04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Sosyal güvenceden uzak çalışmayı sürdüren kadınların sayısı haziranda 80 bin artarak 4 milyonu aştı Kadın güvencesiz çalışıyor Ekonomi Servisi Sosyal güvenceden uzak, kayıt dışı çalışan kadın sayısı haziran döneminde 80 bin artarak 4 milyonu aştı. Çalışan kadınların yarıdan fazlası kayıt dışı istihdam ediliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, haziran ayı itibarıyla Türkiye’de 26 milyon 586 bin kişi çalışıyor. Bunların 18 milyon 640 binini erkekler, 7 milyon 946 binini kadınlar oluşturuyor. Kadınların 5 milyon 141’i tarım dışı işlerde, 2 milyon 805 bini ise tarımda çalışıyor. Haziran döneminde kayıt dışı çalışanlara 80 bin kadın daha eklendi. Kayıt dışı çalışan kadın sayısı mayıs ayında 3 milyon 952 bin iken haziran döneminde bu sayı 4 milyon 32 bine yükseldi. Söz konusu dönemde kayıt dışı çalışan kadın oranı 1.1 artışla yüzde 50.7’ye çıktı. Kayıt dışı çalışan işçi emekli olamıyor. İş kazası ve meslek hastalığına karşı alınması gereken önlemlerden yoksun çalışmak zorunda ve ihbar ve kıdem tazminatından yoksun kalınıyor. Sendikaya üye olunamıyor. Kanuni olarak getirilen çalışma saatlerini aşan sürelerle çalışılıyor. İşsizlik sigortasından, haftalık, yıllık ve doğum izinlerinden yararlanılamıyor. Fotoğraf: ŞEHRİBAN KIRAÇ Eğitimde ‘DindarKindar’ Yetiştirme Seferberliği... Suriye sınırında can pazarı sesleri, görüntüleri... İlk aşamada kapıya dayanmış kadınçocuk ağırlıklı 5 bin kişinin girişi... Uzun saatler güneşte kalmış çocukların suya saldırışları, kimi kadınların yorgunluktan yere düşüşleri... Bir yandan da arkalarında kalan köylerinden gelen çatışma seslerine, patlamalara kaygıyla kulakların dikilmesi... Sınır dışında tampon bölge kararlılığı ilan edilmişken, can güvenliği çaresizliğinde 24 saat geçmeden açılmak zorunda kalınan sınırdan girenlerin yüz bini bulabileceği öngörüsü... Saat geçmeden piyasalarda dolar, altın, enerji fiyatlarının patlaması... Yakıcı gündem kuşkusuz IŞİD ekseninde IrakSuriye’deki çatışmalar üzerinden dünya çapında yaşanan en sıcak gelişmeler... Türkiye’nin, İktidarlarının izlediği tüm politikalarda iki arada sıkışıp kalmasının yeni hallerinin vahim boyutları... Sınır güvenliğine ilişkin alınmaya çalışılan tüm kararların, yazboz tahtasını aşan hızda geçersiz, değişmesi... Ben inatla sınırdaki son gelişmelerden önce seçtiğim gündeme ilişkin atmış bulunduğum yazı başlığını, bugünkü önceliğimi değiştirmeyeceğim... Çünkü İktidarları, eski Başbakan, günümüz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dindar ve kindar” gençlik olarak ilan etmiş olduğu eğitim politikalarından, bu amaca yönelik ilan etmiş bulundukları Milli Eğitim Bakanlığı eğitim seferberliğinde geri adım, duraksama şöyle dursun, atak icraatlarını, fırsat bu fırsat, yeni ders yılı icraatlarını uygulamalarının her alanında tam kadro uygulama yarışı içindeler... Sorunlar yumağında kimselerin örgütlü, güçlü, moral değerleri ağır basacak hak arayışı içinde olamamasını, öğrenci ailelerinin çaresizliğini fırsata çevirmiş “Ne yaparsak yanımıza kâr kalır anlayışı içinde” bildiklerini okuyorlar... Milli Eğitim Bakanlığı olup bitenleri kaygı ile izleyenleri aptal yerine koyuyor. Sözde öğrencilerin yerleştirilmelerinde yüzde doksanları aşan ailelerin istemleri gerçekleştirilmiş... Hani başka dinden, mezhepten ailelerin çocukları, yaşadıkları kentler dışındaki kimi okullara bilgisayar oyunu olarak yerleştirilmişlerdi ya... Sonra onlardan ek başvurularla uygun okul seçmeleri istenmişti ya... Güya bu son başvurularına göre okullara yerleştirilmişler... Bir okul ya da sıra bulunmuş çocukların hangi koşullarda eğitim yapmak zorunda olduklarının gerçeği saklanıyor... Yılların öğrenci ailelerinin parasal katkıları, bağışlarla da desteklenmiş en donanımlı okulların en avantajlı, az öğrencili, bol araçlı, donanımlı sınıfları, ayrıcalıklı olarak imam hatiplere verilmiş. Öğrenci birikimi ile bağlantılı en elverişsiz koşullarda, kalabalık, donanımsız sınıflara, yetersiz öğretmen kadroları ile kalan çoğunluk sıkıştırılmış... HHH Baştan imam hatiplere yönlendirme, kayırmacılık yetmemiş... İmam hatip yapılmış en olanaklı okullara eğitim kalitesini dibe vurduracak koşullarda diğer öğrencilerin sıkıştırılmış olmaları olgusu ile ayrımcılık az gelmiş... Baştan imam hatiplere tahsis edilememiş normal okullarda da ne yapıp edilip, formüller yaratılarak, imam hatip öğrencileri için sınıflar açılmış. Hesap, başka din ve Sünni mezhepten ya da koyu dindar olmayan ailelerin çocuklarının da etki alanına alınmaları... Aynı okul içinde anayasal hak olan eğitim birliği ilkelerine göre eğitimin yürütüldüğü okullarda da, imam yetiştiren sınıflar açılarak bu öğrencilere verilecek hizmetler adına, okullar içindeki yaşamın kökten değiştirilmesi... Öğrendiğiniz üzere Bakanlık talimatı ile bütün okullarda namaz kılınacak mescitlerin en üst katlar, en havadar, iyi koşullarda mekânlarda olması öngörülmüş... Dershane derdi olan okullarda çoğunluk çocuklara en elverişsiz koşullarda sıkışık, kalabalık alt sınıflar kalmış. Aptes, beş vakit namaz, türban.. derken, ilköğretimden, kimilerinde anaokullarından başlanarak tüm çocuklar için aynı ortamda yaşam koşulları dayatılmış... Namaza gitmeyenler, seçmeli din dersi almayanlar, türban takmayanlar gözlere sokulacak, “dindarkindar” genç olarak yetiştirilme koşulları beslenecek... Bir satır arası daha; beden, müzik, sanatın bütün alanları, felsefe, bilişimteknik donanımlı eğitim, kızlıerkekli sportif çalışmalar, satranç, yüzme.. için ne salon, ne çalışma koşulları, araçgereç, ne de öğretmen donanımı olacak... Bol bol seçmeli din eğitimi kadrosu, donanımıyla baskı, yönlendirmeler katlanacak. AİHM’nin zorunlu din dersini suç sayan kararının nasıl çarpıtıldığına bir bakın hele... Başbakan Davutoğlu uymak zorunda kalacakları kararı eleştiriken, akıl dışı bir çarpıtma ile “İnsan haklarının geçerli olduğu demokrasilerde din ve ahlak dersleri var..” diyor. Diyanet İşleri Başkanı bile Başbakan’ın çarpıtmasını düzeltme gereğini duyarak AİHM’nin bilgi yanılsaması içinde olduğunu söylemeye çalışıyor. Demokrasilerde başka dinler, mezheplerden çocuklar, dinsizler için genel kültür ve insan hakkı olarak dinler tarihi ve kültürünün öğretilmesinin, inanç baskısı, yasağı olamayacağını savunuyor... Zaten İktidarlarını zora sokan AİHM kararı tam da bunu söylüyor. Bir dinin bir mezhebi üzerinden zorunlu din eğitimi verilmesinin yasak, inanç özgürlüğüne aykırı suç olduğunun altını çiziyor... Boyner: Yanlışı görüp düzelttiler Ekonomi Servisi Önceki günkü TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında (YİK), Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner’in uyuduğuna ilişkin çeşitli yayın kuruluşlarında çıkan haberler üzerine sorumuzu yanıtlayan, Ümit Boyner, “Görüşlerimizi sosyal medyadan duyurduk. Onlar da yanlışlarını gördüler ve kaldırdılar” açıklamasında bulundu. Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, haberler üzerine Twitter’dan “Tamamıyla provokasyon ve hedef göstermek için seçilmiş bir fotoğraf ve yalan haber. Amacınızı anlamak zor değil. Ayıptır” yorumunda bulundu. Haber7’den Boyner’e yanıt olarak, “Haberin alındığı kaynakta yapılan hatanın fark edilmesiyle, yayın ilkelerimiz gereği kısa sürede sitemizden kaldırılmıştır” bilgisi verilerek Ümit Boyner’e hitaben de, “Haberin provokasyon amaçlı olmadığını, Cem Bey’in şahsına yönelik art niyet taşımadığımızı bildirir, iyi günler dileriz” yanıtı geldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle