28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Devlet TOKİ’ye verdi, TOKİ ortağına sattı, ortağı başkasına devretti, milyonlar uçuştu 5 Mart döneminde gizli komünist partisi üyesi olarak yargılandı, tutuklu kaldı. 12 Mart bir köle hukukuydu, öncesi ve sonrası darbeler gibi. Bunun bir başka anlamı uygarlığın, kültürün kovuşturulması demektir, Türkiye’de bugün olduğu gibi... Bilginin eylemle ürünler vermesi, yaşadığımız topraklarda hep suç sayıldı ve sayılıyor... Bilgi, birikim, bilinç olmayınca, bir yontu, bir resim suçlanıyor... İçine tükürülüyor, ucube deniliyor... Eski Yunan ve Anadolu uygarlığının klasik ürünlerini Türkçe anlatmak, yazmak... Şiirsel bir dille anlatmak... Başı çeken kişinin Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir olması onlara göre bir şey ifade etmiyor... HHH Anadolu kültürü İyonya’dan Mezopotamya’ya dek uzanır. Özgürlük, tarih ve uygarlık kavramları kişiye çok şey öğretir! Savaşları, barışları, aşkı, zalimliği... Edebiyatı, kültürü, müziği, sağlığı... Kadınerkek ilişkilerini... Balıkçı’nın engin sezgisi tarih coşkusu, Azra Erhat’ın, Sabahattin Eyüboğlu’nun bilge kişiliği... Hepsini bir araya getirdiğinizde, “uyanış çağı”nın fotoğrafı çıkar karşınıza... Yurtseverlik! Bilgelik! Köle hukuku! Hayat! Geçmişin gerçeklerini, söylencelerini okumak, yaşadığın toprakları tanımayı sağlar, çevre bilincinizi artırır, köleliğe isyan edersiniz... Bunu yapmak insanca bir davranıştır... Demokrasi ve özgürlük! Acılarla yaşayan toplumlar, “kana kan intikam” duygularıyla ayakta kalmaya tutsaktırlar... İnsan, ikiyüzlü olmaz, ne yapıyorsa, toplumdaki taşıdığı sıfat ne olursa olsun arkasından değil yüzüne konuşur! HHH Bir insan karamsar, hüzünlü, acılı olabilir... Sakın ola ki umutsuz olmayın... Umudunuzu yitirmeyin hiçbir zaman! Bir hayat ağacına sarılın, çevrenizde mutlaka vardır... Sizi köle yapmak isteyenlere karşı dik durun, direnin... ‘Kupon’ yağması FIRAT KOZOK ANKARA Kupon arazi olarak bilinen kamu arazilerinin, TOKİ’nin iştiraki olan iki şirkete piyasa rayicinin altında satıldığı, şirketlerin de çok kısa süre içerisinde aldığı bu arsaları başka kişilere satarak, yüzde 150’ye varan oranlarda kâr ettiği ortaya çıktı. İstanbul Zeytinburnu’nda 635 milyon TL’ye Emlak Konut GYO’ya devredilen kupon arazi, sadece 11 ay sonra 4.2 milyar TL’ye başkasına satıldı. İstanbul Halkalı’da 4.5 milyon TL’ye devredilen arazi de 3 ay sonra 5.3 milyon TL’ye satıldı. TOKİ’ye ait kupon arazilerin nasıl yağmalandığı, Sayıştay tarafından ortaya çıkarıldı. Sayıştay raporunda 1164 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Yasa uyarınca, Hazine’ye ait önemli miktarda arsa ve arazinin TOKİ’ye bedelsiz olarak devredildiği, bunun yanında hem Emlakbank’tan hem de Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü’nden önemli miktarda arsa ve arazinin TOKİ’ye devredildiği belirtiliyor. TOKİ’ye devredilen farklı illerdeki 1 milyon 304 bin 543 m2’lik taşınmaz, 2013 yılı ile 2014 yılının ilk 6 ayında toplam 2 milyar 278 milyon TL’ye TOKİ’nin iştiraki olan iki şirkete doğrudan satıldı. Bu iki şirket, sermayenin yarıdan fazlası özel şahıs veya şirketlere ait olan Emlak Konut GYO A.Ş. ile Emlak Planlama İnşaat Proje Yönetimi A.Ş. Bu çerçevede İstanbul Kartal’da 63 bin 249 m2, Zeytinburnu’nda 127 bin 920 m2, Başakşehir’de 547 bin 300 m2 büyüklüğündeki arsalarla Ankara Çankaya’da 350 bin 750 m2, Etimesgut’ta 18 bin 228 m2, Yenimahalle’de 124 bin 475 m2’lik 3 arsa ve son olarak Kocaeli Derince’deki 72 bin 620 m2’lik bir arsa söz konusu iki şirkete satıldı. Kısaca Sayıştay raporunda, kupon arazi olarak bilinen kamu arazilerinin, söz konusu iştiraklere piyasa rayicinin altında satılıp, bu iştirakler tarafından çok kısa sürede başka kişilere devredildiği, satış fiyatlarının piyasa rayiç fiyatlarını yansıtmadığı, kısa sürede önemli fiyat artışlarının yaşandığı belirtiliyor. 635 MİLYONDAN 4.2 MİLYAR LİRAYA İdarenin arsa ve arazi satışlarında genel prensip olarak açık artırmalı satış yöntemi uyguladığı, alıcılar tarafından fiyat artırılarak en yüksek fiyatı veren alıcıya satış gerçekleştirildiği belirtilen Sayıştay raporunda, buna karşın idarenin sermayesine ortak olduğu, kamu dışında özel şahıs ve şirketlerin pay sahibi olduğu iştirakler için doğrudan satın alma hakkı verilmesinin satışlarda rekabet ortamını engellediğine işaret edildi. Bu durumun, söz konusu arazi ve arsa satış fiyatlarının piyasa rayicini yansıtıp yansıtmadığının tespitini de zorlaştırdığına vurgu yapılan raporda iki çarpıcı örnek sıralandı. Bu örneklerden ilki İstanbul Zeytinburnu’ndan. Toplam 127 bin 920 m2’lik arsa, 24 Nisan 2013’te Emlak Konut GYO’ya 635 milyon liraya satıldı. Şirket, yalnızca 11 ay sonra 8 Nisan 2014’te arsayı arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı yöntemiyle 4.2 milyar TL’ye sattı. İştirakin bu gelir paylaşımından elde edeceği payın 1.6 milyar TL’ye isabet ettiği, bu satışta bir yıldan kısa bir sürede iştirakin kazancının yüzde 152 olduğu saptandı. ÜÇ AYDA 800 BİN LİRA DEĞERLENDİ Bir başka örnek ise, TOKİ’ye ait İstanbulHalkalı toplu konut alanında bulunan 5 bin 120 m2’lik taşınmazın satışında yaşandı. Mülkiyeti idaredeyken, 1 Nisan 2011’de gayrimenkul satış sözleşmesi ile 4.5 milyon TL’ye Emlak Planlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret A.Ş’ye satılan taşınmaz, bu iştirak tarafından 3 aydan kısa sürede 26 Haziran 2011’de 5.3 milyon TL’ye başka bir yatırımcıya satıldı. Söz konusu arazi üzerinde TOKİ tarafından yapılan imar uygulaması sonucu parselin alanı 16 bin 637 m2’ye ulaştı. 21 Aralık 2012’de artan kısım olan 11 bin 517 m2’lik kısım da yine aynı şirkete 13.2 milyon TL’ye satıldı. Bu arsa da iştirakçe ilk parselin satıldığı yatırımcıya 3 aydan daha kısa bir sürede 11 Mart 2013’te 15.5 milyon TL’ye satıldı. Söz konusu araziyi alan yatırımcı, yine 2 aydan daha kısa bir sürede, 3 Mart 2013’te Emlak Planlama Şirketi’ne gönderdiği yazı ile kendisiyle imzaladığı satış vaadi sözleşmelerini tüm hak ve yükümlülükleri ile başka bir yatırımcıya devrettiğini bildirdi. Dik Durun, Köle Olmayın!.. Yaşamın derinliğine dalmak, düşünceler ormanında dolaşırken umut devşirmek, ezenin değil ezilenin yanında olmak... Köle hukukuna karşı direnmek, uygar toplum yaratmak, toplumu din kıskacından kurtarıp birey yapmak. Ötekileştirmenin, zalimliğin egemen olduğu bir toplum gelişemez, demokrasiyi ve özgürlükleri yaşam biçimi yapamaz! Yaşadığımız coğrafyada yüreklerimiz, barış için gerçekten çırpınıyor mu yoksa bize mi öyle geliyor... Türk olsun, Kürt olsun, Laz, Çerkez, Ermeni olsun... Kendi kültür varsıllığımızı binlerce yıllık bir tarihin içinden çıkarıp “işte yaşam budur” diyebiliyor muyuz? Azra Erhat’la A. Kadir’in Homeros’tan ortaklaşa çevirdikleri “İlyada” Türkçemizin başucu kitabıdır. O kitap beni tarihin derinliklerine götürür. Troya’da eski ve koca duvarlardan ilkyazın yeşil bitkileri ve binlerce yılın kemirdiği toprak sarısı taşların arasından çıkan bir bilge, Akhaların savaşını anlatır. Zaman böyle akıp gider söylenceler ırmağında... İyonya uygarlığı Ege’yi kuşatır... Troya’dan İyonya’ya, İda Dağı (Kaz Dağları) eteklerinden inilir, bir uygarlıkla yaşam güzelleşir... HHH Köleci toplumlarda köleci hukuk olur... Yaşını başını almış bir insan köleleşince, bencilleşir... Çünkü o insan insan değildir, yontulmamış bir taştır. Düzenbazdır, kendi çıkarları için yaşar... Hayır, hayır! Yaşadığını sanır! O kişi güvenilmezdir, yol arkadaşlığı yapmaya kalkarsanız sizi satar! Köleci düşünceye saplanmış, bencilleşmiştir. Azra Erhat, eski dilleri iyi bilen coşkulu bir kadındı. Eski ve yeni çağ uygarlıklarına vurgundu, 12 Yüzde 152 getiri l Aksünger’den 3 bakanın itirazı için Nasrettin Hoca’lı benzetme ‘Kazan öldü’ l Yapımı durduruldu, bakımı durdurulmadı fıkrası gibi EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Erdal Aksünger, 3 eski Bakan Muammer Güler, Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış’ın mal varlıklarıyla ilgili bilirkişi raporuna yaptıkları itirazları “Olay Nasrettin Hoca’nın kazan hikâyesine döndü. Bakanlar, ‘kazanın doğduğuna inanıyorsunuz öldüğüne de inanın’ diyorlar” diye değerlendirdi. Bakanların beyanlarının inandırıcı olmadığını belirten Aksünger, bakanların konuyu malvarlığına indirgeyerek algı operasyonu yaptıklarını söyledi. Aksünger, “Minareyi çalan zaten kılıfını hazırlamıştır. Komisyonun bakanların birinci ve ikinci derece yakınlarının malvarlıklarını da incelemesi gerekiyordu” dedi. TBMM Soruşturma Komisyonu, 5 Ocak’ta toplanarak 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan oylamasını gerçekleştirecek. Erdoğan Bayraktar dışındaki 3 bakan, oylama öncesinde mal varlıklarıyla ilgili bilirkişi raporuna itiraz üstüne itiraz etmiş, ek beyan ve açıklamalar göndermişti. Zafer Çağlayan, oğullarının mal varlığını düğünlerine katılan 9 bin davetlinin taktığı altın ve dövize dayandırırken; Egemen Bağış, bilirkişi raporunda şüpheli bulunan satın aldığı 3 evle ilgili tapu örneklerini, Muammer Güler de valilik dönemindeki maaş ve gelirlerini gösterir belgeleri ek olarak komisyona sunmuştu. CHP’li Erdal Aksünger, ifadeleri sırasında üyelerin sorularına “komisyonun görev alanına girmediği”ni gerekçe göstererek yanıt vermeyen bakanların bilirkişi raporuna karşı komisyona ek beyanlar göndererek kafa karıştırmaya çalıştıklarını söyledi. Aksünger, “Olayı birkaç daire üzerine indirgemeye çalışıyorlar. Öyle değil böyle, dedemden kaldı, annemden kaldı, düğünde altın takıldı deniyor. İspat edemiyorlar, işi mal varlığına indirgemeye çalışıyorlar. Kaç katı iddiadan bahsediyoruz. Aradan aylar geçmiş, bakanların mal varlıkları konusunda bile komisyona doğru dürüst bilgi gelmedi. Komisyonun, bakanların birinci derece akrabalarının yanı sıra ikinci derece yakınlarının da mal varlığını incelemesi gerekiyordu. Rüşvet, sebepsiz zenginleşme iddiaları var. Minare çalan bu kılıfla mı bu işi yapar, alırken üstüne mi alır?” dedi. Komisyonun yeterince inceleme yapamadığını kaydeden Aksünger, AKP’nin hukuki olarak değil siyasi olarak karar vereceğini söyledi. Olaya “Yüce Divan’a gönderirsek siyasi olarak sonucu ne olur, göndermezsek ne olur?” diye bakıldığını anlatan Aksünger, bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne derse o yönde karar çıkacağını kaydetti. Aksünger, “Erdoğan, hem hâkim hem savcı hem avukat” diye konuştu. Bakanların ifadeleri sırasında vermedikleri bilgileri sonradan göndermelerinin ilginç olduğunun altını çizen Aksünger, “Zamanında niye göndermediler? Bu iş Nasrettin Hoca’nın kazan hikâyesine döndü. Bakanlar, ‘kazanın doğduğuna inanıyorsunuz, öldüğüne de inanın’ diyorlar. Yapılan aklama çabası ve algı operasyonudur” görüşünü dile getirdi. O tünele her yıl 1.5 milyon lira MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Sayıştay TCDD’nin milyonlarca liralık ihalelerinde usule aykırı uygulamalar saptadı. Rapor, sadece 1. bölümü için 730 milyon dolar harcanan ancak yapımı yarım kalan “Ankaraİstanbul Sürat Demiryolu Projesi” kapsamındaki Ayaş Tüneli için her yıl 1 milyon 500 bin liralık “bakımonarım” harcaması yapıldığını da ortaya koydu. Sayıştay’ın TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü raporunda, proje ve ihaleler incelendi. Rapora göre TCDD’nin 2013 yılı faaliyet dönemi 1 milyar 280 milyon lira dönem zararı ile kapandı. Geçmiş yıllar zararı ile birlikte bilanço zararı da 9.5 milyar lira olarak gerçekleşti. Raporda 1976 yılında yapımına başlanan AnkaraSincanÇayırhanArifiye üzerinden İstanbul’a ulaşması hedeflenen ancak yarım bırakılarak kaderine terk edilen ArifiyeSincan Sürat Demiryolu Projesi ayrıca irdelendi. Yarım kalan projenin ÇayırhanSincan arasındaki 1. bölümü için 730 milyon dolar harcama yapıldığına dikkat çekildi. Ayrıca proje içerisinde bulunan ve yapımı yarım kalan Ayaş Tüneli için de her yıl 1 milyon 500 bin lira bakım onarım masrafı yapılmaya devam edildiği belirtildi. Raporda proje için yapılan harcamaların ve her yıl yapılmakta olan Ayaş Tüneli bakım ve onarım giderlerinin kamunun kaynak kaybına dönüşmesine engel olunması istendi. Projenin yeniden etüt edilmesinde yarar bulunduğu vurgulandı. Rapora göre AnkaraSivas hızlı tren demiryolu hattının YerköySivas kesimi projesi ve yapım işinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Alt Yapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından hizmet alımı yoluyla hazırlatılıp TCDD’ye gönderilen proje, yeterli araştırma ve zemin sondaj etütleri yapılmadan hazırlandı. Yaklaşık maliyeti 1.3 milyar TL olarak belirlenerek 840 milyon TL’ye ihale edilen yapım işine ait sözleşme imzalandıktan sonra proje değişikliğine gidildi. Demiryolu hattının uzunluğu 287.6 km’den 251.3 km’ye düşürüldü. Tünel boyu 10.6 km’den 41.9 km’ye, viyadük boyu 2.7 km’den 11.2 km’ye yükseltildi. 840 milyon liraya ihale edilen işin sözleşme bedeli ile tamamlanamayacağının anlaşılması üzerine tasfiye kararı alındı. Raporda bu konunun da bakanlık tarafından inceletilmesi ve gerekirse soruşturulması istendi. TCDD tarafından 393.2 milyon liraya ihale edilen BursaYenişehir kesimi altyapı işinde de gerekli zemin etütlerinin yapılmadığı belirlendi. Projenin imzalanmasından sonra güzergâh değişikliğine gidildi. Değişikliğin ardından yüklenicinin yaklaşık maliyetlere göre daha yüksek birim fiyat verdiği tünel iş kalemlerinde metraj artışları yapıldı. Sözleşme bedelinin yüzde 96’sı kadar harcama yapıldığı halde, kilometre bazında fiziki gerçekleşme yüzde 13 düzeyinde kaldı. 75 km’lik hattın daha 10 km’si dahi tamamlanamadan sözleşme bedeline ulaşıldı. İş tasfiye sürecine girdi. Sayıştay bakanlık tarafından konuyla ilgili inceleme yapılıp sonucuna göre gerekli idari ve hukuki işlemlerin yürütülmesini istedi. l GRECO sert uyarılarda bulundu, süre verdi ‘Türkiye yolsuzlukla mücadelede yetersiz’ DUYGU GÜVENÇ ANKARA Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu, (GRECO) 2012’den bu yana “yolsuzlukla mücadele” konusunda somut yeni adım atmayan Türkiye’ye “kırmızı kart” gösterdi. GRECO üyesi ülkelerin 812 Aralık 2014’teki 66. Genel Kurul toplantısında, Türkiye’nin, yolsuzlukla mücadele konusundaki tavsiyelere uymadığı “küresel ölçekte yetersiz” ifadesiyle kayda geçirildi. GRECO’nun 66. Genel Kurulu’nda, Türkiye’den, yıllardır askıda tuttuğu tavsiyelerde sağladığı ilerlemeyi, yasal uygulamalarını da içerecek şekilde en geç 30 Eylül 2015’e rapor etmesini istedi. GRECO’nun 32’nci kuralı çerçevesinde de, başkan, Türk heyetine bir mektup göndererek, belirlenen adımlarda “ölçülebilir ilerlemenin mümkün olan en kısa sürede” tamamlamasını istemesi kararlaştırıldı. Aralık ayında çıkan bu kararın ardından Türkiye, üyelik yükümlülükleri gereği önce Mart 2014’ten bu yana izin vermediği değerlendirme raporunun ilanına kasım ayında “evet” dedi. Ardından da raporun Türkçesi Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasından yayımlandı. Söz konusu raporda, GRECO’nun 17 tavsiyesi için “Değerlendirme Rapo ‘Kafa karıştırmak istiyorlar’ Zemin etüdü olmadan ihale Nasrettin Hoca misali ‘Tasfiye incelenmeli’ runda belirtilen on yedi tavsiyenin hiçbirisini tatmin edici bir şekilde yerine getirilmedi” uyarısı yer aldı. Raporda “Siyasi Parti Finansmanında Şeffaflık” başlıklı bölümde, GRECO’nun Türkiye’ye 9 başlıkta tavsiyede bulunduğu, bunlardan 4’ünün ‘kısmi’ yerine getirildiği, 5’inin ise “yerine getirilmediği” belirtiliyor. Rüşvete karşı, TCY’de yapılan iki değişikliğin yeterli olmadığı belirtilen raporda, “gerçekçi bir yasal çerçeve” oluşturmak için TCY’nin ilgili hükümlerinde değişiklik yapılması istendi. TCY’nin 250 ve 252’nci maddelerinde yapılan ve yapılması planlanan değişikliklerle ilgili “rüşvet suçlarının yapısındaki karmaşıklığın azaltılmasından ziyade arttığı hususunda kaygılıdır” ifadeleriyle dile getirilerek şöyle dendi: “GRECO tasarının gereksiz derecede karmaşık ve yanlış anlaşılmaya müsait olduğunu düşünür. Bunun da ötesinde, yetkililer tarafından tek taraflı rüşvet eylemlerine verilecek ceza miktarının iki yıldan dokuz yıla kadar oldukça yüksek olduğuna işaret edilmesine rağmen GRECO, Değerlendirme Raporu’nda da değinildiği gibi, rüşvet anlaşmaları ile tek taraflı rüşvet eylemlerine aynı cezanın verilmemesinden kaynaklanan endişesini muhafaza eder.” AKP’li Metiner, ‘torpili’ ayetle savundu Haber Merkezi AKP Adana Milletvekili Mehmet Metiner, AKP’li bakan ve vekil yakınlarının torpille üst düzey devlet kadrolarına atanmasıyla ilgili iddiaları, Kuranıkerim’den bir ayetle savundu. Metiner, iddialara yanıt olarak “Biz inançlı insanlarız değil mi; cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede ‘akrabalarını koru kolla’ ayeti okunur” ifadelerini kullandı. Adıyaman’da yayın yapan Mercan TV’de ekrana gelen “Aloğlu ile Bakış Açısı” programına katılan AKP’li Metiner, sunucunun “O zaman siz bu ayet doğrultusunda mı torpil yapıyorsunuz?” sorusuna bir süre sessiz kaldıktan sonra “Vallahi sen Allah’ın ayetine bile karşı geliyorsan ben sana ne diyeyim” yanıtını verdi. Metiner, dayısının oğlunun Sincik’e Milli Eğitim Müdürü olarak atanmasıyla ilgili soruya ise atamayı kendisinin değil valiliğin yaptığı karşılığını verdi. Develi: Sarayın gerçek maliyetini açıklayacağız MAHMUT LICALI ANKARA TBMM KİT Komisyonu’nda AKP’li milletvekillerinin toplantıya katılmayarak görüşmesini ertelettiği Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) hesaplarına ilişkin toplantıda CHP, maliyeti ve oda sayısı konusunda her gün farklı iddialar ortaya atılan Ak Saray’ın gerçek maliyeti, oda sayısı ve aşırı lüks olarak yapılan keyfi uygulamaları açıklayacak. KİT Komisyon toplantısı 14 Ocak’ta yapılacak. Komisyon üyesi CHP’li Turgay Develi, “Toplantıda karanlık sarayın Atatürk’ün mirası üzerinden yapılmasının hesabını soracağız. Gerçek maliyetini, oda sayısını ve saraydaki keyfi düzenlemeleri millete anlatacağız” diye konuştu. Develi, kaçak sarayın Atatürk’ün mirası olan AOÇ’ye bilinçli olarak bir hançer gibi saplandığını belirterek “Sarayın AOÇ’deki varlığı yalnızca Sayın Cumhurbaşkanı’nın lükse ve şatafata düşkünlüğü ile açıklanamaz. Kaçak saray Cumhuriyet’in simgesi Çankaya’nın alternatifi olarak özellikle yapılmıştır” değerlendirmesini yaptı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle