19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 KULTUR ünyanın neresinde olursanız olun... Orada hangi nedenle bulunursanız bulunun... Eğer ülkenizde 10 Ekim Ankara vahşeti yaşanmışsa... Barışı, demokrasiyi, emek, hak ve hukuku savunan insanlar katledilmişse... Bu kıyıma göz yumanların; oluk oluk kan akıtanların hoyratlığını, utanmazlığını, rezilliğini günü gününe izliyorsanız... Uzaklara gitmiş olan sadece bedeninizdir. Yüreğinizin, aklınızın, ruhunuzun her zerresi, Ankara Garı önünde kalmıştır. Sevgili Okurlar, Sizlere bu yazıyı Kanada Quebec’deki Uluslararası PEN Kongresi’nden yazıyorum. Bildiğiniz gibi Dünya Yazarlar Birliği PEN, bu kongrede yeni başkanını seçecekti. Başkanlık için üç adaydan biri de bendim. Geçen pazar bu köşede bu konuyu sizlerle paylaştığımda, aldığım mektup, ileti, destek sözcükleri karşısında neye uğradığımı şaşırdım. “Biz ne yapabiliriz” diye soranlar... Moral verenler, akıl verenler, güç verenler, sevgi verenler... Her birini yüreğime yerleştirdiğim tümceler arasında beni en çok etkileyen, hep tekrarlanan “Türkiye’yle ilgili, güzel bir habere öyle çok ihtiyacımız var ki!” tümcesiydi. “Hadi, bizi sevindir” diyordu satırlar. Seçimler yapıldı. Ve kazanan ben olmadım. Vida Ognjenovic (PEN Sırbistan) ve beni geride bırakan Jennifer Clement (Meksika PEN) oldu. Jennifer Clement, ünlü bir yazar ve şair. Romanları, öyküleri, şiirleri birçok dile çevrilmiş, sayısız ödül kazanmış. Meksika ve Amerikan vatandaşı. Jennifer Clement kongreye bir yıldır mükemmel bir biçimde hazırlanarak gelmişti. Arkasında tüm Latin Amerika ülkeleri, ABD’nin kurumları ve olanakları, ev sahibi Kanada vardı. Kongreye adeta Ameri Boğaziçi’nde ‘jeopolitika ve seküler yönetim’ tartışılacak Boğaziçi Üniversitesi, yarın 16.00’da Rektörlük Konferans Salonu’nda Prof. Saba Mahmood’u ağırlamaya hazırlanıyor. “Azınlık Hakları, Jeopolitik ve Seküler Yönetim” temalı bir konuşma yapacak Mahmood’un sözleri simultane olarak tercüme de edilecek. Pazar 18 Ekim 2015 Tecavüz belgeseline Streep’ten tam destek ndia’s Daughter (Hindistan’ın Kızı) adlı belgesel için filmin New York galasına katılan ve son olarak önümüzdeki Berlin Film Festivali’nin jüri başkanı seçilen Meryl Streep filmi izledikten sonra konuşamadığını, ve filmin En İyi Belgesel ödülüne aday olması için kampanya yaptığını açıkladı. Filmin odak noktasında yer alan tıp öğrencisi Jyoti Singh, 2012’nin Aralık’ında, sinemada erkek bir arkadaşıyla Pi’nin Yaşamı filmini izledikten sonra eve dönerken, bir grup erkek tarafından tecavüze uğrayıp öldürülmüştü. Üç saatlik filmin yönetmenliğini yapan İngiliz asıllı Leslee Udwin, halkın Singh’in tecavüzünden sonra yaptığı protestoların ona umut verdiğini, ama bu ay Delhi’de dört yaşında bir kızın EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Sizleri sevindiremedim D kan Başkanlık seçimleri havası egemendi. Daha baştan pek bir şansımız olmayacağı belli gibiydi. Ama yine de Vida da ben de, dört gün boyunca kahramanca (!) hem dayanıştık, hem de sabahtan akşama “mücadele” ettik. Her gün farklı grupların karşısına çıkıp aklınıza gelebilecek her soruyu yanıtladık. Bana en çok yöneltilen sorular: Ankara’daki katliam, Erdoğan... Türkiye’deki düşünce ve ifade özgürlüğü... Hapisteki gazeteci ve yazarlar, tehdit altındaki ve mahkemelerde süründürülen yazar ve gazeteciler... Kürt sorunu, Ermenistan ilişkileri, mültecilerle ilgili konulardı Üçümüze de en çok sorulan soru, PEN’e nasıl gelir sağlayabilir, sübvansiyon bulabiliriz sorusuydu. Bir ara dayanamadım. “Keşke biz üçümüz yerine Rockefeller ailesinden birini aday gösterseydiniz” deyiverdim. Ortalık buz kesti. Şaka olarak söyledimdi ama galiba anlatamadım. Sonuçlar açıklanınca Jennifer Clement’i canı gönülden kutladım, başarılı olmasını diledim. Muhteşem bir başkan olacağına inanıyorum... Böylelikle neredeyse yüz yıllık varlığında, uluslararası PEN’in ilk kez bir kadın başkanı oldu. Bütün bu süreçte bana olumlu enerji, iyi dilekler yollayan; bana yardım eden, destek veren tüm okurlara ve dostlarıma, PEN Türkiye Yönetim Kurulu’na çok teşekkür ederim. Sizlerden gelen her ileti bana sonsuz güç kattı. Başkan seçilmediğim için üzülmedim. Aksine, üzerimden büyük bir yük, baskı kalktı, rahatladım. Tek üzüntüm, sizleri sevindirememiş olmam... NOT Bir sivil toplum örgütü olan “Ankara Kitaplığı”nın davetlisi olarak, “O Güzel İnsanlar”ı anlatmaya Toronto’ya gidiyorum. Bu hafta yazıları aksatabilirim. Şimdiden izin istiyorum. Birbirini bütünleyen aymazlıklar azetemiz yazarı ve Türkiye PEN’i başkanı Zeynep Oral, 15 Ekim’de yapılan Uluslararası PEN başkanlık seçiminin üç kadın adayından biriydi. Gerçi Oral seçilemedi; ama seçilecek üç adaydan biri olması, Türkiye gibi bırakın ifade ve düşünce özgürlüklerini, yaşama özgürlüğü ve hakkının bile yok olmaya yüz tuttuğu bir ülke açısından çok anlamlıydı. Seçim öncesinde öteki iki aday, Meksika PEN’inden yazar Jennifer Clement ile Sırbistan PEN’inden tiyatro yönetmeni ve yazarı Vida Ognjenoviç kendi ülkelerinden büyük destek gördüler. Bizde ise, AKP’nin, başına İdil Biret’in Topkapı Sarayı’ndaki konserine düzenlenen saldırıya Başbakan Davutoğlu, tribünde bir şehit çocuğudestek vermesiyle böbürlenen nu yanına alarak, siyasal istismarcılığın benbir kişiyi getirdiği “Kültür” Ba zersiz bir örneğini vermişti. kanlığı, olayı tümüyle görmezden geldi. mışken, Konya’daki Torku Arena’da Diyeceksiniz ki, en küçük bir eleştimeydana gelen aşağılık “protesto”ya da riye katlanamayıp davalar açtıran, TV değinmek isterim. kanallarını kapattıran, 102 kişinin can Bu stadyumda Hollanda’yı yendiğiverdiği bir bombalı saldırı konusunda haber yasağı getiren bir yönetimin “Kül miz maçta, Başbakan Davutoğlu, tribünde bir şehit çocuğunu yanına alarak, sitür” Bakanlığı’ndan ne bekliyordun? Haklısınız, böylesi bir bakanlık, Oral’a yasal istismarcılığın benzersiz bir örneğini vermiş, çocuğun olup bitenden hadestek vermek şöyle dursun olayı görmezden gelmekle yapabileceği en iyi işi bersiz şaşkın ve ürkek bakışları belleklere kazınmıştı. yaptı! Çok geçmedi, bu kez, başkentte 102 Peki, medyaya ne dersiniz? Kendini AKP iktidarına adamış, ondan beslenen, barış savunucusunun can vermesiyle sonuçlanan bombalı saldırının hetekmil baskılara arka çıkan gazeteleri, men ardından İzlanda maçı oynandı ayTV kanallarını bir yana bırakalım, muhalif saydığımız gazeteler ve TV’ler, hat nı statta. Ve maç başlamadan yapılan saygı duta siyasal partiler ve kuruluşlar ne ölçüde ayırdına vardılar Oral’ın Uluslararuşu sırasında, seyircilerin hiç de azımrası PEN başkanlığına adaylığının anlasanamayacak bir bölümü bu insancıl mının? davranışı danalar gibi böğürüp tekbir Türkiye olağandışı günler yaşıyor, bu getirerek bastırmaya kalkıştı. denli sıcak bir ortamda PEN başkanlığı Ne yazık ki, ulusal takımın Hollanda, adaylığı yeterince ilgi görmemiş olabilir Çek Cumhuriyeti ve İzlanda’yı art arda diyenler çıkabilir. yenerek Fransa’ya gitmeye hak kazanNe ki, Oral’ın, 1920’lerden beri tüm ması, böylesi bir vicdansızlığın gölgedünyada yazarların ifade özgürlüğünü sinde kaldı. savunan, hem de çok etkili bir biçimde Vicdana en çok gereksinim duyulan savunan uluslararası bir örgütün başanda, Torku Arena’da, vicdan tümüyle kan adayı olması, tam da böyle bir oryok oldu. tamda daha da büyük bir önem kazanTorku Arena’daki iki maçtan geriye mıyor muydu? iki görüntü kaldı: Oral’ın PEN başkanı seçilmePolitik rant uğruna bir şehidin çocusi, ulusal futbol takımımızın Avrupa ğunu teşhir ve istismar eden Davutoğlu Şampiyonası’na katılma hakkını kazan ve barış uğruna can verenler için düzenmasından daha büyük bir başarı olmalenen saygı duruşuna bile katlanamayacak mıydı? yan vicdansızlar... HHH Birbirini olanca yüz kızartıcılığıyla Ulusal futbol takımımızdan söz açılbütünleyen iki görüntü... I G tecavüze uğrayıp taşlanarak öldürülmesini izleyen sessizliğin onu hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Udwin’in filminde saldırganlardan biri olan Mukesh Singh ile hapishanede röportaj görüntüleri de var. Mukesh Singh, kurbanı akşam bir erkekle dışarı çıkmakla suçluyor. Filmde Singh, “Terbiyeli bir kız akşam saat dokuzda dışarıda olmaz” ve “Tecavüzden bir kız bir erkekten çok daha fazla sorumludur,” diyor. India’s Daughter, yönetmen Udwin halen tanıtımını yaparken Hindistan’da yasaklanmıştı. Hindistan hükümeti sebebi filmin “kadınlara şiddete özendirici öğeler” içermesi olduğunu açıklasa da, Venkaiah Naidu adlı bakan, belgeseli “Hindistan’ı karalamak için yapılan bir komplo” olarak tanımlamıştı. BBC C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle