25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2014 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bunları Yapmaya Hakkınız Yok! Yasak Koyma Özgürlüğü(!) AKP’nin “Yeni Türkiyesi” artık iyice biçimlendi: “Yasak Özgürlüğünün” egemen olduğu “Zalim bir Korku İmparatorluğu”! Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Hukuk Devleti”... Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Fikir Özgürlüğü”... Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Medya Özgürlüğü”... Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Üniversite Özgürlüğü”... Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Özel Teşebbüs Özgürlüğü”... Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Sivil Toplum Kuruluşları” özgürlüğü... Yasalarla ve uygulamalarla sınırlanan ve kısıtlanan “Yaşam tarzı, yeme içme özgürlüğü”... HHH Bütün bu eylemler yetmiyor: Muhalefete azar ve gözdağı... Adalet mekanizmasına azar, tehdit ve gözdağı... Medyaya sürekli ayar verme... Üniversitelerde tam bir baskı ve tehdit ortamı... Özel teşebbüse maliye baskısı, ihale baskısına ek olarak, azar ve gözdağı... Sivil Toplum Kuruluşlarına müdahale, azar ve ayar verme... İçki üzerinden hakaret söylemleri... Muhalif belediyelere yapılan baskı ve baskınlara ek olarak eleştiriler... HHH En son örnek, zaten susturulmuş olan üniversitelerin birinde Prof. Hayrettin Ökçesiz’in başına gelenler: Cumhuriyet’in tekzip edilmeyen haberine göre: Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, YSK’nin 15 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarını açıklanmasına rağmen, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevlerini sürdürmesi nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Görev yaptığı ... üniversitesi ise bu nedenle Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz hakkında disiplin soruşturması başlattı. Yeni eğitim ve öğretim yılı için Prof. Dr. Ökçesiz’e ders görevlendirilmesi de yapılmadı. HHH 9 yaşındaki çocukların başlarının örtülmesine özgürlük ama üniversite öğretim üyelerine eylem ve söylem yasağı ve cezası: İşte zulmün ve korkunun egemen olduğu “Yeni Türkiye”! T Prof. Dr. ERDENER YURTCAN ürkçede ne güzel sözler var. Bunlardan biri de şudur: Dediğim dedik, çaldığım düdük. Bu sözün anlamına gelince, kim ne söylerse söylesin, biz yapacağımıza bakarız, demektir. Bu girişin elbette bir amacı var. 2004 yılında başlayan süreçte Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir iddialı işe girişti. Bunun adı temel yasaları yeniden yapmaktı. Bu denendi, halen de deneniyor, fakat başarılı olunamadı. Yöntem yanlıştır. Bir de yasama boyutunda işin kolayına kaçmak var. Bu da çok benimsendi. Adı torba yasa. Davranış biçimine tam olarak uyan bir terim. Neden mi? Açıklaması çok basit. Torba nedir? Bezden üretilmiş, içine istediğiniz şeyleri koymaya yarayan bir nesne. Son dönemde yasaların altyapıları hazırlanırken ne yapılıyor? Alınıyor kalem ve kâğıt, sıralanıyor birbiriyle hiç ilgisi olmayan yasa değişiklik önerileri alt alta, sonra gönder torbayı parlamentoya, orada gereği yapılır. Ortaya bir yasa çıkar, ama konuyla uğraşanlar için işin içinden çıkmak bir ömür törpüsüdür. Bu konuda son örnek şudur: Nicedir yargıçlar ve savcılar özlük haklarında iyileştirmeler yapılmasını isterler. Bunda da yerden göğe kadar haklıdırlar. Bu konu kısa süre önce gündeme geldi. Bir tasarı hazırlandı ve parlamentoya sevk edildi. Bu konudaki yorumlar da ilginçti. Kimileri siyasal iktidardan yargıç ve savcılara “ulufe” dedi. Ana muhalefet lideri iktidarın yar gıç ve savcıları yanına çekme taktiği olarak yorumladı bu girişimi. Oysa söylemesi gereken kanımca şuydu: “Siyasal iktidar yargıçları ve savcıları yanına çekmek için böyle bir adım atmıştır, ama bu ülkenin yargıçları ve savcıları para karşılığı hizmetlerinden ödün vermezler.” Bu arada öteki adliye personeli unutuldu. Oysa adliye bir bütündür, onların da birlikte düşünülmesi gerekirdi. Umarım parlamentoda bu eksiklik giderilir. Sözünü ettiğim torbanın içinde bambaşka bir düzenleme var. Kısaca şöyle: 1 Eylül 2019 tarihine kadar, asliye ceza mahkemelerinde yapılacak olan duruşmalarda savcılar hazır bulunmayacaktır. Duruşmalarda yapılacak olan bazı işlemler için dosyalar savcılığa sonradan gönderilecektir. İşte size harika bir yöntem. Bu yöntem daha önce 2013 yılı sonuna kadar denendi, sonuç hiç de iyi olmadı. Neden mi? Ceza yargılaması ile ilgilenenler bilir ki, duruşma kolektifliğin ortaya konulduğu en önemli aşamadır. Bu aşamada iddiacılar, savunmacılar yer alır. Mahkeme de bu konunun temel unsurudur. Uyuşmazlık ortak çalışmayla çözülür. Şimdi siz kamu iddiacısı olan savcıyı duruşmadan çekiyorsunuz. Hani savcı kamunun savunmacısıydı? İstimi arkadan gelsin misali, bazı işlemler için, neden tüm işlemler için değil, o da ayrı bir sorun, dosya sonradan savcıya gönderilecek ya. Oldu olacak bir adım daha atınız, ağır ceza mahkemelerindeki duruşmalardan da savcıları çekiniz. Avukatlara da gerek yok(!) mahkeme kendisi işi yapar. İşte size adil yargılanma hakkı. Değişimin heyecanı tüm dünyada aynı 100’den fazla ülkede 440 milyon kişi değişimin heyecanını Beko’yla yaşıyor. n Barselo www.beko.com.tr facebook.com/Beko a 444 0 888 Yetkili Servis İçin Tek Numara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle