17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 12 ŞAH FIRAT OPERASYONU Böyle veda olur mu? Şehit Astsubay Halit Avcı’nın Trabzon’da yaşayan ailesi acı haberle yıkıldı. 8.5 aylık hamile eşi Şöhret Avcı, Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans uçakla Ankara’dan Trabzon’a gitti. Güçlükle ayakta durduğu gözlenen Avcı, “Ben kocamı çok sevdim. Böyle mi vedalaşacaktım” diyerek gözyaşı döktü. Şehidin babası Mustafa Avcı’yı askerler teselli etti. (Fotoğraflar: AA / DHA) CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ YPG ve IŞİD: Dostluk da düşmanlık da kalıcı değil Suriye tarafından on binlerce insan Türkiye’ye doğru kaçıyor, Türkiye’nin dört bir yanından Kürtler, sivil toplum örgütleri, Türkiyeli sosyalistler sınıra doğru akıyordu. Sınırın öbür yanından gelenler de, Türkiye’nin kentlerinden Suruç’taki sınır boyunda etten duvar ören insanlar da çok kızgındı Türkiye’ye. “IŞİD’e Türkiye yardım ediyor, silah veriyor, cihatçı geçişini sağlıyor, IŞİD’in attığı havan topu Türkiye’ye düşüyor, Türk askeri ‘angajman kuralları gereği’ IŞİD mevzilerini değil de YPG mevzilerini bombalıyor” iddiaları gündemdeydi. Çok uzak değil, daha birkaç ay önce IŞİD’in Kobane’yi üç bir yandan kuşattığı günlerde Türkiye IŞİD’in en büyük destekçisi olarak görülüyordu. Hatta, Mürşitpınar sınır kapısından geçip topa tutulmaya başlanmış Kobane’ye girdiğimizde, bir kanton yöneticisi bize yakaladıkları IŞİD’li cihatçının söylediklerini aktarmıştı: “Türkiye size un, makarna, şeker veriyor, bize de silah, mermi, füze veriyor.” Türkiye’nin Rojava’nın silahlı gücü YPG’yi terörist örgüt ilan ettiği, Erdoğan’ın “Ayn el Arap düştü, düşüyor” dediği günlerdi. Aslında o günlerde bir de “müzakere süreci” yaşanıyordu PKK ile AKP hükümeti arasında. Rojava’yı kaybetmiş bir PKK ile müzakere masasına oturmak daha kolaydı ve bu yüzden IŞİD’in Rojava’ya ait üç kantondan biri olan Kobane’ye saldırısında doğal olarak Türkiye “makul şüpheli”ydi. Ancak, hem Kobane direndi, hem de aynı tarihlerde Kürdistan Özerk Bölgesi’ne yönelen IŞİD’i püskürtmek için Kandil’den “gerilla sevkıyatı” yapıldı. Sonuçta, Kobane’de zafer kazanmış bir YPG, Şengal’de koridor açarak Ezidileri kurtarmış bir PKK çıktı ortaya. Elbette daha kritik olanı da Türkiye’den kaçan Kürt ailelerin yaşadığı yaklaşık 12 bin kişilik Mahmur Kampı’na giren IŞİD’i Kandil’den gelen peşmergeler püskürttü. Aslında bu sadece Mahmur’un kurtarılması değil, aynı zamanda Mesud Barzani’nin de PKK tarafından kurtarılmasıydı. Çünkü IŞİD, Mahmur’u ele geçirip yürüseydi, dümdüz bir ovanın 40 kilometre sonrası Erbil’di ve bazı kaynaklara göre Mesud Barzani’yi böyle bir durumda İstanbul’a getirecek özel uçak havaalanında hazır bekliyordu. Erbil’den Türkiye’ye doğru yayılan bilgilere göre birden bölgenin en seküler silahlı gücü olarak Ortadoğu sahnesine bu kadar geniş bir alanda çıkan PKK, kardeş örgütü YPG ile Kobane’yi, Şengal Dağı’ndaki Ezidileri, Mahmur Kampı’ndaki Türkiyeli Kürt aileleri ve hatta Barzani’yi de kurtarmıştı. Süleyman Şah Operasyonu’nda şehit düşen Astsubay Halit Avcı her pazar ailesini arardı, bu kez acı haberi geldi. TRABZON (AA) Süleymanşah Fırat Operasyonu’nda kaza sonucu şehit olduğu belirtilen Muharebe Astsubay Başçavuş Halit Avcı’nın cenazesi Şanlıurfa Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi sonrası Şanlıurfa’da düzenlenen askeri törenin ardından Trabzon’a gönderildi. Şehit Başçavuş Avcı’nın cenazesi, Trabzon Havalimanı’nda ailesi, yakınları, askeri ve mülki yetkililer tarafından karşılandı. Şehidin Trabzon’da yaşayan ailesi acı haberle yıkıldı. Baba Mustafa Avcı’yı askerler teselli ederken oğlunun fotoğrafını öpen anne Fatma Avcı da “Bana oğlumu getirin” diyerek gözyaşı döktü. Avcı’nın 8.5 hamile eşi Şöhret Avcı, ayakta durmakta zorlandı. Avcı, salonda şehit eşinin cenazesini taşıyan uçağı beklerken gözyaşı döktü. yim” dedi. Oğlunun Ankara’da görevli olduğunu ve fotofilmde astsubay olarak görev yaptığını anlatan baba Mustafa Avcı, “Suriye’ye gittikten sonOperasyonu fotoğraflayan ra geri dönerAvcı’nın tank kapağının ken tankın kafasına çarpması sonucu üzerine çıkmış, şehit olduğu belirtildi. aydır kapağı açmış. göremedik’ Orada fotoğraf çekiyormuş, engebeli arazi, 5060 kilogŞehidin babası Mustafa Avramlık kapak kapanmış, kacı, “Benim oğlum aslan gifasına vurmuş. Aldığımız bilbiydi. Çocuğu 15 gün sonra giye göre orada şehit olmuş. doğacak. Çocuğunun mürüVatan sağ olsun” diye kovetini göremeyecek, ne diye 15 gün sonra baba olacaktı ‘3 nuştu. Oğlunun her pazar günü kendisini aradığını belirten Avcı, “Beni aramasa, annesini mutlaka arardı. Bu pazar da acı haberi geldi” dedi. Oğluyla en son 3 ay önce izne geldiğinde görüştüğünü anlatan acılı baba Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da kendilerini arayarak taziyelerini ilettiğini söyledi. Anne Fatma Avcı da oğlunun fotoğrafını öperek “Bana oğlumu getirin” diyerek gözyaşı döktü. Astsubayın cenazesi bugün Maçka ilçesi Gürgenağaç Mahallesinde toprağa verilecek. Düştü, düşüyor... ABD’nin havadan silah yardımı yapması, Türkiye’nin sadece Suriye politikasının değil, bu ülkedeki Kürt politikasının da davulzurna çalınarak iflasını ilan eden en büyük kırılma noktasıydı. Türkiye’nin bölgeye dönük politikalarının tümüyle iflasının ikinci kez ilanı ise Elysee Sarayı’nda gerçekleşti. 8 Şubat 2014 tarihinde, PYD Eşbaşkanı Asiya Abdullah ile IŞİD’e karşı savaşan YPJ’nin kadın komutanı, askeri giysileriyle Fransız Cumhurbaşkanı Hollande tarafından konuk ediliyordu. Aynı Hollande, iki gün sonra da aynı sarayda Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’yi ağırlayacaktı. Fransa, ABD ile birlikte IŞİD’e karşı oluşturulan “koalisyon güçleri”nin sıradan bir ortağı değil, aynı zamanda bugün kanlı bir savaşa sahne olanan Suriye’nin eski “egemen”iydi. Bugün tartışılan Süleyman Şah Türbesi’nin Türkiye’nin hükümranlığına verilmesi 1921 yılında Fransa ile yapılan bir anlaşmayla sağlanmıştı. Daha dün “terörist” ilan ettiği YPG ile bugün Türkiye’nin ortak operasyon yapması, uygulanan politikaların değişimine ve gelecekte olacaklara ilişkin önemli ipuçları veriyor. Birincisi, YPG ile ortak yapılan bu operasyon, Türkiye’nin hem Suriye, hem de Suriye Kürtleri politikasının kesin iflasıdır. İkincisi, ABD’nin Türkiye’ye rağmen silah yardımı yaptığı, Fransa’nın sarayda ağırladığı Suriye Kürtlerini gelecekte işbirliği yapılacak “bölgedeki en önemli seküler silahlı güç” olarak gören bu iki ülkeye artık Türkiye de katılmak zorunda kaldı. Üçüncüsü, YPG ile IŞİD’le çatışmayı göze alarak bölgeye giren Türkiye, “uluslararası toplum”a IŞİD’e destek veren değil, tam tersi Kürtlerle beraber operasyon yapan bir ülke görüntüsü verdi. Dördüncüsü, bundan sonra bölgede IŞİD’e karşı yapılacak operasyonda en etkin kara gücü işlevini yüklenecek olan YPG’ye ve sonuç olarak PKK’ye Türkiye de destek olacağının, en azından köstek olmayacağının sinyalini verdi. Türkiye’nin bu tavrı, önümüzdeki günlerde Kobane’nin yeniden yapılması için gerekli inşaat malzemelerinin Türkiye’den rahatça geçmesine, hatta karşılıklı ticaretin gelişmesine yol açabilir. Türkiye’yle olan sınır kapıları kapatılmış olan Cizire ve Afrin kantonlarından artık Türkiye’ye daha rahat insan ve ihtiyaç malzemesi geçişini kolaylaştırabilir. Önümüzdeki süreçte bir ucunda Türkiye’nin, diğer ucunda Suriye ve Irak’ın bulunduğu coğrafyada büyük bir savaş beklentisi var. Geleceğin ipuçları Bugün uğurlanacak Türkiye, Şam’a Şah Fırat Operasyonu başladıktan sonra bilgi verdi Suriye’den sert tepki Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Pazarcı ‘Hak kaybı olmayacak’ SERTAÇ EŞ ANKARA Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun taşınması amacıyla Suriye topraklarına yapılan operasyonu değerlendiren uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, kutsal emanetlerin bu ülke toprakları içinde tutulmasıyla Türkiye’nin, antlaşmadan kaynaklı haklarından vazgeçmediği mesajının verildiğini söyledi. Pazarcı, Suriye devletinin saygı karakolunu koruma gücü bulunmaması nedeniyle operasyonun uluslararası hukuk açısından bir sorun oluşturmayacağını belirterek “Bu, Irak’ın kuzeyine yapılan hava operasyonları gibi değerlendirilebilir, sorun oluşturmaz” dedi. Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı operasyonu değerlendiren Prof. Dr. Pazarcı, Süleyman Şah Saygı Karakolu’ndaki naaşın yine Suriye topraklarında tutulmasını şöyle yorumladı: “O yeri terk ettiğinizde eğer, vazgeçmediğinizi de ifade edecek bir eylem ve söylemde bulunmazsanız yanlış değerlendirilebilir. ‘Biz buradan çıktık, gittik bitti’ demeye gelebilir. Halbuki bu, Suriye içinde bir başka yerde naaşın tutulması ve bayrağın dikilmesi, antlaşmayla sağlanan egemenlik hakkımızdan vazgeçmediğimizin niyetini ifade ediyor. Son yerleşilen yerin kesin yer olacağı anlamına da gelmez. Bir başka devletin toprağında kendi kendinize yer seçme konusunda olmuşsunuz. Böyle bir sembolik anlamı vardır.” ‘Terk etmedik’ denildiyse...’ Saygı karakolunun yerinin değiştirilmesinin uluslararası hukuk açısından Türkiye için bir kayıp olmayacağını dile getiren Pazarcı, “Suriye’ye verilen notada, ‘Biz buradan bugünkü koşullar nedeniyle çekildik, ama terk etmedik. Antlaşmayla bize bahşedilen haklarımız geçerliliğini koruyor’ dendiyse uluslararası hukuk açısından bir yetki kaybı olmaz” diye konuştu. Böyle bir operasyonun normal koşullarda, ya Suriye’nin izni ya da BM Güvenlik Konseyi kararıyla yapılabileceğini anlatan Pazarcı, “Ulusal haklarınızı korumak için giriş ve geri çekilme olduğundan ve ülke devleti bunu yapacak konumda bulunmadığından uluslararası hukuk açısından sorun yaratmaz. Irak’ın kuzeyine yapılan hava operasyonları gibi değerlendirilebilir” değerlendirmesini yaptı. Başkonsolosluğu’na bilgi verdi, anDış Haberler Servisi Bölgedeki cak her zaman olduğu gibi Suriye’nin güçleri operasyonla ilgili önceden bilonayı beklenmemiştir. Bu saldırgilendiren Türkiye, Suriye’nin İstanbul’daki konsolosluğuna ise gan tavırlardan Türkiye sorumlu tuoperasyon başladıktan sontulacaktır” denildi. “Türkiye DAra bilgi verdi. Suriye yönetiİŞ (IŞİD) kuklalarına, Nusra Cepmi, Türkiye’nin IŞİD konthesi ve diğer terörist gruplara verrolü altındaki topraklarda diği açık destekle tatmin olmamışbulunan Süleyman Şah Saytır. Suriye topraklarına çirkin bir gı Karakolu ile Türbesi’ne saldırganlık bile sergilemiştir” deniyönelik operasyonuna “çirlen açıklamada, IŞİD’ın kontrolü alkin bir saldırganlık” diyetında tutmasına rağmen burek kınadı. güne kadar hiç saldırmaSuriye Dışişlemış olduğu bölgeye düri Bakanlığı’nın reszenlenen operasyonun mi haber ajansı “Türk hükümeti ile SANA’da yer alan ve terörist gruplar aradevlet televizyonunsındaki yakın bağladan da okunan açıkrın kanıtı olduğu” lamasında, Türk Siöne sürüldü. lahlı Kuvvetleri’nin Suriye dış muhale(TSK) Süleyman fetinin örgütü Suriye Şah Saygı KarakoUlusal Koalisyonu, lu ile Türbesi’ne yöTürkiye’nin operasnelik operasyonu yonla ilgili kendilerihakkında, “Türkiye ni resmi olarak bilgiSuriye Devlet Başkanı Suriye’nin İstanbul lendirdiğini duyurdu. Beşar Esad n büyük kırılma noktası “Terör örgütü” ilan ettiği PYD’ye NATO’daki “müttefiki” E ROJAVA POLİTİKASI DEĞİŞECEK Hem “uluslararası toplum” IŞİD’i kazımak istiyor, hem de Kürtler, kantonlarının bağlantısını kesen IŞİD’i yenilgiye uğratarak yekpare bir Rojava çıkartmak istiyor. Bu nedenle sınır komşusu Tel Abyad’da, batı cephesindeki Cerablus’ta meydana gelecek çatışmalardan Türkiye’nin büyük ölçüde etkileneceği açık. Gelecekte olası bir Tel Abyad kuşatmasında Türkiye’nin IŞİD’e yardım edip etmeyeceği, Akçakale’deki sınır kapısını açık tutup tutmayacağı, Ceylanpınar’daki eski “Devlet Üretme Çiftliği” topraklarının IŞİD tarafından bir koridor olarak kullanılıp kullanılmayacağı süreç içersinde görülecek. Ama, YPG ile Süleyman Şah Türbesi için ortak operasyon yapan ve türbeyi getirip Kürtlerin, IŞİD’in elinden birkaç hafta önce aldığı Eşme’ye taşıyan Türkiye’nin artık “duvara toslayan” Suriye politikasını ve Rojava kantonlarına dönük tutumunu değiştireceğinin ilk sinyalleri sayılabilir yaşananlar. Ancak, Türkiye’nin kendi yurttaşları olan Kürtlerine dönük politikasındaki “müzakere süreci”nin girdiği çıkmazdan kurtulacağına dair yeterli işaret olarak da görülmüyor bu politika değişikliği. Kürt Siyasal Hareketi’nin bazı temsilcileri, YPG ile ortak operasyon yapma noktasına gelmesini Türkiye’nin “müzakere süreci”ne bundan sonraki yaklaşımı açısından “Bir şey, ama her şey değil” diye değerlendiriyorlar. Bu “türbe işbirliği”nin Türkiye’deki barış sürecine yansıması ve “müzakere masası”nı nasıl etkileyeceğini önümüzdeki günler gösterecek. Ancak kesin olan bir şey var ki, artık Türkiye’nin iflas eden Suriye ve Kürt politikasının bir kez daha hem de bu sefer çok şiddetli biçimde duvara çarptığıdır. Bu çarpmanın şiddetinin, zorunlu olarak Türkiye’yi bir politika değişikliğine yönelttiği kesin. “Stratejik derinliğin” göründüğü kadar sığ olmadığını Türkiye “Ortadoğu gerçeği”nde bir kez daha öğreniyor. Çünkü burası öyle bir coğrafya ki “düşmanımın düşmanı dostum” olmuyor her zaman. Hatta sık sık düşmanının düşmanı senin de düşmanın olabiliyor. Ya da tam tersi, dostunun dostu, senin dostun olamayabiliyor. Hatta düşmanın bile oluyor. Daha bir süre öncesine kadar Türkiye ile PKK’ye karşı ortak operasyon yapan peşmerge, bugün Kobane’de YPG ile omuz omuza çarpışıyor ya da PKK Mahmur’a inip Erbil’in kapısından IŞİD’in geçmesini engelleyebiliyor. Hatta düne kadar YPG’ye karşı IŞİD’le işbirliği yapmakla suçlanan Türkiye, bugün YPG ile “IŞİD’in elinden türbe kurtarma” ortaklığı yapabiliyor. Ortadoğu öyle çalkantılı ve kanlı bir süreçten geçiyor ki, Türkiye’nin de gırtlağına kadar girdiği bu bataklık, daha çok “stratejik derinlik” yutacak gibi görünüyor! Operasyona sert tepki geldi Operasyondan memnun İran: Türkiye Suriye toprağını ihlal etti İran, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik düzenlediği sınır ötesi operasyona sert tepki verdi. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Amir Abdullahiyan, “Komşu bir ülkenin Suriye topraklarına yönelik askeri eylemi hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz” dedi. Abdullahiyan, “Komşusu tarafından Suriye’ye yönelik askeri müdahale durumu daha da karmaşıklaştıracak ve Ortadoğu bölgesinde daha da büyük bir güvensizliğin ötesinde bir sonuç yaratmayacaktır” vurgusu yaptı. İran resmi haber ajansı IRNA ve devlet televizyonu Press TV, operasyonu “Türk ordusunun Suriye topraklarını ihlali olarak” duyurdu. Osmanoğlu: Dedemiz çok kıymetlidir Haber Merkezi Sultan İkinci Abdülhamid’in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Şah Fırat Operasyonu’na ilişkin, yaptığı açıklamada, “Dedemiz Süleyman Şah’ın türbesi, Türk milleti, Ümmeti Muhammet için çok önemli ve kıymetlidir. Yapılan operasyonun bu hassasiyetler göz önünde bulundurularak, koruma iç güdüsüyle, muhafaza altına alma mücadelesi olduğunu düşünüyorum” dedi. Operasyonu “siyasi” değerlendirmenin yanlış olacağını vurgulayan Osmanoğlu, “Bugünlerde tek millet, tek yürek olmamız lazım. Her zamankinden daha çok birlik olmamız gerekir” ifadesini kullandı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle