19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2015 PAZARTESİ 12 HABERLER Olumlu ÇED raporu olmadan ihaleye çıkılan 3. havalimanında mahkeme bakanlığı akladı Yargı ÇED’i görmedi İKLİM ÖNGEL GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada ... dönemi. Savaşlarla başlayan 1900’lü yıllar, 19141918 Birinci Dünya Savaşı ile korkunç bir kıyıma sahne oldu. 40 milyona yakın insanın yaşamını yitirdiği bu savaşta ilk kez cephe kavramı genişledi, hedef ülkelerin tüm toprakları kanlandı. Her şeyi çözümsüz bırakarak donduran 1. savaşın içinde 2’nin tohumları vardı. Yenilgiyi kabul etmeyen Almanya başta olmak üzere pek çok ülke dünyanın yeniden paylaşılmasını istiyordu. Atatürk bunu daha 1930’ların başında gördü, buna karşı Türkiye’nin batısında Balkan Paktı’nı, doğusunda da Sadabad Paktı’nı kurup barış çemberi oluşturdu. 2. Dünya Savaşı, ilkinden daha korkunç sonuçlandı. Ölümlerden yıkımlara kadar zarar iki katını geçti. Bu oranlamayı dikkate alan Einstein’ın şu sözü günceldir: “3. dünya savaşının hangi silahlarla yapılacağını bilmiyorum ama, 4. dünya savaşının taş ve mızrakla yapılacağı kesin.” HHH 20. yüzyılın ikinci yarısı ise iki büyük sıcak savaşın ardından soğuk savaş dönemi olarak tarihe geçti. Dünya iki ana kampa bölündü. Bunun dışında kalanlar da dönemin Yugoslavya lideri Tito öncülüğünde Bağlantısızlar’ı güçlendirmeye çalıştı. Türkiye bu dönemi, içinde ve çevresinde hissetti. Batı’nın ileri karakolu diye adlandırıldı. Sovyetler Birliği ile sınırı olan başlıca NATO ülkesi olarak önemli roller aldı. O dönemin “NATO ülkeleri yapılanmaları” soğuk savaşın bitiminde büyük ölçüde açığa çıktı, hemen her devlet bu yapılarla yüzleşti; Türkiye hariç. Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin kansız ama, büyük bir toz yığını halinde çökmesinin ardından 21. yüzyıla ne ad verilecekti? Önce, ideolojilerin sona erdiği, hatta tarihin bittiği bir dönem dendi. Sonra tek kutuplu yeni dünya düzeni sahneye kondu. Çok geçmeden yeni bir düzenin kolay kurulamayacağı anlaşıldı. “Tarihin sonu” sözünün kitabını yazan Fukuyama, dünyanın kolay yama tutmayacağını gördü ve özür diledi. Özellikle 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırıdan sonra yeni döneme, sıcak savaş, soğuk savaş bölümlemelerine gönderme olarak “karanlık savaş” süreci adı verildi. Zira cephe neresi belli değil; hedef kim, düşman kim belirsiz... HHH 7 Ocak’ta Paris’te yapılan saldırıya da hemen ad bulundu; Fransa’nın 11 Eylül’ü! İlk bakışta yerinde bir yakıştırma gibi görünse de çok tehlikeli olasılıkları da akla getiriyor. Amerika kendi 11 Eylül’ünden sonra ne yaptı? Hemen “düşmanın” kim olduğunu, nerede olduğunu ilan etti. Afganistan’a, Irak’a “11 Eylül ortamını yaratan ülkeler” narasıyla müdahale etti. 40’a yakın ülkenin müttefikliğinde yapılan bu işgallere “sonsuz özgürlük”, “sınırsız demokrasi” gibi adlar verildi. İkiz kulelere yapılan saldırı Amerika’nın tek kutuplu dünya hedefinin hızlandırıcısı olarak da kullanıldı. Şimdi sormak gerekir; bu saldırı da Fransa’nın 11 Eylül’ü ise Fransa ve çevresi de bunu Afrika ve Asya’da etkinlik arttırma aracı olarak mı kullanacak? ABD’nin 11 Eylül sonrası attığı adımlar ne sonuç verdiyse aynı mantıkla hareket edecek Fransa’nın 11 Eylül’ünden de farklı bir sonuç çıkmayacaktır. Irak işgali döneminin Dışişleri Bakanı, 11. Cumhurbaşkanı Gül, saldırıyı Afganistan’ın Akdeniz’e yani Fransa’ya gelmesi olarak yorumladı. Bu yorum şöyle devam ettirilebilir: Fransa Afganistan’a gelirse, Afganistan da Fransa’ya gelir! Görünür gelecekte karanlık savaş tanımından öte görünen bir şey yok... ANKARA Yargı, 3. havalimanında olumlu Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınmadan ihaleye çıkan Ulaştırma Bakanlığı’nı akladı. Ankara 6. İdare Mahkemesi, Çevre Yasası’nda ve ÇED yönetmeliğinde “ÇED olumlu kararı olmadan ihale yapılamaz” denmesine karşın, “ÇED olumlu belgesi, ihaleden hemen sonra alınmış” diyerek bakanlık lehine karar verdi. Hukuk tanımayan kararda yalnızca bir hâkim, “hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığı” gerekçesiyle “ret” oyu kullandı. 3. havalimanı için ihaleden sonra hazırlanan ÇED raporunda, bölgenin yüzde 80 orman alanı olduğu vurgulanırken heyelan riskine, ağaç ve dere tahribatına dikkat çekiliyor. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, “3. havalimanını yangından mal kaçırır u Ulaştırma Bakanlığı 3. havalimanı için ÇED olumlu raporu olmadan ihaleye çıktı. İhale sonuçlandıktan sonra projeye ilişkin ÇED raporu hazırlanmış ve Çevre Bakanlığı rapordaki birçok olumsuz değerlendirmeye karşın rapora “olumlu” sonuç vermişti. Ankara 6. İdare Mahkemesi, ÇED yönetmeliğinde “ÇED olumlu raporu olmadan ihale yapılamaz” demesine karşın bakanlık lehine karar verdi. gibi yapıyorlar. Sulak alanlar talan edildi, 2.5 milyon ağaç kesildi, hukuki olmayan kararı temyiz edeceğiz” dedi. Ulaştırma Bakanlığı, 3. havalimanı için ÇED olumlu kararı olmadan ihaleye çıkmıştı. İhale sonuçlandıktan sonra projeye ilişkin ÇED raporu hazırlanmış ve Çevre Bakanlığı, rapordaki birçok olumsuz değerlendirmeye karşın rapora “olumlu” sonuç vermişti. Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), “olumlu ÇED kararı olmadan ihale yapıldığı” gerekçesiyle ihalenin iptali için Ulaştırma Bakanlığı’na dava açarken Çevre Bakanlığı’na da olumsuz içerikli ÇED’e verilen “olumlu” kararıyla ilgili dava açtı. ÇMO’nun Ulaştırma Bakanlığı’na yasal olmayan ihale için açtığı davada yargı, “Kim ne derse desin halk istiyor, projeyi yapacağız” diyen Ulaştırma Bakanlığı’nı akladı. Karar oybirliğiyle verilmezken bir yargıcın “ret” gerekçesinde “ÇED olumlu kararı alınmadıkça proje için yatırıma başlanamayacağı ve ihale edilemeyeceğinin açık olduğu, ihale öncesi ÇED olumlu belgesinin alınmasının zorunluluk ifade ettiği, muafiyet için yapılan yasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği”ni belirtmesi dikkat çekti. Açıklamasında ÇED’in raporunda ihalenin ardından alındığına dikkat çeken yargıç, “hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığı”nı kaydettti. ÇMO Başkanı Baran Bozoğlu, havalimanının yangından mal kaçırır gibi birden bire ortaya çıktığını söyledi. 2.5 milyon ağacın kesildiğini, 70 sulak alanın boşaltıldığını söyleyen Bozoğlu, kararın bilimsel ve hukuki olmadığını kaydetti. Üçüncü yargıcın ret gerekçesine dikkat çeken Bozoğlu, kararı temyiz edeceklerini bildirdi. Bir ret kararı: Hukuka aykırı ‘2.5 milyon ağaç kesildi’ 3 KİŞİYE KURŞUN Kapalıçarşı’ya HAZAL OCAK Fatih Belediyesi ‘yenileme projesi’ ile yönetimi ele geçirecek el koyma oyunu Gülsuyu’nda yeni çete saldırısı u Hasan Ferit Gedik’in başından vurularak öldürüldüğü Gülsuyu’nda gerginlik bitmiyor. Kimliği belirsiz kişiler Mahir Hüseyin Ulaş Parkı’nda oturanlara ateş açtı. ALİ AÇAR İstanbul Gülsuyu Gülensu Mahallesi’ndeki Mahir Hüseyin Ulaş Parkı’nda oturan gruba uyuşturucu çetesi oldukları belirtilen kimliği belirsiz kişilerce ateş açıldı. 1’i kadın 3 kişinin yaralandığı olayın ardından saldırıdan kurtulan Gökhan Yıldırım, “Burada polis işbirliği ile saldırılar arttı. Yeni bir Hasan Ferit olayı yaşanması söz konusu. Gündüz vakti bunlar bu cesareti nereden alıyor” diye sordu. Hasan Ferit Gedik’in başından vurularak öldürüldüğü Gülsuyu’nda gerginlik bitmiyor. Dün öğlen saatlerinde kimliği belirsiz kişilerce Mahir Hüseyin Ulaş Parkı’nda oturan 4 kişiye ateş açıldı. Açılan ateş sonucu Kadir Baylan, Hakan Aydın ve Songül Çiftçi yaralandı. Olay yerine gelen polis ise kullanılan silahlara ait boş kovanları toplayarak bölgeden ayrıldı. Saldırı sırasında parkta bulunan ve saldırıdan yara almadan kurtulan Gökhan Yıldırım, 2 kişinin kulübenin içine geldiğini, 2 kişinin de parkın üzerindeki yoldan üzerlerine doğru ateş açtığını belirtti. Yıldırım, “Öğlen saat 14.30 sıralarında içeride otururken kulübenin içine gelerek burada ‘devrimciler kim’ diye sordular. Biz de ne oluyor diye ayağa kalktığımızda üzerimize doğru mermileri sıktılar. Hakan isimli arkadaşımız karnından, diğer iki arkadaşımız ise çeşitli yerlerinden yaralandı. Bunlar gündüz vakti bu cesareti nereden buluyorlar” diye konuştu. Çetelerin polislerce kollandığını savunan Yıldırım, “Polisler gelip boş kovanları alarak gittiler. Ne bir tutanak ne de başka bir şey yapmadılar. Burada bir rant var. O rantı çeteler eliyle birilerine vermek istiyorlar. Biz burayız ve o rantı onlara yedirmeyeceğiz. Gerekirse hepimiz burada Hasan Ferit Gedik oluruz” dedi. 3 yaralı Kartal Devlet Hastanesi ile Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldılar. 3 yaralının durumunun iyi olduğu öğrenildi. AKP’li Fatih Belediyesi, Kapalıçarşı için hazırladığı “yenileme projesi”nin içerisine “yönetime el koyma” planını da yerleştirdi. Plana göre Kapalıçarşı yönetiminde Fatih Belediyesi’nin de söz hakkı olacak. Taslağa göre yönetim kurulunun alacağı her kararı Fatih Belediyesi onaylayacak. Bütçeyle, hesapla, ihaleyle ilgili kararları da yine belediye onaylayacak. Belediye hem genel sekreter, hem müdür atayacak. Taslağa itiraz eden CHPli meclis üyesi Soner Özimer, “Ecevit döneminde ‘Kapalıçarşı esnafı hükümeti yerinden oynatır’ derlerdi. Fatih Belediyesi rant için böyle yapıyor” dedi. Kapalıçarşı Esnaflar Derneği üyesi Seçkin Arıca da Osmanlı döneminden beri 555 yıldır Kapalıçarşı’yı esnafın yönettiğini belirterek “Belediye bize bu taslağı dayatıyor. Belediye taslağında bizim yönetimde olmamızın bir anlamı yok. Biz belediyenin sadece denetlemede olmasını istiyoruz” diye konuştu. Fatih Belediyesi’nin ocak ayı meclis toplantılarında Kapalıçarşı yenileme avan projesi tartışıldı. Proje CHP’lilerin ‘ret’ oyuna karşın AKP’lilerin oyuyla kabul edildi. Fatih Belediyesi proje kapsamında bir de Kapalıçarşı yönetim planı hazırladı. Plan taslağında Kapalıçarşı 11 kişiden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetilecek. Yönetim kurulunun 7 üyesi Kapalıçarşı mülk sahibi esnafından seçilirken 4 üye de İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi, valilik ve vakıflar idaresinden olacak. Taslak planda kiracıların söz hakkı bulunmuyor. Kurul, Kapalıçarşı’daki atık su sorunundan bütçe harcamalarına kadar tarihi çarşıyla ilgili her konuda söz sahibi olacak. Belediyenin plan taslağına karşı Kapalıçarşı Esnaflar Derneği de sadece esnafın yönetimde olduğu bir taslak hazırlıyor. CHPli meclis üyesi Soner Özimer, “Kapalıçarşı’nın yetkileri derneğe ait. Fatih Belediyesi hazırladığı taslakla yönetim içinde bulunmak istiyor. Çarşının harcama kalemleri Fatih Belediyesi’nin denetiminde olacak. Plan taslağıyla ortak alanlarda da belediyenin söz hakkı doğacak. Kapalıçarşı’nın yenilenmesi konusunda herkes hemfikir. Kapalıçarşı’da rant var. Bir dükkânda 32 aile hissedarı var, temsil yetkisi kimde olacak mesela. Orada İBB’nin ve vakıflar idaresinin yerleri var” diye konuştu. 555 yıldır esnaf yönetiyor Kapalıçarşı’da mülk sahibi olan Kapalıçarşı Esnaflar Derneği üyesi Seçkin Arıca da çarşının yenilenmesine karşı olmadıklarına dikkat çekerek şunları söyledi: “Yönetim planında anlaşamıyoruz. Belediye bize kendi planını dayatıyor. AVM yönetim planı getirmiş. Burası AVM değil ki tarihi çarşı. Dernek de bir taslak çalışması yapıyor. Biz Kapalıçarşı esnafı olarak derneğin yaptığı taslağı istiyoruz. O taslakta tamamen esnaf söz hakkı sahibi. 555 yıllık Kapalıçarşı 555 yıl boyunca esnaf tarafından yönetilmiş. Ne belediye ne de hükümet karışmış. Osmanlı’da dahi esnaf yönetmiş. Biz de esnaf tarafından yönetilmesinden yanayız. Taslağa göre yönetim kurulunun alacağı her kararı Fatih Belediyesi onaylayacak. Bütçeyle, hesapla, ihaleyle ilgili kararları da onaylayacak. Genel sekreter ve müdür atayacak. Belediye taslağında yani bizim yönetimde olmamızın da bir anlamı yok. Her şeyi onlar yapacak, bizim 7 kişi olmamazın bile bir anlamı yok. Biz 11 tane esnaf istiyoruz. 4 tane kamu istiyoruz, kamuda da vakıflar idaresini istemiyoruz. Onun yerine Turizm Bakanlığı’nı istiyoruz. Şu andaki yönetimde valilik var, ama sadece denetliyor. Oy kullanma, başkan olma ve imza hakkı yok. Gene sadece denetçi olarak olmalarını istiyoruz. Zaten esnafın yüzde 95’i de aynı fikirde.” Kapalıçarşı esnafı, çarşının yenilenmesine karşı olmadıklarını ancak yönetim planında anlaşamadıklarını söyledi. Bal ihbarı kadro getirdi SEYFETTİN METE Çorum’da AKP’li Halil İbrahim Aşgın ve Zekeriya Işık, İdris Bal’ı ihbar etmesinin karşılığını Çorum Hitit Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak aldı. AKP’den istifa eden Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal’ın kendisine güvenerek istişarede bulunmak üzere Ankara’da bir araya geldiği AKP’li Halil İbrahim Aşgın toplantı sonrası Savcılık ve Polise yaptığı ihbarla gündeme gelmişti. İdris Bal’ın, Erdoğan sonrası’ için ittifak çalışması yaptığı iddiaları Aşgın’ın yaptığı savcılık ve polis ihbarı ile, deşifre olmuştu. Bu süreçten sonra ihbar ettiği deşifre olunca önce haberi yalanlayan Halil İbrahim Aşgın atmış olduğu bu adımın karşılığını üniversiteden verilen kadro ile almış oldu. Bakan oğullarının evinden çıkan paraları polisin koyduğunu iddia edip daha sonra paraları faiziyle alan AKP liler gibi Halil İbrahim Aşgın’da önce Star Gazetesini yalanladı daha sonrada bunun karşılığını Hitit Üniversitesinden kendisine tahsis edilen Öğretim Görevliliği kadrosu ile almış oldu. Aşgın, 1725 Aralık 2013 operasyonlarının ardından Bal’ın daveti üzerine Ankara’da yaptıkları toplantının ne anlama geldiğini fark ederek, durumu Ankara Savcılığı’na ve polise anlatmıştı. Aşgınla birlikte bu toplantıda yer alan ve AKP Çorum Milletvekili Murat Yıldırım’ın dershanesinde çalışırken Aşgın ile birlikte yaptıkları bu ihbar karşılığı olarak Zekeriya Işık’a da Hitit Üniversitesinde kadro verilmişti. Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Öğretim Görevlisi yapılan Zekeriya Işık’ta bu toplantıya katıldığını çeşitli çevrelerde söylemiş, fakat ismi gündeme gelmemişti. Rant için Kapalıçarşı’da mülk sahibi ve kiracı Zafer Sarıaltun ise Kapalıçarşı sahiplerinin esnaf olduğunu söyledi. Sarıaltun, “Kapalıçarşı sahipleri her zaman esnaflardır. Kiracılardır, mal sahipleridir. Biz kendimizi belediyeden daha iyi biliyoruz. Bize bazı şeyleri dayatmaya çalışıyorlar. Biz orada para kazanmaya çalışan insanlarız. Öncelik esnafın olması lazım. Osmanlı’da da böyle olmuştur. Orayı bilmeyen biri orayla ilgili teşhis koyamaz” dedi. Esnaf Cem Özboyacı da Kapalıçarşı’nın yenilenmesini desteklediğini fakat yönetimi esnafın oluşturması gerektiğini söyledi. Kapalıçarşı’yı biz biliriz 007 James Bond serisinin seti Birçok film çekiminde set olarak da kullanılan Kapalıçarşı da 2012 yılında çekilen 007 James Bond serisinin son filmi “Skyfall”un çekimleri sırasında 3 motosikletin çatıda tur atmaları eleştirilere neden olmuştu. Kovalama sahnesinin çekimleri sırasında motosikletler birçok kremitin kırılmasına neden olmuştu. Çekimlere tepkilerin artması üzerine film ekibi çatının görünememesi için paravanlar kullanmıştı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle