28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 25 Mayıs 2015 12 elaket” diyor Kılıçdaroğlu; Maliye Bakanı Şimşek’in bütçeden araçlara harcanan parayı “çerez” diye niteleyişine. “Ama bu tutar, bütçenin binde 7’siymiş?” diye hatırlatıyoruz. “Binde 7 veya binde 1; hiç fark etmez. Bir Maliye Bakanı 17 milyon yoksulun bulunduğu, çocukların açlıktan öldüğü bir ülkede çerez parası tanımını kullanamaz.” Sabah, seçim sohbeti için buluştuğumuz CHP lideri, bu değerlendirmeyi yaptığında, Maliye Bakanlığı’nın “çerez” açıklaması henüz ekranlara düşmemişti. Bakanlığa göre “bütçeye yük getirmeyen” anlamında kullanılan bu kelimeyi, muhalefet bilinçli olarak çarpıtıyordu. “Çerez” denilen 3.3 milyar TL’ye, 471 makam aracının da yer aldığı tüm kamu araçlarının, satın alınma, kiralanma, onarım giderleri de dahildi. Ağızdan çıktığı anda ne yapılırsa yapılsın tevil edilemeyecek sözler vardır. Maliye, yapılan yorumları ne kadar “hayret verici” bulursa bulsun, Şimşek’in “çerez”i işte böyle bir kavram olarak siyaset tarihine geçti bile. Çünkü sorun aslında 3.3 milyar TL’nin, araçların tümünü kapsaması değil. Bu tutarın, bütçe büyüklüğüne kıyasla, küçük bir orana karşılık geldiği doğrudur. Sorun; elektriği, suyu, okulu olmayan Batman’ın Arıca’sından çıkıp Maliye Bakanlığı’na erişmiş bir ismin, halen 17 milyon yoksulun yaşadığı bir ülkede, Diyanet İşleri Başkanı’na (DİB) tahsis edilen zırhlı araç tartışmasını kapatmak için, bütçe ödeneğini hafife alan “üslup” seçmesi. HHH DİB’den söz açılmışken... Kılıçdaroğlu, Başkan Görmez’e saygı duyduğunu vurguluyor. “Ama ondan şunu beklerim” diye sürdürürken, Erdoğan’ın, bir inat uğruna, Görmez’e tahsis ettiği aracı iade gereğinden söz edecek sanıyoruz. Fakat Kılıçdaroğlu, hızla unuttuğumuz o olayı anımsatıyor: “Almanya’da ikinci kez oy kullanırken yakalanan imamın derhal merkeze çekilmesi gerekiyor. Sahtekârlık yapan birisi cemaate imamlık yapamaz. İkincisi, camilerde siyasi propagandaya izin veren imam ve müftünün merkeze alınması. Bunlar merkeze alınacak ki birilerine ders olsun.” Sanki üzerinden aylar geçmiş gibi... Frankfurt’ta mükerrer oy kullandığı iddiasıyla hakkında tutanak tutulan sandık başkanı Hasan Tüfek, bir Diyanet personeliydi. Aradan bir hafta geçti ve DİB’den bir incelemesoruşturma başlatıldığına dair tek satır açıklama gelmedi. HHH Makam aracı tartışmasını Görmez’in kişiliğine atfetmemesi gibi, Kılıçdaroğlu, siyasetin ekonomi boyutuna dair önemli bir konuda daha nesnel yaklaşım sergiliyor. Bunca yolsuzluğa karşın, AKP oyunun hâlâ yüzde 40’lar bandında seyredişini izah biçimi, bu yaklaşımın ürünü. Şanlıurfa’daki İşsizler Kahvesi’nde 60 TL gündeliği Suriyeli göçmen “rekabeti” nedeniyle 20 TL’lere düşmüş insanlardan söz ediyor Kılıçdaroğlu. Bazı kesimlerde büyük ilgi gören asgari ücret artışı, emekliye çift ikramiye gibi projeleri, önemli bir kesimin, “hiç duymadığını”, duyamayacak koşullarda yaşadığını paylaşıyor sözgelimi. Ve bu analizi şikâyet etmeden yapıyor CHP lideri. Toplum için yapacaklarını negatif dil kullanmadan ısrarla anlatmayı sürdüreceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı, CHP açısından belki de ilk kez oylanacak somut projelere ayrı bir değer katıyor. 17 milyon yoksul ve ‘çerez’ Kararsızlar CHP diyecek ‘AKP yüzde 40’ın altında’ diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, 7 Haziran’ın ardından ‘AKP, kim CHP’ye bu kadar oy verdi diye soracak’ diyerek iddialı konuştu umhurbaşkanlarının yargılanmasını istemem’ diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1725 Aralık yolsuzluk dosyalarını kastederek ‘Erdoğan’ın başbakanlığı dönemiyle ilgili o dosyaların adaletle yeniden açılacağını’ söyledi. Kılıçdaroğlu, AKP’nin yüzde 40’ın altına indiğini belirterek “Kararsızlarda büyük artış var. Kararsızlar sandık başına gittiğinde CHP diyecek. Eskiden ‘Kim AKP’ye oy veriyor’ diye soruyorduk. Bu seçimden sonra ‘AKP, kim Akyut CHP’ye bu kaa y Küçükka dar oy verdi’ diye soracak” dedi. CHP liderinin seçim öncesi koalisyon olasılığını konuşmak dahi istememesi dikkat çekti. Cumhuriyet Liderler Buluşması’nda gazetemiz yönetici ve yazarlarıyla bir araya gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu’nun verdiği yanıtlar şöyle... Son ‘Anadolu Mega Kent’ projesinin etkisini ölçebildiniz mi? Ölçemedik ama iş dünyasından son derece olumlu tepkiler aldık. Bizzat aradılar. Rasyonel, makul ve zorunlu bir proje olarak görüyorlar. Türkiye’nin küresel ekonomiden, küresel ticaretten ve küresel gelirden pay almasının önemli araçlarından, önemli uygulamalarından biri diyorlar. O açıdan iş dünyası heyecanlı. Son derece mutlular. Gerçekleşebilir mi? Gerçekleşebilecek bir proje zaten. Nitekim AKP bizden arakladılar, EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 13 “F ‘C Sosyalistlerin CHP’ye oy verdiğini sanmıyorum CHP: Kürt sorununu ancak biz çözeriz umhuriyet’in 7 Haziran seçimleri öncesi TBMM’de grubu bulunan dört parti lideriyle görüşmesinin ikisi gerçekleşti. Cumhuriyet, geçen hafta Adıyaman’da HDP lideri Selahattin Demirtaş, dün de İstanbul’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla sabah kahvaltısında sohbet etti. Kahvaltı masasında 7 Haziran seçimlerinden söz ettik, sorular sorduk... Önce şunu belirteyim... Kılıçdaroğlu’nu dinlenmiş, oldukça devinimli, iktidara bir eliyle dokunmuş gibi gördüm. Partisinden ve kendisinden emindi, örgütlerine güveniyordu... Kürt sorununa ilişkin bir sorumuz üzerine şu yanıtı verdi: “Kürt sorununu ne AKP çözebilir ne bir başka parti. Bizim dışımızda hiçbir kimse bu sorunu çözemez. Biz hem Meclis içindeki hem de Meclis dışındaki partileri muhatap alarak sorunları aşma girişiminde bulunuruz. Çözüm süreci, İmralı’da değil meşru bir zeminde görüşülür. CHP çözüm sürecini böyle gerçekleştirir. Kapalı kapılar arkasında değil.” HHH Kılıçdaroğlu, AKP’nin yüzde 40’ın altına indiğini sık sık yineledi sohbetimiz sırasında. Seçimlere çok az bir süre kalmasına karşın, kararsız seçmenin yüzde 15 olmasını, “Göreceksiniz o oylar CHP’ye gelecek” diye yanıt verip ekledi: “Daha önceki seçimlerde kimler AKP’ye oy veriyor diye soruyorlardı, bu tersine döndü. 8 Haziran sabahı kimler CHP’ye oy verdi diye soracaklar?” CHP çözüm sürecinde öteden beri samimi davrandı, bunu siyasal bir çıkar, yani “rant” olarak hiçbir zaman kullanmadı. SHP döneminde Erdal İnönü’nün başlattığı bu sürecin en yakın tanıklarından birisi olan, üstelik çok çaba harcayan Murat Karayalçın benim tam karşımda oturuyordu. Bu konuda Deniz Baykal’ın sürece katkıda başı çekenlerden birisi olduğunu da burada belirtmem gerekir... Kürt sorununda kalıcı çözüm için birincil koşul, demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi gerekir. Baskıyla, ötekileştirme ve ayrıştırmayla bu sorun çözülmez... Ülkeyi tek elden yönetilen otoriter bir polis devletine dönüştüren sistematik adımlar atıp “İç Güvenlik Yasası” çıkarırsan, basın özgürlüğünün çanına ot tıkamaya kalkışırsan sorun daha da büyür! HHH AKP iktidarının çözüm mantığını, ortaya attıkları modeli Kürtler bile kavrayamadı... Sorun salt güvenlik, istihbarat, silahlı terör örgütüyle yapılacak pazarlık mıdır? Saydam olmayan böyle süreçlerden çözüm çıkmaz... CHP bu gerçeği görüyor ve böyle görmekte de haklı! CHP’nin, HDP’nin barajı aşmasından yana olumlu ya da olumsuz bir kaygısı yok... Kılıçdaroğlu’nun sosyal demokrat kişiliğine bu yakışır zaten. Kılıçdaroğlu HDP’nin CHP’den öyle yüklü oy koparacağını değil, AKP’den oy devşireceğine inananlardan. Ben de Kılıçdaroğlu gibi düşünüyorum... Peki HDP 7 Haziran’da yüzde 10 engelini aşar mı? Bugün seçim yapılsa mutlaka aşar... CHP’liler de aynı şeyi söylüyor: “Aşar!” O zaman! HHH Cumartesi günü HDP’nin İzmir Gündoğdu Alanı’ndaki mitingi (Ege mitingi de diyebilirsiniz) vardı, Selahattin Demirtaş neredeyse 100 bin kişiye seslendi... HDP, İzmir’de 100 bin kişi toplayabiliyorsa... Topluluğun yüzde 80’ini AKP’ye oy veren muhafazakâr Kürtler oluşturuyorsa, “AK Parti”nin korkuya kapılması doğaldır. AKP bunu kamuoyu anketlerinde çokta gördü ama üstünü örtmeyi yeğledi... Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hafta önce İzmir’e geldiğinde 70 bin kişilik Atatürk Stadı’nın üçte birini bile dolduramamıştı... Demek ki İzmir ve Ege’de muhafazakâr Kürt oyları AKP’den HDP’ye gidecek 7 Haziran’da... Büyük kışkırtmalar virajına girdi siyaset, aman dikkat! C Cumhuriyet’in liderlerle buluşmaları devam ediyor Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Liderler Buluşması’nda gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Haber Koordinatörü Murat Sabuncu, yazardiyor. Kötü proje diyemiyor... Projeye katkı yapanlar arasında Kemal Derviş Bey’in de olduğu söyleniyor... Hazırlanırken hayır; ama proje açıklandıktan sonra ertesi gün tebrik mesajı geldi, olağanüstü güzel proje diye... larımız Hikmet Çetinkaya ve Çiğdem Toker’le Haber Müdürümüz Aykut Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Sohbete Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak, İstansunda bizim dışımızda kimse çözemez çünkü samimi ve dürüst olmak gerekiyor. Biz samimi ve dürüstüz. Bu sorunu ancak biz çözeriz. İktidar olursanız Kürt siyasi hareketiyle, HDP’yle mesela görüşmeniz devam edecek mi? İktidar olduğumuzda sorunun siyasal meşru temsilcisi kimse HDP’yse HDP’yle görüşülür, neden görüşülmesin. Bu pazarlık İmralı’yı da etkiliyor. Siz Meclis temelli bir şeyden söz ediyorsunuz ama bul İl Başkanı Murat Karayalçın, Genel Başkan Yardımcıları Murat Özçelik ve Enis Berberoğlu ile Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu katıldı. (Fotoğraf: CAN EROK) HDP’nin asıl aktör olduğu; ama asıl pazarlık İmralı’da yapılıyor... Eğer bir siyasal parti kendi özgür iradesini kullanamıyorsa parti değildir. O zaman vesayet altında bir siyasal yapılanma var demektir. Biz Davutoğlu’na ne diyoruz, aynı şeyi söylüyoruz, Davutoğlu’nun iradesi yok. Öbür tarafın iradesi var, o ne diyorsa o geçerli. Bizim de istediğimiz meşru bir makam olacak, özgür iradesi olacak, gider konuşur. Biz zaten sana oy vereceğiz iddi kararsızlar oranı olduğu söyleniyor. Siz de öyle görüyor musunuz? Onlar bize gelecek. Sincan bizim oylarımızın en düşük olduğu Ankara ilçesi. Küçük bir gruba hitap ettim. Cami avlusunda da yaşlı insanlar vardı; ama onlardan hiçbir tepki yok. Yanlarına gittim, çiçek verdim. Birisi dedi ki ‘Sen hiç buraya gelme, biz zaten karar aldık, oyu sana vereceğiz’ dedi. Şu veya bu nedenle ‘kim AKP’ye oy verdi diye soruyorduk ya hepimiz, şimdi bu soruyu herhalde AKP’liler kendilerine soracak. ‘Kim CHP’ye oy verdi’ diyerek. Böyle bir kitle var. Bu kitle, kentte yaşayan bu kitle en azından sesimizi duyar hale geldi, bu önemli bir şey. C Biz çözeriz 22 soru, 22 cevap bir broşürünüz var hazırladığınız. CHP iktidar oldu, diyelim. Kürt sorununda ‘MİTİmralı görüşmeleri’ sürecek mi? Bu konunun çözümü konu ıllardır seçim takip ederim. Farklı liderlerle pek çok yere gittim. Seçim otobüsünün geçtiği sokakların, mahallelerin nabzını nasıl ölçerseniz diye sorulsa bu işi bilen pek çok kişi gibi “balkonlara bakarım” derim. Dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun otobüsündeyken gözüm balkonlardaydı. Güngören, Bağcılar gibi CHP’nin önceki secimlerde zorlandığı yerleri kapsayan, 3. Bölge gezisine katıldım. Yolculuk CHP’nin güçlü olduğu Bakırköy’den başladı. (2011 genel seçimler CHP 57.52, AKP 26.13). Özgürlük Meydanı’nda hareketli bir kitle karşıladı otobüsü. Pencerelerde bayraklar, alkışlar... Otobüsteki yöneticilerin yüzleri gülüyordu. Ardından istikamet Güngören. (2011 genel seçimler AKP 55.6, CHP 24.5)... Otobüsteki en heyecanlı isimlerden biri Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu. Güngören’de Rizeliler Derneği var. Kalabalığın toplandığı yerin hemen arkası. Bekaroğlu kalabalığı görünce mutlu oluyor, otobüsün üstüne doğru hareketlenen Kılıçdaroğlu’ndan derneğe de bir selam vermesini istiyor. Konuşma kısa kalabalık bırakmak istemiyor. Otobüs zorla hareket ediyor, Kılıçdaroğlu aşağı inip el sallamaya giderken Y Bekaroğlu’na takılıyor: Alan iyiydi ama sizin derneğin önü pek kalabalık değildi. Pencereler.. Burada da fena değil. Bir de..”Alkışlıyoruz” sloganı tutmuş. Otobüste sadece o sloganın parçası çalıyor. Yolda Kılıçdaroğlu’nu görenler önce el sallıyor ama hemen herkes mutlaka alkışlıyor. İstikamet Bağcılar. AKP’nin kalesi. Otobüsteki tüm kurmaylar ayakta. Gürsel Tekin, Erdoğan Toprak... (2011 genel seçimler AKP 60.4, CHP 17.9). Ancak o seçimlerde de şimdi de Kürt siyasi hareketinin etkili olduğu, bu seçimlerde HDP’nin yoğun çalıştığı bölge. Pencereler... El sallayan, alkışlayan sayısı azalıyor. Ancak trafiğin durduğu kimi yerlerde pencerenin yanına eşiyle, çocuğuyla gelip el sıkan, selfie çektiren çok. Bağcılar’daki alan. Otobüsteki bir partilinin deyimiyle “geçmişe nazaran kalabalık ve heyecanlı.” Dün Selahattin Demirtaş’ın da aynı ilçede konuşması var. HDP bayraklı araçlar geçiyor, karşılıklı el sallanıyor, bir taşkınlık yok. Otobüsün içi. En önde Kılıçdaroğlu ve eşi el sallıyor. Hemen arkasında CHP İl Başkanı Murat Karayalçın. Otobüste hakimiyetini kurmuş. Hangi ilçeye giriliyorsa o ilçenin baş Alan kalabalık Halk bırakmıyor AGİT seçim öncesi rapor yayımlayacak Haziran’da seçim güvenliği için sivil toplumla işbirliği yaptıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çok komik bir şey. Demokratik bir ülke olduğunu söylüyorlar, ileri demokrasi diyorlar. Seçim yapılacak seçimden endişe duyan milyonlar var; böyle bir de paradoks var. Aynı endişeyi AGİT üyesi geldi onlar tabii bize yorum yapmak istemiyorlar. Seçim öncesinde ve sonrasında birer rapor yayımlayacaklarını söylediler. Cumhurbaşkanının alanlara inmesiyle ilgili düşüncelerimizi sordular, hangi önlemleri aldığımızı sordular” diye konuştu. 7 Zencefilli bal ve meyve HP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Nasıl dayanıyorsunuz bu kampanyaya?’ sorusunu şöyle yanıtladı: “Az yiyerek. Günde 34 kez konuşunca bazen 56 oluyor. Fazla yemek yediğiniz zaman olmuyor. Otobüsün önünde veya uçakta veya mitingler bittikten sonra gelirken bir şeyler atıştırıyoruz. 1.5 kilo kadar verdim sadece. Sesim kısılmasın diye zencefilli balla idare ediyoruz. Soğuk içmemeye, içki içmemeye, acı yememeye ve Türk kahvesi içmemeye...” C aliye Bakanı lüks araçlara ödenen para için ‘çerez parası bile değil’ dedi. Nasıl değerlendireceksiniz? Bir Maliye Bakanı’nın 3 milyarlık araçları çerez olarak tanımlaması başlı başına bir felakettir çünkü Maliye Bakanlığı’nın en büyük özelliği tasarruf denen kavrama sıkı sıkıya sarılmasıdır. Eğer siz 3 milyarlık araçları çerez parası olarak tanımlarsanız, savurganlığın bir numaralı unsuru haline gelmiş oluyorsunuz. Bütçenin binde 7’sine tekabül ediyormuş makam arabalarına ödenen rakam... Binde 7 veya binde bir. Fark etmiyor, bir maliye bakanı bu deyimi kullanamaz, çerez parası deyimini kullanamaz. Üstelik, 17 milyon yoksulun olduğu bir ülkede çerez parası tanımını kullanamaz. Kullandığı anda demokratik bir ülkede olsaydı, etik değerlerin geliştiği, demokratik ülkede olsaydı o maliye bakanı bugün koltuğunda olmazdı. Bu ülkede açlıktan çocukların öldüğü bir süreçte siz kalkıp diyorsunuz ki ne olacak, çerez parası bile değil diyorsunuz. Acı bir durum. Bu şeye benziyor. ‘Ekmek bulamadılarsa, pasta yesinler’. Bu anlayışa benziyor. Türkiye artık bütün yolsuzluğu gördü herkes biliyor, bizde bunu uzun süredir yazıyoruz. Artık bantlar yayımlandı, bakanlar çerez parası diye adeta alay ediyor. Kamuoyu yoklamalarında AKP’nin yüzde 40 civarında hâlâ oyu görünüyor. Bütün bu görünürlülüğe rağmen yüzde 40 gibi inanılmaz bir kesimi halen böyle bir partiye destek veriyor Çerez lafı tam felaket M gözükmesini neyle açıklıyorsunuz? Şimdi bir kitleyi yani 77 milyonluk bir ülkede dönüşümü sağlamak kolay bir olay değildir. Bizim iki ikramiye söylemimiz bile hâlâ toplumun önemli bir kesimi tarafından duyulmamış bile. Bazı veriler halen duyulmadığını da gösteriyor. Mazotun 1.5 lira olacağının duyulmadığını söyleniyor çünkü önemli bir kitle ne gazete okuyor, ne televizyon izliyor. Farklı bir yapıdayız. Dolayısıyla AKP’nin 1725 yolsuzluğu bile duymayanlar bile var emin olun. nayasal bir suç var ortada. Seçim meydanlarında Erdoğan’ın olması... Kabahat Erdoğan’ın değil, kabahat Yüksek Seçim Kurulu’nda. Erdoğan suç işliyor. Ben demiyorum ki Erdoğan’a ceza verin, hayır öyle bir niyetimiz yok. Zaten sorumsuz; ama birilerinin hukuk adına bu ülkede anayasa var, kanı otobüsün önünde. Herkesin elinde ilçelerle ilgili bilgiler. Örgüt heyecanlı gözüküyor. Karşılamalar “yasak savma kabilinden” değil. Bir parti yöneticisi kulağıma “2728’lerdeyiz, 30’u belki buluruz. Ama örgüt mutlaka en azından iktidar ortaklığı bekliyor. Yoksa sıkıntı yaşarız” diyor. Bitirirken gelelim sabaha. Yani yazar ve yöneticilerimizle CHP yönetiminin yaptığı kahvaltıya. Sorduğum sorulardan birini ve Kılıçdaroğlu’nun yanıtını aynen aktarıyorum: CHP seçmeni içinde barajı geçsin diye HDP’ye gidecek bir kitle var. Bunun ne kadar olduğunu tahmin ediyorsunuz? Kılıçdaroğlu: HDP barajı geçsin diye oy veren sol sosyalistler olabilir. Ama bunlar zaten CHP’ye çok sempati ile bakmıyorlar. Geçmişte CHP’ye oy verdiklerini sanmıyorum. Sonuçta insanların gidip A partisine ya da B partisine oy vermelerini saygıyla karşılamak gerekir. “Sosyalistlerin CHP’ye sempati ile bakmadıkları, oy vermedikleri” cümlesi tartışılacaktır. Ama dün hem kahvaltıda hem otobüs turunda “başka parti ve liderlerle uğraşmayan, kendi gündemini yaratıp, siyaseti bu gündem etrafında oluşturan” belki de en önemlisi örgütünü motive etmeyi başarmış bir lider gördüm. Komşunuzu sandığa getirin C En önemli başarı Erdoğan değil YSK kabahatli A sizin tarafsızlığınız söz konusu, siz bizi dünyaya rezil ediyorsunuz demesi lazım. Oturun oturduğunuz yerde demesi lazım. Ama bunu hatırlatmaktan korkan bir Yüksek Seçim Kurulu var. Kimse kusura bakmasın ama onlara yargıç denmez. Korkan adamdan yargıç mı olur, adaleti sağlamayan yargıç mı olur. Koalisyonu tartışmam C Örgüt heyecanlı Cumhurbaşkanı yargılanmasın Cezası olmayacak mı bunların. Cumhurbaşkanlarının yargılanmasını istemem. Yolsuzlukların peki? Yolsuzluklar zaten kapatılamaz. AKP 2002’de iktidar olduğunda yolsuzlukları soruşturma komisyonu kurmadı mı? Araştırma komisyonu kurdu, ben de komisyon üyesiydim. Yolsuzluğu yapan cumhurbaşkanıysa. Başbakanken yaptı... Ne olacak bu durumda? Elbette ki soruşturulacak. 1725 Aralık dosyaların kapanması mümkün değil, hem diyeceksiniz ki millete “kul hakkı yemek en büyük günahtır” bunlar yediler ben bunu görmeyeceğim. O zaman o suça ortak olmak demektir. Suça ortak olmak istemeyiz. HP değil de koalisyon gelirse istikrar bozulur diyorlar... Şu an da koalisyonu tartışmak istemem, doğru da bulmam. Eğer gerçekten bu ülkenin en temel sorunları çözülmek isteniyorsa, Kürt sorunu da dahil, yoksulluk sorunu dahil CHP’nin tek başına iktidara ihtiyacı var. Bunun uzun öyle 13 yıllık süre de değil 4 yıllık süre istiyorum. Dört yıl içinde ben Türkiye’nin en temel sorunlarını çözeceğim. Yoksulluğu da, Kürt sorununu da diğer sorunu da... HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün seçim çalışmaları kapsamında Bakırköy, Güngören, Bağcılar, Küçükçekmlece, Halkalı, Başakşehir, Esenyurt ve Bahçelievler’de yurttaşlarla buluştu. Kılıçdaroğlu, 7 Haziran günü sandığa gitme çağrısı yaparak, herkesi hayatında hiç CHP’ye oy vermemiş bir komşusunu da sandığa götürme çağrısı yaptı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamu araçlarına harcanan parayı “Çerez parası bile de ğil” sözleri ile açıklamasına da tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Emekliye ikramiye vereceğim diyorum‘parayı nereden bulacaksınız’ diyorlar. O lüks arabalarınızın tamamını alacağım ve parasını emekliler ve emekçiye dağıtacağım. Benim en büyük güvencem sizlersiniz ve size inanıyorum”diye konuştu. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha sonra otobüsün üzerinden yurttaşlara kırmızı karanfiller dağıttılar. İSTANBUL / Cumhuriyet AKP’liler de CHP’ye inandı FIRAT KOZOK İksara’nın anketine göre, yüzde 30’a dayanan CHP’nin vaatleri AKP tabanında kabul gördü Her partiye saygılıyız O dosyalar adaletle açılır ‘T Bir yargılama olmak zorunda yani. O dosyalar adaletle yeniden açılır. Sırf birilerini mahkum etmek için önyargıyla hareket ederseniz bu doğru değil. Adalete de yargıya da yakışmaz. Gidilir bakılır deliller toplanır, siyasi intikama yer yok. Faili meçhul cinayetin sorumlusunu buldunuz onu yargılamayacak mısınız? Yargılayacaksınız; ama adalet içinde yargılayacaksınız. Önyargı ile değil. Bir devri sabık yaratayım diye yola çıkmak asla doğru değildir. Ama bunlar cezasız kalmayacak diyorsunuz... Elbette... ek başına iktidarı hedefliyoruz, koalisyon düşünmeyiz’ dediniz. ‘Şu parti ile asla yan yana gelmeyiz dediğiniz’ bir parti var mı? Hiçbir meşru organla yan yana gelmeyiz diye deyim kullanmak doğru değildir. O zaman onun meşruiyetini kabul etmiyorsunuz demektir. Bu doğru değildir, halkın oyu ile gelen her parti, her siyasal partiye saygı duymak zorundasınız. Hatta parlamentoya giremeyen partilere de saygı duymak zorundasınız. ksara’nın 42 ilde gerçekleştirdiği son ankete göre, AKP’nin oy oranı yüzde 38.5 ile yüzde 40.5 aralığına gerilerken, CHP yüzde 2931 aralığına yükseldi. MHP’nin 1618 arasında gözüktüğü ankete göre HDP de barajı geçiyor. AKP’nin oy oranı bu seviyeye düşerse, tek başına iktidar olma şansını da kaybediyor. CHP’nin seçim sürecine damgasını vuran ekonomik vaatleri, AKP’li seçmenin desteğini aldı. İşte CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önündeki o anketten çıkan çarpıcı sonuçlar: l AKP yüzde 41, CHP 28.4, MHP 17.2, HDP 10 oy alırsa, AKP tek başına iktidar olamıyor. AKP en fazla 263, en az 253 vekil çıkartabiliyor. CHP’nin sandalye sayısı 140 150, MHP’nin 82 92, HDP’nin 55 65 sandalyesi oluyor. AKP’nin oy oranının yüzde 39’a gerilemesi, CHP’nin 29’a, MHP’nin 17’ye, HDP’nin de 10’a yükselmesi durumunda ise sandalye sayısı aralığı AKP için 244 254, CHP için 145 155, MHP için 85 95 ve HDP için 56 66 olarak şekilleniyor. l Ankette katılımcılara, “7 Haziran seçimine kadar oyunuzu vereceğiniz parti değişir mi?” sorusu da soruldu. AKP’li seçmenin yüzde 17’si, MHP’lilerin yüzde 10’u, CHP İ ve HDP’lilerin ise yalnızca yüzde 7’si kararını değiştirebileceğini açıkladı. AKP seçmeninin yüzde 13.8’i, diğer partilerin açıkladığı vaatler nedeniyle oyunu değiştirebileceğini söyledi. l Hükümetin son dönemlerdeki icraatlarının beğenilip beğenilmediği yönündeki soruya CHP, MHP ve HDP seçmenlerinin yüzde 90 ve üzeri oranda kesimi “beğenmiyorum” derken, AKP’de yüzde 10’luk bir kesimin de bu görüşte olması dikkat çekti. l Katılımcılara “Sizce CHP’nin vaadettiği sosyal yardımlar için Türkiye’nin yeterince parası var mıdır, yok mudur?” sorusu yöneltildi. Bu soruya AKP’li seçmenin yüzde 23.6’sı, yani neredeyse her 4 AKP’liden 1’i “evet var” yanıtını verdi. MHP’li seçmenlerin yüzde 53.2’si, HDP’lilerin ise yüzde 59.9’u da bu görüşe katıldı. CHP’lilerin yüzde 87.1’i “Türkiye’nin yeterli parasının olduğu” görüşünde. l Anketin çarpıcı sorularından biri de “emekliye 2 maaş ikramiyeyi duydunuz mu, destekler misiniz?” sorusu oldu. Seçmenlerin yüzde 91’i emeklilere ikramiye vaadini duyduğunu ifade ederken, yüzde 77’si bu vaadi desteklediğini açıkladı. İlginç olan ise, vaadi destekleyen AKP’li oranının yüzde 54’e, MHP’li oranının yüzde 86’ya, HDP’li oranının da yüzde 83’e Vaatlere kaynak var kadar ulaşması. Bu oran CHP’li seçmen özelinde yüzde 97. l Aynı şekilde CHP’nin “asgari ücretin 1500 TL’ye çıkartılması” vaadi de seçmenlerin yüzde 93’ü tarafından duyulmuş. Seçmenlerin yüzde 80’i bu vaadi de destekliyor. Her 10 AKP’liden 6’sı yani yüzde 60’lık bir oran asgari ücret vaadini destekliyor. HDP’li seçmenin yüzde 88’i, MHP’li seçmenin yüzde 89’u, CHP’li seçmenin yüzde 98’i de aynı görüşte. l Mazotun çiftçiye 1.5 TL’den verilmesi de genel seçmenin yüzde 78’i tarafından destekleniyor. AKP’lilerin yüzde 56’sı, HDP’lilerin yüzde 85’i, MHP’lilerin yüzde 88’i ve CHP’lilerin de yüzde 96’sı destek çıkıyor. l Ankette seçmenlere seçim dönemine en iyi hazırlık yapan parti konusundaki görüşleri de soruldu. AKP’li seçmenin yüzde 89’u, kendi partisini gösterdi. CHP’li seçmenin yüzde 85’i kendi partisinin en iyi hazırlık yapan parti olduğunu ifade etti. MHP’lilerin yalnızca yüzde 68’i, HDP’lilerin ise yüzde 86’sı partilerinin seçime iyi hazırlandığını düşünüyor. Kararsızlarla ilgili bu ilginç tablo, “seçim bölgenizde en çok çalışan parti hangisidir?” sorusuna verilen yanıtlarda da kendini gösterdi. Yüzde 41’lik kesim bu soruya da CHP yanıtını verdi. En çok çalışan CHP Çerez parası 3.5 milyon asgari ücretlinin aylık geliri Maliye Bakanlığı, Bakan Mehmet Şimşek’in makam araçlarının bütçe içinde parasının çerez olduğuna ilişkin sözlerine açıklık getirdi. Şimşek’in “çerez” ifadesinin harcamanın küçüklüğünü ifade etmek için benzetme olarak kullanıldığının belirtildiği açıklamada, makam aracı harcamasının zorunlu olduğu ifade edildi. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ise Şimsek’in “çerez parası” olarak nitelendirdiği 3.3 milyar liralık makam aracı harcamasının “asgari ücretle yaşam mücadelesi veren 3 buçuk milyon çalışanın aylık gelirine eşit” olduğunu açıkladı. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle