19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 2015 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyeleri birer birer Yüksek Öğretim Kurulu’na atanıyor 5 ‘Külliye’den YÖK’e SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, göreve gelmesinin ardından,YÖK üyeliğine atadığı 4 isimden 3’ünün akademik kariyerlerinin bir kısmının Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde geçmesi dikkat çekti. 3 Yıldırım Beyazıt Üniversiteliden biri, YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın bıraktığı YÖK Başkanvekilliği’ne kadar yükseldi. Erdoğan’ın yeni yerleşkesinin isminin “kampus değil külliye” olmasını istediği üniversite, açıldığı 2011 yılından bu yana AKP anlayışının mimarisine kadar yansıtıldığı yükseköğretim kurumu olarak biliniyor. Erdoğan’ın, YÖK’e ilişkin atama kararları dikkat çekiyor. YÖK ile ilgili ilk adımını Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’yı görevden alarak atan Erdoğan, 11 Kasım 2014 tarihinde eski başkanvekili Prof. Dr. Yekta Saraç’ı YÖK Başkanlığı’na atadı. Erdoğan aynı kararla, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Demir’i de YÖK üyeliğine getirdi. Daha önce Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Demir, Erdoğan’ın bu üniversiteden YÖK’e atadığı ilk isim oldu. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. İzzet Özgenç’in YÖK üyeliğine atanmasının ardından Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin öğretim üyelerini YÖK’ün üst yönetimine atamaya devam etti. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Doç. Dr. Zeliha Koçak Tufan, Erdoğan tarafından Bakanlar Kurulu’nda yapılan seçim sonucunda, 9 Ocak’ta YÖK üyeliğine getirildi. Tufan, aynı zamanda YÖK’ün ilk türbanlı üyesi de oldu. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda iki yıl yöneticilik yapan Prof. Dr. Mehmet İsmail Safa Kapıcıoğlu ise Erdoğan tarafından 19 Ocak’ta YÖK üyeliğine atandı. Daha önce Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Ankara 1. Bölge Genel Sekreterliği yapan Kapıcıoğlu, YÖK’e atanmasının ardından 3 gün geçmeden YÖK Başkanvekilliği’ne atandı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç da başkanlık görevine gelmeden önce uzun yıllar başkanvekilliği koltuğuna oturmuştu. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde, 2012 yılında YÖK üyeliğine atanan Prof. Dr. Mehmet Bulut da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin kurucularından. Bulut üniversitenin kurulduğu 2011 yılında, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin kurucu dekanı ve rektör yardımcısı oldu. Yine Gül döneminde Temmuz 2014’te YÖK üyeliğine atanan Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde rektör yardımcılığı ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin kuruculuğunu yaptı. Milletvekillerinin ‘Leylek’lerle İmtihanı! Eskiden, çocukların “Anne, de ‘leylek’lerle imtihanı” baba ben nasıl dünyaya dedirtti: geldim” sorularına büyükler hiç “Değerli milletvekilleri, son düşünmeden “Seni leylekler sözlerim yüce milletime... getirdi” derlerdi. Çocuklar Çocukken, işte, 89 yaşlarında, da akıllarınca “leyleklerin sapanla kuş avladığımız kendilerini nasıl getirdiğini” dönemde leyleklere taş anlamaya çalışırdı. attığımızda Geçen hafta sadece büyüklerimiz Meclis’in değil bizi döverlerdi. tüm Türkiye’nin ‘Bunlar mübarek gündemine oturan hayvan’ derlerdi, 4 eski bakan, anlayamazdık. Zafer Çağlayan, ‘Leylekler Mekke’yi, Muammer Güler, Medine’yi görmüş Egemen Bağış hayvanlardır. ve Erdoğan Kâbe’nin üstünden Bayraktar’ın Yüce geçerler, onun Divan oylaması için, bizim için sırasında CHP mübarek’ derlerdi. Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan Sonuçta yıllar Ömer Süha geçti, belgeseller Aldan, konuşmasının televizyonlarda gösterildi, sonunda çocukluğuna ilişkin anladık ki leylek kuru iklimlerin “leylek” anısını anlatacağını leyleği değil, öyle hiç Kâbe’nin söylediğinde, akıllara ilk “Seni üstünden falan geçmiyor ve leylekler getirdi” klişesi geldi. şunu da anladık ki leylek öyle Ancak Aldan, öyle bir “leylek” mübarek hayvan vasfını hak öyküsü anlatıp Türk milletine edecek bir şekilde yiyecek seslendi ki, bu öykü sadece de yemiyor; yılan yiyor, çıyan yurttaşları değil “Genel kurul yiyor, kurbağa yiyor. Ey yüce oylamasında yurttaşların milletim! Leylek, hacı leylek seçip Meclis’e gönderdiği değil; leylek, çıyan yiyor, milletvekillerinin kurbağa yiyor...” 21 üyeden 5’i YÖK’ün, Başkan Saraç dahil 21 üyesi bulunuyor. Erdoğan ve Gül’ün atamaları ile birlikte bu üyelerin 5’inin Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde kuruculuk veya öğretim üyeliği yapmış olması dikkat çekiyor. 2011 yılında öğrenci almaya başlayan Ankara’nın son devlet üniversitesi olan Yıldırım Beyazıt, AKP’nin üniversitesi olarak biliniyor. ‘Halk Evren’in barajını tarumar edecek’ l HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş Çözüm sürecinin başarıya ulaştırılması için gereken tüm çabaların gösterileceğini söyleyen Davutoğlu, birlik ve beraberliği bozmak için provokasyonlarda Epey alamet belirdi. Yüce Divan oylamasında birkaç fire bizi şaşırtmazdı ama 50’ye yakın AKP milletvekili o bakanları Yüce Divan’a yollamak için oy verdi. Ardından parti içinde o yönde oy kullananlar “hain mi, özgür iradeleriyle oy kullanan siyasetçiler mi” diye özetlenebilecek bir tartışma başladı. “Tartışma” sözcüğünü el ve dil alışkanlığı ile kullandım. Aslında “kapışma” denmeliydi. Partinin üst düzey yöneticileri ile partinin üst düzey tetikçileri kapıştılar. O kapışmaya AKP’nin ağır toplarından, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de girdi. İki üç gün önce dört bakanı aklayıp pakladıklarını unutmuş gibi konuştu. “AK Parti’nin genel başkan vekili olarak konuşuyorum. Asgari ücretin yeni bin liraya çıktığı bir ülkede bir siyasetçi 700 bin TL’lik saat alamaz kardeşim. Bu 700 bin liralık saati kolunda taşıyamaz.” Gözünüzden kaçmamıştır, Mehmet Ali Şahin “kişisel görüş” açıklamadı, “AK Parti Genel Başkan Vekili” olarak konuştu. Haydi buyrun burdan yakın. Partinin “ebedi” genel başkanı “Bu iddialar darbe teşebbüsünden ibarettir” diyor, aynı partinin genel başkan yardımcısı tersini söylüyor. Bakan aklama paklama operasyonu soğumaya başladığında bir çatlak ses de İHH’den geldi. İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım konuştu. “Konuştu”yu el ve dil alışkanlığı ile kullandım. Aslında Bülent Yıldırım “açtı ağzını, yumdu gözünü” demeliydim. Bugüne dek sadık bir AKP des AKP’de Bir Şeyler Oluyor. Peki, Ne Oluyor? tekçisi olarak bilinen, İHH’nin yapıp ettiklerinde AKP hükümetlerini hep yanında bulan, MİT TIR’ları denen yayın yasaklı olayda “Füze, mermi, hafif ve ağır silahlar vardı” iddiasına karşı “Hayır efendim çocuk maması, bulgur, pirinç, makarna paketleri vardı” cevabında İHH adının ve parmağının kullanılmasına ses çıkarmayan Bülent Yıldırım, AKP iktidarının dış politikasının ana ekseni olan Suriye konusunda yanlış yapıldığından girdi, Mısır’da “Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesine AKP’nin baskısı yol açtı ve bu çok yanlıştı”dan çıktı. Bununla da yetinmedi, Mavi Marmara gemisinin Gazze’ye yardım götürmesiyle patlayan uluslararası krize geçti ve krizin ardından AKP’nin, AKP’yi destekleyen “Müslüman işadamları” üstünden İsrail’le ticareti artırdıkça artırdığını söyledi ve ekledi: “Doğalgaz anlaşmalarının el altından yapılması, birtakım şirketlerin bu anlaşmaların içinde yer alması, bazı bürokrat ve siyasilere ortaklıklar teklif edilmesi, ortaklıkların kapalı kapılar ardında kurulması, ticaret hacminin artması... Bütün bunlar İsrail’e şunu söyletiyor: ‘Biz istediğimizi parayla satın alabiliriz.’ Yerlere atılan Kuranıkerim bizim fakat demek ki İsrail’le ticaret yapan Müslüman tüccarların değilmiş diyorum.” Vay vay vay… Valla bu yenilir yutulur bir suçlama değil ve izleyebildiğim kadarıyla “Van minüt” yiğidi önderliğindeki AKP saflarından fısıltı tonunda bile bir itiraz gelmedi. Derken, bugüne kadar en gözü dönmüş AKP destekçiliği yapan, nefret suçunun daniskasını gözünü kırpmadan işleyen Akit gazetesinin bir yazarı, Başbakan Davutoğlu’nun İsviçre’de “Eğer Avrupalıların işe ihtiyacı varsa, şimdi onlara da iş kapısı olabilecek yükselen Türkiye var” diye kostaklanmasını diline doladı. Açık açık yazdı: “Bir zamanlar işçi olarak kapısına koştuğumuz Avrupa’ya, ‘işe ihtiyacınız varsa bize gelin’ diye güç gösterisinde bulunuyoruz! Meseleye böyle bakanlara Sayın Başbakan’ın sözü çok hoş gelecektir. Ancak ‘hayal dünyası’ndan ‘gerçek dünya’ya, el’an içinde bulunduğumuz hale indiğimizde hakikatin hiç de öyle olmadığını göreceğiz… Devlet İstatistik Kurumu’nun rakamlarına göre Türkiye’de işsizlik Avrupa Birliği ülkelerinden yüksek…… Kendisi muhtaç iken başkalarına caka satmak için lükse düşkünlüğü anlatan bir atasözü var. Atasözünü zikretmeyeceğim ama anlamı Türk Dil Kurumu’nun web sayfasında şöyle açıklanıyor: Yoksulluğuna bakmadan gösteriş yapmaya kalkanların gülünçlüğünü anlatmak için kullanılan bir söz…” Bu sözleri benim gibi işi gücü AKP’ye sataşmak olan bir “gafil gazeteci” söylese kimse şaşmaz. Ama söyleyen AKP saflarında kalem sallayan bir gazeteci, bir AKİT yazarı. Dedim a, AKP’de bir şeyler oluyor. Bir kazan için için kaynıyor. Kazanın kapağı kapalı olduğundan biz pek bir şey göremiyoruz. Ama kapağı kapalı kazanda kaynayan suyun er geç kapağı patlatarak dışarı fışkıracağını bize ortaokul fizik dersinde öğretmişlerdi… HHH AKP saflarında buraya sığdıramayacağım kadar çok, irili ufaklı, önemli önemsiz pek çok itiş kakış, sataşma, kapışma, birinin ak dediğine ötekinin kara dediği laf yarışı var. AKP’deki bir çatlağa bel bağlamanın yurttaşlık ayıbı, tembel seçmen suçu olacağı daha önce tırmıklandı. Ama bu, orada ne olduğunu bilme, anlama ihtiyacına engel değil. Ama ben İstanbul gazetecisiyim. Böyle işleri doğru dürüst analiz etmeyi beceremem. O yüzden Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’ndan büro komutanı Erdem Gül’e, haber müdiresi Ayşe Sayın’a, habire haber üreten bir çalışkan karınca mı, cır cır etmek yerine “haber öten” ağustos böceği mi olduğuna henüz karar veremediğim Emine Kaplan’a, “Analitik yorum nasıl yazılır” sorusuna verdiği cevaplarla beni kıskançlıklara garkeden Çiğdem Toker’e okurların önünde sipariş veriyorum: “AKP’de ne oluyor, neden oluyor, ne olacak” sorusuna şöyle derinlemesine bir cevap verin. Yoksa bir aylığına izin alıp Ankara’ya gelip büroda bir masaya çöküp… Anladınız… Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU ŞANLIURFA (Cumhuriyet) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Baraj zihinlerimizle yazılmış bir engeldir. Halkın gümbür gümbür gelen seli Kenan Evren’in barajlarını tarumar edecektir” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partili milletvekili ve belediye başkanlarıyla birlikte GAP Arena Spor Salonu’nda düzenlenen Şanlıurfa il kongresine katıldı. Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’ın da katıldığı kongre salonunda Türk bayrağının yanında Abdullah Öcalan posterinin asıldığı görüldü. Çok sayıda pankart ve dövizin asılı olduğu salonda; “Hz. Eyyüb’ün sabrı ile Hz. İbrahim’in isyanı ile Nemrutların barajını yıkacağız” pankartı dikkat çekti. Kongrede partililere hitap eden Selahattin Demirtaş, kimlikleri yok sayan devlet anlayışının yıllarca hüküm sürdüğünü ve bu zihniyetten dolayı kimliklerinden utandıklarını kaydeden Demirtaş, “Halkımızın kahraman gençleri sayesinde, onurumuzu kaybetmeden bugünlere geldik. Eğer bu mücadele ve emek heba olmasın istiyorsak doğru siyaseti yürütmemiz gerekir. Rojava direnişi, Kobani direnişi bize iyi gösterdi. Rojava’da bütün inanç ve kimlikler bir araya gelerek dünyaya bir mesaj verdiler. Bu bizim için bir örnektir. İşte HDP de bu şekilde yola çıktı” diye konuştu. Demirtaş, genel seçimler öncesi HDP’nin baraj sorunu olmadığını ifade ederek, şunları söyledi: “‘Genç başladık genç başaracağız’ diyen Öcalan’ın hemşerileri, HDP sizlere emanet. Genç arkadaşlar, fedakârca bir çalışma yürütürlerse bizim baraj sorunumuz yoktur. Baraj zihinlerimizle yazılmış bir engeldir. Halkın gümbür gümbür gelen seli, Kenan Evren’in barajlarını tarumar edecektir” HDP İl kongresinde daha sonra Kobani Kantonu Başkanı Enver Müslim canlı bağlantıyla kongre salonundaki ekrandan partililere seslendi. Demirtaş’ın konuşmasının ardından 316 delegenin katılımı ile gerçekleştirilen seçimde HDP İl Eş Başkanlığı’na Rıdvan Yavuz ile Sevda Çelik seçildi. Kulislerde Danışman Avı “Milletvekillerinin danışmanları, diğer danışmanları dövmek için, sataşmak için toplanır mı?” ya da “Yüce Meclis çatısı kurulduğu günden bugüne pek çok kez milletvekillerinin birbirleriyle olan kavgalarına, sataşmalarına tanık olmuştu ama danışman tartışmasına tanık olmadı” demeyin; çünkü Meclis kulislerinde anlatılanlara göre, olmuş. Anlaşılan o ki 4 eski bakan için TBMM Genel Kurulu’nda yapılan Yüce Divan oylaması sadece milletvekillerini değil, milletvekillerinin “danışmanlarını da strese sokmuş.” Yüce Divan oylaması sırasında MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk’ün danışmanlarından biri AKP’li bir milletvekilinin danışmanına, deyim yerindeyse, oylamaya ilişkin “laf atmış”. AKP’li milletvekilinin danışmanı da “Vay, sen misin bana, milletvekillerime laf atan” deyip, soluğu diğer AKP’li milletvekillerinin danışmanlarının yanında almış. Sonrasında da AKP’li bazı milletvekillerinin danışmanları o gece toplanmış, hem iktidar kulisinde, hem de muhalefet kulisinde başlamışlar MHP’li Oktay Öztürk’ün danışmanını aramaya. Kulislerde bulamayınca da Halkla İlişkiler bölümünü dolanmışlar tek tek. Ancak anlatılan o ki, Öztürk’ün danışmanını bulamayıp geri dönmüşler. Bu durum “ucuz atlatılmış” ama ne diyelim, demek ki Yüce Meclis çatısı daha çok “milletvekillerinin yanında danışman kavgalarına da gebe...” Fotoğraf: AA Davutoğlu, Diyarbakır’da ‘Serok’ (başkan) sloganıyla karşılandı Kürtçe konuştu bulunanlara prim verilmeyeceğini söyledi. Davutoğlu, “67 Ekim Kobani olayları Kobani için çıkmadı. Provokasyonlar devreye girdi. Kobani’ye buradan selam ediyorum. Kobani’deki her kardeşlerimin alnından öpüyorum. Kobani bize tarihin emanetidir, onlara sahip çıkacağız” dedi. MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Partisinin kongresine katılmak üzere Diyarbakır’a gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, kentte Türkçe, Kürtçe ve Arapça şarkıyla karşılandı. Salondakileri “Gele Diyarbakıre heja, gele mezin” (Yüce Diyarbakır halkı, saygıdeğer Diyarbakır halkı) sözleriyle selamlayan Davutoğlu, “Serok Ahmet (Başkan Ahmet)” karşılığı aldı. Kongrede konuşan Davutoğlu çözüm sürecinin üç yönü olduğunu söyledi. Bunları tarihdaşlık, eşit vatandaşlık ve özgür, birleşik “Abdulhamit’in Ortodağu’su” olduğunu kaydetti. Koruma polislerinden birini göstererek, canını Diyarbakır’a emanet ettiğini ifade eden Davutoğlu, Kürtçe öğrenmek istediğini söyledi. Davutoğlu, önceki gün “Biji Hizbullah” sloganları atılan “Peygambere Saygı” mitingine katılanlara da selam gönderdi. Davutoğlu, AKP il kongresine katılmak üzere dün Diyarbakır’a geldi. Davutoğlu’nun gelişi nedeniyle kentte olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Seyrantepe Spor Kompleksi’nde düzenlenen kongrede konuşan Davutoğlu, “Diyarbakır seninle gurur duyuyor” sloganlarına, “Biz her bir Diyarbakırlıyla gurur duyuyoruz” karşılığını verdi. üzel Türkçemiz ile güzel Kürtçemizi kardeş kılmaya geldik’ Davutoğlu çözüm sürecinde 3 önemli konuyu Diyarbakır’da açıkladı. “Çözüm süreci ile ilgili 3 esası dile getirmek istiyorum” diyen Başbakan Davutoğlu, “Birincisi çözüm sürecinin omurgası ortak tarihimizdir. Güzel Türkçemizi güzel Kürtçemizle kardeş kılmaya geldik. Buna çağdaş gibi görünen, ama çağdışı olan ulusalcılar karşı çıkıyor. İkincisi eşit vatandaşlık hakkı. Bunu sağlamak için bütün gücümüzle çalışacağız. Herkesin eşit haklara sahip olduğu özgür bir Türkiye. Üçüncüsü yeni bir Ortadoğu hedefliyoruz. Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın kardeş olduğu bir Ortadoğu hedefliyoruz” dedi. 28 Şubat döneminde Türk bayrağının değiştirilmek istendiğini de savunan Davutoğlu “İşte 28 Şubat’ta hilal İslamı temsil ediyorlar diye hilali, bayraktan kaldırmak isteyen Türk ulusalcılar çıktı. Bu al bayrak dünyada mazlumların tevhidin bayrağıdır. Bizler hilalin temsil ettiği İslamı temsil etmeye devam edeceğiz” dedi. ‘G Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı, Fırat Kozok, Selda Güneysu [email protected] Kobani’ye selam gönderdi ‘Kindar değil, özgür nesiller’ İstanbul Haber Servisi Halkevleri üyeleri, AKP’nin eğitimdeki gericileşme politikalarını ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararların hayata geçirilmek istenmesini öğretmen, öğrenci ve velilerle birlikte Galatasay Lisesi önünde protesto etti. AKP’nin asıl hedefinin karma eğitim olduğu belirtilen açıklamada buna izin verilmeyeceği vurgulandı. “Kindar değil, özgür nesiller”, “Eğitim haktır satılamaz” yazılı dövizler taşıyan gruptakiler, “Eğitim haktır, AKP karanlıktır”, “Karanlığa meydan okuyoruz”, “Okul içinde okul olmaz” sloganları attı. Grup adına açıklamayı okuyan Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay AKP’nin kindar, biat eden ve hakkını bilmeyen nesiller yetiştirmek istediğini belirterek “Eğitimin bütün kademelerini bilim dışı, akıl dışı, insanlık dışı bir modelle tekrar kurmak istiyorlar. Dertleri okulları yasaklayarak bizleri cahil bırakmak değil. Eğitimi akıldan, mantıktan, bilimden soyutlayarak dinselleştirmek istiyorlar” dedi. AKP’nin asıl hedefinin karma eğitim olduğunu kaydeden Günay, “AKP’nin karma eğitimden vazgeçme girişimine müsaade etmeyeceğiz. Bizler düşünen, sorgulayan, hakkını bilen ve arayan nesiller için laik, anadilinde ve parasız bir eğitim istiyoruz. Din adına katliamlar yapılmasın diye bilimsel eğitim istiyoruz” diye konuştu. Hz. Muhammet paylaşımlarına hakaret soruşturması C M Y B ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta Hazreti Muhammet’e hakaret içerikli paylaşımlarla ilgili soruşturma başlattı. Gölbaşı Sulh Ceza Nöbetçi Hâkimliği, Facebook’ta Hz. Muhammet’e hakaret içerikli sayfalara erişimin engellenmesine karar verdi. Kararın uygulanmaması halinde Facebook’u da erişim engellenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle