04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2014 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Ezidiler; ne Irak, ne Suriye, biz artık buralarda yaşamak istemiyoruz diye feryat ediyor ... yer yer dramatik, yer yer tirajikomik tiradını... ...baştan aşağı kapalı kadın partili izleyicilerin seller gibi akan gözyaşları, erkeklerin de daha önceki günlerde belki yüz defa izledikleri sözleri avuçlarına kan oturuncaya dek alkışladılar. Alkış tutanların, gözyaşları akıtanların kürsüdeki adamın yaşadığı ülkenin anayasasını da, yasalarını da, geleneklerini de bir yana atan duruşu umurlarında değildi. Hoş, kürsüde konuşan o gün seçilmiş cumhurbaşkanı diye selamlanan adam; oysa yürürlükte olan ve en sade vatandaşın bile uyması, gereklerini yerine getirmesi gereken emir niteliğindeki hükümleri hiçe sayıyor... ...sonra parti kürsüsünden cumhurbaşkanı olarak anayasa sınırları içinde görev yapacağını söylüyordu. HHH Adamın 15 Ağustos’tan beri bütün davranışları baştan aşağı anayasayı hiçe saydığının, tanımadığının kanıtı. Seçildiği gün partiden de milletvekilliğinden de istifa etmesi gerekiyordu. Bu anayasal kuralı tanımadı. Aday olunca Başbakanlık’tan istifa ederek seçim mücadelesini diğeriyle eşit koşullarda yürütmeyi reddetti. Seçimlerin tarafsız, eşit koşullarda geçmesi görevini yasayla üstlenmiş olan Yüksek Seçim Kurulu da, canım, başbakanın istifa etmeyerek seçime girivermesiyle... anayasadaki eşitlik kuralı, seçimin adil ve eşit koşullarda geçmesi bir kez olsun deliniversin ne çıkar diyen bir karar aldı.. Ama baş aktör bu, dilediğimi yaparım, anayasa tanımam dedi; seçilmiş olası cumhurbaşkanı sıfatı sırtında, AKP kongresinde bir partili gibi konuştu, rolünü devralacak ikinci aktörün genel başkanlığına oy da kullandı. HHH Gazetelerdeki kongre yazılarına baktım; tek birinde yeni cumhurbaşkanının anayasa tanımaz, burnunun dikinde giden, Kaf Dağı’nda benden büyük yok gibi davranışını birkaç küçük haber dışında yazan tabii eleştiren tek satır yoktu. Ana muhalefet lideri de, kurultayda partide kendine kul olacakları PM’ye üye saptamakla meşgul olduğu için baş aktörün gemi azıya almış önü zor kesilecek davranışlarını eleştirecek vakit bulamadı. Yalnız MHP lideri, parti ve devleti parmağının ucunda oynatmaya son vermeyeceği anlaşılan seçilmiş cumhurbaşkanının daha Çankaya’ya çıkmadan “anayasa temel kaidelerine savaş açtığını” söyledi. HHH Ve sonra ikinci aktör sahne aldı. Uzun konuşmasında, giden başbakanın miras bıraktığı kutlu yol yürüyüşüne devam edeceklerini defaatle, adeta yemin edercesine yineledi. Partinin ve hükümetin rivayeten gittiği söylenen, bıraktığı noktadan karşı sıralarda oturan, parti içi dalgalanmalara karşın, kendisini genel başkan ve başbakanlık koltuğuna oturtan adama bağlık, sadakat yeminleri içeriğinde konuştu, konuştu. Gidenle gelen arasında boy uzunluğu, üslup farkı dışında temelde bir ayırım yapmak olanaksızdı. HHH Sıra geldi ikinci perdeye. Bu perdede bu yazı yazıldığı sırada seçilmiş cumhurbaşkanı anayasadaki Atatürk ve devrimlerinin söz eden yemin metnini okumuş ...ve sonra adını anmamaya özen gösterdiği büyük önderi Anıtkabir’de ziyaret etmiş olacak herhalde... HHH Gelenin gideni aratmayacağı yeni Türkiye huzurunuzda işte. Destekleyenler tepe tepe kullansınlar! ‘Bizi uzaklara gönderin’ ROBOSKİ Bu satırları RoboskiDer’in karayolu üzerindeki bürosunda yazıyorum. Solumdaki duvarda, “hep genç kalacak” 34 ölünün çerçeveli fotoğrafı. Karşımda ise üst üste dizili ve Hakkâri’den, Şırnak’tan, Cizre’den gönderilmiş gıda, giyim, ilaç yardımları. Tasnif edilmeyi bekleyen bu kolilerin hiçbiri “devlet”in herhangi bir kurumundan gönderilmemiş. IŞİD vahşetinden, arkalarında ölülerini bırakıp günlerce yürüyerek kaçmayı başarabilen Şengalli Ezidi Kürtler için toplanan yardımların tamamı, RoboskiDer’in çağrısı üzerine bölge halkından gelmiş. Tarih sanki burada hiç durmadan, İbni Haldun’un yüzyıllar önce söylediği “Coğrafya kaderdir” sözünü doğrulamak için çalışıyor. Bundan 973 gün önce, evlatları savaş uçaklarının bombardımanında parçalanan köylülerin adalet arayışı için kurduğu dernek, bugün bambaşka bir insanlık trajedisinin yaralarını sarmak için çırpınıyor. Neredeyse dört yıl olacak... “Kaçağa giderken” bombalanan çocuklarının parçalanmış bedenlerini katırlarla getiren aileler, bugün aynı yolda yine katırlarla her gün ikişerüçer bin kişilik kafileleri alıp Roboski’ye getiriyor. Dile kolay, çoğunu kadın ve çocukların oluşturduğu, sayıları on bini geçen bir halk. Sadece son iki gün içinde 4 bin kişinin geldiği belirtiliyor. Bilgiyi, orada karşılaştığımız HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız verdi: Düne kadar Ortasu İlköğretim Okulu’nda misafir edilen Ezidiler, çocuklarda başgösteren “salgın hastalık tehlikesi” yüzünden tahliye edilmiş. Zaten salgın hastalık olmasa bile aç, susuz ve yaralı bir durumda sürekli akan bir insan selinin tek mekânda barınması imkânsız. Sarıyıldız, gelenlerin Silopi, Batman, Mardin’e gönderildiğini söylüyor. Ancak sadece HDP’li belediye ve vatandaşların araçlarıyla yapılabilen taşıma ve dağıtım düzenli ve sağlıklı olmaktan çok uzak. Kimse, ama hiç kimse, devletin giderek büyüyen bu insanlık dramına ilgisizliğine anlam veremiyor. İZLENİMLERİ Ezidilerin yerleştirildiği Yemişlik İlköğretim Okulu’nun her katı, her koridoru, her sınıfı yere serili şiltelere oturmuş insanlarla dolu. Bahçesi ise okul sıralarından bir açıkhava yemekhanesine dönüşmüş. Köpük tepsilerde makarna dağıtılıyor... Fotoğraflar: VEDAT ARIK köyümüzü bastı. Müslüman olmazsanız sizi öldürürüz, dedi. Direndik. Bazılarını yaktılar. Kokmasın diye de çukurlara gömdüler.” Soruyorum: IŞİD neden öldürüyor Ezidileri? “200 yıldır Şengal’deydik biz. Katar, Arabistan para, silah gönderdi. 10 günde katledildik.” Soruyorum: Peki, ne olacak bundan sonra? “Ne Irak, ne Suriye. Biz artık buralarda yaşamak istemiyoruz. Çok teşekkür ederiz. Bizi gönderin. Mümkün olan en uzak yerlere yollayın bizi” diyor. İki sınıf ötedeki Kasım Halif de benzer bir öyküyü anlatıyor. “Bizi din değiştirmeye zorladılar. Ama peki deyip değiştirenleri de öldürdüler” derken “Bizi Almanya’ya gönderin. Burada kalmak istemiyoruz” diyor. Hemen arkasında, simsiyah bıyıkları, kan çanağına dönmüş gözleriyle bakan bir başkası; Şeyh Salim’miş adı. IŞİD, karısı ve kızları dahil, ailesinde ne kadar kadın varsa hepsini aynı anda öldürmüş. “Artık bir hiçim” dediğinde artık not tutmakta zorlanıyorum. Yeni Cumhurbaşkanı’nın “herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden ayrılmayacağı ve görevini tarafsızlıkla yerine getireceği” yeminini ettiği tarihi günde, “Yeni Türkiye”nin çok uzak bir köşesi işte böyleydi. Kulağa sert ve yakıcı gelse de buralarda sık konuşulan tahmin şu: “Ezidiler Ezidi değil Müslüman olsaydı, bu perişanlık yaşanmazdı.” Derneğin başkan yardımcısı (Uludere katliamında oğlunu kaybeden) Zeki Tosun, “Hükümet IŞİD’e destek verdiği için, Ezidilerin bu durumunu görmek istemiyor” yorumunu yapıyor. Foto muhabiri arkadaşım Vedat Arık ile birlikte Ezidilerin yerleştirildiği Yemişlik İlköğretim Okulu’na gidiyoruz. Bahçe, okul sıralarından bir açıkhava yemekhanesine dönüşmüş. Köpük tepsilerde makarna dağıtılıyor gittiğimizde. Bina içinde karşılaştığımız manzara ise Okul, açıkhava yemekhanesi ancak doğal afetlerde rastlanabilecek türden. Adım atmakta güçlük çekiyoruz. Okulun her katı, her koridoru, her sınıfı yere serili şiltelere oturmuş insanlarla dolu. Karasinekler bayram ediyor... Biri 20 günlük onlarca bebeğin dinmeyen ağlayışları, çocukların gözlerindeki yaşlarına hiç uymayan o derin keder, sanki sonsuza dek susmaya karar vermiş gibi bakan kadınlar... Sayamadığım kadar çok çocuğun ortasında oturan Bahar Habat onlardan biri. IŞİD oğlunu öldürmüş. Kocası Şengal’de savaşıyormuş. Zorlukla dökülüyor kelimeler ağzından. “Peşmerge bize ihanet etti. Sizi koruruz dedi ama bırakıp gittiler” diyor. Naif Bedil polismiş. “Biz orada ancak 78 polistik. 56 da peşmerge vardı. IŞİD Din değiştirmeye zorladılar DİSK, SOMA’DA KAMU DAVASI AÇILMASINI İSTEDİ Cihatçı imamdan Uzungöl’de hutbe AHMET ŞEFİK T R A B Z O N IŞİD yanlısı Suudi Arabistanlı Vabahi İmam Muhammed el Ureyfi’nin Trabzon’un Uzungöl Merkez Camisi’nde geçen hafta cuma namazı kıldırdığı ve hutbe verdiği ortaya çıktı. Cihatçı görüşleri nedeniyle Birleşik Krallık ve İsviçre’ye girişi yasak olan, Alevilik ve Şiiliği “şeytani bir mezhep olarak” tanımlayan Ureyfi’nin Arapça olarak verdiği hutbeyi cami imamı İsmail Şen’in tercüme ettiği belirtildi. Sosyal medyaya yansıyan görüntüler büyük yankı uyandırırken, Trabzon eski belediye başkanı, eski AKP Milletvekili ve Etik Kurul üyesi Asım Aykan da sosyal medya hesabından “Vaaz ve hutbede tanınmış bir İslam âlimini dinledik. Caminin üçte ikisi Arap turistlerdi. Güzel bir manzara.Yıllardır özlediğimiz tablo, Trabzon turizmde kabuğunu kırıyor” diye yazdı. Telefonla ulaştığımız Trabzon Müftü Vekili Ahmet Tokdemir de olayı doğruladı. Kendilerinden bir izin alınmadığını açıklayan Tokdemir, “Ureyfi Kâbe’nin imamlarındanmış. Cemaat hutbe okuyup namaz kıldırsın diye rica etmiş, İmam da kıramamış. Biz de hacca gittiğimizde benzer şeyler oluyor. Türkiye’ye de dua etmiş. Bizden izin alınmadı. Kural dışı bir davranış sözkonusu’’ dedi. Tokdemir, herhangi bir soruşturma açılıp açılmayacağı sorusunu ise, “Duruma bir bakalım. Ne gerekiyorsa yapılır” yanıtını verdi. ‘Kasten öldürmekten yargılansınlar’ MUSTAFA ÇAKIR Arkadaşları için ocağa girmediler ZONGULDAK (DHA) Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan (TTK) 2005’te kiraladığı sahada üretim yapan Hema Kömür İşletmeleri A.Ş., iş gücü fazlalığı nedeniyle 730 işçiden 18’ini işten çıkardı. Ocakta çalışan diğer işçiler, 3 aydır arkadaşlarının işten çıkarılmasını önlemeye yönelik çeşitli eylemler yaptı. Gündüz vardiyası için dün sabah madene gelen 250 işçi, ocağa girmeme eylemi başlattı. Genel Maden İşçileri Sendikası’nın (GMİS) örgütlü olduğu şirkette çalışan işçiler, arkadaşları yeniden işe alınıncaya kadar eylemlerini sürdüreceklerini söyledi. Fotoğraf: ŞAFAK NEGÜZELDHA ANKARA DİSK’e bağlı Devrimci Maden İşçileri Sendikası (Dev MadenSen), 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma faciasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile şirket yöneticilerinin “kasten öldürme” suçundan yargılanmalarını istedi. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Dev MadenSen’in dilekçesinde, madeni denetleyen ve ruhsat veren kurumlar olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkililerinin kusurlu bulunduklarına dikkat çekildi. Dilekçede, “Ancak ne yazık ki bu yetkililer hakkında savcılığınızca gerekli işlemler yapılmamıştır. Sorumluların yargılanması halen Türkiye’nin gündeminde olan bu olayla ilgili yasal bir sorumluluk olduğu kadar toplum vicdanını ilgilendiren, toplumun ‘sinir ucu’ olan bir zorunluluktur” denildi. şçi güvenliği için tedbir alınmadı’ Dilekçede, facianın meydana geldiği ocağın, işletilmesinde projeye uygun faaliyet yürütülmediği, proje değişikliklerinin kayıt dışı olduğu, iş ve işçi güvenliği için tedbir alınmadığı, can güvenliği açısından sorumlulukların yerine getirilmediği, oksijen seviyeleri düşüklüğünün cihazlarca bildirilmesine rağmen tehlike hallerinin görmezden gelindiği vurgulandı. Dilekçede, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu gibi tespit yükümlülüğü olan hiçbir kurumun denetim, tespit, faaliyeti durdurma da dahil hiçbir yaptırım görevlerini yerine getirmedikleri, bu yok sayma/işlem yapmama iradesinin de bilerek ve istenerek ortaya konulduğu görülmüştür. Bu kapsamda dilekçemiz ve Maden Mühendisleri Odası ön raporu ile sayılan şüphelilerin doğrudan icrai faaliyetleri ile faciada kusur ve sorumluluklarının olduğu açık hale gelmiştir” denildi. Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı yetkilileri ile firma yetkilileri hakkında TCY’nin “kasten öldürme” başlıklı maddesi gereğince soruşturma yapılarak kamu davası açılması istendi. ‘İ ma Kömür İşletmeleri AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ve yetkilileri ile Soma Holding AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı ve bu şirketlerin asıl sahibi Alp Gürkan’ın sorumluluğu alenen ortadadır” denildi. Maden işçileri tarlada çalışıyor irketin sorumluluğu vardır’ Dilekçede bu yetkililerin sorumluluklarının, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar, yasa ve yönetmeliklerin de bir gereği olduğu vurgulandı. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu yetkililerinin de sorumlu oldukları ve cezalandırılması gerektiğine işaret edilen dilekçede, Maden Mühendisleri Odası’nın faciayla ilgili raporuna da dikkat çekildi. Dilekçede şirketin sorumluluğuna da vurgu yapılarak, “İcrai davranışın diğer failleri olarak Eynez Maden Ocağı’nı işleten So ‘Ş Süper Loto rekora koşuyor ANKARA (AA) Süper Loto çekilişinde 6 bilen çıkmayınca 16 milyon 830 bin 804 lira 41 kuruş, haftaya devretti. Kazandıran numaraları 16, 25, 29, 32, 37 ve 54 olarak belirlendiği çekilişte 5 bilenler 4 bin 889 lira 80’er kuruş, 4 bilenler 87 lira 10’ar kuruş, 3 bilenler 7 lira 45’er kuruş ikramiye alacak. ZONGULDAK (DHA) Zonguldak’ta 12 Ağustos’ta özel maden ocağında meydana gelen göçükten 14 saat sonra sağ kurtarılan 9 maden işçisi, olayın etkisinden kurtulamadıkları için madene girmeme kararı aldı. İşçilerden Yüksel Günbel (41), Ferhat Mankır (36), Cüneyt Karagünlü (30) ve Ayhan Günbel (36) işsizlik maaşı için Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü’ne müracaat ederken, Muhammet Kilitci, Mustafa Pazarbaşı, Mustafa Pazarcık, Taner Tutal ve Müslüm Bayraklı adlı madencilerin de aynı şekilde başvuruda bulunacağı belirtildi. Köyde tarla ve bahçelerinde çalışarak ocaktaki kazayı unutmaya çalışan madencilerden 2 çocuk babası Ferhat Mankır, “Yaşadığımız olay gece rüyalarıma giriyor. Paraya ihtiyacım var ama şu anda madende çalışamam. Maden hata affetmez. Çocuklarım da ‘Baba madene girme bir daha’ diyor” dedi. Bir çocuk babası Ayhan Günbel de “Kalan eşyalarımızı almak için ocağa gittik. İçeriye girdiğimizde aynı korkuyu yaşadık. Çocuğumun benim çektiğim çileyi çekmemesi ve üniversitede okuması için belki yine çalışacağım ocakta. Ama olayın etkisinden kurtulmam lazım” dedi. Sığınmacılar için toplanan yardımları satmışlar ŞANLIURFA (DHA) İnsani Yardım Vakfı (İHH) tarafından Gaziantep’te toplanan 950 koliden oluşan 52 bin lira değerindeki 20 ton gıda, geçen pazartesi günü Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Suriyeli sığınmacılara gönderilmek üzere evden eve taşımacılık yapan bir nakliye firmasına teslim edildi. Firmanın görevlendirdiği kamyon şoförü Abdurrazzak A., iddiaya göre 700 lira taşıma bedeli karşılığında İHH görevlilerinden teslim aldığı gıda kolileriyle kayıplara karıştı. Birçok kentteki nakliye firmalarının depolarına baskın yapan polis, önceki akşam saatlerinde Şanlıurfa’nın Direkli Mahallesi’ndeki bir depoda piyasa değerinin altında bir fiyatla gıda satıldığı bilgisine ulaştı. Depoya baskın yapan Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, üzerinde İHH logoları bulunan 20 ton gıdayı ele geçirdi. Ekipler, yardım kolilerini sattığı ileri sürülen Fethi S. ve Ahmet Y.’yi gözaltına aldı, kamyon şoförü Abdurazzak A. ile Ahmet Ç.’nin yakalanması için çalışma başlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle