27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Heykeltıraş Mehmet Aksoy, Cumhurbaştanı Erdoğan’ın ‘Ucube’den tazminata mahkum edilmesini değerlendirdi: 17 ‘Haram parayı heykele yatırmam’ CEREN ÇIPLAK Bir müzik dostuydu O geniş imgeli insan Yaşar Kemal’in müzik sanatıyla da paylaşacakları vardı Yaşar Kemal ve ‘Çözüm Süreci’ 28 Şubat akşamüstü Yaşar Kemal’in ölüm haberi geldiğinde Bursa’da Nilüfer Kütüphanesi’nde Türkiye’de yayımlama özgürlüğünün durumunu tartışıyorduk. “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda” projesi kapsamında yapılan toplantıda Sırma Köksal, Filiz Kerestecioğlu ve Cem Erciyes konuşmalarını tamamlamış, Bursalı şair, yazar, çevirmen, kitapçı, eğitimci ve kütüphaneciler yayımlama özgürlüğü ile ilgili yaşadıkları zorlukları, başlarına gelenleri anlatıyorlardı. Toplantı sonrasında İstanbul’a dönerken deniz otobüsünde Yaşar Kemal’i konuştuk. O sırada kuşkusuz birçok insan gibi onun yazarlığının büyüklüğünden, iyi bir insan ve dost canlısı biri olduğuna uzanan anılarla dolu bir sohbet yaptık. Bir yandan da sosyal medyadan Yaşar Kemal hakkında yazılanları izliyor, yeni bilgiler edindikçe birbirimizle paylaşıyorduk. En çok değinilen Yaşar Kemal’in ölümünün “Çözüm Süreci”nin en önemli adımlarından birinin atıldığı güne denk gelmesiydi. Herkes bu önemli gelişmeyi duysa Yaşar Kemal’in sevineceği kanısındaydı. Yaşar Kemal’in toplumsal barış için büyük bir mücadele verdiği biliniyor. Bu konuda yazdığı yazılar ve yaptığı konuşmalar da kitaplaştı. Ama toplumsal barış için mücadelesinde Yaşar Kemal’in başına neler geldiği, usta yazara neler yaşatıldığı anımsanmıyor ve özellikle taziye ziyaretine giden ya da cenaze törenine katılan devlet büyüklerince anımsanmak istenmeyecek. 23 Ocak’ta Şanar Yurdatapan’ın öncülüğünü yaptığı “Düşünce Suçuna Karşı Girişim”in 20. yıldönümüydü. Sanırım Yaşar Kemal de bu tarihi yaşarken unutmamıştır. Ocak 1995’te Alman Der Spiegel dergisinde yayımlanan Kürtlere yönelik hak ihlallerini eleştiren makalesinden dolayı Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 8. maddesine göre “bölücülük propagandası” yapmaktan Yaşar Kemal’e dava açılmıştı. “Kürt Sorunu”nun barışçı yollardan çözülmesi gerektiğini söyleyen Yaşar Kemal aleyhinde müthiş bir kampanya yürütülüyor, siyasiler usta yazarı hedef gösteren konuşmalar yapıyorlardı. OHAL koşullarının sürdüğü, faili meçhullerle dolu o karanlık yıllarda “Kürt Sorunu”ndan söz etmek her babayiğidin işi değildi. Yaşar Kemal koca yüreğiyle bunu yapmıştı. Tahammül edemiyorlar ya hapsetmek ya da ülkeden sürmek istiyorlardı. 23 Ocak 1995’te Yaşar Kemal’in ilk duruşması için Beşiktaş DGM önünde toplanan yüzlerce kişi Şanar Yurdatapan’ın deyimi ile “bir sivil itaatsizlik metni”nin altına imza atıp düşüncenin ifade edilmesinin suç sayılmasına karşı olduğunu belirtti ve “Düşünce Suçuna Karşı Girişim”in ilk adımı atılmış oldu. Bu yargılamanın üzerinden 20 yıl geçmiş. Can Yayınları’ndan çıkan “Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye” başlıklı derleme kitapta Yaşar Kemal’in yargılanan “Türkiye Üzerinde Kara Bulutlar” ve “Zulmün Artsın” makaleleri de yer alıyordu. Kitabın dağıtıldığının ikinci günü, 2 Şubat 1995’te toplatma kararı çıktı. Yaşar Kemal ve yayıncısı Erdal Öz bu iki makaleden dolayı yine TMY’nin 8. maddesinden ve TCK 313/2’den DGM’de yargılandı. 1 Aralık 1995’te “Zulmün Artsın” yazısı için beraat kararı çıktı. “Türkiye Üzerinde Kara Bulutlar” makalesinden ise “Irk faklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik” ettiğine hükmedilerek Yaşar Kemal 1 yıl 8 ay hapis ve 466 bin 666 lira para cezasına çarptırıldı, ceza ertelendi. Ceza ertelenerek Yaşar Kemal’e “Kürt Sorunu” hakkında bir daha yazar ya da konuşur ve yargılanırsan bu cezayı da yatarsın deniyor, yani otosansür uygulaması isteniyordu. Bu karar AİHM’ye taşındı ve Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü düzenleyen maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkum edildi. (bkz. bianet. org, “Düşünceye Özgürlük: 80 Bin Kişi Kendini İhbar Etti”). Evet, Yaşar Kemal’in öldüğü gün Kürt sorununun çözümü için önemli bir adım atıldı. Ama demokratikleşme, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda 90’lardan beri pek olumlu bir gelişme yaşanmadı. TMY’de o maddeler duruyor ve yetmezmiş gibi İç Güvenlik Yasa Tasarısı Meclis’ten geçirilmeye çalışılıyor. Bunu da unutmamak gerek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kars’ta yıktırılan İnsanlık Anıtı’na “ucube” diyerek heykeltıraş Mehmet Aksoy’a hakaret ettiği gerekçesiyle 10 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olduğu 8 Ocak 2011’de Kars’ta düzenlediği mitingde, İnsanlık Anıtı’na “ucube” demiş ve ardından anıt vinçle linç edilmişti. Aksoy da avukatı Turgut Kazan aracılığıyla tazminat davası açmıştı. İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava dün sonuçlandı ve Erdoğan tazminat ödemeye mahkum edildi. Gazetemize konuşan Aksoy, davayla ilgili olarak “Başbakanlık ve çeşitli makamlarda oturan temsilciler sanata ve sanatçının onuruna hakaret edemez. Bu dava bunun ispatı olmuştur. Sokaktaki adam heykeli sevmeyebilir, beğenmeyebilir, her türlü fikrini söyleyebilir ama başbakan diyemez, dememeli. Makamını kullanarak hakaret etmemeli. Bu dava Türkiye’de dolaşan karabulutların arasından küçük bir umut ışığı çaktı” dedi. Sanata ve sanatçıya baskı olduğunu ancak direnmeye, mücadele etmeye devam edeceğini söyleyen Aksoy, “Erdoğan’ın heykelden anlamadığını, heykele karşı olduğunu biliyorum. Heykele put diye baktığını da biliyorum, ama konumu gereği bir Başbakan bunu ilan edemez” diye konuştu. Yeni “ucube”ler dikeceğini söyleyen Aksoy, “Davada kazandığınız parayla yeni heykeller yapacak mısınız” sorumuzu ise “Haram parayı heykele yatırmam” şeklinde yanıtladı. Aksay, şu günlerde Gezi Direnişi’yle ilgili bir heykel çalışma yaptığını, bu heykelin ardından da Madımak katliamı için heykel yapacağını aktırdı. İnsanlık onuru için baskılara karşı boyun eğilmemesi gerektiğini vurgulayan Aksoy, “Heykel hayat gibi, devam ediyor, durmaz. Sanat, heykel kültürümüz direniyor. Sanatın ve heykelin onurunu korumaya çalışıyorum. Korumaya devam da edeceğim çünkü inandığım şey bu. Sanatla, heykelle, form diliyle konuşuyorum” dedi. Yıktırılan İnsanlık Anıtı heykelinin parçalarının Kars Belediyesi’nin çöplüğünde, bir tarlada tutulduğunu belirten Aksoy, heykeli yeniden aynı yere inşaa etmek istediğini söyledi. Yaşar Kemal’in romanlarıyla büyümüştü bizim kuşak. Nice satırını ezbere bilirdik. Sonra o anıtsal insanı konser salonlarında, yanıbaşımızda görmeye başladık. O geniş imgeli insanın müzik sanatıyla da paylaşacakları vardı. Bu kez İdil Biret’in Chopin baladıyla müzik dünyası da ona veda etti. Şimdi dünrek, New York Filarmoni’nin birinci kontya edebiyatı ve Türk edebiyatı kadar biz de rbasçısı olmuş Fora Baltacıgil, Philadelphia bir müzik dostumuzu yitirmenin acısını yaOrkestrası’nın viyolonsel grup şef yardımcışıyoruz. sı olmuş Efe Baltacıgil ve daha niceleri. YılCemal Reşit Rey Konser Salonu iki aylanmış orkestraların üyeleri gibi birbirlerinin lık sessizliğini şubat sonunda bozdu. Hem de nefesini tanımıyorlardı ama ilk kez bir aramüthiş konserlerle: Gürer Aykal ile Yıldızlar ya gelmenin coşkusunu yaşıyorlardı. Onları Orkestrası, Cihat Aşkın’ın düzenlediği Düntek soluk içinde birleştiren, deneyimli şef Güyanın Kemanları Festivali, Ayla Erduran’a rer Aykal’dı. Böyle bir orkestrasaygı gecesi, Maria Joao Pinın katlanarak devam edeceğine ve res, Manuel Barreco, Budau Bu kez İdil Biret’in Avrupa Birliği’ne girmemize katpeşte Festival Orkestrası, Ivo kıda bulunacağına inanan Gürer Chopin baladıyla müzik Pogoreliç, Tasmin Little ve Aykal... Milos Karadaglic gibi etkindünyası da Yaşar liklerle mart devam ediyor. Kemal’e veda etti. Şimdi yla Erduran Geçen hafta dinlediğimiz dünya edebiyatı ve Türk Ayla Erduran, cesaretiyle ve caYıldızlar Orkestrası, son delışkanlığıyla gençlerin örnek alrece etkileyici bir oluşum: edebiyatı kadar biz de ması gereken bir usta. Seksen yaş, Yurtdışındaki nice orkestrabir müzik dostumuzu gençliğin gözüne çok gürünebilir da çalan müzikçimizi kapyitirmenin acısını ama bilirler mi ki Ayla Erduran her sıyor. Herhalde iyi bir araşgün 5 saat keman çalışıyor, çalacatırmayla, ABD, Kanada, yaşıyoruz. ğı yapıtları kendi ustalarının kayıtAvustralya, Uzakdoğu da larından dinliyor, her konserinde katılsa kimbilir kaç tane damutlaka yeni seslendireceği bir yapıt seçiyor. ha böyle topluluk kurulur. Onlar bir zamanBu onu kamçılıyor, daha da çok çalışmak lar gidip kendilerini yurtdışı topluluklarına zorunda bırakıyor. Örneğin Brahms’ın nerekabul ettirmişler. deyse tüm oda müziklerini çalmış, konçertolaOralarda müziğe gerçek saygının ne demek rını ünlü dünya sahnelerinde seslendirmiş bir olduğunu öğrenmişler, kimi ünlü şeflerle deneyimlenmiş ve en önemlisi ciddi olarak müzi sanatçı olarak CRR salonundaki konserde bestecinin Op.26 Dörtlüsünü de, Op.18 Altılısını ğin bir disiplin işi olduğunu görmüşler. Aralada hayatında ilk kez çalıyordu. Kendisiyle birrında yıllarca Londra Filarmoni ve BBC Senlikte Cihat Aşkın, Tatjana Masurenko, Ali foni gibi toplulukların birinci viyolacısı olmuş Başeğmezler, Rahşan Apay, Yelda Özgen ve Ruşen Güneş de vardı. Can Okan da bu iki yapıtı başarıyla seslendiBavyera Radyo Orkestrası Münih’in önrenler arasındaydı. de gelen keman üyelerinden Hande Özyü A CUMHURİYET YAZDI, DOB GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAREKETE GEÇTİ Böler için soruşturma başlatıldı SELDA GÜNEYSU İKSV YÖNETİM KURULU BAŞKANI BÜLENT ECZACIBAŞI ‘İnsan olmanın derinliklerini anlattı’ Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Yaşar Kemal’in ölümünün ardından yayımladığı mesajda, Yaşar Kemal’in ülkemizin farklı yerlerini, hayatın çeşitli yönlerini, insan olmanın derinliklerini güçlü kalemiyle anlattığını belirtti. Yaşar Kemal’in dünya edebiyatının en önemli yazarlarından olduğunu söyleyen Eczacıbaşı, “Bir Yaşar Kemal romanı okumanın insana verdiği lezzeti çok az yapıtta yakalamanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu büyük yazarı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim” dedi. ANKARA Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü, Leyla Gencer Çocuk ve Gençlik Sahnesi Yöneticisi ve DOB koro sanatçısı İpek Mutaf Böler hakkında, “DOB Çocuk Balesi Çocuk Korosu Kursları Yönergesi”ne aykırı bir şekilde, çocuk korosu kursuna giden miniklerin velilerinden “öğretmen aidatı, kıyafet parası” adı altında para topladığı gerekçesiyle soruşturma başlattı. Cumhuriyet, 25 Şubat’ta, Leyla Gencer Çocuk ve Gençlik Sahnesi Yöneticisi ve DOB koro sanatçısı, aynı zamanda DOB Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Böler’in eşi İpek Mutaf Böler’in, “DOB Çocuk Balesi Çocuk Korosu Kursları Yönergesi”ne aykırı bir şekilde, çocuk ÇUKUROVA BELEDİYESİ KÜLTÜR MERKEZİ Yaşar Kemal ve Özgecan Aslan’ın adı yaşatılacak ADANA (Cumhuriyet) Çukurova Belediyesi tarafından yaptırılacak kültür merkezine önceki gün toprağa verilen Yaşar Kemal’in, bilim merkezine de Tarsus’ta vahşice katledilen Özgecan Aslan’ın adı verilecek. Çukurova Belediye Meclisi’nin mart ayı oturumunda konuşan CHP’li Belediye Başkanı Soner Çetin, Yaşar Kemal’in adını büyük bir kültür merkezine vermeyi düşündüklerini belirterek, “Keşke yaşarken yaşatabilseydik ama yetişemedik. Önemli olan, insanlığa katkı yapmış isimleri yaşarken yaşatmaktır” dedi. Özgecan Aslan’ın adını da proje çalışması süren bilim merkezine vereceklerini anlatan Çetin, MHP’li meclis üyesi İsmail Hakkı Gözübatı’nın önerisi üzerine, olimpiyat madalyalı boksör Turgut Aytaç’ın adını da bir spor tesisine verebileceklerini söyledi. Orhan Kemal’in adını, mevcut kültür merkezine verdiklerini, usta karikatürist Turhan Selçuk’un adının ise sanat okulunda yaşatıldığını anımsatan Çetin, “Bir romancı, usta bir edebiyatçı olmanın ötesinde insanlığa mal olmuş Yaşar Kemal’i de adına uygun görkemle anacağımızı buradan söylemek isterim. O sadece Çukurova’nın değil, tüm Türkiye’nin ve hatta insanlığın sesiydi” dedi. koro kurslarına giden miniklerin velilerinden “öğretmen aidatı” adı altında para topladığının tutanaklara da yansıdığını haberleştirmişti. Böler’in çeşitli tarihlerde, velilerden 7501000 TL arasında değişen tutarlarda “öğretmen aidatı, kostüm, aksesuar” parası aldığı da ortaya çıkmıştı. Haber üzerine DOB Genel Müdürü Selman Ada , Böler hakkında soruşturma başlattı. DOB Genel Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre, Böler, u DOB Genel soruşturma sonuçlanana kadar görevden de el çektirilecek. Müdürü Selman Böler hakkında “görevden Ada, Böler hakkında alma yazısı”nın yazıldığı ancak henüz DOB Genel Müdürü soruşturma başlattı. Böler’e görevden Ada’nın yazıyı imzalamadığı da belirtildi. Soruşturma el çektirileceği de kapsamında Böler’den öğrenildi. “velilerden öğretmen aidatı adı altında alınan paraları hangi gerekçeyle, hangi makbuz karşılığında alındığının” yanıtı istenecek. Haberin ardından çok sayıda veli DOB Genel Müdürlüğü’nü arayıp Opera’ya, “Çocuklarımızı bu kursa göndermeye devam edecek miyiz?” sorusunu sorarken, sanatçılar da yaşanan olaydan rahatsızlığını genel müdürlük yetkililerine bildirdi. Sanatçılar, DOB’da meydana gelen olayın “DOB’un çocuk balesi kursunda değil, belgelere göre çocuk korosu kursunda yaşanmış olabileceğini, bale sanatçılarına ve koroda görev yapan diğer sanatçılara bu konuda bir sorumluluk yüklenilmemesi gerektiğini, bu durumun kurum sanatçılarının itibarını zedeleyebileceğini” beyan etti. Sanatçılar ayrıca olaya ilişkin DOB Genel Müdürlüğü’nün açıklama yapması gerektiğine de işaret etti. Veliler ve sanatçılar rahatsız! C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle