27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2015 PAZAR [email protected] 18 TELEVİZYON ‘Basın kuruluşlarına iktidar ajanları yerleştiriliyor’ dönüşü olmuyor. İfade özgürlüğü, geri çekile çekile, beraberlerinde uçurumdan aşağıya yuvarlanıyor. İktidar “Muhalif gazete yok mu?” diyor. Var elbette, ama ellerinde o da olsa ortadan kaldırırlar gibime geliyor. Sonuçta “Bombadan tehlikeli kitapların, darbe planı mesajlı” dizilerin olduğunun iddia edildiği bir memleketteyiz. Bir zamanların iktidar ortağı, eski iktidarın sahipleri ve bugünkü iktidar arasında bölünmüş, parçalanmış bir medya var Türkiye’de. Bir de bunların yanında nesnellikten kopmadan gazetecilik yapmaya çalışan tek tük medya kuruluşu. Yani medyanın yüzde 80’i, belki daha fazlası, bir savaşın araçları. Özetle, medya hiçbir zaman olmadığı kadar araçsallaştırılmış vaziyette. Yayın yasakları da haber alma hakkının ihlali... Yargının araçsallaşması da basın özgürlüğünü elimizden alıyor. l Uzun yıllar NTV’nin değişmez yüzüydünüz. Vedat Türkali ile röportaj yaptınız. Ve Leyla Zana ile röportaj yapmak istediniz. Fakat bu süreçte NTV sanırım birtakım kaygılarından dolayı röportajları çıkarmadı. Ama gördük ki o isim ve yakın dava arkadaşları Meclis’e girdi. Bu konuda sansüre uğramış bir gazeteci olarak ne hissettiniz? Bunu bekliyordum zaten, Leyla Hanım’ın Meclis’e gireceği belliydi. Daha sonra da Erdoğan’la Dolmabahçe’deki ofisinde görüştüler. Buna hiç şaşırmadım, hatta ipler benim için kopma noktasına geldiğinde, “Bugün Zana’yı ekrana çıkarmıyorsunuz, ama yarın Öcalan’ın sözleri gazetelerde manşet olacak” demiştim. Bu Tarz Benim Değil Aslında susma zamanı. Baskıya, sansüre, sindirmeye karşı susmak lazım. Benim seyircim bir günlüğüne greve gider mi acaba? Bir gün de olsa televizyon izlemekten vazgeçebilir mi? Olur mu? Sanmıyorum. Ben bugün yazı yazmama hakkımı kullanıyorum. Grevdeyim. Aslında “Bu Tarz Benim” üzerine eleştiri yazacaktım. Sürekli amip gibi üreyen bu tür şov programları hakkında yazmak içimden gelmedi. Bu hafta susma özgürlüğümü kullanıyorum. Köşemi okurlarıma bırakıyorum. “Köşenizin ağırlıklı konusu TV dizileriyle barışıklığım olmamakla birlikte, Cumhuriyet gazetesindeki yazılarınızın iflah olmaz takipçisiyim; yazılarınızı arka yüzünden okuyorum...” Halit Ünal. “Benim adım aşk yazınızı ilgi ile okudum. Kaleminize sağlık.” Mustafa Kemal Gültekin. “Kocamın Ailesi dizisindeki başrolü oynayan ‘Yonca’, hem de set koşullarını protesto eden sanal ortam mesajlarından dolayı, ölüme mahkum edilince ben de bu işin fazla uzun sürmeyeceğini düşünmüştüm. Ancak durum hiç de öyle olmadı. ‘Seyircimin bildiği bir şey var, mutlaka’ diyorsunuz. O seyircilerden biri olarak yazma ihtiyacı hissettim. Yonca diziden ayrıldıktan sonra izleyiciler protesto hazırlıkları bile yapmışlardı oysa. Fakat burada senariste mi paye verilmeli bilmem senaryoya katılan Güneş, Dr. Cüneyt karakterleri öykünün rahatça akmasını, izlenebilir olmasını sağlayabildiler. Kendi hesabıma ben; ailenin sıcaklığını, aralarındaki dayanışma ve güveni sevdiğim için izliyorum bu diziyi.” Nurşan Üstüntaş. “Bugünkü yazınızı hem tebessüm, hem de büyük bir keyifle okudum. Ama hakikaten dediğiniz gibi uyku hırsızlığı, enerji hırsızlığı bence de. Elinize sağlık.” Onur Karaman. “Bir Cumhuriyet okuru olarak film ve TV dizileriyle ilgili yazılarınızı zevkle okuyorum. Dün ‘Başka Sinema’ kuşağında Özgürlük Dansı filmini seyrettim. Siz genel olarak eleştirdikten sonra filmlerin günümüze uyarlaması yapılırsa daha çekici olacağını söylersiniz. Bu filmin bize uyarlanması çok daha kolay olacaktır. Bu konudaki yazınızı dört gözle bekliyorum” Bora Aydemir. “Yazılarınızı zevkle takip ediyorum. Yorumlarınız aydınlatıcı ve doğru yönlendirici. Bugünkü yazınızı da bayıldım. Çok haklısınız. Benim sizden ricam, pazartesi akşamları, artık ‘Paramparça’ dizisiyle aynı saatte yayımlanan ‘Karadayı’ dizisinin akıbeti. Reyting uğruna pat diye sonlandırırlar mı? Dizinin reyting durumu ne âlemde?” Cavidan Bilgin. “Şimdi yazma nedenime gelince; yine bir TV dizisi, ‘Paramparça’ üzerine yazdıklarınız. Şu anda herhangi bir dizi izlemediğim ve esasen izlediğim dizi sayısı tüm yıllar içinde bir elin parmaklarını geçmediği için, dizi yorumu yapacak bir durumum yok. Fakat adı ne olursa olsun bir TV dizisi (Paramparça) hakkında böyle yazan ve sonuçta bir eğlence, zaman geçirme olayı olan diziler için ‘sadece’ daha ciddi çalışmalar yapılmasını isteyen, öneren bir kalem, o dizileri hangi duygu ile evlat acısıyla kıyaslayabilir?” Özdemir Özkan. “Yazılarınızı çok yaratıcı ve ‘muzip’ bulan bir okurunuz olarak, Cumhuriyet Portal’daki ‘Yazarlar’ bağlantısında neden sizi eskisi gibi bulamadığımızı merak ettim. Bugünkü yazınızı Tweet’lemek isteyince, bulamadım örneğin. Japonya’dan sevgi, saygılarımla.” Meriç Kırmızı. “TV dizileri hakkındaki görüş ve kritiklerinizi severek okuyorum. Ancak ATV’de cumartesi akşamları oynatılan ‘Bugünün Saraylısı’ dizisinin hiçbir açıklama yapılmaksızın yayından kaldırılması konusunda herhangi bir görüş belirttiğinizi anımsamıyorum. Benim esas vurgulamak istediğim husus şudur; bu TV yöneticileri izleyiciyi bu kadar mı hiçe saymaktadır?” Saime Özbay. Bugün grevdeyim. Bugün basın özgürlüğüyle dayanışma günü. Gelin bugün televizyon izlemeyelim. Hiç olmazsa yılda bir gün! U zun yıllar NTV’nin ekran yüzü olarak tanınan Banu Güven, Leyla Zana’yla yapmayı planladığı, Vedat Türkali’yle de yaptığı röportajı engellenince kanaldan ayrılmıştı. Güven, şimdilerde ise IMC TV’nin ana haber bülteninin sunuculuğunu yapıyor. Meslek yaşamı boyunca ifade özgürlüğü konusunda sansüre ve haksızlığa karşı durmuş bir gazeteci olan Güven, iktidarın medyanın büyük kesimi üzerinde kurduğu hâkimiyetin, Türkiye’de basını çölleştirdiğini söyledi. Güven, “Patronlar bazı kuruluşlara yerleştirilen iktidar ajanları aracılığıyla ya da bazen doğrudan ilgili makamlardan aranarak güdülüyorlar” dedi. Banu Güven’le uzun bir süredir karşılıklı yoğunluktan dolayı bir türlü denk getirip bir araya gelemediğimiz buluşma, 14 Ocak Çarşamba günü telefonumun çalmasıyla netleşti. Arayan Güven’di... O gün teröre karşı dayanışma ve ifade özgürlüğü için yayımladığımız Charlie Hebdo seçkisinin ardından, gazetemiz kimi kesimlerin desteğini görürken kimi kesimler tarafından da tehdit alıyor, hakaretler havada uçuşuyordu. Çoğu insanın söz söylemeye, çoğu gazetecinin de kalemini oynatmaya ürktüğü bu atmosferde, ihtisasını uluslararası ilişkiler üzerine tamamlamış bir gazeteci olan Banu Güven’in ise diyecekleri vardı. Bu sebeple Türkiye siyasetinin medya üzerindeki etkisini konuştuğumuz Güven’le, Charlie Hebdo’ya Türkiye basınının nasıl baktığını ve basın özgürlüğünü masaya yatırdık. l Türkiye yine özgürlük sınavı verdiği günlerden geçiyor. Siz hem uluslararası ilişkiler alanında ihtisas yapmış biri hem de bir gazeteci olarak, günümüz siyasetinin gerçek haberciliği ne yönde etkilediğini düşünüyorsunuz? İktidarın medyanın büyük kesimi üzerinde kurduğu hâkimiyet, Türkiye’de basını çölleştirdi. Patronlar bazı kuruluşlara yerleştirilen iktidar ajanları aracılığıyla ya da bazen doğrudan ilgili makamlardan aranarak güdülüyorlar. Saçma sapan sansürlemelerle çıkıyorlar insanın karşısına. Bu ortamda gazetecilerin sağlıklı çalışabilmeleri çok güç. Her haberde ya da yazıda “Gönderdikten sonra başım şuradan ya da buradan ağrır mı” endişesini yaşamak çekilir şey değil. Gazetecileri aslında muhatap olmamaları gereken patronlarla da teşriki mesai yapmaya zorlayabiliyorlar. Gezi sürecinde değil sadece, öncesi ve sonrasında da “Artık yeter!” diyerek iş bırakanlar oldu. Yıllara yayacak olursanız, ana akım medyada ve TV’lerde öyle bir kan kaybı yaşandı ki, bu kurumların büyük oranda içleri boşaldı. Bundan birkaç yıl önce parlatılan isimler şimdi bağırış çağırış “patronlarına” yaranmaya çalışıyor. Ana akımda kalanlar da biat ettikçe üzerlerindeki baskı artıyor. Ricat ediyoruz diyen de var, ama bu ricatın 10.00 Haftasonu Keyfi 11.10 Lezzet Durakları 13.20 İki Kahve Arası 14.10 Yeşil Doğa 15.10 Burada Hayat Var 16.00 Top Gear 17.00 Haftasonu Haber 19.00 Top Gear 21.00 Para Dedektifi 22.00 Her Şey 23.15 5N 1K 00.30 Falan Filan (0 212 413 56 00). 10.00 İyilik Sağlık 11.00 Her Açıdan 14.00 Güniçi Gelişmeler 16.00 Sol Şerit 18.00 Yerel Gündem 19.00 Makbule 22.00 Bakan Bakana 24.00 Haber (0 312 236 64 25). 08.00 Haftasonu 11.30 1001 Çiçek 13.00 Öğle Bülteni 13.45 Belgesel 15.15 Gündem Müzakere 17.00 Mikrafon 18.30 Gamurç 20.45 Ne Yiyorsak Oyuz 22.00 Medya Atlası 23.00 Gün Sonu 23.45 Belgesel (0 212 437 87 37). Erdoğan’ın açıklamaları Türkiye medyasının Charlie Hebdo’ya bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Genelde ürkek. Paris’teki katliam bir korku saldı ve tüm dünyada basın bir sınavdan geçti. Cumhuriyet, internet yayını yapan T24, Toplumsal Sol gibi bazı haber siteleri ifade özgürlüğünün yanında durduğu için yüzümüzün akı oldu. Bilindik bazı gazetelerin ve internet sayfalarının manşetleri, haber başlıklarıysa iktidarın haklı gördüğünü belirtmekten çekinmediği bir nefret dili kullanıyor. TV’lere gelince... Çoğu kanal için otosansür devrede. TV’lerin tepelerinde RTÜK gibi bir Demokles’in kılıcı da sallandığı için, işleri daha zor. Çok ciddi cezalar yiyebiliyorlar çünkü. Peki, ya iktidarın bakışı? Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın, Cumhuriyet gazetesine ve yazarlarına tehditler yağarken peşi sıra yaptıkları açıklamalar vahim. Erdoğan’ın cuma günü, özenle seçerek sarf ettiği sözler, Charlie Hebdo’nun yayınını “terör estirmekle” bir tutması son derece tehlikeli. Gazeteniz tehdit edilirken, “Tepki saldırganları cesaretlendiriyor ler haklıdır. Bunları yayımlayan provokasyon yapmıştır” mealinde açıklamalar, potansiyel saldırganları da cesaretlendiriyor. Erdoğan, “Başkasının özgürlük alanının sınırlarının içerisine girilirse buna terör estirmek denir” dedi ya... Aslında ona aynı cümleyle cevap vermek gerekiyor. Basının özgürlük alanında, ifade özgürlüğü alanında tepinmekten vazgeçmeliler. Sırtlarını dayadıkları dogmaları halka dayatmaktan vazgeçmeliler. Bu memleketin yüzde 99’u Müslüman diyerek de, azınlığın çoğunluğun tahakkümü altında olması gerektiğini söylüyor bize Erdoğan. Başka din mensupları o çoğunluk tarafından aşağılanırken hiçbirinin kılı kıpırdamadı. TCK 216 mesela, sadece İslamla ilgili işletiliyor. Önce bunu, kanunu kaldırsınlar. Ya da zorunlu din dersini kaldırsınlar. Sonra ifade özgürlüğünden söz etmeye kalkışsınlar. Kouachi Kardeşler için ateşli bir şekilde cenaze namazları kılınmasından herhangi birrahatsızlık duyduklarını da okumadım bir yerde. Sizlere yönelik tehditlere karşı bir açıklama da duymadım. l Son dönemde Türkiye’yi Osmanlılaştırma hevesi başladı. Başta Erdoğan’ın 16 devleti simgeleyen asker karşılaması gibi... Siz bir gazeteci olarak bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Ben Erdoğan’ın içinden her gün biraz daha Türkmenbaşı çıktığını düşünüyorum. Osmanlı’nın kaybettiği halifeliğin postmodern uyarlamasının peşinde sanki... Saraya da külliye demeye karar verdiğine göre... Üstün zekâsına borçlu olduğumuzun söylendiği 16 asker tiyatrosu da, gelen giden liderlere, “Bakın bizim ecdadımız kim” mesajını vermek için oynanıyor. Bir gün bir devlet başkanı gülme krizine girecek orada. Herhangi bir kasabanın düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünde yer alan temsili kuvvetler ya da sünnet düğünlerine giden toplama mehterandan farkı yok orada dizilenlerin. l IMC TV’de istediğiniz gibi yayın yapabiliyor musunuz? Evet, bu da bu ortamda insanı ferahlatan bir durum. Çalışkan bir ekip ve yakın çalışma arkadaşım editör Candan Yıldız’la pazartesiden perşembeye Banu Güven ArtıHaber adı altında ana haber bülteni yapıyoruz. Her gün özel konuklarımız da oluyor. ‘Bakın bizim ecdadımız kim’ l Son günlerde özellikle Cizre’de yaşanan olaylara bir gazeteci gözüyle nasıl bakıyorsunuz? Her şeyden önce, Hrant Dink suikastı soruşturmasında en baştan “şüpheli” olması gereken, nihayetinde hakkında yakalama kararı da çıkarılan Ercan Demir’in Cizre Emniyet Müdürü olması akıllara zarar bir durumdu. Bu atama, AKP iktidarı tarafından yapıldı. Cizre’de görgü tanıklarına göre polis rastgele ateş açıyor, öldürmek üzere hedef alıyor. Öcalan da, hükümet de “provokasyon” diyor, ama bu provokasyon olsa olsa iktidarın etrafındakiler tarafından yapılabilir. Topu, yekten cemaate atmak çok kolaycı bir yol. Sürekli çocukların öldürülmesi de dizginlenmesi zor bir öfke yaratıyor. Şu anda da gençleri, çocukları zapt etmekte zorluk çekiyordur anne babaları. Cizre’de olanlar çok mide bulandırıyor bu yüzden. O atama akıllara zarardı Fotoğraf: VEDAT ARIK C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Cumhuriyet Reklam Genel Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Özlem Ayden Şalt Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya Dış Haberler: Ceyda Karan Ekonomi: Olcay Büyüktaş Kültür: Celâl Üster Spor: Arif Kızılyalın Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi Erdem Gül Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 08.00 Haftasonu Sabahı 11.00 Doğru Açı 13.15 Sportürk 16.00 Haberler 16.20 Skala 17.35 Haftasonu Akşam Raporu 19.35 Enine Boyuna 22.35 Öteki Gündem 01.35Haber Bülteni 01.50 Enine Boyuna (0 212 313 60 00). Avcısı: Fransa 12.15 Tadı Damağımda 13.00 Haber Bülteni 14.15 Makam Farkı 15.15 0’dan 100’e 16.25 Güzel Hayat 18.15 0’dan 100’e 19.00 Haber Bülteni 19.05 Doktorunuza Güvenin 20.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Haber Bülteni 21.15 Zor İşler 22.00 Haber Bülteni 22.15 Müze Ziyaretçis 23.00 Hayvan Zihnine Seyahat 01.15 Tadı Damağımda (0 212 335 00 00). 09.15 Canım Doktor 11.15 Lezzet 09.45 Poyraz Karayel 12.15 Pazar Gezmesi 13.45 Yabancı Film: Örümcek Adam 2 16.00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19.00 Haber Bülteni 20.00 Şeref Meselesi 23.15 Yabancı Film: Karanlıktaki Çığlık 02.00 Film: Dehşet Gecesi (0 212 478 00 88). 10.00 Film: Öyle Olsun 12.00 Mehmet Ali İle Eyvah Düşüyorum 13.45 Evdeki Mutluluk 14.45 Moda 15.45 En Güzel Bölüm 16.00 Yabancı Film: Sihirbazlar Çetesi 19.15 Star Life 20.00 Dizi: Gönül İşleri 23.30 Gözüm Üstünde 00.45 Film: Sıfır Noktası (0 212 413 50 00). 10.00 Pazar Sürprizi 13.00 Ev Kuşu 14.00 Lezzet Haritası 15.15 Yerli Film: Yavru ile Katip 17.00 Film: Patron Duymasın 20.00 Güldür Güldür Show 23.15 Film: Son Oyun 01.15 Yerli Film: Patron Duymasın 03.15 Pazar Sürprizi (0 212 313 60 00). 10.00 Şiirbaz 13.00 Konser 14.00 Çevrenin Sesi 15.00 Rengin Adı Karadeniz 15.30 Sesle Gelen 17.00 Atatürk’ün İzi 17.30 Genç Adımlar 18.00 7 Gün 19.00 Kitap Dünyası 21.00 Yurdun Sesi 23.00 Gezi Notları 24.00 Gece Haberleri (0 312 234 14 34). Reklam Genel Müd. Yrd: Nazende Körükçü Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No:44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: (0212) 343 72 53 İzmir Temsilcisi Web Koordinatörü Serdar Kızık Oğuz Güven Halit Ziya Bulvarı [email protected] 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 [email protected] Okur Temsilcisi: Güray Öz Mevsimi 13.00 Dizi: Bir Erkek Bir Kadın 2 Çocuk 15.00 Dizi: Karagül 17.30 Kelime Oyunu 19.00 Ana Haber 20.15 Dizi: O Hayat Benim 23.45 Emanet 01.45 Yabancı Film: Yaratık 3 03.45 Dizi: Bir Erkek Bir Kadın 2 Çocuk (0 212 414 90 00). 07.30 Murat Güloğlu ile Çalar Saat 10.00 Kiraz 08.00 Dizi: Yahşi Cazibe 10.00 Nihat Hatipoğlu ile Kuran ve Sünnet 11.20 Dizi TV 12.15 Dizi: Adanalı 13.40 Dizi: Alemin Kıralı 16.05 Dizi: Kertenkele 18.45 Ana Haber 20.00 En Sevdiğin 3 Şarkı 22.50 Kim Milyoner Olmak İster 23.50 Dizi: Hawaii Five 01.00 Dizi: Aliye (0 212 354 30 00). 10.00 Dizi: Hot in Clevelnd 11.00 Dizi: The Musketeers 13.00 Dizi: The Flash 14.00 Dizi: The Big Bang Theory 15.00 Dizi: Hot in Clevelnd 17.00 Dizi: Murder in The First 18.00 Dizi: Forever 19.00 Dizi: Fargo 20.00 Dizi: Person of Interest 21.00 Dizi: The Flash 22.00 A Young Doctor’s Notebook 23.00 Dizi: Hannibal 00.15 Dizi: The Flash (0 212 330 01 01). Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Utku Çakırözer (Bşk. Yrd.), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. 18 OCAK 2015 PAZAR İmsak: 5.47 Güneş: 7.19 Öğle: 12.21 İkindi: 14.47 Akşam: 17.12 Yatsı: 18.36 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle