27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 1 Ekim 2015 EDİTÖR: Figen Atalay eğitim 7 EĞİTİM SİSTEMİNDE RENK, ETNİK KÖKEN, DİN VE İNANÇ TEMELLİ AYRIMCILIK RAPORU K I L I C M I R Y A E D R E Y R E H FİGEN ATALAY/ UMUR YEDİKARDEŞ Akıllı tahtamız var ama duvarlar küflü! Öğretmenler anlatıyor: l l ölgeler arası eşitsizlik, okulların fiziki koşullarına bakıldığında açıkça görülüyor. Mardin’de görüşme yapılan bir grup öğretmen bölgede fiziksel açıdan çok kötü durumda olan, üç yıldır soba yakılan, tuvaleti olmayan okulların bulunduğunu anlatıyor. Öğretmenler, Batıda öğrencilere tablet dağıtılırken doğuda çocukların çok kötü fiziki koşullarda okuduğunu söylüyor. Tarih Vakfı ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) ortaklığında Avrupa Birliği’nin mali desteğiyle yürütülen “Türkiye’de Resmi Eğitim Sisteminde Eşitliğin İzlenmesi” adlı proje kapsamında, Türkiye eğitim sisteminde renk, etnik köken, dil, din ve inanç temelli ne tür ayrımcılıkların var olduğunu ortaya koyma amacıyla hazırlanan rapor, dün Türkiye ‘Milli’ Eğitim Sisteminde ‘Gayri Milliler’ adıyla düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Uluslararası Azınlık Hakları Grubu Türkiye Koordinatörü Nurcan Kaya tarafından yazılan raporun sunuşunda amaç ve yöntem şöyle anlatılıyor: “20142015 öğretim yılında Türkiye’de formel eğitim sisteminde renk, etnik köken, dil, din ve inanç temelli ne tür ayrımcılıkların var olduğunu ortaya koymayı amaçlıyor. Türkiye’de yaşayan farklı toplulukların uluslararası standartlara göre korunan eğitim haklarının eşitlik temelinde güvenceye alınmasını ve bu toplulukların eğitim sisteminde maruz kaldıkları ayrımcılıkla mücadele edilmesini amaçlayan projede 17 sivil toplum örgütünün B Toplantıya, Azınlık Hakları Türkiye Koordinatörü Nurcan Kaya, Tarih Vakfı Genel Sekreteri Işık Tamdoğan ve Tarih Vakfı’ndan Gürel Tüzün katıldılar. katıldığı bir izleme ağı oluşturuldu. İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da toplam dört ağ çalıştayı düzenlendi. Proje koordinatörleri İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Ankara ve Edirne’de çeşitli okul yöneticileri, konuyla ilgili sivil toplum ve meslek örgütlerinin temsilcileri ve etnik kökeni veya inancı nedeniyle eğitim sisteminde ayrımcılığa maruz kalan öğrencilerin ebeveynleriyle mülakatlar gerçekleştirdi’’ Raporda Türkiye Eğitim Sistemindeki ayrımcılık halleri genel olarak üçe ayrılıyor: Dil Temelli Ayrımcılık, Din/İnanç Temelli Ayrımcılık, Renk, Etnik Köken Temelli Ayrımcılık Rapora göre, Müfredat, mevzuata ve karar vericilerin okullarda empoze etmeye çalıştığı ideolojiye göre şekilleniyor. Türkiye’de yalnızca Türk ve Müslüman olan bir halkın yaşadığı varsayımından hareketle, Türk ve Müslüman olmayan tüm kimlikleri dışlayarak, farklı kimliklere karşı saygı yerine düşmanlığı teşvik edecek biçimde yapılandırılıyor. Raporda, ders kitaplarıyla ilgili de şu tespitler yapılıyor: l Ders kitapları Türkiye’deki toplumsal çeşitliliği yansıtmaktan çok uzaktır. Kitaplarda Kürtler, Ermeniler, Museviler, Rumlar, Abazalar, Lazlar, cinsel yönelim grupları ve başörtülüler yer almamakta; metinler dışlayıcı bir Türklük anlayışıyla yazılmaktadır. l Ders kitaplarında “biz” derken yalnızca kökleri Orta Asya’ya dayanan ve Müslüman olan Türkler kastedilmektedir. l Ders kitaplarında bazı gruplara karşı önyargı ve kalıpyargı oluşturan ifadeler yer almaktadır. Örneğin ateistler topluma zarar vermekle suçlanmaktadır. Okulda akıllı tahta var, duvar küflü. Müzik, spor, resim dersleri bazı okullarda bahçede yapılıyor. l Hakkâri’deki okulun tuvaleti yok. Fatih Projesi ile tablet getiriyorlar yani. Kayak pisti yapıyorlar Hakkâri’ye. l Üç senedir soba yakmaktan bıktım. Saat 8.30’tan 9’a kadar soba yakmakla uğraşıyorum. Derse başlayamıyorum, sınıf buz gibi.’’ l Çocuklar yırtık ayakkabıyla geliyorlar okula. Ders de dinleyemiyor, üşüyor, hasta oluyor. l Onlar aidat topluyorlar; yani burada fakirlik var, aidat toplamak mümkün değil. AFRO TÜRKLER Ayrımcılık halleri Kitaplar ve müfredat Ders kitaplarında yer almayan gruplardan biri AfroTürkler. Cumhuriyet tarihi boyunca ders kitaplarında hiçbir şekilde adlarının anılmaması, adeta “yok” muamelesi görmeleri AfroTürkleri rencide ediyor. Bir AfroTürk anlatıyor: “İlkokulda kitaplarda fotoğraflar olur; ilkbahar, yaz, sonbahar, kışlar olur, çocuk fotoğrafları olur, aileler olur kitaplarda, resimler olur falan... Asla bir siyah çocuk olmaz orada, hiç! Ben 50 yaşıma geliyorum nerdeyse, hiç görmedim.Biz bu ülkede yokuz aslında! Bu toplumda nereden baksanız bir milyonu aşkın siyah insan var, melezleri de katarsak daha çok olur.” 3 yıldır ne bekliyor? STK’ler yangında kullanılmaz hale gelen Galatasaray Üniversitesi’nin Ortaköy’deki binasının bir an önce restore edilmesini talep etti Hişt, Hişt! İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde bu yıl birinci sınıfı tamamlayan öğrenciler; Burgazada’da bulunan Darüşşafaka Vakfı Sait Faik Abasıyanık Müzesi bahçesi için bir oturma birimi tasarladı. Beste Tekdoğan, Birce İzgi Tangay, Brenda Kandiyoti, Ercan Ciğerci, Sena Arabacı, Tunahan Çetinkaya, Yıldırım Erbaz, akademisyenler Yrd. Doç. Dr Avşar Gürpınar ve Ar. Gör. Cansu Cürgen’in koordinatörlüğünde yaptıkları, müzedeki ihtiyaç ve kullanım beklentileri doğrultusunda, kitap okumaya elverişli ve iki taraflı olarak kullanılabilen bu tasarımın adı, “Hişt, Hişt!” ise aynı adlı Sait Faik öyküsünden geliyor. YÖK’ten mektup Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, ilk kez 20152016 öğretim yılında devlet ve vakıf üniversitelerinin fakültelerine birincilikle yerleşen bin 351 öğrenci ve ailelerini kutlamak için birer mektup gönderdi. Saraç, eğitim yılının başlamasıyla Anadolu’daki bazı üniversitelere giderek, fakülte birincisi öğrencileri kutlayacak ve mektubunu öğrencilere bizzat verecek. Bu kapsamda ilk ziyaret dün Kırklareli Üniversitesi’nde yapıldı. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ivil toplum örgütleri, meslek odaları ve Galatasaray Üniversitesi’nden bazı öğrenci kulüpleri, yaklaşık 3 yıl önce yanan ve hâlâ restorasyonu yapılmayan Ortaköy’deki tarihi Galatasaray Üniversitesi binasının bir an önce restore edilmesini talep etti. 142 yıllık tarihi Galatasaray Üniversitesi’nin binası 22 Ocak 2013 akşamı çıkan yangında kullanılmaz hale gelmişti. Aralarında TMMOB Mimarlar Odası ve Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi’nin de bulunduğu 20 örgütün yaptığı açıklamada, geçmiş S u kadar lafın ipe dizilir gibi söylenmesi sonucunda ortaya ipe sapa gelmez bir görüntü çıkıyor. Aslında dünyanın en zor işi yalan söylemektir. Eğer hafızanız zayıfsa yandığınızın resmidir. Önceden söylediğinizi unutur, tam tersini de söyleyebilirsiniz. Ne gariptir ki bu durum, cehaletin kol gezdiği ülkemizde başarılı politikacılık sayılır ve yandaşların alkışları ile kutlanır. “Hafızai beşer nisyan ile maluldür” savsözünün karşılığı “İnsanın anlağı unutma ile sakatlanır” olarak çevrilebilir. Belki de bu yüzden devlet sorumluları “Halk nasıl olsa unutmuştur. Sallayalım gitsin” diye düşünüyor olmalılar. Ama teknoloji öylesine gelişti ki, söylenip yazıya geçirilmiş hiçbir şey kaybolmuyor. Özellikle videoya da kaydedilmişse... HHH Yalanı bir tarafa bırakıp son günlerde yaşanan çelişkileri ele alalım. Şırnak’ta bir ilçe seçim kurulunun başkanı, tek başına oturup kimi mahalledeki sandıkların başka mahallerde sandık çevresi oluşturularak oy kullanımına açılmasına karar vermiş. Bu da kimi illere örnek olmuş... Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesi “Seçimlerde her muhtarlık bir seçim bölgesidir” demişken hangi yetkiyle seçim bölgelerini birleştirmeye kalkmış bilinmiyor. AKP hariç öteki partiler ayaklanmış durumda. Çünkü AKP’nin istediği de bu. Oy kullanan seçmen sayısı azalınca AKP’ye verilen oyların oranı artıyor. Oy kullanmak ne kadar zorlaştırılırsa AKP tek başına iktidar olma olasılığının artacağını varsayıyor. Oysa 2985 sayılı yasa, muhtarlıkların bir “seçim bölgesi” olduğunu belirtmekle yetinmiyor. Seçim bölgelerinin hangi ölçütlere göre “sandık” bölgelerine ayrılacağını da ayrıntıları ile kurala bağlıyor. Seçmen taşımaya ve sandık birleştirmeye olanak tanımayan bir tanım yapıyor. Muhtarlık sınırlarındaki sandık seçmen sayılarına bile bakılmaksızın “mesafe durumu ve ulaşım güçlükleri dikkate alınarak gereken sayıda sandık bölgesine ayrılabileceği” ayrıca vurgulanıyor. HHH Anavatan Partisi, Turgut Özal başbakanken kendi oy durumuna göre seçim yasalarında değişiklik yapmasıyla ünlenmişti. AKP ise tek başına iktidara gelmek için yasaları zorlamayı yeğliyor. Ve topu Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) atıyor. YSK’den bu yazının yazıldığı saate kadar ses çıkmamıştı. Dileyelim ki yasalar geçerli kılınsın... Yoksa seçmenin sandığa ulaşması kolaylaştırılmışken, zorlaştırılmasını isteyenlerin dediği olur ki tartışması yıllarca sürer... Zor Olsun ki İktidar Benim Olsun... B örneklerin kamuoyunda kaygılara neden olduğu belirtilerek “acaba burası da turistik bir tesise dönüştürülmek üzere mi yakıldı?” sorusu soruldu. 2013’ten beri bina enkaz halinde duruyor. 1. grup tescilli tarihi binanın Restorasyon Uygulama Projesi Nisan 2014’de tamamlanarak İstanbul III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na sunuldu ancak kurul hâlâ projeyi onaylamadı. Koruma Kurulu’nun da aslına uygun yapılması için projede birçok kez değişiklik talep etmesi üzerine Mimar Sinan Genim istifa etmişti. Avcı’nın çakısı hazır! Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı katıldığı toplantıda kendisine plaket verenlerin ceplerine dolma kalem koydu. Raylı Sistemler Kümelenmesi Derneği Başkan Yardımcısı Ramazan Yanar’ın kapalı cebini çakıyla açarak kalemi bıraktı. Avcı, bir gazetecinin, “Çakınız da hazır” demesi üzerine “Milli Eğitim daima hazır” yanıtı verdi. Avcı, Eskişehir’deki ’Kalifiye İnsan Kaynağı İhtiyacının Karşılanması Projesi’nin açılış törenlerine katıldı.. ESKİŞEHİR/DHA ÖSYM’nin temel bilimi İslam! Ö ğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından belirlenen üniversite kontenjanlarında, temel bilimler alanında son beş yılda büyük azalma yaşanırken, İslami ilimlerin yer aldığı fakülte kontenjanlarında büyük artış gözlendi. 2011 ve 2015 arasında matematik, fizik, kimya ve biyoloji alanlarındaki kontenjan ve yerleşme sayılarında 2,5 kat ile 4 kat arasında bir azalma olduğunu görülüyor. Buna göre, 2011 yılında bu dört alana, lisans programlarının yüzde 7.5’ine karşılık gelen 30 bin 472 kontenjan ayrılırken, 2015’te bu rakam, yüzde 1.5 seviyesine denk gelen 7 bin 168’e kadar gerilemiş. Aynı dönemde, İslami ilim alanlarında ise tam tersi bir yükseliş var. 2011’de ilahiyat ve İslami ilim fakültelerine, lisans programlarının yüzde 2’si olan 8 bin 25 kontenjan ayrılıyordu. 2015’te ise bu alana ayrılan toplam kontenjan, 15 bin 687’ye çıkmış durumda. Dershaneler tam gaz devam DENİZ ÜLKÜTEKİN TEOG tarihleri açıklandı Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında 8. sınıf öğrencilerinin katılacağı merkezi ortak sınav tarihlerini belirledi. Bakanlığın belirlediği sınav takvimine göre, 1. dönem ortak sınavlar 25 ve 26 Kasım 2015, mazeret sınavları 12 ve 13 Aralık 2015’te yapılacak. 2. dönem ortak sınavlar ise 27 ve 28 Nisan 2016, mazeret sınavları da 14 ve 15 Mayıs 2016’da gerçekleştirilecek. illi Eğitim Bakanlığı’nın dershanelerle ilgili düzenlemelei içeren kanun değişikliğinin Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edilmesinin ardından, üniversiteye hazırlık sürecinde kaos devam ediyor. MEB, AYM kararından sonra, yeni yönetmelikle dershane eğitimi için yeni düzenlemeler getirse de temel liseye dönüşmeyen veya kapanmayan dershaneler, halen öğrenci kayıtlarına devam ediyor. M Sınav bile yapıldı Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen FEM Dershaneleri de bu kurumlar arasında yer alıyor. Kayıtlara devam eden ve bu hafta öğrencilerine seviye tespit sınavı yapan dershanenin Me cidiyeköy Şube Başkanı Erdal Yalvaç, AYM kararının ardından, dershanelerin önünde herhangi bir engel kalmadığını işaret etti. Yalvaç şunları söyledi: “AYM’nin dershanelerin kapanmasının, fırsat eşitliği ilkesine aykırı olduğu yönündeki kararı sonrası eğitime geçen yıllarda olduğu gibi devam ediyoruz. AYM’nin bozduğu bir karar, on yıl boyunca, bir daha gündeme getirilemez. Dolayısıyla bizce dershanelerin önünde herhangi bir hukuki engel kalmamıştır. Bu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre de böyle olmalı.” Bakanlığa uyarı MEB’in, kararın bozulmasının ardından, dershaneler hakkında çıkardığı yeni düzenlemeye de değinen Yalvaç, bu kararın da, AYM’nin gerekçeli kararına aykırı olduğunu söyledi ve şunları ifade etti: “Yeni düzenlemenin ardından, bakanlık, valiliklere, ‘dershanelere izin vermeyin’ içeriğinde bir yazı gönderdi. Bunun üzerine çok sayıda ilde, dershanelere baskın yapıldı. Ancak zaten, bize haziran ayından beri çok sayıda denetim yapılmıştı. Biz de avukatlarımız aracılğıyla, bakanlığa, herhangi bir baskı yapılması durumunda, hukuki haklarımızı arayacağımız yönünde bir yazı gönderdik.” Yalvaç, MEB tarafından yapılan, “çocuklarınızı dershaneye yazdırmayın” uyarılarının, kayıtları bir ölçüde etkilediğini, ama bu süreçte, üniversiteye hazırlık için herhangi bir çözüm üretilememesi nedeniyle kayıtların yeniden arttığını da sözlerine ekledi. Eğitimci Alaaddin Dinçer’in yaptığı araştırmadaki rakamlar, ÖSYM’nin eğitim politikasını ortaya koyuyor. Dinçer bu durumu, son dört yılda açılan yeni üniversitelerde ağırlığın dini eğitime ayrılmasına bağlıyor. Son dört yılda açılan üniversitelerde, din eğitimi kontenjanının yüzde 50 olduğunu işaret eden Dinçer, Diyanet İşleri’nde imam atama olanaklarının ve MEB’in öğretmen atamalarında, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerine ayrılan kontenjanın fazla olmasının da, bu eğitim politikasının sürürülmesinde önemli rol oynadığını söylüyor. MEB ve Diyanet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle