18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazar 5 Nisan 2015 ‘Çirkin’ Tuco’nun anısına İstanbul Film Festivali’nde bugün, oyuncu Eli Wallach anısına “Tuco” karekterini canlandırdığı western başyapıtı “İyi, Kötü ve Çirkin”in gösterimi yapılacak. Gösterim Atlas Sineması’nda saat 21.30’da. EDİTÖR: MEHMET KESKİN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Asi Kuş’ Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun dört yıldır kapalı gişe oynanan tek kişilik oyun ‘Asi Kuş’ 10 Nisan saat 20.30’da Şişli Trump Towers Mall’da sahnelenecek. ‘Gişeyi kadınlar belirliyor’ 1. Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde prömiyerini izlediğim CEREN ve festivalden iki ÇIPLAK ödülle dönen politikkomedi “OHA: Oflu Hoca’yı Aramak” filmi için “dikkat!” diyebilirim. Neden mi? Çünkü film sizi dürtüyor, algılarınızı açmanızı istiyor. Bugünkü Türkiye’ye ciddi bir siyasi taşlama yapan, son dönemde izlediğim en parlak politikkomedi filmi Oflu Hoca. Durum böyle olunca filmi konuşmak için Oflu Hoca’yı yazıp, yöneten Levent Soyarslan’la buluştuk. Öncelikle şunu söylemeliyim; Soyarslan’ın derdi rasyonel tabanı olmayan otoriteleri sorgulamak, gerekiyorsa da yıkmak... Dert bu olunca da komedi yoluyla bugünkü Türkiye’yi katmanlı eleştiren bir film ortaya çıkıyor. Aslında savaş filmi çekmek üzere yola çıkan Soyarslan, savaş filmi yapmak için bulamadı 23 5 Altın Portakal’dan iki ödülle dönen politikkomedi ‘OHA: Oflu Hoca’yı Aramak’ filmi sınırlı salonda gösterime giriyor. Şarkılarıyla uğurlandı Kayahan dün vasiyetindeki gibi deniz gören Kanlıca’ya defnedildi. CEREN ÇIPLAK ğı paranın onda biriyle komedi filmi yapıyor. Anarşist fikirlere sahip, otoriteye karşı tavrı olan Soyarslan bu nedenle sözünü komediyle söylemek durumunda kalıyor, Oflu Hoca’da komediyle kafasındaki anarşiyi ortaya koyuyor. Film, 70 kopyayla pek çok şehirde gösterime girebilecekken son dakikadaki değişiklikle 22 Mayıs’ta 25 salonda gösterime girecek. Film, İstanbul dışında diğer illerde gösterime giremedi. Altın Portakal’dan ödülle uğurlanan film Antalya’da bile seyirciyle buluşamayacak! ve kurumlar değil bunların ötesindeki durumlar. ‘Korku İmparatorluğu Cumhuriyeti’ sistemi mevcut ve bu sistem içinde her şey mubah.” “Salon sınırı, Türkiye’ye sinmiş bir Tayyip Erdoğan korkusundan kaynaklı olabilir mi?” sorumu ise şöyle yanıtlıyor: “Politik bir film olmasından dolayı aman bulaşmayalım duygusu olduğunu düşünüyorum. Tayyip Erdoğan’dan emir gelmemiş olsa bile ‘Aman ne lazım’ deyip uzak durmuş olabilirler. Biz buna örtülü sansür diyoruz.” Peki, filmin nasıl bir matematiği var? Soyarslan şöyle yanıtlı Sınırlı salonda Gerçek ve absürd Diğer illerdeki salonların filmi almama kararı verdiğini belirten Soyarslan, filmin neden sınırlı salonla seyirciyle buluştuğunu şöyle açıklıyor: “Bir film sinemada seyirciyle buluştuktan sonra seyircinin neyi isteyip istemediği ortaya çıkar. Örnek ‘Kod Adı Koz’. Bir propaganda filmi, çöp propaganda filmi. 320 kopyayla Türkiye çapında gösterime girdi, ama kimse izlemedi. Konu, kişi yor: “Nuri Bilge Ceylan sineması gerçekliğini aşırı absürd, ama birbiriyle bağlantılı hikâyelerle kaynaştırıyorum. Saçma, abuk hikâyeleri, çok gerçekçi oyuncular ve mekânla birleştiriyorum.” Filmin kurgusu sırasında Gezi Direnişi’nden etkilenen Soyarslan, “Gezi’den önce bu film tutmaz dedim, ama Gezi’den sonra da tutabilir dedim. Gezi’ci gençlere özel gösterimler yaptık. İzleyenlerin yüzde 80’i filmi anlamadı, tırt çıktı. Yüzde yirmisinde de inanılmaz bir zekâ var, anladı” diyor. Dolaylı ortağı olduğu Recep İvedik filmini beğenmediğini belirten Soyarslan, filmin çok izlenmesinin nedenini ise kadınlara bağlıyor: “Sinemanın lokomotifi kadın izleyiciler. Büyük gişeli filmlerde kadın parmağı var. Kadınlar, Türk erkeğinin rezil, leş taraflarının abartılı bir karakter üzerinden bir şekilde eğlence ortamı yaratılmasını sevdi, çünkü kadınlar Türk erkeklerinden memnun değil. Türk erkekleri ikiyüzlü, kompleksli, sığ...” ‘İvedik’i beğenmedim’ zun yıllardır kanserle mücadele eden ve önceki gün sabaha karşı hayatını kaybeden besteci, söz yazarı, şarkıcı Kayahan dün vasiyeti üzerine şarkılarla, alkışlarla sonsuzluğa uğurlandı. Kayahan tören sonrası Teşvikiye Camii’nde kılınan öğlen namazının ardından yine vasiyeti üzerine deniz gören Kanlıca Mezarlığı’na defnedildi. Kayahan için ilk olarak Cemal Reşit Rey’de bir tören düzenlendi. Törende, sinevizyonda görüntüler eşliğinde Kayahan’ın şarkıları dinletildi. 14 Şubat’taki son konserinde sahne önündeydim, Kayahan da karşımda, dün de CRR’deki töreninde sahne önündeydim; karşımda ise tabutu, ama şarkıları yine sahnedeydi... Kayahan’a sahnede bu kez öğrencileri, dostları eşlik etti. Töreni Kayahan’ın öğrencisi, müzisyen Suat Su U na sundu. Suna, konuşmasında “Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz” diyen Kayahan gibi birleştirmeyi hedefleyen sanatçılara ihtiyacımız olduğunu söyledi. Kayahan’ın bir diğer öğrencisi, müzisyen İskender Paydaş da “Kayahan bana ‘Şarkılarında denizin, dalganın müziğini dinlemeliler, görmeliler’ dedi. Bu yol evrensel sanatçıların yoludur, ben de bunun üzerinden gitmeye çalışıyorum” dedi. Törene sanatçısının ailesinin yanı sıra Sezen Aksu ve Nilüfer de katıldı. Kayahan’ın tabutu taşınırken sahnede “Biriciğim” parçası yankılanıyordu. ‘Eğlendirirken dürten bir film’ Soyarslan, “Tayyip Erdoğan ne kadar totaliter olursa olsun ‘1984’ yaşanmayacak” diyor ve ekliyor: “O dönem bitti, artık dünya Aldous Huxley’in ‘Cesur Yeni Dünya’sına doğru gidiyor. Topluma eğlenceyle afyon pompalayan bir sistem var, maalesef sinema da bunun bir parçası. Oflu’nun piyasadaki diğer komedi filmlerinden temel farkı eğlendirirken dürten, simule eden, uyaran bir film olması. Biri uyutuyor diğeri uyandırıyor, uyarıyor... Tam da buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.” Cenazeye Erdoğan da katıldı Kayahan’ın Teşvikiye Camii’ndeki cenaze namazına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ile aralarında Nuri Alço, Orhan Gencebay, Erol Evgin, Burak Kut, Funda Arar, Suat Suna, Murat Boz’un da bulunduğu sanatçılar ile hayranları katıldı. Caminin bulunduğu sokağa, Kayahan’ın fotoğrafının yer aldığı “Büyük usta nurlar içinde yat” yazılı büyük bir afiş asıldı. l AA [email protected] The Secret Trio “Three Of Us” (Kalan Müzik) Hani bir Yaşar Miraç şiiri var, Çağdaş Türkü’nün de şarkı yaptığı, adı “Rami Kışlası”. “Malatyalı Vanlı Muşlu, bir ranzada kurmuş üçlü, benim sevdam daha içli, diye yarışır yürekler” der bir dörtlüğünde. Sanırsınız ki, şair zamanı ileri sarmış, bu şiiri The Secret Trio’yu dinleyerek yazmış. Makedon klarnetçi İsmail Lumanovski, Türk kanuni Tamer Pınarbaşı ve Ermeni udi Ara Dinkjian’dan oluşan The Secret Trio topluluğu, ikinci albümleri “Three of Us” için yeniden çökmüş ranzaya. “Three Of Us”, ilk albüm “Soundscape”in devamı sayılır. Burada da müzikal açıdan esas alınan konu, üç çalgının aralarındaki kusursuz uyum sayesinde tek bir ruhta dile gelmesi, tıpkı ilkindeki gibi. Sıradan bir işbirliği ya da üç çalgının alışıldık yan yana gelişi değil bu. Vurmalı çalgıların yer almadığı kombinasyonda ritmik altyapı solo çalgılar aracılığı ile sağlanıyor; bu sınır tanımayan çalgı kullanımı düzenlemelerin ezber bozmasına, ses örgüsünün de etkisini arttırmasına sebebiyet veriyor. Konuklu ya da konuksuz; bu albümün değerini değişmez, ama Erkan Oğur’un kopuzuyla “Picture” (Ağladıkça), Sezen Aksu’nun “My Dark Place” (Benim Karanlık Yanım) parçalarındaki eşliği ayrı bir varsıllık olarak kabul edilebilir. Abdal Haluk Tolga İlhan “Hançere” (Beyoğlu Metropol) Bazı sesler ve yorumlar vardır ki, ne söylerlerse söylesin, ne yaparlarsa yapsın size tatsız bir sürpriz yaşatmaz. Bunlardan biri de sesi türkülerle özdeşleşmiş solist Abdal Haluk Tolga İlhan. “Hançere” onun güçlü sesini ve yorumunu duyurduğu dördüncü albüm çalışması. İlki ağırlıklı olarak Pir Sultan Abdal türkülerini seslendirdiği, ikincisi Grup Abdal, üçüncüsü ise “Çerağı Aşk” albümüydü. Erzurum’dan Malatya’ya, Sivas’tan Kırıkkale’ye derlenen repertuvar, gırtlağın öne çıkarıldığı, solistin yorumuyla fark yaratmasına olanak tanıyan türkülerden seçilmiş. Bu müzikal hedef buklette “biz sadece anlatıcıyız, farklı gelen sadece ve sadece birkaç nağme farklılığı ya da olsa olsa anlatıcının ses rengiydi, yani hançereydi” sözleriyle dile getirilmiş. Haluk’un geride bıraktığı külliyat, daha ziyade doğu çalgılarının doğrudan hâkimiyeti altında gerçekleştirilmişti. Yeni albümün belirgin farkı (gitar, piyano ve çello, bas, akordeon gibi) Batı çalgılarının yoğun şekilde kullanılmış olması. Yanı sıra sağlam düzenlemeleri ve güçlü soundu ile dikkat çeken “Hançere”, Anadolu âşıklarının ve gırtlağının izini süren bir çalışma. “Hançere” banko türkü albümü; her Abdal Haluk Tolga İlhan çalışması gibi... ‘Genç Solist’ Kömürcü İstanbul Müzik Festivali kapsamında bu yıl 4’üncüsü yapılan “İstanbul Müzik Festivali Genç Solistini Arıyor” projesinde bu yıl flüt dalındaki seçmeleri, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencisi Bengisu Kömürcü kazandı. “RUZİN GERÇİN & ATTİLA GALATALI” Resim ve Seramik Sergisi ılı ına ç a in iz im g r Se ostları d t a n a s m tü davetlidir. r amba, a Ç n a is N 8 0 Açılı : Saat 15.00 08 30 Nisan 2015 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle