23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 19 Mayıs 2015 EDİTÖR: TUTKU TALINLI 19 Mayıs 9 Bandırma 16 yolcuları 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkanların çocukları ve torunları anlatıyor mayıs 1919 yılında İstanbul’dan bir gemi hareket etti ve rotasını kurtuluşa çevirdi. Mustafa Kemal Atatürk Samsun’da sonlanacak bu yolculuğa en güvendiği isimleri seçti. Dikkat çekmemek için seyis kılığında 18 atla Bandırma Vapuru’na binen Kurmay Albay Refet Bey (Bele), ailesini İstanbul’da bırakmamak için eşi ve 3 çocuğunu da Tokat’a götürmek üzere yanına alan Piyade Yüzbaşı Mustafa Vasfi Bey (Süsoy), gemiye Beykoz açıklarında binen hatta gemiye kadar yüzen Atatürk’ün Selanik’ten okul ve mahalle arkadaşı yüzbaşı Ali Şevket Bey (Öndersev), Kurmay Başkanı Albay Kázım Bey (Dirik) Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Gerede), Mustafa Kemal’in yaverleri Cevat Abbas (Gürer), Topçu müfettişi Binbaşı Kemal Bey(Doğan), Sağlık Müfettişi Albay İbrahim Tali Bey (Öngören), Tabib Yüzbaşı Behçet Efendi, Kurmay Binbaşı Arif Bey (İzmir suikastı davasında İstiklal Mahkemesi kararıyla idam edildi), Doktor Binbaşı Refik Saydam, Yüzbaşı Sadıkoğlu İsmail Hakkı Ede, Üsteğmen Hayati Bey, Piyade Yüzbaşı Ali Mümtaz (Tünay), Piyade Asteğmeni Hayati Efendi,Piyade Asteğmeni Arif Hikmet Efendi (Gerçekçi), Atatürk’ün Yaveri Topçu Üsteğmeni Muzaffer Efendi (Kılıç), Asteğmen Abdullah Efendi...Savaş bittiğinde kimi askerliği sürdürdü, kimi milletvekili olarak siyasete atıldı ama hepsi de kendi alanlarında büyük özveri ile vatanlarına hizmet etti. En büyük ortak noktaları ise yaptıkları ile övünmekten hiç hoşlanmıyor olmaları idi. Bandırma Vapuru’nun yolcularının çocukları ve torunları ise kendilerine aktarılan yolculuk anılarını büyük özenle korumaya çalışıyorlar... İşte onlardan birkaçı... Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkan Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer Neyzi: “Bugün ülke bitti diye yakınanlara hiç hakkınız yok diyorum” ÖZLEM YÜZAK 19 Mayıs gibi O öncelikle bir başarımız var... Cumhuriyetin valisi Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer Neyzi Kurmay Başkanı Kazım Dirik’in torunu Doğan Dirik Atatürk’ün “Kurmay Başkanı” Kazım Dirik’in torunu Doğan Dirik, onu bir dededen çok ‘Cumhuriyetin valisi’ olarak gördüğünü söylüyor. HAKAN DİRİK B andırma Vapuru’nda Atatürk ile birlikte yol alan 23 kişiden biri olan Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer Neyzi ile evinde buluşuyoruz. Babasının fotoğraflarını, mektupları, madalyaları, gazete kupürlerini çıkarmış ve masanın üzerine koymuş bile.. 85 yaşını süren son derece alımlı, zarif bir hanımefendi olan Ayfer Neyzi Binbaşı Kemal Doğan’ın küçük kızı. Diğer kızı ise İstanbul Eski Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın eşi Reha İsvan’dı. Neyzi, babasının savaştaki kahramanlıklarıyla övünmeyi hiç sevmediğini, “Nasıl başardınız? Nasıl dayandınız?” tarzından sorulara “o kadar umutsuzdu ki durum, ya başka ne yapacaktık ki?” diye karşılık verdiğini anlatıyor ve ekliyor: “Ben de bugün bu ülke bitti diye yakınanlara daima hiç hakkınız yok diyerek 19 Mayıs 1919’u örnek gösteriyorum. Bizim hiç olmazsa karşımızda 19 Mayıs gibi bir başarı örneği var”... 1 Ayfer Neyzi mal Bey... Ve tabii 1919’da Kemal Paşa’nın Bandırma için seçtiği isimlerden biri olmuş. “Babam çok geç evlenmiş, hep bir cepheden ötekine savrulup durmuş. Ben doğduğumda 51 yaşındaymış” diyor Ayfer Neyzi ve şöyle anlatıyor: “İşin ilginci annem ve babamın evlilik tarihleri. Tesadüf 29 ekim 1923’de evlenmişler”. Belli ki tesadüfler bitmemiş ve ablam Reha da 2 yıl sonra 29 ekimde dünyaya gelmiş. Neyzi “içi hep vatan sevgisiyle doluydu” diyerek bir anısını da şöyle anlatıyor: “Raman’da petrol bulunduğunu öğrendiğinde akşama kadar çocukluğunun Rumeli türkülerini mırıldanarak dolaşmıştı.” Babaları fazla bahsetmemiş Bandırma vapurunun o zorlu 3 gününde neler yaşandığından ama Ayfer Neyzi birini şöyle aktarıyor: “Bir İngiliz gemisinin peşlerinde olduğunu farkedince, tüm ışıkları sigaraları söndürüp hepsi güverteye toplanıyorlar. Her yer zifir karanlık. Nerede ise nefes bile almıyorlar. Sanki bu çetin yolculuk başarıyla tamamlanmazsa ülke aynı karanlığın içinde sonsuza kadar kalacakmış hissiyle... O karanlıkta suların Geriye kalan üç hışırtısından geminin sessizce yadigâr yanlarından geçtiğini duyuyorlar. Gemi biraz uzaklaşınca güKurtuluş Savaşı kazanılverteden bir anda ve hep birlikte dıktan sonra da sivil hayata derin bir Ohh sesi yükseliyor...” ve önerilen milletvekiliğine Kemal Doğan’ın lakabı Kozakarşın askerliği tercih etmiş noğlu. Ayfer Neyzi babasının Korgeneral Kemal Doğan. Kozanoğlu ismini, Kilikya Ku1941’de emekli olmuş. Neyvayı Milliye Kumandanı olarak zi “Emekli olunca KırklareAdana’ya giderken bizzat Gazi li milletvekili olarak Meclis’e Paşa’dan aldığını söylüyor. 2005 girdi. Ancak sivil hayata bir yılında Gelibolu, Dirikköy’de Kemal Doğan kızları Reha İsvan (solda) türlü alışamadı. 10 yıllık miladına bir kışla anıt dikildi. Ada ve Ayfer Neyzi (sağda) ile birlikte. letvekilliği 1950 seçimiyle na Kilikya’da ise Kurtuluş savaşı noktalandı” diyor. 1919’un topçu binbaşısı, cumhuriyet dönemisırasında vurulduğu köye “Doğanbeyli” adı verildi. nin korgenerali Kemal Doğan 1951 yılında hayaİlk tanışıklıklarının nereden olduğunu soruyota veda ederken geriye üç yadigâr bırakmış: Üzerum.. 1900’lü yılların başında Trablusgarp savaşı rinde kurşun deliği ve kan izi bulunan bir ünisırasında Bingazi’ye denizaltı ile aynı grupta geçmişler. Ardından 31 Mart Ayaklanması’nı bastıran forma.. Bir İstiklal Madalyası.. Ve 26 ağustos taaruzundaki başarılarından dolayı kendisini öven Hareket Ordusu’nda birlikte olmuşlar. 191213’te ve rütbesini yükselten “Başkumandan M. Kemal” Balkan Savaşı’nda, 1915’te Doğu Cephesi’nde, imzalı bir mektup... 191617’de Irak cephesinde, hep görev almış Ke Lakabını Atatürk’ten almış 919 Mayıs’ının ilk günleri... Pangaltı’da bir evin telefonu çalıyor. Karşıdaki ses kendini tanıtıyor: Ben Mustafa Kemal, sizinle biraz görüşmek istiyorum! Hemen geleyim paşa hazretleri. Hayır ben geleceğim. Gönlümü alırsınız efendim. Mustafa Kemal Atatürk’ü Pangaltı’ya çeken isim, Kazım Paşa. Kısa süre sonra, Kurtuluş Savaşı’nın temeline ilk harçları koyan Bandırma Vapuru, Samsun’a doğru yola çıkacak. Onu da “mürettabatında” görmek istiyor: Ben 3. Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya geçiyorum. Sizi Erkânı Harbiye Reisi (Kurmay Başkanı) olarak götürmek istiyorum, ne dersiniz? Benim için büyük şereftir, emrinizdeyim. Hayır, önce düşünün, normal günlerde değiliz. Orda büyük işler yaparak, kolu kanadı kırılmış yurdumuza yeniden can vermek için geçmişimizi ve başımızı vermek gerekebilir. Anlıyorum Paşam, sizin en büyük yurt hizmetinize hazırım, canım başım bu toprak içindir. Doğan Dirik derli toplu bilgiyi bir arada görünce bana ‘Bu dedenize karşı değil, Türk milletine karşı ahde vefadır’ dedi. Başta kitabı ‘Dedem Kazım Dirik’ diye yazacaktım, ancak ondan sonra düşüncem değişti. Ben artık onu dedem olarak değil, Cumhuriyet’in valisi olarak görüyorum.” Kazım Dirik’in İzmir Valiliği yılları hizmetle anılıyor. Ama bir de “Atatürk’e suikast” girişimi var. Kente atanalı henüz 2 ay olmuş. Haziran 1926’daki ziyaret öncesinde Giritli Şevki, suikastı Kazım Dirik’e ihbar eder. Ancak Kazım Dirik, hareke“Hayatımın en tatlı devri” te geçmek için suikastın planSonradan benim gibi Dirik solandığı sabahı bekler ve yeni yadını alan Kazım Paşa, o dönebir suikast olasılığını ortadan mi “19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan kaldırır. Sonrasında İstiklal Büyük Kurtarıcı şefin cihan deMahkemeleri’nin verdiği idam ğer kıymetli maiyetinde 9. Ordu kararının uygulandığı geceyi, Kıtaatı Müfettişlik Erkânı Harbibabası Turan ve amcası Orhan ye Reisi olarak bulunmak, hayaDirik’ten dinleyen Doğan Ditımın en tatlı devridir” diye anlarik, şunları anımsıyor: tır. Bergama Vapuru’nun yolcu“Bir akşam vali konağında su olmasının ötesinde Kurtuluş yemek yeniyor. Bir ara dedeSavaşı’nda özellikle “levazım” mi dışarı çağırıyorlar. Sonra o anlamında orduya büyük hizmet da babamı çağırıyor ve ‘Şimveren Kazım Dirik, Cumhuriyet di, bu kadar sene omuz omuyıllarında ise vali olarak yönetiza olduğumuz silah arkadaşlacilik özellikleriyle adından söz rımın idamına gidiyorum. İşettiriyor. Onun hakkında en derli te politika böyle bir şey. Satoplu bilgi, torunu Doğan Dirik’in kın ola ki politikiya intisap et“Bandırma Vapuru’ndan Halkın me. Amcam, idam gecesi baKalbine” sunuşuyla hazırladığı bamın hiç uyumadığını, onu “Vali Paşa Kazım Dirik” kitabınhiç bu kadar üzgün görmediğida yer alıyor. Ancak Doğan Dirik, Kâzım Dirik (en solda) ni anlattı.” onu “dedesi” olarak değil, “cumŞimdi o vali konağının hemen huriyetin valisi” olarak görüyor. Görüşünün değiş bitişiğinde oturuyor Doğan Dirik. Çalışma odasımesi, kitabın hazırlık aşamasında olmuş: nın duvarları, Atatürk ve dedesinin fotoğraflarıyla “Kitabı yazdım, bitirmek üzereyim. Erzurum’a bezeli. Dedesinin soyadını taşımaktan onur duydugidip oradaki çalışma ortamını fotoğraflamak isğunu vurguluyor. Hatta, onun babasına verdiği “sitedim. Kolordu’yu aradım, bir yarbayla görüştüm. yasete girme” öğüdünü o da itinayla tutuyor. AnBana yardımcı olacağını söyledi. Oldu da. Ben de cak yine de ülkenin son yıllardaki durumuna üzülkendisine kitabın eskizini gönderdim. Bu kadar düğünü söylemeden edemiyor. Atatürk’e suikast vat Abbas e C ri e v a y n r Atatürk’ü üseyin Güre H u n ru o t n i Gürer’ H Dedem Atatürk’ün karakutusuydu ğim kâğıdı cebimden çıkardım. İsimleri okudum. Muvafık (uygundur) buyurdular..” sözlerini aktarak Hüseyin Gürer dedesi ile Atatürk’ün ilk tanışıklıklarının Selanik’e dayandığını söylüyor. Ardından Çanakkale savaşında karşılaşmışlar, Mustafa Kemal Cevat Abbas’ı emir subayı olarak yanına almış ve tam 24 yıl Mustafa Kemal’in savaş meydanlarında, yurt gezilerinde, Meclis görüşmelerinde yanıbaşında olmuş. Cevat Abbas’ın Bandırma Vapuru’nda geçen günlere ilişkin anıları da şöyle yer alıyor kitapta: “..Güneş batmıştı ve karanlıkla her dakika daha da koyulaşıyordu. Boğaz’dan çıkmış, kabına sığamayan Karadeniz’in köpürmüş dalgaları arasına vapurumuz atılmış, tecrübeli küçük teknemiz çatırdayarak mücadeleye başlamıştı. Aziz kumandanım çok sevdiği deniz havasını almak için kıç güvertede oturmuştu. Kolordu Refet ve karargâhımız erkân kumandanımı çevrelemişlerdi. Korkunç dalgalar bazen hepimizi birHüseyin Gürer den susturuyordu. Deniz tutması evvela Refet beyi ve sonra diğer arkadaşları kamaralarına çekilmeye mecbur etti. Kumandanımla kalmıştık. Bana kaptanı çağıttı. Yaşı kadar tecrübesi alnında toplanan ihtiyar fakat dinç kaptana ‘Düşman devletlerinin herhangi bir vasıtasının gadrine uğramamak için sahile yakın bir rota tutunuz! Şayet mutlak tehlike görürseniz gemiyi karaya, en yakın sahile oturtunuz!’ Emrini verdikten sonra istirahate çekildi.” Cevat Abbas Güler Atatürk ile birlikte. üseyin Gürer dedesi Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Gürer’i ‘Onun sırdaşı bir anlamda karakutusuydu’ diye anlatıyor... Samsun’a hareket öncesi son temas ve hazırlıkların ayrıntıları ile anlatıldığı “Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Gürer” kitabı Hüseyin beyin oğlu Turgut tarafından kaleme alınmış. Cevas Abbas’ın “...Atatürk yalnız kalır kalmaz bana dönerek, ‘Cevat şimdi beni anlayan, bana samimiyetle bağlanacak ve işten ziyade maksadıma hâkim olacak kabiliyette bir yaver ve birkaç emir zabiti ve mülhak zabitler bul!’ emrini verdi. Ve otomobiline binerek harbiye nezaretine Genelkurmay Reisi Orgeneral Cevat merhumu ziyarete gittiler. ...Sonra Şişli’deki evlerine döndüler. Nezarette kumandanımı beklerken karargâhımıza alınacak zabitleri not etti C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle