03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 11 Musul Başkonsolosluğu görevlileri kurtuldu fakat 101 günlük esaretin pek çok ayrıntısı hâlâ ‘sır’ Ankara ‘çatışma’ demiş OPERASYONUN ŞİFRELERİ BARKIN ŞIK MİT ve TSK var ama silah yok BARKIN ŞIK ANKARA 49 Türk rehinenin IŞİD’in elinden kurtulmasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan döneminde yeni kurulan Dış Operasyonlar Başkanlığı ana rolü üstlendi. Kaynaklardan edinilen bilgilere göre, CIA ve Mossad gibi bir teşkilat yapısı bulunan bu birim Özel Kuvvetler Komutanlığı ile koordineli çalışarak rehineleri kurtardı. Rehinelerin kurtarılmasında silahlı bir operasyona imza atılmadı. Musul’daki Sunni aşiretler ile yapılan müzakereler sonucunda rehineler serbest bırakıldı. Rehinelerin bırakılmasına ilişkin zamanlama ise “manidar” bulundu. Stratejistler zamanlamaya ilişkin iki senaryo üretti. Bu senaryoların birincisine göre, New York’ta yarın başlayacak zirve öncesinde IŞİD’e karşı kurulan koalisyona daha aktif destek vermesi istenen Türkiye’nin elini zayıflatmak için ABD devreye girdi ve rehineleri bıraktırdı. İkinci senaryoya göre ise yine BM zirvesi öncesinde elini rahatlatmak isteyen Türkiye Sunni aşiretlere bastırarak rehinelerini kurtardı. MİT içinde bir müsteşar yardımcısına bağlı olarak çalışan ve en büyük birimi olan Dış Operasyonlar Başkanlığı’nın rehine kurtarma operasyonunda en etkin rolü oynadığı belirtiliyor. Daha önce Milliyet Gazetesi çalışanı Bünyamin Aygün’ün kurtarılmasında da rol alan bu birimin, rehine kurtarmada çok büyük deneyim kazandığının altı çiziliyor. ANKARA IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu basılarak rehin alınan 49 yurttaşın 101 günlük esareti dün bitti. Rehine yakınlarından edinilen bilgilere göre konsolosluk, basılmadan çok önce Ankara’dan tahliye talebinde bulundu. Ancak bu talep karşılık görmedi. Rehineler kurtarılmadan iki gün önce ise büyük bir bombardımanın ortasında kaldı. En son Musul’da bir Hıristiyan mahallesindeki evin bodrum katında bulunan rehinelerden bombardıman sırasında yaralananlar oldu. Esaretleri boyunca Musul bölgesinde 8 kez yer değiştirdiği öğrenilen Türk rehinelerin, konsolosluk basılmadan önce kendilerinin havadan veya karadan tahliye edilmelerini bekledikleri öğrenildi. Son olarak 25 Mart’ta saldırıya uğrayan ve sürekli tehditler alan konsolosluğun Ankara’dan tahliye talebinde bulunduğunun altı çizildi. İlk baskın sırasında ise konsolosluğun etrafının IŞİD tarafından kuşatıldığı öğrenildi. IŞİD’in konsolosluk çalışanlarına teslim olmaları için 10 dakika süre verdiği belirtildi. Emniyet mensuplarının silahlarına bu sürenin sonunda el konulduğu kaydedildi. Emniyet mensuplarının IŞİD ile ‘TÜRKİYE DOLAYLI OLARAK IŞİD’İ TANIDI’ Haber Merkezi IŞİD’e yakınlığıyla bilinen Takva Haber sitesi, 49 rehinenin serbest kalmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, rehinelerin serbest bırakılmasında, Türkiye’nin, ABD’nin IŞİD’e karşı kurduğu koalisyona katılmamasının etkili olduğunu iddia etti. IŞİD yanlısı haberleriyle dikkat çeken Takva Haber, “Türk rehineler nasıl serbest bırakıldı?” başlıklı haberinde, “ABD’nin Suriye ve Irak’ı işgal için koalisyon kurma girişiminin üzerinden beş gün geçmişti ki görüşmeler sonuç verdi ve esirler Suriye üzerinden güvenli bir yol aracılığıyla Türk yetkililere teslim edildi. Hatırlanacağı üzere Türkiye Cumhuriyeti devleti ABD’nin işgal koalisyonuna katılmayı reddederek yeni bir işgale karşı niyetini ortaya koymuştu” ifadelerini kullandı. Rehineler için üç aydır Türkiye ile IŞİD arasında müzakerelerin sürdüğünü belirten site ayrıca, Türkiye’nin IŞİD’i dolaylı olsa da tanımış olduğunu iddia etti. Haberde, müzakerelerin MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanlığı ile “İslam Devleti Dışişleri Bakanlığı” arasında yapıldığı vurgulandı. Öte yadan slemani times adlı bir internet sitesi de Türkiye’nin 180 IŞİD üyesini askeri araçlarla Suriye sınırına götürerek serbest bıraktığını ileri sürdü. kin Esirgün, “Kafasına silah dayandığı halde yine açıklama yapmadı. Süreci çok iyi yönetti” dedi. Rehinelerin kurtulmadan iki gün önce ise bombardıman ortasında kaldığı öğrenildi. Bombardıman sırasında kaldıkları ortamdaki pencere camlarının patladığı ve 34 kişinin yaralandığı belirtildi. Bu olayın benzerinin 34 kez yaşandığı öğrenildi. Rehinelerin IŞİD militanları tarafından Müslümanlık testine tabi tutulduğu ve dua etmelerinin istendiği de belirtildi. Rehinelerin basına konuşmaması yönünde ise sıkı sıkı tembihlendiği belirtildi. Musul’daki Hıristiyan mahallesinden yola çıkan rehinelerin, önce Irak’tan Suriye’ye transfer edildiği, daha sonra ise Tall Al Abyad üzerinden Akçakale sınır kapısından önceki gece saat 01.00’de Türkiye’ye giriş yaptığı öğrenildi. Ecrin Ela Ercan isimli bebeğin babası Emin Ercan, alıkonuldukları süre zarfında, küçük Ela’nın annesinin çabalarıyla hayata tutunduğunu söyledi. Ercan, “Vatanıma dönmek, oradaki sıkıntıların hepsini unutturdu” dedi. Müslümanlık testi çatışma hazırlığı içinde olduğu, ancak o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Hayatınızı riske atmayın, ne diyorlarsa onu yapın” yönünde talimat verdiği kaydedildi. Rehine grubuna eşlik eden IŞİD militanlarının ise sık sık değiştirildiği öğrenildi. Türk rehineler ile diyaloğun ise Türkmen IŞİD militanları aracılığı ile sağlandığı kaydedildi. Konsolosluğun basılmasının ardından rehinelerin soyularak bir kısmına eşofman, bir kısmına ise ihram benzeri (Arap ülkelerinde erkeklerin giydiği uzun tek parça giysi) elbise giydirildiği öğrenildi. Telefonlarına ilk anda el konulan rehinelerin, “Üzerinizden te lefon çıkarsa öldürürüz” diye tehdit edildiği de kaydedildi. Bodrum katlarında fareler ve böcekler ile 101 gün geçiren rehinelerin, gün ışığına hasret olduğu da ortaya çıktı. Elektrik bulunmayan ve camları izole edilerek ışık geçirmez hale getirilen ortamlarda bulunan rehinelerin, yeme içme konusunda da zorluklarla karşılaştığı belirtildi. Büyük bölümü 10 kilo civarında zayıflayan rehinelerin zaman zaman yaşama umudunu yitirdikleri de kaydedildi. Başkonsolos Öztürk Yılmaz’ın ise kafasına silah dayandığı öğrenildi. ABD ve İngiliz vatandaşlarında olduğu gibi video kaydı alınmak istenen Öztürk’ün bu talebe, “Türkiye’nin şerefi ile oynatmam” diyerek karşı çıktığı ve bu yüzden de darp edilerek kaşının açıldığı ifade edildi. Rehinelerden Alpte Onu annesi yaşattı ‘OPERASYON CIA HAMLESİ’ Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ / AA Tayyar yine ayrı düştü Korkutan sevgi! Rehinelerin Ankara’ya inişi havalimanında duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Yakınlarına kavuşanlar gözyaşlarına hâkim olamazken kavuşma bir anda siyasi şova dönüştürüldü. Davutoğlu, siyasi içerikli bir konuşmayla bu günü Türkiye’nin bayramı ilan etti. Davutoğlu’nun, rehinelerden birinin çocuğunu öpmek için kafasından tutup havaya kaldırması da ilginç bir görüntü oluşturdu. Rehine bebekler Kuzey ve Ela ile de yakından ilgilenen Davutoğlu, Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz’ın kızını havaya atarak sevdi. KK çıplak gözle izledi Kaynaklar, 102 gün önce kaçırılan rehinelerin Türkiye ve ABD’ye ait insansız hava araçları ile aralıksız izlendini kaydetti. Türkiye’ye ait Heronlar ile ABD’ye ait Predator’lerin rehinelerle ilgili elektronik istihbaratı Ankara’ya devamlı aktardığı belirtildi. Heronların sevk ve idaresini Hava Kuvvetleri Komutanlığı gerçekleştiriyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı sahadaki bordo berelilerin ise rehineler ile “çıplak göz temasını” hiç kesmediği ve MİT ile koordineli çalıştığı öğrenildi. Irak’taki çatışmalar nedeniyle rehinelerin Suriye üzerinden Türkiye’ye geldiği kaydedildi. 8 kez yer değiştiren rehinelerin teslimatı için fidye verilmediği savunuldu. Teslimatın önceki gün öğleden sonra saatlerinde gerçekleşeceği ancak bir son dakika değişikliği yaşandığı öğrenildi. Rehineler yaklaşık 12 saatlik gecikme ile Türkiye’ye dün 01.00 sularında giriş yaptı. Telafer üzerinden Telebyat’a getirilen rehineler Akçakale’nin karşısında Türk yetkililere teslim edildi. MİT’in yürüttüğü istihbari operasyon “yüzde yüz yerli” olarak tanımlandı. Hiçbir yabancı istihbarat örgütünden yardım alınmadığı kaydedildi. Bugüne kadar 56 kez kurtarma aşamasına gelindiği ancak bu girişimlerin bölgedeki savaş ortamı sebebiyle bir sonuca ulaşamadığı iddia edildi. Ö Haber Merkezi AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, 49 rehinenin serbest bırakılmasının ardından attığı mesajda, operasyonun ABD’li istihbarat örgütü CIA’nın hamlesi olduğunu iddia etti. Tayyar, rehine krizinin sona ermesinin ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “IŞİD operasyonuna Türkiye’nin katılmama gerekçelerinden biri rehinelerdi. Bu kritik süreçte serbest bırakılması CIA’nın bir hamlesidir” ifadelerini kullandı. Zorunlu açıklama gecikmedi Tayyar yazdığı bu mesajların ardından yaptığı açıklamada ise söylediklerinin yanlış anlaşıldığını iddia ederek “zorunlu açıklama” yazdı. Tayyar şu ifadeleri kullandı. “Zorunlu açıklama 1 tweet’lerim hem paralel yapı hem içimize sızmış ne olduğu belirsiz kişiler tarafından istismar edildi 2 IŞİD, CIA’nın truva atıdır. Kurtarma operasyonu çatışmasız başarıyla sonuçlanıyorsa CIA operasyona engel olmamış demektir 3 Twitter’ımdaki CIA hamlesi ifadesi, CIA’nın IŞİD’e yönelik operasyondaki rezervini kaldırmasına dair tanımlamadır 4 Nitekim ABD’yi köşeye sıkıştıran hükümet ve MİT vurgusuyla bu tanımlama açıkça ifade edilmiştir 5 Elbette operasyon MİT (yerli) menşelidir, arkasında güçlü bir siyasi irade vardır.” Siyasi şova dönüştü Esaret bitti, rehineler 101 gün sonra Ankara’da aileleriyle kucaklaştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu havaalanında ‘zafer’ konuşması yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ın Musul kentinde IŞİD tarafından kaçırılan Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz’ın arasında bulunduğu 46 Türk vatandaşının 101 gün sonra aileleriyle buluşması Ankara Esenboğa Havaalanı’nda gerçekleşti. Kurtarılan konsolosluk çalışanları ile aileleri, burada hasretle kucaklaşırken, duygu dolu anlar yaşandı. Ancak bir süre sonra, rehinelerin sevincinin iktidar tarafından “şov malzemesi”ne çevrildiği görüldü. Rehinelerin kurtarıldığı haberinin Ankara’ya ulaşmasının ardından Esenboğa Havaalanı’nda hareketli saatler yaşandı. Melih Gökçek’in başında bulunduğu Anakent Belediyesi, otobüslerle vatandaşları sabahın erken saatinde havaalanına getirdi. Operasyonu yürüten birimin başındaki MİT Müsteşarı Hakan Fidan da karşılamaya gelenler arasında başı çekti. İçinde 46 rehinenin olduğu Davutoğlu’nun özel uçağı saat 11.24’te alana indi. Uçak VIP’in önüne gelince kapılar açıldı. Bu sırada Hakan Fidan uçağa bindi. Uçağın kapısından ilk olarak Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile konsolos Öztürk gözüktü. İkili uçaktan el sallayarak inmeye başladı. Bu sırada apronda bekleyen aileler, daha fazla dayanamayarak uçağa koşmaya başladı. Konsolos ile eşi, uçağın merdivenlerinde buluşarak kucaklaştı. Kavuşma anında duygusal anlar yaşandı. Birbirine hasretle sarılan konsolosluk çalışanları ile aileleri gözyaşlarını tutamadı. Ailelerle de sohbet eden Davutoğlu, Musul Başkonsolosu Yılmaz’ın kızlarını havaya atarak sevdi. Yılmaz da Davutoğlu’na sarıldı. Davutoğlu ise Yılmaz’ı alnından öperek karşılık verdi. toğlu, “Türkiye’ye iki bayram yaşatan başbakanımız” sözüyle anons edildi. Konuşmasına “Allah’a şükrederek” başlayan Davutoğlu, bugünün bütün Türkiye için bir bayram olduğunu iddia etti. Musul Başkonsolosu Yılmaz ve ekibine teşekkür eden Davutoğlu, ardından muhalefeti eleştirmeye başladı. “Bu zaman zarfında ailelerimizi provoke etmek için çok çalışan oldu” ifadesini kullanan Davutoğlu, “Yüreğimize taş bastık aziz kardeşlerim. Ama şu manzara bugün bu kardeşlerimizin aileleriyle kavuşması esnasındaki manzara ve sizlerin oluşturduğu bu güzel manzara, dünyaya ve o provokatörlere gösterdi ki bu devleti idare eden Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yetkilileri kendi vatandaşının bir tek telini bile, bir tek saç telini bile dünyaya ve âleme değişmez” dedi. Günlerce süren çalışmalar sonrasında, gece saat 23.30 civarında bu kurtarma çalışmasının nihai aşamaya geldiğini belirten Davutoğlu, özellikle MİT ve müsteşarı Hakan Fidan’a teşekkür etti. Davutoğlu, uluslararası toplumu da Suriye’deki Irak ve Filistin’deki zulme sessiz kalmakla suçladı. Davutoğlu, konuşmasından sonra Öztürk Yılmaz’a sarıldı va alnından öptü. Eşi Sare Davutoğlu da konsolosun eşi Özay Yılmaz’a sarıldı. Davutoğlu’nun konuşmasının ardından Musul’dan getirilen konsolosluk çalışanlarından bazıları basın mensuplarına duygularını dile getirdi. Bir çalışan, “Bizi getirmek için uğraşan yetkililere teşekkür ediyorum. 100 gün öldük, öldük, dirildik. Çok mutluyum” dedi. Başkonsolos Öztürk Yılmaz da, havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Öztürk, alnındaki yaraya ilişkin ısrarlı sorular karşısında sadece “çizik” demekle yetindi. Öztürk Yılmaz, daha sonra Cumhurbaşkanlığı’nın tahsis ettiği bir araçla evine gitti. Konsolosluk çalışanlarının basın mensuplarıyla görüşmelerinin ardından havaalanında bir de kaza yaşandı. Akrep aracı, fark etmediği El Cezire muhabiri Ece Göksedef’e çarptı. Göksedef, ambulansla hastaneye kaldırıldı. DEVLET BAHÇELİ: IŞİD’e verilen vaatler hâlâ sır Öldük öldük dirildik ‘Pazarlık yapılmış olabilir’ Rehinelere karşı ‘Kobani’ iddiası Yurt Haberleri Servisi Musul Başkonsolosluğu’nda rehin alınan 49 konsolosluk görevlisinin serbest bırakılmasını Kürt kaynaklar da değerlendirdi. Kobani’de görüştüğümüz Sipan kod adlı YPG komutanı, Kobani’de çatışmalar sürerken Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’ndan kaçıralan görevlilerinin serbest bırakılmasının kafalarında soru işareti yarattığını belirterek, “ABD’nin de ortak olduğu bir pazarlıkla rehinelerin verildiğini düşünüyoruz. Neyin karşılığında rehinelerin teslim edildiğini bilmiyoruz ama bunun karşılığında uluslararası güçler Kobani’yi vermiş olabilir. Türkiye’nin ‘oldu bittiye izin vermeyiz’ tavrı bize bunu düşündürüyor” diye konuştu. Duygusal kavuşma Ancak hükümet, bu aşamadan sonra aileler ile rehinelerin buluşmasını şova çevirdi. Davutoğlu’nun havaalanında bekleyen kalabalığa seslenmesi için VIP önünde Başbakanlık otobüsü çekildi. Otobüsün üzerine çıkan bir görevli, bakanlar Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan ve Nabi Avcı’yı anons ederek aracın üzerine aldı. Daha sonra Davutoğlu, konsolos ile birlikte otobüsün üzerine çıktı. Davu çaktan inildi, şov başladı U Haber Merkezi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, IŞİD’in rehineleri serbest bırakmasına ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında, “IŞİD teröristlerinin şiddet ve zorbalığı aylarca hükümet tarafından sineye çekilmiş, böylece Türkiye’nin eli kolu bağlanmıştır. Çok şükür 101 günlük zulüm ve eziyet döngüsü bugün sonlanmıştır. Fakat IŞİD’le hangi pazarlıkların yapıldığı, vatandaşlarımızın özgürlüğü karşılığında nelerin vaat edildiği henüz gizemini korumaktadır” dedi. Vahşi terör örgütünün, sanki Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit bir muhatabı gibi ima ve lanse edilmesinin, hükümetin acziyetini daha da perçinlediğini ifade eden Bahçeli, “Hükümetin, aylarca mağdur olmuş 49 kardeşimizin sırtından siyaset ve istismar yapması en hafif tabirle samimiyet ve insaf noksanlığıdır. IŞİD ile AKP arasındaki temas trafiğinin, değişik zeminlerde yürütülen müzakerelerin içyüzü elbette gizli saklı kalmayacaktır. Partimiz IŞİD’in tutsak aldığı 49 kardeşimizin haklı sevincini paylaşırken, teröristlerin zalimliğini, bölgesel senaryoların AKP üzerinden adım adım icra edilmesini de unutmayacaktır. Hüsrandan zafer çıkarmak, yenilgiden destan yazmak, bozgundan başarılı operasyon sonucu imal etmek kimseye yaramayacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle