl sonra yeniden bayram etmeyi, görkemli değilse bile masraflı kutlama törenleri düzenlemeyi nasıl anlamlandıracağız? Osmanlı bizim tarihimiz. Yeryüzünün gördüğü en geniş ve güçlü imparatorluklardan biri. Peki, ama bu böyle diye onunla övünmenin, onun büyüklüğünden, gücünden, kudretinden pay çıkarmanın nasıl bir anlamı olabilir? Tahta çıktığında cülus namazını kardeş kanında aptes alarak kılan padişahlarla “ecdadımız” diyerek niye övünelim ki? Sırbistan, Macaristan, Kosova ovalarına, Balkanlar’ın dağ köylerine ve ırmak boyu kasabalarına yalınkılıç dalıp genç oğlan çocuklarını analarından zorla koparıp alıp, İstanbul’a getirip savaşçı olarak yetiştirip birer ölüm makinesine dönüştüren bir sistem bizim için övünç kaynağı olmalı mıdır? Sorun elbette imparatorluk yıllarında böyle yapıldığı için Osmanlı’yı suçlamak, kınamak olamaz. Bu, tarihi kendi koşulları ve çağı “zamanın ruhu” içinde kavrayamayan bir aymazlık olur. Ama 2015 yılında hâlâ ecdatla övünmek, her 29 Mayıs’ta fetih kutlamak sorgulanmalı değil midir? 2015 yılında bir İspanyol çocuğuna, “Bundan birkaç yüzyıl önce ecdadımız Güney Amerika’yı fethetti. Oranın zenginliklerini İspanya’ya taşıdı. Oradaki kâfir Aztekleri, Mayaları köleleştirdi. Boyun eğmeyenlerin kolunu bacağını kesti. İspanya’ya altın çağını yaşattı” diye övünmeye kalkanla en azından alay edilir. Hindistan’ı talan eden, soyup soğana çeviren; Çin’i pazarlaştırmak için halkı zorla afyona alıştıran Britanya, ecdadı olan fatihlerinin bu marifetlerine bugün de alkış tutsa ne düşünülür? Gel de sorma. Acaba ha bire ecdatla övünenlerin dağarcığında kendiyle övünecek bir hüner, bir yetenek, bir marifet, bir zenginlik olmadığından mıdır? Galiba… Itiraf gibi sözler MİT TIR’larının Türkmenlere yardım götürdüğünü söyleyen Cumuhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, Suriye’ye silah gönderildiğini de kabul etti umhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu, MİT TIR’ları görüntülerini yayımlayan gazetemizin yaptığı habere ilişkin, dün yaptıkları açıklamalarda yardımların Bayırbucak Türkmenlerine gittiği iddiasını tekrarladı. Erdoğan ve Davutoğlu’nun açıklamaların aksine, gazetemizde 14 Şubat 2014’te yer alan Ahmet Şık imzalı haberde, TIR’lardaki mühimmatın, Kesap’ta Suriyeli cihatçılara topçu desteği vermek amacıyla Ensar el İslam örgütüne göndermek amacıyla yapıldığı belirtilen konuşmaların ayrıntıları yer almıştı. 19 Ocak’ta Adana’da durdurulan MİT TIR’larında silah ve mühimmat bulunmasının ardından dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, TIR’ların Türkmenlere yardım götürdüğünü açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Er G C doğan ve Başbakan Davutoğlu da dün gerçekleştirdikleri mitingde aynı söylemi tekrarladı. Erdoğan, İstanbul’un fethinin 562. yıl dönümü kutlamalarında yaptığı konuşamada “Vatanımızın üzerinde kimse operasyon düşünmesin, karşılarında milletimizi, ordumuzu, emniyet güçlerimizi bulurlar” dedi. Erdoğan, “Bayrağımıza karşı bayrak çıkaranların yanında yer alanlara ben aydın diyemem. Gâvurun ekmeğini yiyen Çekinmeden söyledi gavurun kılıcı çalar. KPSS sorularını çaldılar, ‘himmet’ diyerek milletin çoluğunun çocuğunun rızkını çaldılar, Suriye’deki kardeşlerimize gönderdiğimiz yardımların önünü kesip, onların hayatını çaldılar. Utanmadan, sıkılmadan Bayırbucak Türkmenlerine gönderilen yardımlarla ilgili spekülasyonlara girdiler. Bu casusluktur, bu ajanlıktır, bunun hesabını da verecekler. Düşün artık milletin yakasından” dedi. “Seçim yaklaşıyor hemen bir gazete tekrar MİT tırları nı haber konusu yaptı” diyen Davutoğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Suriye’deki cihatçılara yapılan yardımları eleştirmesine tepki gösterdi. Davutoğlu, “Ona bir devlet dersi vereyim, devlet sırrını ifşa edenle işbirliği yapılmaz, bu bir casusluktur. Bu hükümet, Suriye Bayırbucak Türkmenleri’ne sahip çıktığı için başına bu işler geldi. Evet söylüyorum, hiç çekinmeden söylüyorum. O yardımlar Bayırbucak Türkmenleri’ne gidiyordu, Esed’in katlettiği Türkmenlere” dedi. Erdoğan ve Davutoğlu’nun dün yaptığı açıklamaların aksine, gazetemizde 14 Şubat 2014 Ahmet Şık imzalı yer alan haberde, TIR’lardaki mühimmatın Ensar el İslam örgütüne gittiği yönündeki konuşma kayıtla Ensar el İslam’a rı yer almıştı. 13 ve 14 Haziran 2014’te geçen konuşmalarda, Suriye rejim güçlerinin saldırıları üzerine zor durumda kalan Türkmenlerin, cephaneleri bitince mermi arayışına girmeleri ve MİT TIR’larıyla yapılan silah ve mühimmat yardımlarının Ensar el İslam örgütüne gittiği yer alıyordu. Suriye Türkmen Meclisi tarafından yapılan açıklamada ise, Ankara’nın kendilerine yardımda bulunmadığı söylenmişti. Suriye Türkmen Kitlesi derneğinin yöneticiliğini yapan Ayhan Orli’nin Suriye Türkleri Derneği Başkanı Ahman Chrin, Bayırbucak Tugay Komutanı Albay Ahmet Arnavut ve Suriye Türkmen Kitlesi Genel Koordinatöre Samir arasında geçen konuşmalar hükümetten yapılan açıklamaları yalanlar nitelikteydi. l Haber Merkezi Cihatçılara gönderiliyor HP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu MİT TIR’larının silah ve mühimmat taşıdığını, defalarca dile getirdiklerini ve hükümet yetkililerinin sürekli bunları inkar ettiğini Cumhuriyet’in yayınladığı görüntülerin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde gerçeği gözler önüne serdiğini söyledi. Adana Ceyhan’da yakalanan MİT TIR’larının sadece “görünen bilinen” kısmı olduğunu belirten Dudu, “Ama benim de peşine düştüğüm Kırıkhan’da, Adana’da bir kaç TIR yakalandı. Oysa çok sayıda benzer malzeme taşıyan TIR’ın karşıya gittiği yönünde bize gelen duyumlar var” diye konuştu. Türkiye’den giden silah ve mühimmatın çeşitli gruplara gitmiş olabileceğini belirten Dudu, “Özgür Suriye Ordusu’na gittiğini düşünmüyorum. Daha çok cihatçı gruplara gönderiliyor. Bizim görüştüğümüz Türkmen grupları kendilerine hiçbir malzeme ulaştırılmadığını da açıkça söylüyorlar” dedi. C Sevkıyat hâlâ sürüyor AYŞE SAYIN CHP Milletvekili Ediboğlu, Hatay’ın lojistik üs haline getirildiğini, Türkiye’nin Suriye’deki gruplara hem silah hem de militan gönderdiğini öne sürdü umhuriyet’in görüntülerle belgelediği silah taşıyan MİT TIR’ları kamuoyunda tartışılırken, CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, “MİT TIR’ları saptananlar, silah sevkiyatı hala devam ediyor. Hatay lojistik üs haline getirildi. Toprak Mahsulleri Ofisi depo olarak kullanılıyor. Sadece silah ve lojistik destek değil, teröristler, militanlar da gidiyor” iddiasında bulundu. Ediboğlu, “silah sevkiyatı” ve Hatay’da yaşananlarla ilgili şu önemli iddialarda bulundu: Ordu envanterinden: Bu silahlar Türkiye’nin her yerinden geliyor. Mesela ordu envanterinden de silah getirilip Hatay’da depolanıyor. Çün C Sarin gazı davası unutturuluyor mu? Sanık avukatların ‘Türkiye’nin dış ilişkilerini bozar’ dediği davanın MİT TIR’ları kadar önemli olduğu belirtildi HP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, gazetemizin ortaya çıkardığı MİT TIR’larındaki silahlara ait görüntülerin çok önemli olduğunu dile getirerek, 2013 yılında gündeme gelen ancak bir daha konuşulmayan “Sarin gazı davası”na dikkat çekti. Adana’dan, Suriye’deki Ahrarı Şam ve El Nusra Cephesi’ne “sarin gazı” yapımında kullanılan maddelerden temin etmeye çalışırken yakalanan sanıkların ilk duruşmada serbest bırakıldıklarını anımsatan Güneş, “O dava da en az MİT TIR’larındaki silahlar kadar önemli” diye konuştu. kü Hatay tampon bölge, lojistik üs, Suriyeli muhaliflere yardım merkezi haline getiriliyor. Türkiye, bu konuda bazı yardım kuruluEdiboğlu şu adı altındaki örgütlerle çalışıyor. Bilinen depo TMO: Silah ve mühimmatın depolandığı yer Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO). Çünkü mekan olarak çok müsait, sınıra yakın, dışarıdan görünmeyecek kadar korunaklı. Ama belki başka yerler de var. Mesela Apaydın kampıyla ilgili iddialar çıktı Orada bir şey yok tu aslında. Dikkatler oraya çekiliyordu. Ama asıl TMO merkezdi. Buradan silah ve mühimmat yüklemesi yapılıyor ve sınırın karşı tarafına gönderiliyor. Bu şu anda durmuş değil, karşı tarafın ihtiyacı oldukça hâlâ götürülüyor. Gecede 100 terörist Terörist de gönderiliyor: Gönderilen sadece silah ve mühimmat değil, teröristler de buradan geçiş yapıyor. Militanlar karşı tarafta onları karşılıyor. Köylüler, bize kaç insan geçtiğine kadar bilgi veriyor. Eskiden kaçakçılık yapabildikleri için köylüler, biz gittiğimizde rahatsız oluyordu. Hatta silah çekenler bile oldu. Ama şimdi sınır geçişleri kontrol altına alınınca bu iş kesildi ve köylüler da ha net bilgiler aktarıyor. Çatışmanın yoğunlaştığı dönemlerde her gece 50100 terörist geçtiği bilgileri geliyor. Gayri resmi kapılar var: Sevkiyatlar, çatışma, savaş neredeyse oraya yapılıyor. Hatay’dan giden silahlar çeşitli muhalif grupların birleştiği “Fetih Ordusu”na yapılıyor. Bölgede Yayladağ ve Cilvegözü sınır kapıları var ama gayri resmi kapılardan çok sayıda TIR geçiyor. Çünkü sevkiyatlar başladıktan sonra 78 yerde “gayri resmi” kapılar açtılar, oradan geçiriyorlar, bunları saptama imkansız. Hatay özelinde Reyhanlı’daki “yardım kuruluşu” adı altındaki kuruluşlar hem terörist hem de mühimmat sevkiyatını organize ediyor. l ANKARA C CHP’li Güneş, korkunç boyutlarda bir eylemin üstünün örtülmek istendiğini söyledi. Suriyeli 35 yaşındaki Hytham Qassap ile Qassap’a yardım ettiği ileri sürülen Türk vatandaşı 5 sanık hakkında, kimyasal silah temin ettikleri gerekçesiyle, Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. İddianamede, Suriye El Kaidesi olarak bilinen Nusra Cephesi’nin, Ahrarı Şam örgütü ile birlikte Türkiye’den büyük miktarlarda ‘sinir sistemini bozan’ sarin gazı ile yakıcı kimyasal madde yapımında kullanılan kimyasal madde temin etmeye çalıştığının anlaşıldığı belirtildi. 1925’te Cenevre Anlaşması ile kimyasal gazların savaş sırasında kullanılma sının yasaklandığına dikkat çekildi. Davanın 2013 yılında yapılan ilk oturumunda, sanıkların duruşmaya gelme zorunlulukları kaldırılmış ve tutuklu sanık Qassap, tahliye edilmişti. Mahkeme heyeti, duruşma savcısının ele geçen kimyasallar üzerinde sarin gazı yapılıp yapılamayacağı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması talebini de reddetmişti. Hurşit Güneş, ilk oturumunu izlediği davada, sanıklardan Halit Ünalkaya’nın avukatı Mehmet Halis Yetkiner’in söylediklerini anımsattı. ‘İlişkileri bozar’ Yetkiner’in “İddianamedeki eylemler bir hazırlık hareketi olarak değerlendirilebilir. Hazırlık hareketleri yasada suç değildir. Müvekkilim, ticari kaygılarla hareket etmiştir. Bu dava hukuki değil siyasi bir davadır. Türkiye’nin dışardaki ilişkilerini zedeleyebilecek bir davadır” dediğine dikkat çekti. O gün sık sık ara verilen duruşmanın, tüm sanıkların serbest bırakılmasıyla ertelendiğini dile getiren Güneş, gizli kapaklı pazarlıklarla hem siyasi hem de insani anlamda korkunç boyutları olan bir eylemin üstünün örtülmek istediğini dile getirdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle