28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pazar yazıları TASARIM: BETÜL BERİŞE EDİTÖR: MİNE ESEN Pazar 5 NİSAN 2015 21 Yabangülünü siyaset çarkı ezip geçince EDMONTON MAHMUT ŞENOL Kadın eli değen müze rtadoğu’nun hemen her köşesi ateşler içinde yanarken Doha İslam Sanatları Müzesi gibi bir anıtı sahiplenmek şimdi en büyük direniş olsa gerek. Katar’ın başkentinde 2000’lerin başında, Tunuslu küratör Sabiha el Khemir tarafından tasarlanan müze, koleksiyonunun zenginliğinden çok sadeliğinin görkemi ve sergileme sanatına olan katkıları ile göz kamaştırırken dört kat boyunca çağlar O DOHA KUMRU TOKTAMIŞ S iyaset Çarkı ihaneti sever, vakti gelince herkesi çatur çutur ezer, geçer... Siyaset meydanında at koşturanın bazen talihi kapalı olur ki, ihanet yakasına yapışır. Şekspiryen tarz bir ihaneti, Alberta eyaletinin Yabangülü Parti lideri Danielle Smith, birkaç ay evvel sergiledi. Parti başkanlığını geriye bakmadan terk edip iktidardaki Muhafazakârİlerici Partiye geçti. Ona göre ihanet değil, siyasi manevraydı. Kabahat samur kürk olmuş, kimse üstüne almamış! D.Smith, on yıl evvel kurulmuş eyalete ait siyasi partinin başındaydı. Şimdi Allahı var! Parti onunla şaha kalktı, tüm aşırı sağırkçıfaşizandinci, ortalıkta böyle kim varsa Yabangülü’nde toplandı. Kumral, güzel, alımlı, zekice gülümseyen, bakımlı, çekici bir kadındı. Maço erkeklerin toplandığı partinin kadın lideri gözdeydi, basında her gün haberi çıkıyordu. ve coğrafyalar ötesinden günümüz savaşları ile güdükleşmiş tasavvur dünyamıza yeni ufuklar açıyor. Veya El Khemir’in ifadesiyle “ortak insanlığımızın” geleceğinde durup geçmişin bizi aydınlatmasını sabırla bekliyor. Modern mimarinin ustalarından, bugünlerde neredeyse 100 yaşında olan I.M. Pei tarafından büyülü Doha Limanı’nın yanı başına yapılandırılmış müze binası, yalnızca bir sergileme mekanı değil, geleneksel ve kabak tadı vermiş müzeciliğin yaratıcı bir zihniyet tarafından içerden eleştirisinin vücuda gelmiş ifadesi. Ortak miras Doha İslam Sanatları Müzesi’ni düzenleyen anlayış, dünya başkentlerindeki müzelerin hemen hepsinde ‘Uyuşturucu satmıyorum ki!’ ATİNA AYŞE FERLİEL BAROUNOS rastlamaya alışık olduğumuz, o günkü siyasi erkin, gözüne kestirdiği topraklar üzerinde kendine kurguladığı “şanlı geçmiş” kıvancından değil, insan aklının ve yaratıcılığının ortak kavramlarından besleniyor. Sergilenen objeler herhangi bir ulusa, hanedana veya dünya görüşüne değil ortak uygarlığımıza ait kavramlara göre sınıflandırılarak her kökenden kişi ile paylaşıma açılmış. Müzeyi dolaşırken öncelikle İran, Türk, Arap veya Hint eserleri ile değil, desen, figür, yazı sanatı ve bilimsel çalışma gereçleri ile karşılaşan ziyaretçiler insanlığın ortak mirasları üzerinde düşünmeye teşvik ediliyor. Endülüs çalışması ile adını duyurdu Çok çocuk yapın söylemi Son seçimde aldığı yüzde 35 oya göre Alberta’da iktidara gelecek gibiydi. 40 yıldır eyalet iktidarını bırakmayan Muhafazakârlar, Danielle’nin karşısına vali olacak rakip, bakımlıalımlıyı çıkardı: Allison Redford. Gerçi Allison Hanım kısa sürede iltimas ve usulsüzlükle itham edilip vazifeden çekildiyse, bu Danielle’nin başarısı değil, paranın, gücün, hasılı kapitalizmin şeytanlığındandır. Gazetecilik okumuş, ancak hep gözü siyasette olan Danielle iki evlilik geçirmiş, bu nikâhlarında çocuksuz kalmıştı. Fakat, tıpkı üç yetmez beş çocuk isteriz diyen İslamcı siyasetçi gibi, Danielle de, koyu Hıristiyan olarak, Asyalı göçmenlere karşı “Çok çocuk yapın, aileyi büyütün!” lafını dilinden düşürmedi. A Ani istifa kararı ABD başkanlık seçimlerinde terbiyesini sergileyen sağcı Sarah Palin’in Kanada versiyonu diye tanınıyordu. Sportmen, çevik hareketlerle yürümesi elbette yaşına bağlıydı: 1971’liydi. Rodeo oyunlarına çıkacak kadar iyi at binicisiydi; Alberta’nın kovboy geleneğine yakışıyordu. At üzerindeki pozlarda gömleğinin üstten 2., hatta 3. düğmesini kazaen açık bırakıyordu; frikik vermekte ustaydı. Konuştu mu mangalda kül bırakmıyor, Asyalı göçmenlerden yaka silkmeye başlamış beyaz yerli oy sahiplerini gönülden avlıyordu. Kanada batısına düşen, Türkiye’ye yakın büyüklükte Alberta’nın simgesi yabangülünü parti adı yapmış Wildrose’un başkanlığını, seçmenine doyurucu açıklama yapmadan ansızın bırakıverdi. Kendisiyle beraber 5 eyalet milletvekili arkadaşını da alarak, iktidara katıldı. İngiliz Monarşisi’ne bağlı anlamındaki Tory ifadesiyle anılan Muhafazakârların lideri Alberta Valisi’nin yanında, yüzünde karışık duygular okunan ifadeyle yer aldı. Herkes, “Yabangülü’nün sonu geldi! dedi. Ama Wildrose, kısa sürede kendini toplayıp aşırısağdaki oyunu korumak üzere yeni lider seçti. Evdeki hesap çarşıya uymayınca... tina’nın kozmopolit ve turistik Thissio Mahallesi’ndeki fırınların birinin önünde 60’lı yaşlarının sonundaki bir adam, muhtemelen kendi yaşlarında olan bir kadına sesleniyor: “Ne istiyorsun? Ekmek mi alacaksin?” Kadın çekingen, uzakta durmaya çalışıyor ama ayrılamıyor bir türlü fırının kapısından. Adam sabırsızlanıyor: “Haydi gelsene canım, uyuşturucu satmıyorum ki!” Kadın gururlu ama açlığı ağır basıyor ve utana sıkıla fırına giriyor, adamın ekmek almasını sessizce bekliyor bir köşede, boynu bükük, hüzünlü bir şekilde. Kasaya 70 sent bırakan adam, ekmeği, ürkekçe kendisine teşekkür eden kadına uzatıyor. Kadın ekmeği alıp hemen gözden kayboluyor. Ekonomik krizin başlamasından bu yana gayrisafi yurtiçi hasılası yaklaşık yüzde 30 oranında azalmış olan bir ülkede, yerel ve uluslararası medyada hemen her gün dile getirilen “Yunanistan iflas edecek mi? Memurların ve emeklilerin maaşları bu ay ödenebilecek mi” sorularının klişeleştiği şu günlerde böyle sahneler artık daha sık yaşanıyor. Öte yandan, Avrupa Birliği merkez güçleri ve kreditörlerle çetin bir müzakere mücadelesi yürüten Yunanistan’ın, Avro bölgesi ülkeleri ve Uluslararası Para Fonu’ndan sağlanan 240 milyar Avro tutarındaki kredi programının süresinin dolmasından kısa bir süre önce sunduğu reform listesinin (Avro bölgesi ekonomi ve maliye bakanları tarafından) 20 Şubat’ta onaylanarak dört ay daha zaman kazanmış olmasından bu yana finansman ihtiyaçlarını karşılamakta giderek zorlandığı açıkça görülüyor. Yunanistan’ın, IMF’ye 9 Nisan’da ödemesi gereken Müzenin kurucu tasarımcısı El Khemir, dünyanın çeşitli köşelerinde gerçekleştirdiği çalışmaları ve yayınları ile İslam dünyasının ortak insanlığımızdaki yerini pekiştiren bir kadın. İlk kez New York Metropolitan Müzesi’ndeki Endülüs çalışması ile adını duyuran El Khemir, daha sonra aynı müzenin İslam coğrafyaları katının danışmanlığını da yaptığı sırada Mavi Kuran üstüne çalışmaları ile beni büyülemişti. El Khemir e göre, bir yanda derin bir lacivert rengin karanlığı, öte yanda altın ve gümüş harflerin pırıltısı, karanlık ve ışığın bir aradalığı ile emir vermeden, güzelin ve doğrunun okuyucunun içine doğmasını hedefleyen Mavi Kuran ünlemsiz ve kesintisiz olarak döşenmiş olan sureleri ile yukarılardan gelen mutlak bir otoriter metinden çok, okuyanın içinden geçenlerin ses bulmasını amaçlayan bir davet ve evrensel bir mesaj. El Khemir, aynen Mavi Kuran’ı yorumladığı yaklaşımı ile düzenlemiş Doha İslam Eserleri Müzesi’ni de. Koridorlar boyunca tek bir kültüre mal edilemeyecek ama hepimize ait seramikler, camlar, tekstillerin yanı sıra “masallardaki hayvan desenleri” sergisinin düzenleniş biçimi çocukların hayal dünyalarını özgürce ifade edebilmelerini, oyun oynarken öğrenmelerini ve öğrenirken yaratabilmelerini hedefliyor. kadar gelir yaratılması bekleniyor. Şubat’ta kreditörlere gönderilen ekonomik önlemler paketine göre daha ayrıntılı maddeler ve rakamlar içerdiği halde, Yunanistan’ın son listesi de Avrupa’da genel olarak olumlu karşılanmakla birlikte yetersiz bulundu. Bu tür eleştirilerin de körüklediği Avro’dan çıkma olasılığının Yunan halkında yarattığı korkunun artmış olmasına karşın, hükümetin kreditörlerle müzakere stratejisi hâlâ destekleniyor. Skai televizyon kanalı için Makedonya Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir ankete göre Radikal Sol Koalisyon (SYRİZA) Bağımsız Yunanlar (ANEL) hükümetinin stratejisini doğru bulanların oranı yüzde 55. Başbakan Aleksis Çipras’ın popülerliği de artmaya devam ediyor. Aynı ankette Çipras hakkında olumlu görüş belirtenlerin oranının ocak ayına göre 42 puan artarak yüzde 69.5 düzeyine ulaşmış olması da dikkat çekti. iamail2005@gmail.com 450 milyon Avro’luk borç taksidinin yanı sıra, 14 Nisan’da 1.4 milyar Avro ve 17 Nisan’da 1 milyar Avro’luk kısa vadeli borç çevrimini de gerçekleştirmesi gerekiyor. Abartı değil sadelik Hükümetin politikasına destek yüzde 55 Borç ödemelerini sürdürebilmek için, halen askıda olan 7.2 milyar Avro’luk kredi diliminin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla Avro bölgesi yetkililerine 1 Nisan’da gönderilen ekonomik önlemler listesinde vergi kaçırmayla mücadele, lüks tüketim vergisini artırma, KDV gelirlerinin artırılması (bu çerçevede, Portekiz ve Slovakya gibi ülkelerde de gerçekleştirilmiş olan ve alışverişlerde fatura talep edilmesini teşvik eden piyango çekilişi uygulamasının getirilmesi), sosyal güvenlik kurumlarına olan borçların taksitlendirilmesi ve asgari ücrette kademeli artış yapılması gibi maddeler yer alıyor. Yunanistan’ın planladığı önlemler sonucu bu yıl 6.1 milyar Avro’ya Müzeler her zaman yalan söyler, veya şöyle diyelim: müzelerde gerçek ister istemez eksik olarak anlatılır. Olguları temsilen derlenen nesneler ve ürünler kaçınılmaz veya kararlı gerekçelerle seçkin ama her zaman seçici bir biçimde derlenip, sosyal tarihten neredeyse tamamen vazgeçilip, abartılı bir düzenleme ile sergilenirler. Doha İslam Eserleri Müzesi’nde Sabiha el Khemir abartı değil sadelik ile ziyaretçileri büyülemeyi hedefleyen ortamı davetkâr, mesajı evrensel bir mekân yaratmış. İslama dayalı kültürlerin esas itibarı ile gerici olduğu, Müslüman kadınların tamamen baskı altında kıvrandığı, İslam tarihinin at üstünden inmeyen hünkârlar ve fetva üstüne fetva patlatan âlimler tarafından yazıldığı vehm edilen bir dünyada Müslüman dünyadan gelen bir kadın günümüz çatışmalarında darlaşmış ve sığlaşmış tasavvur dünyamızın sınırlarını güzellik, zarafet ve bilgi ile zorlayarak etrafımızı saran çirkinliklere meydan okuyor. Bu liderin seçildiği gün, Tory’lerin de adaylık seçimi vardı ve Danielle, yeni partisinde yarıştığı başka bir kadın adaya yenik düştü; şimdi eyalet meclisini dışarıdan seyredecektir. Danielle’nin seçilemediği haberi, o saatlerde toplanmış Yabangülü Kongresi’nde coşku yaratacak, üyeler dakikalarca alkış, tezahürat yapıp ihanete oh çekecekti. Ertesi gün gazetelerde yer almış bir fotoğraf her şeyi açıklıyor: Kazanan aday kocasıyla dudak dudağa öpüşürken, Danielle kös kös önlerinden geçmektedir. Evdeki hesap çarşıya uymamıştı! Smith’in Alberta başkenti Edmonton’dan siyasi hezimet sonunda tası tarağı toplayıp eski kasabasına göç etmesi bekleniyor. Bense, Hollywood’un ünlü filmlerinden taşralı Mr.Smith adlı siyasetçinin kocabaşlara kafa tutmak üzere Vaşington’a gidişini anlatan klasiği hatırlıyorum. “Mr. Smith Goes to Washington Bay Smith Vaşington’a gidiyor” filmin adıydı. “Mrs.Smith Goes to Her Town Bayan Smith Evine Dönüyor”, Alberta’da yaşanan sahicisinin adıdır. Yazı girişindeki “Siyaset Çarkı” ise Jean Paul Sarte’ın romanlarından birisinin başlığıdır. msenol34@yahoo.com O Şampanya ile kutlanan boşanmalar gün işten erken çıkan Stefan, mutfakta yemek hazırlıyordu. İkiz kızlar, salonda televizyon izliyordu. Karin, o akşam biraz geç geldi eve. Birlikte güle oynaya yemek yediler. Çocuklar, ders çalışmak için odalarına çekildi. Karin, kahve dolu fincanı verirken, tedirgin bir ifadeyle: “Seninle önemli bir şey konuşmam gerekiyor, Stefan!” dedi. Hafifçe yayıldığı koltuktan doğrulan Stefan, “Seni dinliyorum...” Filmlerdeki gibi hiç duraksamadan sözlerini sıraladı Karin: “Sözü fazla uzatmaya gerek yok; senden ayrılmak istiyorum. Zaten, uzun süredir sana ilgi duymadığımın farkındasın!...” Stefan, şaşkınlığını gizlemeye çalışarak, böylesi durumlarda sorulabilecek soruyu sordu: “Hayatında başka biri mi var?” Evet, başka biri vardı. Saklamasına gerek yoktu. Kim olduğunu söyledi. Aralarında kısa süreli bir sessizlik oldu. Balkon camından içeriye hafif bir esinti girdi. Stefan, şakaklarında toplanan teri sildi. “Seni başALİ HAYDAR NERGİS kalarına yar etmem!” diyerek bağırıp çağırmadı; bıçağını, tabancasını çekip saldırmadı. Ellerini iki yana açarak “Madem öyle, yapılacak bir şey yok!” dedi. Gerisi, mal, mülk paylaşımıyla ilgili ayrıntıydı. Daha ocaktaki yemeklerin altı soğumadan ayrılmaya karar verdiler... MALMÖ Karin’le aynı okulda çalışıyorduk. Anlattıklarını dinlerken, “O gece de aynı yatakta, birlikte mi yattınız” diye sordum geleneksel şark kafasıyla. Doğrusu, böyle bir soru beklemiyordu: “Bunun ne önemi var” dedi; “bitti mi, bitiyor...” Çocuklar Karin’de kaldı. Stefan evden ayrıldı, yerine Bertil geldi. Geçen hafta, 10 yaşını dolduran ikizlerin doğum gününü kutladık... Karin, beni ve kızlarımı da davet etti. Evinin bahçesinde mevsimin ilk Çocuklar Karin’de kaldı mangalını yelledik. Ben “mangal bizim işimiz” diyerek etleri kızartırken, Stefan genç bir kadınla bahçe kapısından içeri girdi. Karin, çocukların duygusal bir boşluk yaşamalarını önlemek için Stefan’ı da çağırmıştı. Hepimiz bir masanın etrafında toplandık. Şampanyalar patladı. Hep birlikte “Hurra! hurra!”(yaşa!) diyerek ikizlerin geleceği için kadeh kaldırdık! Karin ile Stefan, ikinci kadehi de birbirlerine mutluluk dileyerek kaldırdı. Ben fark etmedim; Karin etleri dağıtırken Stefan’ın tabağına biraz fazla koymuş. Bertil, yayvan bir gülümsemeyle espri yaptı güya: “Bakıyorum da, eski eşini kolluyorsun hâlâ!...” “Tabii kollarım, o benim çocuklarımın babası...” Bir tuhaf oldum. Bunlar benim kaldırabileceğim şakalar değildi. Stefan’ın ikizlerin doğum gününe gelmesini anlıyordum. Ancak, ayrılan eşlerin, davetlilerin önünde bir birlerinin mutluluk dilemelerini, hele de Bertil’in soğuk esprilerini kavrayamıyordum. Bunları düşünürken bir an dalmışım. Karin, fark etti: “Bir şey mi oldu?” “Yok bir şey!...” diyerek belli etmemeye çalıştım. O gün, doğum gününde de, sohbetlerden de bir tat alamadım. Yorgunluğumu bahane ederek kızlarımla birlikte erken ayrıldım. Arabayı kullanan küçük kızım, “Senin bir şeye mi canın sıkıldı” diye sordu. “Yok bir şey!” diyerek geçiştirdim. Sosyoloji okuyan büyük kızım, kafamdaki gelgitlere yanıt verircesine: “Ne güzel bir ilişki değil mi, baba? Boşanmışlar; ancak, dostlukları sürüyor. Birbirlerine saldırmıyorlar. Kan dökmüyorlar.. Bu konuyu, Türkiye ile karşılaştırarak seninle tartışmak istiyorum” dedi. “Olur, konuşuruz” diye yanıt verdiğimde kapının önüne gelmiştik... ali.nergis@gmail.com Dostlukları sürüyor C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle