06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER ‘Gerekeni yaparız’ DUYGU GÜVENÇ NEW YORK Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’nin Suriye’de terör örgütü IŞİD’e yönelik hava operasyonuna ilişkin “Olumlu bir adımdır, ara verilmesi, bir vurup sonra ara vermek yanlış olur” dedi. Tampon bölge kurulmasının gerekliliğinin ortaya çıktığını dile getiren Erdoğan, “Muhataplarımızla görüşüyoruz. Türkiye üzerine düşeni yapacak, gereken adımları atacaktır” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Barack Obama’nın bugün IŞİD’e karşı koalisyona yönelik yapacagı toplantıya katılacak 15 ülke arasında Türkiye’nin de bulunduğu öğrenildi. BM Genel Kurulu’nun ardından Türkevi’ne girerken gazetecilerin soruları yanıtlayan Erdoğan Suriye’ye yönelik operasyona ilişkin, “Nereler vuruldu, nasıl vuruldu tam manasıyla bize ulaşmış değil. Bölgedeki terör örgütüne yönelik bir eylem olduğu için bizim de olumlu yaklaştığımız bir adımdır. Bunun tabii böyle bir olup, ondan sonra ardından ciddi ara verilmesi yanlış olur. Bu yol haritasının kararlılıkla sürdürülmesi gerekir ve terörle mücadele bölgedeki terörle mücadeleye bir ortak mutabakat içerisinde yürünme Erdoğan, Türkiye’nin IŞİD’e karşı askeri ve siyasi her tür adımı atabileceğini söyledi Nasıl Oluyor da Oluyor? Siyasal İslamın yükselişte olduğu, bu yükselişin “cihad”, “savaş”, “terör” gibi kavramlarla tanımlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Yükselişin yurdu kuşkusuz tektanrılı dinlerin de yurdu olan Ortadoğu’dur. Burada vücut bulmuş ve tüm dünyaya yayılmış İsa dini kendi içinde yaşadığı yoğun ve kanlı savaşlarla nihayet dingin bir hal aldı ve kapitalizmin gelişimi ile paralel olarak Batı ülkelerinin, devletlerinin ideolojik çimentosu görevini sessizce icra etmeyi sürdürmektedir. Orada artık büyük din kavgaları yoktur. HHH Ortadoğu’dan tüm dünyaya yayılmış öteki büyük din İslamda benzer bir gelişimi görmek mümkün değildir. Burada çok büyük sözler etmeyelim ama İslamın kapitalizmle ilişkisi daha çok emperyalizmin İslam ülkeleri ile ilişkisi ile yakından bağlıdır. 20. ve 21. yüzyıllarda İslam dini kapsamında ele alınabilecek ideolojik formlar ne yazık ki, “cihad”, “savaş” ve “terör” gibi kavramlarla ifade edilebiliyor. Yaşadığımız yıllarda sessiz dindar kitlelerin benimsediği barışçıl dinin değil, bu kavramlarda kendini bulan “ölüme adanmışlığı” kutsayan akımların neredeyse tüm dünyaya yayılma eğilimindeki hareketleri belirleyici oluyor. HHH Siyasal İslamın bu kavramlarla anılan biçimleri, Şii, Sünni mezheplerinin önde gelen ideologları tarafından teorileştirilmiş ve kitleselleştirilmiş, kimi bölgelerde devletlerin ideolojisi haline gelebilmiştir. Seyyid Kutub ve Humeyni’nin izleyicilerinin kanlı eylemlere imza atmış ve atıyor olmalarının ve güçlenmelerinin, söylem ve eylemlerinin bu ideologlar tarafından çizilmiş çerçeveyi bugün rahatça aşıyor olmasının nedenini onların önü açık ideolojilerinde aramak herhalde yanlış olmayacaktır. HHH Seyyid Kutub’un Yoldaki İşaretler kitabında, “Cahiliye dönemindeki putların yerini ulus, ulus devlet, parti, sosyalizm gibi yeni putların aldığını ve dünyanın yeniden Cahiliye devrine döndüğünü” iddia etmesi işte bu açık kapıya işaret ediyor. Bu açık kapıdan dünyaya yayılan en kanlı örgütler arasında öne çıkan IŞİD oldu. IŞİD ve benzerlerinin Seyyid Kutub’un açtığı yoldan giderek daha keskin ideologlar bulduğu da anlaşılıyor. Zaman gazetesinin dağdağalı 12 Eylül günlerinde Ülkü Ocakları’nda yetişmiş yazarı Mümtaz’er Türköne, bu dönemin ideologlarını ve ideolojisini veciz biçimde dünkü makalesinde anlattı. HHH Bugünün eli kanlı Selefilerinin geçmişin ideolojik çerçevesini kabul etmeyen, onu aşan cihadının özeti, Türköne’nin aktardığına göre 1989 yılında ölen Şeyh Abdullah Yusuf Azam’ın vasiyetindeki şu cümledir: “Ey İslâm davetçileri, ölüm tutkunu olunuz ki size hayat bağışlansın.” Bu Filistinli fıkıhçının ya da benzerlerinin izinden gidenler şu sıralarda sınırlarımızda terör estirenlerdir. Peki ama Türkiye’de iktidarda olanların bunlara karşı hayırhah tutum içinde olmalarının nedeni ne olabilir. Batı kapitalizmi ile ilişkileri küçümsenmeyecek kadar gelişmiş olan bizim “ılımlı İslam”cılarımızın bu çetelerle ne gibi bir ortaklığı olabilir ki? HHH Bu soruya “köktendinci ideolojilerle ortaklıkların varolan sistem içinde kendine yer araması” diye yanıt verilebilir mi bilemiyorum. Ama pragmatik politikacılığın her tökezlemede ideolojik çerçeveden sıyrılmak yerine, ona daha çok sarılmak, ondan medet ummaya devam etmek gibi bir hastalığı olduğu söylenebilir. Öyle olduğu yönündeki işaretlerden en önemlisi iflas etmiş bir politikanın “müellifi”nin yükseltilmesi, ödüllendirilmesi, “taltif” edilmesidir. “Peki buna emperyalist kapitalizmle sıkı bağlar nasıl izin veriyor?” diyenler, gözlerini bir parça yükselen ve rant ekonomisiyle palazlanan yeni “burjuva esnafına” ve TÜSİAD’ın son toplantısında azarlanan büyük burjuvazinin azarları ayakta alkışlayan çaresizliğine çevirmelidirler. Pragmatik politika ayakta kalabilmek, “günahlarının” bedelini ödemekten kurtulabilmek için her şeyi deneyecektir. Buna, yürekten inanmadığı ideolojik sapkınlıklar dahildir. KERRY: TÜRKİYE ÖN CEPHEDE YER ALACAK Terörle Mücadele Küresel Forumu’na Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile başkanlık eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Türkiye’nin IŞİD’e karşı koalisyondaki rolünü, “Türkiye bu koalisyonun önemli bir parçası ve bu çabada Türkiye ön cephede yer alacak” ifadeleri ile tanımladı. Kerry, konferansa destek veren tüm ülkelerin de terörizme karşı savaşın bir parçası olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu ile konferans öncesindeki görüşmesinde Kerry’nin “Bizim de Meksika ile sınırımız var ve sizin IŞİD konusunda yaşadıklarınızı anlıyoruz” mesajını verdiği belirtildi. AFP ajansının haberine göre ise Çavuşoğlu konferansta yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin 75 ülkeden 1000’i aşkın yabancı savaşçıyı sınırdışı ettiğini” söyledi. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre KerryÇavuşoğlu görüşmesinde IŞİD’in yaptığı petrol kaçakçılığı da gündeme geldi. “Bu işlerin içinde devlet olmadığını biliyoruz” diyen Kerry, Amerika’nın da Meksika sınırından yapılan kaçakçılığı tam anlamıyla engelleyemediğini söyledi. Buna karşılık Çavuşoğlu’nun ise Türkiye‘de ele geçirilen kaçak petrol miktarlarını görüşmede gündeme getirerek, “Geçen sene 58 milyon litre bu sene ise son altı ayda 78 milyon litre yakaladık” dediği öğrenildi. sinin gereğine inanıyorum” dedi. Erdoğan, “Görüşmelerimiz devam ediyor. Terörle mücadelede üzerimize düşen neyse bu adımları atacağız” sözleri ile Türkiye’nin de operasyona destek vereceğini belirtti. Türkiye’nin üzerine düşen adımların ne olduğunu sorulması üzerine “Kendileri ile de görüşüyoruz, ona göre üzerimize düşen görev neyse bunu yapmaya, biz de üzerimize düştüğü şekilde adımları atacağız. Döndükten sonra hükümetimizle bu görüşmeleri yaptıktan sonra alacağımız kararlar çerçevesinde buradaki desteği ‘Her türlü kapsar’ mizi sürdüreceğiz” dedi. Askeri seçeneğin sorulması üzerine Erdoğan, “Her türü kapsar, askeri siyasi hepsini” dedi. Erdoğan, ABD Başkanı’nın vereceği resepsiyonda Obama ile ayaküstü bir görüşme de gerçekleştireceğini söyledi. Tampon bölgenin oluşturulmasının talep edildiğinin belirtilmesi üzerine Erdoğan, “Gözü kapalı olarak bakmayalım. Burada Suriye tarafında güvenli bölge önemli. Bir buçuk milyon insan şu anda bizde, bizim tarafımızda, sosyolojik olumsuz bir şey var. Hâlâ gelmeye devam ediyor. Üçüncü boyutu var. Bölücü terör örgütleriyle mücadeleyi bunu karararlılıkla sürdür memiz gerekiyor. Bunu kendileri de kabulleniyor bu çerçevede Türkiye olarak üzerimize düşeni gerçekleştiririz” diye konuştu. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nde de konuşan Erdoğan, “49 rehineyi kurtardıktan sonra konuşacağımız birçok boyut olabilir. Teröre karşı asla tereddütümüz, zaafımız yok” dedi. Erdoğan, Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği iddiaları için “Tamamen asılsızdır, iftiradır, tamamen yalandır” derken, rehinelerin nasıl kurtarıldığı sorusunu şöyle ya kurtulunca değişti’ ‘Rehineler nıtladı: “Bu operasyonda parasal hiçbir ilişki kesinlikle olmamıştır. Bazıları ‘Takas yaptılar’ dedi. Yeri gelir takas da yapılır. Ama ona hazırlanmak ayrı bir maharettir. Bir tane esiri için bin 500 rehineyi veren İsrail’e bu soruyu sordular mı, onu merak ediyorum. Bin 500 rehine verdi, sadece bir askerini alabilmek için. Demek ki olabiliyormuş.” PBS kanalında yayınlanan Charlie Rose Show’a konuk olan Erdoğan, “Türkiye deneyimiyle, IŞİD ile mücadelede üzerine düşeni yapacaktır” dedi. Erdoğan, IŞİD’i ‘bataklığa’ benzeterek, “Kimse onlara devlet demiyor. Bu bir terör örgütüdür. Onlar kendilerini istediği gibi tanımlayabilirler. Ama bu bizim onları öyle kabul edeceğimiz anlamına gelmez” diye konuştu. Erdoğan, “Türkiye, deneyimi çerçevesinde IŞİD ile mücadelede üzerine düşeni yapacak. IŞİD için gerekli ortamı Esad oluşturdu. IŞİD ile mücadelemiz sürecek, bu konuda kararlıyız.” IŞİD’e yakınlığıyla bilinen Takva Haber sitesinde IŞİD sözcüsü Ebu Muhammed el Adnani’nin tehdit mesajları yayımlandı. Mesajda önce İstanbul’un sonra Roma’nın fethedileceği söyleniyor. Fotoğraflar: AA IŞİD’den tehdit ‘Gülen’i teslim Çevre için koşullu destek Erdoğan, Charlie Rose’a verdiği mülakatta, Gülen cemaati için “Haşhaşi” benzetmesini tekrarlarken, iade talebini de yineledi ve Fethullah Gülen’in uluslararası örgütlerin taşeronu olduğunu savundu. Erdoğan, “Başkan Obama’ya bunları anlattım. ‘Model ortaksak, stratejik ortaklığımız varsa, bir teröristi şunu bunu biz size nasıl teslim ediyorsak, biz de ülkemizin birliğini bütünlüğünü yıkan kişiyi Pensilvanya’dan deport edin. Etmiyorsanız bize teslim edin.’ Umuruyorum, bu örgütle mücadelede işbirliği yapacaklardır” diye konuştu. edin’ dedim Türkiye’nin komşularla sıfır sorun politikasının bitmediğini ama akamete uğradığını söyleyen Erdoğan, Irak’ta Maliki yönetimini ve Mısır’daki durumu anımsatarak, “Bunlarla nasıl sıfır politikası güdeceğiz?” dedi. nasıl sıfır politika güdelim’ ‘Bunlarla Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde Türkiye adına yaptığı konuşmada şu mesajları verdi: Sorumluluk büyüklerde: Küresel iklim değişikliği ile mücadelede Sanayi Devrimi’nden itibaren tarihsel sorumluluğa sahip gelişmiş ülkeler, salımın azaltımı, finansman ve teknoloji desteği konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmelidir. Ulusal katkı için çaba göstereceklerine eminim. Kritik kümelenme koşulu: Özellikle finansman konusunda sözlerin bir an önce yerine getirilmesi şarttır. Teknoloji konusunda fikri mülkiyet haklarını kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır. Ana kirletici büyükler: Bu süreçte ana kirleticilerin izleyeceği olumlu tutum önemlidir. Türkiye, kritik kümeleşme olduğu takdirde üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Çevrenin korunması hedefleri, enerji talepleri ülkemizin yapacağı katkının çerçevesini çizecektir. 19902012 yılları arasında geçirdiğimiz politikalarla yüzde 21 oranında azaltılmıştır. Ekonomimizde karbon salımı da yarı yarıya indirilmiştir. Bu dönemde yenilebilir enerjinin, toplam enerji tüketiminin yüzde 30’una ulaştırmayı hedefliyoruz. Yine bu dönemde orman alanlarını geliştirmeyi hedefliyoruz. Ekonomideki karbon miktarı da yarı yarıya azaltıldı. Sa lım projeksiyonlarını 2015’in ilkyarısında tamamlamayı planlıyoruz. Müzakere sürecinde önümüzde kısa bir süre var. Bu süreçte mümkün olduğunca yapıcı davranmalıyız. Davutoğlu: Irak’taki tehditlere yönelik değişiklikler yapılacak Erdoğan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin bağımsızlık isteklerinin anımsatılması ve Türkiye’nin bu devleti tanıyıp tanımayacağının sorulması üzerine de Barzani ile bu konuları konuştuğunu belirterek “Bana böyle bir şey söylemedi. Irak’ın toprak bütünlüğü bozulursa iç savaş çıkar” dedi. Erdoğan önceki gün görüştüğü Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Kimun’a uçuşa yasak bölge ilan edilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, rehinelerin alınıp getirilmesini anlatırken de, “Şükürler olsun ki tek birine bile zarar gelmedi. Sadece bir köpek vardı ve köpeği kaybettik” dedi. Erdoğan’ın kastettiği bomba arama köpeğinin (Fırtına) IŞİD’e yönelik bir bombardıman sırasında öldüğü belirtilmişti. bana bir şey söylemedi’ ‘Barzani Tezkereler yenilenecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriye ve Irak tezkereleri ile ilgili olarak, “Irak’taki tehdit yapılanmasına yönelik değişiklikler yapılacak. Suriye için de 2012’de çıkan tezkere yenileniyor, tehdit ve TSK’nin ihtiyaç hissettiği güvenlik düzenlemeleri tekrar bir karara ihtiyaç hissetmeyecekleri bir muhtevayı oluşturacak” dedi. Tezkerelerin 2 Ekim’de TBMM’ye geleceğini belirten Davutoğlu, “Riskler farklı, 12 aylık tezkere olabilir. Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgedeki bu istikrarsızlığın doğurabileceği risklerle ilgili tedbir almak gerekirse, bu konuda da hiçbir tereddüt göstermeyeceğimizin herkes tarafından bilinmesi de gerekir” diye konuştu. Davutoğlu, Sağlık Bakanlığı’ndaki brifing sonrası gazetecilerin soruları üzeri Köpeği kurtaramadık ne, ABD’nin IŞİD’e yönelik operasyonu ile ilgili olarak, “Geçen sene hiçbir ülke bu konuda açık tavır sergilememişken, IŞİD konusunda Bakanlar Kurulu kararımız vardır. 2013’te terör örgütü bağlamında ve her türlü teröre karşı kararlı bir tutum sergilemiştir. Bundan sonra da sergileyecektir” diye konuştu. Musul rehinelerinin kurtarılmasına ilişkin takas iddiaları ile ilgili soruya Davutoğlu, “Biz ilk defa rehine kurtarma operasyonu yapmıyoruz. Eğer burada kullandığımız yöntemleri her seferinde bütünüyle paylaşmış olsaydık bir sonraki operesyonlar imkânsız hale gelirdi” dedi. Daha sonra MİT’e giden Davutoğlu’nun Musul Başkonsolosluk personelinin kurtarılması dolayısıyla teşekkür ziyaretinde bulunduğu belirtildi. Ruhani’ye birlikte çalışalım önerisi Erdoğan ile İtalya Başbakanı Matteo Renzi arasındaki görüşmede ise ikili ilişkilerin yanı sıra uluslararası konular da masaya yatırıldı. Köşk kaynaklarına göre Erdoğan; İtalya’nın, Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği destekten dolayı Renzi’ye teşekkür etti ve Renzi de Türkiye’nin tam üyeliğinin AB’yi daha da güçlendireceğini belirtti. Irak, Suriye ve Libya’daki son gelişmelerin masaya yatırıldığı görüşmede, İtalya ve Türkiye arasında savunma sanayisinde işbirliğinin de ele alındığı belirtildi. İki lider Türkiyeİtalya hükümetler arası zirve toplantısının önümüzdeki aylarda gerçekleştirilmesini kararlaştırdı. Roboski katliamının 1000. günü Yahudi genç Erdoğan’ın yolunu kesti Yahudi örgütleriyle New York randevusunu iptal eden Erdoğan’ın yolunu BM binasından yürüyerek Türkevi’ne geçerken bir Yahudi genç kesti. Kendisini tanıtan genç Erdoğan’a, “Türkiyedeki Yahudilere sahip çıktığınız için teşekkür ederiz” dedi. Erdoğan ise gence, “Onlar bizim vatandaşımız, onlara sahip çıkmak bizim görevimiz” yanıtını verdi. Tanıştığına memnun olduğunu söyleyen genç, “Size uzun ve sağlıklı ömürler, başarılar diliyorum” dedi. İstanbul’da IŞİD’e destek eylemi Galatasaray Lisesi önünde dün gece saatlerinde toplanan yaklaşık 50 kişi, “IŞİD bahane hedef Suriye halkı ve devrimdir” pankartı açıp, Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) yönelik gerçekleştirilen operasyonları protesto etti. IŞİD sempatizanları olduğu iddia edilen gruba polis herhangi bir müdahalede bulunmadı. Gruba çevreden ve sosyal medyadan tepki gösterenler oldu. Süreçte Kobani sıkıntısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarına hükümetin sessiz kalması üzerine Kandil ve İmralı’dan gelen sert mesajların ardından HDP heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile görüştü. Görüşme sonrası açıklama yapan HDP’li Önder, İmralı’ya gitmeden önce Başbakan Davutoğlu ile görüşme umduklarını belirterek, “Muhtemelen İmralı’ya gideceğiz, gitmeden önce bu görüşmeleri yapmak istiyoruz. Hepinizin bildiği gibi İmralı ziyaretinden sonra Kandil’de KCK yetkilileriyle durumu değerlendirmiştik. Onlardan edindiğimiz izlenimleri aktardık” dedi. IŞİD saldırılarına değinen Önder, bu durumun çözüm sürecini zorlayıcı bir aşamaya getirdiğini belirterek, “Bu zorlayıcılığın ortadan kaldırılması da bölgedeki net siyasal tutumlarla nitelik arz etmekte” dedi. Kobani’de yaşananlara demokrasiye inanan hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağını söyleyen Önder, “Kobani’de bir halk yok edilme tehlikesi altında” diye konuştu. Yurt Haberleri Servisi Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011’de sınırdan geçen 19’u çocuk 34 köylünün bombalanarak öldürülmesinin üzerinden 1000 gün geçti. Katliamın failleri hâlâ bulunamaz ve yargı önüne çıkartılamazken anma töreni düzenlemek isteyen ailelere askerler gaz bombasıyla müdahale etti. Gazetemize konuşan Roboski Derneği kurucularından Ferhat Encü, yaşananları şöyle anlattı: “Katliamın 1000. günü nedeniyle bir anma töreni düzenlemek istedik. Ancak askerler buna izin vermedi. Hiçbir uyarı yapmaksızın ailelere gaz bombasıyla müdahale etti. Gerçek mermilerle askerler havaya ateş açtı.” 1000 gündür adalet beklediklerini vurgulayan Encü, “1000 gündür adalet yok. TBMM’deki araştırma komisyonundan hiçbir sonuç çıkmadı. Savcılığın soruşturması ilerlemedi. Failler bulunup yargı önüne çıkartılmadı. Bizim bir anma yapmamıza bile izin vermiyorlar.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle