28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada CUMHURİYET SAYFA 9 Manisa’da zeytin bahçesinde 20 yaşındaki genç kıza ait ceset bulundu Bir fidan daha yakıldı MANİSA (AA) Akhisar ilçesinde 20 yaşlarında olduğu tahmin edilen bir kadın cesedi, yakılmış halde bulundu. Hasköy mahallesinden zeytin bahçesine giden yurttaşlar, arazide kullanılmayan bir barakada yakılmış bir ceset olduğunu fark etti. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen polis inceleme başlattı. Öldürüldükten sonra yakıldığı ve 20 yaşlarında olduğu tahmin edilen kadının cesedi, otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Cesedin tamamen yandığı, ellerinin ise arkadan bağandığının tahmin edildiği bildirildi. Kimlik tespiti için çalışmalara başlayan polis, hakkında kayıp başvurusu bulunan kişilerin dosyalarını incelemeye aldı. Cesedi bulan zeytin bahçesinin ifadesine başvuruldu. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Genç kız altı gündür kayıp Genç kızın cesedi zeytinlik alanda bir barakada bulundu. MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’de vahşice öldürülen Özgecan Aslan’ın otopsi raporu açıklandı. Özgecan’ın özellikle boyun kısmında çok sayıda bıçak darbesi ve öldürücü kesikler, kafasında darbelere bağlı travmatik bulgular ve vücudunun değişik yerlerinde çok sayıda ödem ve morluklar saptandı. Raporda, Özgecan’ın vücudunun büyük kısmının yandığı belirtildi. Özgecan’ın, katil zanlısınca kesilen ve daha sonra bulunan ellerinde tırnak incelemesi yapıldı. İnceleme sonucunda, Özgecan’ın tırnaklarında, katil zanlısından alınan DNA dokularına ulaşıldı. Otopside tecavüz bulgusuna rastlanmadı. ın Özgecan’ DNA’SI otopsisi TIRNAKTA l Didim İlçesi’nde, 6 gün önce okula gideceğini söyleyerek evinden çıkan 19 yaşındaki Gözde Önal’dan bir daha haber alamayan ailesi, gören ya da yerini bilenlerin bilgi vermesini istedi. Eşi Melek Önal ile endişeli bekleyişleri süren baba Selahattin Önal, “Yaptığımız araştırmaya göre o gün okula gitmemiş. Okuldaki arkadaşlarına sorduk ve okula gelmediğini söylediler. Evden de birkaç kıyafet almış. Çarşamba gününden bu yana kendisini arıyoruz” dedi. (DHA) Kadın cinayetlerinin sorumlusu nerede? İstanbul Haber Servisi Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu, artan kadın cinayetlerine tepki göstermek amacıyla “Erkek şiddetine karşı hayatımıza sahip çıkıyoruz” başlığıyla Taksim Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Grup adına basın açıklamasını okuyan Öznur Subaşı, Özgecan cinayetiyle birlikte birçok tartışmanın yapıldığını fakat kimsenin bu cinayetin sorumluluğunu almadığını söyledi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ı da eleştiren Subaşı, “Esas mesele, kadınlar katledildikten sonra erkekleri idam etmek değil, cinayete giden süreçte erkek şiddetini engellemek, kadınların güçlenmesini sağlamaktır” dedi. l Can Akbel yaşamını yitirdi 17 yaşındaki gence çarptı, 10 dakika uzaktaki hastaneye götürmedi, kara gömdü, kaçtı Vicdan tutulması OFFROAD FACİASI: 3 ÖLÜ Fotoğraf: DHA AFYON (DHA) Afyonkarahisar’da alkollü araç kullanan Barış T, otomobil ile çarptığı 17 yaşındaki Aykut Akkuş’u hastaneye götürmek yerine ıssız bir köy yoluna bırakarak kaçtı. Gencin eve gelmemesi üzerine yakınları aramaya çıktı. Aile üyeleri kısa bir süre sonra Aykut’un ayakkabılarını ve yanında da bir araç plakası buldu. Plakadan sorgulama yapan ekipler Barış T.’ye ulaştı. Jandarma gencin cesedini karla örtülmüş halde buldu. Alkollü sürücünün, Akkuş’un cansız bedenini olayın ortaya çıkmaması için karla örttüğü anlaşıldı. Akkuş’un beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdiği belirlenirken Akkuş’un babası Şahin Akkuş, “İkinci bir Özgecan vakası bu. Otopsi sonucunda beyin kanaması çıktı. bana kalırsa donarak öldü. En yakın hastane on dakika. Bu çocuk hastane yerine arazide resmen ölüme terk edildi” dedi. Mobese kayıtlarını inceleyen ekipler, zanlının çarptığı Aykut Akkuş’u önce aracına aldığı, daha sonra bıraktığı üzerinde duruyor. Aykut Akkuş l TRT’nin duayen isimlerinden Can Akbel (81) hayatını kaybetti. Akbel, TRT’nin 1968’de televizyon yayınına başladığı yıllarda ekranın en önemli yüzlerinden biriydi. Can Akbel “Güne Bakış” programıyla Türkiye’yi gece haberleriyle tanıştırmıştı. 1934 yılında İzmir’de doğan Akbel, 1952’de Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görürken 19541956 yılları arasında Ankara Radyosu’nda spiker olarak mesleğe adım attı. Daha sonra meslek eğitimi için Almanya’ya gitti. Kayzer Wilhems Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Batı Almanya RadyoTelevizyonu’nda bir yıl staj gördü. Köln kentinde Federal Basın Dairesi, Almanya’nın Sesi Radyosu ve kurucusu olduğu WDR Türkçe Bölümü yayın müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye’ye döndükten sonra, 1968 yılında deneme yayınına başlayan TRT’de, redaktör spiker olarak çalışmaya başladı. 1999 yılında emekliye ayrıldı. Bir süre üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ünlü televizyon spikeri Can Akbel’in cenazesi bugün Bebek Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından defnedilecek. Ekranın duayen yüzüydü AYDIN (DHA) Aydın’ın Söke ilçesinden 13 araçla hareket eden offroad topluluğu üyeleri, dağ yolları üzerinden İzmir’in Tire ilçesine yola çıktı. Başköy Mahallesi Hayit Alanı Mevkii’ndeki sarp araziden ilerleyen konvoyda, Özge Özkeskin’in yönetimindeki 09 JN 343 plakalı arazi aracı, virajda kontrolden çıkarak, yaklaşık 70 metre yükseklikten ‘Aç Öldüren Deresi’ adlı, içinde su bulunmayan dere yatağına yuvarlandı. Araç hurdaya dönerken; sürücü Aydın Barosu üyesi avukat Özge Özkeskin, meslektaşı Ferhat Sayın ve onun babası Mehmet Sayın kanlar içinde kaldı. Sağlık ekipleri Özge Özkeskin ile Mehmet Sayın’ın kaza yerinde öldüğünü belirledi. Araçtan çıkartılan Ferhat Sayın ise ambulansla Tire Devlet Hastanesi’ne götürülürken yolda yaşamını yitirdi. ... zorlu bir sürece girilmiş... HDP’li milletvekilleri başkanlık divanının önünde oturmuş, “dünya anadil günü” olmasının da getirdiği bir anlamla KürtçeTürkçe söylemler haykırıyorlar, seslerini alkışlarla besliyorlar... Günün başında Meclis’i yöneten Ayşenur Bahçekapılı iç hukuku hiç hukuk haline getirmiş, korsanca tutumla paketin maddelerine geçilmiş, devamında aynı işlevi üstlenmek üzere nöbeti AKP’nin Sadık başkanı Yakut bey almış... Sadık Yakut, sinirleriyle ilgili özel bir işlem yaptırdıktan sonra kürsüye oturmuş olsa gerek; aklında fikrinde tek şey var, bir an önce paketi yasalaştırmak. Öyle bir an geldi ki, AKP mantığının her şeyi yapabileceğini bilmemize karşın, bu kadarı olmaz demek durumunda kaldık... Yukarıda özetlediğimiz sahnenin devamında konuşma kürsüsünde de CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner var. HDP’lilerin sesleri nedeniyle konuşmasını yapamadığı için başkandan sükunet ortamının sağlanmasını istiyor. CHP grubu da aynı istemi dile getirirken Yakut’un şu sesi duyuldu: “Maddeyi kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir...” Adım kadar eminim, AKP’lilerin de büyük çoğunluğu hangi maddeyi kabul ettiğini bilmiyordu... HHH Meclis’te cumartesi günü saat 14.00’te başlayıp pazar sabahı saat 05.00’te biten görüşmelerin çarpıcı sahnelerinde biri yukarıda özetlediğimiz gibiydi. O günden bir düzenleme yapılsa çarpıcı bir “demokrasinin katli” belgeseli olur. Zaten CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir elinde “bugün 23 Mart 1933” yazılı pankartla dolaşıyordu. Bu tarih Hitler’in Meclis’ten, bundan böyle tüm yasaları kendisinin yapacağını ilan eden bir düzenlemeyi geçirdiği gündü. Kaçak Saray sakininin de bu yolun devamında başka bir hedefinin olduğu söylenemez. AKP’li milletvekilleri adeta afyon yutmuş gibi, yasanın bir an önce geçmesine kilitlenmişti. Ne getirip götürdüğü umurlarında değildi. Salıdan cumartesipazara 132 maddelik paketin 10 maddesi geçti. Önümüzde daha zorlu bir süreç var. Geçen haftanın bir başka özeti şuydu: Gündüz ErdoğanDavutoğlu paraleli paket ya geçecek ya geçecek diyor, akşam AKP milletvekilleri zorbalığı da göze alıp ilerliyor. Muhalefet de iç tüzüğün verdiği olanakları sonuna kadar kullanarak engellemeye çalışıyor. HHH Son anda bir değişiklik olmazsa paket bugün görüşülmeye devam edecek. Yasanın iç güvenliği gerçekten imha edici özellikleri olduğu için Meclis’teki görüşmeler sırasındaki kimi canlı gelişmeleri sosyal medyadan biz de paylaşmaya çalıştık. Bu paylaşımlara gelen tepkiler çok farklıydı. Kimileri “bırakın Meclis’i sinei millete dönün” diyordu, kimisi “sizin yumruk atma gücünüz yok mu” diye çıkışıyordu, AKP’nin Meclis dışı uzantılarının densiz yorumlarını da hesaba katmak gerek... Muhalefetin farklı kollardan pakete karşı çıkışını takdirle karşılayıp, demokrasi için birleşme çağrısı yapanların sayısı da az değildi. Muhalefet Meclis’te bütün gücünü kullanacak, meşruiyetin dışına çıkmamaya özen göstererek mücadelesini sürdürecek. Son sözümüz topluma, toplumun devrede olması gereken kesimlerine... Eyyy hukuk fakülteleri, hiç görüşünüz yok mu? Eyyy sivil toplum kuruluşları, aranızda duyarlılığı yüksek olanlar elbet az değil, bu hafta ne yapmayı düşünüyorsunuz? Milletvekillerinin sinei millete gitmesi de elbette tartışılabilir ama, millet de acaba kendisini temsil edenlerin sinesine gelmek, görmek, görünüşü söylemek istemez mi? BARAJLAR YÜZDE 100 DOLU Alibeyköy Bar zamanlarında ajı geçen yılın bu otlağa dönm üştü. Eşini ve kızını katletti İstanbul Haber Servisi Yağmur ve kar yağışları İstanbul’a su sağlayan barajları doldurdu. Ömerli, Kazandere, Darlık ve Istrancalar’da yüzde 100 doluluk oranına ulaşıldı. Barajlardaki su miktarı, geçen yıl aynı dönemde yüzde 31,32 iken bugün itibarıyla yüzde 95,12 olarak ölçüldü. Papuçdere, Büyükçekmece, Alibeyköy, Terkos ve Elmalı barajlarındaki doluluk ise yüzde 90’ın üzerinde. Sazlıdere ise yüzde 67,46 ile en az su bulunan baraj olarak dikkati çekti. Askeri birlikler “başkomutan”ın buyruğu ile sınır dışına çıktı; “düştü düşecek”ken bir türlü düşmeyen, dahası özgürleşiveren Kobani topraklarından YPG izniyle geçip, Süleyman Şah Türbesi’ne gitti. Türbedeki “kutsal emanetleri” aldı, bayrağı gönderinden indirdi; aylardır IŞİD kuşatmasında ve fiilen kontrolünde olan türbeyi eğer doğruysa havaya uçurup yok etti; kutsal (neden “kutsal” bilmiyorum) emanetleri alıp geri geldi. Şu an Kobani yöresinde birkaç gün önce YPG’nin askeri güçlerince IŞİD’den kurtarılan Eşme köyünde yeni bir karakol inşaatı için iş makineleri çalışmakta. Resmi açıklamaya göre oraya bir Türk bayrağı dikildi. Yanında da YPG’nin Kürt bayrakları dalgalanmakta. Yeni karakol ve yeni türbe inşaatı henüz bitmediğine göre kutsal emanetler şu anda nerede bilemiyoruz. Başkomutan’ın açıkladığına göre “nakli kubur” yapılacakmış. (“Mezar nakli yapılacak” denseydi çok sıradan bir cümle olurdu. Başkomutan ve Sultan’a öyle sıradan sözcükler yakışmaz. O yüzden: Nakli kubur). Yani anladığım kadarıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah’ın türbesi üçüncü kez yer değiştiriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de bu amaçla Suriye’deki “sınırlarımızın dışındaki tek Türk toprağı”nı terk edip, yine sınırlarımızın dışında, yine Suriye’de, Eşme köyü yakınlarında Bak Cambaza Bak Türbe’ye bir yeri fethedip bir başka “Sınırlarımızın dışında bir Türk toprağı” kuruyor. Buna da “nakli vatan toprağı” dense gerek… (Süleyman Şah’ın yeri hatta kendisi tartışmalı türbesi ile ilgili ayrıntılı bilgi isteyenler şu linki tıklasınlar: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/aysehur/ suleymansahturbesihakkindayanlisbildiklerimiz1208616) HHH “Sınırların dışında Türk toprağı” bana oldum bittim bir oksimoron gibi geldi. Hani sıcak buz, yuvarlak dikdörtgen filan gibi… Yurt toprağı ama sınırların dışında? Dahası önceleri Caber Kalesi’nin olduğu yerdeydi, sonra Suriye’nin Karakozak köyü yakınına taşındı, şimdi de Kobani’nin Eşme köyünde… Peki bu durumda kendilerine milliyetçi denmesin diye “yurtsever” terimini kalkan edinenler ne yapacak? Yurt toprağı ise yurt toprağı; ister sınırların içinde olsun, ister dışında, yurtseversen orayı da seveceksin. Ancak nereyi sevecekler? Caber kalesinin ordaki şimdi El Tabka barajının suları altında kalan yurt toprağını mı; Karakozak köyündeki dün terk edilen yurt toprağını mı, Eşme köyündeki yeni yurt toprağını mı? Bu arkadaşların işi zor doğrusu. HHH Gelin tel tel dökülen bu saçmalıkla zaman geçirmeyelim. “IŞİD’in elinden orayı kurtaramadık, tüydük. Ama başka yerde şube açıyoruz, merak etmeyin” diyemeyenler olup biteni ayıp sınırında bir hamaset şekerine bulayıp bizlere yutturma çabasındalar. Yutmayalım. Hayır, bu yürekler acısı hamaseti değil, ilgilerimizin yönünü saptırmak için tezgâhlandığına hiç kuşkum olmayan bu siyasal üçkâğıdı yutmayalım… Meclis’te İç Güvenlik Yasası adı altında yurttaşın devlet karşısındaki güvenliğini sıfırlayan bir zihniyet bize dönmüş, yılışık bir sırıtma, vıcık vıcık bir hamaset eşliğinde sesleniyor: Meclis’e bakma; cambaza bak, Türbe’ye bak… Yutmayalım. Gözlerimizi “sınırlarımızın dışındaki tek Türk toprağı”na değil, sınırlarımızın içinde “otoriter kapitalizm”i şaha kaldıran saldırıya dikelim. Görünen o ki muhalefet partileri bu saldırıyı Meclis içinde engelleyemiyorlar. Haklarını verelim, çabaladılar, denediler ama nafile. Demokrasiyi çoğulculuk değil çoğunlukçuluk olarak kavrayan kravatlı mollalar bu yasanın maddelerini birer birer geçirmekteler. Belki bu satırlar yazılırken tasarı tümüyle yasalaşmış olacak… Anlaşılan görev sırası bize geliyor. Biz yurttaşlara… “Gezi çocukları”nın hınzır yaratıcılığı ile yurttaş cesaretini buluşturma günleri önümüzde... Biber gazı da ateşli silahtan sayılacak, taşıyana 30 bilmem kaç ay ceza verilecekmiş öyle mi? Hay hay! 10 bin Özgecan çantalarında biber gazı tüpleri ile Taksim Meydanı’nda buluşurlarsa ne olur dersiniz? Sapan ve metal bilyeler de ateşli silahlar arasına katılıyormuş öyle mi? Oluuuuurrr… Kızlı erkekli beş bin kişi sapanlarıyla, yine kızlı erkekli bir başka beş bin kişi de sadece bilyeleri ile yürüyüşe geçerlerse, kahraman Türk polisi de onların tümünü (tümünü? Keh keh) yakalayıp yargıcın karşısına dikerse o yargıç ne yapar acaba? HHH Yazıyı noktalarken hatırlatayım: Sivil itaatsizlik bedel ödemeyi göze alabilen cesur yurttaşların kanuni olmasa da sonuna kadar meşru, yani demokratik eylemidir… nKAHRAMANMARAŞ (DHA) Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde cinnet getiren bir kişi, hamile eşini ve 5 yaşındaki kızını bıçakla öldürdükten sonra intihar etti. Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde Pınarbaşı Mahallesi Çimenlik Sokak’ta 34 yaşındaki Mustafa Emre Özcan, cinnet getirerek 28 yaşındaki hamile eşi Mehtap Özcan ve 5 yaşındaki kızını bıçakla öldürdükten sonra yaşamına son verdi. Korkunç olay, yakınlarının eve gitmesi sonucunda ortaya çıktı. Olayı öğrenen yakınları ise sinir krizi geçirdi. Ailenin yakınları güçlükle sakinleştirildi. Çorum’daki kazada yanan otomobildeki 4 kişi yaşamını yitirdi. Trafik kazalarında ağır bilanço nÇORUM (AA) Dün meydana gelen iki trafik kazasında 9 kişi yaşamını yitirdi. Yasin Can’ın (26) kullandığı otomobil, BayatÇankırı karayolunun 11. kilometresinde, Mustafa Ceylan’ın (35) kullandığı otomobille çarpıştı. Ceylan’ın kullandığı otomobilde yangın çıkarken itfaiye sürücü Ceylan ile beraberindeki Abdulkadir Babademer (34) ve Yavuz Yetiş (84) ile diğer araçtaki Ali Atasoy’un (25) olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. İki kişi de yaralandı. TarsusAdanaGaziantep (TAG) Otoyolu’nda içinde 7 kişi olan ve sürücüsü henüz belirlenemeyen kamyonet, demir yüklü TIR’a arkadan çarptı. Demir yığınına dönen kamyonetteki araç sürücüsü Gökhan Dal (36) ile Mustafa Eker (37), Ali Duran Eker (33), Rifat Gürbüz (37) ve Mahmut Tekeli (37) yaşamını yitirdi. 2 kişi de yaralandı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle