28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 bunu önceden sezinlememesi olanaksızdı. Bir yayınevi sahibi olan Başar Aslan o zaman 39 yaşındaydı, gazete çıkaracak parayı nereden bulmuştu? O dönem Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni (şimdi Başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanı) Etyen Mahçupyan hem Zaman’da yazıyor hem de Taraf’ın at yarışları tahminini yapıyordu! Yasemin Çongar Milliyet’in Washington temsilciliğinden istifa edip İstanbul’a gelip Taraf’ın Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olurken iyi bir röportajcı olan Neşe Düzel Radikal’den ayrılıp Taraf’a geçiyordu. Taraf birden 100 bin satışı ha yakaladı ha yakalayacaktı ama çalışanlarına bir süre sonra maaşlarını ödememeye başladı... İçeride kızılca kıyamet koptu! HHH Ahmet Altan komutanlığındaki Taraf, yayınlarında Cumhuriyet’i hedef alıyor, hepimizi toptan “darbeci” ilan ediyordu... Ne Taraf’ın ne de Fethullahçıların yatacak yerleri yoktur bu süreçte... Çok canlar yaktılar, ölümlere neden oldular... Kuzey Irak’ta “kuyumcu”nun parasal desteği, Habur üzerinden giren dolarlar, Alkım, kalkın, aklım öyküleri... Tümü AKP iktidarının desteğinde, 7 Şubat MİT krizinden önce... Bir de sahnede kim var? Hüseyin Gülerce! Onu ayrı bir yazıda anlatırım... Bak Ahmet, Taraf Fethullahçıların operasyon gazetesiydi. Seni, arkadaşlarını bal gibi kullandılar ya da siz kullanılmaya elverişliydiniz. Ben şu an yazdıklarımın daha ağırını 2007 yılının 8 ve 12 Aralık günleri yazdım... Alkım’a akan paraları yazdım yedi yıl önce... Bak şöyle demişim: “Gazetenin (Taraf) birinci sayfası Fethullah’a övgüden geçilmiyor. Fethullahçılar bugün 8 milyar doları ellerinde tutuyor. Kuzey Irak’ta şube açan kuyumcuya haber verirler, Taraf’ın satışı 100 bine çıkar. .......... 8 milyar doların 100 milyonu Alkım’a aksa ne olur ki!” Ahmet Altan, gazeteci “bavulla” belge taşımaz, istihbarat birimleriyle senli benli ilişki kurmaz! Çok can yaktınız çok, efelenme be Ahmet! İşte üç yeni bakan İktidarı kurtardı Adalet Bakanlığı koltuğuna oturacak olan Müsteşar Kenan İpek, 17 Aralık operasyonu sonrası hükümeti kurtaran “gizli kahraman” olarak kabul ediliyor. MİTTIR, İzmir Liman, 1725 Aralık soruşturmalarında ilgili başsavcıları arayarak operasyonların durdurulmasını isteyen Kenan İpek, 17 Aralık itibarıyla “cemaatin yargıda pasifize edilmesi” çalışmalarını bizzat organize etti. Milliyetçi görüşleriyle bilinen Kenan İpek, ekim ayındaki HSYK seçimlerini Yargıda Birlik Platformu’nun kazanmasında önemli bir rol üstlendi. İpek, yargının tekrar hükümet yörüngesine girmesini sağladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan İpek, Erdoğan’ın hemşerisi. K. İpek 56 yaşında 7 Haziran seçimleri nedeniyle anayasa gereği Adalet, Ulaştırma ve İçişleri bakanları değişiyor HES destekçisi Seçim döneminde İçişleri Bakanlığı görevi yapacak olan Müsteşar Sebahattin Öztürk, eski müsteşarın Milli Güvenlik Genel Sekreterliği’ne atanması sonrası bu koltuğa oturdu. 15 Eylül 2014 tarihinde İçişleri Bakanlığı Müsteşarı olan Öztürk, TrabzonÇaykara’da doğdu. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olan Öztürk, Niğde, Erzurum ve Antalya Valiliği görevlerinde bulundu. Sebahattin Öztürk, Erzurum Valisi olarak görev yaparken, HES’lerle ilgili yurttaşlarla yaptığı bir toplantıda, “HES’lerle ilgili olarak buraya gelenlere yardımcı olunuz. Yoksa canınız yanar” demişti. S. Öztürk 53 yaşında Hazine kökenli Ulaştırma Bakanı olacak Feridun Bilgin, Lütfü Elvan’ın Ulaştırma Bakanlığ’na gelmesinden sonra müsteşarlığa 28 Nisan 2014 tarihinde atandı. 1964 yılında Sivas’ta doğan Feridun Bilgin, 1985 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Bilgin ilk olarak Devlet Planlama Teşkilatı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü’nde Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı. 30 Haziran 2010’da Hazine Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı Vekili görevine atanan Feridun Bilgin, 30 Temmuz 2010 tarihinden 28 Nisan 2014 tarihine kadar Hazine Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı görevini yürüttü. F. Bilgin 51 yaşında Efelenme Ahmet Altan!.. Yıllar çabuk geçiyor, yaşananlar unutuluyor benim güzel yurdumda... Aslında aradan o kadar uzun bir süre geçmedi! Taraf gazetesi muhabiriyazarı Mehmet Baransu önceki gün tutuklandı. Cumhuriyet’te dün Ahmet Altan’ın Baransu’ya ilişkin görüşlerini okuyunca, 15 Kasım 2007 yılında çıkmaya başlayan Taraf gazetesi gözlerimin önüne geldi... Ben de 7 Aralık ve 8 Aralık 2007 yılında iki yazı yazmışım. Taraf, henüz bir ayı bile doldurmamıştı... İlk yazımın başlığı “Fethullah’a yakın gazete”, bir gün sonra çıkan yazımın başlığı ise “Bir ‘Taraf’tan Bakınca”ydı. Bu bir Fethullahçı yapılanmaydı. Taraf, Ergenekon ve Balyoz operasyonları öncesi devreye sokulmuş, görünürde “liberal sol”, aslında bugünün deyişiyle “paralel bir gazete”ydi. Adı sanı pek bilinmeyen Baransu 2008’den sonra ortalıkta görüldü. Ergenekon’la sıçrayıp, 20 Ocak 2010’da Balyoz davasıyla “bavulcu gazeteci” olarak Türkiye’nin tanınan yüzü oldu. Kendisi zindanda, fazla dokunmak istemem ama günahı çok! Taraf gazetesi AKP iktidarının isteği, Fethullah Gülen cemaatinin parasal desteğiyle kuruldu. O yıllar Gülen’in ilişkisi Abdullah Gül’le “bal şeker”, Erdoğan’la “limoni” olsa da amaç TSK’yi dize getirmekti. HHH Dün demedim, bugün de demem, 20032005 yılları arasında kimi muvazzaf ve emekli generallerin, birkaç albayın “bir darbe yapsak” düşüncesinde olmadıklarını... Benim bildiğim darbe, jandarma, hava, deniz kuvvetleriyle değil; birinci, ikinci, üçüncü orduyla yapılır... Üç kuvvet komutanı, birinci ordu komutanı, polis, memur, kafayı sıyırmış zirzop! Neyse bunları geçelim... Darbe yapalım, keyif çatalım diyenlerin sayısı 10’u geçmez, bir kez daha altını çizeyim... Taraf bir operasyon gazetesiydi, Ahmet Altan’ın Grupta Dolmabahçe açıklamasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, AKP ve HDP’yi suçladı: Seçim işbirliği yaptılar u Seçim barajının düşürülmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, AKP ve HDP’ye “Samimiyseniz barajı düşürmek için anayasa değişikliği yapalım” çağrısında bulundu. Yaşar Kemal dünyanın ortak malı: “Yaşar Kemal, dik durdu, ödün vermedi ilkelerinden. Komünist damgası yedi, hapse girdi. Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Ruhi Su ne acılar çektiyse o da çekti. Acılardan yılmadı. Bizim Yaşar Kemalimiz, evrenin Yaşar Kemal’idir. Barış ve sevgi üzerine kurulmuş bir dünyası vardı. Yaşar Kemal sadece Türkiye’nin değil dünyanın ortak malıdır. Yaşar Kemal’i de Erdal Eren’in annesi Şadan Eren’i de minnetle saygıyla anıyoruz, anmaya devam edeceğiz.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dolmabahçe açıklamasını “Tam bir aldatmaca, seçim yatırımı. AKP ve HDP seçim işbirliği yaptı” diye değerlendirdi. İç güvenlik paketine direneceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Osmanlı İmparatorluğu’nun 90 yıllık reklam arası sona erdi” diye tweet atan AKP’li Tülay Babuşçu’ya paketteki çırılçıplak soyarak arama düzenlemesini anımsatarak “Yarın dönem değişti. Birisi gelip soyun bakalım seni arayacağım derse ne diyeceksin acaba?” dedi. Milletvekili aday adayı eski Antalya Ticaret Odası Başkanı Çetin Osman Budak’ın da katıldığı grup toplantısında, CHP lideri Kılıçdaroğlu, özetle şu görüşleri dile getirdi: İş dünyasına çağrı: Şimdi işadamlarına, şirketlere baskı uygulanıyor. CHP iktidarında buna son vereceğiz, sözümüz söz bütün iş dünyası duysun. Ülke böyle bir yönetime teslim edilemez. Neden korkuyorsunuz, kalkın ayağa, yürekli olun korkmayın. Baskıya boyun eğdiğimiz sürece baskı hafiflemeyecektir artacaktır. Saldırmazsanız namertsiniz: Bir şirket bir anket yayınladı, AKP’nin oyları düşüyormuş. Vay sen misin anketi yayınlayan, basıyorlar, gazetenin yazıişlerine müdahale ediyorlar. Bunları asla uygun görmedik. Bugünlerde havuz medyasını bir telaş olmuş, CHP’ye saldırıyorlar. Daha da saldırmazsanız namertsiniz. İktidar olduğumuzda onların gazetelerine el koyacağız öyle bir şey yok. Herkes özgürce yayın yapacak. Ama o gazetelere giden hortumları sözüm söz keseceğim. Devletin bankalarından götürüyorsunuz, devletin bankalarının genel müdürlerine telefon ediyorsunuz, ‘Oğlum Süleyman 2 milyon gönder” diye. Bunları keseceğim. Kılıçdaroğlu, görme engelli bir gençle sohbet etti. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Güvenlik Paketi) Bütün baskılara rağmen direneceğiz ve bu yasayı parlamentodan geçirtmeyeceğiz. Adamın cebinde çakı var, eline aldı. Polis çekti silahı vurdu, niye kanunda var. Böyle kanun olmaz. AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. Bugün birisine yarın size gelir. Paketle valinin talimatıyla, emniyetin müdürünün de sözlü talimatıyla dilediğin kişiyi arayabilirsin, çırılçıplak soyabilirsin diyor. Hani birisi vardı ya 90 yıllık parantezden bahsediyordu. Yarın dönem değişti birisi gelip soyun bakalım seni arayacağım derse sen ne diyeceksin acaba? Vatandaşları kandırıyorlar. Bütün barolar, sivil toplum örgütleri karşı çıkıyor. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı, o bile rahatsız. AKP ve HDP işbirliği yaptı: (Dolmabahçe açıklaması) 10 maddeyi okudum, özgürlük, barış diyor, soyut kelimeler, bunlara karşı çıkacak halimiz yok. Peki şifreli metnin ar Gel soyun derse ne yapacaksın?: (İç kasında ne var, onu bilmiyoruz. Neden toplantıdan sonra HDP ile AKP birbirini suçlamaya başladı. Açıklamalar yarım ağızla şifreli yapılıyor. Bir seçim işbirliği var, bu işbirliğini götürmek istiyorlar, işin Türkçesi budur. Anlaşma gibi yapalım, sen bana dokun, ben sana dokunayım, sen de ben de zarar görmemeyim, bu işi götürelim diyorlar.Tam bir aldatmaca, seçim yatırımı. Öcalan açıklama yaptı, Dolmabahçe’de okundu. PKK silah bıraktı mı, bırakmayacağız diyor. Peki o zaman silahların gölgesinde nasıl yapacaksınız siz bunu? Bu yöntemle asla çözülmez. Seçim barajı için anayasa sözü: Eğer samimiyseler bunun ikinci bir yolu daha var. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracaksınız. Seçim barajını indirin, anayasa değişikliği için destek vereceğiz, yüreğiniz yetiyorsa gelin. Bunları yapmıyorlar kendi pazarlıkları var, o pazarlıkları götürüyorlar. Yasama döneminin son grup toplantısını yapan Bahçeli, Dolmabehçe açıklamasına sert tepki gösterdi ‘AKP Şirin, PKK Ferhat’ Önce çakma sarayın çakma sultanı kültürel birikimini sergileyen bir benzetmeyle hedefi belirledi: İki maymunu oynuyorlar. Ortak açıklama ile eşbaşkanın sözleri birbirini tutmuyor. Ardından özgül ağırlığı eksi değerleri gösteren şimdidenmütekait siyasetçi konuştu ve İmralı kaynaklı 10 maddelik metne övgüler düzüp, Kandil’e sataşmamaya özen gösterip HDP’yi ve onun eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı hedef tahtasına oturttu. Söylenenlerin özü özeti ne? Kısaca: Ortak bir basın toplantısı yapıldı. Orada HDP’liler çözüm için koşullarını ve kendi paylarına düşeni açıkladılar. Hükümet adına da “çözümden sorumsuz” Başbakan Yardımcısı, hükümetin görüşünü aktardı. Birkaç saat sonra da HDP eş genel başkanı, AKP’nin sahiden çözüm ve barış istediğine inanmadığını, inanmasını sağlayacak bir adım atma niyeti de görmediğini açık seçik, lafı eğip bükmeden, evelemeden gevelemeden belirtti. Hemen ardından AKP elebaşıları, Selahattin Demirtaş’ı ve onun şahsında HDP’yi barış istemeyen, savaşın sürmesi için uzlaşmaz bir çizgi izlemekte ısrar eden bir hareket olarak tanımladılar ve saldırının oklarını Demirtaş ve partisine çevirdiler? Neden? Demirtaş’ın sözlerinden incindikleri, çileden çıktıkları, kendilerine haksızlık yapıldığına Vur HDP’ye, Vur Demirtaş’a… Çünkü… inandıkları, HDP saflarından eşbaşkanlarına yönelik herhangi bir itiraz sesi çıkmayışına öfkelendikleri için mi? Haydi canım sen de!.. Peki, eksi özgül ağırlıklı zatın, yakın siyasal tarihimizde pek rastlanmayan, evrensel siyaset ahlakı ile hiç bağdaşmayan bir üslupla kurduğu cümleye ne demeli? Hükümet sözcüsü gibi resmi bir rütbe taşıyan bir siyasetçinin sözleri bu: HDP ve onun eşbaşkanı bir projedir… Breh breh breh… Aynı parlamentonun çatısı altında yer alan, üstelik grup kuracak bir siyasal çoğunluğa ulaşmış bir siyasal parti “bir proje”, o partinin eşbaşkanı daha daha “bir proje” he mi? Ne demeli? Mesela “Ufala da civcivler yesin” desem? Proje! Yabancı güçler tarafından belli ve besbelli ki uğursuz bir sonuç elde etmek üzere kurulmuş ya da kurdurulmuş bir hareket. “Yabancı güç” için de seçim serbest: ABD, AB, İsrail, Siyonistler, finans kapital, neoconlar, Pensilvanya, paralel yapı, eski ya da yeni darbeciler, Suriye BAAS rejimi, Charlie Hebdo’yu yayımlayanlar, İslam düşmanları, AKP karşıtları, Tayyip Erdoğan şeyleri... (Aaaa, sıkıldım. Dileyen dilediğini seçip işaretlesin)… Ayrıca HDP’yi ve eşbaşkanını “bir proje” ilan edecek kadar zembereği boşalmışlardan da sıkıldım. Ne yani, onların kuyuya attığı taşı çıkarmak niye bizim derdimiz olsun ki?.. HHH Ancak bu saldırının, sanki Kandil ve İmralı’ya pek dostmuşlar da HDP ve onun eşbaşkanını düşman bellemişlerin hesabı ya da korkusu ne? Uzun ince yorumlara hiç ama hiç gerek yok. Bu 7 Haziran korkusudur ve besbelli ki bacayı sarmıştır. Hedef elbette HDP olacak, hedefin tam ortasına da elbette Selahattin Demirtaş oturtulacak. Çünkü… Çünkü 7 Haziran’da Kandil seçime girmeyecek. İmralı da girmeyecek. Ama HDP girecek. Korkunun da, paniğin de sebebi bu ve bundan ibaret. HDP’ye onca akıl verildi; “Aman seçime parti olarak girmeyin. Barajı aşamazsınız. En iyisi siz yine bağımsızlarla girip 30 civarında milletvekili ile yetinin” diyen öğütler günler, haftalar boyu yinelendi. Aynı koroya “Aslında HDP barajı aşamayacağını biliyor. Ama bizleri (O ‘biz’ kimse artık) sattılar ve AKP ile anlaştılar. Böylece AKP’ye anayasayı tek başına değiştirebileceği bir Meclis çoğunluğu sağlayacaklar. Kendileri de Diyarbakır’da kendi meclislerini kurup memleketi fiilen bölmüş olacaklar” gibi ağır yorumlar döktüren milliyetçiulusalcı kalem erbabı da katıldı. Gel gör ki HDP içinde ağırlık taşıyan kanadın “Kürt inadı” tuttu; bileşenlerin “Türk inadı” da buna eklenince cevap kestirmeden geldi: “Seçime bağımsızlarla katılırsak HDP gerçeğini inkâr etmiş oluruz. Bize düşen barajı aşacak bir seçim çalışması yürütmektir. Seçime parti olarak giriyoruz…” O kadar… İşte bu “o kadar” AKP tepelerine yetti de arttı. Artık seçime kadar “Vur Demirtaş’a, vur HDP’ye” adlı siyasal ahlaktan yoksun siyasal komediyi izleyeceğiz. Bugüne kadar olanlar henüz peşrev. Çok daha alçakçalarına, çok daha iğrençlerine hazır olun… Ya da mideniz bu rezillikleri izlemeyi kaldırmıyorsa, boşverin ve HDP’nin barajı aştığı bir Meclis’teki iskemle dağılımını, bunun başkanlık sistemi hayallerini ne hale getireceğini gözünüzün önüne getirip keyifle gülün… Kendi hesabıma ben gülmeyi tercih edenlerdenim. Sonunda iyi de güleceğimi düşünerek… mauadili bir güç gibi dikilANKARA (Cumhudiğini kaydetti. AKP’nin riyet Bürosu) MHP PKK’yi omzunda taşıdıGenel Başkanı Devlet ğını, havalarda gezdirdiBahçeli , Dolmabahçe ğine işaret eden Bahçeli, Sarayı’nda HDP ve hü“AKP, PKK’ye ruhunu kümet yetkililerin yaptıkaptırmış, irade ve iffeğı Abdullah Öcalan’ın tini devretmiştir. Kandil kongre çağrısına ilişkin hayranlığı AKP’nin aklıortak açıklamaya, partisinin grup toplantısında, Devlet Bahçeli nı almış ve afallatmıştır. AKP İmralı’nın izbelik“AKP Şirin, PKK Ferhat olmuş, dağları delerek vic lerinde kayıplara karışmış, şeref danlarına müzakere kınası sür ve namusla yollarını çatallaştımüşler, beraberce milli ahlak rarak ihanet katarına çoktan ve güvenliğin kanını dökmüş eklemlenmiştir” diye konuştu. Bahçeli, MHP’nin AKPPKK lerdir” sözleriyle tepki gösterdi. Bahçeli, 7 Haziran seçimleri için mutabakatına göz açtırmamakartık alanlara çıkacağı için 24. ya ta son derece kararlı olduklarını sama yılının son grup toplantısı kaydetti. PKK’nin silah bırakma nı dün yaptı. Türkiye’nin karanlık çağrısının zaman kazanmaya döbir tünelde olduğunu dile getiren nük bir manevra olduğuna dikkat Bahçeli, bölücü örgütün jestlerle çeken Bahçeli, “Silah bırakan dirildiğini, tavizlerle silahlandığını, varsa o da AKP hükümetidir” pazarlıklarla Türkiye’nin karşısına görüşünü dile getirdi. MHP sandıkları ‘zimmetleyecek’ SELDA GÜNEYSU ANKARA MHP, 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerde sandıkları zimmetleme formülüyle partinin oylarına sahip çıkmaya hazırlanıyor. Parti yönetiminde benimsenen zimmetleme stratejisine göre; her bir sandık, bulunduğu ildeki parti örgütünün görevlendireceği bir partilinin sorumluluğuna verilecek. Söz konusu yöntemle; MHP hangi sandıktan partisine ve diğer partilere ne kadar oy çıktığını da kendi örgütü üzerinden hesaplayacak. MHP, seçim sandıklarının güvenliği üzerinden il başkanlarına da parti içi eğitim verecek. Eğitimde, sandıklardan çıkan sonuçların tutanaklara yanlış yazılması durumunda kimlere müracaat edileceği, nasıl bir işlem yapılması gerektiği hakkında il başkanlarına bilgiler verilecek. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle