24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Mayıs 2015 EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 5 Bayburt’a ‘seçim göçü’ AKP’nin kalesi Bayburt’un nüfusu 5 bin arttığı için vekil sayısı 2’ye çıktı. 3 ay sonra ise nüfus 5 bin azaldı. Yaşananlar nedeniyle Muş’un vekil sayısının azaldığına dikkat çeken HDP, YSK’ye başvurdu KP’nin kalesi Bayburt’un yıllardır göç vermesine karşın, son 1 yılda nüfusunu 5 MAHMUT bin artırarak, milLICALI letvekilliği sayısı 2’ye çıkarken, seçmen sayısındaki düşüş kafaları karıştırdı. Yüksek Seçim Kurulu’nun nüfusa oranla yaptığı milletvekili dağılımına göre Bayburt’un 75 bin dolayında olan nüfusu 80 bine yükseldi ve 1 olan milletvekilliği sayısı 2’ye çıktı. 30 Mart seçimlerinde belediyenin AKP’nin defalarca yaptığı itirazlara rağmen HDP’ye geçtiği Muş’ta ise “nüfus azaldı” gerekçesiyle milletvekilliği sayısı 4’ten 3’e düştü. Bayburt’ta, nüfus artarken, seçmen sayısının düşmesi, “Bayburt’ta nüfusu yeni doğanlar mı patlattı?” sorusuna yol açarken, bu artışı bilimsel bulmayan HDP, milletvekili dağılımı yapmasından 3 ay sonra Nisan ayında nüfusun 75 bine düş A Nüfus artarken seçmen azaldı tüğünü tespit etti. Yaşanan bu nüfus hareketliliğini inceleyen HDP, YSK’den Bayburt ve Muş’un milletvekili sayılarının yeniden belirlenmesini talep etti. 7 Haziran genel seçimleri öncesi YSK Şubat 2015’te Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Ocak 2015 tarihli verilere göre milletvekillerinin dağılımını açıkladı. Buna göre Bayburt’un 1 olan milletvekili sayısı 2’ye çıkarken, Muş’un 4 olan milletvekili sayısı Seçmen kütüklerinin kesinleştiği 8 Nisan 2015 tarihinde yayınlanan verilere göre Bayburt’un seçmen sayısı kentteki nüfus artışına karşın azalması dikkat çekti. HDP, yaklaşık 9 ay önce gerçekleşen Cumhurbaşkanı seçiminde Ocak 2014 tarihli TÜİK verilerine göre YSK tarafından açıklanan seçmen sayısı 54 bin 696 olurise 3’e indi. Milletvekilleri dağılımına ilişkin hesaplamaya göre Bayburt’un nüfusu 80 bin 607’ye çıktığı, Muş’un nüfusu gerilediği için, Muş’un bir milletvekili, AKP’nin güçlü olduğu Bayburt’a geçmiş oldu. YSK’nin milletvekili dağılımını ilan etmesinin ardından hem Bayburt hem de Muş’taki nüfus hareketliliğini inceleyen HDP, Bayburt’un nüfusunda Cumhur ken, kentte 5 bin düzeyinde nüfus artışı yaşanmasına karşın 7 Haziran’da oy verecek seçmen sayısının 54 bin 177’ye gerilediği de belirledi. Bayburt’un nüfusunun yaklaşık yüzde 7 artmasına karşın oy verecek seçmen sayısının yaklaşık yüzde 1 oranında düşmesi kentin demografik yapısısında yaşanan çelişkiyi ortaya koydu. başkanlığı seçiminde esas alınan 2013 yılı verilerine oranla 7 Haziran öncesi büyük bir artış yaşandığını belirledi. Bayburt’un 2011 yılında 76 bin 724 olan nüfusu, 2012’de 75 bin 797’ye, 2013’te 75 bin 620’ye inerken, YSK’nin 7 Haziran dolayısıyla milletvekili dağılımı yaptığı 2014 yılında birden 80 bin 607’ye çıktı. Buna göre kentteki nüfus artış hızı yaklaşık yüzde 7 oranıyla rekor düzeye geldi. l ANKARA Katliam!.. ir yandan “Ilımlı İslam” öte yandan “Yeni Osmanlıcılık” modeli, dinleye dinleye bitmeyen, toplumu uyutan “yeni anayasa, demokrasi, özgürlük” masalı... Kenan Evren tam 98 yaşında öldü... Evren’in kızı, kimi televizyonlarda babasının çok sevecen bir insan olduğunu, ölümünün ardından yazılanların doğru olmadığını, darbe nedeninin 70’li yılların sonlarına doğru meydana gelen “kanlı kardeş kavgasından” kaynaklandığını örtülü bir dille anlattı. Sonunda sözü, 1982 Anayasası’na ve iktidarlara getiren Evren’in kızı Şenay Gürvit şöyle dedi: “Bugüne kadar pek çok iktidar gelip geçti ama babamın hazırlattığı 1982 Anayasası’nın Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nı nedense hiçbir siyasi erk değiştirmedi!” Şenay Hanım bu konuda haklıydı... Çünkü Evren ve darbeci arkadaşlarının yaptırdığı 1982 Anayasası’nda yüzde 10 barajının antidemokratik olduğu hep konuşuldu, eleştirildi ama hiçbir iktidar döneminde yüzde 5’e bile indirilmedi... AKP 13 yıldır iktidarda darbecilerin hazırlattığı Seçim ve Partiler Yasası sayesinde... Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum, din eksenli siyasetin ülkeyi kuşatmasının temel nedeni özellikle 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgilidir. O darbe ABD güdümünde yapılmış, 70’lerin “Yeşil Kuşak” projesinin yerini Turgut Özal’ın başbakan olmasından sonra “Ilımlı İslam”a dönüştürüp 2002’de AKP’yi tek başına iktidara taşımıştır. HHH Bir insan, yağmur sonrası toprağın kokusunu, çiçeklerin gülüşünü özlemişse aynı biçimde demokrasiyi ve özgürlükleri de özler! Demokrasi öyle gökten zembille inmiyor... Çiçeklerin yüzünün gülmesi özgür insan olmaktan geçer, toprağın kokusu emeksermaye çelişkisini görmekten. Size duygusal gelebilir bunlar! 24 Ocak liberal kararları demokratik örgütlenmeleri de kırdı, sol hareketleri de, B Muş 4’ten 3’e düştü ‘Kapatanlara ne yapılacak’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 1725 Aralık savcılarının meslekten men kararı için ‘Umarım siyasetin gölgesinde alınmamıştır’ dedi HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1725 Aralık savcılarının meslekten men edilmeleri konusunFIRAT da “Umarım siyaseKOZOK tin gölgesinde böyle bir karar alınmamış olsun. Birilerinin isteği üzerine böyle bir karar alınmışsa, bu en çok yargıyı yaralar yargıya olan güveni sarsar” dedi. Kılıçdaroğlu, Mersin’in Mut, Anamur, Gülnar, Bozyazı, Aydıncık ilçelerini ziyaret etti, ardından Karaman mitinginde konuştu. Mersin’e giderken uçakta Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şu mesajları verdi: Dosyayı kapatanlar için ne yapılacak?: (1725 Aralık soruşturmasını yürüten savcıların meslekten men edilmesi konusunda): İhraç kararının ayrıntılarını bilmek gerekiyor. 1725 Aralık olayları, bir hükümetin, bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduğumuz olaylardır. Asıl faillerin yargılanmayıp yolsuzluğu ortaya çıkaranların meslekten ihraç edilmesi, haklı olarak kafamızda ciddi sorulara yol açmaktadır. Umarım siyasetin gölgesinde böyle bir karar alınmamış olsun. Birilerinin isteği üzerine böyle bir karar alınmışsa, bu en çok yargıyı yaralar yar C ‘Çikitaya ezdirmeyiz’ Kılıçdaroğlu’nun özellikle Anamur mitingi il mitinglerini aratmadı. CHP Mersin’in ilçelerinde ve Karaman’daki mitinginde şu mesajları verdi: “Yine bir propaganda, sosyal yardımlar kesilirmiş. Ya niye keselim, hangi gerekçeyle keseceğiz? Köşeyi dönenler duysun, vurguncular duysun. Sosyal yardımları kesmeyeceğiz, en az iki katına çıkartacağım. Yoksulluğu tarihe gömeceğim. Asla ve asla Anamur muzunu çikita muzuna ezdirmeyeceğiz. Bir ülke üretirse, çalışırsa, istihdam yaratırsa güçlü olur.” düler, geminizi bombaladılar. Askerlerinizi öldürdüler. Gücü test edilen değil, doğrudan hedef haline gelen bir ülkeyiz şu anda. (Davutoğlu’nun taksici esnafından ÖTV alınmayacağı sözü konusunda): Araçların yenilenmesinde sadece ÖTV değil 1 sefere mahsus KDV’nin de kaldırılması lazım. Bu zaten bizim dile getirdiğimiz vaatlerimizden birisi. Demek ki Sayın Davutoğlu yeni öğrendi. MERSİN / KARAMAN CHP lideri, Libya’da bombalı saldırıya uğrayan Türk gemisinde yaşamını yitiren kaptanın Anamur’da yaşayan ailesini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu baba Halil Büyükdere’ye başsağlığı diledi. gıya olan güveni sarsar. Tabii merak ettiğimiz bir de şu, 17 Aralık dosyasını kapatan hâkim ve savcılar için ne yapılacak? Aynı kararlılık orada da gösterilecek mi? İğrenç yöntemler bumerang gibidir: (MHP’li Meral Akşener hakkındaki kaset iddiası ve Selahattin Demirtaş’ın Diyarbakır’daki evinin basılması konusunda) Çok çirkin ve aşağılık bir yöntem. Demirtaş’ın evinin aranması da başlı başına bir skandal. Bu, sağlıklı bir demokratik süreç içinde olmadığımızı gösteriyor. Belden aşağı vuruşlar ahlaki değil. İddia sahibi kişilerin de medyadan dışlanması lazım. Çünkü bu tür iğrenç silahlar bumerang gibidir gün gelir medya patronunu da vurabilir. Gücü test edilen değil hedef olan ülkeyiz: (Libya açıklarında bombalanan Türk gemisi konusunda): Bir geminin bombalanması ne demek? Ne derdi Davutoğlu; ‘gücümüzü test etmesinler.’ Buyrun ediyorlar... Uçağınızı düşür Medya dışlamalı ‘KDV de kaldırılmalı’ sendikal örgütlenmeyi de... Irk ve din üzerinden örgütlenmeler, emperyalist güçlerin işine geliyordu... Darbenin yaşandığı gün 24 Ocak ekonomik kararları yukarıdan zembille inince, emek düşmanları işçiyi, işsizi demokrasi ve özgürlük hikâyeleri anlatarak derin bir uykuya yatırdılar. Irkçılık ve dincilik öyle palazlandı ki, bizim sözde Atatürkçü “laik milliyetçiler” bir baktık “dinciırkçı milliyetçilerle” aynı çizgide sıraya girmişlerdi... O nedenle 19802015’i iyi gözlemleyip irdelemek gerekir, siyasal, toplumsal olarak... Bu süreç içinde acımasız insan hakları ihlallerini, faili meçhul cinayetleri, katliamları, kör terörü, soygunu, vurgunu, talanı görebilirsiniz... 30 yıl içinde öyle olaylar yaşadık ki, bugün toplumun büyük bir kesimi anımsamak bile istemiyor ne yazık ki! HHH Yakın tarihi anımsamak gerekir her zaman... Toplumsal olayları, kanlı 1 Mayıs’ı, demokratik sol hareketin 1973 yılından 1977’ye dek nasıl ivme kazandığını hatırlamak! Sağsol çatışmaları, aydınların, yazarların, emekçilerin öldürülmesi... Aynı silahla bir solcu, bir sağcı nasıl öldürülür... Sağ siyasal iktidarlar, derin devlet, gizli istihbarat örgütleri, kışkırtmalar, keskin nişancılar... Hangi cinayetin, provokasyonun hesabı sorulmuştu? Savcı Doğan Öz cinayetini kavramak bile başlı başına bir olay değil midir? O yıllar, gerçek devrimciler, sosyalistler, demokratlar vardı... Sahte Atatürkçüler yoktu, gerçek Atatürkçüler vardı... Yurtseverler! Bugün ortalıkta dolaşanlara bir bakın isterseniz... Yağmacılar, talancılar, vurguncular! HHH Kin ve fesat devletinin çarkları acımasızca dönerken olan yine emekçilere oluyor... Din eksenli siyaset, ırkçılık almış başını gidiyor... Aslında “son” çırpınışları, zıplayışları şu günler! Son! ERDOĞAN’IN ZİYARETİNDEKİ SÖZLERİ TARTIŞILIYOR CHP’lilerden Kocaoğlu’na tepki yağdı: Biz yokuz olcu aydın masalarının son günlerdeki mezelerinden biri de “HDP’ye oy vermesi düşünülemeyecek olanların HDP’ye oy verecek olması” üstüne fıkra tadında tanıklıklar… Abi bizim sokakta, kaç yılın komşusu tanıdıklarımız var. Muammer Abi “Bileğimi kesseler CHP akar, bağrımı delseler 6 ok çıkar” der dururdu. Biliyor musun bu seçimde ailecek ne yapacaklar?.. Masadakilere bıkkınlık gelmiş: Biliyoruz, biliyoruz, bu defalık ve bir defalık HDP’ye oy verecekler… Sazı bir başkası kapıyor: Yav Allah sizi inandırsın, Bülent Bey var ya, bizim müdür muavini… CHP’den sandık görevlisi… Ne dedi biliyor musunuz? Masadakilere daral gelmiş: Oyunu HDP’ye verecekmiş… Tam o sırada masaya bir şeyler getiren garsona sataşılıyor. Garson eski tanıdık. Şefik lan, imanına doğru söyle… Seçimde kime oy vereceksin? Şefik’e gına gelmiş: Abi deminden beri konuşuyonuz ya işte… Tayyip’i indirmek için bu seçimde oylar HDP’ye… Aktardıklarım benim kulağıma kadar ulaşanlar. Bu “muhabbetten” sizlere de bıkkınlık, daral, gına gelmediyse, S matrak değil, matrak üstü bir “HDP’ye oy verme” anekdotu aktaracağım. CHP gençlik kollarında halen aktif çalışan, ay yıldızlı tshirtlerle dolaşan bir genç kadın arkadaşlarıyla gözleri çakmak çakmak konuşuyor: Allah kahretsin!.. Bakar mısın, şu Tayyip yüzünden, bebek katilinin partisine oy vereceğim. Tutup sakın “Yok artık” demeyin. Var artık. Sözüne kesinlikle güvendiğim bir arkadaşımın dolaysız tanıklığını paylaştım sizlerle… Tam da aktardığım gibi, AKP iktidar olamasın, anayasayı değiştirecek çoğunluğa ise asla ulaşamasın diye, genç kadın “Bebek katilinin partisi”ne oy verecekmiş… Hayıflanıyor ama ellerini iki yana açıp çaresizliğini de itiraf ediyor(muş). HHH Bu ve benzeri fıkra tadındaki Sallamak serbest: HDP barajı aştı… tanıklıkları dinleyip gülebilirsiniz; kahkahalar atabilirsiniz; biraz saf takımından iseniz, “Tamam işte, kesin… HDP barajı aşıyor” gibi hiçbir bilgiye dayanmayan sonuçlar bile çıkarabilirsiniz… Eh bundan sonrasında HDP için seçim kampanyasına katılanlara, resmen böyle bir görev üstlenmese bile, mahallesinde, sokağında, semtinde, köyünde, kasabasında yakın çevresine HDP’ye oy verilmesi için “propaganda” yapanlara düşen bu çabalara boş verip kulağının üstüne yatmak olsa gerek. Öyle ya, bak işte HDP daha şimdiden barajı aşmış… Nerden bildin? Bilmeyecek ne var? Herkes tanıdığı birinin bu seçimde, bir defalığına yani HDP’ye oy vereceğini söylüyor. Herkes? Kaç herkes sence? Tıssssss… HHH Bugün HDP’ye oy vereceğini söyleyen teyze ve amcaların yarın sandık başına gidince ne yapacakları bilinmez. Bu biiiiir… İkincisi, hepsi HDP’ye oy verse bile bu ancak sembolik anlamı olan bir destektir. Çünkü bu “herkes” seçmen kitlesi göz önüne alındığında “epey az bir herkes”tir… HDP ancak, bugüne kadar, önceki Kürt partilerine (DEHAP, HADEP, BDP vb.) oy vermemiş Kürtlerin, özellikle Batı’da büyük sanayi kentlerine göç etmiş Kürtlerin oylarını alabildiği takdirde barajı kesinlikle aşar. Bu ise sözünü ettiğim “kent Kürtleri” arasında semt semt, sokak sokak, ev ev, kapı kapı siyasal çalışma yapmakla mümkün. Haber kanallarındaki tartışma programları yerine evlilik programları, Survivor afyonu, anahaber bülteni adı altında kim kimi öldürdü, kim kimi mıncıkladı yaveleri gösteren ekranlara yapışanların oyları kazanılmadan barajın aşılmasını beklemek “tembel yurttaşın” öteki adı olsa gerek. Çevremde “Demirtaş aldı götürdü bu işi. Hem de pek güzel götürdü” diye yürek serinletip kulağının üstüne yatan o kadar çok kişi belirdi ki şunun şurasında seçime 24 gün kalmışken can sıkmak, moral bozmak pahasına tırmıklamadan duramadım… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun hafta sonu kente gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “4 milyon İzmirli” adına seslenmesinin, CHP içinde rahatsızlık yarattığı öne sürüldü. İzmir Atatürk Stadı’ndaki törende Kocaoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanım hoş geldiniz, şeref verdiniz. Kentimize yaptığınız bu ilk ziyarette şahsım ve dört milyon İzmirli adına, onur verdiniz diyorum. Şahsınızı ve hanımefendiyi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum” demişti. Sosyal medya üzerinden bu ifadelere tepki gösteren İzmir’deki CHP’liler, “Sayın başkan bürokratik ne Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta sonu İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’ni de ziyaret etmişti. zaketten böyle demiş olabilir. Ancak o dört milyonun içinde ben yokum” mesajlarını paylaştı. İZMİR / Cumhuriyet CHP SARIYER İLÇE BAŞKANI MEHMET DENİZ Sandığı AKP’ye emanet etmeyiz CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz gazetemize yaptığı açıklamada, 7 Haziran seçimlerinde Sarıyer 1 ve 2 Nolu sandıklarda çalışacak sandık başkanları ile asil ve yedek üyelerin isimlerinin yasal süre olan 5 günde yazılmasına karşın, AKP İlçe Başkanlığı tarafından yapılan itirazın il seçim kurulunca usule aykırı kabul edildiğini belirtti. Deniz “Halbuki Sarıyer 1 ve 2 Nolu İlçe Seçim Kurulları’nda yapılan oylamada bu karardan habersiz olarak listelerin İlçe Seçim Kurullarınca verilen süre içinde kurullara ulaştırıldığı kabul edilmiş, AKP itirazı altıya bir oyla reddedilmiştir. İtiraz ettiğimiz AKP sandık başkanları listesinden sadece 130’u kabul edilmiş ve sandık başkanı olarak görevlendirilmiştir. Sandıkların AKP’ye emaneti söz konusu değildir” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle