27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA Kararı imzalamayan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan istifa etti. Günümüzde de Sultan, Feto’nun okullarına, yurtlarına el koyup dershanelerini kapattırmıyor mu? HHH 1999’da Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı başlattığı soruşturma sonrasında 2000’de Feto hakkında “laik devlet yapısını değiştirerek, dini kurallara dayalı bir devlet kurmak suçuyla” dava açtı. Feto ABD’ye kaçtı! ABD’de kalışına en büyük destek şu kişilerden geldi: Graham Fuller: CIA’nin Türkiye sorumlusu Morton Abramovitz: ABD Türkiye Büyükelçisi olup Feto’nun Papa 2. John Paul ile buluşmasının da çöpçatanı Ayrıca bazı Amerikalı Hıristiyan ve Yahudi din adamları… HHH Sultanın başbakan, Gül’ün dışişleri bakanı olduğu 20034’lerde Vaşington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu’na Feto’nun ABD’de rahat yaşayabilmesi için “yeşil kart” verilmesi amacıyla Dışişleri Bakanlığı’nda girişim yapması bildirildi. Loğoğlu, “Girişim bildiriminde Feto’nun olumlu özellikleri anlatılıyor, iyi bir din adamı olduğu, yaygın toplumsal hizmetlerinin yanı sıra eğitim alanında da önemli katkılarının bulunduğu belirtiliyor, bundan dolayı da yeşil karta hak kazandığı vurgulanıyordu!” dedi. HHH Mart 2007’de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Terörle Mücadele Yasası’nın öngördüğü suç oluşmadığı için sanık Feto’nun aklanmasına karar verdi. Haziran 2008’de de Yargıtay Genel Kurulu kararı oybirliğiyle onayladı. Aynı yıl ABD’nin önemli “Foreign Policy” ve “Prospect” adlı siyasal dergileri, Feto’yu “Dünyanın ilk 100 aydını listesine” aldılar ve internette düzenlenen ortak ankette birinciliğe seçildiğini açıkladılar. 2013’te de “Time” dergisi “dünyanın en etkili 100 kişisinden biri” olarak gösterdi. HHH Biraz geri dönüp bir başka yapılaşmaya göz atalım… Bank Asya’nın açılışında 1996’da Feto ile görüntülenen, o zaman İstanbul Belediye Başkanı olan sultanın gözetiminde “İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (İSEGEV)” kuruldu. Vakıf, 2012’de Türkiye çapında yayılma amacıyla adını “Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV)” olarak değiştirdi. Halk arasında “Türkiye Gemici Evlatlar Vakfı” biçiminde nitelenmesinde, TÜRGEV’de şu kişilerin başrolde bulunmaları etkili oldu: Bilal Erdoğan (sultanın oğlu), Esra Albayrak (sultanın kızı), Serhat Albayrak (sultanın damadının ağabeyi), Reyhan Uzuner (Bilal oğlanın kayınvalidesi), Ziya İlgen (sultanın eniştesi), Şule Albayrak (sultanın kızının eltisi), Ahmet Ergün (sultanın yakın arkadaşı)… Böylece, “Fetogiller” ile “Sultangiller” bir ipte iki cambaz olarak oynamaya başlayınca, çıkarlar çatışır oldu. HHH  2009’da İsviçre’nin Davos kentinde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e “one minute” demesinden sonra AnkaraTel Aviv gerginliğinden yararlanan Feto, ilk uyarısını Mavi Marmara olayında “Filistin’e gidecek gemi İsrail’den izin almalıydı” sözleri ile yaptı. Böylece, kendisine “yeşil kartı” sağlayan Yahudi lobisinin desteğini arkasına aldı… (Devam edeceğiz!) DIŞ HABERLER [email protected] 9 Sultan ve Feto! (1) İngiltere’nin Galler bölgesindeki Cardiff kentinde “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (KAAÖ)” doruk toplantısında Ukrayna sorunu ve “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)” terörü temel gündemi oluşturdu. Devlet ve hükümet başkanları ikili görüşmeler de yaptılar. “Yeni Türkiye’nin Sultanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack Hussein Obama ile yarım saatlik görüşmesinin odağında “deport” vardı. Sultan “one minute (bir dakika) İngilizcesi” ile Türkçemize “deport (sınır dışı)” sözcüğünü kazandırdı. Sözcük, Türkiye’den önemli destekler sağlayan IŞİD’in “deport (sınır dışı)” edilmesi için kullanılmadı! Sultan, “paralel devleti” birlikte geliştirdikleri imam Fethullah Gülen’in (Feto) ABD’den “deport” edilmesini Obama’dan istedi, “gerekli belgelerin Vaşington’a gönderileceğini” söyledi. HHH Belleğimizi tazeleyelim… Bu köşede yıllardır Feto’nun nasıl örgütlendiğini yazdık. Aldıran olmadı. Anımsayalım… Feto önce Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi’ni ele geçirdi. Ermeni ASALA terör örgütünün diplomatlara saldırıları üzerine dışişleri ve içişleri bakanlarının işbirliği ile Türk polislerinin yurtdışındaki büyükelçiliklere ve konsolosluklara güvenlik için atanmaları başladı. Bu polisler 2 yıl görevden sonra Türkiye’ye döndüklerinde birer araba sahibi olmuşlardı. Yeni görev yerindeki masa komşusu meslektaşı otobüs ile işe gidip gelirken, o özel aracını kullanıyordu. Meslektaşı da yurtdışı görev başvurusu yaptı. Personel dairesinden sözlü yanıt “Elbette… Ancak eşin başını örterse…” oluyordu. İstek benimsenince dış atama gerçekleşiyordu. Emniyet’te başörtülü eşlerin sayısı artar oldu! İkinci aşamada yurtdışındaki bu görevlilere bazı kişiler gelip gider oldu. Güvenlikçiler büyükelçilik ya da konsolosluktaki Türk ve yerel hizmetlilerin yardımıyla Asya’da, Afrika’da Türk okullarının açılması adımları atıldı. Bu okullara Feto’nun şemsiyesi altındaki öğretmenler gönderildi. PKK’ye dolaylı destek DUYGU GÜVENÇ ANKARA AB Dışişleri Bakanları’nın geçen hafta Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı aldığı kararların ardından, Batı hem askeri hem de insani yardım için düğmeye basarken Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, bu kararların PKK’ye de Kürt bölgesel yönetimi üzerinden “dolaylı destek” verilerek uygulanacağını açıkladı. Finli Bakan Tuomioja, NATO zirvesi sorasında, IŞİD’e karşı verilecek silahların PKK’ye gidip gitmeyeceği konusundaki sorularımızı, “PKK terörist bir organizasyon, kimse PKK’yi desteklemeyecek. Bunda bir değişim olmayacak, ama eminim farkındasınız ki Kürt bölgesel yönetimi ile PKK arasında ortak bir anlayış var; dolaylı olarak bir destek olacak. Onlar kendi işbirliklerini yapacaklar” diye yanıtladı. IŞİD’e karşı mücadelede PKK’nin peşmerge ile birlikte savaşmasının ardından, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK’ye da silah verilmesi çağrısı yapmıştı. ABD’nin başını çektiği IŞİD’e karşı “Gönüllüler Koalisyonu” için temaslar devam ederken Türkiye, geçen haftaki NATO zirvesi sırasında Irak’a gidecek silahlardan endişe duyduğunu açıklamıştı. Finli bakan, IŞİD’e karşı yapılacak silah yardımı konusunun nasıl işleyeceğine ilişkin bilgi verirken de Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları’nın olağanüstü toplantıda IŞİD konusunda tam mutabakat sağladığını da belirterek “Bazı üye ülkeler silah gönderecek, bazıları insani yardım. Öncelikle Kuzey Irak’taki Kürtlere gönderilecek. Ama her şey Irak hüküme AB’nin, IŞİD’e karşı aldığı kararların ardından bölgeye gönderilecek silah ve insani yardım desteğinin PKK’yi kapsaması tartışılırken Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, PKK’ye ‘dolaylı’ yardım gideceğini söyledi GEZİ VE 17 ARALIK HAYAL KIRIKLIĞI Türkiye’de Gezi ve 17 Aralık’tan sonra yaşanan süreçlerin ‘hayal kırıklığı’ yarattığını da ifade eden Tuomija, “Türkiye AB’ye katılmak istiyorsa; gördüğümüz bazı işaretler bizim hukukun üstünlüğü olarak gördüğümüz çizgide değil” diye konuştu. tinin talebi ve onayıyla yapılacak. Sanırım bir adım ilerledik, çünkü Irak’ta yeni bir hükümet oluşmakta. Umarız çok daha kapsayıcı olur ve önceki hükümetten farklı olarak tüm nüfusa ulaşır” açıklamasını yaptı. mek bu ülkelerin yapması gereken bir şey. Ama biz de mümkün olan yollarla onları desteklemeliyiz. Çünkü Finlilerin de aralarında bulunduğu Avrupalı kişiler bu cihatçı örgüte katılıyor Irak’ta ve geri dönüyor. Onlar döndüklerinde planları ne, niyetleri ne? Dolayısıyla biz de ciddi tehditle karşı karşıyayız. Şunu hatırlamalıyız ki binlerce kişilik nüfus aynı kaderle karşı karşıya.” Tuomioja, IŞİD’e karşı Türkiye’nin de sınırlarında yapabileceği daha fazla şey bulunduğunu, AB’nin Türkiye’den istihbarat paylaşımı istediğini söyleyerek “Biliyorum böylesi bir sınırı kontrol etmek çok zor. Bildiğim kadarıyla Türkiye de onları sınırda durdurmak için daha fazla istihbarat paylaşımı istiyor” dedi. Batı ve Türkiye arasında IŞİD’e karşı işbirliği için “Yol haritası hazır mı” sorusuna ise Tuomioja şu yanıtı verdi: “Herkes hazır olmalı. Ürdün Kralı da NATO’da büyük bir koalisyona ihtiyacımız olduğunu söyledi; katkıda bulunabilen herkes olmalı, çünkü IŞİD küresel bir tehdit. Ve özellikle bölgedeki ülkeler için, Arap nüfusu için tehdit. Dolayısıyla IŞİD ile savaşmak ve tehdidi yok et bölge ‘IŞİD’le ülkeleri savaşmalı’ Dış Haberler Servisi Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, Ukrayna krizi nedeniyle Batılı ülkelerin karşı sektörel bazda yeni yaptırımlar getirmesi halinde misilleme olarak Rusya hava sahasını kapatabilecekleri uyarısında bulundu. Yeni yaptırımları devreye sokmaya hazırlanan AB ise Ukrayna’da sağlanan ateşkes ortamında “zamanlama” konusunda çekinceleri olan bazı ülkelerin itirazlarına takıldı. Vedomosti gazetesine konuşan Medvedev, AB’nin yeni yaptırım uygulama olasılığıyla ilgili olarak, “Bizim enerji ve finans sektörüyle ilgili yeni yaptırımlar olursa biz bu yaptırımlara asimetrik karşılık vereceğiz. Ortaklarımızla dostane ilişkiler içerisinde olduğumuzu düşünüyor, hava sahamızı onların uçuşları için açık tutuyoruz. Bizi kısıtlayacak olurlarsa cevap vermek zorunda kalacağız” diye konuştu. Bu durumda Batılı havayolu şirketlerinin iflas edeceğini öne süren Medvedev, “Kötü senaryoların gerçekleşmesini istemeyiz. Batılı ortaklarımızın bunun farkına varmalarını arzu ederdik. Uluslararası ilişkilerde güç kullanmak isteyen çevreler var” dedi. Rusya’dan hava sahası tehdidi ‘Zamanlama’ çekincesi AB Daimi Temsilciler Komitesi’nin dünkü toplantısında ise Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar konusu ele alındı. AB kaynakları, dün onay sürecinin sona ermesine çok az bir süre kala bazı üye ülkelerin, “Rusya’ya yönelik yeni yaptırımları devreye sokmak için zamanlamanın iyi olmadığını belirttiğini ve buna gerekçe olarak Ukrayna’da sağlanan ateşkesi gösterdiğini” duyurdu. En net itiraz ise Finalndiya’dan geldi. Finlandiya Başbakanı Alexander Stubb, ülkesinin Rusya’ya yönelik AB yaptırım paketini desteklediğini ancak zamanlamanın sıkıntılı olduğunu belirtti. Toplantıda, yeni yaptırımların içeriği üzerinde ilke olarak anlaşarak Gazpromneft, Transneft ve Rosneft gibi petrol şirketlerinin Avrupa sermaye piyasalarına erişimini kısıtlama kararı alındı. Savaşın mağduru çocuklar BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) BM Genel Sekreteri’nin çatışmalarda çocukların korunmasından sorumlu özel temsilcisi Leyla Zerrougui, BM Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen “silahlı çatışmalar ve çocuklar” konulu toplantıda, hazırladığı raporu Konsey’e sunarak dünyanın birçok noktasındaki silahlı çatışmalarda en büyük zararı çocukların gördüğünü söyledi. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta vahşi katliamlar işlediğini vurgulayan Zerrougui, “Irak’ta yıl başından bu yana 700 çocuk öldürüldü ya da sakat bırakıldı” dedi. Zerrougui, IŞİD’in henüz 13 yaşındaki çocuklara bile silah verdiğini, bazılarını intihar komandosu olarak kullandığını kaydetti. Afrika’da da Boko Haram örgütünün geçen yıl 100 öğrenci ile 70 öğretmeni öldürdüğünü bildirdi. “Bu toplantıda Gazze’de çocukların başına gelen korkunç olayları anlatmazsam eksiklik olur. Temmuz başından beri Gazze’de 500’den fazla çocuk öldürüldü. En az 3 bin 106 çocuk yaralandı” diyen Zerrougui, savaş suçuna kadar varan uluslararası hukuk ihlallerine göz yumulamayacağını vurguladı. Zerrougui, “Gazze derinlemesine incelenmeli ve iki taraftan sorumlular tespit edilerek adalet önüne çıkarılmalı” diye konuştu. 1200 esir serbest Ukrayna Devlet Başkanı Petro Paraşenko dün çatışmalara sahne olan Mariupol kentine gitti. Paraşenko ziyareti öncesinde Rusya yanlılarının ateş açtığını, ancak kendisini “korkutmayı” başaramadıklarını söyledi. Paraşenko, Rusya yanlılarının elindeki 1200 esirin bırakıldığını duyurdu. Afrika Birliği tecavüz çetesi IŞİD, El Kaide’den transfer peşinde Dış Haberler Servisi Sünni cihatçı El Kaide ile Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütleri arasında Güney Asya’da etkinlik mücadelesi kızışıyor. Geçen hafta El Kaide lideri Ayman el Zevahiri’nin örgütün Myanmar, Bangladeş ve Hindistan’ı da kapsayacak Güney Asya kolunu kurdukları yönündeki açıklamasının ardından halihazırda Irak ve Suriye’de etkin IŞİD’in, bölgede El Kaide militanlarını saflarına katmak için girişim başlattığı haberleri geliyor. İngiliz Times gazetesi, IŞİD’in destekçilerinin Pakistan’ın Peşaver kenti ve çevresinde, ilk sayfasının üzerinde “zafer” yazan 12 sayfalık bir broşürü dağıttıklarını yazdı. Haberde, Kalaşnikof görselli broşürlerin Peşaver yakınlarında Afganların yaşadığı bir mülteci kampında ve komşu ülke Afganistan’da da dağıtıldığına işaret edildi. IŞİD’in Güney Asya’da cihatçı gruplar arasında El Kaide’nin etkisini kırarak öne çıktığı yorumları da haberde yer aldı. Bu çerçevede Pakistan Talibanı’ndan ayrılan Cemaat ül Ahrar adlı grubun da IŞİD’den yana tutum alması hatırlatıldı. El Kaide liderliği IŞİD’in “halife” ilanını tanımayacağını açıklamıştı. Bu arada Suriye’de Suudi Arabistan tarafından Esad yönetimi karşıtlarına gönderilen silahların, askeri araçların IŞİD’in eline geçtiğini yönelik haberlere bir yenisi daha eklendi. Londra merkezli küçük silahlara ilişkin araştırma yapan bir örgütün raporuna göre, Suudilerin Batı tarafından “ılımlı muhalefet” olarak tanımlanan gruplara gönderdiği ABD ordusu menşeli silah ve mühimmat IŞİD militanlarının eline geçti. Aralarında M16 tüfeklerinin de olduğu silahların üzerinde “ABD hükümetine ait” yazısının olduğu da raporda yer aldı. Çatışma Silahlanma Araştırmaları adlı oluşumun çalışmasına göre ABD yapımı bir grup silah geçen temmuz ayında Suriye ile Iraklı Kürt güçlerce yakalanan IŞİD militanlarından çıktı. Irak güvenlik güçleri kaynakları, ABD’nin önceki gece de hava saldırılarına devam ettiği Haditha Barajı’nın çevresinin “IŞİD’den tamamen temizlendiğini” söylediler. ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’e karşı harekât planını yarın açıklaması beklenirken Mısır’ın başkenti Kahire’de önceki gün düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısından cihatçı örgütle mücadeleye destek kararı çıktı. Paralel devlete doğru. Dış Haberler Servisi Afrika Birliği (AB) askerlerinin Somali’nin başkenti Mogadişu’da tıbbi yardım, gıda ya da su talebinde bulunan kadın ve kızlara tecavüz ettiği ortaya çıktı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 22 bin AB askerinin İslamcı militanlara karşı savaştığı Somali’deki şiddet ve yoksulluktan kaçan kadınlar üzerinde baskı uyguladığını duyurdu. Örgütün raporunu hazırlarken görüştüğü 15 yaşındaki bir Müslüman kız, askerlerin tecavüzden önce başörtüsünü çekip aldıklarını anlattı. Bazıları 12 yaşından küçük 21 kadın ve kız kendileriyle yapılan görüşmelerde, AB’nin Ugandalı ve Burundili askerleri tarafından tecavüze uğradıklarını ya da taciz edildiklerini söylediler. Raporda, bazı AB askerlerinin, kadınları para, yardım malzemesi ya da su karşılığında cinsel ilişkiye zorladığı, Burundili bir askerin, hasta annesi için ilaç bulmak amacıyla AB askeri üssüne giden 15 yaşında bir kıza tecavüz ettikten sonra 10 dolar verdiği de belirtildi. Sonrasında Türkiye’de okullar, yurtlar, dershaneler filizlendi. Kurulan vakıflara para yağmaya başladı. Finans kaynağı olarak da Bank Asya açıldı. 24 Ekim 1996’da açılış töreninde, dönemin Başbakanı Tansu Çiller kurdeleyi keserken, AKP kurucuları Abdullah Gül, Erdoğan ve Feto ön saftaydılar. Artık “paralel devlet” maddi olarak da kurulmuştu! HHH Başta Aczmendiler “şeriat isteriz” söylemleri ile sokağa dökülüp ardından öteki tarikatların da benzeri eylem ve söylemleri yoğunlaştı. Bank Asya’nın açılışından 4 ay sonra, 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu 9 saatlik toplantısında hükümete bir karar önerisi iletildi. Kararda, “laiklik için yasaların uygulanması, tarikatlara bağlı okulların bakanlığa devredilmesi, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi, tarikatların kapatılması” isteniyordu. A rap Birliği destek verdi İngiliz kadınlar din polisi Dış Haberler Servisi IŞİD’e katılan İngiltere vatandaşı kadınlar, İslami kurallara uymayan kadınları cezalandırmak üzere din polisi örgütü oluşturdu.İngiliz basınında çıkan haberlere göre, Suriye’nin Rakka kentinde sadece kadınlardan oluşan El Khanssaa Tugayı’nda, İskoçya’nın Glasgow kentinden 20 yaşındaki Aksa Mahmud ön plana çıkıyor. Mahmud’un yanı sıra din polisi örgütündeki 3 İngiliz kadının daha kimliklerinin tespit edildiği öğrenildi. Yetkililer Suriye’ye IŞİD’e katılmak üzere giden 1824 yaşlarında 60 İngiliz kadın daha olduğunu bildiriyorlar. Irak’ta hükümet kuruldu Haber Merkezi Irak’ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Haydar Abadi’nin kabinesi parlamentodan onay aldı. Kritik bakanlıklar Şiilere gitti. Eski Başbakan İbrahim Caferi yeni dışişleri bakanı olurken, eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi ise petrol bakanı oldu. Irak’ta parlamento Nuri Maliki sonrası Haydar İbadi başbakanlığında yeni hükümet parlamentodan onay aldı. Abadi güvenoylaması öncesi Kürtlerle sorunların çözüleceği sözü verirken, IŞİD’i de yeneceklerini söyledi. 20052006 yıllarında başbakanlık yapan Caferi Dışişleri Bakanı olarak Irak hükümetine döndü. Kritik bakanlıklarda İçişleri Bakanlığı’na Hadi el Ameri, Petrol Bakanlığı’na da eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi getirildi. Önemli Sünni siyasetçilerden Salih Mutlak ile Kürt siyasetinin kilit isimlerinden eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari Başbakan Yardımcısı oldular. Eski Başbakan Nuri Maliki, eski Meclis Başkanı Usame Nuceyfi ve laik Irakiye Bloku’nun lideri İyad Allavi ise cumhurbaşkanlığı yardımcılığına aday gösterildi. Oylama öncesi Kürtlerin tavrı merak konusuydu. Kürt siyasetçiler Süleymaniye’de 4 saat süren olağanüstü bir toplantının ardından İbadi’nin hükümetine onay vereceklerini açıkladı. Zebari, Bağdat ile Irak Kürdistanı arasındaki petrol ve diğer sorunların çözümü için hükümete 3 ay süre vereceklerini söyledi. Kürtlerin toplantısına ABD Dışişleri Bakanlığı Irak ve İran’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Brett McGurk ile BM heyeti de katıldı. Haydar Abadi KUDÜS (AA) İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın, Yeni Zelanda’nın Ankara’da bulunan ve Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Ürdün, Filistin ve İsrail’le ilişkilerini yürüten yeni büyükelçisini reddettiği bildirildi. Yeni Zelanda’nın yeni büyükelçisi Jonathan Curr’un, mektubunu sunmak için bu hafta İsrail’e giderek önce İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’i daha sonra da Ramallah’ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı ziyaret etmesi bekleniyordu, ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Curr’a aynı zamanda Filistin’in de elçisi olacağı gerekçesiyle onay vermedi. İsrailin tepkisinin, Yeni Zelanda’nın 2012 yılında Filistin’in BM’de “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü kazanmasına ilişkin karar tasarısına Filistin lehine oy vermesinden kaynaklandığı belirtilirken yaşanan gelişmelerin, iki ülke arasında diplomatik bir krizin habercisi olabileceği yorumları yapılıyor. İsrail elçiyi reddetti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle