08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2014 PAZARTESİ 10 MECİDİYEKÖY’DE TORUNLAR FACİASI 11 l Tıpkı Soma’daki iş güvenliği uzmanlarının parasını patronun ödediği gibi burada da iş güvenliği uzmanlarının maaşını Torunlar GYO mu ödüyor? Soma’daki şirketle Torunlar’daki şirket aynı mı? ‘Cama Geleceğine Cana Gelsin’ Zihniyeti Yerküremizin en eski inşaatlarından Mısır Piramitleri, devrin hanedanı için yapılırdı. Piramitlerin hâlâ çözülemeyen sırrını, inşaatta çalıştırılan köleler bilirdi. Anlatmasınlar diye de, inşaat bittikten sonra öldürülürlerdi. Köle, firavunlara ebedi rezidans yaparken, aslında kendi kabrini de kazdığını bilmezdi. Bugün hayranlıkla gezilen piramitlerin harcı, sırdaş köle kanıyla karılmıştır. HHH Mısır’dan Mecidiyeköy’e kadar geçen 4 bin senede inşaat sektöründe pek bir şey değişmedi. Tek fark; eskiden köleler, firavunların sırrını ölerek saklardı; şimdi ölerek ifşa ediyor. Ali Sami Yen Stadı’nın yerine, “Aman şehirde en küçük yeşil alan kalmasın. Her taraf fallik binalarla donansın” zihniyetiyle dikilen ve etraftakilerin üstüne üstüne diklenen “tower”ların asansörü, 10 işçiye mezar oldu. Ve bu cinayet, şaşaalı rezidansların rezil arka bahçelerini görmemizi sağladı. İnşaat patronunun, “Ben de bindim o asansöre... Eğitim de versen hassasiyet göstermiyorlar. Bu kaza, sektörel vaka” diyerek faturayı ölen işçilere kesmesine ve “Merdiven çakılması işin fıtratında var”a getirmesine rağmen, felaketin “Geliyorum” dediği, İstanbul Tabip Odası’nın 4 ay önceki uyarısından belli: “Bugünden sesleniyoruz: Maalesef bu inşaatlarda 810 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz” diye feryat etmiş tabipler… Ama bu feryat, şantiye (rantiye?) gürültüsünde işitilmemiş. HHH Gürültüye getirmenin nedenini de Evrensel’den Fevzi Özlüer’in haberinden öğreniyoruz: TOKİ ile yapılan anlaşmaya göre 40 katlı rezidansın, 1 Ağustos 2014’te bitmesi gerekiyormuş. Bitmemiş. Gecikme yüzünden satılamayan evler, dükkânlar, işverenin ağır kâr kaybına yol açıyormuş. Bunun üzerine yapımcı firma, valiliğe bağlı Mahalli Çevre Kurulu’ndan 24 saat çalışma izni istemiş. Kurul, inşaatta 24 saat çalışılmasında “kamu yararı” olduğuna hükmetmiş. “Kamu”, bir yük asansöründe topluca can verdi dün… “24 saat çalışsınlar” raporuna imza atan vali ise “Saat 19.00’da işi bitirmeleri gerekiyordu, hayret” diye şaşakaldı. HHH “Bir an önce bitsin, derhal nemalanalım” telaşını biz, başka projelerden tanıyoruz. Erdoğan, Sabiha Gökçen terminalinin 12 ay erken bitirilmesini emretmiş, huzuruna çağırdığı müteahhitlerden söz almıştı. 4.5 yılda bitecek ikinci tüpgeçidin de 3.5 yılda bitirilmesini istemiş, “Son milletvekilliği dönemime yetişsin” buyurmuştu. Yetiştirdiler. “En çabuk, en kârlı, en yüksek” diye diye geçen 10 yılda kârı katlarken kentleri beton piramitlere gömdüler. İnşaat sektörünün bu altın devrinde hükümet müteahhitleri büyüttü; müteahhitler de hükümeti… Gökdelenler, İstanbul tepelerine beton makberler gibi dizildi. İçine rantla büyümüş yeni orta sınıf yerleştirildi; dibine, “kamu yararı”ndan nasiplenememiş inşaat işçileri defnedildi. “Milletin a… koma”yı vaat eden müteahhitler, sözünü böyle yerine getirdi. HHH Eski Başbakan, iş cinayetleriyle pek ilgilenmez, sadece şehrin siluetini bozan gökdelenlerin sahiplerine küserdi. Yenisi, iş cinayetinde can verenleri “şehit” ilan ediyor. Böylece şantiyeler, şehitlik haline geliyor. Şehit yakınları kızar diye de, kaza yerine ambulanstan önce TOMA sevk ediliyor. “TOKİTOMA iktidarı”, “Cama geleceğine cana gelsin” diye diye büyüyor. Ama son cinayet gösterdi ki, bu gidişle cana gelen, cama da gelecek. Bakalım, zemininden kan sızan bir “rezildans”ta kimler, nasıl ikamet edebilecek? ALİ AÇAR Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nın yerine Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) tarafından yapılan rezidansta önceki gün meydana gelen kazada Ferdi Kara (19), Tahir Kara (25), Hıdır Ali Genç (20), İsmail Sarıtaş (46), Bilal Bal (23), Cengiz Tatoğlu (38), Murat Usta (28), Menderes Meşe, Vahdet Biçer ve Cengiz Bilgi (30) adlı işçiler feci şekilde can verdi. Kazanın ardından itfaiye ekipleri tarafından asansör boşluğundan çıkarılan işçilerin cenazeleri Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Sabah ise savcı ve iş güvenliği uzmanları inşaata gelerek kazanın oluş sebebine ilişkin inceleme yaptı. Yakınlarının ölüm haberini alan aileler de sabah saatlerinden itibaren Adli Tıp Kurumu’na geldi. İş güvenliği konusunda sorumlu oldukları iddiasıyla inşaatta görevli 9 kişi gözaltına alındı. Sabah saatlerinde Şişli Et İsmini vermek istemeyen bir işçi asansörün sürekli arıza yaptığını söyledi. Kazada ihmal olduğunu belirten işçi, “Hepsinde sensör var, fazla olduğu zaman asansöre dur diyor, fazla diyor yürümüyor. Bu elektrik elektronik anlık oluyor bilemezsiniz. Zaten daima arıza yapıyor. Zaten süper vizörler 24 saat orada. Benzer bir kaza da 2 hafta önce meydana geldi ve hız kesici paraşüt nedeniyle yaralanma olmadı” dedi. İki hafta önce aynı kaza Betonseverin ihmali 10 can aldı İfade verdi verdiler fal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirilen 9 kişi Emniyet’teki ifadelerinin ardından savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Torunlar İnşaat şantiyesinde meydana gelen ve 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasıyla ilgili olarak savcılık 4 kişiyi ifadeye çağırdı. İfadeye çağrılan isimlerin Torunlar GYO’nun 4 yöneticisi olduğu öğrenildi. Diğer yandan inşaat şirketinin asansör işlerini yapan GEDA Major’ün dün öğlen saatlerinde internet sitesi çalışma gerekçesiyle kapatıldı. Saat 14.30 itibarıyla site normal bir şekilde çalışırken, saat 14.40 sıralarında “sayfamız bakımdadır” uyarısı ile giriş yapılamadı. Siteye yaklaşık 2 saat sonra yeniden erişim sağlandı. Yaşamını yitiren işçilerden 3’ünün cenazesi yakınları tarafından Adli Tıp Kurumu’ndan alındı. 7 işçinin ise Adli Tıp Kurumu’nda işlemleri sürüyor. İşçilerden Hıdır Ali Genç Tunceli’de, İsmail Sarıtaş İstanbul Sancaktepe’de, Bilal Bal Giresun’da, Cengiz Bilgi Bursa’da, Murat Usta Giresun’da, Menderes Meşe Sivas’ta, Vahdet Biçer Manisa’da, Cengiz Tatoğlu Zonguldak’ta, Ferdi ve Tahir Kara kardeşler ise memleketleri Gümüşhane’nin Şiran ilçesinin Konaklı köyünde defnedilecek. YANIT VERİN l Torunlar GYO, asansörlerin denetiminin en son 30 Mayıs’ta yapıldığını açıkladı. Kazanın ardından işçiler iki haftadır asansörlerde arıza yaşandığını söyledi. Şirket asansörlerde yaşanan arızaları dikkate almadı mı? l 5 ay önce bir işçinin ölümünün ardından hazırlanan rapordaki ihmaller ile İstanbul Tabip Odası’nın 4 ay önceki uyarıları neden görmezden gelindi? l Torunlar GYO’nun inşaatı daha hızlı bitirebilmek amacıyla 24 saat çalışmak için izin aldığı iddia ediliyor. Ancak şirket sahibi hafta sonu çalışmanın “18.00”de bittiğini açıkladı. 10 işçinin öldüğü kazanın ise 19.30 sıralarında yaşandığı biliniyor. Bu bilgi kirliliği neden kaynaklanıyor? Lüks inşaatta sefalet Kazanın ardından inşaatta çalışan işçiler kaldıkları yerleri fotoğrafladı. 5’teki odalar ne ışık alıyor, ne doğru dürüst banyo ve tuvalete sahip. Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden Çelik: 5 ay önce bir işçi ölmüştü İşçileri İstanbul Haber Servisi Torunlar İnşaat’ın yöneticileri dün sabah basının karşısına çıktı. “Asansör” katliamını “kazayı şirketimize mal etmelerine müsaade etmeyeceğiz” sözleriyle değerlendiren Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun “Tüm önlemlere rağmen işçilerin dikkatsiz davrandığını” iddia etti. ‘Yeni Türkiye’nin yeni iş cinayetleri Torun’un bu açıklaması Soma’da 301 maden işçisinin yaşamını yitirmesinin ardından basın toplantısı yapan Soma Holding’in patronu Alp Gürkan’ı anımsattı. Gürkan, basın mensuplarının “Madende yaşam odası var mıydı?” sorularına kızarak, “Yaşam odası kanunen olmak zorunda değil” diye yanıt vermişti. Torun, “10 gün evvel ben de aynı asansörü kullandım. Çünkü bu hem insan, hem de yük asansörü. 2700 kilo ağırlık taşıma kapasiteli ve 28 kişi taşıyabilen bir asansör. İnşaat alanında normalde 18.00’de mesaimiz bitiyor. Şantiyede çalışma saatleri hafta içi 23.00’e kadar devam ediyor. Hafta sonu ise 18.00’e kadar sürüyor. Bu saatten sonra bu asansörde bulunan arkadaşların, muhtemelen tedarik amaçlı bazı malzemeleri çıkararak kullanılmış olduğunu düşünüyoruz. Şantiyenin önünde, orada çalıştığını iddia eden kişiler asansörlerin bakımının yapılmadığını iddia ediyor. Her gün 2 eleman sabahtan akşama kadar sahada bulunuyor. İhtiyaç olduğunda, arıza halinde müdahale ediliyor. Asansörle ilgili bakımı Geda Majör isimli uluslararası bir firma yapıyor. Her gün sahada elemanları bulunuyor. Bakımlarını yapıyorlar. 16 saat iş güvenliği eğitimi almadan şantiyeye kimse giremez. Nisan ayı içerisinde bakanlık tarafından da denetim yapılmıştır. Şantiyede 1500 civarında işçi çalışıyor. İş güvenliklerine rağmen çalışanların dikkatli olmadığını görüyoruz. Bu önlemlere rağmen bu tür kazaların olduğu da sektörel bir vaka.” Doç. Dr. AZİZ ÇELİK Firavunvari gösterişli inşaatlar ve yapılar işçilere mezar olmaya devam ediyor. İnşaat cinayetleri iş cinayetleri içinde ilk sıralarda yer alıyor. İnşaat sektöründeki hızlı büyüme ölümlerin de tırmanmasına yol açıyor. “Yeni Türkiye” inşaat sektörü üzerine yükseliyor ve inşaatla büyüyor. İnşaat patronlarının el üstünde tutulduğu ve siyasi iktidar ile girift ilişkiler içinde olduğu “Yeni Türkiye”de iş cinayetleri katliama dönüşüyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin iş cinayetleri raporlarına göre 2014’ün ilk 8 ayında en az 1270 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu işçilerin 186’sı inşaatlarda can verdi. Torunlar katliamı ile birlikte bu sayısı 200’e yaklaşıyor. Sadece ağustos ayında 40 inşaat işçisi öldü. 2013 yılında ise iş cinayetlerinde yaşamını yitiren en az 1235 işçinin 294’ü inşaat işçisiydi. İşçi ölümlerinin en çok yaşandığı inşaat sektörü en örgütsüz sektörlerin başında geliyor. TÜİK’e göre, 2 milyona yakın işçinin çalıştığı sektörde 1 milyon 655 bin kayıtlı işçi var. Bu işçilerden sadece 40 bini sendikalı. Ancak sendikalı işçiler kamu sektöründe. İnşaat sektöründe toplusözleşme kapsamındaki özel sektör işçi sayısı bini bile bulmuyor. İnşaat sektöründe sendikal örgütlenme binde bir bile değil. Sendikasız, denetimsiz ve iktidarın özel teşviki ve koruması altındaki inşaat sektöründe ölüm patlaması yaşanıyor. “Muhteşem” inşaatları biran önce bitirme kaygısı, kar ve rant güdüsü ile sağlık ve güvenlik önlemlerinin ihmal edilmesi cinayetleri tetikliyor. Birkaç ay önce üçüncü köprü inşaatında üç işçi yaşamını yitirdi. Dönemin başbakanı köprünün temel atma töreni sırasında yüklenici firmadan köprünün üç yılda değil iki yılda bitirilmesini ve 2015’e yetiştirilmesini istemişti? Benzer bir hızlandırma talebi Marmaray için de söz konusu olmuştu. Hatta Marmaray’dan sorumlu bir Bayındırlık Bakanlığı bürokratı “Marmaray 29 Ekim 2013’e yetişmeseydi intihar edecektik” demişti. İş cinayetleri sonrasında hesap sorulmaması, cinayetleri cesaretlendiriyor. Soma katliamıyla doğrudan bağlantılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji Bakanı görevden alınmak veya istifa bir yana yeni kabineye alınarak ödüllendirildi. Dahası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Bakanlığı döneminde iş cinayetleri sonucu ölen işçi sayısı 5 bine yaklaşıyor. Artık “Yeni Türkiye” denilen 2002 sonrası dönemde ise en az 14 bin 700 işçi iş cinayetlerinde öldü. 2011 yılı itibariyle iş kazası oranı AB ülkelerinde (yüz binde) 1.8 iken Türkiye’de 15.4.  İşçi ölümleri AB ortalamasının 8.5 katı. Almanya, İsveç ve Finlandiya söz konusu olduğunda bu oran 13 kata kadar yükseliyor. Bu nasıl “fıtrat” ki AB ülkelerinde başka Türkiye’de başka, sonuçlar doğuruyor. Şimdi “fıtrat”, “sektörel vaka” ve “şehit” demagojileri ile çalınan minareye kılıf hazırlanıyor. İşçi cehennemlerinin siyasi sorumluları işçilere şehitlik bahşedip cennet vaat ediyor. Oysa bu dünyada işlenen iş cinayetlerinin sorumlularından bu dünyada hesap sorulmazsa bu katliamlar sürer gider. Brezilya’da bu yıl düzenlenen Dünya Kupası için yapılan dev stadyumun inşaatında 7 işçi öldü. Pele, ölen bir işçinin ardından “ne yapalım olur böyle şeyler, bir kaza oldu, bunu hayatın bir cilvesi olarak kabul edelim” dedi. Pele’nin sözleri Türkiye siyasetçilerini aratmıyor.   İş cinayetlerinin bir başka utanç verici örneğini ise Katar oluşturuyor. 2012 ve 2013 yıllarında Katar’da 380 Nepalli işçi iş cinayetleri sonucu öldü. 2012 yılından bu yana ölen Hintli göçmen işçi sayısı ise 500 civarında. Haftada 12 işçinin öldüğü Katar’da 2022 dünya kupasına kadar 4000 işçinin iş cinayetlerine kurban gidebileceği uyarısı yapılıyor. “Yeni Türkiye”nin müttefiki Katar örneği oldukça manidar. İş cinayetleri cephesinde yeni bir şey yok. “Yeni Türkiye” başta inşaat sektörü olmak üzere, yeni iş cinayetleri ile inşa ediliyor. 6 bin 720 lira ödeyip kurtulmuş İki sorumlu Bakan yeni kabinede suçladılar YÜREK BURKAN YAŞAM HİKÂYELERİ Ağustosta 40 inşaat işçisi öldü Üniversite harçlığı için çalışıyordu İstanbul Mecidiyeköy’deki asansör faciasında ölen 10 kişiden 21 yaşındaki Hıdır Ali Genç, Tunceli Üniversitesi Ovacık Meslek Yüksek Okulu Maliye Bölümü ikinci sınıf öğrencisiydi. Genç’in 5 gün önce işe başladığı ve babası 47 yaşındaki Mustafa Genç’in de aynı rezidans inşaatında bekçi olarak çalıştığı ortaya çıktı. Aynı inşaatta çalışan bir işçi “Babası çalışmasını istemiyordu. Memlekete dönmesini istiyordu. Hıdır, bir şirkette stajını bitirmişti ve en azından 1 ay çalışıp okul harçlığı çıkarmak istiyordu. Babası ile yan yanaydılar. Kazadan 5 dakika önce konuşup güldük. Asansörde aşırı yük de vardı ve 10 arkadaş bindiler. Zaten asansör hep arızalıydı. Hıdır bindikten 5 dakika sonra büyük bir gürültü ile asansör düştü. Babası ile birlikte koştuk. Sonra diğer işçiler geldi ve gerisini yaşadığımız şoktan dolayı hatırlamıyorum” dedi. Kaza sonrası İnşaat en örgütsüz sektör İşçi cehennemleri dayak 21 yaşındaki Hıdır Ali Genç İki oğlunu birden kaybetti, ‘şehit’ dedi Babaları Mithat ve akrabalarıyla birlikte inşaatta çalışan Ferdi (19) ve Tahir Kara (25) kardeşler de aynı asansörde yaşamını yitirdi. Baba Mithat Kara “Benim çocuklarımı Allah verdi, Allah aldı, çocuklarımın ölümü için nur yağdı İstanbul’a. Dağlar, taşlar feryat etti, benim çocuklarım şehit oldu” diye gözyaşı döktü. Aynı şantiyede çalışan ağabey Tamer Kara ise bir kardeşinin askerden geldiğini, diğerinin de gideceğini belirterek “Aynı yerde çalışıyorduk, onlar mesaiye kalmışlardı, bir buçuk saat sonra kaza oldu, biz deprem zannettik. Sonra asansörün düştüğünü anladık, hemen kardeşlerimi aradım, açan olmadı, o an onların da orada olduğunu anladım” dedi. İki kardeşin memleketinde büyük üzüntü vardı. Gümüşhane’nin Şiran ilçesine 25 kilometre uzaklıkta, yoksul bir köy olan Konaklı köyündeki hala Elmas Ağca, “Elimde büyüdüler ama ne yapsınlar ki iş yok, fabrika yok, toprak yok. Gurbet ele gitmek zorunda kaldılar. Neden hep fakirler, işçiler ölüyor?” diye isyan etti. Enişte Mehmet Ağca, olayı “cinayet” olarak nitelendirerek “Bu olay da diğerleri gibi unutulacak” derken, diğer enişte Hasan Paça, “Yem parası bulamadığımız için hayvancılık yok oluyor. Tarım artık geçim aracı olamaktan çıktı. Bu olayın hesabı sorulacak mı yoksa Soma’daki 301 madenci gibi unutulacak mı? Ne yazık ki hiçbir umudumuz yok” diye konuştu. yüzde 80 artmıştı Banka kredisiyle ev almıştı 46 yaşındaki İsmail Sarıtaş’ın ise evli ve 14 yaşında astım hastası olan Irmak adında bir kızı olduğu öğrenildi. Sarıtaş’ın iki ay önce bankadan çektiği kredi ile ev aldığı, bu evde henüz bir aydır yaşadıkları belirtildi. Sarıtaş’ın cenazesi Sarıgazi Cemevi’ne götürüldü. Kaza sonrası olay yerine gelmekte çevik kuvvet polisleri neredeyse ambulansla yarıştı. Hemen olay yerine gelen çevik kuvvet ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Arkadaşlarının ölümü üzerine tepkilerini gösteren mimar, mühendis ve işçilere polis müdahale etti. Polis sabah 04.30’a kadar aralarında mimar ve mühendislerin de olduğu gruba sert müdahalede bulundu. Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun içeride incelemede bulunduğu sırada içeri alınmayan işçilerle polis arasında arbedeye dönüşen tartışmalar yaşandı. Torunlar GYO “TMMOB Makine Mühendisleri Odası tarafından muayene kuruluşu olarak yetkilendiren kişiler tarafından bahse konu asansörler 30.05.2014 tarihinde kontrol edilmiş ve mevzuata aykırı herhangi bir durum tespit edilmemiştir” denildi. 3.5 ay önce kontrol edildi Rant dünyada da ölümleri tetikliyor Şirketin açıklamasına TMMOB’den jet yanıt geldi. TMMOB Türkiye Makina Mühendisler Odası İstanbul Şubesi, faciaya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. TMMOB, asansörün son kontrolünün 30 Mayıs’ta yapıldığını, ancak bu kontrolün 30 Ağustos’a kadar geçerli olduğunu ve bu tarihten sonra bir kontrol yapılmadığını belirtti. Süresi 30 Ağustos’a kadardı Ölüm sayısı ve yükseliş paralel şirketten mi? Facianın ardından basının karşısına geçen Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun’un bir cümlesi dikkat çekti. Torun şöyle diyor: “İşçi güvenliği ve işçi sağlığı şirketi ciddi bir eleman sayısı ile buradaki iş güvenliği ve işçi sağlığını kontrol ediyor.” Torun’un bu açıklamasını gazetemize değerlendiren TMMOB İnşaat Mühendisleri İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, “İş güvenliği uzmanlarının parasını, ücretini müteahhitler ödüyor. Sistem aynı... Soma’da ortaya çıkan cinayet ne ise dünkü asansör cinayeti de aynısıdır” dedi. Anımsanacağı gibi Soma’da 301 maden işçisini kaybettiğimiz katliamdan sonra maden ocaklarının denetimini yapan iş güvenliği uzmanlarının maaşının patron tarafından ödenmesi büyük tartışma yaratmıştı. İnşaat alanı Maaşları 2007 yılında yapılan imar planı değişikliği bölgeye getirdiği yoğun yapılaşma ve bodrum katların emsal dışı bırakılarak fazladan elde edilen inşaat alanı nedeniyle idare mahkemesi tarafından durduruldu ancak yapılan küçük değişikliklerle plan yenilenmiş sayılarak yargı kararları geçersiz kılındı. Şu an projenin altlığını oluşturan imar planının son halinin ve inşaata verilen ruhsatın iptali için açılan iki dava sürüyor. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2.50 olan emsalin, 4.50’ye yükseltildiğini, inşaat hakkının yüzde 80 arttığını vurgulamıştı. Haber Merkezi Torunlar rezidans inşaatı 5 ay önce yaşanan ve bir işçinin ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili hazırlanan iş müfettişi raporunda yer alan ihmallere rağmen faaliyetini sürdürdüğü ortaya çıktı. 9 Nisan’da Vanlı Erdoğan Polat (19) adlı montaj işçisinin asansörden düşerek yaşamını yitirmesinin ardından, iş müfettişleri rapor hazırladı. radikal.com.tr’de yer alan müfettiş raporunda, Polat’ın ölümüne ilişkin ihmaller ve inşaatta yer alan noksanlar birbiri ardına sıralandı. Raporda yer alan ölümcül ihmallere karşın Çalışma Bakanlığı, 2014’ten itibaren inşaatlarda ‘durdurma’ cezası uygulamasını kaldırıp yerine ‘süre verme’ uygulamasına geçtiği için ‘Etkin’ adlı taşeron asansör şirketine 5 bin 600 TL, Torunlar adlı inşaat sahibine de 6 bin 720 TL para cezası kesildiği ortaya çıktı. Faciadan beş gün sonra şantiyeye giden Bakanlığın iş müfettişleri hazırladıkları raporda, kazaya neden olan “monoray iskele sisteminin kurulumundan sonra gerekli güvenlik testlerinin yapılmadığını” saptadı. lTestleri yapılmamış ve montajı zemin yerine 15. katta yapılmış olan monoray iskele sistem sepetine, sepeti aşağıya indirmek için asılı durduğu 15. katta binen Erdoğan Polat, buradan sepetle birlikte düşmüştür. l Polat’ın emniyet kemeri var, ancak kemerini bağlayabileceği dikey bir yaşam hattı yok. l Sepetin üzerinde kurulumuna ve kullanımına ilişkin bir talimatname yok. l Kazaya sebep olan bağlantı elemanlarının testleri yapılmamış. l Kurulum ve montajına ilişkin risk değerlendirmesi yapılmamış. l İşçilerin yüksekten düşmesini önleyecek dikey yaşam hattı oluşturulmamış. l Polat’ın mesleki eğitim belgesi yok. lKurulum işleri, yetkili birinin kontrolünde yapılmamış. Test ve deneyler gerçekleştirilmemiş. cezayı geçiştirdiler Çalışma Bakanlığı’nda görevli bir yetkili, 2014 yılına kadar noksanlıklar belirlenen inşaatlarda derhal durdurma cezası verildiğini, fakat bu tarihten sonra uygulamaya son verildiğini ifade etti. Durdurma cezası yerine işyerlerine bir aylık süre ve teftişe ara verme uygulamasına geçildiğini kaydeden yetkili, “Bir aylık süre geçince, doğal olarak inşaat başka bir aşamada olacağı için süre verilen noksanlıklar kendiliğinden ortadan kalkmış oldu” dedi. Yetkili, İş Ekipmanları Yönetmenliği değiştirilerek asansörlerin kontrolünün üç aydan bir yıla çıkarıldığını da ekledi. Kurnazlıkla Erdoğan’ın okul arkadaşı 1977’de kurulan Torunlar Grubu, kısa sürede Türkiye gayrimenkul piyasasının önde gelen isimleri arasına girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile imam hatip lisesinden arkadaş olan Aziz Torun gençlik yıllarında Erdoğan ile birlikte futbol oynamış. Yönetim kurulundaki en dikkat çekici isim olan Ali Coşkun 58 ve 59. hükümette Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yaptı. Ortaklardan Mehmet Torun, Forbes’in 2013’te yayımladığı en zengin Türkler listesinde 580 milyon dolarlık servetiyle 78’inci. Neden hep fakirler ölüyor 1 ay sonra baba olacaktı İşçilerden Murat Usta’ nın Giresun’un Dereli ilçesi Sarı Yakup köyünde oturan babası Dursun ve annesi Gülüşan Usta da acı haberle yıkıldı. Baba Usta, gazetecilere yaptığı açıklamada, oğlunun beş yıl önce İstanbul’a gidip çalışmaya başladığını belirterek “Gece bir telefon geldi, orada hastane doktoruymuş. Bize oğlumuzun vefat ettiğini söyledi” dedi. Baba Usta, gelininin hamile olduğunu ve bir ay sonra çocuğunun dünyaya geleceğini söyleyerek “Oğlum kendi çocuğunu göremedi” dedi. Güçlükle ayakta duran anne Gülüşan Usta ise gözyaşları içinde “Benim yavrum kendi kuzusunu göremeden gitti” diye ağıt yaktı. İşçiden isyan: Biber gazı atmayın İnşaatın önünde eylem yapan gruba polis müdahale etmeye hazırlanırken, 24 yaşındaki mekanik tesisatçı Ömer Öztekin, polisle göstericiler arasında girerek, polise, “Yarın bir gün sizin de kardeşiniz olabilir bu inşaatlarda. Sizden tek isteğim: Biber gazı atmayın. Bırakın sesimizi duyursunlar. Burada iki evladını kaybeden var. Son kez burada gördü evladını. Ancak böyle durup biber gazı sıkıyorsunuz. Yapmayın. O onun arkadaşıymış, o öbürünü tanıyormuş. Bir şey diyemiyorlar. Neden adam büyükmüş, holdingmiş. Burada benim kardeşim ölmüşse bunlar beni bağlamaz” diye isyan etti. Öztekin daha sonra inşaat alanındaki işçilere seslenerek, “Gelin buraya konuşun. İşinizi kaybetmekten korkmayın. Burası olmazsa başka yerler var” diye tepki gösterdi. Yaklaşık 15 dakika konuşan Öztekin, bu sırada gözyaşlarını tutamadı, zaman zaman da önünde duran polisin göğsüne eliyle vurdu. Polis, Öztekin’in konuşmasını hiç ses çıkarmadan sonuna kadar dinledi. Polisten müdahale Fotoğraf: UĞUR DEMİR İstanbul Haber Servisi İş cinayetini protesto etmek için Şişli Cevahir AVM önünden kazanın olduğu inşaata kadar yürüyen, aralarında DİSK, KESK, TMMOB, SDP ile çeşitli siyasi parti ve meslek örgütünün bulunduğu gruba polis biber gazı ve basınçlı suyla müdahale etti. Göstericiler de polise taş ve soda şişesi atarak ara sokaklara dağıldı. Polis helikopterleri de grubu havadan takip etti. Polisin müdahalesi ile çevredeki işyerlerine sığınan yurttaşlar biber gazı atan polise tepki göstererek “Çocuklar var atmayın” dedi. Basın açıklaması sırasında bir işçi, “Zenginlerin köpeklerine verdiği değerin yüzde 1’i bize verilsin istiyoruz” sözleriyle hem faciaya hem de polisin tutumuna isyan etti. CHP Milletvekili Mahmut Tanal da polisin işçilere müdahalesi üzerine TOMA’nın üzerine çıkarak polislere engel olmaya çalıştı. Olay yerine gelen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP olarak işin peşini bırakmayacaklarını söyledi. Ankara Güvenpark, İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde ve İstanbul Kadıköy’de de protesto gösterileri düzenlendi. Evlat acısı yaşarken TOMA bekledi 10 can 200 bin etmiyor ERK ACARER “Arkadaşlarımızın, parçalarını çıkarıp çuvallara koydular... Demirden top olmuşlardı. İtfaiye ekipleri, dört satten fazla uğraştılar!” Aslında bu sözlerin üzerine söylenebilecek fazla bir şey yok! Depremde toplanma alanı olarak planlandığı halde üzerinde plaza inşaatı devam eden alandaki drama tanık oluyoruz. Emekçiler, ölen mesai arkadaşları için gözyaşı döküyorlar. “Kader, fıtrat, şehit...” Emekçilerin hiçbiri artık “yersen” kavlinden bu açıklamaları dikkate almak istemiyor! Arkadaşlarının acısını yaşayanlar, tepkili ve susmuyorlar. Aynı firmada oğluyla çalışan bir baba kişisel hikâyesini, tanık olduğu dramı ve altı boş “iş güvenliği” söylemleriyle birleştirerek anlatıyor: “Burada çalışanlar genelde 1925 yaşlarında paraya muhtaç genç insanlar. 2 çocuğum daha var. Mecburen üniversiteye hazırlanan oğlumu da yanımda çalıştırıyorum. İş güvenliği yok, her şey teoride. İşbaşı yapmadan önce bir kâğıt imzalatıyorlar sadece. Asgari ücret alıyoruz. Taşeron firma maaşlarımızı geç öder ve anlamadığımız kesintiler yapar. Çok düşük ücrete fazla mesai de yaptırırlar, hafta sonları da çalıştırırlar. Çalışmayanı ise elinden işini almakla tehdit ederler. Bugün bile işbaşı yapabiliriz. İnşaat beklemez. 300 işçi için beklemediler 10 kişi için mi işi bırakırlar? Oğlum artık gelmeyecek. Ama ben çalışmaya devam etmek zorundayım.” Bir başka işçinin söyledikleri “fıtrat” meselesine gönderme yapıyor: “Daha önce de bir işçi benzer biçimde yaşamını yitirdi. Böyle bir kaza olacağını bekliyorduk. Çünkü asansör iki üç günde bir bozuluyordu. 20 gün önce 34. kattan yine düştü, ancak 7. katta tutunabilmeyi başardı. Firma Alman, teknikerler arızayı Almanya’daki mühendisleri telefonla arayarak çözmeye çalışıyor.” Aynı emekçi, kazayla ilgili ipuçlarını da net bir biçimde veriyor: “Asansörde halat olmadığını biliyoruz. Raydan çıkınca sistemin taşıyıcıyı kilitlemesi lazım. Aşağıdaki yay ise en son koruyucu! Sinyalin bozuk olduğu kesin. Halat da yoktu, kilit sistemi de çalışmamış. Bize hangi iş kazasından söz ediyorlar. Gerçeği söylesinler, kabullenelim. Genellikle kiralanan bu asansörler eskidir. Aşa 24 saat çalışma iznine İnşaatın erken bitirilmesi ve firmanın kârını artırabilmesi için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından gece gündüz çalışma izninin çıkarıldığı ortaya çıktı. Evrensel gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, yapım sürecinin hızlanması ve kısalması için İstanbul Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’ndan 27 Ocak 2014’te 24 saat çalışma izni alındığı ortaya çıktı. Valilik tarafından verilen izinde “kamu yararı” ifadeleri dikkat çekti. Düğün parası biriktiriyordu İşçilerden Bilal Bal’ın, ailesinin geçimine katkı yapmak ve düğün parasını biriktirmek için inşaatta çalışmaya başladığı öğrenildi. Şebinkarahisar İlçesi Ahırcık Köyü Velioğlu Mahallesi’nde yaşayan baba Hüsnü ve Gülsen Bal, acı haberle yıkıldı. Baba Hüsnü Bal, “Acımız büyük ama yapacak bir şey yok. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkesin bize sahip çıkmasını istiyoruz. Oğlum orada kazandığı parayla geçimimizi sağlıyordu. Kendisi evlenmek istediği için aynı zamanda para biriktiriyordu” dedi. Anne Gülsen Bal da “Oğlum oraya düğün parası için gitti, geri cenazesi geldi” dedi. Bu arada Bal’ın aynı zamanda İstanbul’da yanında kalan ve kan değerlerindeki bozukluk nedeniyle tedavi gören kardeşi 20 yaşındaki Emrah Bal’ın da tedavisini yaptırdığı öğrenildi. ‘Kaza olacağı belliydi’ İki oğlunu birden kazada kaybeden baba Mithat Kara evlat acısıyla yıkıldı. Babayı arkadaşları teselli etmeye çalışırken hemen yanı başındaki TOMA, beton yığınını korumak için bekliyordu. ğı yukarı 200 bin TL gibi bir fiyatı vardır. Bu paraya kıyıp satın alsalar bu kazalar yaşanmaz. Anlayacağınız 10 işçi 200 bin TL etmiyor.” Ahmet Ayaz isimli bir başka işçiyle daha görüşüyoruz. Elinde bir poşet, içinde bir havlu, sabun ve yedek kıyafetleri var. Soruyoruz, , dinlemeye utanıyoruz: “İki gün önce, burada iş buldum, daha girişim yapılmadı. Koşullar çok kötü. 5’te bize yer yapmışlar. Havalandırma, pencere yok. Yemekler insana göre değil. Koğuşlarda 810 kişi kalıyoruz. Çok sıcak ve havasız. Bunlara alışırdık ama ölüme alışılmaz. Göz göre göre ölmek istemiyorum! Böyle yüksek ve büyük bir bina yapma tecrübemiz var mı? Fark etmez; bizi öldüre öldüre tecrübe ediyorlar nasıl olsa!. İşe girmeye mecburum” Komşu binalarda oturanlardan yaşananları öğreniyoruz: “Olay sonrası polisler geldi. İçeride tepki gösteren, mühendis, işçi ve teknik görevlilere saldırıp sabaha kadar şiddet uyguladılar...” İddiaların boş olmadığını ulaştığımız video görüntüleriyle teyit ediyoruz... İnşaattaki işçiler asgari ücret alıyorlar... Tamamlanacak dairelerin fiyatları ise 700 bin ve 4 milyon dolar arasında değişecek. Peki burada kim, nasıl oturacak? Başka sorumuz yok! kamu yararı kılıfı 15 Mayıs’taki uyarıyı da dikkate almadılar İstanbul Tabip Odası’nın 4 ay önce olaya ilişkin uyarı niteliğinde tweet attığı da ortaya çıktı. Oda, 15 Mayıs’ta Twitter hesabına projenin fotoğrafını koyarak “Bugünden sesleniyoruz, maalesef yarın bu inşaatlarda 810 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz” diye yazmıştı. Aziz Torun, tweet’e ilişkin yaptığı açıklamada, “İşi tweet noktasına getirirsen herkes her şey için tweet atıyor. Bizim için esas olan bakanlığın belirlediği şartların şantiyemizde yerine getirilmesidir. Sorumluluğumuzun bilincinde olduğumuz için karşınızdayız” yanıtını verdi. Burada nasıl oturacaklar?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle