18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Mayıs 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 7 Deniz Feneri sıfırlandı Türkiye Suriye’de maceraya girer mi? ış politika ile iç politika hiçbir ülkede birbirinden tümüyle bağımsız değildir. Ancak, Türkiye’de bu durum hiçbir zaman Suriye konusunda görüldüğü kadar birbirine girmemiştir. Son dönemde, Türkiye ile Suudi Arabistan’ın gizli bir askeri anlaşma çerçevesinde Suriye’ye askeri müdahalede bulunacaklarına dair bir ayağı içerde, bir ayağı dışarıda olan bir dezenformasyon kampanyası yürütülüyor. Burada “dezenformasyon” ifadesini, “Türkiye iki gün içinde Suriye’ye girecek” iddiasını ortaya atanlardan çok daha emin bir şekilde kullanmak mümkün. Türkiye ile Suudi Arabistan’ın Esad’ı devirmek için böyle bir müdahalede bulunacaklarına, bunun ilk aşamasındaysa Türkiye’nin uzun zamandır istediği fakat Batı’yı hâlâ ikna edemediği “tampon bölgeyi” kuracaklarına dair söylentileri doğrulayacak mantıki parametreler ortada yok. İddialar faraziyeler üzerinden yürüyor. Süleyman Şah operasyonunun beklenmedik bir şekilde gerçekleştiği doğru tabii. Ancak bu “ofansif” değil “defansif” olan küçük ölçekli bir operasyondu. Söylentilerdeki müdahale ise Türkiye’nin savaşa girmesi anlamına geliyor. Üstelik girildi mi, çıkışının nasıl olacağı belli olmayan bir savaş. Bu tür bir maceraya atılacak olan Türkiye, karşısında sadece Suriye rejimiyle Esad’a destek veren Rusya gibi global ve İran gibi bölgesel güçleri değil, kimin adına Suriye’de “vekâleten” savaştıkları belli olmayan bir dizi radikal grubu da bulacaktır. ABD Savunma Bakanı Ashton Carter birkaç gün önce Senato’da Suriye’de kurulacak olası bir tampon bölgenin “ciddi bir savaş hazırlığı” gerektireceğini açıkça belirtti. Bunu ABD adına söyledi, fakat aynısı Türkiye için geçerli. Peki, şu anda içerde bölünmüş ve kavgalı olan, bu arada kamuoyunun desteklemesi mümkün olmayan böyle bir savaşa Türkiye hazırlanıyor mu? Böyle bir savaş için gerekli olan “ileri cephe hazırlıkları” bir yana, gerekli olacak iç güvenlik tedbirlerinin alındığına dair herhangi bir emare var mı? Bazıları, ideolojik hesaplarla geleneksel Türk dış politikasını altüst etmiş olan, buna rağmen hiçbir hesabı tutmayan AKP’nin, sırf siyasi çıkarları uğruna böyle bir macerayı girişebileceğini düşünebilir. Hükümetin, özellikle de 2009 yılından sonraki dış politikasını en hararetli eleştirenlerden biri olarak, bu olasılığa şahsen para yatırmam. Bu arada, özellikle ABD basınında çıkan ve Türkiye ile Suudi Arabistan’ın Suriye’ye girmelerini sanki “an meselesiymiş” gibi göstermeye çalışan haberleri ise “tespit” değil “temenni” kaleminden görmek daha gerçekçi olur. Türkiye’yi bir yana bırakalım, sivil kayıpların giderek arttığı Yemen operasyonunu yüzüne gözüne bulaştırmak üzere olan bir Suudi Arabistan’ın, Yemen’den çok daha zorlu olan yeni bir askeri cephe açmaya hazırlandığını düşünmek de pek makul görünmüyor. Öte yandan, Türkiye ile Suudi Arabistan Esad’a karşı savaşan çeşitli gruplara zaten yaptıkları bilinen yardımlar konusunda daha yakın eşgüdüm sağlamayı kararlaştırmış olabilirler. Fakat bu başka, Suriye’ye doğrudan müdahale konusu başka. Kaldı ki, bu durumda bile, Suriye’deki muhaliflerin uzun süredir istedikleri fakat Batı’nın “radikal İslamcıların eline geçer” diye vermediği ağır silahları ABD’den izinsiz olarak göndermeleri mümkün değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet kaynakları, Suriye krizine siyasi çözümden başka çözüm yolu olmadığını söyleyenlere ki buna CHP de dahil kızıp bunları “Esad yanlısı” ilan edebilirler. Fakat tüm yaşananların ışığında bakıldığında işin acı gerçeği budur. Bu krizin askeri yoldan sonlandırılması her zamankinden zor görünüyor. Esad’ın hesabı kuşkusuz Miloseviç’inki gibi, zaman içinde görülecektir. Ama bugünün önceliği yangını söndürmektir, körüklemek değil. Türkiye ile Suudi Arabistan’ın girişecekleri olası bir askeri müdahale işi daha karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu arada kendilerini yakma olasılığı da yüksek. TSK bunları açıkça görürken AKP’li kurmaylarının da bazı gerçekleri artık anlamış olmaları gerekiyor. 7 yıldır süren, Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın da sanık olduğu Deniz Feneri e.V davası beraat ve zamanaşımıyla sonuçlandı, sanıklar için tazminat hakkı hatırlatıldı lmanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında haklarında dava açılan Kanal 7 Yönetim Kurulu CANAN COŞKUN Başkanı Zekeriya Karaman ile eski RTÜK başkanı Zahid Akman’ın aralarında bulunduğu 20 sanığın yargılandığı dava 7 yıl sonra sonlandı. Mahkeme sanıklar hakkındaki özel belgede sahtecilik ve güveni kötüye kullanma suçlarından beraat ve zaman aşımından dolayı düşme kararı Deniz Feneri e.V. Derneği gayverdi. Öte yandan heyet, sanıkri resmi muhasebesinin Mehların gözaltına bulunduğu süre met Gürhan teslimat hesabı ile için tazminat isteme haklarının TR Deniz Feneri hesabında 29 bulunduğunu hatırlattı. Temmuz 2003 tarihinde 25 bin İstanbul 6. Ağır Ceza Euro, 19 Şubat 2005 tarihinde Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya RTÜK Eski Başkanı 300 bin Euro paranın sanık Zahid Akman’a verildiğinin ifade Zahid Akman’ın aralarında buedildiğini belirtti. Son paranın lunduğu 10 tutuksuz sanık kateslim edildiği tarih olan 19 tıldı. Duruşmada esas hakkınŞubat 2005 tarihinin Deniz daki sözleri sorulan sanıklar Feneri e.V. Derneği’ne suçsuz olduklarını belirterek ait paranın Türkiye’ye beraatlerini istediler. getirilmesi eylemi açısından sanık Yeni TCK kurtardı Akman’ın üzerine Dosyayı kararı bağlaatılı güveni kötüye yan mahkeme, sanık Zahid kullanma suçu açıAkman’ın zincirleme şekilsından zincirlemede güveni kötüye kullanma ve nin sona erdiği taözel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla hakkında ka rih olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmu davası açıldığını anımsatti. 19 Şubat 2005 taritı. Heyet, Akman hakkında Dehi itibarıyla Akman’ın niz Feneri e.V. Derneği’ne ait eyleminin suç taparanın Türkiye’ye getirilmerihinde yüsi eylemi açısından yapılan derürlükğerlendirmede, iddianamede Karaman D A NOTER HAZIRLAMAYI BİLMİYORMUŞ stanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç’ın Almanya’da cezaevinde olan Mehmet Gürhan adına Zekeriya Karaman’a yetki verilmesine ilişkin sahte vekaletnamenin düzenlenmesi ile ilgili, Karaman’ın bir kişinin cezaevinde olması halinde ne şekilde vekaletname alması gete olan 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) söz konusu maddesinin suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK kapsamında kaldığını kaydetti. Suç tarihinde yürürlükte bulunan eski TCK’da olağanüstü dava zaman aşımı süresinin zincirlemenin kesildiği tarihten itibaren 7 yıl 6 ay oldu İ rektiği ve bu şekilde alınmasının sahte özelliğini taşıyacağını bilebilecek konumda olmadığı belirtildi. Karaman’ın Gürhan’a ait şirketteki hisseleri devrettiğine dair hakkında somut maddi bulgu ve delil bulunmadığı kaydedilerek beraatine karar verildi. Heyet kararında, aralarınğunu Akman açısındanda da bu sürenin 19 Ağustos 2012’de dolduğu kaydedildi. Zaman aşımı süresinin dolması durumunda esasa girilmeden hüküm kurulması gerektiğini kaydeden mahkeme, Akman hakkında açılan davanın düşmesine karar verdi. Akman’ın şahsi harcamalarının Deniz Feneri e.V. Derneği parasıyla harcanması eylemi ile ilgili ise de, iddianamede Deniz Feneri e.V. Derneğinin muhasebesinde 31 Mart 2003 tarihli otel masrafları açıklamasıyla 173 Euro, 17 Eylül 2003 tarihli otel masrafları açıklamasıyla 387 Euro ödemenin yapıldığının ifade edildiği belirtildi. Son ödeme tarihi olan 17 Eylül 2003 tarihinin Deniz Feneri e.V. Derneğinin parasıyla şahsi ihtiyaç kapsamınZahid Akman da Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın da bulunduğu 12 sanığın haklarında beraat kararı verildiğinden 8 Ağustos 2011 ve 11 Ağustos 2011 tarihleri arasında gözaltında kaldığı sürelere ilişkin Ağır Ceza Mahkemesine başvurarak tazminat isteme hakkı bulunduğu anımsatıldı. da değerlendirilen otel masraflarının karşılanması eyleminden Akman’ın üzerine atılı güveni kötüye kullanma suçu açısından da 17 Mart 2011’de zaman aşımı süresinin dolduğu, bu davanın da düşmesine hükmedildi. Dava kapsamında Alman yargı makamlarına suça konu hard disk, makbuz ve belgelerin kanıt olarak istendiği ancak Almanya’da görülmekte olan davada ihtiyaç duyulduğundan gönderilmediği ifade edildi. Mahkemenin ulaşamadığı kanıt niteliğindeki belge, beyan ya da başka bir somut delil dayanak gösterilerek lehte veya aleyhte bir değerlendirme yapmasının mümkün olamayacağı kaydedildi. Somut maddi bulgu ve delil bulunmadığı kaydedilerek Karaman’ın beraatine karar verildi. l İSTANBUL Tespit değil temenni Almanya faktörü ‘Paralel’de sıra orduda Orgeneral Özel’in sağlık sorunlarıyla rapor alması YAŞ öncesi kulisleri hareketlendirdi. Erdoğan’ın ilk kez kararları onaylayacağı şurada cemaate tasfiye için iki olasılık var SERTAÇ EŞ Öncelik yangını söndürmek Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in sağlık sorunları nedeniyle rapor alması, Yüksek Askeri Şura’ya (YAŞ) yönelik kulisleri 3 ay öncesinden hareketlendirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) şekillenmesini sağlayan YAŞ kararlarını ilk kez onaylayacak olan Tayyip Erdoğan’ın komuta kademesine aktif müdahale edebileceğine dikkat çekiliyor. YAŞ kararlarında olağanüstü bir değişikliğin, ancak sandıktan çıkacak olağanüstü oy oranlarına göre gerçekleşebileceği vurgulanıyor. Milli Savunma Bakanı’nın binin üzerindeki personeli kapsayan “paralel tasfiye”nin ise YAŞ’ın ardından yapılacağı değerlendiriliyor. Ağustos ayı başında toplanması beklenen YAŞ’a ilişkin beklenti ve kulisler şöyle: Yılmaz: Bine yakın ihbar var illi Savunma BaM kanı (MSB) İsmet Yılmaz, Türk Silahlı İlk kez Erdoğan ‘Gümrük’te sıkı arama endikaların “yandaş atamaları” için kullanıldığı gerekçesiyle eleştirdikleri mülakat kamuda yaygınlaşıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, gümrük müşavirliği ve gümrük müşavir yardımcılığı sınavlarında yazılının yanı sıra sözlü sınav da getirdi. Yeni yönetmeliğe göre yazılı sınavı kazananlar, bakanlık tarafından belirlenecek yer ve zamanda sözlü sınava alınacak. Gümrük müşavirliğindeki ön eleme sınavı da kaldırıldı. Alımlarda, gümrük müşavirliği yazılı ve sözlü sınavlarının her birinden en az 70, gümrük müşavir yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavlarının her birinden de en az 60 puan alma şartı aranacak. l MUSTAFA ÇAKIR / ANKARA S YAŞ’ın en önemli boyutu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararları ilk kez onaylayacak olması olarak gösteriliyor. Buna göre Erdoğan’ın YAŞ’ta alınacak kararlara, terfilere ve görevlendirmelere aktif olarak müdahil olması bekleniyor. İktidarın “Palalel Yapı ile mücadele” söylemi, 2014 şurasında yapılan görevlendirmelere yansımıştı. O dönem Başbakan olan Erdoğan’ın, görevlendirmeler sırasında general ve amiraller hakkındaki istihbarat raporlarını da dikkate aldığı kulislerde dile getiriliyor. Bu kapsamda Ağustos’ta toplanacak YAŞ’ta, “farklı bir cumhurbaşkanı portresi çizeceğini” yineleyen ve Başkanlık sistemi isteğini sürekli dillendiren Erdoğan’ın şuraya aktif müdahil olabileceği değerlendiriliyor. Kulislerde, Özel’in görevine dönmeyeceği yönündeki spekülasyonlar gerçekçi bulunmuyor. rinden çıkacak sonuçlara bağlayan kaynaklar, “İktidar partisinin alacağı oya bağlı olarak bu sürpriz gelişmeler gerçekleşebilir. Şimdilik ağırlık, teamüllerin uygulanması yönünde. Ancak iktidar partisi şaşırtıcı bir oy alırsa, görevlendirmelerde sürpriz olabilir de olmayabilir de. Çünkü son 4 yılda hükümet ile TSK ilişkilerinde, iktidarın istemediği bir gelişme olmadı. Özel’in yerine büyük olasılıkla Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar atanır” değerlendirmesini yapıyor. Kulislerde, Özel’in görevine dönmeyeceği yönündeki spekülasyonlar ise gerçekçi bulunmuyor. Özel’in Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk davaları gibi zor süreçleri, iktidarla gerginliğe girmeden geçtiğine dikkat çeken kaynaklar, “Erken emekliliğin bir nedeni yok. Suriye ile görüş ayrılıkları var ama, iktidarın ilk önce bu konuda dış dünya ile görüş ayrılıklarını aşması gerekiyor. Genelkurmay’a gelene kadar çok yol var” diyor. Bazı Balyoz mağduru generaller ise Özel’in erken emekliliği, Türkiye’nin Suriye’ye savaş açması spekülasyonlarının “paralel yapı” tarafından üretildiğini savunuyor. Mağdurlar, “Bugün karar verilse Suriye’ye harekat için en az 5 ay gerekir. Silahlı kuvvetlerde örgütlü paralel yapıya tasfiye geleceği MİT tırları davasıyla ortaya çıktı. Buna karşı da erken emeklilik söylentisi çıkarılıyor” görüşünü savunuyor. Cemaate yönelik operasyon kapsamında tasfiye edilecek isimler için “YAŞ’ta ihraç” ya da “soruşturma” silahının kullanılabileceği belirtiliyor. Ancak askeri kaynaklar, geçmişte “YAŞ kararıyla ihracı hukuksuz olduğu” gerekçesiyle “şerh” koyan hükümetin bu yöntem yerine, “soruşturma, yüksek disiplin kurulu, sicil notu” gibi yöntemleri tercih edebileceğini belirtiyorlar. Askeri kaynaklar, “paralel tasfiye”nin TSK yönelmesini “kaçınılmaz” olarak yorumluyor. Tüm kamuda yapılan ayıklamaya dikkat çeken kaynaklar, zamanlama ve yöntem konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bilinen malum davalar nedeniyle Özel çok yıprandı. Dönemi zaten bitiyor, Ağustos’tan önce kapsamlı ikinci bir tasfiye olmaz. Sicil notunun düşürülmesi gibi pekçok tasfiye yöntemi var, geçtiğimiz yıllarda çok yaşandı biliyoruz. Ancak iktidar daha önce sürekli karşı çıktığı için büyük olasılıkla YAŞ’ta, ‘irticai faaliyet nedeniyle ihraç’ yöntemini kullanmaz. Süren soruşturmaların sonuçlandırılması, görevlendirmeler vasıtasıyla, emeklilikler yoluyla, biraz da zamana yayılarak yapılabilir. Yoksa bazı kuvvetler ikinci bir tasfiyeyi kaldırmaz.” Suriye’ye 5 ay ister Tasfiye zamanı Askeri kaynaklar, terfi ve görevlendirmelerin yapılacağı şurada sürpriz bir gelişmeyi pek olanaklı görmüyor. YAŞ’ta beklenmedik bir gelişme yaşanmasını 7 Haziran seçimle Sürpriz seçime göre Kuvvetleri’nde (TSK) “Paralel Yapıya” ilişkin haklarında ihbar gelen binden fazla personel hakkında idari ve savcılık soruşturmasının sürdüğünü söyledi. Yılmaz, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Ankara Seferberlik Tetkik Kurulu’ndaki “Kozmik Oda” aramalarından elde edilen bilgilerin sızdırıldığı yönündeki iddiaların anımsatılması üzerine, konuyla ilgili soruşturmanın sürdüğünü söyledi. Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye ile ilgili yapılan gizli toplantının dışarı sızdırıldığına dikkat çeken Yılmaz, “Ancak bunlar dışarı sızdırırlar mı, şüpheniz olmasın” dedi. Yılmaz, “Bu yapılacak şey mi? Ülkemizin, MİT Müsteşarı, Genelkurmay İkinci Başkanı, Dışişleri Bakanı’nın bu toplantısı dışarı sızdırıldı mı, sızdırıldı. Bundan sonra da böyle bir şey yapabilirler mi, yapabilirler. Böyle baktığınızda adeta bir karşı istihbarat örgütü görüntüsü veriyor. İncelemeler devam ediyor, inşallah gereği yapılır. Somut bilgiler, belgeler elde edildikçe” dedi. Yılmaz, Balyoz ve Ergenekon davalarında aklanan muvazzaf subaylara ilişkin bir soru üzerine, “Balyoz ve Ergenekon davalarında 73 subayımız göreve döndü. Bunlardan 46’sı albay rütbesindedir ve Yüksek Askeri Şura’da terfi derecelendirilmesine gidecektir” diye konuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle