23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 24 Mayıs 2015 yorum TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK 24 V Peşimi bırakmayan bir rüya * Hükümlü erkes bir defa doğar, ben iki defa doğdum. Yaşam benim için, her tarafın buz tuttuğu bir gece, sabaha karşı bitmiş olmalıydı. Beş yaşındaydım. Yıllardan 1939, aylardan Aralık. 6.5 şiddetinde bir deprem, bütün Erzincan Ovası’nı yerle bir etmişti. Yıkılan evlerin altında ölüme terk edilmiş binlerce insandan biri de bendim. Sarsıntı o kadar şiddetliydi ki, yatak odamızda annem beni birkaç kez kucağından yere düşürüp gene yerden kapıp kapıya yönelmeye çalışıyor, ama bir türlü başaramıyordu. Babam oda kapısındaydı. Bu işlemeli ahşabın pirinçten sarı tokmağı vardı. Onu güçlükle çeviriyor, kapıyı çekiyor fakat kapı, kasasından ayrılmıyor, açılmıyordu. Açabilseydi kapıyı, yok olacaktı. Çünkü kapının ardındaki görkemli sofa, evin diğer kanadıyla uçup gitmişti. Bir yerlerden ürpertici bir uğultu geliyordu. Birkaç dakika geçmeden çatırdıyla bütün tavan üzerimize çöktü. Üçümüz de yere düştük. Tavanı, karyolanın sarı pirinç ayakları tutuyordu. Tavanla aramızdaki yükseklik, karyola demirinin yüksekliği kadardı. HHH Zifiri bir karanlığa gömülmüştük. Uğultu kesilmişti. Hiçbir şey duyulmuyordu. Sağır bir sessizlik kaplamıştı etrafı. Birbirimizi biraz olsun görmeye yardım eden, mangaldaki ateşti. Odamızdaki bakır mangal, günün közleriyle doldurulmuştu. Depremin şiddetinden uzun bacakları üstünde dengesini koruyamamış, bakır tepsisinden fırlayıp yan yatmıştı. İçindeki ateş alaca bir aydınlık yaratıyor, çevreyi azıcık olsun seçebilmemizi sağlıyordu. Devrilmiş mangalla, saatlerce, birkaç metrekarelik hücrede burun buruna durduk. Ne bir kıvılcım, ne bir köz sıçradı. Oysa bu tatlı aydınlığı veren mangal, fünyesi çekilmiş bir el bombasıydı. Bir kıvılcım sıçraması bu hücrede yanıp kömür olmamız için yeterliydi. O karlı kış gecesi bütün şehir, böyle devrilen binlerce mangal nedeniyle yanmış, binlerce insan vücudu enkazın altında bu yüzden kömür olmuştu. HHH Adam öldürme suçun H dan, idam cezasına çarptırılıp cezası henüz infaz edilmemiş bir hükümlü, o gece elindeki kazmayla, sabaha karşı bir ev yıkıntısına vura vura açtığı delikten, başka birini öldürmüş ellerini uzatınca, benim çocuk bedenimi buldu. İlk doğuşumu elbette hatırlamıyorum ama bu ikinci doğuşum, hâlâ taze duruyor belleğimde. Beni ağır ağır çekti enkazın altından, dışarı çıkardı. Sonra kucağına alıp ayağa kalktı. Çocuk başımı omzuna koydum. Ceketi ıslaktı, ter ve tütün kokuyordu. Genç bir adam olmalıydı. Ne adını bildim, ne yüzünü gördüm. Konuşmadım, konuşmadı. Tuğla, kerpiç, kırılmış tahta ve marsık yığınlarından oluşmuş bir moloz yığınını düşe kalka indik, yere vardık. Mahkum yere çömeldi, oturmadı. Beni dizleriyle gövdesi arasına aldı. Çok genç olmalıydı. Öyle durduk. Gökyüzünün siyahını koca kızıl alevler yalıyor, Erzincan yanıyordu. HHH O diz boyu karın üstünde, kızıl karanlığın içindeki o adam kimdi? Enkazı kazıyarak beni toprağın altından çıkaran, yaşamımı sürdürmeme olanak sağlayan o adam kimdi? Bunu ilk kez, bu satırları yazarken düşünüyorum. O da yaşıyor mudur acaba? Yaşıyorsa, o geceyi ve beni hatırlıyor mudur, benim onu hatırladığım gibi? Ne kadar azdır yaşarken yaşadığımız şeyleri algıladığımız. Ne büyük fırtınadır ki yaşam, bu hız neyi yaşadığımızı düşünmeye çoğunlukla olanak bırakmaz.* *YİĞİT OKUR’un Buralardan Geçerken/Yaşam ve Oyun (Can Yayınları, 2015) anı kitabından alıntıdır. aşadığımız günlerin etkisiyle olacak, kâbus gibi bir rüya gördüm. Rüyamda her yer alacakaranlıktı. Meşalelerin aydınlattığı dehlizlerden çığlıklar geliyordu. Birden muhafızları gördüm; gencecik bir kız, bir erkek çocuğunu saçlarından tutmuş sürüyorlardı. Rüya bu ya, muhafızlara sordum, “Onları nereye götürüyorsunuz? Kulağıma ulaşan bu çığlıklar ne?” Muhafızlar durdular, “Haberin yok mu” dediler, “efendimizin yılanları her gün bir kız ve bir erkek çocuğun yüreğiyle beslenirler, bugün ölüm sırası bu gördüklerinde, kulağına ulaşan seslerse, öldürülen gençlerin hiç dinmeyen çığlıklarıdır, bunlar tuhaf ölüler, sesleri hiç durmuyor…” Dehşete düştüm, karanlık ko Y ridorlarda ilerlemeye başladım. Birden bir kapının önünde iki muhafızla karşılaştım. “Dur” dediler durdum, “Bu kapıdan içeri giremezsin. Orada efendimiz günlük konuşmasını hazırlıyor, rahatsız edilmek istemez.” Ama bu bir rüyaydı, adamlara rağmen o kapıdan içeri girdim. Yılanlarını besleyen efendiyi gördüm. İki omzunda da birer yılan vardı ve sivri dillerini dışarı çıkarıp hiç durmadan tıslıyorlardı. Efendi, yüzüme baktı, “Bu bana bir Tanrı cezasıdır” dedi, “ne zaman ki halkıma eziyet yapmaya başladım, ne zaman ki, bu ülkenin gerçek akillerini cezalandırdım, ne zaman ki, ‘efendi senden büyük Tanrı var’ diyenlerin kafasını uçurdum, Tanrı bana şeytanını gönderdi. Şey Kim bilebilir bu masalın sonunu? Daha kaç genç yüreği doyurabilir onu? Kaç ölüm, kaç öç! tan benim iki omzundan öptü ve bu yılanlar doğdu, şeytan kulağıma fısıldadı, ‘Onlara her gün bir erkek bir kız yüreği yedirmelisin, yoksa seni sokarlar, ölürsün.’ O günden sonra zalimdim daha da zalim oldum. Çocuklarını vermeyen ana babaları kılıçtan geçirdim, ben zalimleştikçe onlara bir hal oldu. Birbirleriyle [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] nim bilmediğim bir dilde konuşmaya başladılar. Aralarına casuslarımı saldım, hemen anladılar. Sustular. Gün karardığında her köşe başından, her sokaktan çıkıp meydanlarda toplanmaya başladılar. Ordularımı onların üstüne saldım, işlerinde elbette elebaşılar vardı, onları satın almak için adamlar yolladım, önlerine altınlar yığdım, ikballere boğdum. Bana mısın demediler. Ellerinin tersiyle ittiler; onları aç koydum, susuz koydum, ne yaptımsa olmadı. Gün geçtikçe çoğaldılar ve ben sokağa çıkamaz oldum. Yılanlar ise daha da arsızlaştı, her dakika ‘açız açız’ diye bağırıyorlar, onların sesinden kendi sesimi duymaz oldum.” Şaşırmıştım, yılanlar beni sanki hipnotize etmişlerdi, ağzımdan tek söz çıkmıyordu, birden aklıma geldi, “Tanrı’dan af dileseniz. Bundan böyle kendimi Tanrı sanmayacağım, halkıma eziyet yapmayacağım, bilim ve ilim yolundan ayrılmayacağım, halkımdan gelen her sözü, her isteği düşünüp taşınıp yerine getirmeye çalışacağım, halkımın atalarına hürmet edeceğim, onları hor görmeyeceğim, deseniz, belki Tanrı sizi affedip , şeytanın öptüğü omuzlarınızı öpmek için meleklerini gönderir” dedim. “Hayır, artık çok geç” dedi, “Tanrı’nın yüzüne bakamam zaten çevremde hiçbir dostum, beni seven tek kişi bile kalmadı, bana hizmet edenler sadece başlarının kesilmesinden korktukları için emirlerimi yerine getiriyorlar.” O sırada kapı açıldı ve muhafızlar efendinin önüne, yılanlar için iki yürek attılar yılanlar tıslıyorlardı dehşete kapılıp açık duran kapıdan dışarı fırladım. Sadece ve sadece çığlık atarak karanlık koridorlarda koşmaya başladım. Birden temiz havayla başım döndü, büyük bir alana gelmiştim. Gökyüzünü gördüm, yıldızlar yanıp sönüyordu. Çok uzaklarda yıldızlar gibi yanıp sönen ateşleri gördüm oraya doğru yürüdüm, binlerce insan ateşlerin çevresinde oturmuş, benim de bildiğim bir türküyü söylüyorlardı. Bana “Nereden gelip nereye gidersin” diye sordular. “Efendinin yanından” dedim. O zaman bana biraz ekmek ve su verdiler, sonra tuz uzattılar, “Artık korkma” dediler, “emin ellerdesin, tuz kardeşliğine hoş geldin!” Ansızın uyandım, gözyaşlarım yastığı sırılsıklam yapmıştı. Derin bir soluk alıp çevreme bakındım, ardından balkona çıktım. Uzakta yıldızlar bana adeta göz kırpıyorlardı ve hiç de güzel olmayan sesimle bir türkü mırıldanmaya başladım: “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz!” * “Bu rüyayı ilk kez görmüyorum, sık sık beni buluyor. İlk kez sizlerle bu rüyayı 16 Haziran 2013 tarihinde paylaşmışım. Hiç değişmiyor.” HARBİ SEMİH POROY SAYISAL LOTO 1, 11, 26, 27, 42 ve 44 6 BİLEN: 1 milyon 442 bin 867 TL (DEVRETTİ) 5 BİLEN: 3 bin 750’şer TL, 4 BİLEN: 56’şar TL, 3 BİLEN: 7,95’er TL amak “Bağışl i geçmiş rmaz, unuttu ğin lece ama ge kunu uf tir.” genişle ESE PAUL BO İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Sandığa nasıl sahip çıkabiliriz? şacak. Sayım döküm cetveli, sandık sonuç tutanağı, ilçe ve il birleştirme tutanakları da taranarak partilere iletilecekmiş. Bu seçimde yapılacak iş, sandık sonuç tutanaklarını almak ve bunları YSK’nin paylaştığı sonuçlarla olabildiğince hızlı bir şekilde karşılaştırmak. Yapması söylemesi kadar kolay değil elbette. Seçimde 174 bin 253 sandıkta oy kullanılacak. YSK, sandık sonuçlarını sadece siyasi partilere değil, tüm yurttaşların kullanımına açmalıydı. Bu yapılmadı. Şu aşamada bu işi YSK yerine siyasi partiler üstlenebilir. YSK’den anlık olarak alınan sandık sonuçlarını, internetteki web sayfalarından yurttaşlara açabilirler. Böylece kendi olanaklarıyla 174 bin sandığın sonuç tutanağını bulmak ve karşılaştırmak yerine yurttaşlardan destek alabilirler. Bizler de seçmen olarak sandıkların kapanmasına yakın bir saatte sandık başına gidebilir, sayımı izledikten sonra, tutanağın cep telefonuyla bir fotoğrafını çekebiliriz. Oy verdiğimiz sandığın sonucuyla, YSK tarafından açıklanan sandık Orhan Erİnç G NOKTASI Kovboyluk jölesi! Vahşi Batı’nın bir kasabasında, astığı astık bir şerif ve kestiği kestik bir yardımcısı varmış. Bir gün yardımcı şerif her zaman hır çıkardığı bara dalmış, “Kim laf ediyor benim Şerifime laaan!” diye naralanıp çifte tabancasını çekmiş, sağa sola kurşun yağdırmaya başlamış. Ahali sinmiş, masa arkalarına siperlenmiş. Barın bir köşesinde sessiz sakin oturan yaşlı kovboy ise hiç oralı olmadığı gibi, “Evlat” diye ünlemiş, yumuşacık bir sesle, “biraz yanıma gelsene, sana çok önemli bir şey söyleyeceğim!” Çıkardığı gürültü patırtı arasında duyduğu sakin sese şaşıran yardımcı şerif merakına yenilmiş. Yaşlı kovboya azametle yaklaşıp, “Ne diyeceksen de bakalım!” diye babalanmış. Yaşlı kovboy yerinden kalkmış, şerif yardımcısının kulağına bir şeyler fısıldamış. Zorbanın önce beti benzi atmış, sonra süklüm püklüm çıkıp gitmiş. Ahali şaşırmış, tabii. Yaşlı kovboyun çevresini sarıp, “Yahu ne dedin de süt dökmüş kediye döndü bu” diye sormuşlar. Yaşlı kovboy, “Önce adımı söyledim” diye başını sallamış bilge bilge. “Vaktiyle biz de yaman kovboyduk, aynı yolun yolcusu eski yolcuyu tanır. Sonra bir öğüt verdim. Tabancalarının arpacıklarını törpüleyip, namlularına jöle sürmesini söyledim.” Bar müşterileri, “O niye ki?” diye şaşırmışlar. Yaşlı kovboy, görmüş geçirmiş başını sallamış. “Evlatlar, benim kovboyluğum benden daha güçlü bir kovboyun iki tabancamı elimden alıp, namlularını iki burun deliğime soktuğunda bitti. Arpacıklar canımı çok yakmıştı. Herife, duyduğum acıyı anlattım, o da anladı! ” Y üksek Seçim Kurulu bu yıl siyasi partilerle sandık sonuçlarını “anında” payla sonucunu karşılaştırabiliriz. Sonuçlar birbirini tutmuyorsa, siyasi partilerin oluşturduğu web sayfasında, “sandık verisi doğru girilmemiş” butonuna basabilir, elimizdeki bilgi ve tutanak fotoğrafını ilgili partiyle internet üzerinden paylaşabiliriz. HHH Diğer yandan siyasi partilerin bu seçimde “Oy ve Ötesi” gibi sivil toplum örgütlerine destek vermeleri önem taşıyor. YSK’den gelecek sandık sonuçlarının Oy ve Ötesi gibi sivil toplum kuruluşları ve medya ile topluca paylaşılması avantajlı olabilir. Çünkü siyasi partiler tarafından oluşturulan siteler yoğun başvuru nedeniyle yavaşlayabilir, “hacker” saldırıları yüzünden işlevsiz kalabilir. Bu durumda sandık sonuçlarını yayımlamak konusunda sivil toplum örgütleri ve medya devreye girebilir. Oy ve Ötesi ekibi, T3 adını verdikleri bir yazılım geliştirmiş: Türkiye Tutanak Teyit sistemi. Topladıkları tüm sandık tutanaklarını bu sisteme yükleyip SEÇSİS sonuçlarının sağlamasını yapmak istiyorlar. Yapılması gereken de zaten bu. Oy ve Ötesi, bu seçimde 45 ilde 120 bin tarafsız ve bağımsız gönüllüyle sandıkları gözlemleyecek. 106 bin sandıkta hazır bulunacak. Dolayısıyla sandığa sahip çıkabilmek için ne yapabilirim sorusunu soranlara verilecek yanıt şu: Oy ve Ötesi’ne destek verin. HHH Oy ve Ötesi’nin olmadığı illerde ise Twitter kullanılabilir. Akıllı cep telefonunuzla sonuç tutanağının fotoğrafını çekip, şöyle bir mesajla birlikte tweet’leyebilirsiniz: “#sandiksonucu #istanbulbeyoglu 1036 numaralı sandık: AKP 40, CHP 28, MHP 15, HDP 10. @ OyveOtesi @herkesicinCHP @ MHPBilgi @HDPgenelmerkezi” Bunu yaparken Twitter için konum bilgisini açmayı unutmamalısınız. Tutanağın fotoğrafı, hemen sandığın olduğu yerden gönderilmeli. Konum bilgisi, bu fotoğrafın nereden gönderildiğini gösterir. Bazıları evlerinde, photoshop’la üzerinde oynanmış sandık tutanaklarını yaymaya çalışabilir. Yukarıdaki gibi standart mesajları okumak, toplamak, veritabanına eklemek ve analiz etmek kolaylaşır. Twitter için yazılım geliştirenler, bunu tümüyle programla yapabilirler. Böylece bir ildeki tüm sadık sonuçlarını toplamak birkaç saniye sürer. Çöpe atılmış oy pusulaları görürseniz, Twitter ile bunların fotoğrafını, filmini çekip paylaşabilirsiniz. Fakat #secimhilesi “hashtagi”ni eklemeyi unutmayın. Tanık olduğunuz seçim hilesini canlı olarak da yayımlayabilirsiniz. Akıllı telefonunuza “Periscope” yazılımını yüklemeniz yeterli. Görünen o ki sosyal medya bu seçimde çok hareketli olacak. Tabii yasaklanmazsa. İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Ahmet Rasim Sok. No: 14 Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Çankaya 06550 Ankara İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.39 03.30 04.02 Güneş 05.32 05.20 05.47 Öğle 13.08 12.52 13.15 İkindi Akşam Yatsı 17.03 20.31 22.14 16.46 20.13 21.53 17.06 20.31 22.07 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle