04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2014 CUMARTESİ 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL ... TC Cumhurbaşkanı, konuşma içeriği bir başbakan gibi olan RTE, işadamlarına; bir yandan “eski kırgınlıkları, kutuplaşmayı muhafaza etmeyelim, artık yumrukları sıkma zamanı değil tokalaşma zamanı” diye barış türküleriyle sesleniyor. İş dünyasının kodamanları da oh be nihayet iktidarla aramızda buzlar eriyor diye nefes aldıkları sırada... …Cumhurbaşbakan kindar karakteri gereği yine yumruklarını sıkıyor. Batı dünyasında, başta ABD ve AB’deki övünegeldiği itibarına gölge düşüren Gezi eylemerine, 17/25 Aralık sürecindeki darbe girişimlerine destek verdiklerini yineleyerek... …kimi işadamlarını, bir banka yönetim kurulu başkanını örnekleyerek, dolayısıyla az önceki barış çağrılarını tokatlıyor. HHH Sonuçta, RTE dünden bugüne hiçbir değişiklik olmadığını kanıtlıyor. İş dünyası da geçmişten gelerek söylemediğini bırakmayan Cumhurbaşbakanı neredeyse ağzınıza sağlık dercesine ayakta alkışlıyor. Oysa RTE işadamlarına şu mesajı verdi: İşlerinizi daha da büyütün. 12 yılda sayemde kazandığınız paraları bir kat daha artırın... Fakat zinhar politikaya karışmayın! Hele hele benim çizdiğim politik stratejiye karşı ne söylemler açıklayın ne de davranış sergileyin! HHH İş dünyası RTE’nin daha önceki “vatan haini” suçlamasını sindirmiş görünüyor. Bu sırada özellikle IŞİD’le mücadele eden ABD’de; Türkiye ile ilgili kuşku bulutları yoğunlaşıyor. RTE, Suriye ve Irak’ta IŞİD ve terör örgütleriyle ilişkilerini sorgulayan dış basında yer alan haberlere ağır sözcüklerle saldırırken; ABD Kongresi’nde Türkiye’nin bu mücadeledeki yeri ve katkısı, üstelik örneğin IŞİD’in kaçak akaryakıtını satın alarak örgüte maddi yardım sağladığı söylemleri masaya yatırıldı. Demokrat senatörler, komisyonda Dışişleri Bakanı Kerry’yi “petrolü hangi ülkeye satıyorlar” sorusuyla sıkıştırdılar. RTE’nin ve ilgili bakanların kesin yalanlamalarına karşın; Kerry, IŞİD petrolünün hangi ülkelerde satıldığını şöyle açıkladı: “Belli ki Suriye ile sınırı olan ülkelere. Ya Türkiye’ye ya Lübnan’a ya da güneye.” Kerry; böylece Cumhurbaşbakan ile bakanların yalanlamalarını yalanladı. IŞİD’i?n petrolü ya Türkiye üzerinden başka ülkelere ya da Türkiye’ye sattığı, en yetkili ağızdan doğrulanmış oldu. Kerry, Türkiye’nin de IŞİD’e maddi gelir sağladığını açıklamak zorunda bırakıldı. Bizimkilere, yalancının mumu ancak yatsıya kadar yanar atasözünü anımsatarak... HHH Medyaya göre IŞİD sınırımıza dayandı. IŞİD’den kaçarak bize sığınmak isteyen binlerce Suriyeliyi asker sınırda tutuyor. Suriye’de iç savaş başlayınca Suriyelilere kucak açan Türkiye; şimdi IŞİD’den kaçanları da kabul etmek zorunda kaldı. HHH Hangi ülkeden olursa olsun, AD ile patronunun anlayışına göre, Müslüman iseler hepsi kardeşimizmiş ya; bu kafa ile biz daha çoook Suriyeli, Iraklı sığınmacı besleriz. Hani bir söz vardır. Ekmek elden su gölden diyerek burada yaşadıkları yetmiyormuş gibi... ...sığınmacılar üstüne üstlük bir de iç huzursuzluklara kaynak oluyorlar. Böyle kardeşliğin de... ‘fıtrat’ kurbanı MUSTAFA ÇAKIR BARTIN Bartın’ın Amasra ilçesine bağlı Tarlaağzı mevkisinde faaliyet gösteren Hattat Holding’e bağlı HEMA AŞ’ye ait kömür ocağında dün saat 11.00 sıralarında göçük yaşandı. Maden ocağında Çinli işçilerin galeri açma işinin yürütüldüğü 700 kotunda kömür yığınlarının çökmesi sonucu göçük oluştu. Çinli işçilerden Wenliang Zhang (38) ve Zhank Qi Xue (44) kömür yığınlarının altında kaldı. İşçiler, mesai arkadaşlarının çalışması sonucu göçükten kurtarılarak ocaktan çıkarıldı. İşçilerden Wenliang Zhang (38) yaşamını yitirirken yaralı işçi Zhank Qi Xue (44) ise ambulansla Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kaymakam Mehmet Yıldız, galerinin yan tarafından kayma sonucu göçük oluştuğunu söyledi. Yıldız, ölen işçinin vücudunun yarısına kadar göçük altında kaldığını, diğerinin ise sadece ayaklarının göçükten etkilendiğini belirttii. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Maden sahası HEMA tarafından 2005 yılında Türkiye Taş Kömürü Kurumu’ndan rödovans anlaşması ile 20 yıllığına alındı. Göçükte yaralanan Çinli işçi ambulansla Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. (Fotoğraf: DHA) Çinli işçi de l Bartın’da kömür ocağında meydana gelen göçükte Çinli işçi öldü. Ocağın sahibi, Erdoğan’ın diliyle konuştu İnançlara Saygı Duy!.. Laik eğitim sistemini tersyüz ettiler, Kenan Evren’in darbeci yasalarına sığındılar, utanmadan sıkılmadan “temel hak ve özgürlükleri” dillerine doladılar... 32. kattan işçiler asansörle toprağa çakıldı, Soma’da maden işçileri öldü... Bu kez Soma’ya termik santral kurmak için gece yarısı zeytin ağaçlarına kıydılar. Köylüler direndi, jandarma geldi, dokunamadı zeytinliklere. Vicdansızlık denizinde boğuluyoruz! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını ellerinin tersiyle itip “zorunlu din dersleri”ni savunuyorlar... AİHM’nin zorunlu din derslerinin kaldırılması kararına laik demokratik sosyal hukuk devletinin başbakanı Ahmet Davutoğlu yanıt veriyor: “Din dersi elzemdir. Ateist için bile bir zarurettir!” Televizyonlarda bunlar tartışılıyor 2014 yılı biterken... Dinde ve demokraside dayatma olmaz! Din dersi laik demokratik bir devlette zorunlu olarak okutulamaz. Öğrenen öğrenir! Sana ne? Türkiye ne Mısır ne Suriye ne Pakistan ne de Katar! AİHM’nin kararı ortada... Karar açıkça zorunlu din dersinin uygulandığı, bunun din, vicdan özgürlüğü ve eğitim hakkını ihlal ettiği yolundadır... Alevi çocukları açısından hak ihlali yapıldığının kanıtıdır. Bu karar salt Alevilerle ilgili değil, farklı din ve inançlar açısından da geçerlidir... Eğer Davutoğlu, Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika ülkelerinde köktendinci terör örgütleri IŞİD, El Nusra, El Kaide’yi gösterip, “din dersleri elzemdir” diyorsa bu bir yanılgıdır. HHH Demokratik ülkelerde her dine, inanca saygı gösterilir... Toplumu ayrıştırarak, din, dil, ırk, inanç, mezhep üzerinden siyaset yapmak, zaten topal ördeğe benzeyen demokrasimizi de iyice çıkmaza sokar! Köktendincilik ve dindarlık! Önemli olan dinin etkisindeki bir toplumu uygarlığa taşımak, köleyi birey yapmak, uygarlığa doğru adım adım yürümektir. Hele hele Davutoğlu gibi Marksizmle dini birbirine karıştırmak gülünç olmanın ötesinde de başka bir şeydir... Türkiye’de zorunlu din dersleri camilerde ve mezarlıklarda uygulamalı olarak yapılıyor... Öğrenciler, cuma günleri namaza götürülüyor... Cennetin anahtarı öğretmenler tarafından onlara dağıtılıyor! Başbakan ne diyor: “Bazı ülkelerde öğrenciler kiliseye götürülüyor!” Böyle bir şey yok! Arkadaşımız Figen Atalay birkaç gün önce yazdı. Öğrenciler isterlerse kiliseye gidiyor. Benim de bildiğim öyle. Pazar günleri aile bireyleriyle birlikte giyinip kuşanıp kiliseye gidiyorlar... Ardından da yemeğe! Avrupa ülkelerinde ve dünyada değişik modeller var! Avrupa’da din eğitimi, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi dersleri kapsıyor... ABD’de devlet okullarında öğrencilere din özgürlüğü, değişik inançlara saygı biçiminde öğretiliyor. 10 yıl kadar önce ABD’de bir Katolik öğretmen, trafik kazasında ölen bir öğrenci için sınıf arkadaşlarına dua okutunca görevden alınmıştı... Çünkü sınıftaki farklı inançtan olan bir öğrencinin velisi tarafından şikâyet edilmişti. HHH Yine Almanya’da Türk öğrencilerinin de gittiği bir okulun duvarına İsa’nın çarmıha gerilmiş o kanlı fotoğrafı asılmıştı. Bir çocuğun babası şikâyet etti yerel mahkemeye. Yerel mahkeme şikâyeti reddetti. Baba bıkmadı usanmadı, federal mahkemeye başvurdu. Sonunda o resim kaldırıldı. Mahkemenin gerekçesi şuydu: “Farklı bir dinden ve inançtan olan bir çocuğun vicdan özgürlüğünü çiğnemek!” Demokratik toplumlarda tüm dinlere ve inançlara saygı duyulur. Demokrasinin gereği budur! Onun için kimse kimseyi kandırmasın, kafalarından geçen ne varsa açık açık söylesin! fıtratlarında var ‘Fıtrat demek’ hurriyet.com.tr’ye konuşan Hattat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat, madende mahsur kalan hiçbir işçinin olmadığını belirterek “Biz madenimizde 220 Çinli işçi çalıştırıyoruz. Çinliler bu işten anlıyor. Maalesef böyle bir kaza yaşandı. Mercedes araba kullansanız da kaza oluyor, Fiat araba kullansanız da… Maalesef reisi cumhurumuzun söylediği gibi bu işin fıtratında kaza var. Trafik kazaları da fazla oluyor” dedi. B AmAsrA Çinli KAYnıYor aşta Zonguldak olmak üzere Türkiye’nin birçok yerindeki maden sahalarında Çinli işçiler çalışıyor. Bu işçiler madenlerdeki en zor kısımlardan olan hazırlık işlerini yapıyor. Amasra’da da çok sayıda Çinli işçi bulunuyor. Kentin sokaklarında sık sık Çinli işçilere rastlanıyor. Ancak bu işçilerden hiçbirisi Türkçe bilmiyor. Sorular üzerine ise Çinli olduklarını belirterek uzaklaşıyorlar. Akşam saatlerinde kentten alışveriş yapan işçilerden bazıları yaklaşık 56 kilometre uzaklıktaki HEMA AŞ’nin kömür üretim kampusu içerisinde yer alan yatakhanelerine gidiyor. İşçiler, bunun için dik bir tepeyi yürüyerek aşıyor. Geceyi de kampus içerisinde geçiriyorlar. Çinli işçiler taşeron şirketler aracılığı ile Türkiye’ye getiriliyor. Bunun için Çin’de çok sayıda şirket olduğuna işaret ediliyor. işverenlerin fıtratında var’ Sendikacılar Hattat’ın açıklamalarına tepki gösterdi. DİSK’e bağlı Dev Maden Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün tepkisini, “Bu asıl açgözlü işverenlerin fıtratında var, insanı öne almayan hükümetin fıtratında var” sözleri ile anlattı. Görgün işverenlerin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almadıklarını bu konuda ulusal ve uluslararası normlara da uyulmadığını belirtti. İş kazalarının üç nedeni olduğuna dikkat çeken Görgün, “Birincisi önlem almayan işverenler. İkincisi denetim yapmayan hükümet. Üçüncüsü de bu sorunlara göz yuman sarı sendikalar” dedi. Hattat’ın sözlerini değerlendiren Amasra’daki maden ocaklarında örgütlü bulunan Genel Maden İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş da, “Bir yerde bir kaza varsa mutlaka bir ihmal de vardır. Bu ihmal teknik araştırma sonucunda ortaya çıkacaktır. “Bu, işin fıtratında vardır’ demek, mümkün değil” dedi. ‘Asıl açgözlü Yetki belgesinin incelemesi sonuçlandı Soma’da imza sahte çıktı MANİSA (Cumhuriyet) Soma ilçesinde 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden katliamıyla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından tutuklanan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ile Genel Müdür Ramazan Doğru arasında, karşılıklı suçlamaya yol açan yetki belgesindeki imzayla ilgili kriminal inceleme sonuçlandı. Soruşturma sırasında Can Gürkan, olaydan sonra gözaltına alındığında, tek sorumlunun Genel Müdür Ramazan Doğru olduğunu, yönetim kurulunun bu görevi ona devrettiğine dair karar belgesini savcılara sunmuştu. Bu ifadenin ardından Ramazan Doğru da gözaltına alınmıştı. Doğru, ifadesinde, imzanın kendine ait olmadığını ileri sürmesine rağmen tutuklanmıştı. Tutuklamaların ardından savcılık, yönetim kurulu belgesini de kriminal incelemeye gönderdi. Yaklaşık 4 ay sonra rapor geldi. Rapora göre, belgedeki imza, Ramazan Doğru’ya ait değil. Bu sonuç, soruşturmanın seyri için de önemli bir karar oldu. Manisa Barosu’nun da Soma Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan için bir kez daha suç duyurusunda bulunacağı açıklandı. 20 gözaltıdan 5’ine denetimli serbestlik kararı ‘Kaza varsa ihmal vardır’ CHP’li Oğuz Kaan Salıcı: Kopuz’a göre iş cinayetine tepki suç İstanbul Haber Servisi CHP İstabul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı dün İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ç. Ali Kopuz’un “iş cinayetlerini protesto edenlerin amacının Türkiye’de kargaşa çıkartmak olduğu” açıklamasına tepki gösterdi. Yazılı açıklama yapan Salıcı, Kopuz’un kanıt olarak “Bu insan hakları savunucuları trafikte can veren insanlar için neden yollara dökülmüyorlar” açıklamasını gösterdiğini anımsatarak “Mecidiyeköy’deki iş cinayetinin ardından havuz medyasının neferlerinden birinin ölen işçinin babasına ‘Başbakan adam yerine koymuş aramış, şunun lafına bak’ diyerek, evladını kaybetmiş bir babaya bile hakaret etmekten geri durmazken; işçilerin ölmemesi için mücadele eden bizler de bu hakaretlerden nasibimize düşeni bugün aldık. Türkiye’nin büyümesi ve gelişmesi AKPli işadamlarının servetine servet kattığı ortamda değil; emekçilerin iş cinayetlerine kurban gitmediği ve emeklerinin sömürülmediği bir toplumda gerçek olur.” Faciaya ilişkin bilirkişi raporunun Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilmesinin ardından soruşturmayı yürüten savcının talimatıyla aralarında Soma Kömürleri AŞ ve Ege Linyitleri İşletmesi çalışanlarının da bulunduğu toplam 20 kişi, gün içerisinde gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 5’i hakkında, “denetimli serbestlik” kararı verildi. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 36 kişiden 8’i tutuklanmıştı. Yasağınız batsın MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Van’dan Ankara’ya gelen, 104 gündür eylemde olan işçiler, perişan halde Abdi İpekçi Parkı’nda bekliyor. Çadır kurmaları yasak. Yağmura karşın işçilerin üzerlerine naylon, branda germelerine bile “çadır özelliği oluştuğu” gerekçesiyle izin verilmiyor. İşçiler Van’da 2011’de yaşanan depremin ardından Toplum Yararına Çalışma Programı (TYÇP) kapsamında işe alındı. Toplam 7 bin 286 işçi 3 yıl asgari ücretle çalıştırılmış. Ancak 2012’de 9 ay, 2013’te 7 ay, 2014’te de 7 ay 14 gün çalıştırıldı. Çalıştırıldıkları süre içerisinde ise her işi yapmışlar. İşçilerden Abdullah Yeşilbaş, “Kamu kurumlarında çalıştık, belediyede çalıştık, il özel idaresinde çalıştık, şoförlük yaptık, sekreterlik yaptık, kömür dağıttık, çadırkentte yemek dağıttık, enkaz kaldırdık, hamallık yaptık” diyor. Yeşilbaş, “Öyle ki memurlar gelmedi biz çalışmaya devam ettik” diye ekliyor. İşçiler hafta sonları da, mesai saatleri dışında da çalıştırılmış. Ancak mesai alamamışlar. 7 bin 286 işçi “artık çalışmanıza gerek kalmadı” denilerek haziran ayında işten çıkarıldı. 94 gün boyunca Van’da eylem yapan işçiler, sık sık polis müdahalesi ile karşılaştı. Sonunda başkente yola çıkan işçiler 5 günlük yolculuğun ardından Ankara’ya ulaştı. İşçiler 5 gündür de Abdi İpekçi Parkı’nda yatıp kalkıyor. 154 işçi toplam 104 gündür eylemde. Yemek ihtiyaçları sivil toplum örgütleri tarafından karşılanıyor. Banyo yapmaları, üzerlerini değiştirmeleri ise olanaksız. Sendikalar ve muhalefetteki siyasi partilerin ziyaret ettiği işçiler, Meclis’te ve Çalışma Bakanlığı’nda da görüşmeler Van’dan Ankara’ya yürüyen işçiler 5 gündür Abdi İpekçi Parkı’nda yatıp kalkıyor. Yağmura karşın üzerlerine naylon germelerine de ‘çadırı anımsatıyor’ denilerek izin verilmiyor Kendimi yaKarım Parktaki işçilerin tek isteği kalıcı bir iş. İşçiler bu talepleri karşılanmadan Ankara’dan ayrılmamakta kararlı. İşçilerden Turgay Bayat “Bize iş verilmezse ya iltica edeceğiz, ya da parkın ortasında kendimizi yakacağız” diyor. Bayat, cocuğunu ve eşini babasının evine bırakmış. Yaşanan aile dramlarına da dikkat çekiyor: “43 arkadaşımızın eşi boşanma davası açtı. Bu sadece bizim bilebildiklerimiz. Çünkü para yok, iş yok. İnsanlar geçinemiyor. Aileler dağılıyor.” İş kazaları hız kesmİyor: 2 yaralı Yurt Haberleri Servisi Ordu’nun Altınordu ilçesine bağlı Eskipazar köyünde bulunan TOKİ Memurkent konutlarındaki okul inşaatında kanalizasyon kazısı sırasında toprak kayması meydana geldi. Kanalizasyon kanalında çalışan işçi Münür Kale, kayan toprağın altında kaldı. Kale, inşaatta çalışan diğer işçiler ve vatandaşlar tarafından çıkarılarak Ordu Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayla ilgili polis soruşturma başlattı. Gümüşhane Kelkit Gümüşgöze beldesinde özel bir işletmeye ait kömür ocağında önceki akşam saatlerinde meydana gelen göçükte toprak altında kalan Yavuz Sarpkaya yaralandı. Sarpkaya, Kelkit Devlet Hastanesi’nde tedavi altında. Zonguldak Kilimli’deki TTK Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağının eksi 360460 kotunda göçük meydana geldi. Kömür yığınının altında kalan maden işçisi Sezer Aktaş, arkadaşları tarafında kurtarılarak ambulansla Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.Maden işçisinin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. n NEVŞEHİR (Cumhuriyet) Mustafa Baltacı ve oğlu Şahin Baltacı’ya ait GSM bayisine kontör almak için gelen Suriye uyruklu bir kişi ile işyeri sahibi arasında tartışma çıktı. Tartışmaya Suriyelinin çevrede bulunan yakınları da dükkâna gelerek karıştı. Tartışmanın büyümesi sonucu çıkan kavgada, her iki taraf da birbirlerine bıçakla saldırdı. Olayı gören çevre esnafın Suriyelilere sert tepki vermesi sonucu, 2’si Türk 9 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen ambulanslarla Nevşehir Devlet Hastanesi ve özel hastanelere kaldırıldı. n ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Sendikaya üye oldukları iddiasıyla 45 gün önce işten çıkarılan 12 ICF işçisine destek için önceki gece Eskişehir’de yürüyüş düzenlendi. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Birleşik Metal Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı Çağdaş Cengiz, ICF işçileri çeşitli demokratik kitle örgütü üyelerinin bulunduğu grup “Atılan İşçiler Geri Alınsın” yazılı pankartı açtı. Eylemciler, Hamamyolu Caddesi’ndeki Çarşı Camii’nin yakınına geldiklerinde ezan okununca slogan atmayı bıraktı, ezan bitince slogan atmaya devam etti. esnafsuriyeli kavgası: 9 yaralı ıCF işçilerinin direnişi sürüyor İşçilerin bazıları yırtık ayakkabılarla eylemlerini sürdürüyor. (Fotoğraf: SİNAN TARTANOĞLU) de bulunmuş. Abdullah Yeşilbaş, “3 gün önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Halil Etyemez ile görüştük. Bakanla görüştükten sonra bize döneceğini söyledi. 3 gün oldu ama hâlâ dönmedi” diyor. Yeşilbaş içinde bulundukları zor durumu, “Cebimizde 5 kuruş yok. Ailelerimiz Van’da aç, susuz. Elektriklerimiz borçları ödeyemediğimiz için kesik. Ailelerimiz karanlık ta. Okullar açıldı çocuklarımıza kalem defter bile alamadık. Harçlık veremedik. Şu an sağlık güvencemiz de yok” sözleriyle dile getiriyor. Emniyet’in branda ve çadıra izin vermemesinin, aynı parkta başlayan ve aylarca süren TEKEL eylemleri endişesinden kaynaklandığı yorumları yapılıyor. Yeni TEKEL endişesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle