15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 5 Kasım 2015 Şair Gülten Akın (82) dün öğleden sonra, Akın’ın cenazesi, yarın öğlen Ankara uzun süredir tedavi gördüğü hastanede çoklu Kocatepe Camii’nde kılınacak namazın organ yetmezliğinden ötürü hayata veda etti. ardından Karşıyaka Mezarlığı’na defnedilecek. ülten Akın Cankoçak, 23 Ocak 1933’te Yozgat’ta doğdu. Ankara’da Atatürk Kız İlkokulu, 4. Ortaokul, Atatürk Kız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni (1956) bitirdi. Aynı yıl Yaşar Cankoçak’la evlendi. 1959’dan başlayarak, eşinin kaymakam olarak bulunduğu Gevaş, Alucra, Gerze, Saray ilçelerinde ve Kahramanmaraş’ta öğretmenlik ve avukatlık yaptı. 1972’de Ankara’ya yerleşti. Bir süre Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu’nda çalıştı. Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, Dil Derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu ve yönetici olarak görev aldı. 1978’de emekliye ayrılan Gülten Akın Ankara ve Burhaniye’de (Balıkesir) yaşadı. Beş çocuk annesi. İlk şiiri ‘Çin Masalı’ 1951’de ‘Son Haber’ gazetesinde yayımlan KULTUR Anadolu, ‘ŞİİR ANA’sını uğurluyor Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan yenilenmiş ‘Resimli İstanbul Hatıralar ve Şehir’ kitabında 2003’teki ilk baskısında anlattığı konuları, duyguları kitaba kendi arşivinden seçip ekEDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: BETÜL BERİŞE Pamuk’tan yeni fotoğraflarla ‘Resimli İstanbul’ lediği 230 yeni fotoğraf ve resimle işledi, genişletti ve yeni bir anlamla ortaya çıkarttı. Metne değil resme dayanan, açıp her köşesinden bakılıp okunacak bir kitaba dönüşen ‘Resimli İstanbul’ için ‘Fotoğraf Toplamak’ adlı bir yeni bölüm de yazan Pamuk duygularını şöyle dile getiriyor: “Bu fotoğraf ve resimlerden okura geçecek duygunun, 1950 1975 arası İstanbul sokaklarından bana geçen duygulara yakın olacağına saflıkla inanıyorum.” 17 Kazım Öğün G mıştı. Daha sonraki şiirleri (19521956) Hisar, Yeditepe, Türk Dili, Mülkiye ve Varlık vb. dergilerde yayımlandı. Daha sonra ise daha ziyade Adam Sanat ve kitaplık dergilerinde yayımlandı. Halkın diline duyarlıydı İlk şiirlerinde doğa, aşk, ayrılık, özlem gibi konuları işleyen ve uzun süre hayatla doğa arasında tedirgin bir iç dünyanın duyarlığını dile getiren Akın, sonradan objektifini bireysel inceliklerden kitle sorunlarına çevirerek, toplumsal sorunlara eğilen halk şiirinin olanaklarından yararlanan ürünler verdi. Son yıllardaki şiirleri ise farklı söyleyiş biçimleri ve bilgece bakış açısıyla dikkati çekti. Şiirlerinde büyük ölçüde folklor öğelerinden yararlanan Akın, şiir üzerine yazılarını bir araya getirdiği ‘Şiiri Düzde Kuşatmak’ (1983) kitabında, halk kaynağına inme isteğini, “Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak” sözleriyle açıklamıştı. Gülten Akın’ın şiirlerini derlediği kitapları şunlar: ‘Rüzgâr Saati’ (1956), ‘Kestim Kara Saçlarımı’ (1960), ‘Sığda’ (1964), ‘Kırmızı Karanfil’ (1971), ‘Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı’ (1972), ‘Ağıtlar ve Türküler’ (1976), ‘Seyran Destanı’ (1979), ‘İlahiler’ (1983), ‘Sevda Kalıcıdır’ (1991), ‘Sonra İşte Yaşlandım’ (1995), ‘Sessiz Arka Bahçeler’ (1998), ‘Uzak Bir Kıyıda’ (2003), ‘Uzak Bir Kıyıda Toplu Şiirler’ (2004), ‘Kuş Uçsa Gölge Kalır’ (2007), Celâliler Destanı (2007), ‘Deli Kızın Türküsü Seç me Şiirler’ (2012) ve Beni Sorarsan (2013). Pek çok dile çevrildi Neler demişti? l “Az iyi ya da çok iyi şiir olmaz. Şiir ya vardır ya da yoktur. Aynı şekilde şair de vardır ya da yoktur. Ünlü şair yerine ‘şair’ belirlemesini kullanmak daha iyi. ‘Ünlü’ gibi sıfatların aşılması lazım.” ”Ben hep zorlanıyorum. Adeta bir trajediyi yaşıyorum şiir yazarken. Önce yaşamdan nirengiler alıyorsunuz, hem yaşamdan yararlanıyor hem de onu bilerek dıştalıyor, yok ediyorsunuz. Yaşamı yok etmeden şiiri var edemiyorsunuz. Yok ettiğiniz yaşamın küllerinden yeni bir şiirsel yaşam oluşturuyorsunuz.” Filiz Aygündüz, Milliyet, 13.06.1999. l “Gündüz çocuklarıma analık yaptım, gece yazdım şiirlerimi. Kendi istedikleri alanda ne istiyorlarsa yapmalarını sağladım, çünkü şiir etkileyici bir şeydir. Beni anne olarak tanısınlar istedim. Şair olarak değil. Çocuklarım benim için çok önemliydi. Onlara annelik yapabilmem için şairliğim onların önünde ikinci planda kalmalıydı ve bunu da başardım.” İhsan Yılmaz, Hürriyet, 22 Ekim 2004. l “Küreselleşmeyle folklorun karşılaştırılarak tartışılabileceğini hiç sanmıyorum. O, başka bir konu. Medyanın pekiştirdiği, bugün büyük kesimin bildiği anlamda, şirketler aracılığıyla zengin ülkelerin dayattığı küreselleşme bir felaket. Altta kalan büyük çoğunluğun canının çıktığı bir ortam, bu yeni ve ince yöntemle yaratılmaya çalışılıyor. Ekonomik olarak, kültürel olarak herkesin yararlanacağı, kimsenin kimseyi sömürmediği bir küreselleşme daha var. İnsanlar günün birinde bunu mutlaka gerçekleştirecek. Çünkü dünyamızın bu kirleten ve kirlenen, daha kirlenen yönteme uzun süre dayanabileceğini sanmıyorum.” Can Bahadır Yüce, Zaman Kitap, 22.04.2004. Akın’ın şiirleri İngilizce, Almanca, Flamanca, Danca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca, Fransızca ve İbraniceye çevrilen Gülten Akın’ın 40’ı aşkın şiiri de bestelendi. Sezen Aksu’nun 1993 tarihli albümüne adını veren ‘Deli Kızın Türküsü’, bestelenen şiirlerinden bir tanesi. Akın’ın kimi kısa oyunları Türkiye’de ve başka ülkelerde sahneye kondu. Bütün şiirlerini önce ‘Seyran’da (1992), sonra ‘Toplu Şiirler 195691’de (1996); yazılarını ise ‘Şiiri Düzde Kuşatmak’ (1983) ve ‘Şiir Üzerine Notlar’ (1996) adlı kitaplarda topladı. Toplu Oyunları’nı ise 1997’de yayımladı. l Kültür Servisi DOĞAN HIZLAN: “Türk şiirinin büyük adlarından biri Gülten Akın. Folkloru özümseyerek, onu iyi şiirlerine yedirerek bu alanda geleneği modernleştirmekte bir ustalığı belgeledi. Gülten Akın denince, sadece onun yazdığı şiirler üzerine konuşmak yetmez. Onun, başka şairler üzerine düşüncelerini de mutlaka değerlendirmek lazımdır. Çünkü bence, o iyi bir şairin iyi şairleri de sezen biri olduğunu ispatladı.” HAYDAR ERGÜLEN: “Gülten Akın yazıyla anılacak şairlerden değildir, ancak şiirle anılabilir. Ona adadığım bir şiir var, onu, ‘şairler annesi’ Gülten Akın’ı düşünerek yazmıştım: ‘Çocuklar düzyazı olmasın diye/ anneler var/.../Anneler nar/çocuklar dağılmasın diye/.../Anneler büyümez ki çocuklar kadar/anneler şiir.’ O anne, o şiir Gülten Akın’dır.” TURGAY FİŞEKÇİ: “Türkiye en büyük ozanlarından birini yitirdi. Büyüklük kimi zaman da sessiz arka bahçelerde şiir yazabilmektir. Gülten Akın yakın geçmişin bütün acılarını yaşayanlar arasındaydı. Uzun yıllarını Anadolu kasabalarında dolaşarak geçirdi. ‘Kestim kara saçlarımı’ diyebilen, cesur bir genç kadındı. 12 Eylül günlerinde oğlu idamla yargılanırken cezaevi kapılarında bekleyen annelerden biriydi. Öte yandan ‘ince şeyleri anlama’nın, anlatmanın ozanıydı. Ülkenin yaşayan en büyük ozanlarından biriyken yıllar boyu uzakta, Ören’de, sessiz bahçeli küçük bir yazlık evde yaşamayı seçti. Hayatı da şiirleri kadar inceydi. O şiirler artık Türkçenin büyük güzellikleri arasında Gülten Akın’ın adıyla birlikte yaşayacak.” SEMİH GÜMÜŞ: “Gülten Akın’ı neredeyse çocukluk yıllarımda okumaya başladığım için kendimi şanslı sayarım. İlk okuduğum kitabı ‘Kırmızı Karanfil’di. Sonra ne yazdıysa okumaya çalıştım, son şiirlerine kadar. Kendisini onun kadar yenileyen ve şiirini adeta her kitabında daha yüksek bir noktaya çıkaran şair azdır. İmgelemi insanın aklına ve ruhuna dokunan bir şiir dünyası içinden, denebilir ki zamanımızın dünya şiirinin de en iyi şairlerinden birisi çıkmıştır. Zalimlere karşı şiirin duruşunun simgelerindendi de. Gülten Akın’ı ARDINDAN... hem çok seviyorum, hem onurlu kişiliği ve unutulmaz anısı önünde saygıyla eğiliyorum.” MURAT YALÇIN: “Editörü olarak 15 kıymetli senem geçti. Şiirlerini telefonda ‘söyler’ ben ‘yazar’dım. Son kitabı ‘Beni Sorarsan’ böyle çıktı. ‘Hadi bana ‘Gülten Akın sözü’ söyleyin. Kalem kâğıt hazır, vaktim de çok, sizi bekliyorum” derdim. Çekinerek, usul usul başlardı söylemeye. Bana, ‘bir yerden’ duyup aktarıyor gibi gelirdi, ara verdiği anlarda. Sonra da ‘Bunları yayımlayacaksan, şiir olarak yayımlama’ derdi. ‘Biliyorum, Söz olarak yayımlarım’ derdim. Gülüşürdük. Şiirin aramızdaki adı ‘Gülten Akın sözü’ idi... Bir sırrı açıklamak ne zormuş.” ZEKİ COŞKUN: “Gülten Akın kişisel olarak benim 40 yılıma eşlik etmiştir dizeleri ve kimliği ile. Bizleri, durup incelikleri düşünmeye çağırmıştır, incelikle ve ısrarla. ‘Anadoluyum ben’ demiştir, ‘Şair Ana’ sıfatını almıştır ama, o benim için ‘Ana Şair’dir. ATAOL BEHRAMOĞLU: Yaprak dökümü acımasızca devam ediyor. Çok üzüldüm. 20. yüzyıl şiirimizin en önemli şairlerinden birini yitirdik. AHMET CEMAL: Almancaya çevirdiğim üç şiirinden ötürü bana masmavi bir çini vazo armağan etmişti. Ben de vazonun altına üç şiirli vazo diye yazıp bugüne kadar çalışma odamda sakladım. Şimdi, hangisinin sahipsiz kaldığını bilemiyorum. “‘İtip beni balıma dadanan bu çağı sevmedim’ Böyle demişti bir şiirinde. Gülten Akın’ın şiiri sadece şiirinin büyüklüğü ve inceliği değildir. O bize şiiriyle insana dair çilenin nasıl çekilmesi ve taşınması gerektiğini de göstermiştir, nasıl karşı konulması gerektiğini de. Gülten Akın’ın öldüğü haberini henüz almışken, Henüz boğazımda bir yumru varken, Daha gözüme doğru yol alan yaş inmemişken. Hakkında birkaç sözcük istiyorsunuz benden. İşte çağ bu. Ben onun yokluğuna ağlayayım. Siz geri kalanlara ağlayın.” En son ‘karalamaları’ 013’te ‘Beni Sorarsan’ kitabını yayımlayan Akın, Mayıs 2015’te Kitaplık dergisine, kendi deyişiyle “karaladığı” kimi sözleri, derginin mayıshaziran sayısına şiir sayfasına koyulmaması koşuluyla yollamıştı. Derginin editörden adlı köşesindeki şu cümle ise, çok çarpıcıydı: “Bu sözler şiir değilse nedir?” Ben yoktum Ben hiç yoktum Elden ne gelir Gitsemdi kalsamdı Köle Çocuklardan Çocuklarla kaldım 2 Korudum kolladım birer birer uçtular Cezaevleri mi hastaneler mi HHH Ben bu dünyanın Alevisi olmalıyım Yana yana tükenmediğime göre HHH Ahparig Boylu boyunca Yatırıldığın yer Ömründe tek dinlenceydi Dünyaya baktın ilk kez Duru kaygısız Soluğun bile ağırdı Bıraktın gitsin Ahparig (Ankara, 2015) En önemli şey BARIŞ demişti Gülten Akın, 1 Eylül 2015 tarihli Dünya Barış Günü’nde gazetemizde hazırladığımız özel sayfalar için şu mesajı iletmişti: “Söylenecek en önemli şey, Barış. Dünyada düşünülmesi gereken en önemli şey, Barış. Barıştan daha önemli bir şey düşünemiyorum. İnsanların her şeye ihtiyacı olabilir. Ama o ihtiyaçları elde etmek için, salt Barış içinde olmak gerekir. Barışın, insan ilişkilerinin temeli olması gerekir.” BİRHAN KESKİN: Layık görüldüğü ödüllerden bazıları Şairin aldığı ödüllerden bazıları: Varlık şiir yarışmasında birincilik ödülü (1955), Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (1964), TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda Başarı Ödülü (1972), Yeditepe Şiir Armağanı (1976), Halil Kocagöz Ödülü (1991), Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (1992), Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü (1999), Dünya Gazetesi Yılın Telif Kitabı Ödülü (2003), Erdal Öz Edebiyat Ödülü (2008), Metin Altıok Şiir Ödülü (2014). Gülten Akın, 2004 yılında 23’üncü TÜYAP İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı’nın ‘Onur Yazarı’ seçilmişti. l “Duru bir sesle çağı ve zalimleri suçlamayı sürdürür. Tüm anneler adına. Çünkü Gülten Akın’ın şiirini en iyi simgeleyecek olan son yirmi beş yılın anneleridir.” Sennur Sezer, Evrensel Ki Yazılanlardan... tap, 23 Ekim 2004 l “Ben Gülten Akın’ın şiirinde en çok kadın olma hallerini sevdim. Analık halini, tüm anaların halini; çocuklarını, tüm çocukları sevdim.” Zeynep Oral, Esintiler, 23 Ekim 2004, Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle