17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 5 18 madencinin yaşamını yitirdiği Ermenek’teki kazada işletme sahipleri ile MİGEM asli kusurlu bulundu Kamuözel ortak cinayeti u Son madenciye kazadan 38 gün sonra ulaşılabildiği Ermenek’teki su baskınıyla ilgili bilirkişi raporuna göre, işletmenin sahibi, madeni işleten şirket sahibi, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve hatta denetmenlerin asli kusurlu olduğu kazada tek kusursuz olanlar yaşamlarını yitiren 18 emekçi... Rapord Ekonomi Servisi Karaman’ın Ermekat çekildi: nek ilçesindeki kömür ocağında mey4 Uzun metrajlı sondajlar yapılmadana gelen su baskını sonrası 18 işçidı. 25 metre ve üzeri sondajlar yanin hayatını kaybetmesiyle ilgili hazırpılsaydı, bu denli büyük felaket yalanan bilirkişi raporu, çalışanların bir şanmayacaktı. kamuözel ortak cinayetine kurban git4 Yılda en az bir defa düzenli tattiğini ortaya koydu. Raporda, Ermenek bikatlar yapıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanmadı. Cenne Linyit İşletmeleri Yönetim Ku4 Kaza sonrası hayatını kayberulu Başkanı ve Mesul Müdürü Abdenlerin bulunduğu konum, onladullah Özbey, Has Şekerler Madencirın çıkışa veya daha güvenli bölgelik Şirketi’nin sahibi ve Mesul Müdülere doğru hareket ettiğini gösterdi. rü Saffet Uyar ile Maden İşleri Genel 4 Yani çalışanlar acil çıkış yollaMüdürlüğü (MİGEM) denetmenler nezrını bilmelerine rağmen yeterli tatbidinde “asli kusurlu” görüldü. kat yapıldığı için yolu gerektiği gibi Raporda, “asli” ve “tali” kusurlular kullanamadı. da ayrıntılı şekilde belirtildi. Raporda 4 Keşiflerde çalışanların acil duözetle şu bilgilere yer verildi: rumlarda kullanması için uygun ekip* Eski imalat haritalarını firmanın manların olmadığı görüldü. 4 Jeneratörün gücü trafo gücüyarşivinde muhafaza etmeyen, yeni anle uyumlu seçilmediğinden su baslaşmayı Has Şekerler Madencilik ile Oğlu yüzme kını sonrası gereken enerji ihtiyacını yaparken eski haritaları vermeyen Erkarşılayamadı. bilse bile... menek Cenne Linyit Kömür İşletme4 Su baskını meydana gelme ihtileri Yönetim Kurulu Başkanı ve Memaline karşı çalışır halde büyük güçlü sul Müdürü Abdullah Özbey, yaRapor, madende mahmotor pompa sistemleri yok, makisur kalan işçilerden Tezcan sal olarak sondaj makinesi satın Baba Recep Gökçe de yırtık ne parkı mevcut haliyle yeterli değil. Gökçe’nin yaşlı annesi Ayşe alması veya kiralaması gerekkabılarla dikkat çekmişti. ayak Gökçe’nin yürekleri dağlayan “Oğlum tiği halde yapmadı. yüzme bilmez ki...” sözlerini de bir kez * Ruhsat sahibi şirdaha hatırlattı. Rapor, Ayşe Ana’nın oğlu ket olarak arşivinden yüzme bilse de hayatta kalamayacağını ortaya kaybolmuş olsa bikoydu. Rapora göre, kendisine daha geniş alan bulan eski le MİGEM’den eski MİGEM’in kusur durumu da şöyle özetolan Hüseyin Hüsnü Özbey, teknik nezaretçi maden imalat bölgelerindeki büyük haritaları isteyip ilgili lendi: mühendisi Ali Kurt da “tali kusurlu” sayıldı. hacme sahip biriken su ve çaşirkete teslim etmedi. 2009’da kazanın olduğu ana kadar gemur karışımı, aniden çalışma * Anlaşmayı yaalanını kapladı. Aniden çalışma len bütün heyetler, şantiye duvarında asıaraj gibi patladı parken eski haritaalanına dolan su aynı zamanda lı imalat haritasında eski imalatların olma* 2010’dan beri üretimin yapıldığı maden ocağınkapalı göçük kısımlarındaki ları ilgili yerlerden dığını görmediler, ilgilenmediler veya eski da artı 962 kotundan, kazanın olduğu artı 815 kotuna zehirli gaz ve pasa molozları imalat haritalarının temini konusunda hiçistemeyen Has Şeda beraberinde getirdi. Çok kadar kontrol sondajı yapılmadan ilerlendi. bir tasarrufta bulunmadılar. kerler Madencilik hızlı gelen bu su ve çamur karışımı baskınından * Mühendislerin ellerinde eski imalat haritaları ve * Kapatılan madenin 05.09.2014’te ye Şirketi’nin sahibi ve Mekaçamayan çalışanlar boğularak vefat etti. kontrol sondaj imkânları olmadığı için eski galeriye niden açılmasına izin veren MİGEM, firmanın sul Müdürü Saffet Uyar Eğer üretime veya hazırlık çalışmalarına tehlikeli şekilde fazla yaklaşıldı. sondaj makinesi temin etmemiş olmasına rağda kontrol sondaj makinebaşlanmadan önce kontrol sondajları * Zaman içinde basınç eşik değerini aşarak zamen “eksiklikler giderildi” diyerek 21.08.2014’te gerekli sıklıkta ve metrajlarda yasi bulundurmadı. Söz konuyıflayan topuk galerinin sol tarafından yıkıldı ve tıpkı olumlu raporu verdi. pılmış olsaydı, eski galerilerde su nedenlerden dolayı adı ge* Rödovans anlaşması imzalandığı tarihte Erme “baraj duvarının yıkılması gibi” su patlayarak maden biriken sular drenajla çen kişi ve kuruluşlar asli kusurlu. galerisinin içine dolması sonucu kaza meydana geldi. nek Cenne Linyit Kömür İşletmeleri Mesul Müdürü boşaltılabilirdi. ocağında geçen yıl 28 Ekim’de meydana gelen su baskını nedeniyle 18 işçi mahsur kalmış, 38 gün sonra işçilerin cansız bedenine ulaşılmıştı. Olayla ilgili Uyar, Özbey, maden sahasının ruhsat sahibi şirketin şube müdürü Mehmet Zeybek ve maden mühendisleri Ali Kurt ile Yavuz Özsoy tutuklanmıştı. Özsoy ile Zeybek’in, 5 Şubat’ta tutuksuz yargılanmalarına karar verilmişti. 38 gün sonra: Ermenek’te kömür Sondaj, tatbikat ve gerekli malzeme yok a ayrıca şunlara da dik Uyanışın Kalıcılığı… Özgecan’ın alçakça öldürülmesi, toplumsal patlama noktasına varan tepkilere yol açıyor. Kamuoyu, iğne batırıldığında sıçrayan bir canlı gibi, acı çığlıklar atıyor. Bu duyarlılık yumağı, kadınların toplumdaki yeri konusunda kalıcı bir toplumsal uyanışın ilk basamağı olur mu? HHH Bu soruya evet yanıtı verilebilmesi için, Özgecan olayının nedenlerini bir bütünlük içinde irdelemek gerekiyor. Sonunda bardağı taşırdığı anlaşılan öldürme olayının temelinde toplumda kadınerkek ilişkilerinin yerleştiği ilkel yapı yatıyor. Kadın ve erkeğin yaşamı paylaşmaları; birlikte yaşamaları, bir doğa yasasıdır. Oysa bu ülkede yıllardır iktidarda olan AKP düşüncesi kadına tek sözcükle, şaşı bakıyor; kadın ve erkeğin bir arada olmalarını hoşgörü ile karşılayamıyor; birlikte eğitim görmelerini uygun bulmuyor; her yakınlığa cinsellik yüklemeden edemiyor; kadının ve erkeğin, plajlarda ve havuzlarda bir arada yüzmelerine bile katlanamıyor. Bu anlayış, kız çocuklarından başlayarak kadının giyimiyle uğraşıyor; kadını ısrarla kapattırıyor; bitmiyor, eve kapatmak istiyor; doğuracağı çocuk sayısına karışıyor. IŞİD bile evlenme yaşını dokuzdan başlatırken, bu ülkenin kimi dinci yorumcuları altı yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceğini öne sürebiliyor; annelerine ya da çocuklarına bile, hiç utanmadan kör olası cinsel gözlerle bakabiliyor; belli koşullarda kadına dayak atmayı uygun bulabiliyor. Her şey bir tarafa, dört kadınla evlenmeye onay veren ve böylelikle en baştan kadını aşağılayan, küçülten, şiddetin içine atan bir düşüncenin, kadınerkek eşitliğini anlamasına olanak var mı? HHH Bu erkekçil anlayış, toplumsal yapının temeli olan ekonomik yaşama da yansıyor. Ekonomi, 15 artı yaş erkeklerinin yüzde 64.2’sine; kadınlarının ise yalnızca yüzde 26.6’sına iş veriyor. Çalışma olanağı bulan kadının yaşadığı olumsuzluklar bir yana, kadın işsizlik oranı tarım dışı kesimde yüzde 17.5’tir. Yani kentlerde çalışmak isteyen her beş kadından biri işsiz kalıyor (TÜİK, Haber Bülteni, 16 Şubat). AKP’li bakan, kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor sözleriyle, gerçekte, yandaş sermayeye, erkek işsizken kadına iş vermeyin diyor. Erkek gözlüğünden bakış, toplum yaşamının dokusu olan adalete de yansıyor. Kadına saldıranlara iyi hal uygulaması, yargı kararlarında yerleşik öğreti özelliği kazanmış bulunuyor. Buna isyan etmeyen AKP siyasetçileri ve Yargıtay Başkanı, bu çok çarpık adalet yapısını düzeltmek yerine, idam ve hadım cezalarının uygulanmasının düşünsel ilkelliğini sergiliyor. HHH Bu ortamda Başbakan Davutoğlu kadına karşı şiddetin önlenmesi için bir seferberlik ilan edeceğini açıklıyor. Bugüne dek, ülke dışında İslam adına kadına yönelik onca şiddeti hiçbir zaman kınamayan AKP yönetimi, ülke içinde yukarıda sayılan çağdışı uygulamalar; verilen fetvalar; yapılan yorum ve yayınlar karşısında da tamamıyla suskun kalmayı sürdürüyor. Davutoğlu’nun, daha birkaç yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ben kadınerkek eşitliğine inanmıyorum” dediğinde ağzını açmadığı da biliniyor. Düşüncesi o kültürle mayalanan Başbakan’ın kadına yönelik şiddete karşı sefere çıkacağını açıklaması, çok acıklı bir gülmece değeri bile taşımıyor! HHH Kadının toplumdaki yerini güçlendirme sürecine, ailede, okulda, işte, yaşamın her alanında kadın erkek eşitliğinin mutlak olarak sağlanması gerektiği bilinciyle başlanması; bunun, temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar bütünlüğü içinde oluşturulması ve Özgecan ile başlayan toplumsal uyanışın siyasette karşılığını bulması; bir siyasal güce dönüştürülmesi gerekiyor. Denetmenler de asli kusurlu B TOKİ’de indirim bugün başlıyor Ekonomi Servisi Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) borcunu ödeyip tapusuna hemen sahip olmak isteyen konut ve işyeri alıcıları için düzenlediği yüzde 20 indirim kampanyası bugün başlıyor. TOKİ Başkanı Ergün Turan, yoğun talep nedeniyle, geri ödemeleri süren gayrimenkuller için indirim kampanyası düzenlendiğini açıkladı. Kampanyadan yararlanmak isteyen konut ve işyeri alıcıları, 23 Şubat19 Mart arasında ilgili bankaya başvurabilecek. Bu tarihten sonra yapılacak borç kapatmalarında, kampanya indirim oranından yararlanılamayacak. Kampanyadan, satışları 2012 sonuna kadar gerçekleştirilmiş ve geri ödeme taksiti 2012 sonuna kadar başlamış, geri ödemeleri süren konut ve işyerleri sahipleri yararlanacak. 300 bin müteahhidin üçte biri ‘çürük’ Türkiye’deki 300 bin müteahhidin yaklaşık üçte biri, mesleki kusur ve dolandırıcılık suçlamasıyla karşı karşıya. İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOBB ile meslek örgütlerinin Müteahhitlik Hizmet Kanunu tasarısı hazırladığını, bunun üzerinde bir yıldır çalıştıklarını anlatarak “Türkiye’de 300 bine yakın müteahhit var. 300 bin müteahhit sayısı çok. Üretim kapasitesi çok. ‘Böyle geldi, böyle gider’ anlamı çıkmamalı. Müteahhitlerin yaklaşık üçte biri çürük” dedi. Türkiye’de inşaat sektörünün sürdürülebilirliği, disiplini ve yurtdışına nitelikli taşınması için yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu belirten Tellioğlu, “Kanun dışında sektörü ıslah etmemiz, disipline etmemiz mümkün değil. Islah edemediğin, disipline edemediğin bir sektörün de sürdürülebilirliği ve yurtdışına nitelikli taşınması da mümkün değil” diye konuştu. Rusya ile NATO aynı hat üzerinde birbirine doğru hızlanan iki trene benziyor. Geçen hafta Pentagon, Musul’u IŞİD’den geri almak için bahar aylarında başlayacak bir harekâtın planlandığını açıkladı. Savaş davullarının sesi yükselmeye devam ederken ABD dış politikasında, yine kritik bir değişiklik seziliyor. Bu tür değişiklikler, ABD’nin özellikle önem verdiği bölgelerdeki ülkelerde sarsıcı etkiler yaratıyor. Siyaseti kutuplaşmaya, siyasi rejimi totaliter özellikler kazanmaya devam eden AKP Türkiyesi de bu savaş davullarının sesinin yankılandığı, değişim rüzgârlarının estiği coğrafyanın merkezinde. ATO savaşa mı hazırlanıyor? Geçen hafta, NATO Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın İzmir’deki merkezinde, NATO Kara Kuvvetleri Komutanı General John Nicholson gözetiminde bir eğitim toplantısı düzenlenmiş. Haberi veren Stars and Stripes’in (ABD silahlı kuvvetlerinin bir yayını) yorumuna göre “bir yıl önce sıradan bir eğitim faaliyeti olarak görülebilecek bu toplantının bugün başka bir anlamı var.” (19/02/15) Toplantı, üye ülkelerin ordularının birlikte savaşabilme kapasitelerini değerlendirecek uzmanları, sahaya göndermeden önce eğitmeyi amaçlıyormuş. Stars and Stripes, “Şimdi Ukrayna’da Rusya saldırganlığı, NATO’nun Güney kanadında ortaya çıkan İslam Devleti’nin Avrupa’da yarattığı kaygılar, NATO ittifakını yeniden canlandırdı” diyor. Avrupa, Amerikan medyası ve savunma çevreleri de bir NATORusya çatışmasını kışkırtan yayınlara başladılar. İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon “Rusya’nın N Baltık ülkelerine açık ve acil bir tehlike oluşturduğunu...” “Rusya’dan gelecek bir saldırıya karşılık NATO’nun hangi yöntem gerekiyorsa onunla cevap vermeye hazır olması gerektiğini” savundu. Cumartesi günü Financial Times’ta NATO Genel Komutanlığı Yardımcısı, Sir Adrian Bradshaw’un “NATO, Rusya’nın üye ülkelerden birine yönelik geniş çaplı bir saldırısına karşı hazır olması gerektiğine” ilişkin uyarısını, “ilk kez bu açıklıkla vurgulandı” notuyla birlikte aktarıyordu. Geçen hafta, Almanya sağının Rusya’ya karşı nükleer silahların da masada olması gerektiğine ilişkin yorumlarını aktarmıştım. Medyada da Rusya tehlikesi sürekli vurgulanıyor, NATO’nun Ukrayna ve Baltık ülkelerine silah vermesi, asker göndermesi gerektiği anlatılıyor; kamuoyunda Soğuk Savaş’ı andıran bir Rusya algısı inşa ediliyor. Rusya tarafında da algı, Rusya’ya karşı ABD ve AB’nin, Suriye ve Ukrayna’da, propaganda, istikrarsızlaştırma ve askeri operasyonları içeren yeni bir tür savaş yürüttüğü yönünde (Global Research, 20/02/15). Russia in Global Affaires’in editörü Lukyanov da “Soğuk Savaş sonrası düzenin dağılmakta olduğunu” düşünüyor (The Moscov Times, 19/02/15). İzmir’deki toplantıya başkanlık yapan General Nicholson’a göre, “Etrafımızdaki dünyanın istikrarına yönelik bu tehditler (...) ittifakın, siyasi ve askeri liderliğine yeni bir enerji getiriyor.” NATO üyesi ülkelerin ordularının aşmaya çalıştığı en önemli engel savaşan güçler A BD Ortadoğu’ya Savaş Davulları ‘geri dönüyor’ Değişim Rüzgârları Birliği üyeliğine ilgisini kaybeden, hem yeni füze sisteminin NATO ile entegre etmeyeceğini söyleyerek Çin teknolojisine yönelen (Bloomberg, 19/02/15) bir İslamcı hükümet var. Türkiye Suriye sınırı deliş deşik, özellikle de IŞİD militanlarına açık. arasında iletişim sorunuymuş. Nicholson sorunun lisandan daha çok teknolojiler arasında yaşandığını söylüyor. Bu nedenle NATO, kara kuvvetleri komutanlığı savaşma kapasitesi değerlendirme timlerini, ittifakın üyelerinin ordularının hazırlık düzeyine bakmak üzere Yunanistan’dan İspanya’ya Türkiye ve Almanya’ya, gönderecek. Bu üç ülkeye ilişkin bir not düşüp devam edelim: Yunanistan’daki SYRİZA hükümeti, Almanya’nın Avrupa Birliği modelini ve projesinin istikrarını tehdit ediyor. İspanya’da “sosyal yardımlarda kesintilere gitmek yerine Giyotini geri getirmek gerekir” gibi şakalar yapabilen bir politikacının liderliğinde Podemos’un gelecek seçimlerden başarıyla çıkma olasılığı artıyor. Türkiye’de hem Avrupa İzmir’de NATO toplantısı yapılırken Amerika’da Pentagon Financial Times’ın deyimiyle “sıra dışı bir adım atarak”, “Musul’u IŞİD’den geri almak” için bir plan yapıldığını açıkladı. Plana göre, harekât bahar aylarında gerçekleşecek, Iraklılar ve Kürtlerden oluşan, 20 bin askerlik bir güç Musul’a dört yandan saldıracak, ABD havadan destekleyecek. Washington, Amerikan kara ordusu katılmayacak diyor, ama Amerikan ordusu genelkurmay başkanı General Martin Dempsey’e, göre Irak’ta danışman olarak bulunan ABD personeli de harekâta katılabilecek. NBC News’den Jim Miklaszewski de Ortadoğu Komutanlığı CENTCOM’dan “Musul harekâtına gerektiğinde ABD kara güçlerinin, Özel Birlikler personelinin de katılabileceğini” aktarıyor. Önceki hafta da Washington Times, Colorado Fort Carlson garnizonundan 2000 kişilik bir savaş gücünün tanklar, zırhlı araçlarla birlikte Kuveyt’e gönderilmekte olduğunu bildiriyordu. Çarşamba günü toplanan terörizme karşı mücadele zirvesinde konuşan Obama, Ottawa ve Sydney, Paris ve Kopenhag saldırılarına değindi; esas olarak, El Kaide’den çok IŞİD’i hedef gösterdi. Bu sırada, The Atlantic dergisi, en son kamuoyu yoklamalarına işaret ederek ilk kez ABD kamuoyunun çoğunluğunun (yüzde 57) IŞİD’e karşı kara ordusunun da kullanılmasını desteklediğini aktarıyordu (19/02/15). G. W. Bush’un I. başkanlık döneminde, uygulamaya konan dış politika hegemonyadan (liderlik ve rıza oluşturarak yönlendirme) askeri kapasitesine dayanarak dayatan, “imparatorluk” refleksine geçişe işaret ediyordu. Bu dönem aynı zamanda, BOP, ılımlı İslam gibi kavramlara da önem kazandırdı; siyasal İslamın bölgede yükselişini kolaylaştırdı. Clinton’ın ikinci döneminde ortaya çıkmaya başlayan bu eğilim, Afganistan, Irak savaşlarındaki başarısızlıkların, ABD’den başlayan bir mali krizin etkisiyle çöktü. Bush’un ikinci döneminin, ikinci yarısında ABD devletinin “pratik işleri götüren kanadının”, bu imparatorluk refleksini terk etmeye tekrar, müttefiklere, liderlik, rıza alma politikalarına dönmeye başladığını görüyoruz. Obama I. dönemi bu değişimi tam anlamıyla yansıtıyordu. Ancak, kriz devam ettikçe, Avrupa’da Almanya, Uzakdoğu’da Çin yükseldikçe. Rusya Batı’nın yayılma eğilimine direndikçe, ABD hegemonyasının restore edilemeyeceği, Askeri yöntemlere dayanan eğilime geri dönmenin kaçınılmazlığı yeniden kendini gösterdi. Şimdi bu yönde bir değişimin başladığı noktadayız. ABD ve genel olarak Batı askeri kapasitelerini öne çıkarmaya, NATO hem Avrupa’da hem de Ortadoğu’da daha saldırgan bir tutum almaya başlarken emperyalizmin ılımlı İslam arayışı tükeniyor, siyasal İslam dalgası geride yeni savaşlara gerekçe oluşturan IŞİD, Boko Haram gibi canavarlıkları bırakarak geri çekiliyor. Servis şoförüne 26 yaş sınırı Ekonomi Servisi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, servis şoförleri için yaş sınırı kriteri getirdiklerini, 26 yaşın altındaki kişilerin artık hiçbir şekilde servis şoförü olarak çalışamayacağını açıkladı. 24 TV’nin sorularını yanıtlayan Elvan, Özgecan Aslan’ın öldürülmesinin ardından gündeme gelen servis araçlarıyla ilgili bir soru üzerine, “Tahminim bugün muhtemelen yönetmeliğimiz yayınlanır. Şehirlerarası otobüs şoförleri için uygulanan 26 yaş şartını, servis şoförleri için de getirdik. Düzenleme, eğitim ve öğretim süreci devam ettiği için, aksama olmaması amacıyla 1 Eylül 2015 itibarıyla uygulamaya konulacak” dedi. Elvan, daha önce aranan 3 yıl süreyle E sınıfı sürücü belgesine sahip olma şartını 5 yıla çıkardıklarını da duyurdu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle