28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 üretiminin eşit biçimde, hakça paylaşılmadığı ülkelerde mutluluk değil bunalım türer. İnsanoğlu paylaşım kavgasını paylaşım mutluluğuna dönüştürmedikçe bunalımdan kurtulamaz. Bugün bizde ve üçüncü dünya ülkelerinde paylaşım mutluluğu yaşanmadığından bu çatışmalar, emperyalizmin oyunu 10 yılda bir sahneye konuluyor... Özellikle İslam coğrafyası demokrasiyle, özgürlüklerle barışmadığı için, halklar birbirini kırıyor. Sanayi Devrimi’nin yapılmadığı toplumlarda, beyler, şeyhler, ağalar, paşalar, aşiret liderleri emperyalist güçlerle işbirliği yapıyor... Daha önce değinmiştim, yineleyeyim: “Paylaşım, mutluluğun temelidir!” Paylaşımın olmadığı toplumlar din sarmalından kurtulamaz... El Kaide, Taliban, IŞİD ve öteki köktendinci örgütleri kim kurdurdu, nerede eğitim verdi, bunları sağır sultan duydu... Biri gider biri gelir! Büyük patron ne isterse o olur! BM ne yapar, nasıl bir karar verir? Hepsi patrona vız gelir! HHH Çocukların gözlerine iyi bakın... Hayata, savaşa! Kan ve intikam tohumlarıyla kıyımlar giderek artıyor, göç dalgası sürüyor... Acaba IŞİD hâlâ korunup kollanıyor mu? ABD cihatçılara yardım eden 11 kişilik terör listesini açıkladı... Listede “Ubeyd Türki” olarak tanınan Fatih Hasar adında bir Türk işadamı da bulunuyor... Ayrıca Tunus, Ürdün, Endonezya yurttaşı üç kişi... Üç yabancı Türkiye üzerinden Suriye’ye cihatçı militan gönderiyor. Fatih Hasar da Afganistan ve Pakistan’daki köktendinci örgütlere para transferini sağlıyor... Kim cihatçılar? IŞİD, El Nusra, El Kaide ve Cemaati İslam! IŞİD Rakka’da kurduğu kampta çocuk militanlar yetiştirirken mutluluğun paylaşımı sözde kalıyor. Dün İstanbul Üniversitesi’nde, Fatih Camii’nde IŞİD’e sempati duyanlar gösteri yapıyordu... Demokrasi! Özgürlük! Barış! Halkların kardeşliği! Nâzım, bir sığınmacı çocuğun elinden tutmuş, Hiroşima, Nagazaki’yi gösteriyor... “Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok. Şeker bile yiyemez ki Kâat gibi yanan çocuk.” Çocuklar ölüyor çocuklar... “Çocuklar öldürülmesin!” 12 Eylül sonrası gerçekleşen katliam ve işkencelere dikkat çeken müze Ortaköy’de açıldı ‘Utanç’ İstanbul’da İstanbul Haber Servisi 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası insanların karşılaştığı işkence, gözaltında kaybetme, idam ve katliamları unutturmamak için 5 yıldır farklı kentlerde düzenlenen “Utanç Müzesi Tarihe Bak Anlarsın” sergisi İstanbul’a taşındı. Müzede, Gezi Parkı Direnişi’nde hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ayakkabıları, misketleri ve okul üniforması da yer aldı. Devrimci 78’liler Federerasyonu’nun öncülüğünde İstanbul’da 2.’si düzenlenen serginin açılışında konuşan gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, 12 Eylül davasında generallerin müebbet hapse çarptırıldığını anımsatarak, “Şimdi sıra darbeci generallerin işbirlikçilerinde, işkencecilerde, ispiyoncularında” dedi. Ortaköy Kültür Merkezi’nde dün açılışı gerçekleştirilen sergiye CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Kahraman Eroğlu, 1980 askeri darbesi sonrası gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren ve Gezi Parkı Direnişi’nde hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan katıldı. Açılışta konuşan İkbal Eren, 12 Eylül darbesinin generallerini halkın vicdanında mahkum ettiklerini kaydederek, “Kendi mahkemelerinde müebbet hapse mahkum edip, apoletlerini sökerek mahkeme kapısına bıraktık. Elbette ki toplumun bütün kesimlerinde travma yaratan darbeci zihniyet 2 faşist generale indirgenemez. Bu sonuç aslında bir başlangıçtır” dedi. Beşiktaş Belediye Başkanı Hazinedar ise 1980 döneminde sivil ve askeri demokrasinin çöktüğünü belirterek, “Devletimiz, tek tip insan yetiştirmek adına özgürlükçü bir toplum oluşmasını engelleyerek kendi ideolojisine uygun bir toplum şekillendirmek için insanına işkence yapmakta çok adaletli davranmıştır” dedi. Utanç Müzesi 5 Ekim’e kadar Ortaköy Kültür Merkezi’nde gezilebilecek. Çocuklar Öldürülmesin!.. Ortaçağın karanlık dehlizlerinde yaşıyor; kaygılarımızı çoğaltıyoruz, o ateş topu sınırlarımızdaki göç dalgasını izlerken... Anıların anlarla harmanlandığı yaşamdaki paylaşım, hayatın tüm biçimlerinde geçerliliği ve kapsamlılığıyla değerli değil midir? Suriye’den bir insan seli gelirken, çocukların gözlerindeki korkuyu gördüm. Ya siz? Hüzünlüydü hepsi, acılı, şaşkın... Mutluluk yoktu gözbebeklerinde, umut da... Belki de hiç olmayacaktı... Güneydoğu’nun sıcak ovaları, o insanların soluk alıp vermesi. Bir güz yağmuru olsa, toprak kokulu bir havayı içine çekse insanlar, çocuklar... Sen onun acısını ve kaygısını paylaşmasını bilirsen o seni duyar... Yaşanan her anı yazıyla somutlaştırmak, tanklarla Filistin’i vuran İsrail’i, İslam adına ortaya çıkan IŞİD’i ezip geçmek... Kan gölünü kurutmak, demokrasiyi egemen kılmak! Özgürlük, barış kavramlarını doğru tanımlamak, emperyalizmin tuzağına düşmemek! Güney sınırımızda yaşananlar, acılar, çığlıklar... Umutsuzluğun kum fırtınasıymışçasına gözleri kör etmesi... Mutluluğun temelini paylaşım kavramı oluşturur, kardeşlik, sevgi, özgürlük... Savaş değil, kıyım değil... Paylaşımı, yalnızca güzellikleri paylaşma boyutuna indirgeyemeyiz... Göç dalgası sürerken vicdanımızın sesini dinleyip emperyal güçlerin petrol ve doğalgaz için Ortadoğu’yu nasıl yangın yerine dönüştürdüğünü bugün görüyoruz... Adına “Arap Baharı” denilen demokrasi yutturmacasıyla Ortadoğu halkları birbirine kırdırılıyor... HHH Duyarlı olmak, o çizgide yürümek, hayata sımsıkı sarılmak! Oysa ben, yazımı insan duyarlılığı çizgisinde bitirecek değilim... Bakın aklıma bir soru geldi, sizinle paylaşayım: “Mantık ne diyor?” Paylaşım kavramının derinliğine indiğimizde, çağımızda toplumsal mutluluk felsefenin orta direğidir... Çünkü nesnel anlamı elle tutulurcasına maddeleşmiştir. Alın teriyle yaratılan 5 Ekim’e kadar gezilebilecek Müzede Berkin Elvan’ın ayakkabıları, misketleri ve okul üniforması da yer alıyor. Anne Elvan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Eli kanlı çocuk katilleri” şeklinde tepki gösterdi. Cumhuriyet’e yasağa tepki Davutoğlu’ndan türban düzenlemesine ‘biyolojik dönem’ savunması ‘Gazeteciler basın bürosu memuru değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Haluk Dursun’un önceki gün düzenlediği tanışma toplantısında Cumhuriyet’e uygulanan “ambargo”yu kınadı. “İktidarın bakanlıklarının gazetecileri hükümetin, bakanlıkların basın bürosu memurları gibi görme anlayışını kınadıklarını” belirten Abakay, yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: “Cumhuriyet muhabirine, dolayısıyla Cumhuriyet gazetesine uygulanan ambargo ilk değil. Daha önce de AKP kongrelerine girişi yasaklanan ‘AKP’li olmayan gazeteciler’ olayı yaşanmıştı. Basından sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın basın örgütleri temsilcileriyle yaptığı toplantıda bazı basın kuruluşlarına ambargo konulmuştu. Şimdi de Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı büyüklerinden gördüğü yasakçı anlayışı uyguluyor. Bu kişileri demokrasi, basın ve ifade özgürlüğü kültürüyle tanışmaya çağırıyoruz.” Basın Konseyi’nden yapılan yazılı açıklamada da “Habere giden gazeteciler darp ediliyor, yaralanıyor, kovuluyor, tehdit ediliyor, yayın araçları hasar görüyor, gözaltına alınıyor, haber almaları engelleniyor, kısaca basın özgürlüğü tümüyle ayaklar altına alınıyor. Zor günlerde habercilik yapmak güçtür. Böyle zamanlarda kamu görevlilerinin işi, gazetecilerin haber alma çabalarını engellemek değildir. Aksine her koşulda habercilere yardımcı olmaktır. Ayrımcı, taraflı yayıncılığın artması, toplumsal barışın geleceği açısından da çok düşündürücü ve ürkütücü bir durumdur. ‘Yeni Türkiye’de, medyanın başına gelen bu haller neden?” denildi. Başbakan Davutoğlu partisinin il başkanları toplantısında konuştu. (Fotoğraf: AA) ‘Düşündürücü, ürkütücü’ ‘Ortaöğretim kritik dönem’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, IŞİD’e karşı olası bir operasyonda Türkiye’nin askeri desteğinin “nihai çözüm” koşuluna bağlı olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Ama palyatif çözümlerle şimdilik kamuoyuna dönük bazı hamleler şeklinde bir yaklaşımla benimsenirse, bununla ilgili kanaatlerimizi açıkyüreklilikle söyleriz, konuşuruz” dedi. Davutoğlu, ortaokul ve lisede türban yasağının kaldırılmasını “lise öğrencilerine özgürlük” olarak nitelendirirken “En kritik dönem ortaöğretimdir, biyolojik ve psikolojik olarak gençlerimizin yaşadığı o dönemdir” dedi. Davutoğlu’nun, düzenlemenin 10 yaşından itibaren ortaokul öğrencilerini kapsamasına ise hiç değinmemesi dikkat çekti. Davutoğlu partisinin il başkanları toplantısında şu görüşleri dile getirdi: Kolay değil, bir ateş çemberinin ortasında bir istikrar adası olmayı başarabilmek, becerebilmek ve bunu koruyabilmek... Bizim istikrar adası olarak kalabilmemizin şartı, çevrede huzur ve istikrarın temin edilmesidir. Herhangi bir askeri operasyon ve çözüm, nihai kertede bölgeye huzur ve istikrar getirme perspektifi taşıyorsa bunu destekleriz. Ama palyatif çözümlerle şimdilik kamuoyuna dönük bazı hamleler şeklinde bir yaklaşımla benimsenirse, bununla ilgili kanaatlerimizi açıkyüreklilikle söyleriz, konuşuruz. Bir lider düşününüz ki 944 imzayla aday gösteriliyor, seçim yapılıyor, 740 delege ona inanmış. Ya o 944 delege, zorla, baskıyla, tıpış tıpış imza attılar ve aday gösterdiler ya da 204 kişi bir şekilde liderlerine vefasızlığını siyasetin bir gereği olarak gördüler. Doğrusu ben Kılıçdaroğlu’nun yerinde olmayı istemezdim. Acaba kongreye gittiğinde veya gördüğü her delegede ‘Bu bana imza verdi de sonra o vermedi mi’ diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terk ederim. Ortaöğretimde ve lisede de başörtüsü artık tamamen özgürdür. Aslında bazıları bunu bir gençlere baskı mı vesaire gibi. Bunu özgürlükleri, gençlerin seçme hakkına, seçme hakkı sadece seçimlerdeki hakkı değil, kıyafetlerini seçme özgürlüğü, düşüncelerini, okuyacakları kitapları seçme özgürlüğüne herkesin saygı duyması lazım. Bu yolla bütün gençlere saygı gösteriyoruz. Biraz da şuradan güvensizlik, lise öğrencisi kendi kararını veremez. Hayır. Bu milletin lise öğrencisi dahi artık sizden daha özgür kararlar veriyor. Gerçek şahsiyet, özgürlük fikri ortaeğitimde oluşur. En kritik dönem ortaöğretim dönemidir. İnsanların biyolojik ve psikolojik olarak gençlerimizin değişim yaşadığı o dönemdir. O dönemde gençlere kendi kıyafetini, kendi düşüncesini seçme hakkı vermezseniz daha sonraki dönemlerde hep başkalarından talimat bekleyen nesiller yetiştirirsiniz. Biz o gençlere güveniyoruz. Çözüm süreci ile kamu düzeni birbirine alternatif değildir. Kim çözüm sürecini bahane ya da istismar ederek Türkiye’de kamu düzeni ile ilgili olarak bir şüphe uyandırmaya kalkarsa devlet, güçleriyle onun üzerinde olur. İstismar ve provoke edenler olursa onlara da kamu düzenini korumak adına gerekli cevaplar verilecektir. Askerimize taş atan o milletvekiline de sesleniyorum. Biz sizlere gül atmaya devam edeceğiz, gerekirse muhabbet göstermeye. Ama o attığınız taşlar aslında bu milletin vicdanına, en çok da Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşlarımızın vicdanına atılmış taşlardır. ‘Gençlere güveniyoruz’ Askeri Casusluk davasında gözler AYM’de KILIÇDAROĞLU NİKÂH ŞAHİDİYDİ ‘Çözüm nihai olmalı’ ‘Bayrama evlerinde girsinler’ çağrısı HAKAN DİRİK Aysel Tuğluk’a ‘gül’ Salıcı dünyaevine girdi CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı dün akşam eski bakanlardan Ziya Halis’in kızı Gülizar Halis ile hayatını birleştirdi. Grand Cevahir Otel’de Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz tarafından kıyılan nikâhta çiftin şahitliğini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Özgür Cesur ve Didem Duygu Beyaslan yaptı. Nikâha birçok CHP’li katıldı. ‘Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam’ İzmir’de 9 tahliye İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de yasadışı dinleme yaptıkları gerekçesiyle geçen ay düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ve 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklanan 9 sanık hakkında tahliye kararı verildi. Tutukluluk itirazını değerlendiren bir üst mahkeme 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, eski Batman İl Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan ile Mustafa Edip Çakmak’ın itiraz dilekçelerinin ulaşmadığı ve tutukluluk değerlendirilmesi yapmadığı öğrenildi. Tekin: CHP ile uğraşacağına dış politikayla ilgilensin ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, genişletilmiş il başkanları toplantısında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerine tepki göstererek, “Kurultayımızla çok meşgul olmuşlar. CHP’nin kurultayıyla ilgilenecek kadar Türkiye ile ilgilenmiş ol salardı, bugün Türkiye’nin dış politikası kevgire uğramamış olurdu” dedi. CHP Muğla İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen Tekin, AKPi’nin sıkıştığı zamanlarda kadın ve türban üzerinden siyaset yaptığını vurguladı. Başbakan Davutoğlu’na, “Sen CHP’yi boş ver. Esir düşmüşsünüz esir. Bu iktidar bugün dünyanın esiri olmuş durumda” diye konuştu. İZMİR İstanbul’daki Askeri Casusluk davasının sanıkları, özgürlüklerine kavuşmak için Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) başvurularını gündeme almasını bekliyor. Mahkemenin artık başvurularını sonuçlandırmasını isteyen sanık yakınları ve avukatları “Cezaevindeki sanıklar Kurban Bayramı’na evlerinde girsin” beklentisini paylaşıyor. İstanbul’daki askeri casusluk davasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru, çoğunluğu asker 42 kişiyi ilgilendiriyor. Bunlardan 6’sı cezaevinde tutuklu durumda. 36’sı hakkında da infaz işlemleri başlatılmış durumda. Sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz, haklarında verilen hükümler Yargıtay tarafından onandığı için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kullandıklarını belirterek, adaletin daha fazla gecikmemesi için yüksek mahkemenin bu davaya acilen bakmasını beklediklerini söyledi. Ersöz, “Kamuoyunda Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, hatta KCK davası olarak adlandırılan yargılama süreçlerinde şu anda hiçbir tutuklu ya da özgürlüğü kısıtlanmış olan kişi bulunmazken, İstanbul askeri casusluk davasındaki kişilerin halen mağduriyetlerinin devam etmesi, Anayasa Mahkemesi tarafından öncelikle ele alınmasını zorunlu kılmaktadır” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasında verdiği kararın, bu davalardaki hukuka aykırılıkları gözler önüne serdiğini vurgulayan Ersöz, “Balyoz’dakine benzer bir kararın, gerek yargılama sürecinde yaşanan hukuka aykırılıklar, gerekse aynı nitelikteki sahte dijital dökümanlarla yargılanan sanıklar hakkında verilmesi hakkaniyete uygun bir yaklaşım olacaktır. Bir kumpas davasının mağduru konumundaki bu kişilerin, bir an önce özgürlüklerine kavuşması ve bayram öncesinde sanık yakınlarına sevindirici bir haber verilmesi beklentisi içindeyiz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle