19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2015 ÇARŞAMBA 6 HABERLER HDP lideri Selahattin Demirtaş, grupta Cumhuriyet’in manşetiyle Erdoğan’a yüklendi ‘60 saray parası’ Meclis’te Koltuk değnekli Belçika kraliçesi Belçika Kraliçesi Mathilde, başkent Brüksel’de düzenlenen ebola konferansına koltuk değnekleriyle katıldı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO), dünya genelinde 24 milyondan fazla insana bulaşan ve 10 milyona yakınının ölümüne neden olan ebola virüsüyle savaşmak için programların hazırlandığı konferansta virüse dikkat çekmek için bulunan Kraliçe Mathilde’nin, toplantının bir bölümünde ise tekerlekli sandalye kullandığı görüldü. (Fotoğraf: REUTERS) Şili’de yanardağ patladı Şili’nin güneyindeki 2 bin 847 metre yüksekliğindeki Villarica yanardağı faaliyete geçerek, kül ve lav püskürtmeye başladı. Şili Madencilik Bakanlığı’na göre, Villarica yanardağındaki son büyük patlama 1985’te meydana gelmişti. Doğa yürüyüşü yapan turistlerin gözde mekânları arasında yer alan volkanın faaliyete geçmesiyle alarm seviyesinin kırmızıya yükseltildiği ve binlerce kişinin bölgeden tahliye edilmeye başlandığı belirtildi. (Fotoğraf: AFP) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP hükümetinin seçim öncesi barış hayalini satmak istediğini belirterek “Seçime 3 ay kala ‘Tam da barışı satacaktık’ diyorlar. Biz buna engel olduk. İyi ki de engel olduk. Bu hükümet bu ülkeye kalıcı barış getiremez” dedi. Demirtaş, grup toplantısına Yaşar Kemal’i anarak başladı. HDP lideri Demirtaş, grup toplantısında döviz kurunda yaşanan artışa dikkat çekerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesi 3 ay boyunca kriz olmasın diye elinden geldiğini yaptığına ve dolarla kredi almış esnaf ve sanayicinin iflas etmek üzere olduğuna işaret ederek “Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası başkanını vatan haini ilan etmek, kendi bakanını azarlamak da dahil böyle bir anlayışı var. Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi var mı? Hangi yasaya dayanarak faizleri düşür diyorsun Merkez Bankası başkanına?” diye konuştu. Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası başkanını azarlaması ve talimatlar yağdırdığı açıklamalarının ardından Avro ve doların kurunda yaşanan artış nedeniyle 81 milyar 821 milyon TL’nin havaya uçtuğunu kaydetti. Demirtaş, gazetemizin önceki günkü manşetine atıfta bulunarak şöyle konuştu: “Başka bir ifadeyle 60 tane saray yapılacak para havaya uçtu. Sadece Cumhurbaşkanı’nın faizi indirin talimatıyla böyle oldu” diye konuştu. Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın istifa etmek istediğini kaydeden Demirtaş, “Ekonomiden sorumlu bakan istifa, intihar noktasına geldi. Başbakan’a istifasını sunmaya gitti ama seçime kadar istifası engellendi” diye konuştu. AKP ile HDP’nin kapalı kapılar ardında uzlaştığı iddialarına tepki gösteren Demirtaş, seçim öncesi ya da sonrasına dönük AKP ile hiçbir uzlaşma olmadığını be lirterek “Bizi her türlü komplo ve iftirayla yıpratmaya çalışacaklar, kendi kirlilikleri, çirkinlikleri kapatılmayacak boyutta olduğu için çamur at izi kalsın politikası da artık yürümüyor” diye konuştu. KP barış hayalini satmak istiyor’ Demirtaş, böyle bir anlayışla ülkeye barış getireceği iddiasında olan bir politikanın bağdaşmayacağına işaret ederek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarına atıfla “Bunu söyleyince süreç karşıtı oldum” dedi. Demirtaş, şunları dile getirdi: “Bu ülkede silahlar susmalı, silahlar bırakılmalı. En kısa zamanda bu çağrının gereğinin yapılması için hazırlıkların yapılması gerektiğini söyledik. Burada hükümetin rahatsız olduğu ne var? Biz bu hükümetin barış getireceğine inanmıyoruz demişiz. Bunu dersen süreci bozmak istiyorsun anlamına geliyormuş. Hükümetle barış arayışında anlaşamadığımız temel nokta da bu zaten: Onlar barış hayalini satmak istiyor, biz gerçek barışı halkımıza armağan etmek istiyoruz. Seçime 3 ay kala tam da barışı satacaktık diyorlar. Biz buna engel olduk.” Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ ‘A PKK’YE BİZ SİLAH BIRAKTIRACAĞIZ Arınç’ın açıklama 3 Şubat’ta yapılacaktı, 28 Şubat’ta yapıldığı ifadelerine de değinen Demirtaş, söz konusu ortak açıklamanın Cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra 7 ay önce yapılmasının planlandığını belirterek “7 ay önce yapılacaktı. 7 aylık gecikmeyi açıkla. 7 ay boyunca niye ortak açıklama ve müzakereyi engellediniz? Hükümet olarak bunun bir cevabını verin önce” diye konuştu. Hükümetin seçime yakın bir zamanda barış rüyalarını pazarlamayı hedeflediğini kaydeden Demirtaş, “Bunu eleştirdiğimiz için barış karşıtı olduk” dedi. Demirtaş, AKP’nin silah bırakılıyormuş gibi göstermek istediğini belirterek “PKK silah bırakacak ama biz bıraktıracağız. Biz parlamentoya daha güçlü gireceğiz. Cezaevlerini de dağları da demokratik bir çerçevede boşaltacağız” diye konuştu. Cizre’de 184 hendek kapatıldı Kızıltepe’de JİTEM tarafından 22 kişinin öldürülmesine ilişkin davada durma kararı verildi DTK’DEN SÜRECE DESTEK AÇIKLAMASI: Her türlü destek sunulacak DİYARBAKIR (AA) Demokratik Toplum Kongresi (DTK), PKK’ye silah bırakma çağrısının yapıldığı Dolmabahçe’deki görüşmeyi çözüm süreci açısından olumlu karşıladı. DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak tarafından yapılan yazılı açıklamada, sorunun hassas ve kırılgan niteliğinin, sürecin provokasyonlara açık hale gelmesine de zemin oluşturabileceği vurgulandı. Yapılan iyi niyet beyanlarının son derece önemli olduğu kaydedilen açıklamada, DTK olarak çalışmalara her türlü katkı ve desteği en üst düzeyde sunacakları belirtildi. Açıklamada, “İmralı heyeti ile devlet hükümet yetkililerinin Dolmabahçe Sarayı’nda yaptıkları görüşme ve sayın Öcalan’ın çözüme ilişkin 10 madde biçiminde sunduğu taslak metinle yeni bir fırsat yaratılarak, çözüm süreci de son derece kritik ve önemli bir aşamaya evriltildi.” Hükümet ve HDP’lilerin toplantısında Abdullah Öcalan’ın PKK’ye silah bırakma çağrısı yaptığının açıklanmasının ardından, Şırnak’ın Cizre ilçesinde PKK’nin gençlik yapılanması YDGH üyelerinin güvenlik güçlerinin girmesini engellemek için kazdığı toplam 184 hendek belediye ekipleri tarafından kapatıldı. Cadde ve sokaklar 5 ay aradan sonra yeniden trafiğe açıldı. Cizre’de 67 Ekim Kobani olaylarının ardından YDGH’liler, güvenlik güçlerinin araçlarla girişlerini engellemek için Nur, Cudi, Sur, Yafes mahallelerindeki sokak başlarına hendekler kazmış, hendeklerden bazıları 31 Aralık’ta kapatılmıştı. Cizre’de 6 Ocak’ta 14 yaşındaki Ümit Kurt’un öldürülmesinin ardından hendekler yeniden açılmıştı. Öte yandan Mardin’in Kızıltepe ile Nusaybin ilçeleri arasındaki İpek Yolu üzerinde durdurulan bir araçta bulunan M.A. (25), Z.K. (39), H.E. (17) ve F.D. (18) gözaltına alındı. Kızıltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen 4 kişiden F.D. ve H.E., M.A., Z.K tarafından PKK’ye katılmak üzere dağa götürüldüklerini anlattı. Soruşturmada F.D. serbest bırakılırken H.E. ise ailesine teslim edildi. M.A., Z.K. ise adli makamlara sevk edildi. (Fotoğraf: DHA) JİTEM’e izin zırhı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 19921996 yılları arasında 22 kişinin JİTEM’in “Bıçak Timi” tarafından öldürülmesine ilişkin açılan dava, güvenlik gerekçesiyle taşındığı Ankara’da duvara çarptı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 4’ü asker 5’i korucu toplam 9 sanık hakkında açılan davada dönemin Diyarbakır Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ile Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı Hasan Atilla Uğur’un “en üst dereceli kolluk amirleri” olduğunu belirterek “adam öldürme” eylemlerini görev suçu kapsamında kabul edip HSYK’den kovuşturma izni alınmasına karar verdi. Davanın ilk duruşması dün Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşmaya sadece Mehmet Emin Kurga, Abdurrahman Kurga, Ahmet Boncuk ve İsmet Kandemir katıldı. Uğur ile Hatipoğlu’nun da arasında bulunduğu 5 sanık ise SEGBİS sistemi ile farklı illerden duruşmaya katıldı. Bu durum da “duruşma neden güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya taşındı” sorusuna neden oldu. Kızıltepe’de yakınlarını yitiren müştekiler de davayı izlemek için Ankara’ya geldi. Duruşma öncesi sanık Hatipoğlu’nun mahkemeye başvurarak, “O dönem ben adli görevimi yerine getiriyordum, alay komutanı olarak en üst dereceli kolluk amiriydim. Bu nedenle yargılanmam için HSYK’den izin alınması gerekiyor” şeklinde bir dilekçe verdiği anlaşıldı. Müşteki avukatlarından Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “yasal dayanağı olmayan talebin reddini istiyoruz” diyerek savcının talebine karşı çıktı. Müşteki avukatlarından Erdal Kuzu, başka bir faili meçhul cinayetler davasında yargılanan Ankara Alay Komutanı Musa Çitil hakkındaki benzer talebin Çorum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini anımsattı. Savcının talebine şaşırmadığını belirten Kuzu, “Sivil halkın öldürülmesi, asit kuyularına atılması görev gereği ise diyecek bir şeyimiz yok. Bu vicdanları yaralayan bir talepdir” dedi. Mahkeme heyeti, Hatipoğlu ve Hasan Atilla Uğur’un o dönem en üst dereceli kolluk amiri olarak görev yapmaları nedeniyle, HSYK’den kovuşturma izni alınması gerektiğine karar verdi ve kovuşturmanın durmasına hükmetti. Mahkeme gerekçesinde, özel yetkili mahkemeleri kaldıran 6 Mart 2014 tarihli düzenlemede, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihte Terörle Mücadele Yasası kapsamına giren suçlarla ilgili açılmış davalarda durma ve düşme kararı verilmeyeceğine dikkat çekti. Fakat bu davanın 20 Temmuz 2014’te açıldığını belirten mahkeme, yasaya göre “En üst dereceli kolluk amirleri hakkında” HSYK’den soruşturma ve kovuşturma izni alınması gerektiğini bildirdi. Sanıkların suçlandığı silahlı örgüt kurmak, yönetmek ve üyesi olmak suçundan izin almaya gerek olmadığını kaydeden mahkeme, buna karşılık davanın adam öldürme suçu yönünden izin şartına bağlı olduğunu savundu. Mahkeme, diğer sanıkların bu suçlarla bağlantılı olduğunu belirterek, tüm dosyada durma kararı verdi. Duruşmayı 3 Haziran’a erteleyen mahkeme, 9 sanığın savunmalarının SEGBİS sistemi ile bulundukları illerde alınmasına karar verdi. Bu durumda hiçbir sanık, güvenlik gerekçesiyle dosyanın taşındığı Ankara’ya gelmeyecek. Durma kararı, yaklaşık bin kilometrelik yoldan gelen aileleri hayal kırıklığına uğrattı. İzleyiciler, alkış ve “yuh”lamalarla kararı protesto etti. Bazı müştekiler, “1500 kilometrelik yoldan geldik ama kimlik tespitimiz bile yapılmadı” dedi. Avukatlar, müştekilerin isimlerinin tutanağa geçirilmesini istedi, ancak mahkeme başkanı “duruşma bitmiştir” diyerek talepleri reddetti. Adliye önünde toplanan kayıp yakınları, kararı protesto etti. HDP Bitlis Milletvekili Hüseyin Zenderlioğlu, açıklamasında “Cezaevinden çıkarılan iki kardeş, resmen asit kuyularına atılmıştır. Ama bu adliyede adalet yok” dedi. Avukat Erdal Kuzu, insanlığa karşı devlet eliyle işlenmiş cinayetlerin ve bunların devlet eliyle korunduğunun tipik bir örneğini yaşadıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İmralıKandil arasında ciddi kopukluk’ olduğu yönündeki söylemlerine Celalettin Can’dan tepki: Savcı durma istedi ‘Sürece karşı çıkanı cin çarpar’ MARDİN (DHA) Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcılığı’ndan istifa ettikten sonra HDP’den Mardin Milletvekilliği aday adayı olan Prof. Dr. Kadri Yıldırım, Kuranıkerim’de, barışı kabul ederek insanlarla ortak yaşamayı kabul eden cinlerin, Nusaybin’de olduğunu savunarak, “Ey Arapları, Süryanileri ve Kürtleri içinde barındıran Mardin ve Mardin halkı, eğer 1500 yıl önce sizin cinlerinizin kabul ettiği bir barışı kabul etmezseniz, birbirinizin hakkını, hukukunu kabul etmezseniz, bu cinler sizi çarpacaktır haberiniz olsun” dedi. Demokratik İslam Kongresi öncülüğünde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde düzenlenen “Ortadoğu da İslam ve Barış” konulu panele katılan Yıldırım, İslam tarihinde kurulmuş olan Kürt, Arap birliklerinden örnek vererek, “DAİŞ (IŞİD) vahşi çetesinin 300 Süryani kardeşimizi katliamını kınıyoruz. Böyle bir İslam yok. Yaşatmaya çalıştığımız Selahattin Eyyubi’nin İslamiyet anlayışıdır. Kurmaya çalıştığımız Demokratik İslam anlayışıdır. Tarihte Kürtler ve Arapların beraberliği çok köklüdür” dedi. Seçimleri kamplaştırmaya çalışıyor SİBEL BAHÇETEPE tık siz de silahsızlanmak için kongreyi toplayın’ algısını Öcalan üzerinden yaratarak bunu yapıyor. Bu 78’liler Girişimi Sözcüsü Celaletyanlış!” dedi. 10 maddelik metnin tin Can, Cumhurbaşkanı Recep Taysiyasete tercüme edilmesi gerektiğiyip Erdoğan’ın “İmralı ile Kandil ni vurgulayan Can, “Bunun için siarasında ciddi bir kopukluk var. yasi müzakere sürecinin başlayacaAyrıca parti içinde de bölünmeğının açıklanması gerekir. Toplumu nin olduğu ortada” sözlerini eleştive siyaseti bölen, kamplaştıran antirerek “Cumhurbaşkanı’nın Kandil demokratik İç Güvenlik Yasa tasaile ilişkileri germeye dönük politirısının Meclis Genel Kurulu’ndan kası çözüm ve barış sürecine hizgeri çekilmesi, eksik olan özgürlük met etmez. Kullandığı dil itibarıydengesine göre yeniden düzenlenla her seçim öncesinde yaptığı gibi mesi gerekir” diye konuştu. seçimleri kamplaşmaya dayalı sert Kandil ile Öcalan arasında temel bir ve gergin ortamda geçmesini istisorun olmadığını hükümet yetkililerinin yor sanki... Bu politikasını Öcalan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bilile Kandil arasında olmayan çelişdiğini anlatan Can, “Kandil Öcalan’ın ki ve kopukluğu varmış gibi gösteçağrısına ‘yok’ derse çözüm sürerek yapıyor” dedi. Can, Kandil’in reci diye bir şey olmayacağıtavrının aslında açık olduğunu, “sinı, Öcalan’ın da Kandil’i iklahsızlanma kongresi”nin olumna etmeden böyle bir çağrıyı lu yönde gerçekleşmesi için siyasi yapmayacağını bilmezler mi? müzakere sürecinin başlaması, anSeçim sürecine girilirken, çötidemokratik İç Güvenlik Yasa züm sürecinin toplumdan Tasarısı’nın geri çekildoğru getirileri hükümesi gerektiğini, aksi metin ve cumhurbaştakdirde sürecin bekkanın hanesine yazıllenen sonucu vermemak isteniyor. ‘Biz yeceğini, olumlu bir çözüm istiyoruz, Kangirişimin daha akadil istemiyor’ söylemetle sonuçlanacamiyle Kandil süreçğını söyledi. ten dışlanmak isteCan, gazetemize niyor, toplumsal oryaptığı açıklamada tamı gerginleştirici, Kandil’in adeta yok toplumu kamplaştısayılmak istendiğini berıcı bir siyaset güdülirterek “Cumhurbaşlüyor. ‘Öcalan da bizim kanı, ‘Hükümet göregibi düşünüyor’, ‘Kandil vini yerine getirdi, arCelallettin Can Öcalan’ı dinlemiyor’, “İyi Öcalan, kötü Kandil’ algısını inandırıcı kılmaya dönük bir oyun oynanıyor” değerlendirmesini yaptı. Böyle bir siyasetin çözüm getirmeyeceğini vurgulayan Can, “Gergin ve kamplaştırıcı bir seçim sürecinin tasarlandığı o kadar belirgin ki sivil siyasetin güçlendirilmesi gerekirken HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş itibarsızlaştırılmak isteniyor. HDP sanki çözüm ve barış sürecine karşıymış gibi kirli yönlendirmeler yapılıyor, algı oyunları oynanıyor” dedi. Toplumda çatışma, gerginlik ve kamplaşmanın yaratılmak istendiğini söyleyen Can, şunları kaydetti: “Toplum çok yoruldu. Gevşemek, rahatlamak istiyor. Çözüm, daha fazla güvenlik değil, siyasi hakların ve özgürlüklerin tanındığı, gerçek bir toplumsal katılımın önkoşullarının yaratıldığı demokrasidedir. Öcalan’la ortaklaşılan demokrasi paketinin gereği yerine getirilmelidir. Bunun önkoşulu siyasi müzakere sürecinin başlatılmasıdır. Bunun için seçimlere giderken siyasi/toplumsal ortamın normalleşmesidir. Bu, İç Güvenlik Yasası’nda özgürlük dengesinin gözetilerek yeniden düzenlenmesidir. Ancak bu yönlü adımlar atıldığı takdirde muhtemelen toplanacak olan Kongre’de beklenen kararlar çıkabilir. Benim kanaatim, Kandil’in talebi, Öcalan gibi demokrasidir. HDP’nin talebi zaten farklı değildir.” Siyasi müzakere şart Sanıklar duruşmaya gelmeyecek C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle