Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Perşembe 5 Kasım 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 adi, “Siyasi önderlik konusunda yetersiz CHP” diyen Soner Yalçın gibi fazla kibarlık yapmayalım.. Onun gibi “Atatürk’ü adını bile ağzına alamayan bir CHP var karşımızda!” demeyelim. Ama kemali nezaket ile ekleyelim: “Bülent Ecevit’i bile unutan ‘CHP önderliği’, Atatürk’ü niye ansın ki?” Bugün 5 Kasım... Bendeniz için bu tarih özellikle ve şahsen çok önemlidir. 10 Kasım’ın yarısı olduğu için değil... Ecevit de pederim gibi son nefesini vermek için bu tarihi seçmişti. Karaoğlan’ın, yaşı müsait her yurttaşın şahsi yaşamında özel bir yeri vardır elbette. 1969’da Ecevit CHP genel sekreteri iken bendeniz de Mülkiye “Ortanın Solu Derneği” sekreteryasında idim. 37 yıl sonra o babamla aynı tarihte öldüğünde de bendeniz de partisinin son genel sekreteri idim. Allah kimseyi son genel sekreter, son genel başkan, son genel yayın müdürü yapmasın. CHP önderliği elbette ve CHP’nin başındaki son önderlik olmayacaktır. Olmamak için gösterdiği cansiperane içtenlik gayet açık. “Hesap uzmanlığı” birikimini, seçim gecesi anında konuşturmuş Ve “binde 4’lük artışı” yorumlarken “Oylarımız yeterince artmadı. Sorumluluğumuz arttı!” demesi, ikide bir “hesap uzmanlığını” hatırlatması önemli. O yüzden Tayyip Bey kıl kaptı. Maliye Hesap Uzmanları Kurulu’nu bir emirle yok etti. HHH Ecevit’in çalışma masasının altında çerçeve içinde çok eski tarihli bir gazete sayfası görmüştüm. 8 sütuna şu başlıkta: “Ona şairden başbakan olmaz diyorlardı!..” vardı. Politika gibi, şiir de onun için tutkallı bir tutkusuydu. “Şiirsiz kalan toplum bu nedenle insanlığın anadilinden kopmuş olur. Dile yabancılaşır, o yüzden kendine de yabancılaşır” diyordu. (10.02.1994, Aktüel dergisi) H Sol birliğe mecbur, çünkü 2019’da üç seçim var spanya devriminde anarşistler, komünistler ve sosyalistler aralarında çatışmaya başlayınca kazanan Franco oldu. Almanya’da komünistler ve sosyalistler birbirlerini öldürmeye başladığında zaferi Hitler kazandı. Bu örnekleri verdikten sonra “Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada solun derdi ‘birlik’ti” diyor Uruguay’ın eski Başkanı Jose Mujica: “Uruguay’da sol, birlik olması gerektiğini öğrendiği gün kazanmaya başladı.” Mujica bu sözleri CHP’nin davetlisi olarak geldiği Türkiye’de söyledi. Tam da seçim sandıklarının konulduğu gün… Seçimin sonucu malum, nedenleri günlerdir televizyonlarda, gazete sütunlarında dile getiriliyor. Herkes olaya kendi penceresinden bakıyor. Bir şey daha konuşuluyor ki o da Mujica’nın dediği gibi solun derdi olan ve bir türlü sağlanamayan ‘birlik.’ Türkiye, bir yol kazası olmazsa 2019’da tüm yönetim kademesini belki de sistemini değiştirecek üç seçimi birden yapacak: Yerel seçim, genel seçim ve cumhurbaşkanı seçimi. İşte bu manzara Ankara’nın sol kulislerini hareketlendirdi. Eğer solda bir birlik olacaksa bu öncelikle parlamentoda temsil olanağı elde eden iki parti yani CHP ve HDP öncülüğünde olacak diyen kimi isimler şimdiden harekete geçilmesinden yana. Sandalye sayısı bakımından dördüncü parti konumuna düşen MHP aradan çıkınca CHP ve HDP Meclis’te yan yana oturacak artık. Sadece bu bile birlik yanlısı isimler için bir başlangıç olarak algılanıyor: “Yan yana oturup ortak muhalefet edebilirlerse empati sempatiye dönüşürse; Kemal Bey’in iyi niyeti, Demirtaş’ın dirayetli duruşu ve Sırrı’nın esprileriyle bu iş olur.” AKP’nin daha doğrusu Erdoğan’ın hareketlerini hesaplayarak kaba taslak yol haritası çizenler bile var. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri birleştireceğini düşünen CHP’lilere göre, “Öncelikle yerel seçim sonuçlarına bakmak isteyecektir. Oradan çıkacak sonuca göre eksikliklerini tamamlamak, yüklenmesi gereken yerleri belirlemek isteyecektir. Sol ise bunu kendi lehine çevirebilir ve öncelikle yerelde bir ittifak kurabilir. Bunun nasıl olacağı günün şartlarına göre konuşulur. Daha sonra da genel seçimde ve Cumhurbaşkanı seçiminde birlikte hareket edilir” diyor. Muhafazakâr ve milliyetçi kesimin büyük oranda 1 Kasım’da AKP’de birleştiğine dikkat çeken CHP’li bir yönetici de “Birlik olmadan muhafazakâr sağı alt edemeyeceğimiz ortada” diyor. 1 Kasım’dan ders çıkarılması gerektiğine dikkat çeken CHP’li yöneticiye göre solun birlik olması halinde oy oranı en az yüzde 40, parlamento dışı solun da katılmasıyla ve yaratılan rüzgârla birlikte bu oran daha da yukarı çıkacaktır. Bu da iktidar demektir. Elbette bu koşulların oluşması için önce CHP içinde ciddi bir tartışma süreci yaşanacak. Bugünlerde başlayan farklı ideolojik çizgilerden yükselen ‘değişim’ seslerinin en baskın olanı ise “Sol değerlere sahip çıkalım” diyenler: “Sağdan sempatik insanlar çekilerek bu iş olmaz. Bizim önce ideolojik netliği sağlamamız lazım. Parti yüzde 25’e sıkışmış durumda. Bunu aşmanın yolu da sol değerlere sahip çıkmaktan geçiyor. Kurultayda da tüm bunlar konuşulacaktır.” HDP, HDK, DBP ve DTK eşbaşkanlarının önceki gün yaptığı ortak açıklamada da “CHP’nin de ana muhalefet partisi olarak bu tarihi günlerde barış ve demokrasi adına üzerine düşen sorumluluğu cesaretle yerine getireceğini umuyoruz. Sorunlarımızın çözümünde parlamento içi ve dışı bütün demokrasi güçlerinin birlikte hareket ederek Meclis’i çözümün odağı haline getirebileceğine inanıyoruz” deniyordu. Mujica ile başladık onun sözü ile bitirelim: “Güçlü olmak büyük kalabalıklarla mümkündür. Oldukça basit ama solun bunu anlaması çok kolay olmuyor.” Biz de umalım ki sol bu kez ‘basitçe’ anlasın… Daha önce birkaç kez denenen, 7 Haziran öncesi ‘Barış Bloku’yla istenen şey bu kez ‘Demokrasi Bloku’ ile hayata geçirilsin. 5 KASIM 2015 SAYI: 32901 İ Ecevit’in heykeli yüzde 42 yüzünden mi unutuldu? Siyasetin fırtınaları içinde yorulmadan, yabancılaşmadan koşabilmesinin sırrı, herhalde şiirle soluklanmayı bilmesindeydi... Yasaklılık günlerinde yaşı 70’e merdiven dayamışken eşi Rahşan Hanım ile kurduğu partiyi iktidar yapıp tekrar başbakan olmasında gönül ve fikir adamı olmasının payı büyük. Ecevit, “şairden başbakan olmaz” sözüne takılmıştı. Benzetmek gibi olmasın, bu da “Muhtar bile olamaz!”a takmış! Her fırsatta “muhtarlarla halvet olması” bundan “Şiir bağlamında” ki benzerlik ise raslantı: Biri yüreğinden kopanı mısralara töküyor. Öteki borusunu öttürmek için başkalarının şiirlerini ezberden döktürüyor. HHH Ecevit şöyle diyordu: “Siyasetçinin bütün dünyası siyaset olursa, siyasette yenildi mi veya siyasetten ayrılmak zorunda kaldı mı dünyasının yıkılacağını sanabilir. O yüzden siyasete sımsıkı sarılır. Oysa siyaseti bırakınca veya siyaset onu bırakınca kendisini bekleyen ve bir başka dünyası varsa yüreğinin bir köşesinde o dünyasını yaşatabiliyorsa gözünü hırs bübehicak@yahoo.com.tr tanahmet@gmail.com rümez siyaset adamının...” Ecevit, “binde www.ahmettan.com 4’lük başarılara” ve muhtarlara yatırım yapanlara mesaj mı veriyor? 1954’te yazdığı “İnsan” şiiri üzerinden CHP önderlik realitesine geçiş yaparak noktalayalım: “Elbette senden doğru söyleyecekti, yazdığın şiir. Elbette senden güzel olacaktı çizdiğin resim, yaptığın heykel” HHH Rahşan Ecevit yanında Emrehan Halıcı ile 2011 seçimlerine girilirken CHP liderini ziyaret etmişlerdi. Ecevit’e saygısı bilinen Kemal Bey de onlara CHP Genel Merkezi önüne Ecevit’in bir heykelinin dikilmesi sözü vermişti. Ama bu söz “yüzde 42” üzerinden “binde 4’lük başarıyı” hatırlatacağı için mi nedir, hiçbir zaman yerine getirilmedi! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİH POROY ava meydanına giden ana yol kapatılmış, törenin yapılacağı alanda binlerce hemşerimiz ve on binlerce polis yer almıştı. Başbakan kalabalığı süzdü ve konuşmaya başladı: Milli uydu, uçak ve otomobilden sonra şimdi de yüzde yüz milli bir Frankenştayn yaratmanın onurunu sizlerle paylaşıyorum. Kıymetli doktorlarımız ve mühendislerimiz dünyanın bütün âlimlerini kıskançlıktan çatlatacak bir başarıya imza atmışlardır. Uzay araştırmalarında çok ilerlemiş olan Çinliler bile bugüne kadar böyle bir şey yapamadılar; onlar yapa yapa Xian’da bulunan seramikten askerleri yapabildiler. Son günlerde Guardian’ın ve bir sürü Zaytung’un bu dünyada eşi görülmemiş başarımızı çekemeyip neler yazdıklarını biliyorsunuz. Şimdi Frankenştaynımızı yaratan bilim takımının başı olan Profesör Haydar size gerekli teknik açıklamaları yapacaktır. Haydar Hoca, benim çocukluk arkadaşımdır; hayvanat bahçesi müdürlüğü sırasında edinmiş olduğum deneyimler, bu çalışmalarda büyük çapta yararlı olmuştur. Haydar Hoca: Milli Frankenştaynımızı meydana getirmek kolay olmadı. Her organını büyük bir titizlikle seçtik. Tamamen organik olan bu mükemmel yaratık için Spiegel’in ileri sürdüğü gibi ithal kertenkeleler değil hakiki Kurbağalıdere kurbağaları ve Ayvansaray solucanları kullanılmıştır. Bu malzemeye Aspendos’tan yeterli miktarda edinilmiş mutfak mermeri de katılmıştır. Rengi şu anda biraz fazlaca beyaz görünse bile iklim ve tabiat şartlarının etkisiyle zamanla orijinali ile aynı renge dönüşeceği kesindir. Domuz eti içermemektedir. Beynini IŞİD’den sağladığımız külliyen yalandır. Kafatasına monte edilen, Sayın Başbakanımızın Konya’dan getirdiği irice bir malak beynidir. Siz onun seçim gezileri sırasında çarşıda sadece esnafın elini sıktığını sandınız; o aslında kasaplarla bize getireceği beynin pazarlığını yapmakta, görülmemiş bir özveriyle bilim âlemimize katkıda bulunmaktaydı. Frankenştaynımızın içine yerleştirdiğimiz prompterler sayesinde konuşmalarının bir yere bakmadan ve bakmama numarası yapmadan sürdürebilecektir. Şimdi sorularınızı cevaplaması için sözü yeniden Sayın Başbakanımıza bırakıyorum: Biri sordu, söyleyeyim: Son kullanma tarihi diye bir şey yoktur; inşallah çok yaşayacak ve Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın 33 yıllık iktidar rekorunu kıracaktır. Danışmanlığına milli bir partimizden bize katılan vekillerden birini atayacağız. Adını şimdilik açıklamamayı, onu İgor kod adıyla anmayı tercih ediyoruz. Vergi mi dediniz? Hayır, niçin versin? Evet, yasa yapar ama bunlara uymak zorunda değildir. Kafasının üstüne neden mi monte ettik o pervaneleri? Sıcak havalarda serinlesin diye tabii. Ha bir de bakarsın bir aksilik olur, bunca itinaya rağmen işler iyi gitmez. Gerekirse selametle uçuversin gitsin diye ekledik onları. Ulusal bir Frankenştayn yarattık! H ŞANS TOPU 5+1 BİLEN: 228 bin 60’ar TL (3 kişi) 5 bilen: 6 bin 842’şer TL 4+1 bilen: 371.85’er TL 4 bilen: 38.75’er TL 3+1 bilen: 20.90’ar TL 3 bilen: 4.65’er TL 2+1 bilen: 6.30’ar TL 1+1 bilen: 3.70’er TL 01, 02, 18, 20, 30 + 2 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. irmi birinci yüzyılda dünya ölçeğinde rekabet edebilecek seviyeye ulaşmanın yolu bilişim ve teknolojiden geçmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin rekabet ortamında öne geçebilmesinin, dünya ticaretinde pastadan en büyük payı almasının ve dolayısıyla vatandaşlarının refah düzeyini arttırmasının yolu bilişim ve teknoloji yatırımlarından geçmektedir. Bu kapsamda, devletler; bilişim ve teknoloji yatırımlarının gelişmesi için araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık vermişlerdir. Geçmişten günümüze baktığımızda; ArGe faaliyetleri ya doğrudan devlet kurumları eliyle ya da özel sektör eliyle yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Dünyada ArGe faaliyetlerine en fazla önem veren ülkeler OECD ülkeleri ve günümüz itibarıyla en fazla ArGe harcaması yapan ülke Amerika Birleşik Devletleri. Ancak, önümüzdeki 20 yıl içinde Çin’in ArGe faaliyetleri ve harcamaları açısından dünya lideri olacağı öngörülmekte. Y ArGe destekleri hedefine ulaşıyor mu? kaynaklar ayrılmakta, ancak ayrılan bu kaynaklar oldukça yetersiz kalmakta. Özel sektörün ArGe harcamalarını teşvik etmek ve arttırmak amacıyla gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine ArGe indirimi hakkı getirilmiş. Düzenleme; Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’da yer almakta. Özü itibarıyla mükelleflerin yapacakları ArGe harcamalarının yüzde 100 kadar tutarı gelir ya da kurum matrahından indirebilmesine imkân sağlamakta. Ayrıca ilgili ArGe işinde görev yapan personelin ücretinden alınması gereken stopaj ve SGK priminin belli kısmı alınmamakta. Verilen bu teşvikin ArGe faaliyeti için yeterli olmadığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın istatistiklerinden belli olmaktadır. 2013 yılı kurumlar vergisi beyannamesi istatistiklerine bakıldığında; Kurumlar Vergisi Ka İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.04 05.48 06.10 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.32 12.55 15.38 07.14 12.39 15.24 07.34 13.02 15.50 Akşam 18.05 17.52 18.18 Yatsı 19.27 19.12 19.35 Türkiye’nin kalkınması ve refah düzeyinin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşması ancak teknoloji alanında yapacağı gelişmeler ile mümkün olabilir. Bunun yolu da teknoloji, ARGE ve inovasyon alanlarındaki harcamalara bağlı. Ülkemizde de dünya ülkelerinde olduğu gibi devlet ve özel sektör tarafından ArGe faaliyetlerine Türkiye’nin durumu! Teşvik yeterli mi? nunu kapsamında 247, 5746 sayılı kanun kapsamında 562 mükellefin ArGe indiriminden yararlandığı görülmekte. 2013 yılı sonu itibarıyla 600 binin üzerinde kurumlar vergisi mükellefinin olduğu ülkemizde ArGe faaliyetinde bulunarak ArGe indirimi teşvikinden yararlanan mükellef sayısı sadece ve sadece 809. Bunların toplam harcaması ise 1.390.748.395 TL. OECD’nin 2013 yılı verilerine göre ArGe harcamasının büyüklüğü açısından Türkiye 50 ülke arasında 35’inci sırada yer almakta. ArGe harcamalarının GSYİH’ye oranı Güney Kore’de yüzde 4.36, AB ülkelerinde yüzde 1.98, OECD ortalaması yüzde 2.40 iken Türkiye’nin oranı yüzde 0.95 olup gelişmiş ülkelerin çok uzağında bulunmakta. 2013 yılı kurumlar vergisi beyannamesi bilgileri üzerinden baktığımızda, ülkemizde kurumlar vergisi mükelleflerinin ArGe indirimi kapsamında yapmış olduğu harcama 1 milyar TL’yi biraz aşmış iken Güney Kore’de bir firmanın 2014 yılı için öngördüğü ArGe harcaması 14 milyar dolar civarında. Görüldüğü gibi, sadece vergisel teşvik ile genel anlamda sağlanan ArGe desteği teknolojik yenilik yaratacak çalışmalar için yeterli olamamış. ArGe için daha kapsamlı, itici ve nokta isabetli teşviklerin getirilmesi gerekir. Bunun için de öncelikle teknoloji konusunda yatırımı olan firmaların görüşleri alınarak düzenlemeler yapılmalıdır. düzenleyen İş Kanunu’nun 28. maddesine göre, işten ayrılan işçiye işveren tarafından çalışma belgesi verilmesi gerekmektedir. Çalışma belgesi, “işveren tarafından işten ayrılan işçiye verilen ve işçinin işinin çeşidi ile süresinin gösterildiği belge”dir. İşçiye verilecek çalışma belgesinde, işçinin işyerinde yaptığı işin ne olduğu ve ne kadarlık bir süre bu işi yaptığı belirtilmelidir. 1475 sayılı Eski İş Kanunu’ndaki Türkiye İş Kurumu’ndan temin edilen ve işyerinde çalışan işçilere verilme zorunluluğu bulunan “İşçi Çalışma ve Kimlik Karnesi” uygulaması 4857 sayılı İş Kanunu’yla kaldırılmış olup “İşçi Çalışma ve Kimlik Karnesi” düzenlenmesine gerek yoktur. Çalışma belgesinin vaktinde verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar gören işçi veyahut işçiyi işine alan yeni işveren, eski işverenden tazminat isteyebilir. Çalışma belgesinin vaktinde verilmemesinden zarar gören işçinin veya işçiyi işine alan yeni işverenin, eski işverenden tazminat isteyebileceğine yer vermiştir. Ancak, madde metninde çalışma belgesinin ne zaman verileceğine dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. İşin doğası gereği, söz konusu çalışma belgesinin iş sözleşmesinin feshiyle düzenlenerek işçiye verilmesi gerekmektedir. İş Kanunu’nun 99/C maddesi, çalışma belgesi düzenleme yükümlülüğüne aykırı davranan veya bu belgeye gerçeğe aykırı bilgi yazan işveren veya işveren vekiline ceza verileceğini belirtmiştir. Çalışma belgesi düzenleme yükümlülüğüne aykırı davranan veya bu belgeye gerçeğe aykırı bilgi yazan işveren veya işveren vekiline 2015 yılında bu durumdaki her işçi için 134 TL idari para cezası uygulanacaktır. Çalışma belgesine yönelik cezayı düzenleyen İş Kanunu’nun 99/C maddesine göre çalışma belgesinin düzenlendiği ancak işçiye verilmediği hallerde idari para cezası uygulanmasına yönelik bir düzenleme yoktur. ir işyerinde çalışan işçinin, yeni işverenleriB ne bilgi ve tecrübesini göstermek üzere çalışma belgesi düzenlenmektedir. Çalışma belgesini İşçiye çalışma belgesi verilmesi SOSYAL GÜVENLİK C M Y B