23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 7 Kasım 2015 EDİTÖR: CAN DOKER İHL’lilere çılgın projeler Dini eğitim politikalarında adı sıkça geçen ÖNDER, imam hatip liselilerin kitap kafeler işletmesi ve ‘dava’ kampları kurmasını istedi illi Eğitim rimliliklerini değerlendiBakanlığı’nın ren faaliyetlere katılmadini eğitim kosı gerektiğinin vurgulandınusunda önem verdiği kuğı Okul Aile Birliği rehberuluşlardan İmam Harinde, yine velilere “Araptip Okulları Mezunları ve ça öğretiminin işleyiş ve SİNAN Mensupları Derneği (ÖNverimliliğinin değerlendiTARTANOĞLU DER), imam hatip lisesi rilmesine ve Kuranı kerim öğrencilerinin kentlerde öğretiminde yeni yöntem kitap kafeler açmasını ve işletme arayışları çalışmalarına katkı versini istedi. ÖNDER, velilerin İHL mek” görevleri önerildi. Velileröğrencileri için kamplar düzenleden, “Öğrencilerin İslam düşünmesi gerektiğini belirtti, kamplar cesinde öncü şahsiyetleri tanımada “Öğrencileri dava sahibi yapaları için bir çalışmanın yapılmacak konuşmalar tertip edilmesi, sı” istendi. bu meyanda kitaplar ve filmlerin İHL’liler kafe açsın seçilmesi” istendi. Rehberde, imam hatip lisesi öğ‘Rehber’ hazırlandı rencilerinin “kitap kafeler” işleAdı dini eğitim politikalarıntebileceğinin belirtilmesi dikkat da sık sık geçen ÖNDER, özellikle çekti. Rehberde, bunun için “beimam hatip okulları okul aile birlediyelerle işbirliği yapılarak, şeliklerinde görev alan ve almak ishirlerde her öğrencinin erişimine teyen üyelerine ilişkin “Okul Aile açık nitelikli kitaplardan oluşan Birliği Rehberi” hazırladı. kütüphaneleri olan kafeler açılaRehberde, öğrenci velilerine, bilir” ifadeleri kullanıldı. “öğretim etkinliklerinin destekDava için İHL kampı lenmesi” görevi verildi. Okul aile birliklerinin, “öğretim yöntemOkul aile birliklerinin kamplar leri ve materyal gelişimi konusun düzenlemesi gerektiğinin belirtilda çalışması” gerektiğinin belirtil diği rehberde, kampların düzendiği rehberde, bunun için velilelenmesi aşamasında öğrencilerin rin stratejik konuların belirlenip gelişim düzeylerinin göz önünprogram geliştirme çalışmalarına de bulundurulması gerektiği kayöncülük edebileceği ifade edildi. dedildi. Rehberde, “Lise dönemiRehberde, “Söz konusu imam hanin ergenlik denilen buhranlı dötip liseleri olduğunda dinin temel neme denk geldiği düşünüldüğünmetinlerine ulaşmada en önemde, özellikle de erkek öğrencilere li konu olan Arapça öğretiminin yönelik, enerjilerini atabilecekleri üzerinde odak çalışma yapılması içerikte kamplar düzenlenmelidir. nın önemli konular arasında oldu Bununla birlikte öğrencilerin içinğu görülecektir” ifadelerinin kulde bulundukları duygusal durumlanılması dikkat çekti. lar dikkate alınarak onları motive edecek, dava sahibi yapacak koKuran için yeni yöntem nuşmalar tertip edilmeli, bu meVelilerin imam hatip ortaokulla yanda kitaplar ve filmler seçilmerı ve imam hatip liselerinde okulidir” denildi. lANKARA tulan derslerin işleyişleri ve ve haber 13 AİLELERİYLE GÖRÜŞEMİYORLAR M Erzurum değil sanki Guantanamo ALİ ÇELİKKAN ylül ayında Edirne’ye yürümeye çalışan mülteciler uzun süredir ülkenin dört bir yanındaki Geri Gönderme Merkezleri’nde tutuluyor. İmzalatılan kâğıtlarla ülkelerine geri gönderilme riskiyle karşı karşıya olan 140 kadar mülteci, Erzurum Aşkale Geri Gönderme Merkezi’nde, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ndaki “avukata danışma haklarından” bile mahrum bırakılıyor. Erzurum, Aşkale’de şiddete maruz kaldıklarını söyleyen mültecilerin arasında Nesrin Bekir (28) de var. Halep Üniversitesi’nde kimya mühendisliği okuyan Nesrin, ailesiyle birlikte önce Afrin’e, sonra Hatay’a göç etti. Nesrin, eylül ayında Ege Denizi’ndeki tekne facialarına karşı yapılan gösteri yürüyüşünün ardından polis tarafından tutuklandı. 5 gün Edirne’de tutulduktan sonra önce Aydın’a, oradan Aşkale’ye gönderildi. Baba Abdürrahman Bekir, Suriye’de ünlü bir senarist. Hatay’da sigara satarak geçimini kazanan Bekir, kızını bulmak için gittiği Erzurum’da “Ankara’dan izin alınmadığı” gerekçesiyle kızıyla görüştürülmüyor. “Kış olduğu için kıyafet götürmüştüm, yasak dediler” diyen Bekir, çabalarına rağmen Nesrin’i göremeden Hatay’a dönmek zorunda kalmış. E ‘Bir daha aramayın’ G20 öncesi IŞİD operasyonu mniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne (TEM) bağlı ekipler, 1416 Kasım tarihleri arasında Belek bölgesinde düzenlenecek olan G20 zirvesi öncesi IŞİD operasyonu başlattı. Antalya merkez, Alanya ve Manavgat ilçelerinde özel harekât polislerinin de desteğiyle birçok adrese dün sabaha karşı baskın yapıldı. Operasyonda 2’si Rus, 2’si kadın 20 kişi gözaltına alındı. Aramalarda IŞİD’e ait materyaller ele geçirilirken şüphelilerin Irak ve Suriye’deki militanlarla irtibatta olduğu öğrenildi. Antalya’da düzenlenen IŞİD operasyonunda 2’si Rus, 2’si kadın 20 kişi gözaltına alındı. E Öte yandan Fas’tan İstanbul’a gelen, IŞİD’e katılacağı şüphesiyle gözaltına alınan 40 Faslı ve 1 Suriyeli sınır dışı edildi. Polis, daha önce sarıklı ve sakallı gelen IŞİD’lilerin artık kendilerine modern görünüm vererek Türkiye’ye girmeye çalıştıklarını belirledi. İstanbul’da iki kızının IŞİD saflarına katıldığını iddia eden gözü yaşlı aile, kaçan kızları için devletten yardım istedi. Aile, kızları Esin A. (18) ile Elif A.’nın (20) IŞİD saflarına katıldığını ileri sürdü. Anne Esma A., kızlarına da “geri dönün” çağrısında bulundu. ralarında eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de bulunduğu 23’ü tutuklu 143 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk sayfasında “Paralel Devlet Yapılanması İd 22 Temmuz iddianamesi kabul edildi Behramoğlu’nun A yazısı için BirGün’e dianamesi” yazan iddianamede, siyaset, iş, medya ve spor dünyasından tanınmış isimlerin de bulunduğu 57 kişi “mağdur”, 209 kişi ise “müşteki” olarak yer alıyor. İddianamede şüphelilerin “yasadışı dinleme” yaptıkları iddia ediliyor. Cizre’de patlamamış bombaya basıp bir ayağını, bir elini kaybeden Yusuf’u hatırlıyor musunuz? nce şöyle bir sahne geliyor gözümün önüne. Cizre’den Diyarbakır’a giden şehirlerarası otobüste, bir yolcunun kucağında bakkaldan istenmiş sarı mukavva bir kutu var. İçinde bir horoz. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gidiyorlar. Çünkü 13 yaşındaki Yusuf ameliyatın narkozundan sıyrılır sıyrılmaz horozunu sormuş. Cizre’den bir komşunun taşıdığı o hoPınar roz, hastanenin arç n ü ka tarafındaki bahğ Ö çeye bırakılacak, hemen bahçe katındaki odada yatan Yusuf, bir hafta boyunca camdan horozuna bakacak, Cizre’nin horozu bir hafta Diyarbakır’da ötecek. Son üçdört ay içinde ne kadar çok ölüm gördük ya da parça buçuk bedenleriyle ölmeye çok yaklaşanları. Yusuf’u hatırlar mısınız? Cizre’de 4 Eylül’de başlayan sokağa çıkma yasağının bittiği sekiz gün sonrasında, evinin yakınında patlamamış bombaya basarak bir ayağını, bir elini kaybetmiş, bir ayağı da ağır yaralanmıştı. Kollarının altından komşusu tutmuş, güzel yüzü dehşet içinde donmuş, hastaneye yetiştiriliyor Yusuf. O fotoğrafı hatırlarsınız. Oynayan çocuk gördükçe eski haline dönmek istiyor Ö Yusuf’a destek olmak isteyenler için Yusuf Şık’ın hesap numaraları: TL IBAN: TR76 0001 0000 9173 8228 0150 01 soruşturma! irGün gazeteB si, yazarımız Ataol Behramoğlu’nun 4 4 ABD Doları: IBAN: 4 Euro: IBAN: TR22 TR49 0001 0000 9173 8228 0150 02 0001 0000 9173 8228 0150 03 Mermiler uçuşurken Cizre Bir ay önceydi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin bahçeye bakan o odasında Yusuf, yeni alınmış tabletinden film izliyor. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden bir grup avukat da var. Soruyorum, “Hızlı ve Öfkeli”ymiş seyrettiği filmin adı, biz gelince durduruyor. Yusuf, zekâsı, ruhunun inceliği, uzun kirpiklerinden sızan bir çocuk. Yusuf çok öfkeli ama. Mardin’de bir şantiyede şoförlük yapan babası Ramazan Şık, para buluşturup ne isterse aldıklarını söylüyor. Yanında ağlamamak için yanaklarının içini yiyip tırnaklarını avucuna gömerek ge zen annesi Sultan Şık, Yusuf’un sakinleştirici almadan zor uyuduğunu, sabah uyanıp ağlamaya başladığını anlatıyor. Ara ara “Keşke ölseydim” diyen, aslında çok neşeli 13 yaşında bir çocuk. “Oğlum deme, bak yaşaman mucize, yanımdasın, seni kokluyorum, yapma böyle...” diyormuş Sultan Şık. “Ben daha çocuğum anne, beş dakika durur muydum yerimde eskiden. Ben ne yapacağım” diye söyleniyormuş. 4 Eylül günü ağır silahlı özel bir birliğin Cizre’ye girmesiyle halk kaçışmaya başladı. Sultan Hanım “Tepemizden mermiler uçuşuyordu, daha önce sadece merhabam olan birinin evine sığınmak zorunda kaldık” diyor. Sonra sekiz gün o evde geçiyor. Bunlar savaş filmi değil; savaş. O iki aile birlikte roketten, mermiden gizlenerek, temizi bitince çamurlu su içerek, çocuklara kalsın diye büyükler yemeyerek tam sekiz gün geçirdi. Antalya’ya tatile giden o yakın arkadaşına spor ayakkabılarını ödünç vermiş Yusuf, onları geri alacak. Bir roketin yıktığı duvarın üzerinden zıplayıp çok da kullanmadığı bir yoldan buluşacakları köşeye doğru yürüyor. Patlamamış bir bomba, değmesiyle havaya uçuruyor Yusuf’u. Sultan Şık tam o sırada oğlu ölen bir komşusunun evinde. Gürültüyle dışarı fırlıyor: “Bir çocuk gördüm, başına toplanmış bir dolu insan. Yaklaştım, atletiyle kaprisinden tanıdım, Yusuf. Belki dedim başı yarılmış, bir şey olmuş. Bir baktığımla, ne el var ne bacak, bir ayak da parçalanmış. Orada düşüp hendeğe bayılmışım.” Yedi çocuğun en küçüğü, ailenin pek kıymetlisi Yusuf. “Sonra bir Akrebin karşısına attım kendimi, elimi açtım, bağırdım. Beni öldürün, niye yaşıyorum ki bu saatten sonra. Ses çıkarmadılar.” tığı kilimde uyudu. Camın çerçevenin indiğini, hasarlı olduğunu biliyorlardı, haftalarca Cizre’deki evlerine gidemediler. Çocukların hepsi başka bir yerde; “Yaprak dökümüne döndük” diye yakınıyor Sultan Hanım. Kulağıma eğilip “Allah onu belki de horozun hatrına bize verdi” diyor sonra. Sokağa çıkma yasağı sırasında mahsur kaldıkları evden ayrılır ayrılmaz, kendi evlerinin hava boşluğunda aç susuz kalan horozuna koşmuş Yusuf. Buğday yedirmiş. Bütün arkadaşlarının güvercinleri açlıktan ölürken, onun horozu yaşamış. “Yusuf yaşattı onu” diyor annesi, “Allah da onu yaşattı.” O gün hastanenin girişinde ablası Aslı Şık’la karşılaşmıştık, elindeki kafeste sapsarı bir muhabbet kuşu vardı. Teyzesi Leyla Hanım “Yusuf gibi sapsarısını aldık” diyordu. Hastaneye girişi yasak olduğu için “Çekdar”ı sedyeyle bahçeye çıkarıldığında görecekti Yusuf. Kuşun adını o koymuştu. Cumhuriyet’te 22 Ağustos’ta yayımlanan “Ortaçağ’dan sesleniş” başlıklı köşe yazısı nedeniyle kendi gazeteleri Behramoğlu ne soruşturma açıldığını duyurdu. Behramoğlu, soruşturmayla ilgili yaptığı açıklamada, “Hem dava konusu, hem de açılış biçimindeki şaşkınlık ortaçağlara yakışır. Soruşturmanın BirGün’e açılmış olması da mizah konusudur” ifadelerini kullandı. BirGün gazetesinde yer alan haber ve köşe yazılarında, Cumhurbaşkanı’na hakaret ve iftira edildiği iddiasıyla da gazetenin Yayın Danışmanı Barış İnce, Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı, Sorumlu Müdürü Cansever Uğur, muhabiri Zeynep Yüncüler ve yazarı Nazım Alpman hakkında soruşturma açıldı. Gazetenin 6 Eylül tarihli ‘Alçak Gönüllü’ manşetiyle ilgili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Umut Tepe tarafından ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Bugün muhabirinden ‘kayyum’a suç duyurusu ‘Nasıl yazacağım?’ ‘Öldürün beni...’ Muhabbet kuşu Çekdar Sokağa çıkma yasağının kalktığı gün Yusuf dışarı çıkmak istiyor; en sevdiği arkadaşıyla buluşacak. Bayramda O günden beri Sultan Şık Diyarbakır’a nakledilen Yusuf’un yanında, babası Ramazan Şık işten izin aldı, haftalarca hastane bahçesine at Yusuf’un sağ eli bileğinden koptuğu için, ayıldıktan sonra ilk sorularından biri de “Ben bundan sonra nasıl yazacağım” olmuştu. Şimdi yavaş yavaş sol eliyle yazmaya çalışıyor; okula dönmeye hevesli. Bir elinde küçük sarı bir tespih, onunla oynuyor ara ara da. Tespih seviyor bir de Yusuf. Ailesi, hastaneden çıkıp Diyarbakır’da anneannesinin evine geçmesinin ona iyi geleceğini düşünüyordu, tam öyle olmadı. Gerçek hayata karışmanın, misal pencereden oynayan çocukları görmenin içini daha da kararttığını söylüyorlar. Ağrısı çok, ilaçlar kâr etmiyor, uyuyamıyor ve sürekli ağlıyor. Ne istiyor? Sadece eski halini. Ayakkabılara ne oldu derseniz... Olay günü buluşmaya gittiği o çok sevdiği arkadaşı, moral verir diye gelip bir hafta Yusuf’un yanında, hastanede kalmış. “Al” demiş Yusuf giderken, “ayakkabılar senin olsun”. ahkeme kararıyla İpek Koza Grubuna bağlı şirketlere kayyum atanmasının ardından işten çıkartılan Bugün gazetesi muhabirlerinden Cihan Acar ve Bilal Şahin “Anayasa’yı ihlal”, “işyerini İşgal”, “görevi kötüye kullanma”, “kişilik haklarına saldırı” ve “hakaret ettiği” gerekçesi ile gazeteye kayyum olarak atanan Hasan Ölçer hakkında suç duyurusunda bulundu. Ölçer ile gazetenin “Kayyumla gasp” manşeti nedeniyle tartıştıklarını belirtilen Acar ve Şahin, Ölçer’in kişilik haklarına hakaret ettiği kaydedildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet M Kuban ve Güvenç’ten demokrasi konferansı ki bilge Doğan Kuban ve Bozkurt Güvenç, “Çağdaşlık ve Demokrasi” konulu konferansta bir araya gelecek. Halka açık olan konferans, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu Fazıl Say Konferans Salonu’nda bugün 17.00 19.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Konferans, Bahçeşehir Üniversitesi ile Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisi işbirliği ile gerçekleştiriliyor. lİSTANBUL/Cumhuriyet İ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle