19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EYLÜL 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 İstihdamın iki katı işsiz TARIK YILMAZ Türkiye ekonomisi, 2011 yılından bu yana en kötü işsizlik göstergeleriyle karşı karşıya Türkiye’de işsizlik haziran ayında yüzde 9.1’e yükseldi. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) son yıllarda verileri daha karşılaştırılabilir bir analiz sunma adına mevsimsel etkilerden arındırarak yayımlıyor. İşte o rakamlar pek iç açıcı değil. Zira mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı yüzde 9.9 ile çift haneye dayandı. Bir başka deyişle Türkiye ekonomisi, 2011’den bu yana en kötü işsizlik göstergeleriyle karşı karşıya! Düşük gelen büyümenin ardından işsizlik oranının ikinci çeyrekte yükselmesi doğal olacaktı. Nitekim TÜİK’in açıkladığı Haziran 2014 verileri resmi açıklanan resmi işsizlik oranı yüzde 9.1. Her 100 kişiden 9.1’i işsiz. Rakamları özetleyelim; u İşsizlik haziran itibarıyla yüzde 9.1 ile yükselişte. Mevsimsellikten arındırılan işsizlik yüzde 9.9 ile 3 yılın zirvesinde. Asıl önemlisi son 1 yılda 267 bin kişiye istihdam yaratılırken resmi ve umutsuz işsizlerin 612 bin kişi artarak yaratılan istihdamı ikiye katlaması. Türkiye’de 15 yaş ve üzerinde 56.9 milyon kişi var. Bunun 29.2 milyonu işgücü piyasasında. 26.6 milyonu bir işte çalışıyor. Kalan 2 milyon 654 bin kişi işsiz. İşsiz sayısı 1 yılda 129 bin kişi arttı. İşgücüne dahil olmayan ise 27.7 milyon kişi var. Kim var bu kesimde? Umutsuzluktan iş aramayı bırakanlar, ev kadınları, öğrenciler, emekliler ve çalışamaz halde olanlar. İşgücü piyasasındaki durağan tabloya karşılık işgücü içinde olmayan bu kesimde hızlı artış göze çarpıyor. Çünkü son bir yılda 15 yaş ve üzeri nüfus 1.4 milyon arttı. Bunun 396 Açlıklaİşsizlikle Köleleştirme... Vahşi kapitalizm bu silahı yüzyıllardır kullanıyor... Emek tarihi, işçi sınıfının dönem dönem örgütlenebilmesi, başkaldırıları ile bağlantılı bu kaosun zincirlerini kırabildiği örneklerle yazılmıştır. Marksizm işçi sınıfı ideolojisinin halen en geçerli anlatımı ise, bu ideolojinin eksikli uygulamalarının siyasal yaşama geçirilebilmesi; ya da işçi sınıfından gelen hak arama savaşımlarının emek örgütleri sendikalar eliyle savunulabilmesi, siyasal iktidarlara ağırlık konulabilmesi, işçinin yaşamına; ücret, çalışma koşullarına yansıtılabilmesi oranlarında, sosyal devlet, paylaşım dengeleri insanca yaşamdan söz açabiliriz... Erdoğan iktidarları sürecinde, 2002 yılından günümüze işçi hakları, yasal ve fiili örgütlülük olarak hak arayabilme güçleri, emek sömürüsü, gelir dağılımı, işsizlik... verilerinin bilimsel çerçevesine baktığımızda... hepsi için birden olumsuz icraatlar, politikalar söz konusudur. Ancak çok güçlü birer kamuoyu güdülemesi ile toplumsal algılatma tam tersine işletilmiştir. Sonuç olarak en çok yoksullaşan, yoksunlaşanlar, algılama, bilinç kaydırmaca oyunları içinde, en çok da itilmişkakılmışların çaresizliğinde çare olarak pazarlananlarla fena halde aldatılmışlardır... Çaresizliğin, yoksullaşma, yoksunlaştırmanın acımasız çarklarında, nerede ise gönüllü köleleşmede sihirli anahtar sözcük; “algılatmama”... Uyuşturucu patlamasında, en ucuzundan sentetik uyuşturucu ile, en çaresiz en eğitimsiz, işsiz gençliğin vurulması örnekleri simgesel... Yeni dünya sömürü düzeninin çarklarının işletilmesinde en etkili silah ırklar, inançlar üzerinden toplumun cepheleştirilmesi, öfke ile bir diğerine düşmanlaştırılarak ötekileştirilmeleri, düşman bildiği ile çatışarak, üstüne binerek daha kazançlı çıktığını sanarak, aslında sürekli hak kaybederken, hak kazandığı düşünü görebilmeleri... Hani siz yerinizde dururken, yanı başınızdaki aracın yavaş hareketinde kendinizin de hareket ettiğinizi sanmanız hali, duyu yanılsaması var ya... Yoksa hukuk devleti düzeninin, demokrasinin, özgür sendikal düzenin nimetlerinden az da olsa pay almış kitleler... Nerede ise gönüllü sosyal devletten sadaka düzenine, biat kültürüne, boyun eğmeye, kendi örgütlü gücü yerine buyuran, sivil de olsa diktatoryal güce, liderliğe... oy vermeyi, peşinden gitmeyi seçerler mi? HHH İktidarlarının çok başarılı bir toplumsal güdüleme ile, kötü niyetli bir planlamadan çok, siyasi iktidar gemisini yürütmek, ele geçirilen iktidarı güçlü kılmak, uzun soluklu iktidarda kalma güdüleri ile yaptıklarının toplamına şöyle bir göz atsak... Ecevit koalisyon iktidarlarının Türkiye eksenli büyük krizde yaşadığı yıkım vardı... Süreç ABD’nin 11 Eylül travması, kendi daha önceki dış siyasal çıkarları gereği yaratılmasında büyük katkıları olan radikal siyasal İslamcı akımlar, terör örgüleri ile tersine tepen silah olarak yüz yüze kalmasıyla çakışınca işin rengi değişti... Radikal İslamcı terör örgütleri ile yataklarında savaşmak, IrakAfganistan işgalleri ABD siyasi erkinin gündemine girince, Ecevit koalisyon iktidarı ile stratejik ortaklık kurulamayınca, “Ilımlı siyasal İslamcı, stratejik olmaya gönüllü iktidar...” yaratılmasına destek gündeme girdi... Gökten zembille kavramına uygun bir hızda, Fazilet içinden kopanlarla AKP’nin kuruluşu, Erdoğan liderliğinde bugün paralel devlet olmakla suçlanan cemaatle ortaklık içinde, Ortadoğu, İslam dünyası için rol model, lider, yeni Osmanlı karışımı bir oluşum... Sonuçta en uzun soluklu, iktidarda büyüyen, seçim kazanan bir yapı, otoriter gidişine, sadece Cumhuriyeti, laikliği, hukuk devleti düzenini değil, evrensel insan hakları, demokrasinin olmazsa olmaz kriterlerini ayaklar altına alan iktidarları icraatları, dahası her türden yağma, haksız kazanç, yolsuzluklara göz yumulan gerçeklik... karşımıza çıktı... Irk ve inanç kimliğimizle sonuna kadar oynanır, akıl almaz bir öfke, ayrımcılık siyaseti içinde ne kadar çok gettolaşmış bir yaşama sürüklenirsek, çıkarlar algılamalarımız şaşı gözle çarpıtılmışsa... Hani biz dünyanın büyüyen, gelişmekte olan ülkelerinin başını çekiyorduk? Dudak uçuklatan zenginleşme projeleri, büyüme mucizeleriyle... 2003 yılından bugüne işsiz sayımızda 2 milyonluk artış yaşanmış. Bir yılda işsizlik oranı %1.5’e ulaşan çok büyük artış göstermiş. İş bulmada umutsuzlar katılınca günümüz gerçek işsizi 5.4 milyona ulaşıyor. Bugünkü düşen büyüme verileri, genç nufus istatistikleri ile hesaplanınca da önümüzdeki yıla 6 milyonun üzerinde işsizle girmemiz kaçınılmazmış... İktidarlarına oy verenler kendilerini kazançlı, mutlu görmeseler, nasıl yoksullaşıp yoksunlaştıklarını algılayabilseler, çoğunluk en yoksul yoksunlardan İktidarlarını desteklerler miydi? Soma’da dünyanın en utanç verici üretim koşullarında 301 madenci ölürken, Soma gerçeğinde ortaya çıkanlar daha da utanç verici değil mi? Harçlıkla lider mitingine desteklemeye götürülüşlerini unutun, ölümleri azaltacak en sıradan yasa değişikliğinde Türkiye’nin en yağmacı kazancına alışmış işverenlerin toptan işçi atarak açlık, işsizlikle köleleştirme stratejilerine teslim olan işinden atılmış işçilere ne demeli? İşsizlik son 42 ayın zirvesinde Ekonomi Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), TÜİK’in açıkladığı işsizlik verilerini değerlendirdi. DİSKAR’a göre mevsim etkilerinden arındırılmış resmi işsizlik yüzde 9.9 ile son 42 ayın zirvesine ulaştı. İşsizlik oranı ekonomik krizin etkisinin ağır bir biçimde yaşandığı 2009 ile 2010’dan sonra en yüksek seviyesine yükseldi. Haziran 2014 döneminde umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan da dahil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 9.1 değil, yüzde 17.8, işsiz sayısı da 2 milyon 654 bin değil, 5 milyon 168 bin kişi olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik kadınlar için yüzde 24 seviyesine yükseldi. bini işgücü piyasasına giderken 1 milyona yakını işgücüne dahil olmayan kesime gitti. ‘Umutsuz işsiz’ denilen kesime 1 yılda 483 bin kişi eklendi. Bu rakama 129 binlik resmi işsizleri eklerseniz rakam 612 bine çıkıyor. Bu rakam, 1 yılda yaratılan istihdamın (267 bin kişi) 2 katını aşıyor. İstihdam yaratmakta zorlanan Türkiye ekonomisinde işsiz ve umutsuz işsizler 2 kat hızla artıyor. Haziran 2014’te umutsuz işsizler 2 milyon 514 bin olarak açıklandı. Bunları istihdam piyasasına dahil edip işsiz olarak sayarak bir hesap yaparsak ortaya yüzde 16.3’lük bir oran çıkıyor. Özetle resmi işsizlere umutsuz işsizleri dahil ederek hesapladığımız gayri resmi işsizlik oranı yüzde 16.3. Mevsim etkilerinden arındırılmış verilerdeki bozulma daha belirgin. Yüzde 9.9’luk oran Ocak 2011’den bu yana görülen en yüksek düzey. İşsiz sayısı ise 2 milyon 854 bin kişi ki bu da Ocak 2011’den bu yana görülen en yüksek seviye. Genç nüfusta işsizlik mevsimsellikten arındırıldığında yüzde 18.1 ile yine 3 yılın zirvelerinde. AKP günah keçisi yaratmasın u Uzmanlara göre AKP hükümeti ilk kez en üst düzey ağızdan ekonomideki gidişatın kötü olduğunu ve bir balon tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını itiraf ediyor. de şu anda kötü rakamlar geliyorsa bu yöne bakmak gerekiyor. Burada bir balon oluşuyorsa kimseyi suçlamamak gerekiyor” dedi. Fertekligil, finans sektörünün kâr ediyor diye eleştirildiğini vurgulayarak, şu anda finansta bir balon tehlikesinin bulunmadığını, ekonomi zora girdiği için bazı sektörlerin kolaylıkla suçlandığını belirterek, “Türk bankacılık sektörü eskiye göre iyi kârlar elde etmiyor. 2001 krizinden sonra bankacılıkla ilgili sıkı ön Beko ABD seferine çıktı u Çinlilere pirinç saklamak için özel bölüm, Rusların büyük şişeleri için özel raflar tasarlayan Arçelik’in küresel markası Beko, ABD’deki AIG’ye ait rezidansın tüm ankastre ürülerini hazırlayacak. Şirket, New York’ta da bir perakende zinciriyle anlaşmak üzere. OLCAY BÜYÜKTAŞ ŞEHRİBAN KIRAÇ Büyüme rakamlarının hedeflenenin çok altında gelmesi, işsizliğin çift haneye çıkma endişesi, cari açığın kronik sorun olarak devam etmesi AKP hükümetinin günah keçisi yaratmasına neden oluyor. Son dönemlerde ekonomi uzmanları, başta konut sektörü olmak üzere Türkiye’de bir çok alanda balon oluştuğuna ve Türkiye’nin yolun sonuna geldiğine dikkat çekmesine rağmen ilk kez Başbakan Ahmet Davutoğlu, imalat sanayiindeki gerilemeye dikkat çekerek eğer üretmezsek finans sektörü ve diğer alanlara dayalı sektörlerin ekonomiyi bir balon gibi büyüteceğini vurguladı. Uzmanlara göre üretime yönelelim demek kolay, ama hükümet Ahmet bunun için bir yol ha Davutoğlu ritası sunmuyor. Ekonomide işler kötüye gidiyor. Ama hükümet günah keçisi yarat maya çalışıyor. Önce hükümetin kendi attığı adımlara bakması lazım. lemler alındı” diye Türkiye’de banka konuştu. borçları bu yılın biBurgan Yatırım rinci çeyreği sonun Başekonomisti Hada 164 milyar dola luk Bürümcekçi’ye ra tırmanarak, ülke göre de ekonomi böynin toplam dış borç le giderse balon oluşlarındaki payı 2008’de ma riskinin olduğunu ki yüzde 20’den yüz kaydederek “Türkide 38’e yükseldi. ye izlediği yöntemle TBank Başekono çok yıl kaybetti. Şimmisti Veyis Fertek di belli bir noktaya ligil, Türkiye’nin so gelindi ve artık sorununun cari açık kı run olmaya başlansır döngüsü olduğuna dı. Üretimi artıralım işaret ederek “Geçen deniyor, ama bununyıl cari açığın düşü la ilgili bir yol harirülmesi için bir di tası yok. Bir hazırlık zi önlem alındı. Fa yok. Merkez Bankası iz konusunda adım faiz indirsin demekle lar atıldı. Ekonomi çözüm olmaz” dedi. MADRİD Koç Topluluğu çatısı altında faaliyet gösteren Arçelik AŞ’nin küresel markası Beko, beyaz eşya sektöründe dünyanın en hızlı büyüyen markaları arasına girdi. Madrid’de düzenlenen FIBA Dünya Basketbol Kupası’nda ABD Sırbistan finalini izlemeden önce bir grup gazeteci ile sohbet eden Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Holding Üst Yöneticisi (CEO) Turgay Durak ve holdingin Dayanıklı Tüketim Grup Başkanı ve Arçelik AŞ Genel Müdürü Levent Çakıroğlu şirket ve markanın son beş yılda gösterdiği gelişme ve bundan sonra yapılacaklar hakkında bilgi verdi. Beko’nun Basketbol Dünya Kupası’nın Presenting sponsoru (Şampiyonayı dünyaya sunan en büyük sponsor) olduğunu anlatan Mustafa Koç, “Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi olan Türkiye, küresel markalar yaratmalı” dedi. Koç’a göre, sadece ekonomik değil, politik olarak da küresel oyuncu olabilmenin yolu, öncelikle siyasi inisiyatiflerin ekonomik aktörlerle desteklenmesinden geçiyor. Beko’nun dünya üzerinde en hızlı büyüyen beyaz eşya markası olduğunu da vurgulayan Koç, Beko markasının Avrupa’dan son 7 yılda pazar payını en çok artıran beyaz eşya markası olduğunu anlattı. Arçelik özelinde küresel oyunculuk vurgusunun rakamlarda yattığına dikkat çeken Levent Çakıroğlu, bağlı şirketler ve dünya genelindeki yayılımına bakıldığında Arçelik ekosistemin Turgay Durak Mustafa V. Koç Levent Çakıroğlu Manhattan’da bir Türk Levent Çakıroğlu, ABD pazarına giriş için de benzer bir araştırma yaptıklarını anlattı. Çakıroğlu “ABD’de ürün tipleri, şimdiye kadar faaliyet gösterdiğimiz ülkelerden çok farklı... Kullanılan makinelerin ebatları alışılmıştan çok büyük. ‘Ne yapabiliriz’ diye kafa yorarken ülkenin büyük kentlerinde Avrupa tipi küçük ürünlerin tercih edildiğini gördük. ABD’ye önce büyükşehirlerden giriyoruz. Örnek olarak Manhattan’da sigorta şirketi AIG’nin eski genel merkezi şimdilerde rezidansa çevriliyor. Anlaşma sağladık, o rezidansın mutfak ürünlerini tamamen biz veriyoruz” dedi. 28 dil, 22 para birimi de 28 farklı dil konuşulduğunu anlattı. Şirketin, mali tablolarında 22 farklı para birimini yönettiğini ve şirketin kur pozisyonunun bu veriler etrafında şekillendiğini belirten Çakıroğlu’nun verdiği bilgiler şöyle: l Arçelik çatısı altındaki Beko ve Grundig markalarının dünyadaki olumlu algısı spora verilen destek sayesinde arttı. l İspanya’da ciro 5 yılda 5 kat arttı. Pazar payı anlamında 23’üncülükten 6’ncılığa gelindi. Barcelona sponsorluğu sayesinde 2 yıl içinde pazar üçüncülüğü hedefleniyor. l Ülke bazında kişiye özel denilebilecek tasarımlara ağırlık verildi. Endo nezyalılar sebzeyi bol miktarda alıyor, çünkü çok pazar kuruluyor, taze taze alıyorlar. Saklamak gereksinimi duymuyorlar. Bu yüzden orada satılan buzdolaplarında sebze rafları küçültüldü. l Rusya’da ise buzdolaplarına konan şişelerin büyük ebatta olduğu saptandı. Ruslar için şişe bölmelerine daha geniş bir alan dizayn edildi. l Çin pazarındaysa çamaşırkurutma makineleri için inovatif bir ürün geliştirildi. Çinliler, yıkadıkları çamaşırın makinede değil, güneşte kurumasını istediği için ‘güneşte kurumaya hazır’ tasarımlar yapıldı. Tüm bunlar şirkete, faaliyet gösterdiği pazar kapılarının sonuna kadar açılmasını sağladı. Bank Asya yüzde 20 değer kaybetti Ekonomi Servisi İşleme bir aydan fazla kapalı kaldıktan sonra dün açılan Bank Asya hisseleri borsada çıkıldı. İşleme başladığı ilk seansta önceki kapanışa göre yüzde 11.29 düşerek 1.10 TL fiyat ile taban olan Bank Asya payları, ikinci seansta da taban olarak 0.99 TL’ye geriledi ve önceki kapanışa göre günlük bazda yüzde 20.16 değer kaybetti. Bank Asya’nın toplam piyasada değeri de 7 Ağustos’taki 1 milyar 116 milyon liraya göre 225 milyon lira düşerek, 891 milyon liraya geriledi. Öte yandan Fed’in ABD’de faizlerin beklenenden önce artırılacağı endişesiyle gelişmekte olan ülke borsalarında baskı devam ederken dar aralıkta hareket eden hisse senetleri günü artıda kapattı. Borsa İstanbul günü yüzde 0.12 artıda 77.918.1 puandan kapattı. Bankacılık endeksi yüzde 0.14 yükseldi. TAV, Sabiha Gökçen’i aldı Ekonomi Servisi TAV Havalimanları Holding, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yüzde 80 hissesini satın aldı. TAV Havalimanları Holding, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Limak’a ve İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım’a ait olan toplam yüzde 80’lik payı, toplam en çok 285 milyon Avro karşılığında devralmak için hisse alım sözleşmesi imzaladığını duyurdu. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, “Atatürk Havalimanı’nın sonrasını planlamak ve bir ayağımızı İstanbul’da tutmak amacıyla fırsatları kovalıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle