28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2015 PAZAR 4 HABERLER Erdoğan’ın yarın kabineyi toplayarak ilk adımı atacağı başkanlık sistemiyle ilgili Davutoğlu adeta ‘dilsiz’ Yaşar Kemal Anıları Sevgili, Yaşar Kemal’in, solunum sorunları dolayısıyla yoğun bakıma alınması üzerine medyaya yansıyan tepkiler, bu büyük yazarın, bu dev adamın toplum ve çevresindekiler tarafından ne kadar çok sevildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Son olay, Yaşar Kemal gibi biriyle aynı çağın havasını solumanın, aynı anda yaşamanın bile ne büyük nimet olduğunu bir kere daha fark etmemizi sağladı. Bir dostum yazarları üçe ayırırdı. Yazılarının okunmasıyla yetinilmesi gereken, tanınsa da olur tanınmasa da olur yazarlar. Yazdıklarıyla yetinip kesinlikle tanışılmaması gereken yazarlar. Ve de, yazdıklarının yanı sıra, kişilikleriyle de sizi etkileyecekleri için mutlaka tanınması gereken yazarlar... Birinciler hakkında fazla bir şey söylemeye gerek yok. İkinci tür ise bencillikleri, huysuzlukları, saldırganlıkları dolayısıyla, insanda düş kırıklığı yaratanlardır ki, onlarla kesinkes tanışılmamalıdır. Üçüncüler ise yazdıklarının yanı sıra, kişilikleriyle yazdıklarına ek olarak size bir şeyler katanlardır. Onlarla tanışmak, bir arada olmak, bir süre geçirmek bambaşka bir mutluluktur. Yaşar Kemal onlardan biridir. HHH “Güzel atlara binip giden o güzel adamlar”dan biri olan Yaşar Kemal, içindeki çocuğu öldürmemiş, hep capcanlı tutmuş. hep beslemiş bir devdir. Yaşar Kemal Anadolu insanının cömertliğinin, büyük yürekliliğinin canlı örneğidir. Kendisi yoksulluğu, hapisleri, sürgünleri, baskıları görmüş olan büyük yazar, baskı dönemlerinde ne zaman biri dara düşse, içeri girse, yanında olurdu hep. 12 Mart’ta da 12 Eylül’de de Yaşar Kemal’in hapishane ziyaretleri, Noel Baba’nın Noel ziyaretlerini gölgede bırakırdı. 12 Mart döneminde, Madanoğlu Davası’ndan tutuklu olarak, Davutpaşa Kışlası’nda bulunduğumuz sırada yaptığı bir ziyarete, hani neredeyse kamyonetle gelecekti. Neler neler getirmemişti ki... Aradan neredeyse 45 yıl geçtikten sonra, şimdi koskoca 2 kiloluk, o zamanlar güç bulunan ve lüks bir madde sayılan Nescafe kutusunu gayet net anımsıyorum. Bizi hapishanede ziyarete gelen anneme oradan kahve hazırlayıp sunduğumuzda tereddüt ettiğini görünce, koca kutuyu gösterip ısrar etmiştim: Baksanıza bizde ne kadar çok var, siz için, için! Annem bunun üzerine büyük bir rahatlama ifadesiyle aynen şunları söylemişti: Ben de sizi merak ediyordum, maşallah oğlum, meğer burada sizin durumunuz bizden iyiymiş. HHH 12 Mart döneminin başta hiç değilse bizim için iyi olan hapishane koşullarından (ki sonradan bozulacaktı) yararlanarak bizi armağanlara boğan Yaşar Kemal, bir gece de palamut kızarttırıp, sıcak sıcak, hapishaneye getirip hepimize ziyafet çekmişti. Bir keresinde de o zaman Pan Am’ın ‘catering’ini yapan Beyti’den aldığı kebapları özel ambalajlarıyla sıcak sıcak getirmişti Davutpaşa’ya. Asker kökenli tutuklular ile sivil tutuklular ayrı koğuşlarda kalıyorduk. Biz sivillerin koğuşuna, dört tane büyük paket geldi. Ne olduğunu sorduk. Yaşar Kemal’in gönderdiğini, Beyti’den kebap olduğunu söylediler. En üsteki paketin folyosunu açtık baktık, gerçekten şiş kebabıydı. Dört paketin üstteki ikisini aldık, diğer ikisini de subaylar koğuşuna gönderdik. Yemekten sonra volta atarken, subaylar koğuşundaki arkadaşlardan birine sordum: Kebaplar nasıldı? Ne kebabı, dedi muhatabım şaşkınlıkla. Beyti’den gelen şiş kebapları... Biz şiş kebabı falan görmedik, dedi arkadaş, iki pakette de pilav vardı. Meğer biz yanlışlıkla, etlerin olduğu paketleri almışız, kalanlar da sade pilavmış. Bunda kasıt olmadığı konusunda arkadaşlarımızı inandırmakta epey zorlandık. Her neyse, bir kere de, yanlışlıkla da olsa, işin kaymağını siviller yemiş oldu. İlahi Koca Yaşar Kemal, sen çok yaşa e mi!.. Bir tek o konuşmadı ERDEM GÜL ANKARA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yarın Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceği toplantının başkanlık sisteminin ilk adımı olduğu konusunda tam bir görüş birliği olmasına karşın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu konudaki suskunluğu anlamlı bulunuyor. AKP’de, Davutoğlu’nun 5 aya yaklaşan başbakanlığı süresince ve daha önceki bakanlık döneminde başkanlık sistemi konusunda hiç açıklama yapmamasına dikkat çekiliyor. Erdoğan’ın kabineyi Saray’da toplama kararıyla Türkiye’nin artık başkanlık sistemine geçmesinin zorunluluğuna ilişkin AKP’lilerin açıklamaları peş peşe geldi. Erdoğan da öteden beri kararlı olduğu başkanlık sistemine geçişin takipçisi olduğunu her türlü platformda dile getiriyor. Muhalefetin de başkanlık sistemine geçişin mesajı olduğu görüşünde birleştiği yarınki Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde Başbakan Davutoğlu’nun bu konuda hiç konuşmamış olmasına dikkat çekiliyor. AKP kulislerinde Erdoğan başkanlığındaki toplantı öncesinde başkanlık sistemi konusunda “anlamlı sessizlik” olarak tanımlanan pozisyonu için şu değerlendirmeler yapılıyor: Görüşü bilinmiyor Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduktan sonra parti içinde “halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı” teziyle başkanlık sistemi daha açık savunulur oldu. Ancak Davutoğlu başkanlık sistemi konusunda hiç konuşmadı. Partide eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e karşı Davutoğlu’nu destekleyen genç ekibin tamamı haziran ayındaki genel seçimlerde hedefin başkanlık sistemi olduğunu açık açık söylediler. Ancak Davutoğlu, başkanlık sistemi konusunda cümle bile kurmadı. Davutoğlu, bakan olduğu başkanlık sisteminin yine çok konuşulduğu Meclis’te anayasa çalışmalarının sürdüğü dönemde de bu konuda görüşünü açıklamadı. Şu anda başkanlık sistemi konusunda görüşü tek bilinmeyen kişi Davutoğlu. Başkanlık sisteminin ilk tartışıldığı 20122013 döneminde partililerin görüşleri de ortaya çıktı. O dönemde Gül, parlamenter sistemden yana tavır aldı. Bülent Arınç ise parlamenter sistemden yana olduğunu, ancak başkanlık sistemine de ikna olabileceğini açıkladı. Partinin 3 dönemlikleri arasında iki tutum bulunuyor. Siyasi geleceğini Erdoğan’la birlikte görenler başkanlık sistemini savunuyor. 3 dönemliklerin ikinci grubu ise seçim sonrası Erdoğan etrafında yer bulamayacağını düşünüyor ve başkanlık sistemine karşı çıkıyor. Partinin geri kalan büyük çoğunluğu ise Erdoğan’ın başkanlığına kendisini hazırlamış durumda. Bu konumlanış içinde partililerce de nerede durduğu bilinmeyen tek kişi yine Davutoğlu. krallıklar yaratacağını” belirterek karşı çıktığı anımsatılıyor. Ancak Kurtulmuş’un, bakan olduktan sonra seçim sonrası başkanlığa geçilmesinin zorunlu olduğuna yönelik açıklamaları alınan yeni pozisyonlara örnek olarak gösteriliyor. Davutoğlu’nun başkanlık sistemi konusunda konuşmaması için ise “Seçim sonrası başkanlığa geçilmesi durumunda sistemin tek patronu Erdoğan olacak. Davutoğlu siyasi bir figür olmaktan çıkacak. Bu nedenle suskun” yorumu yapılıyor. Başkanlıkta Davutoğlu yok Partinin rotasının seçim sonrası başkanlığa geçiş olarak çizilmesi parti yöneticilerini de buna göre konumlanmak zorunda bırakıyor. Numan Kurtulmuş’un, partiye gelmeden önce başkanlığa “Anayasada demokratik değişimler yapılmaksızın bu haliyle başkanlığa geçilmesinin seçilmiş l Osmanlı polemiği Baykal: Artık gizlemiyorlar Haber Merkezi Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Osmanlı İmparatorluğu’nun 90 yıllık reklam arasının sona erdi” sözleriyle gündeme gelen AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’ya tepki gösterdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Gediz Katı Atık Tesisi’nin açılışı için kente gelen Baykal, “90 yıldır dimdik ayaktayız. Yangın etrafımızdayken biz hâlâ barış, istikrar ülkesi olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Çünkü sağlam bir temelimiz var. Böyle bir ortamda Cumhuriyet dönemini reklam arası saymak Cumhuriyete yönelik derin sevgisizlik nereden kaynaklanıyor? Karalayalım geçmişe dönelim. Olacak iş değil. Allah akıl versin. Birileri şımarık bir biçimde niyetlerini açıkça ortaya koymaya başladılar. Niyetleri artık gizlenemez halde. Böyle bir tablo karşısında herkesin yeni bir kararlılık içinde olmasına ihtiyaç var. Sorumluluğu üstlenecek parti CHP’dir. Hep beraber sahip çıkmamız gerek” dedi. Yalova’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP’li Muharrem İnce ise, “Cumhuriyet’le dalga geçmek terbiye sınırlarını aşan bir konuşmadır. Yeniden milletvekili olmak için, padişahın gözüne girmek isteyen milletvekiline benim bildiğim Balıkesirliler çok iyi cevap vereceklerdir. Balıkesirliler önümüzdeki seçimde cumhuriyete hakaret eden bu milletvekiline öyle bir haddindi bildirmeleri lazım ki Osmanlı tokadı gibi haddini bildirirler” dedi. Dün sabah balıkçılar halini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, balıkçıların sorunlarını dinledi. (Fotoğraf: AA) l Saray’ın yollarında isim değişiklikleri AKP kulislerinde Başbakan Davutoğlu’nun seçimlere kadar başkanlık konusunda suskunluğunu sürdüremeyeceği görüşleri de dile getiriliyor. Partinin doğrudan başkanlık sistemi hedefiyle gideceği bir seçimde Davutoğlu’nun bu konudaki görüşünü açıklamaya zorlanacağı belirtiliyor. Bu AKP’li kaynak, Davutoğlu’nun başkanlık sistemi konusundaki görüşünü çok yakında açıklamak durumunda kalacağını belirtiyor. Konuşmaya zorlanabilir Zübeyde Hanım’ın adını sildiler Kılıçdaroğlu, HES inşaatında 5 işçinin ölümünü değerlendirdi ‘Güçlüler de hesap vermeli’ AHMET ŞEFİK TRABZON CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon’da çevre örgütleriyle bir araya geldi. Doğa haklarının korunması için görüş birliğine varılan 9 maddelik paketi seçim bildirgesine koyacaklarını, su kullanım hakkının devredilemeyeceği yönünde bir yasa hazırlanması için girişimlerde bulunacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, HES inşaatında 5 işçinin yaşamını yitirdiği faiciayla ilgili ise “Bu koşullarda işçileri çalıştıranların topluma da adalete de hesap vermeleri gerekir” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gece geldiği Trabzon’da ilk olarak, İstanbul Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısında şehit düşen polis memuru Kenan Kumaş’ın evini ziyaret etti. Zorlu Grand Otel’de dün düzenlenen “Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu çalışma toplantısında çevre örgütleriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, daha sonra bir basın toplantısı yaptı. ÇED raporlarının bilimsel olarak değil kesyapıştır yöntemiyle hazırlandığını, HES’lerle ilgili yargı kararlarının uygulanmadığını, uluslararası anlaşmalar ile koruma altına alınan alanların korunamadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Doğa haklarının korunması için 9 konu üzerinde görüş birliği sağlandı. Bu maddeleri aynen seçim bildirgesine koyacağız. Yeşil Yol Projesi ile ilgili olarak sivil toplum örgütlerinin ciddi kaygıları var. Su hayattır, su kullanım hakkı devredilemez. Mutlaka bir su yasası çıkarılmalı. Bu konuları hem parti programımıza hem seçim bildirgemize taşıyacağız” dedi. Padişahın gözüne girmek istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün halkına miras bıraktığı Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine saray yapılmasının ardından annesi Zübeyde Hanım’ın adı aynı güzergâhta genişletilen sokaktan kaldırıldı. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin önceki gün yapılan toplantısında Cumhurbaşkanlığı Sarayı için genişletilen bağlantı yollarına isim verildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bulunduğu bölgede yeni açılan yollardan 1 No’lu yol güzergâhı olan YenimahalleEtimesgutÇankaya ilçe sınırları içinde bulunan, BeştepeBahçekapıSöğütözü mahallelerini kapsayan Alparslan Türkeş Caddesi’nin 11. Sokak ile birleştirilip uzatılan 25 metre genişliğindeki caddeye “Alparslan Türkeş Caddesi” adı yeniden verildi. YenimahalleBeştepe önünden geçen, 12 metre genişliğinde, Mevlana Bulvarı’na bağlanan ve adı Zübeyde Hanım Sokağı olan yol da “Cumhurbaşkanlığı Caddesi” olarak isimlendirildi. Babuşcu’dan yeni mesaj Sosyal medya hesabından Osmanlı İmparatorluğu’nun 90 yıllık reklam arasının sona erdiğini dile getiren AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu, Facebook hesabından yeni bir paylaşımda bulundu. Tülay Babuşcu dün akşam Facebook hesabından yaptığı açıklamada: “Arkadaşlar reklam arası bitti, film başladı ve isteseniz de istemeseniz de 2023’te vizyona girecek” ifadelerini kullandı. Hukuk herkes için çalışmalı Çaykara’da HES inşaatında 5 işçinin öldüğü faciayla ilgili sorular üzerine Kılıçdaroğlu, “Eğer hukuk çalışacaksa herkes için çalışmalı, güçlü de hesabını verebilmeli. O koşullarda işçileri çalıştıranların topluma da adalete de hesap vermeleri gerekir. Çevreyi yok ederseniz doğal afetlere de zemin hazırlamış olursunuz. Çevreyi özgür bırakmak, fazla müdahale etmemek gerekir” diye konuştu. ‘Başka yere veririz’ Durumun ortaya çıkması üzerine Büyükşehir Belediyesi dün öğlen saatlerinde ikinci açıklamayı yaptı. Açıklamada, “genişletilmesi nedeniyle adı değiştirilen” sokaktaki Atatürk’ün annesinin adının, Ankara’da daha büyük bir caddeye verileceği dile getirildi. İsimlendirme görüşmelerinde MHP’li üyelerin, Türkeş’in adının verildiği caddenin adının korunması ve uzatılması üzerine oylamaya destek verdikleri öğrenildi. Ancak CHP’li meclis üyelerinin de isimlendirmeye destek vermeleri dikkat çekti. Kitabında Uğur Mumcu Vakfı’na ‘böcek’ yerleştirilmek istendiğini yazan Sabri Uzun’a Güldal Mumcu’dan yanıt geldi. 2009’da vakfın polislerce basıldığını açıklayan Mumcu, bu durumu İçişleri’ne ilettiklerini anlattı SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, “İn” adlı kitabında Uğur Mumcu Vakfı’na 2009 yılında böcek yerleştirilmek istendiğini ancak polislerin deşifre olduğunu yazdı. TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, 2009’da vakfın “çok tuhaf bir polis baskınına sahne olduğunu” anlattı. 24 Ocak 2010 Adalet ve Demokrasi Haftası hazırlık toplantıları sırasında vakfa gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin “burada ne toplantısı yapıyorsunuz” gibi ilginç sorular sorduğunu belirten Mumcu, olaydan dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın haberinin olmasının ardından terörle mücadele ekiplerinin vakfa gelerek vakfı basan polislerin isimlerini aldığını, daha sonra telefonunun Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden olduğunu belirten kişilerce aranarak baskını yapan polislerin sahte kimlik gösterdiği bilgisinin verildiğini aktardı. Uzun, kitabında yazarımız Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin ardından kurulan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’na “böcek” yerleştirilmek istendiğini ancak polislerin şüpheli davranışlarından dolayı deşifre olduklarını yazdı. Olayın Orhan Özdemir’in Ankara Emniyet Müdürlüğü döneminde, 2009 yılında yaşandığını belirten Uzun, “Vakfa böcek denilen dinleme veya görüntü kaydetme cihazını yerleştirmek için bir polis ekibi gitti ve bu ekip deşifre oldu. Vakfa böcek yerleştirmeye giden ‘istihbarat polisi’ ve bu görevde kullandıkları ‘kangoo kamyonet’ tarzı otomobil, şüpheli davranışlarından dolayı çevrede bulunanların dikkatini çekmişti” ifadelerini kullandı. Uzun olayı aydınlatmakla görevli Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz’ın daha sonra görevden alındığını bildirdi. “2009” tarihinde vakfın “çok tuhaf bir polis baskınına sahne olduğunu” belirten Mumcu, 4 Kasım 2009 akşamı vakıfta yaşananları düzenlediği basın toplantısında anlattığını anımsattı. Tüm bu bilgileri olaydan sonra TBMM’de bir basın toplantısında paylaştığını anımsatan Mumcu, “Bugün söz konusu İn adlı kitapta geçen vakfa böcek yerleştirme girişimi konusunda o basın toplantısında söylediklerimi aynen tekrarlamak istiyor, daha başka şey söylemeye gerek olmadığını düşünüyorum. Durum, bugün de farklı gözükmüyor” diye konuştu. Mumcu, Sabri Uzun’un anlattıklarını kendi gözünden şöyle aktardı: ve Demokrasi haftasının hazırlıkları için ilk toplantı 4 Kasım 2009 akşamı gerçekleştirilmişti. Vakfa gelen ve kendilerini Ankara Emniyet Müdürlüğü Araştırma Geliştirme biriminin mensubu olduklarını ifade eden ve polis kimliklerini gösteren sivil kıyafetli iki kişi “Burada ne yapıyorsunuz? Niye toplandınız” tarzında, adeta sorgularcasına sorular yöneltmişlerdir. Gelen şahıslar adlarını ve çalıştıkları bölümü kendi el yazılarıyla bırakmışlardır. Polislerin adları: Uğur Efe, Şamil Gener. Atalay’ı aradım: İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ı aradım. “Demokratik bir ülkede mi yoksa başka bir rejimin olduğu ülkede mi yaşadığımızı” sordum; o da konuyu bilmediğini, araştırıp bana bilgi vereceğini söyledi. Daha sonra Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nden iki polis vakfa gelerek güvenlik kameralarında kayıtlı görüntüleri izleyip ilk gelenlerin isimlerini alarak gitti. Yaklaşık bir saat sonra bu defa, Ankara Emniyeti’nden olduklarını söyleyen iki polis, yine ilk gelenlerin isimlerini alarak gitti. Gece yarısına doğru 0312 384 06 70 numaralı telefondan Ankara Emniyet Müdürü olduğunu söyleyen bir zat aramış, bu kişilerin kendi birimlerinde bulunmadığını, kimliklerinin sahte olabileceğini, “Siz bizim hedefimizde değilsiniz. Böyle bir şey yapılması mümkün değil. Biz size sadece yardımcı olmaya çalışırız” şeklinde konuşmuştur. Belki, kendini Ankara Emniyet Müdürü diye tanıtan sanal birisiyle konuşmuşumdur. Baskını sahte ilan etmişler ‘Adalet ve Demokrasi Haftası’ hazırlık toplantısına baskın: Adalet Haber Merkezi Aydın’ın Kuşadası ilçesi Davutlar beldesinde AKP eski Davutlar Belde Başkanlığı ve işadamı Zeynel Abidin Çengel evine giderken iki araçtan inen 3 kişinin silahlı saldırısına uğradı. Vücuduna 7 kurşun isabet eden Zeynel Abidin Çengel, olay yerinde hayatını kaybetti. Saldırganlar olaydan sonra araçlarla kaçarken, Kuşadası Cumhuriyet savcısı olay yerine geldi ve polis geniş çaplı operasyonlar başlattı. AKP’li eski başkana silahlı saldırı Mumcu ve aydınların öldürülmesi yetmedi mi?: Acaba Uğur Mum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP parti örgütü, Gaziantep’te bacaklarındaki şarapnel parçalarıyla yaşayan işsiz Şemdinli gazisi için devreye girdi. CHP Basın Birimin’den yapılan açıklamaya göre CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in isteği üzerine eski CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici, Demir’i, fabrikasında işe yerleştirdi. Demir, PKK’nin karakol baskınında bacağından yaralanmış, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, yaralı er Demir ile ilgilenmişler ve kendisine izin verilmesini istemişlerdi. Demir’in, Başbuğ’un talebini reddederek, “Arkadaşlarım burada şehit oldu, ben dikili taş olmaya razıyım” demişti. Başbuğ’u, Gaziantep ziyaretinde karşılayan Demir, işsiz olduğunu söylemiş Başbuğ da, “Bu evladımıza sahip çıkamıyoruz, çok acı” diyerek üzüntüsünü dile getirmişti. İşsiz gaziye CHP iş buldu cu ve benzeri demokrat aydınların öldürülmesi yetmemiştir de onun ve öteki demokrasi şehitlerinin Uğur Mumcu Vakfı şemsiyesi altında çok sayıda demokratik kitle örgütünce anılmasından, ülkemizde adalet ve demokrasinin yerleşmesini sağlamak için verilen emeklerden dahi rahatsız olan birtakım odaklar, adalet ve demokrasi özlemini, bu özlemi ifade eden Uğur Mumcu Vakfı ve öteki demokratik kitle örgütlerini taciz etmek, sindirmek mi istemektedir? ‘Polis kimlikleri sahte olabilir’: Emniyetin, bu sanal polislere ne yapacağını merakla beklemekteyim. Hıristiyan dünyasının kutsal yıldızının adıyla şirket kurdurulan kişinin Emniyet teşkilatında ve bu ülkede yaratmış olduğu derin çatlağın giderek derinleştiğini ve bir gün hepimizi yutacağını unutmayınız. Elsiz, ayaksız yılanın yarattığı bu sanal dünyanın uykusundan uyanmamız gerek. Artık kimse parmağının arkasına saklanamaz. Hıristiyanlığın kutsal yıldızı: C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle