22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C 16 EYLÜL 2014 SALI www.cumhuriyet.com.tr Hakan Yıldırım’ın ‘H’ adını verdiği markası defileden önce Cumhuriyet’te AYŞE FERHANGİL Hakan Yıldırım bugün Londra Moda Haftası’nın kapanışında göstereceği koleksiyonu öncesinde sadece Cumhuriyet’e konuştu. Modacının global basına tanıtacağı koleksiyonun çıkış noktası Gezi Parkı olayları. Geçen hafta başlayan ve bir ay boyunca devam edecek moda haftalarının Londra ayağı bugün sona eriyor. Haftanın kapanış defilesi başarılarına aşina olduğumuz bir Türk tasarımcı tarafından gerçekleştirilecek. Hakan Yıldırım, Türkiye’den global dünyaya açılan nadir isimlerden biri. Tasarımcı 2009 yılında Hakaan markasıyla global pazardaki ilk defilesini yine Londra’da göstermiş, ön sırasında Kate Moss’un oturduğu, podyumunda Natalia Vodianova’nın yürüdüğü bu defilenin ardından Fransız moda endüstrisinin prestijli ödülü ‘Andam’ı kazanarak koleksiyonlarını Paris Moda Haftası’nda sergileme hakkı kazanmıştı. Moda dünyasında durulmayan sular Hakan Yıldırım’ı da etkilemiş, tasarımcı Paris’te sergileyeceği yedinci defilesinden bir gün önce 2013 ilkbaharyaz sezonu koleksiyonunun kargoda kaybolduğunu açıklamıştı. Hakaan markası bir daha podyumlarda gün yüzüne çıkmadı, ama Hakan Yıldırım yoluna bıraktığı yerden devam etmeye kararlı. Londra Moda Haftası’nın sorumlu konseyi tarafından onaylanan resmi programında Bora Aksu’yla birlikte yer alan iki Türk tasarımcıdan biri olan Yıldırım, ‘H’ adlı markasının 2015 ilkbahar defilesini bugün Turkiye saatiyle 19.00’da gerçekleştirecek. Toplam 30 modelin podyuma çıkacağı bu genç koleksiyonda tasarımcı arı petekleri üzerinden insanların birbirleriyle olan bağını ve kolektif zihni anlatmış. Yıldırım, “Koleksiyonumun çıkış noktası Gezi Parkı olayları. Oradaki gençlerden kendi jenerasyonumda hiç görmediğim kolektif bir bilinçle tanıştım ve bu beni çok etkiledi’ diyor. Gezi’deki çok renklilikten ilham alarak tasarladığı nar çiçeği, sarı, lila ve yeşil ağırlıklı koleksiyon için Yıldırım. “Şimdiye kadar yaptığım en genç ve en renkli koleksiyon” yorumunu yapıyor. 20’li yaşlardaki moda tutkunlarına seslenecek ‘H’ markası müşterilerinin ihtiyaçlarını anlayıp svitşört montlara kadar pek çok alternatif sunsa da Yıldırım markası için “Hâlâ seksiyim. Bu yüzden H’de de bolca elbise göreceksiniz” diyor. Defile Londra Moda Haftası’nın sitesinden canlı yayımlanacak. Gezi ruhu Londra’da Hakan Yıldırım Sokağın Sesi Başkan Obama önemli bir çıktı, gökten mi indi? Silah lobisi. Obama’yı sıkıştırıyor. Irak’a 35 konuşma yapacak dediler, milyon dolar mı, yoksa milyar konuklarım vardı, ben, dolar mı yardım yapacaklarmış. “Arkadaşlar ortaoyununa Bu dolarlarla ne alınacak, silah. benzer bir oyun oynanıyor, Kimden alınacak? Yani Amerika ben yatıyorum” dedim. Onlar bir eliyle verdiğini öbür eliyle sabahın dördünde Obama’yı alıyor.” dinlediler. Ertesi sabah “Ne Kahvede kahvesini oldu” diye sordum. “Öyle yudumlayan bir emekli asker: konuştu işte” dediler. “Hâlâ rehinelerin neden Şaka bir yana, tıpkı kurtarılmadığını merak ediyorum. Balkanlar’da oynanan ve Biz Amerika’nın madem müttefiki güzel yurt Yogoslavya’nın oluyoruz... Tıpkı, hani bir film parçalanmasına neden olan, bir vardı, ‘Argo’ diye; gerçek bir oyunun çok benzeri Ortadoğu’da olay; Amerika İran devriminde oynanıyor. Orada da binlerce Tahran’da kalan elçilik çalışanlarını çocuk öldü, yirmi binden fazla müthiş bir oyunla kurtarıyordu. kadına tecavüz edildi. Batılı İstese bizimkileri de kurtarır. ülkeler, “görüşüyoruz, bakacağız” Bizimkiler yapamaz. Açıkça diye yağıp gürlediler. Öte yandan konuşayım.” her biri el altından bölgelerine Kuaförde saçlarını yaptıran katmayı düşündükleri alanlardaki şık bir kadın: “Anacığım, benim savaşçıları desteklediler. Ve ortak canım kıymetli. Bu IŞİD bir bomba amaçlarına ulaştılar. mı patlattı, ben hemen torunları Ne yazık ki böyle oldu. Peki, toplayıp yazlığıma giderim. Bir kim kazandı dersiniz? Silah zamanlar, hani bir savaş vardı, tüccarları, ilaç sanayisi ve füzeler gelip gidiyordu, o zaman diğerleri... ben bütün aile için hazırlıklarımı Peki, burnumuzun dibinde yapmıştım. Kilo kilo makarna, oynanan bu oyun, bizim bulgur yedeklemiştim. Sonra sokaklarımıza nasıl yansıyor, onları konu komşuya dağıttım. şöyle küçük bir araştırma yaptım. Neyse ki o füzeler bize Buyurun: denk gelmedi.” Küçük ama bol Kahvede çeşitli tekstil ürünleri dinlenmekte olan bir satan bir dükkânın inşaat işçisi, “Bu telaş sahibi bir anne, neden? Bize bomba “vallahi” diye söze atmalarına gerek yok. başladı. “Benim Maşallah günde en az tek bir kızım var. on ölümüz var, kimi Kimya mühendisliği işte, kimi trafikte ölüyor. okuyor, onun için Bırakın bunları, şimdi çok endişeliyim, müfettişler inşaatları bizden geçti, ona incelemeye başlamış, pasaport çıkardım bir de baktık bu sabah ve yurtdışında itibarıyla baretlerimiz yaşaması için gerekli gelmiş, bağlantı parayı biriktirdim. kemerleri yenilenmiş. Durum kötülediği Yahu kardeşim şunu anda onu yurtdışına başından yapsana. O yollayacağım. Kızımı IŞİD gibi bir örgütün Gene Chagall, kıyamet... baretler, kemerler su parasına.” eline bırakamam.” Bizim kahve Ev yemekleri yapan böyle, her tür insan var. Bu iki bir başka kadın, bir anne “Ben genç de hangi apartmanın nasıl epey bir zamandır hemen yanı ele geçirilip yıkıma gideceğini başımızdaki Bağdat Caddesi’ne heyecanla tartışıyorlar. (Yeni bir çıkamıyorum. Çıkmıyorum. işkolu var. Gençler, orta yaşlı IŞİD’den kaçan Ezidilerin kadınlar bu işe soyundular. yaşadıklarını televizyonda Dolaşıp yıkılacak apartman izledikçe, delleniyorum, Bağdat buluyorsun, işi bağlıyorsun ve Caddesi’nde keyifle gezen müteahhit sana neredeyse bir kat birilerine saldırabilirim.” parası veriyor) Heyecanlılar, para Bir başkası, “Ben epey uzun bir gelecek para! zamandır, AVM’lere gitmiyorum. Onların masasına gidip İki nedeni var, birincisi bu beton soruyorum: “İşler nasıl? Siz yığınlarını protesto ediyorum, bu terör örgütü IŞİD için ne ikinci nedeni ise açıkça düşünüyorsunuz? Amerika söyleyeyim, korkuyorum. Bir gün gerçekten onları bombalayacak bir bomba patlayabilir.” mı?” İkisi de şaşkın bana Bir baba, “Yakın zamanlarda bakıyor: “Biz işimizle gücümüzle oğlum askere giderse PKK’yle ilgileniyoruz. Pek ne dediğinizi savaşır diye korkuyordum, ama anlamadık.” şimdi bin beteri var. Oğlumun Oradan hemen uzaklaşıyorum, askere gitmemesi için elimden onların derdi kendilerine yeter. gelen her tedbiri alıyorum. Ben Orta yaşlı bir kadın var, çok canı onu, kimin eli kimin cebinde sıkılıyor belli. Canımı biraz daha bilemediğimiz bir coğrafyada sıkar mıyım bilmiyorum, yanına gisavaşa gönderemem.” diyorum, “Durumlar iyi mi” diye orGenç bir adam: “ABD öyle bir taya bir söz atıyorum. Kadın bana hava yarattı ki sanırsın bölgeye dönüyor, iki çocuğu varmış, biri atom bombası atacak. Atsa ne uyuşturucudan ölmüş, öteki hastaolur ki; IŞİD gider mışid gelir. Bu nede tedavi görüyormuş. “Keşke” mağdurların bitmeyen bir acayip diyor, “bir amaç uğruna savaşarak savaşı. Kendi aralarında bile bir ölselerdi”. Donup kalıyorum. birlik yok! Zaten bu IŞİD nereden Defile bugün 19.00’da l Tasarımcının gençleştiği ‘H’ koleksiyonunda elbiseleri modern bantlar kesiyor l Lilanın sıkça kullanıldığı kıyafetlerde yeleklere fonksiyonel eklemeler yapılmış l Spor giyimden yola çıkarak hazırlanan ‘H 2015’ ilkbahar sezonunda arı temasını hem desen hem de renklerde görmek mümkün. Grubun kurucuları Hatipoğlu ve Duru kardeşler yollarını ayırdı Redd’de ‘ilke’ ayrılığı l Kültür Servisi 10 yıldır beraber müzik yapan ve son dönemde eleştirel tavırlarıyla öne çıkan Redd grubu, grubun gitaristi Berke Hatipoğlu ve klavyecisi İlke Hatipoğlu ile yollarını ayırma kararı aldı. Redd adıyla 2002 yılında Berke Hatipoğlu, Doğan Duru, Güneş Duru ve İlke Hatipoğlu tarafından kurulan grup, ayrılık kararını yaptıkları basın açıklaması ile duyurdu. “Hayat Kaçık Bir Uykudur”un kayıtları sırasında başlayan ve uzun süredir var olan müzikal görüş ayrılıklarının artarak sürdüğünü ve bu ayrılıkları gidermeye yönelik çabaların yeterli olmadığını belirten Redd grubu, bu nedenle Berke ve klavyecisi İlke Hatipoğlu ile beraber çalışamayacaklarını bildirdi. Basın açıklamasında şöyle denildi: “Ne yazık ki, Redd olarak müzikal ve kavramsal yaklaşımımız Berke ve İlke Hatipoğlu ile artık ortak doğrultuda evrilememektedir. Müzikal farklılaşmanın üretimi verimsiz kılmasının yanı sıra İlke ve Berke Hatipoğlu’nun bu sürece dahil olma konusunda açık ve aleni isteksizliklerini ifade etmeleri de ortak bir paydada hareket edilmesini imkânsız hale getirmiştir. Bu koşullar altında, Redd olarak bundan sonra yolumuza onlarsız devam etmek zorunda olduğumuzu, bütün dinleyenlerimize üzülerek bildiririz.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle