18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 NİSAN 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 7 Erdoğan’a yüz verdik 400 istiyor Demirtaş 7 Haziran seçimlerinin tarihi bir fırsat olduğunu belirterek ‘HDP’nin alacağı oy Türkiye’nin kurtuluşuna katkı sunar’ dedi DP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 7 Haziran seçimlerinin tarihi bir fırsat olduğunu belirterek, HDP’nin iyi bir çıkış yapmasının Türkiye’nin kurtuluşuna katkı sunacağını söyledi. Demirtaş, “Ezilenler olarak bir defa bile el ele vermeyi başarırsak, o gün kaderimizi değiştirebiliriz. Koltuk sevdasıyla, kişisel çıkar mevzusuyla, ailemizin, gruplarımızın çıkarıyla hareket edemeyiz. Sadece Kürtleri, Alevileri, gençleri, Türkleri, Ermenileri, Çerkesleri düşünemeyiz. Hepsini aynı fotoğraf içinde düşünemezsek, egemenlerin yaptığı hatayı biz de yaparız ve tari Hak, Hukuk... Vesaire azeteciler sık sık “suçlu”, sanık, davalı olarak ya da yargılamaları izlemek için adliyelere giderler. Duruşmalar mübaşirin, yargıçların, savcının yerlerini almalarından sonra davalıları, davacıları yüksek sesle salona ya da salonumsu yere çağırmasıyla başlar. Yargıç, yargıçlar, savcı yüksekçe bir kürsüde yan yana otururlar. Avukatlar, davalılarla, davacılarla birlikte yargıçların, savcının tam karşısında ama aşağıda yer alırlar. Yargıçların arkasındaki duvarda “Adalet Devletin Temelidir” yazar. Eskiden “Adalet Mülkün Temelidir” diye yazardı. Ben hep “Mülk”ün ne olduğunu düşünürdüm, devletmiş meğer. HHH Adalet hanım da biliyorsunuz adliyelerin, şimdi onlara da saray mı diyorlar, önünde gözleri bağlı, bir elinde terazi, ötekinde kılıç tutan güzelce bir hanımefendidir. Gözleri bağlı ki, görmesin, ola ki bir tanıdık çıkar; terazi var ki, adaletsiz davranmasın; kılıç var ki, korkmadan hüküm versin, kesip atsın. Duruşma salonlarında devletin, sistemin gücü kendini dediğim gibi, altlı üstlü dizilişle belli eder. Varsayın ki sınıflar mücadelesinin salona sığdırılmış özetidir. Davalıyı da davacıyı da savunan adalet dağıtacak mülkün, devletin sahibine karşı kalın hukuk kitaplarından medet umarak iş gören “parya”ya ise bildiğin avukat deniyor. HHH İşte o “parya”nın durumu şu günlerde sıkıntılı. Kâğıt üzerinde savcıyla, yargıçla eşit statüde olduklarını düşünen avukatlar gerçekte öyle olmadıklarını öğrenme süreci içindeler. Aranmadan, taranmadan elini kolunu sallayarak adliyeye girmek de ne oluyor. Devletle eşit olduğunu sanmak, bir gaflet değilse nedir? Kitaba baktığınızda da, bakıyor musunuz arada bir, efendilerin sık sık baş gösteren ihtiyaca göre değiştirebildiği “pozitif hukuk”un ne olduğunu öğrenmişsinizdir. Ey avukatlar G H hi fırsatı heba etmiş oluruz” diye konuştu. Sivil özgürlükçü demokratik anayasa için halkın istekli olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Bunu AKP’ye, AKP’nin insafına terk edemeyiz. Bu duygudan, bu moddan çıkmak zorundayız. Biz, kendi sorunlarımızı çözeriz” dedi. Halkların Demokratik Kongresi tarafından “Alevilik: Tarih, Sorun, Tahayyül” başlığıyla düzenlenen Alevi Konferansı’nın açılışında konuşan Demirtaş, bütün farklılıklarla birlikte yaşamın cesaret isteyen bir durum olduğuna işaret ederek, bu cesareti gösteremeyenlerin mezhep ve etnik kimlik savaşı yürüttüğünü söyledi. “Ülkenin gerçek sahipleri, bütün ezilenler neden hep talep eden durumundayız? Neden hep isteyen durumundayız? Neden bizim dışımızda, ezilen kimlikler dışındaki egemenler hep yönetendir, hep verendir, ne den biz hep talep ederiz” sorularını yönelten Demirtaş, “Bahsettiğim çoğunluk, Türkiye’nin yüzde 80’inden fazlasını oluşturan ezilen nüfustur” dedi. Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 400 milletvekili istemesine atıfta da bulunarak, “Dikkat ederseniz zaten bu sorunları çözmek için 400 istemiyor. Hiç bu sorunlardan bahsetmiyor. Kendisine çok yüz verdiğimiz için 400 istiyor” dedi. Demirtaş, sorunların tespit edildiğini, çözüm önerilerinin nasıl pratiğe dönüşeceği noktasında bulunduklarını, 7 Haziran’da HDP başarılı olduğu anda bunun kapılarının açılacağını belirterek, “8 Haziran’a zaferle uyansak bile sorunlarımızın çözüldüğü bir güne, sabaha uyanmış olmayacağız, mücadele tam da o noktada yükselerek devam etmek zorunda” dedi. lİSTANBUL/Cumhuriyet Kobani açık hava müzesi oluyor YPG, peşmerge ve Kürt güçleri tarafından 26 Ocak’ta IŞİD’den temizlenen Kobani’nin yeniden inşası için çalışmalar sürüyor. Kobani Kantonu yönetimi, TEVDEM, PYD, YPG temsilcileri, Peşveru partisinden Mustafa Henifi, ElWehde Partisi’nden İsa Gelo, sivil toplum örgütleri ve aşiret reisleri Kobani’nin durumuyla ilgili toplantı yaptı. Toplantıda Kobani’nin 3 bölgesinin açık hava müzesi olarak kalmasına karar verildi.Buna göre Express Meydanı, Kültür Sanat Merkezi ile bu merkeze yakın bazı yerler açık hava müzesi olarak korunacak. 56 milyon TL’ye mal olması beklenen Kobani’nin inşası için 23 Mayıs’ta Diyarbakır’da, ardından da Avrupa’da birer konferans düzenlenecek. DİYARBAKIR / Cumhuriyet Barış annelerinden çözüm sürecine destek üneydoğu’da 1990’lı yıllarda yaşanan çatışmalarda çocuklarını kaybeden annelerin oluşturduğu Barış Anneleri Derneği, çözüm sürecine desteğin artırılması çağrısı yaptı. Derneğin dönem sözcüsü Emine G Özbek, yaşanan acı ne olursa olsun, evlat acısının tarifinin olamayacağını söyledi. Herkesin barıştan yana tavır alması gerektiğini ifade eden Özbek, “Anneler kin beslemez. Yaşadıkları acıların başkaları tarafından ta dılmasını istemez. Eğer bir barış olacaksa ve kalıcı olacaksa bunu biz kadınlar, anneler yapacağız” dedi. Batman’daki kadın köy korucuları da sürece destek verdi. l DİYARBAKIR BATMAN / AA Öcalan’ın doğum gününü kutladılar Fotoğraf: VEDAT ARIK PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 66. doğum günü için Türkiye’nin çeşitli illerinden binlerce kişi önceki gece Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde toplandı. Geçmiş yıllarda Öcalan için yapılan kutlamalarda yaşanan gerginliklerin ardından bu yıl programa izin verildi. Halfeti merkezindeki boş alanda konaklayan 10 bin kişilik kalabalık, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekti. Barış seçime kurban edilemez İstanbul Barış Anneleri Meclisi de dün PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 66. doğum günü nedeniyle Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelerek, Öcalan’a özgürlük istediler. “Barış, ya şam ve özgürlük eşitliktir” pankartının açıldığı eylemde Barış Anneleri, “Barışın seçime kurban edilemeyecek ve üzerinde oyunlar oynanamayacak kadar değerli” olduğuna vurgu yaptı. Cezasızlık son bulsun çağrısı Cumartesi Anneleri, dün 523. kez Galatasaray Lisesi önünde biraraya geldi. İç Güvenlik Paketi’nin geri çekilmesinin istendiği eylemde, 1996’da gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu’nun akıbeti soruldu. Türkoğlu’nun kardeşi Julide Türkoğlu, umutlarını yitirmiş olsalar da cezasızlığın son bulmasını istediklerini söyledi. Eylemde “Adaletsizliğe Son” başlıklı bir imza kampanyası da başlatıldı. Diyarbakır’da da, Muş’ta Cumartesi Anneleri ve hasta tutsakların yakınları buluştu İHD İstanbul Şubesi tarafından gerçekleştirilen F Tipi Oturması’nda Bafra T. Tipi Cezaevi’ndeki müebbet tutuklu Adnan Öztel’in durumuna dikkat çekildi. (VEDAT ARIK) silahlı bir grup tarafından katledilen Muhyettin Taştekin’in faillerinin yargılanması talep edilirken, Yüksekova’da ise 2000’de polislerin arkalarında bıraktığı patlayıcının infilak etmesiyle yaşamını yitiren 10 yaşındaki Welat Şedal’ın hikâyesi anlatıldı. Fotoğraf: REUTERS işte o “pozitif hukuk”a sığınmak, boşluk aramak, mümkünse halkı savunmak gibi bir tuhaf işle meşgul kişilersiniz. Karşınızdaki hanımefendinin pek güzel temsil ettiği devlet adalet dağıtırken “pozitif”tir daima. Siz “sübjektif bir hukukun”, hakkın peşindeyseniz eğer, aramalardan taramalardan sonra duruşmaya girecek, yerinizi de bileceksiniz. Halk nerede siz orada. HHH Size daha iyi bir konum bulunamayacaktır. Direnmeye devam edin ama gerçeği de unutmayın. Sarayların şatafatına aldırmayın; kim bilir neden davalıdavacı haline gelmiş halkınızı savunurken gözünüzü o duvardaki vecizeden ayırmayın; vecizdir, öğreticidir, özlü sözdür, sizi size hatırlatır. Hukukun yüceliğini sınıflardan, sistemlerden bağımsız olduğunu güzel bir masal gibi anlatan profesörleri çok dinlemişsinizdir ama içlerinden hukukla siyaset biliminin derin ilişkisini hiç değilse şöyle bir anlatan hiç mi çıkmadı? Çıkmıştır. HHH Çıktıysa eğer, eminim o da, derslerinde şok tedavisi uygulayan, sevgili hocam Küçükömer gibi İstanbul Hukuk’ta 1 numaralı amfinin yeşil tahtasına “devlet kimin?” diye yazmıştır. Sahi kimin devlet? Sizin mi? Babanızın malı mı? Babanızın evine mi giriyorsunuz ki aranmadan taranmadan xray cihazlarından geçmeden duruşma salonunda boy göstereceksiniz? Kendinize gelin ve cüppelerinizin benzerliğini değil, yakalarındaki renk farkının gerçek anlamını düşünün. Unutmayın siz çoksunuz; savunduklarınız da davalı olsun davacı olsun halktır. Ne yapsınlar yani; halkı da o kürsünün üstüne mi çıkarsınlar, aramadan taramadan saraya mı soksunlar? Fazla gürültü çıkarmayın. İşinizi yapın. Haklı olması imkânsız halkın hakkını savunmayı sürdürün. O sarayların bir çeşit sınıflar meydanı olduğunu da bir vakit unutmayın. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle