28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 17 ‘ALTIN AHUDUDU’LAR AÇIKLANDI ‘En Kötüler’ listesi kabarık Kültür Servisi Oscar Ödülleri’nin tersine, yılın en kötü film, yönetmen ve oyuncularına dağıtılan Altın Ahududu Ödülleri’nin kazananları açıklandı. Bu yılın en kötü filmi olarak inanç temelli bir komedi olan “Saving Christmas” filmi seçildi. Noel’in gerçek anlamının konu edildiği film en kötü aktör, en kötü senaryo ve en kötü film afişi ödüllerini de kazandı. Filmde Kirk Cameron başrolde yer alıyor. Film, internet film veritabanı IMDB listesinde de yaklaşık 8 bin oyla 10 üzerinden 1.5 puanla değerlendiriliyor. Daha çok Razzie Ödülleri olarak bilinen ödüller, Oscar öncesinde veriMegan Fox liyor. Bu yıl 35’incisi verilen ödüllerde en kötü yönetmen ödülünü “Transformers: Age of Extinction” filminin yönetmeni Michael Bay, en kötü kadın oyuncu ödülünü “Öteki Kadın” ve “Kaset İşi” filmlerindeki rolleriyle Cameron Diaz değer bulundu. Megan Fox, “Ninja Kaplumbağalar” filmindeki rolüyle en kötü yardımcı oyuncu seçilirken, en kötü erkek yardımcı oyuncu ödülünü kazanan Kelsey Grammer, bu ödüle, rol aldığı dört farklı filmdeki oyunculuğuyla değer görüldü. Altın Ahududu Ödülleri, hedefine Hollywood’un küçük bütçeli filmlerinin yerine yüksek bütçeli, çok şey beklenen büyük projelerini alıyor. Ödül törenine katılmak isteyen kazananlara da yaklaşık 5 dolarlık (yaklaşık 12.5 TL) altın renginde bir ödül heykelciği veriliyor. Kazananları, Altın Ahududu Ödül Vakfı seçiyor. Çapsızlığın egemenliği u Baskı rejimleri genellikle mediokratik toplum yapıları oluşturur ve bu yapılar tarafından kutsanırlar. O yapılarda vasatın üzerine çıkan her çaba, ideolojik nedenler dışında, sadece varlığıyla bile bu düzene tehdit oluşturur. O zaman oluşan bataklığın çamurlu sularında yüzgeçlerini becerikli becerikli oynatıp bunu gerçekten bir hüner sanan mutant çapsızlar, mediokrasinin sınırlarına sığmayan değerleri sağından solundan didikleme, yok etme işini üstlenirler, hatta görev bilirler. Baskı altında yaşayan toplumlar sonraki dönemlerin toplumbilimcileri açısından ilginç bir laboratuvar işlevi görürler. Araştırmacılar önlerinde yığılı resmi evrak, yazışma, çok çeşitli belge yığını içine dalarlar. Modern dönem söz konusuysa basın ve genelde iletişim araçlarına yönelik taramalar bu çalışmalara eşlik eder. Anılar, sözlü veya yazılı tanıklıklar da işin içine girince mercek altındaki toplumun ayrıntıları, kılcal damarları ortaya çıkmaya başlar. Nazi Almanyası hakkında yapılmış bu tarz çalışmalarda, özellikle de belirli bir bölgeye veya kente odaklanan incelemelerde ortaya çıkan çarpıcı gerçeklerden biri, topluma bir deli gömleğini zorla giydirmeye çalışan rejimin ezici ağırlığı altında yaşayan sokaktaki insanın, bambaşka nedenlerle baskıyı yeniden üretme konusunda sergilediği kabiliyettir. Sonuçta, baskıya uyum sağlayıp mutasyon geçirmek aynaya bakmaktan vazgeçildiği sürece rahatsız edici olmayabilir. Nazi rejiminin ırkçı ve faşist ideolojisine göre şekillenen baskı, pirami Hiçbir diktatörlük, hiçbir baskı rejimi toplumsal zemindeki bataklık manzarası olmadan uzun süre ayakta kalamaz lardır kin duyduğu ustabaşından, kıskandığı sanatçı meslektaşından öç alma fırsatını kollarlar. Rejimin ezici baskısı altında atmosferi ve yaşam koşulları değişen, bataklığa dönüşen dünyaya bir şekilde uyum sağlayıp çamurlu suların içinde yüzmeyi öğrenirler, giderek ustalaşırlar ve bu beceriyi gösteremeyen hemcinslerine tepeden bakmaya bile başlarlar. Baskı ve korku zehrini toplumun kılcal damarlarına kadar taşıyan ana mecralar, rejimin bilinçli taraftarı olanlardan çok bu son iki kanaldır. Çünkü onlar muhalefet potansiyeli taşıyan toplum kesimleriyle daha doğrudan ilişki kurma, dolayısıyla baskı zihniyetine yeni topraklar fethetme olanağına sahiptirler. Baskı rejimleri genellikle mediokratik (çapsızlığın egemen olduğu) toplum yapıları oluşturur ve bu yapılar tarafından kutsanırlar. O yapılarda vasatın üzerine çıkan her çaba, ideolojik nedenler dışında, sadece varlığıyla bile bu düzene tehdit oluşturur. O zaman oluşan bataklığın çamurlu sularında yüzgeçlerini becerikli becerikli oynatıp bunu gerçekten bir hüner sanan mutant (başkalaşım geçirmiş canlı) çapsızlar, mediokrasinin sınırlarına sığmayan değerleri sağından solundan didikleme, yok etme işini üstlenirler, hatta görev bilirler. Hiçbir diktatörlük, hiçbir baskı rejimi toplumsal zemindeki bu bataklık manzarası olmadan uzun süre ayakta kalamaz. Sonra gün gelir, rejim yıkılır, bataklık kurutulur, bir dönemin karalanmış, çamura gömülmeye uğraşılmış değerleri tekrar eski yerlerini alırlar, sudan çıkmış balığa dönen mutantlar ise kendilerine toplumbilim laboratuvarlarında yer bulurlar. Öldürmek Bunca Kolayken… “Öldürülmek bunca kolayken…” şeklinde de olabilirdi bu başlık. Ama benim için çok zor bir yazı olacağı kesin. Çünkü artık bundan böyle yazmak ile yazmamak arasında iyice bocaladığımdan eminim. Yaşadığım iklimde ölüm iyice çoğalmışken, dahası, yaşamanın adı neredeyse öldürmeye ve öldürülmeye çıkmışken neredeyse kırk yılı geride bırakmış yazarlığım boyunca uğraşımı, açık ya da örtük, hep hayatı savunmaya adamışken, dünya edebiyatında ölüm olgusu ile hesaplaşma bağlamında eşsiz olan “Vergilius’un Ölümü” çevirisine hayatımın tam kırk yılını vermişken, yazdıklarım ve çevirdiklerime rağmen öldürmeler karşısında onca aciz kalmışlık duygusuyla bir kez daha çarpışmak zorunda kalmak! Bu satırları yazarken, karşımda daha dün Ege’nin topraklarına verilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun fotoğrafları var. 21 Ekim 2014’te İzmir’de, bir yürüyüş sırasında arkadaşları ile en ön safta. Aynı resmin sol köşesinde daha küçük bir portre çekimi. Ve onların altında, cenazede çekilen o nicedir bilinen resimler: Öldürülen oğlunun çerçeveli resmine sımsıkı sarılmış bir anne. Evladının musalla taşındaki tabutuna kapanmış bir baba. Haber başlıkları ise neredeyse aynı. “Karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan çatışma sırasında …bıçaklandı…” Yaşamanın artık çoktandır öldürülmeye dönüştüğü bir iklim. “Karşıt görüşlü” olmanın beraberinde doğal olarak öldürülme riskini de beraberinde getirdiği, ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar uzanan bir yelpazede, artık çocuğunu “okul”a gönderen hiçbir anababanın onu akşam sağ göreceğinden emin olamadığı bir ülke “İnsan hayatının ölçüt olmaktan çıktığı yerde, artık hiçbir şeyin ölçütü kalmamış demektir…” Yıllar önce, İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi Bölümü’nde ders verdiğim sırada, Hüseyin diye çok sevdiğim bir öğrencim vardı. Yirmilerinde, canlı, politik tutumu olan, bu tutumu rahatça sergileme yürekliliğini hep gösterebilen bir gençti. Derslerimi de hiç aksatmazdı. Sonra bir gün, birkaç haftadır onu göremediğimin farkına vardım. Ertesi cuma akşamüstü dersten çıktığımda, koridorda beni bekleyen bir gençle karşılaştım. Aramızda kısa bir konuşma geçti. “Hocam, ben öğrenciniz Hüseyin’in arkadaşıyım…” “Peki nasıl Hüseyin? Merak ettim. Hasta mı?” Ses çıkarmadan bana elindeki mevlit şekeri külahını uzattı. “Hüseyin çatışmada vuruldu dün kırk mevlidi vardı, size şekerini getirdim; sizi çok severdi …” Hüseyin, “karşıt görüşlü” öğrenciler arasında çıkan çatışmada ölmüştü. Elias Canetti’nin yukarıda alıntıladığım sözü sanırım ilk kez o gün böğrüme bir kurşun gibi saplanmıştı. Aradan yıllar geçti. Yollar Deniz Gezmiş’ten, Ali İsmail Korkmaz’dan ve Berkin Elvan’dan Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na uzandı. Ve ben bir kez daha Canetti’nin “Yazarın Uğraşı”ndan bir cümle ile sarsılıyorum: “Yazarın işi, insanlığı ölümün kucağına bırakmak olamaz …” Peki, ama yazar insanlığı durmaksızın ölümün kucağına itenler karşısında güçsüz kalıyorsa? din tepesinden aşağıya doğru indikçe çeşitli kanallardan yayılarak toplumsal bünyenin tamamına nüfuz eder. Kabaca bir tasnif yapacak olursak, bu kanallardan birincisi, rejimin ideolojik baskısını açıkça onaylayıp destek veren, ilk ve doğrudan zeminini oluşturan kalabalıktır. Yine de kim oldukları bilindiğinden kendini rejimin dışında hissedenlerin onlara karşı önlem almaları, kendilerini kollamaları daha kolaydır. Korkunun ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın zih Nazi Almanyası niyetinin tetiklediği davranışlar, üç maymunu oynama hali, bilinçli belleksizlik, vb ikinci ve edilgen kanalı oluşturur. Baskının toplum bünyesinde yuvalanmasını sağlayan üçüncü kanal türünde ise rejimin ana ideolojik tercihleriyle hiç alakası olmayan insanlar yine de oluşan ortamı veri kabul eder ve ondan kendi hasımlarını zayıflatmak, ayaklarını kaydırmak, hatta yeri geldiğinde yok etmek için yararlanmaya bakarlar. Örneğin şu veya bu nedenden ötürü çekemediği komşusundan, yıl Kayıp Sherlock tavanarasında bulundu Kültür Servisi Uzun süredir kayıp olan bir Sherlock Holmes hikâyesi, ilk yayımlanışından yüz yıldan fazla bir süre sonra bulundu. İngiliz edebiyatının en canlı karakterlerinden biri olan dedektif Sherlock Holmes’un yaratıcısı Arthur Conan Doyle’un (18591930) “Brig Çarşısı” adlı öyküyü, 1904’te, İskoçya’nın Selkirk kentindeki bir köprünün yeniden yapılmasına gelir sağlamak için yazdığı belirtildi. 80 yaşındaki Walter Elliot’ın tavanarasındaki bir kitap yığınının altında bulduğu hikâyenin yaklaşık 50 yıldır orada durduğu öğrenildi. 1300 sözcükten oluşan hikâye, 48 sayfalık bir kısa öykü kitabında yer alıyor. Öykü kitabının, 1902 yılında Ettrick nehrinde meydana gelen bir sel baskını sırasında yıkılan köprünün yeniden yapılmasına destek sağlamak için yerel yöneticiler tarafından bastırıldığı öğrenildi. T.C. PAZAR (RİZE) (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/12 SATIŞ Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Rize il, Ardeşen ilçe, Merkez Mah. 136 Ada, 4 Parsel No’lu satışa konu taşınmazın tapu kaydında çay bahçesi vasfında 4.096,7l m2 yüzölçümlü olup, mahallinde yapılan keşifte kadastro bilirkişisi tarafından sunulan raporda; satışa konu parselin ilk tesis kadastrosunda takeometrik ölçülmüştür. Takeometrik ölçü değerleri ile yapılan hesaplamalar sonucunda parselin yüzölçümü 4.795,01 m2 gelmekte olduğu, hesaplanan değerlere göre kadastro paftası yaklaşık uymakta, tapu yüzölçümü ile kadastro paftasının uymadığı, yüzölçüm farklılığı tecvizinde çok dışında kaldığı, ilk tesis kadastrosunda hesaplanan yüzölçümün hatalı hesaplandığı, parsele imar planı uygulandığında 165,40 m2 imar yoluna, 1.131,98m2 imar alanına, 3.497,63 m2 imar dışında tarım arazisi olarak kaldığı belirtilmiştir. Taşınmaz şehir merkezine yakın mesafede olup, Ardeşen Belediyesi’nin tüm imkân ve hizmetlerinden yararlanmaktadır. Taşınmazın imar planı içerisinde kalan kısmının değeri 169,797,00 TL’dir. İmar planı kısmı dışında kalan kısmın çay bahçesi vasfında olduğu, bu kısmın değerinin 174.881,50 TL olduğu tespit edilmiştir. KDV oranı %18’dir. Kıymeti: 344.678,50 TL Kaydındaki Şerhler: Tek Genel Müdürlüğü lehine 75 m2 ve 40 m2 irtifak hakkı vardır. 1. Satış Günü: 09/04/2015 günü 10.00 10.20 arası 2. Satış Günü: 04/05/2015 günü 10.00 10.20 arası Satış Şartları:1 İhale açık artırma suretiyle Pazar İcra Müdürlüğü’nde yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden, elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/12 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 12/02/2015 İİK.m.126 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 28904) T.C. BİRECİK (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2011/1 SATIŞ Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Şanlıurfa il, Birecik ilçe, Ayran köyü 805 Parsel No, toprak yapısı taşlı, kalkerli yapıda, %56 eğimli kuru tarım arazisi. Üzerinde 2025 yaşlarında antepfıstığı ağaçları ile 56 yaşlarında verim çağına yeni gelmiş zeytin ağaçları mevcut. Yüzölçümü 12.300 m2. Kıymeti: 150.152,25 TL KDV Oranı: %18 1. Satış Günü: 03/06/2015 günü 11.0011.10 arası 2. Satış Günü: 29/06/2015 günü 11.00 11.10 arası Satış Yeri: Birecik İcra Müdürlüğü 2 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Şanlıurfa il, Birecik ilçe, Ayran köyü 1150 Parsel No, toprak profili derin, kırmızı organik maddece zengin kuru tarım arazisidir. %67 eğimlidir. Üzerinde 4550 yaşlarında antepfıstığı ağaçları ile 3035 yaşlarında 20 adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Yüzölçümü 10.400 m2 Kıymeti: 332.780,06 TL KDV Oranı: %18 1. Sarış Günü: 03/06/2015 günü 11.20 11.30 arası 2. Satış Günü: 29/06/2015 günü 11.20 11.30 arası Satış Yeri: Birecik İcra Müdürlüğü Satış Şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/1 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 26/01/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 29422) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle