18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 DOLAR AVRO FAİZ BORSA ALTIN CUMHURIYET ALTIN 24 AYAR 2.6920 3.5 kuruş düştü 2.9240 2.5 kuruş düştü 10.31 0.11 puan arttı 86.402 851 puan arttı 687.49 33 kuruş düştü 103.10 5 kuruş düştü EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: BARIŞ AKTAŞ Salı 28 Nisan 2015 Aile ve güven için BES’leniyoruz urttaş sigorta ve BES ürünlerini alırken ‘ailesini’ ve ‘kendini güvende tutmayı’ ön plana alıyor. Sigortada ‘kendini ve sevdiklerini olası kayıplardan koruma’ BES’te de ‘geleceğini güvence altına alma’ ortak ve en güçlü motivasyonlar olarak ortaya çıktı. Türkiye Sigorta Birliği adına, IPSOS’un gerçekleştirdiği “Sigorta/BES Segmentasyon Araştırması 2015” sonuçlarına göre sigorta reddetmeyenlerin yüzde 34’ü bugüne kadar herhangi bir sigorta yaptırmış, yüzde 31’i ise şu an en az bir sigorta sahibi. Güvende hissetmek ve mağdur olmamak sigortalar için ortak ve en yüksek belirtilen sigorta yaptırma sebepleri arasında yer alıyor. Araştırmada ortaya çıkan sonuçlar şöyle: l Sigorta yaptırmama nedenleri incelendiğinde ilk sırada maddi durum yetersizliği geliyor. Ayrıca önlem almanın gerekli olmadığını düşünmek de diğer önemli bir sebep olarak görülüyor. Özellikle konut ve işyeri sigortası için bilgi eksikliği göze çarpıyor. Sigortanın getirileri hasarı yaşamadan tam olarak gözlerinde canlanmadığı için bir ihtiyacı tam olarak anlayamama sorunu yaşıyorlar. l Sigortayı bırakanların, bırakma nedeni en çok maddi durumun elvermemesi ve prim ödemelerinin artması; bunları teminat kapsamının yetersiz gelmesi ve aracıdan memnuniyetsizlik takip ediyor. l Katılımcıların yüzde 68’i İstikrarın kaynağı demokrasi olmalı Babacan: Gücünü demokrasiden alan iyi bir ekonomik program Türkiye’yi ileriye götürür. aşbakan Yardımcısı Ali Babacan, Forum İstanbul 2015’in açılışında yaptığı konuşmada, siyasi istikrarın, güçlü demokrasiye dayanıyorsa sürdürülebilir olacağını vurgulayarak “İstikrarın kaynağı mutlaka ve mutlaka demokrasi olmalı. Çoğulcu demokrasiye dayanan, hukuk devletine dayanan, temel hak ve özgürlüklerin doyasıya yaşandığı bir istikrar zemini... Bu, ekonomi için de olmazsa olmazdır” dedi. Türkiye’nin mutlaka iyi işleyen yargı sistemine sahip olması gerektiğine işaret eden Babacan, “Gerçek anlamda işler bir hukuk sistemi olmadan demokrasinin işlemesi Babacan’a plaket Y B sigortayı aracıdan alıyor, yüzde 27 ise banka şubesinden alıyor. Genelde tüm sigortalar için sigorta yaptırma kararı kişinin kendisi tarafından veriliyor. Konut sigortasında eşle beraber karar verme diğerlerinden daha yüksek. mümkün değil. Aksi halde yol kazaları meydana gelebilir. Şu an sorunlar var, hemen her hafta yargı krizi var. Her türlü ideolojik, farklı perspektiften arındırılmış, evrensel normlara uygun yargı sistemi inşa etmeliyiz. Bunu gerçekleştirdiğimizde demokrasi ve ekonomik anlamda ileriye gidebiliriz” dedi. Ali Babacan, “Forum İstanbul 2015: Yarının KurulmasıHedef 2023” programına katıldı. Forum İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, (sağda) Babacan’a plaket sundu. Tim Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin (solda) de katıldığı zirve bugün de sürecek. Açık vurgusu Kazanç tüketime gidiyor Maddi durum yetersiz l BES’i reddetmeyenlerin yarıya yakını yeterince veya hiç birikim yapamıyor. Yatırım yapamayanların, yatırım yapamamasındaki temel sebep kazançlarının tüketimlerine ancak yettiğini söylemeleri. l Yatırım yapanlar içinde ise, bankada para biriktirme en yaygın yatırım şekli, bunu altın/döviz alımı ve BES takip ediyor. l BES ile ilgili sahip olunan bilgi düzeyi ise düşük; BES’in gerçekleşmesi ve birikimini kesintisiz almak için sistemde 10 yıl kalıp, 56 yaşını doldurması gerektiğini bilenlerin oranı yüzde 20, yarısı ise sistemde 10 yıl kalmanın yeterli olduğunu belirtiyor. l Görüşmecilerin yarısından fazlası devlet katkısının yüzde 25 olduğunu biliyor ancak katkıdan faydalanmak için ne yapılması gerektiğini bilenlerin oranı oldukça düşük. l Şu an BES sahibi olanların yüzde 48’i emeklilik birikimini aylık maaş olarak almayı isterken, yüzde 52’si toplu olarak almayı planlıyor. Babacan, cari açık başta olmak üzere Türkiye’nin hâlâ kırılganlıkları olduğuna da dikkat çekti. Babacan, “Mevcut refah seviyemizi korumak ve bunu daha da yükseltmek istiyorsak, Türkiye’ye sürekli dışarıdan finansman gerek. Bu da ancak güvenle, istikrarla olur” dedi. Kur şirketler için risk ünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, TL’nin daha çok değer kaybetmesinin şirketlerin borçlarını, ödeme gücünü ve kârlılığını azaltabileceğini ifade etti. Raiser, yatırımcı duyarlılığında meydana gelen değişimlerin, Türkiye gibi ciddi sermaye akışına maruz kalan ülkelerde döviz kuruna yansımasının normal bir gelişme olduğunu belirtti. Kur D riskine yönelik tedbirlerin sınırları olduğunu vurguladı. Güven vurgusu Raiser, ekonominin seçim sonrasında istikrar kazanması ve enflasyon oranlarının inmesi halinde bunun döviz kuruna pozitif yansımasının mümkün olduğunu söyledi. Martin Raiser, Merkez Bankası’na ilişkin tartışmaların devam etmesinin ise para politikasına ilişkin belirsizliği artıracağına dikkati çekti. Türkiye’nin potansiyelinin altında büyümeye devam ettiğini anlatan Raiser, “Bunun nedeni yatırımların, iş güvenindeki toparlanmanın tamamlanmaması nedeniyle düşük olması. İnsanları daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmenin yolu yapısal reformlardan geçiyor” görüşünü paylaştı. l Ekonomi Servisi Başçı: Gıda arzında önlem alınmalı Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, “Enflasyondaki düşüşün devam etmesi için ihtiyatlı para ve maliye politikalarının sürmesi ve gıda arzına ilişkin önlemlerin devreye girmesi gerek” dedi. Başçı, Bakanlar Kurulu’na yaptığı sunumda, olumlu hava koşulları nedeniyle “Yılın ikinci yarısında gıda fiyatlarında kısmi bir düzeltme muhtemeldir” dedi. TCMB’nin sitesinde yayımlanan sunumda şunlara dikkat çekildi: 4 Küresel düşük büyüme ortamı Türkiye ekonomisi için hem fırsatlar hem de zorluklar barındırıyor. 4 Düşük emtia fiyatları ve düşük uzun vadeli faiz oranları fırsat iken, zayıf dış talep ve Avro/dolar paritesindeki TCMB Başkanı, enflasyondaki düşüşün sürmesi için gıda arzı önlemlerinin devreye girmesi gerektiğini vurguladı. oynaklık zorluklar olarak karşımıza çıkıyor. 4 Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve oynaklık TÜFE’yi olumsuz etkiliyor. 4 Hava koşulları 2014’e kıyasla daha olumlu. Gıda Komitesi’nin çalışmaya başlaması gıda enflasyonunun düşürülmesine katkı sağlar. 4 Küresel para politikalarındaki belirsizlikler, risk primlerinde ve kur oynaklıklarında artışa neden oldu. 4 Gelişen ülkelere portföy akımında oynaklık sürüyor. 4 Mevcut şartlarda ideal politika bileşimi temkinli para politikası ve destekleyici finansal sektör politikasıdır. Başçı, sıkı para politikasının sürmesi gerektiğini vurguladı. l Ekonomi Servisi iş çevrelerine güvenin ilk kez gerilemiş olduğunu gösteriyor. Bu sırada, siyasi istikrarı bozma kapasitesi çok yüksek bir orta sınıfın (siz vasıflı işçi sınıfı olarak okuyunuz), merkez ülkelerde ekonomik koşulları bozulurken, toplam nüfusu dünya çapında, özellikle Hindistan ve Çin’de gelecek 15 yılda ikiye katlanacak bir hızla artıyor. Bu iklimde iş çevreleri, geride kalan 30 yıl boyunca, ekonomik yaşamın doğal sonucu olarak gördükleri, küresel piyasaların, emek piyasası ilişkilerinin aslında birer siyasal yapıntı olduğunun ayırdına varıyorlar. Tabii ben, ekonomik olanın her zaman siyasi olduğunu yıllar (aslında on yıllar) önce öğrenmiş olduğumdan, bu “ah vah, meğerse” gözlemlerini satın almıyorum. Ama bunların gittikçe artan bir kaygıyı, özgüven aşınmasını yansıttığının farkındayım. Şirketlerin “bizim işimiz iş yapmaktır”, “ekonomi başka siyaset başkadır” görüntüsünü korumaya çalışmayı boşverip siyasetle, jeopolitikle doğrudan ve açıkça ilgilenmeye başlamalarının hayra alamet olmadığının da... Mektebim’e Suudi ortak ürkiye’deki 63 okulunda 10 bine yakın öğrencinin eğitim gördüğü Mektebim Koleji’nin, Suudi Arabistan’ın önde gelen şirketlerinden Saudi Economic and Development Company (SEDCO) ile ortaklık görüşmesi yaptığı ortaya çıktı. Görüşmelerin anlaşmayla sonuç En çok kadın çalışan sigortada owers Watson’ın Türkiye’de en yüksek oranda kadın istihdamı ve kadın yöneticiye sahip sektörleri belirlediği araştırmaya göre, emeklilik şirketleri dahil olmak üzere en çok kadın istihdam eden sektör yüzde 55 ile sigorta sektörü oldu. En yüksek oranda kadın istihdamına sahip olan sigorta sektöründe, kadın yönetici oranı ise yüzde 37 ile dördüncü sırada yer alıyor. Holding merkezli görev yapan tüm çalışanlar arasında kadın istih T lanması sonucu taraflar onay için Rekabet Kurumu’na başvurdu. İlk etapta şirket hisselerinin yüzde 19.5’i SEDCO’a devredilecek. 1.5 yıl içinde ise devri öngörülen hisse oranı yüzde 50’yi bulabilecek. Yönetim hakkı Mektebim Koleji Kurucusu Ümit Kalko’da olacak. Mektebim mamış. Koleji’nin açıklamasında “4 yıl içinde Türkiye genelinde 100 kampüse çıkma hedefi bulunan Mektebim Koleji, bu ortaklıkla yurtdışına da açılarak eğitim öğretim faaliyetlerini Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar, Ortadoğu ve Körfez’de de sürdürmeyi planlıyor” denildi. l Ekonomi Servisi T damı yüzde 43 olurken, üçüncü sıradaki istihdam oranı yüzde 38 ile profesyonel hizmetler sektöründe yer alıyor. Bu sırayı yüzde 37 ile turizm, yüzde 34 ile BT ve telekom takip ediyor. Türkiye’deki finans sektöründe kadın çalışanların sayısının erkeklere oranla daha fazla olduğunu dikkat çeken Euler Hermes Genel Müdürü Özlem Özüner, “Sigortacılık sektöründe bu denge biraz daha erkek yöneticilerden yana” dedi. ürkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin yılın ilk 3 ayında prim üretimi yüzde 13.1 artışla 7.9 milyar TL’ye ulaştı Türkiye Sigorta Birliği (TSRŞB) tarafından açıklanan verilerine göre, üretilen primin 6.97 milyar lirası hayat dışı sigortalardan, 943.7 milyon lirası ise hayat sigortalarından elde edildi. Böylece hayat dışı sigortada yüzde 12.3 Prim üretimi yüzde 13 arttı T artarken, hayat sigortasında yüzde 18.7 artış yaşandı. Aynı dönemde Allianz Sigorta yüzde 11.44 pay ile ilk sıradaki yerini korudu. Axa Sigorta yüzde 10.64 pazar payı ile ikinci sırada yer alırken, Anadolu Sigorta yüzde 10.34 ile üçüncü oldu. Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerden Aksigorta yüzde 5.76 payla 5., Güneş Sigorta yüzde 4.00 payla 8. oldu. ün esas olarak halk sınıflarını etkileyen iki toplumsal krizin kesişmeye başladığına işaret etmiştim. Bugün, madalyonun öbür yüzüne, The Atlantic dergisinin mayıs sayısında yayımlanan kapsamlı bir denemeden (Chrystia Freeland, The disintegration of the World) yararlanarak, iş çevrelerinin kaygılarına değineceğim. Yararlandığım denemenin ana teması şöyle: Yakın zaman kadar siyasi konularla ilgilenmeyen iş çevreleri bu tutumlarını değiştiriyorlar. McKinsey Araştırma’nın Genel Müdürü Dominic Barton, “ ‘Kapitalizm nasıl işler, adaletli midir? Demokrasi iyi midir?’ gibi genelde Occupy Wall Street gibi muhalefet hareketlerinin gündemini meşgul eden sorular şimdi iş çevrelerinin seçkinleri arasında dolaşıyor” diyor. Dev yatırım şirketleri, yönetim kurullarına, eski CIA Başkanı Petraeus, eski MI6 Başkanı John Sawers gibi üst düzey siyaset, jeopolitik uzmanlarıyla doldurmaya başlamışlar. Çünkü dünya, “II. Dünya Savaşı’ndan bu yana hiç bu kadar değişken ve akıcı” ol D 19892015 Bugünkü ekonomik ve jeopolitik düzeni tanımlayan kavramlar esas olarak “Doğu Bloku” çökünce yerleşmeye başladı. Küresel bir serbest piyasa, özgür demokratik, küresel sivil toplum oluşuyordu, tarihin sonu gelmişti. Thatcher, “Toplum yok, birey var” diyordu. Devletler güçlerini kaybediyordu. Bunlar maddi, geri çevrilemez, önünde durulamaz süreçlerdi. Daha 2004’te Ben Bernanke, “büyük moderasyon ılımlılıkdöneminin başladığını” muştuluyordu Bugüne gelince, karşımızda, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, “hibrid savaşlar”, radikal İslamın ötesinde bir ölüm kültünün kurduğu halife devleti, Kuzey Afrika’dan Afganistan’a kadar savaşlar, katliamlar, istikrarsızlıklar, Avrupa Birliği deneyiminin dağılma olasılığı, daha et ‘İş Çevrelerinin’ Siyasete İlgisi Artıyormuş kin ve giderek daha militarist bir Çin var. Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da, yolsuzluk ve siyasi istikrarsızlık karşısında, kimi muhalefet çevreleri açıkça darbe çığırtkanlığı yapıyor. Venezüella hızla istikrarını kaybediyor. Tüm bunların üstüne, “Büyük Moderasyon” bir yana, yedi yıldır sonu gelmeyen bir mali kriz ve “uzun durgunluk” söz konusu. Denemenin yazarları, “yalnızca gücün belirleyici olduğu Metternich dönemine geri dönüyoruz galiba” diyorlar. Güç derken ekonomik gücü ve Davos zirvesinden aktarmayla “ekonomik savaşın pilotsuz uçakları” olarak tanımlanan, nokta atışı yapabilen ekonomik yaptırımların etkilerinin küresel entegrasyondan dolayı daha da artmış olduğunu vurguluyorlar. Dün, 19892007 ortamında büyük şirketlerin seçkinlerinin sloganı, “the business of busines is business”miş (iş çevrelerinin işi iş yapmaktır) ve siyasete, özellikle jeopolitik konulara ilgi göstermiyorlarmış. Bu şirketlere siyasi, jeopolitik konularda danışmanlık hizmeti veren Eurasia Group’un kurucusu Ian Bremmer, şimdilerde müşteri bulmakta zorlanmadıklarını söylüyor. Jeopolitik istikrarsızlıkların yanı sıra, gelişmiş ülkelerin halkları arasında yapılan bir araştırma, 2008’den bu yana 27 ülkenin 16’sında, Ekonomik olan siyasiymiş C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle