23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Mayıs 2015 EDİTÖR: EMİNE ÖZCAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 3 İstanbul Ankara İzmir Bursa Antalya Adana Trabzon Artvin Çanakkale 140 /2 3 0 70 /2 2 0 160 /2 7 0 100 /2 7 0 160 /2 5 0 160 /2 8 0 120 /1 6 0 90 /1 6 0 130 /2 5 0 Yağmurlu ELEKTRİK KESİNTİSİ İstanbul Anadolu yakasında bugün Kartal’da 09.0013.00’te Hürriyet Mahallesi, Takdir, Çamüstü ve Çınaraltı sokakları elektrik alamayacak. Balıkesir 90 /2 8 0 Sivas 60 /1 6 0 Diyarbakır 90 /2 3 0 Mersin 170 /2 5 0 Erzurum 40 /12 0 Eskişehir 80 /2 3 0 Aydın 140 /3 0 0 Gaziantep 80 /2 3 0 Konya 100 /2 2 0 Gök gürültülü yağmur Atina 180 /2 7 0 Berlin 60 /1 6 0 Girne 140 /2 1 0 Londra 90 /1 4 0 Moskova 110 /1 9 0 Paris 110 /1 8 0 Madrid 180 /3 4 0 Amsterdam 80 /17 0 Roma 140 /2 6 0 Karla karışık yağmur Çok bulutlu TARİHTE BUGÜN 1686: Alman bilim insanı, termometrenin mucidi Gabriel Daniel Fahrenheit doğdu. 1940: Amerikalı devrimci Emma Goldman hayatını kaybetti. İşçi hakları mücadelesi öncülerinden Goldman, özgür aşkı savundu. Savaş karşıtıydı. 20 17 14 10 8 4 0 2 5 6 Güneşli Parçalı bulutlu Her savaş bir soykırımdırX ugün “Milliyetçilik ve Soykırım” dizisinin onuncu yazısını yazıyorum... Dokuzuncu yazıyı geçen pazar bu konuda yeni yayımlanmış dört kitap konusunda yazmıştım. Evren’in ölümü gibi güncel olaylar araya girince ara verdiğim bu dizinin sonuna geldim artık... Bundan sonra, “Tehcir bir soykırım mı idi” başlıklı on birinci yazıyla konuyu şimdilik noktalamayı düşünüyorum. Ama bu son yazıdan önce yine biraz tarih ve biraz hukuk felsefesi yapmak zorunluluğunu hissettim: Unutmayalım, her savaş aslında bir ya da birden çok soykırımdır! HHH İkinci Dünya Savaşı sırasında herkes Nazi Almanyası’nın Yahudilere yaptığı Holokost’u bir Soykırım olarak kabul ediyor... Peki savaşın sonunda, Japonya’yı dize getirmek için Amerika’nın attığı iki atom bombası eylemi hangi tanıma girer? İsterseniz biraz daha gerilere gidelim, İngilizlerin Avustralya ve Tasmanya adalarını sömürgeleştirdiği günlere... Avustralya ve özellikle de Tasmanya’da Aborijinlere uygulanan yok etme (extermination), tam bir soykırım olarak görülebilir. Biraz daha geri gidilirse artık mi B zah sınırlarına ulaşır, yarı şaka yarı ciddi, Amerikalılara söylenen “Ama siz de Kızılderililere soykırım uygulamıştınız” noktasına gelirsiniz. Daha da geriye gittiğinizde ise Osmanlıların kucak açtığı Yahudileri ve Müslümanları İspanya’dan süren Ferdinand ve Elizabeth’le, Katoliklerin yaptığı ikili soykırımla karşılaşırsınız. HHH Sevgili okurlarım, insanlık uygarlaştıkça, değişiyor, eşitlik, özgürlük ve haklar konusunda yeni uygulamalar yeni hukuk kavramları geliştiriyor... Bugün insanlığın ulaştığı demokrasi ve insan hakları anlayışıyla tarihte olup bitenleri değerlendirmeye, yargılamaya kalkarsanız, kimse aklanamaz: Çünkü bütün toplumların, devletlerin, ırkların, milletlerin tarihlerinde, savaşlar, fetihler, katliamlar vardır. “Soykırım” kavramı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Yahudi Holokost’unu tanımlamak için icat edilmiştir... Bu kavramı geriye yürüttüğünüz takdirde hiçbir ülke, hiçbir devlet bundan masun kalamaz! Geriye dönük olarak, sadece Osmanlı’yı yargılamak ise ne tarihe, ne hukuka, ne akla, ne de adalete sığar! 4 Baş ağrısı 4 Baş dönmesi 4 Bulantı 4 Kusma 4 Sersemlik 4 Bellek bozukluğu 4 Kalp, böbrek, beyin, göz ve koroner damarları etkiler. YÜKSEK TANSİYONUN BELİRTİLERİ Rehberim Erdoğan eden başkanlık istiyor? Kontrolü ve iktidarı yitirmek istemediği için. Sağlam çoğunluklu bir AKP hükümeti dahi olsa, partiye ve dolayısıyla hükümete nereye kadar söz geçirebileceği şüpheli. Bizzat seçim kampanyası düzenlemesi de bu sebeple. Bir seçim başarısının zaferini Ahmet Davutoğlu’na bırakmak istemiyor. “Benim sayemde ve başkanlık vaadiyle iktidara geldiniz” demesinin tek yolu bu. Başkanlık getirecek bir Meclis çoğunluğu yakın bir ihtimal olarak gözükmüyor. Şayet bu gerçekleşse dahi Davutoğlu’ndan uysal bir Medvedev çıkması güç. Neticede rüyalarında Hegel’le, Gazali’yle tartıştığını söyleyen birinin başbakanlığa seçildikten sonra Erdoğan’la da tartışması sürpriz olmaz. Başkanlık sistemi sadece bir kişinin iktidar aşkı sebebiyle gündeme geldiği için enine boyuna ele alınamıyor. Başkanlığı değil daha ziyade Erdoğan’ı konuşuyoruz. Nasıl bir başkanlık sistemi istendiğine dair de bir fikir yok. AKP’nin 2013’te Meclis Anayasa Komisyonu’na sunduğu başkanlık sistemi teklifinden dahi bahseden yok. Başkanın yetkileri ne olacak, Meclis neye karar verebilecek, başkanın veto hakkı neleri içerecek, başkan nasıl denetlenecek? Bunları gündeme almadan soyut bir başkanlık sistemi tartışması içindeyiz. AKP’nin teklifi bir hayli zayıf bir hükümet ve denetlenmesi güç bir başkan içeriyor. Şimdi Erdoğan cumhurbaşkanı olduğuna göre muhtemel başkanlık önerisi ise bunun daha da altını çizecektir. Yine de büyük ihtimalle olmayacak duaya amin deniyor ve muhtemelen hiç gelemeyecek bir başkanlık sistemini konuşuyoruz. Ama bu işler böyledir. Her siyasi parti ya da lider kendisine en avantajlı gelen seçim sistemi ya da yönetim şekli için uğraşır. Oyu az ise nisbi temsilden yanadır, çoksa birden çoğunlukçu sistemin faydalarını keşfeder. Cumhurbaşkanına ters düşerken yetkilerinin kısılmasını ister. Cumhurbaşkanı kendiyse yetkisini arttırmak peşindedir. 1998’te verdiği röportajda yüzde 10 barajına karşı olan ve koalisyonlara alışmalıyız diyen Erdoğan’dı. O zamanki çıkarları bunu gerektiriyordu bugünküler ise başkasını. Haksızlık etmeyelim bu sadece bize özgü bir durum değil. Fransa’da yarı başkanlık sistemine ölesiye muhalefet eden ve hakkında “daimi darbe” diye bir kitap yazan Mitterrand, başkan seçildiğinde yetkilerini sonuna kadar kullandı. Türkiye’de neredeyse her parti muhalefetteyken yüzde 10 barajına karşı çıktı. İktidara gelince bunu değiştirmek için ise kılını kıpırdatmadı. İşin tuhafı milli görüş partileri, MHP, Kürt siyasi hareketi, CHP, DSP, merkez sağ... Hepsi baraj altında kalmayı da deneyimledi. Cumhurbaşkanını halk değil Meclis seçse, Erdoğan üç dönem kuralını kaldırıp bu seçimde başbakan olsaydı rejimi daha az otoriter olmayacaktı. Başkanlık ya da parlamenter rejim. Önemli olan yürütmenin denetlenebilmesi. Bu da yasamanın ve özellikle yargının bağımsızlığının sağlanmasıyla mümkün. Yargıyı hükümetin mi yoksa bir cemaatin mi kontrol edeceğinin bilek güreşinin yapıldığı bir yerde ise bunun sağlanması güç. O sebeple çıkış yolunu Erdoğan’ın 1998’deki sözlerinde aramak gerek. Rehberim Erdoğan, bakın ne demiş: “Bir defa Türkiye koalisyonlara alışabilmeli. Demokrasi bir tahammül rejimidir.” Birbirini dengeleyecek bir koalisyon belki ama o da sadece belki yargıyı içinde bulunduğu bu çıkmazdan kurtarabilir. Hadi abartmayayım. Daha da kötüleşmesini belki bir nebze azaltır. N Her 3 kişiden 1’i hipertansiyonlu ürkiye Kardiyoloji Derneği, yaklaşan Dünya Hipertansiyon Günü nedeniyle Levent Kültür Merkezi’nde toplantı düzenledi. Prof. Dr. Saide Aytekin hipertansiyonun Türkiye’de ölümcül hastalıkların başında geldiğini belirterek, Türkiye’de 12 milyon kişinin hipertansiyonu var. 4 ölümden biri ‘kontrolle’ önlenebilir T “Erişkin nüfusun yüzde 33’ü hipertansiyondan etkileniyor” dedi. Aytekin şöyle bilgi verdi: “Hipertasyonluların yüzde 60 ‘ı ide al vücut ağırlığından yüzde 20 fazla kilolu. Obeziteden de uzak durmaları lazım.” Tedavi edilmeyen hastaların yüzde 50’si kalp hastalıklarından, yüzde 33’ü felçten ve yüzde 1015’i böbrek yetmezliğinden hayatını kaybediyor. YAŞAM TARZINI DEĞİŞTİRİN Hipertansiyonu önlemek için dikkat edilmesi gerekenler şöyle: Fazla kilolardan kaçınmak, tuzu kısıtlamak, hareket etmek, stresten uzak durmak, hayvansal besinlerden kaçınmak, bitkisel besinleri daha fazla tüketmek ve alkol alımını kısıtlamakla sigarayı bırakmak. Prof. Saide Aytekin ÖLÜMÜNE yoLcULUK 8 Afgan sınırda donarak öldü YUSUF ZİYA CANSEVER an’da Türkiye’ye geçmek isteyen Afganistanlı 33 kişiden 6’sı çocuk, 1’i kadın 8 kişi donarak öldü. Sınır Hudut Karakolu’na bağlı askerler önceki sabah 04.00 sıralarında Iran sınırının sınıf noktasında bulunan Hangedik Mahallesi yakınlarında devriye gezerken Afganistan uyruk V lu bir sığınmacı grubunu farketti. Askerler 7 sığınmacının gece yağan dolu ve soğuk hava koşulları nedeniyle donarak öldüğü, aç, susuz ve perişan durumdaki diğer 26 sığınmacının da sağlık durumlarının kötü olduğunu belirledi. Bölgeye ambulanslar sevk edildi. Hastaneye kaldırılan sığınmacılardan biri hayatını kaybetti. VAN Gebze’de kuş gribi paniği Balıkesir’in Bandırma ilçesinin kuş gribi nedeniyle karantinaya alınmasının ardından Kocaeli’nin Gebze ilçesinde de bir çiftlikte önceki gece 10 bin tavuk İl GıdaTarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekiplerinin gözetiminde itlaf edilip kireçlenerek gömüldü. Kaymakamlık olayı doğrularken, kuş gribi olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi. Baba oğul düellosu K Baba ve oğlunun kavgası kanlı bitti. astamonu’da aralarının açık olduğu öğrenilen Halil İbrahim Dabanoğlu(62) oğlu Hasan Dabanoğlu (45) çevre yolunun kullanılmayan bölümünde buluştu. Tartışma sırasında yanlarındaki tabancaları çıkaran baba ve oğlu birbirlerine ateş etti. Baba ağır yaralandı. Oğul Dabanoğlu, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle