19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 1 Ekim 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 5 KILIÇDAROĞLU, CHP’NİN ‘ÖNCE TÜRKİYE’ BAŞLIKLI SEÇİM BİLDİRGESİNİ AÇIKLADI HP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Önce Türkiye” başlıklı 1 Kasım bildirgesini açıkladı. Bildirgenin açıklandığı ATO Congresium girişine “Bu bildirgemizi gençlere adıyoruz” yazılı dev pankart asılırken Kılıçdaroğlu’nun konuşma yapacağı kürsünün her iki yanına gençlerin için tribün kuruldu. KıFIRAT lıçdaroğlu, tüm konuşmasıKOZOK nı gençlerin arasında yaptı. Bildirgede öne çıkan başlıklar şöyle: Mazota güncelleme: Emekliye iki maaş ikramiye, asgari ücretin 1500 TL’ye çıkartılması, kredi faizlerinin silinmesi gibi vaatler korundu. Önceki bildirgede 1.5 TL olan çiftçiye satılacak mazotun fiyatı 1.8 TL olarak güncellendi. Gençlere destek: Lise son sınıf öğrencilerine yönelik 100 TL’lik lise kartın yanı sıra, üniversite mezunların burs borçlarından faizin silinmesi gibi vaatler öne çıktı. İş bulamayanlara, iş bulabilecekleri bir alanda uzmanlık eğitimi, akademik dünyada devam etmek isteyenlere burs desteği, iki başlığa da girmeyen ve işsiz kalanlara da iş bulana kadar 540 TL işsizlik ödeneği vaadi konuldu. Passolig sürprizi: Sosyal medyada büyük yankı uyandıran bir vaat de “passolig uygulamasına son verilecek” oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a statlardan yükselen tepkiler sonrasında getirilen uygulama statlarda “fişleme” tartışmasına yol açmıştı. Kürt sorunu: CHP sorunun çözümü noktasında üç yeni kurum oluşturulmasını önerdi. Buna göre temsil edilen siyasi partilerin katılımıyla TBMM’de bir Toplumsal Mutabakat Komisyonu kurulacak. Komisyon tarafından hazırlanan raporun bir yılı aşmayan bir süre içerisinde TBMM Genel Kurulu’na iletileceği, komisyonun oluşturulacak ikinci kurum olan Ortak Akıl Heyeti’ni, TBMM’de temsil edilmeyen kesimlerin görevlendireceği belirtildi. Bildirgede ayrıca bu kapsamda oluşturulacak Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurulması öngörüldü. Gazilere vaat: Bildirgede er ve erbaşlara sigortalı, maaşlı askerlik vaadinde bulunuldu. Bildirgeye göre Başbakanlık’a bağlı şehitler ve gaziler yüksek kurulu oluşturulacak. Şehit yakınları ve gaziler milletvekillerine tanınan haklardan yararlanabilecek. Eğitdonat’a son: CHP’nin Suriye konusundaki en önemli çıkışı, iktidar olması durumunda, Beşar Esad’ın halen iktidarda olduğu “Suriye yönetimi ile ilişki kurulması” konusunda oldu. Bildirgede, “Suriye muhalefetiyle ilişkilerimizi sürdürürken Suriye yönetimiyle de ilişki kuracağız” ifadesi kullanıldı. CHP, “eğitdonat” programının kaldırılacağını açıkladı. Bildirgede, “Mısır, Suriye ve İsrail’le karşılıklı olarak büyükelçilerin atanması için girişimde bulunacağız” denildi. Zarrab göndermesi: CHP bildirgesinin dış politikayla ilgili bölümünde İran’la ilişkiler ele alınırken ilginç bir atıf da yapıldı. Bildirgede, “İran’la yürütülen ticari ilişkileri kendi çıkarları için suiistimal eden ve kamu görevlileriyle rüşvet ilişkisine giren şahısların tüm karanlık ilişkilerini aydınlatmak ve bu şahısları yargı önüne çıkarmak için gerekli adımları atacağız” denildi. Bu bölüm, Reza Zarrab üzerinden atıf olarak yorumlandı. Taşımalıya son: Eğitimin tam güne çıkartılacağı belirtilen bildirgede, taşımalı eğitime son verileceği vurgulandı. ONCE GENCLER C iye. yramlarda ikram 4 Emeklilere ba . ak ac çık nu ı Kanu 4 Aile Sigortas ek. ec ril ve n so e 4 Taşeron işçiliğ ’i siizlerinin yüzde 80 4 Kredi borç fa linecek. . sası çıkartılacak 4 Siyasi Ahlak Ya u on isy Hesap Kom 4 TBMM’de Kesin kurulacak. laması kalkacak. 4 Passolig uygu ken alezunlarının okur 4 Üniversite m iş bui geri ödenmes dıkları kredilerin k. telenece luncaya kadar er Baskıcı devlet kafası... Haziran seçimlerinde büyük sarsıntı geçiren iktidar ve iktidar yanlısı medya 1 Kasım seçimlerine bir ay kala yeniden atışlara başladı... Kanlı terör örgütünün ölümcül eylemleri, iktidarın acımasız baskısı, başta Aydın Doğan Grubu olmak üzere, muhalif medyayı hizaya getirmek, Cumhuriyet’i susturmak için topçu ateşi kamuoyu araştırmalarının yavaş yavaş belirginleşmesinden kaynaklanıyor. Bir dönem IŞİD’i sarıp sarmalayan, bir dediklerini iki etmeyen iktidar ve havuz medyası, IŞİD’in Kobane’deki hastane ve okullara yaptığı saldırıları PYD’nin üzerine yıkıp HDP’nin yüzde 10 seçim engeline takılmasını istiyor. Oysa kamuoyu yoklamaları tüm partilerin elinde, 1 Kasım seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olmayacağı kesin gibi. Zaten AK Saray’ın sıkıntısı bu yüzden... Mahalle muhtarları yine AK Saray’da toplandı, Cumhurbaşkanı gözlerimizi yaşartan bir konuşma yaptı. Pazartesi günü okullar açılınca yine bir yerlerde konuştu, Türklerden ve özellikle Zaza Kürtlerinden söz etti. Onlara televizyonda el sallayıp seçilmiş, üstelik yansız bir Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin aydınlık günlere doğru koştuğunu muştuladı. Oysa aynı saatlerde şehit cenazeleri toprağa veriliyor, gözü yaşlı analar, babalar “Yeter artık yeter” diye çığlık atıyordu... HHH Benim anlamadığım, tarafsız bir Cumhurbaşkanı’nın tüm medyayı “havuza dönüştürmek istemesi.” Demokrasi ve özgürlükten yana olan işadamlarını, sanayicileri, gazetecileri “terör destekçisi” olarak göstermesi... Gündeme “yerli malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı” dediğimiz çocukluk yıllarım aklıma geldi. Eğer yandaşsan, AKP ne yaparsa yapsın eleştirmeyip “çok doğru, bu yolda yürümeye devam et” diyorsan, yerli malı, yurdun malısın... Eğer değilsen, laik demokratik Cumhuriyeti, hukuk devletini, adalette eşitliği, evrensel hukuku savunuyorsan yandı gülüm keten helva. İşte o zaman teröre destek veren olursun... Yerli değil ithal anlayacağınız! Oysa bir dönemin “akil insanları” vardı, tüm Türkiye’yi dolaşan, barış sürecinin yaşama geçtiğini davul zurna eşliğinde açıklayan... İmralı’ya gidişdönüş seferleri yapılmıştır sık sık... Bir de Dolmabahçe mutabakatı... Millet enayi, bu olup bitenleri unutup gitti. Şimdi “vatan millet, yerli malı” masallarını eskisi gibi yiyecek, 1 Kasım’da oyunu AKP’ye anasının ak sütü gibi verecek... Bu köşede kaç kez yazdım, bir kez daha yineleyeyim: “Terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur...” HHH 7 Haziran seçimlerinde milletin iradesi açık seçik ortaya çıktı... Halkımız AKP’yi tek başına iktidar yapmadı. CHP, MHP ve HDP’nin aldığı oy oranı yüzde 60’tı. Siyasette oyunun bir kuralı vardır, üç parti bunu iyi kullanamadı, özellikle AK Saray’ın sofrasına altın tepsi içinde sundu... CHP Deniz Baykal’ın “hayal dünyası”na inanıp, attığı adıma “dur” diyebilseydi, bugün Türkiye’de ortak bir hükümet vardı. CHP’nin Deniz Baykal hamlesine karşı MHP Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Meclis başkan adayı olarak gösterdi... İşte bu rest AK Saray’a yaradı... Elbet, MHP’nin HDP’yi Meclis’in açıldığı ilk günde yok sayması olayı var... CHP Deniz Baykal hamlesinden vazgeçip dördüncü turda İhsanoğlu’na oy verseydi İşler değişirdi... Yapamadılar! Bir ay sonra yapılacak seçimlere AKP ve AK Saray, eli güçlü olarak gidiyor ama tek başına iktidar olması çok zor görünüyor... Topluma korku salıp medyayı susturarak bir yere varılmaz... Hele hele tetikçilik yapan kimi sözde gazeteci ve AK siyasetçilerle... 7 İLK 100 GÜNDE YAPILACAKLAR 4 Çiftçiye mazot 1.8 liraya ver ilecek. 4 Asgari ücret bin 500 liray a çıkacak. 4 Esnafın emekli aylığından kesilen prim kaldırılacak. 4 Yüzde 10 seçim barajı kald ırılacak. 4 Öğrencilerin yurt sorunu çözülecek. 4 Teşvik sistemi değişecek. Katma değeri yüksek üretimi özendi ren sektörel teşvik politkası uygulan acak. 4 Orman köylüsü sigortalı işçi statüsüyle çalıştırılacak ve emekli lik hakkı kazanacak. İLK BİR YILDA YAPILACAKLAR Öncelikler değişti AYŞE SAYIN nomik vaatler” içeren “Yaşanacak Bir Türkiye” başlıklı bildirgesini açıkladığında, salonun içi/ dışı tıklım tıklım dolu, partililer coşkuluydu. Salonda coşkuyu artıran en önemli etkenlerden biri partinin “seçim sloganı” olan “Milletçe Alkışlıyoruz” klibiydi. CHP lideri, 6 ay sonra bu kez 1 Kasım seçimleri için “revize” edilen ve adı “Önce Türkiye”ye dönüşen yeni seçim bildirgesini açıklamak için yine aynı salonda aynı kürsüdeydi, ama 19 Nisan’daki havadan eser yoktu. Yaklaşık 3 bin 500 kişilik salon doluydu dolu olmasına ama öyle heyecanla bildirge bekleyen parti kitlesi yoktu. Türkiye’de 7 Haziran sonrasında Suruç katliamı ile başlayan ve sonrasında PKK’nin çatışmasızlığa son vermesiyle gelen şehit cenazeleri, iktidarın Kürt sorununda “çözüm”den vazgeçip “güvenlikçi politikalara” dönmesi ve buna paralel olarak “ayrışma/kutuplaşma”nın had safhaya çıkmasıyla “barış ve kardeşlik” bozulması, hem CHP’nin seçim bildirgesine hem de salondaki havaya da yansıdı. CHP liderinin, her gün şehit haberlerinin geldiği bir ortamda “gösterişli/şarkılı/türkülü coşkulu” bir toplantıyı özellikle tercih etmediği kulislere yansıyan bilgilerden. Nitekim, henüz toplantı başlamadan önce partinin seçim şarkısı olan “Önce Türkiye” kısa süre çalındı. Ama Kılıçdaroğlu’nun “şehitlere saygı” uyarısı doğrultusunda susturuldu. CHP Lideri değişen gündeme paralel olarak bildirgede yeni başlıklarla revize edilen “Kürt sorununu” ve elbette şehit ve gazilere dönük mesajları ön plana çıkardı. HP Lideri Kemal C Kılıçdaroğlu 19 Nisan 2015’de, iddialı “eko ılıçdaroğlu, seçim bildirgesini açıklarken yaptığı konuşmada şu mesajları verdi: Ali İsmaillere adıyoruz: Bu bildirgenin omurgasını umudumuz ve geleceğimiz olan gençler oluşturuyor. Onlara “sus” demeyeceğiz, “önce sen konuş” diyeceğiz. Baskıya karşı direnen, özgürlüğü savunan, “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyen gençlere, Ali İsmaillere, Özgecanlara adıyoruz bu seçim bildirgesini. Merdiven altı atölyelerde karın tokluğuyla çalışan onbinlerce gence, taşeron olarak çalışan, kıt kanaat geçen gençlere, çöpten kâğıt toplayarak ailesinin geçimini sağlayan gençlere adıyoruz. TOMA’lara, biber gazlarına karşı polis barikatlarının önünde elinde gül ve karanfille bekleyen yarattığı mizahla bir diktatöre diz çöktüren gençlere adıyoruz. Gençler, sizlerden istediğim sadece bir şey var; siyasete ilgi gösterin. Siyaseti dinozorlardan temizleyin, siyasette aktif ola Bir diktatöre diz çöktürenlere CHP liderinden Gezi vurgusu K rak yer alın. Eğer sizler siyasete girerseniz, ilgi gösterirseniz, emin olun bugün Türkiye’de yaşananların hiçbirisi olmazdı. Bir diktatöre diz çöktüren gençler, sizinle gurur duyuyorum. CHP iktidarında bütün meydanlar sizin olacak. İradesini ipotek etti: Eğer bir siyasi lider özgür iradeye sahip değilse, kendi iradesini başka bir iradeye ipotek etmişse, o lider koalisyon kuramaz. Sarayda oturan zatın baskısını omzunda sırtında, düşüncesinde, yaşamının her alanında hissediyorsa o kişi lider olmaz. Şantaj tablosu: Cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıp “400 vekil verin, vermezseniz bu tablo çıkar” dedi. Toplumun önüne acı, gözyaşı ve kan şantaj malzemesi olarak konulmuştur. Çünkü onlar milli iradeyi bir kişinin iki dudağından çıkan olarak kabul ediyorlar. Dış politika değişmeli: Dış politikanın 180 derece değişmesi lazım. Dış politika barış üzerine inşa edilir, Ortadoğu’yu karıştırırsanız, fatura böyle çıkar. Cilvegözü’nü, Reyhanlı’yı, Niğde’yi, Suruç’u unutmadık, tamamı yanlış dış politikanın faturasıdır. Kürt sorunu uzlaşmayla çözülür: İki baldırı çıplak hikâyesiyle başladı. Bir siyasal partinin tek başına çözebileceği bir soru olmaktan çıkmıştır, daha tutarlı ele alınması gereken bir sorundur. Tüm siyasal partiler teröre karşı açık ve net tavır takınacaklar. Ama, lakin olmayacak. Toplumsal uzlaşmayla birlikte çözeceğiz. Bu sorunu CHP dışında hiçbir parti de çözemez. l ANKARA CHP’nin en büyük sıkıntılarından birisi kuşkusuz “gençlerden” istediği ilgiyi görememek, zaten veriler de en az genç seçmenin CHP’de olduğunu gösteriyor. 7 Haziran bildirgesinde gençlik “ihmal edilen” alanlardan birisiydi ve part içinden de bu durum eleştiri konusu oldu. CHP yönetimi o dönem iddialı “ekonomik vaatlerin” gölgelenmemesi için, “temel hak ve özgürlüklere” önerileri gibi, “gençliği” ön plana çıkarmamıştı. 1 Kasım seçimlerinde oylarını artırıp, tek başına olmasa bile en azından “koalisyon hesabı” yapan Kılıçdaroğlu, bir anlamda bildirgeye “gençlik aşısı” yaptı. Kılıçdaroğlu’nun konuşma yaptığ platformun iki yanına CHP’li gençler yerleştirildi. Kılıçdaroğlu, gençlere dönük vaatleri okudukça, onlar da zaman zaman “sloganlar” atarak, salondaki “ağır hava”yı dağıtmaya çalıştı. Neden gençler? alona girerken çalan neşeli müziğin ömrü pek kısa sürdü. Kılıçdaroğlu, ATO Kongre Merkezi’ne gelmek üzere evden çıkarken TV’den duymuş ve “Şehitlerimiz varken müzik olmaz” diyerek telefon talimatıyla kestirmişti sesi. Sadece bu simgesel ayrıntı bile, iki bildirge arasında geçen kısacık sürede, toplumsal psikoloji açısından nereden nereye geldiğimizi sergiliyor. Şu bir gerçek ki, bütün partiler gibi, CHP de olanca enerjisini, Saray müdahalesiyle hükümsüz kılınan 7 Haziran seçimleri için harcadı. O yüzden 1 Kasım bildirgelerine, partiler açısından bir “zorunluluk mesaisi” olduğunu hatırda tutarak bakmalı. Bütün mesele ise Türkiye’nin sorunları, dört ay öncesiyle kıyaslanamayacak kadar ağırlaşmışken bu zorunluluk karşısında nasıl bir fark yaratıldığında düğümleniyor. HHH Bu çerçeveden bakıldığında, 7 Haziran kampanyasına emeklileri yerleştiren CHP’nin bu kez gençleri hedeflemesi, kapsama alanı ve iddia açısından yenilik içeriyor. 7 Haziran bildirgesinin temelini oluşturan ve göreli bir çekim alanı yaratan ekonomik vaatlerini koruyan CHP, 1 Kasım için fark yaratma potansiyeli taşıyan yeni hedefler koymayı başarmış görünüyor. Statlarda şiddeti önleme bahanesiyle su S Hani öldürülen çocuklarımız? nulan ve son tahlilde bir fişleme ve sermaye aktarım mekanizması olan Passolig’in kaldırılma vaadi bunlardan biri. (Passolig’in altyapısı dört yıl önce çıkarılan bir yasayla kurulsa da yürürlüğünün Gezi ertesine geldiğini anımsatalım.) Keza, gazi ve şehit yakınlarının, milletvekilleri ile aynı sağlık olanaklarına sahip olacağı ve bu sorunun çözümü için Başbakanlık’a bağlı ayrı bir birim kurulacağı taahhüdü de öyle. Gazilerin yaşamsal ihtiyacı olan “protez” konusunda yaşadıkları güçlüklere değinen Kılıçdaroğlu’nun sorunu, “Her şeyden tasarruf olur ama gazi ve şehit yakınlarının ihtiyaçlarından olmaz” özetlemesi yankı bulacaktır. HHH 7 Haziran bildirgesini 1 saat 40 dakika gibi uzun süren bir konuşmayla sunan Kılıçdaroğlu, bu kez hem süre, hem de eski çıktıların arkasına tuttuğu notlar bakımından daha ekonomik ve toparlayıcı bir sunum yaptı. Ancak bu “toparlama”nın fazlasıyla daraltıcı ve düşkırıklığı yaratan bir anlam içerdiğini söylemeden geçemeyeceğim. Kendisi de bir baba olan Kılıçdaroğlu’nun, iki bildirge arasında geçen dört ay boyunca, Doğu’da, Güneydoğu’da öldürülen çocukları hiç anmamasının yol açtığı bir düşkırıklığı bu. Kürt sorununu en iyi CHP’nin çözeceği id diasında olan ve meselenin güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceğini net biçimde ortaya koyan, AKP iktidarını eleştiren, sorunun yalnızca Meclis’te çözülmesi gereği konusunda haklı da olan Kılıçdaroğlu’nun, iki bildirge arasında geçen sürede öldürülen çocukları anmamasının nasıl bir gerekçesi olabilir? Açık bir insan hakkı ihlali olan 8 gün boyunca Cizre’deki sokağa çıkma yasağına, Özel Güvenlik Bölgeleri’ne, gençleri bildirgesinin omurgasına yerleştirirken 33 gencin yaşamını yitirdiği Suruç katliamına, o günden bugüne, evinde otururken, parkta oynarken, sokakta gezerken, çalıştığı fırının önünde öldürülen ve yaşları 8 ile 17 arasında değişen 20 çocuğun öldürülmesine hiç değinmeyişine ne engel vardı? Ola ki, böyle bir değinmenin “teröre destek hassasiyeti” yaratacağı çekincesini taşıyorsa CHP lideri, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden de mi söz edemezdi? Aile sigortası, taşeron işçiliğe son, emeklilere ikramiye vaatlerinin sıralandığı “CHP İktidarının İlk 100 Gününde ve İlk Bir Yılında” yapılacaklar listesinde de bu soruların yanıtlarını boşuna aradım. Her sayfası “Önce Türkiye” sloganıyla damgalanmış kitapçık kolumun altında, kendi yanıtımla ayrıldım salondan: Hiç ama hiçbir sorun bir ülkede, çocukların öldürülmesinden, daha korkuncu bunun sıradanlaşmasından daha önemli olamaz. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Kılıçdaroğlu’ndan Akar’a ziyaret CHP lideri Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı ziyaret etti. Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık bir saat sürdü. Görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapılmadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) Genelkurmay Başkanlığı görevine getirilen Akar’a hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasına başlamadan önce ziyareti gerçekleştirmek istediği ve görüşmede güncel konuların da ele alındığı kaydedildi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle