19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 4 Ekim 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 ransız Katalan bölgesinin özgün lezzetlerinden biri, aperitif olarak içilen Banyuls şarabıdır. Collioure’un “Bir Denizden Ötekine” kitap festivalinin birinci günü, aslında yerel bağcılık kooperatifinden Banyuls almak için ortadan kaybolmuştum! Türk şarapçılığını bitirmek için ağır vergilendirmeyle yetinmeyip markalardan söz etmeyi yasaklayan “AKP yasası”na karşı geldiğimi düşünenler için hemen açıklayayım: Banyuls marka değil, tatlı bir şarap türüdür. Üretildiği bağın adıyla markalaşır. Festivalin polisiye roman yazarı Gildas Girodeau, “Neredeydin? Polis seni arıyor!” dediğinde, önce afalladım, sonra şaka yapıyor sandım. “Ciddiyim!” dedi. “Vigipirate gereği, seni ve Gihen Ben Mahmoud’u izliyorlar. İkiniz de siyasal mücadele verdiğiniz riskli ülkelerden geliyorsunuz. Fransa’da seni sevmeyen Türkler, Kürtler, İslamcılar olabilir. Keza Tunuslu konuğumuzu da… Korumak için izliyorlar, anladın mı? Festival alanından ayrılacağın zaman lütfen nereye gideceğini önceden bildir ki, seni rahatsız etmeden takip edebilsinler!” HHH Birkaç saat önce, Gildas’a torunum Can’ın fotoğraflarını gösterdiğim aklıma geldi. Kendimi bir an, okulu kırıp dönüşte müdüre yakalanmış bir babaanne gibi hissettim. F uğunu iddiaya “Yobazlık, dinden doğd varlıktır.” cüret eden bir cana VOLTAIRE ok önemli analizler yapmayı sevmem. Ben sokaklarda dolaşıp işime bakarım. Gene bir dolaşayım dedim. Suriye kimin umurunda, seçim yaklaşırken neler oluyor, Güneydoğu’da olan bitenler insanları nasıl etkiliyor? Doğrusunu söylemek gerekirse, ne Suriye, ne Güneydoğu ne de yaklaşan seçimler insanların umurunda. İnsanların tek derdi, bence doğal bir şey, kendi yaşamlarını devam ettirebilmek. Ve durum pek bir vahim. Nâzım Hikmet, Kurtuluş Savaşı Destanı’nın bir yerinde şöyle der: “Açlık hiçbir şey yememek değil, bağırsakları düğümleninceye kadar yarma çorbası içmektir.” Ülke insanının bağırsakları usul usul düğümlenmeye doğru gidiyor, memurlara yapılan zammın gülünçlüğü ortada. Asgari ücret her gün bir iki ekmek almaya anca yetiyor. Kredi kartı borcunu üç kez asgari miktardan ödeyenler ansızın kredi kartlaGel artık Spartaküs... rının kapandığını görüyorlar. Yeni çıkan yasaya göre, üst üste asgari borç ödeyenlerin kartları alışverişe kapatılıyor ve açılması için yeniden tüm borcun ödenmesi gerek. Bankalarda koskoca erkeklerin, yaşlı kadınların ağladıklarını gördüm. Belli ki çoğu emekliydi ve bayram üstü torunlarına hediye almayı çok istiyorlardı. Bir efsane de çökmek üzere, “vallahi billahi, ben ilk kez hastanede sıra beklemedim, ilacımı da girip eczanede bir dakikada aldım” diyen ve bu nedenle AKP’ye oy verenler de pek bir şaşkın. Daha da şaşıracaklar, çünkü özel hastanelerin büyük çoğunluğu ödemeler yapılmadığı için devletle olan anlaşmalarını terk ediyorlar. Yani artık özel hastaneler yeniden sadece ve sadece zenginlerin olacak. Bedava ilaç masalı da bitmek üzere, devletin bu alandaki katkı payı neredeyse hiçe indiriliyor. İndirim yavaş yavaş yapılıyor, sürekli ilaç kullanmak zorunda olan sigorta emeklileri bunu hissetmeye başladılar bile. Çocukları üniversiteyi kazanan pek çok aile de ne yapacağını şaşırmış durumda. Nereden kısıp çocuğa para göndersinler, bilemiyorlar. Çünkü bu yıl pek çok akademisyenin söylediğine göre, gizli işsizliği örtmek için üniversite kontenjanları arttırıldı ama yurtlardaki yatak sayısı aynı. Çocuklar nerede kalacaklarını bilemiyorlar, öte yandan karnı aç olduğu için derslerde bayılan gencecik insanlar artık gündelik olaylardan sayılıyor. Temel gıda mallarına zam üstüne zam yapılıyor. Kıymanın kilosu 40 lirayı geçti ve halkımız kilosu 5 liraya satılan sucuğa hücum ediyor. O sucuğun içindeki etin ne neme bir şey olduğunu sormak bile istemiyor, aksi halde aç kalacak! Sadece Kadıköy bölgesinden her hafta 250’nin üstünde dükkân kapanıyor. Kapanan bu dükkânlarda çalışan işçiler ve bizzat dükkân sahibi ne yapıyor? Ülkemiz gencecik insanların iş bulamadıkları için intihar ettikleri ya da uyuşturucuyla kendilerini boğmaya çalıştığı bir ülke oldu. Şimdi gelelim yazımın başında söylediğim sözlere: “Bize sol bir vuruş gerek!” Çünkü insanlar açsa, istediğiniz dizide istediğiniz insanı seviştirin, hatta çıplak dolaştırın fayda etmez. Çocuğuna süt bulamayan anneyi, işsizlikten çıldırma noktasına gelmiş gencecik bir insanı daha ne kadar yatıştırabileceğinizi sanıyorsunuz? Evet bize bir sol vuruş gerek. Latin Amerika’da olanlar bizde neden olmasın. Şimdi gerçekçi olalım, bölük pörçük solla bu iş yürümüyor. Öyleyse mevcut bir muhalefet partisiyle bu işi yürütmek gerekiyor. Onu değiştirmek ve ona da anlatmak gerekiyor. Sürünen emeklinin, açlıktan derslerde bayılan üniversitelinin, son kalan üç beş koyunu da sele gitmiş topraksız köylünün yanında olun. Çocuğu şehit düşen annenin, çocuk yaşta devlet kurşunuyla öldürülen çocukların yanında olun. Sol bir vuruş yapın! Bize sol bir vuruş gerek! Ç katalonya’da polisiye (2) Hem de okula içki sokarken! Bir yandan da verilen bilgileri sindirmeye çalışıyordum. Türkiye, Fas, riskli ülke. Neden? Çünkü ikisi de İslam ülkesi ve ikisinde de “sorunlar” var! Fransa, Charlie Hebdo saldırısından beri Vigipirate, yani teyakkuz planını “kırmızı alarm” düzeyinde devreye soktu. Kime karşı? İslamcı terörizme karşı! Anlamaya başlamıştım ama inanamıyordum. O sırada yanımıza, üniformalı biri geldi. Gildas, “İşte şef!” dedi. “İstersen ona sor.” Fransızlar komi El Punt Avuii/Katalan Basını sere de komutana da şef derler. Ben de üniformalardan anlamam. Dolayısıyla adamın jandarma mı, polis mi olduğunu çıkartamadım. Güler yüzlüydü. Gildas’ın söylediklerini doğruladı. Ne diyeceğim? Oturup ülkemin güllük gülistanlık olduğunu anlatacak, huzur içinde yaşandığını mı kanıtlamaya çalışacağım? “Söz,” dedim. “Bir daha haber vermeden sıvışmayacağım…” [email protected] HHH Söyleşi zamanı gelmişti, dört konuk sırayla kitap severlerin karşısına çıktık. Ortalığın polis kaynadığını, kalabalık izleyici topluluğunun arkasında ayakta durup “pozisyon” aldıklarında fark ettim. Christina Fallaras, özbeöz Katalan olmasına karşın; Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlığına karşı “dişi bir kaplan” tutkusuyla mücadele ettiği için Barselona’da tutunamamış, Madrid’de yaşıyor ve yazıyordu. En çok onu sevdim. Diana Lama, Napoli’nin “mafya”dan ibaret olmadığını savunan bir roman yazarı. Gihen Ben Mahmoud, Fas’ın yolsuz ve ilkesiz politikacılar yüzünden İslamcıların kucağına düşmekte olduğunu çarpıcı analizlerle anlattı. Ama Türk dizilerine olan düşkünlüğü ve Kıvanç Tatlıtuğ hayranlığıyla içime fenalıklar getirdi! Benim ne konuştuğumu zaten tahmin edersiniz. HHH Söyleşi sonunda, kitap imzası başladı. İlgi yoğundu, ama çelik yelekli gövdeden uzanan bir elin “Gülün Öteki Adı”nın Fransızcasını uzattığını görünce, irkilmişim! “Siz hayatımda kitap imzaladım ilk polissiniz,” diye özür dilemeye çalıştığımda, verdiği yanıtı unutmayacağım: “Bizim de bir kalbimiz ve bir aklımız var, Madam!” Öteki, bir Katalan güzeliydi: Josefa. “Bir Gün Gece”yi imzalattı. Josefa, sendikalı ve feminist bir polis. Kendisiyle internet üzerinden yazışıyoruz, artık. Ama en çok, Banyuls’ta yaşayan bir Türk sanatçıyı tanımaktan mutlu oldum: Devasa yontuları birçok ülkede sergilenen Fetiye Boudevin. Üstelik okurum. Onunla gurur duydum. ÇİZGİLİK kaMİl MaSaRaCı HARBİ SEMİH POROY çıldırın... aba haydi biz de çıldıralım” diye tutturuyor. O beni sahneye doğru çekiştiriyor, ben direniyorum. Alışveriş merkezinin tam ortasındayız. Yaşları 8 ile 14 arasında değişen çocuklar sahneyi doldurmuş, birbirinden tuhaf hareketler yapıyorlar. Bu bir bilgisayar oyunu. Mikrofondaki ses “Çıldırııınnn” diye haykırıyor. Büyük ekranda çıldıranların komik görüntülerini izliyoruz. Kızım ısrarlı: “Çıldıralım babaa...” Bir an çıldırmış halimi hayal ediyorum... Korkunç. Galiba bu işi yapamayacağım... Hani, “Baba tango yapalım” dese tamam. Ya da ne bileyim, birlikte düet yapalım, şiir okuyalım, tüplü dalış yapalım, dağa tırmanalım, Gökova’da yelken açalım… Hepsine evet diyeceğim. Fakat kızım dört buçuk yaşında ve istediği şey, “çıldırmak”. HHH Aslında kendim arandım. “Geleceğin mucitleri buluşuyor, Silikon Vadisi Kanyon’da” haberini okuyunca kızımı ben getirdim buraya. “Geleceğin mucitleri” arasına katılsın, programlamayı keşfetsin istedim. Niye mi? İngiltere’de daha ilkokul birinci sınıftan itibaren çocuklara programcılık eğitimi veriliyor. Sizce neden? ABD Başkan Obama geçen yıl çocuklarla birlikte kodlama eğitimi aldı. Kod yazan ilk başkan oldu. Neden? Ne diyor Obama: “Kod yazmak sadece sizin geleceğiniz açısından önemli değil. Ülkemizin geleceği için de önemli. Sadece yeni bir video oyunu satın almayın. Bir tane de siz yapın. Geleceği şekillendirin.” Türkiye’de ilkokullarda neden kodlama eğitimi yok? Neden binlerce bilişim öğretmeni kadrosuz? HHH Biz hâlâ kızımla birbirimizi çekiştiriyoruz. Şimdi görevliye gidip, “kızım çıldırmak istiyor. Ben de kendisine eşlik edebilir miyim” desem, bana ne yanıt verir? “Beyefendi bu etkinlik çocuklar için, yaşınızdan başınızdan utanın” der mi? Ya da “Elbette efendim, belli ki zekâ yaşınız bu etkinliğe çok uygun. Haydi çıldırın” yanıtını alır mıyım? Kızıma “Sen git çıldır tatlım” diyorum en sempatik halimle. Yok, dinlemiyor. “Sen de gel” diyor. Görevliler aramızdaki tartışmaya tanık oluyorlar. Siz de kızınızla gelin diyorlar bana. HHH Bir saat sonra… Sahnedeyiz. Çıldırıyoruz. Kızım ortada, sağında ben, solunda etkinliğin küratörü Bager Akbay. Bager, eğitmen, üniversite hocası, sanatçı, tasarımcı, yazılımcı. Stüdyosunda haftada iki saat çocuklara yönelik “kodlama eğitimi” veriyor. Bedava tabii. Aldığı sonuçlar etkileyici. 12 yaşındaki Banu kursta cep telefonları için bir yazılım geliştirmiş mesela. Program insanlara mors alfabesi öğretiyormuş. 13 yaşındaki Eymen yazdığı programla kendine bir drone satın alacak kadar para kazanmış. “Bundan 5 sene önce, 20 yaşındaki öğrencilere verdiğimiz eğitimi şu an 7 yaşındaki çocuklara veriyoruz” diyor Bager Akbay. İki yıl önce bana “patlıcan, havuç, elma ve portakallarla müzik yapacaksın” deselerdi, gülerdim. Önceki gün yaptık. Sadece o mu? Su piyanosu çaldık. Müziğe dokunduk. Kızımla yazılımın nasıl bir şey olduğunu gördük ve eğlendik. Müthiş bir ekip var orada. Mucit çocuklar bir harika. Bir kez daha gördüm. Dijital devrim, dünyayı hızla dönüştürüyor. Çılgın gelişmelere tanık oluyoruz. Bu dönüşümü anlayabilmek için arada bir yenilenmeye, yeni olanla barışmaya, kalıplarımızı kırmaya ihtiyacımız var. Ve belki de biraz “çıldırmaya”. “B T.C. İSTANBUL ANADOLU 10. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2015/455TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: İstanbul il, Maltepe ilçesi, Feyzullah Mh. 272 ada no, 19 parsel no, 6 dükkân. Gayrimenkulun mahallinde yapılan inceleme, ölçüm ve tesbitlerde zemin+3 normal katlı, zemin kat, dükkân, üst katlarda mesken olarak kullanılmaktadır. Merdiven girişleri famarit, merdivenler ve ortak alanlar mermer kaplı, bina giriş kapısı ve merdiven korkulukları demir doğramadır. Zemin kattan sonra binanın çevresinde çıkma yapılarak genişletilmiştir. Söz konusu dükkânın önü ve iç tabanı seramik kaplı, duvarlarda raflar ve terek olup tavanda asma tavan vardır. Cephe girişi camekanlı olan dükkânın arka tarafta tabam ile duvar seramik kaplı, içinde klozet ve lavabo bulunan wc mevcut olan dükkânın alanı 22,00 m2’dir. Isıtma klima olup, elektrik, su tesisatı döşenmiştir. Adresi: Feyzullah (Bağlarbaşı) Mh. İnönü Cd. No: 10 Maltepe/İstanbul Yüzölçümü: 22 m2 Arsa Payı: 4/100 İmar Durumu: Maltepe Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 09/02/2015 tarihli yazısında Bağlarbaşı Mh. 14/3 pafta, 272 ada, 19 parsel sayılı yer, 26/02/200721/05/200808/10/2010 T.T.’li 1/1000 ölçekli Maltepe E5 güneyi uygulama imar planında A5 (ayrık nizam 5 kat,) yapılanma şartlarında ticaret +konut alanında kısmende yolda kalmaktadır. Kıymeti: 291.215,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: 22 parselden mürur hakkı ibareli irtifak şerhi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait 25/11/2014 tarihli kamu haczi mevcuttur. 1. Satış Günü: 06/11/2015 günü 14:2014:30 arası 2. Satış Günü: 02/12/2015 günü 14:2014:30 arası Satış Yeri: İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ MEZAT SALONU Satış Şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masraları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İlas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve keilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 İİK 127 Md. GÖRE SATIŞ İLANI TEBLİĞİ: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan (mübrez tapu kaydında belirtilen) alakâdarlara gönderilen tebligatların tebliğ imkânsızlığı halinde iş bu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 7 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2015/455 Tlmt sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 29/09/2015 (İİKm.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 152075) 4 EkİM 2015 SaYı: 32869 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHan ERİnç akın aTalaY İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can DünDaR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: aykut küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim altuğ l Spor: arif kızılyalın l Gece: ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, ali Sirmen, Hikmet çetinkaya, Emre kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.30 05.15 05.40 naMaZ VakİTlERİ Güneş Öğle İkindi 06.56 13.00 16.13 06.40 12.45 15.59 07.02 13.07 16.23 Akşam 18.52 18.37 19.00 Yatsı 20.11 19.54 20.16 07 08 09 29 48 49 t6 bilen: 1 milyon 599 bin TL. t5 bilenler: 2 bin 620 TL. t4 bilenler: 55 TL. t3 bilenler: 8.15 TL. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle