28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan’ın konuşmaları, ‘anlıyoruz’ dediği karşıtlarına ayrımcı, ötekileştirici, ağır ifadelerle dolu 7 Biz bunları anladık İçki içene ‘alkolik’, Cumhuriyetin kurucularına ‘iki ayyaş’, İzmirlilere ‘gâvur’, heykele ‘ucube’ diyen, Berkin Elvan’ın annesini mitinglerde yuhalatan Erdoğan, katıldığı son AKP kongresinde “Yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi anlıyoruz. Siz de bizi anlayın” dedi. SİNAN TARTANOĞLU Che Fece... İnsanın kimi zaman canı sıkılır; işte birileri sözünü inkâr ediyor, işte biri gece ile gündüzü birbirine karıştırmış, unutmuş ne yediğini dün gece. Ne yaparsınız o zaman? Yapılacak en iyi iş bana sorarsanız şiir okumak, şifrelerini çözmektir. Ya da eski kitapları karıştırmak. Bu can sıkıntısını herkes bilir, tanır ya, en fazla sürgünler bilir. O tuhaf diyarlarda yaşarken, ille de kendi eski kentlerine dönme arzusu, hasretiyle yanıp tutuşurlar. Biraz nostalji, biraz romantizmdir. Ama daha çok gerçek bir acıdır. Ben bu acıyı, sıkıntıyı bilirim; yaşadığım için bilirim Kavafis’in o ünlü “Kent” şiirini bilmeyen sürgün de sürgün değildir zaten; bilincine varamamıştır yaşadığı günlerin. “Dedin, ‘bir başka ülkeye bir başka denize gideceğim...’” HHH Bu dilek bir bölümüyse şiirin, ozanın yanıtı ikinci bölümde acı bir su gibi içinize akacaktır: “Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın / Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda / dolaşacaksın. / Aynı mahallede yaşlanacaksın...” Bu şiiri Batı’nın o modern, ama bana her nedense sevimsiz gelen kentlerinde her okuyuşumda, ben de artık o “hayatıma kıydığım” kente bir an önce geri dönmek isterdim. Döndüm sonra. Kentin ihtiyar ozanına Lawrence Durrel’ın İskenderiye Dörtlüsü’nü okurken rastlamıştım. Sonra bir yerlerden bulup okudum. Yine canım sıkılıyor ve elim yine o şaire gidiyor. Alova ile Barış Pirhasan’ın çevirdiği Can Yayınları’ndan çıkan Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer’in sayfalarında işte o şiir. Sıkıntımı yenebilmek için esrarengiz ve gizli anlamlar taşıdığına inandığım şiiri arayıp buldum sonra. HHH “CHE FECE... IL GRAN RIFIUTO” adlı olanıdır. Kitabın 24. sayfasında öyle sessiz, iddiasız durur gibidir. Bense kendi küçük aklımla ona öyle büyük anlamlar yükledim ki, haklı bulursunuz ya da bulmaz, “ne ilgisi var” dersiniz, bilmem artık. “Evet”le “Hayır”ın böyle bir ilişkisinin, macerasının olduğunu bilseydim de ben anlatsaydım keşke, diye de geçirdim içimden; biraz utandım, biraz “ne cüret” diye kızdım kendime. Ama siz boş verin beni de Alova’nın çevirdiği bu şiire, has şiire bakın şimdi: “Kimileri için bir gün sırası gelir / o büyük Evet’i ya da büyük Hayır’ı demenin / Kim ki Evet’i yanında hazır / hemen belli eder kendini ve der demez / geçer yoluna saygınlığın, kendi inancının / Hayır, diyen pişmanlık duymaz bundan. Bir daha sorulacak olsa / Hayır diyecektir yine. Ve işte Bu hayır /Bu haklı Hayır ezip geçer onu hayatı boyunca.” HHH Bu şiir bana her zaman pek tanıdık, pek ışıklı gelir. Derindir. “Evet” ya da “Hayır” demenin zamanı gelmişse, ben hep “Hayır” demekten yana olduğumdan mı bilmiyorum, ama kitabın içinde hemen ışıldamıştı. Hep bu “Hayır”ın insanı ezip geçen mutluluğunu ve cefasını yaşadığımız için mi onu da bilmiyorum ya, içimden herhalde öyledir diye geçiyor. Çünkü, “Evet”i seçenlerin kendilerini hemen belli ettiklerini çok ve sık gördüm. Onların pohpohlanmaya, dışarıdan gelen saygınlığa eğilimli olduklarını çabucak belli ettiklerini siz de bilmez misiniz? “Evet” demek insanın içini kurutur, boş bir kavala çevirir. Üfle üfle ses çıkmaz ondan. “Hayır”sa eza, cefa, çile çektirir ve yüceltir gökyüzüne ya da içinin derinliğine doğru insanı. Bakıyorum da karanlık çöktükçe sağa sola kaçışıyor arkadaşlar. Yalan gerçeğin sahte kopyası olmuş, sırıtıyor; gerçek kaçmış denize, denizi de yutmuş mu bir yılan. İşte mutlu bir çift olmuş sonunda yalanla yılan. Peki boyun eğmeyin, “Evet” demeyin demiyor mu şair; diyor... Böyledir, böyle olur zaten has şiir... EGE ÜNivErsitEsi eylemine ikinci dava METE KIZIK İZMİR Ege Üniversitesi’nde 22 Mayıs’ta Soma katliamını protesto amacıyla yabancı diller bölümünü işgal eden 38 öğrenci hakkında, ağır ceza mahkemesinin ardından asliye ceza mahkemesinde de dava açıldı. İşgal, Soma maden katliamını kınamak, Berkin Elvan’ın ölümünün birinci yılı ve okuldaki Canan Kulaksız adına düzenlenen alternatif gösteriye rektörlüğün izin vermemesi nedeniyle başlamıştı. Yabancı diller bölümü ek binasında 2 gün süren eylem, güvenlik güçlerinin helikopterli, özel tim baskınıyla sonlandırılmıştı. Operasyon sonucu 38 öğrenci gözaltına alınmıştı. Zanlılar hakkında 16 yıla varan hapis cezalarının istendiği dava, ağır ceza mahkemesinde 14 Ekim’de başlayacak. Olayda yaralanan 4 polis memurunun şikâyeti üzerine, öğrenciler hakkında asliye ceza mahkemesinde de dava açıldığı öğrenildi. “Kamu malına zarar verme” , “Görevi yaptırmamak için direnme” suçlamaları yöneltilen öğrenciler, bunun için de 3 Ekim’de hâkim karşısına çıkacak. Soma ANKARA Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak son kez katıldığı AKP kongresinde, “Yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi anlıyoruz. Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık, ama anlamadınız” dedi. “Yeni Türkiye” söylemi içinde dile getirilen bu tek cümle, “Marjinal”ler, “Çapulcu”lar, “Afedersiniz Ermeni”ler, “edepsiz kadınlar”, “iki ayyaş”, “kızlıerkekli evler”, “gâvur İzmir”, “terörist gazeteciler”, “Twitter” ve muhalefetin tamamında, “Neyi anlamadık” sorusunu akıllara getirdi. Erdoğan’ın uzun iktidarında kendi ağzından “anlanmayanlar” listesi şöyle: 4 Bu sabah bakıyorum bir televizyon kanalında Ankara’da bir polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem. 4 Alkoliktir, içkiyi içiyorsa alkoliktir. Bunun tanımı odur. 4 İki tane ayyaşın yaptığı yasa, sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek, bir vaka, niçin sizler için reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor. 4 Sağa sola çekmeye gerek yok, “ucube” deyimini heykel için kullandım. 4 Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık olarak kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz. 4 Ben Dolmabahçe’de ofisimin önünde, Kadıköy’den gelenlerin durumunu görüyorum. Ama saygı gösteriyorum. Giyimine kuşamına karışmıyorum. 4 Dün yine bir olay oldu İstanbul’da. Neymiş, Berkin Elvan’ı anmak için okullarda törenler düzenleyeceklermiş. Şu hale bak yav. Biz bu ülkede kusura bakmayın her ölüm hadisesinde tören mi düzenleyeceğiz. 4 Biz birkaç çapulcunun yaptıklarını yapmayız. Onlar yakarlar, yıkarlar. 4 Soma’da bir yurttaşın ensesinden tutarak, “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?” deyip tokat attığı görüntüler. 4 Ankara’da bir bulvar açtık. Kimlere rağmen o solculara rağmen. O ateistlere rağmen. Bunlar terörist. 4 Alevilik din mi diye soruluyor. Din değil. İslam içinde bir kurum olarak görünüyor. Net bir tanımı yok. Cemevleri ibadethane değil. İslamda tek ibadethane vardır, cami. 4 Hale bak, çıkıyor milletimin karşısına oy istiyor. Kendisi Zaza, ama benim Kürt kardeşlerimi aldatıyor 4 Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı. 4 Bana ‘Gürcüdür’ diyen oldu. Affedersiniz çok daha çirkin şeylerle “Ermeni” diyen oldu. 4 Böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma. Artistlik yapma. Lan terbiyesizlik yapma. Hadi ananı al git buradan. 4 Orada da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış. Edepsiz bir kadın. Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi diyor. Haddini bil haddini. Öğrencilere açılan soruşturmaların fazlalığı nedeniyle İÜ’deki duyuru panolarında yer kalmadı. Gönenç Hacaloğlu ve Büşra Altunoluk’a da geçen 1 Mayıs’ta “Yolsuz Rektör” yazılı pankartı okulun içine astıkları için soruşturma açılmış. Herkes alkolik Rektörlük, yaz çalışmalarını öğrenci cezalandırmaya ayırarak onlarca öğrenci için soruşturma yürütmüş HAZAL OCAK İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü, öğrencilere yönelik soruşturmalarda yaz döneminde de hız kesmedi. Rektörlük Soma protestosuna katılmak, güvenlik görevlileri tarafından darp edilen öğrencilerle ilgili basın açıklaması yapmak, slogan atmak, yolsuzluğu protesto etmek ve fakülte duvarına izinsiz pankart asma gerekçesiyle 25 öğrenci hakkında onlarca soruşturma açtı. Rektörlüğün açtığı soruşturmaların dışında İktisat Fakültesi Dekanlığı tarafından izinsiz pankart asmak gerekçesiyle ikinci soruşturmaların da açıldığı öğrenciler bulunuyor. Bazı fakültelerin öğrenci işleri panosunda soruşturma ilanı nedeniyle yer bile kalmadı. Kendilerine açılan soruşturmayı tesadüf sonucu öğrenen 4 öğrenci ise savunmalarının ardından 1 dönem uzaklaştırma cezası aldı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri ve Öğrenci Kolektifleri üyeleri 20 yaşındaki Gönenç Hacaloğlu ve Büşra Altunoluk’a da geçen 1 Mayıs’ta “Yolsuz Rektör” yazılı pankartı okulun içine astıkları için soruşturma açılmış. Altunoluk, astıkları pankarttaki ifadeden rektörün rahatsız olduğunu ve pankartın kaldırılmasını istediğini belirterek “Biz de düşünce özgürlüğümüzün bir parçası olduğunu ve pankartı kaldırmayacağımızı söyledik. 2. gün arkadaşlarımıza pankarttan dolayı bir güvenlik ordusu saldırdı. Sadece güvenlik görevlileriyle tartışan öğrencilere değil oradaki bütün öğrencilere soruşturma açmışlar” dedi. Suçlarını bile öğrenemediklerine dikkat çeken Altunoluk, “Diğer arkadaşlarımıza haber vermek istiyoruz. ‘Geldiklerinde öğrenirler’ deniyor. Suçumu bile söylemiyorlar” ifadesini kullandı. Gönenç Hacaloğlu ise 1 öğrenciye 34 tane soruşturma açıldığını belirtti. Hacaloğlu, hukuk fakültesinde okuyan bir arkadaşının Soma protestosundan dolayı kendisine açılan soruşturmayı “tesadüfen” edebiyat fakültesi panosunda gördüğünü belirterek “Bize bildirmediler. Okula ilan olarak astılar. Yaz vakti okula ilan olarak asınca kimsenin haberi olmadı. Soruşturma açıldığını bir şekilde öğrendik. Size ‘tebliğ edilecek’ diyorlar. Gidip kimlik bırakarak zorla öğreniyoruz” diye konuştu. İÜ’de ceza mesaisi Kızlıerkekli ‘Tesadüfen öğrendik’ Berkin Elvan ve annesi AKP’li Yılmaz, türkü nedeniyle sanatçılara hakaretler yağdırdı ODTÜ’lüler, ateistler ‘Eşek sıpası’ çok kızdırdı SİBEL BAHÇETEPE rkü Kızdıran tü yiyin, de Biz çalışak siz ları yatın eşek sıpa li deyin, de n da ız Arkam rı la pa atın eşek sı bu çile, k ce te bi n Bir gü k hile ca ka meydana çı le, bi le bi ti ke le Mem rı. la pa sı satın eşek riyet.com. Türküyü cumhu siniz. ilir eb tr’den dinley AKP Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, CHP’li Arguvan Belediyesi tarafından organize edilen 11. Uluslararası Arguvan Türkü Festivali’nde sahneye çıkan Kutsal Evcimen ve Sinan Güngör’ün birlikte söylediği “Eşek Sıpaları” türküsü üzerine AKP’ye yakın basın yayın organlarında “sanatçı müsveddesi, soytarı, yoncası fazla kaçmış hayvan” gibi açıklamalar yaptı. Şahin’in bu sözleri, halk müziği sanatçıları arasında da tepkilere neden oldu. Kutsal Evcimen ve Sinan Güngör, 2 Ağustos tarihinde Arguvan ilçesinde düzenlenen Türkü Festivali’nde sahne aldı. Burada Âşık Kul Fakir’e (Rıza Karahan) ait “Satın Eşek Sıpaları” adlı türküyü seslendiren sanatçılar, etkinliğin üzerinden 20 gün geçtikten sonra AKP’li Şahin’in eleştiri oklarının hedefine oturdu. Şahin’in ağır hakaretlerinin ardından halk müziği sanatçısı Tolga Sağ, Pınar Aydınlar, Vedat Gündoğdu gibi çok sayıda sanatçı da sosyal paylaşım siteleri üzerinden Şahin’i kınayan açıklamalar yaptılar. Yaşananları gazetemize değerlendiren sanatçı Kutsal Evcimen, Satın Eşek Sıpaları adlı bu türkünün 2530 yıllık geçmişinin olduğunu anımsatarak “Her albüm çalışması sırasında eser bakarız, araştırırız, bu türküyü de son albüme koyduk. Taksim Gezi Parkı ve ülkenin yaşadığı sorunlara ışık tutabilmesi amacıyla seçtik. Bu türküyü de birçok konserimizde seslendiriyoruz” dedi. Ülkede yaşanılan olayları yansıtması bakımından sanatçı duruşu gösterdiklerini vurgulayan Evcimen, Şahin’e dava açmaya hazırlandıklarını belirterek, “Bu ülkenin çocukları, Berkin, Ali İsmail, Mehmet Ayvalıtaş ölüyorsa, Gezi Parkı’nda çok sayıda insan çıkan olaylarda yaralandıysa, halen ülkede çok sayıda insan sıkıntı yaşıyorsa bu tür türküler de maalesef tam yerini bulmuş oluyor” diye konuştu. Sami Elvan, kendisini polis diye tanıtan kişiler tarafından telefonla rahatsız edildiklerini söyledi Berkin’in ailesi tehdit ediliyor İstanbul Haber Servisi Gezi Direnişi’nde Okmeydanı’ndaki evinden ekmek almaya giderken polisin attığı gaz bombasının başına gelmesi sonucu 269 gün yoğun bakımda kalan ve yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, 1 haftadır kendisini polis diye tanıtan birileri tarafından telefonla arandığını, hakaretlere maruz kaldığını ve tehdit edildiklerini söyledi. Oğullarını kaybeden Elvan ailesi, bu kez de kimliği meçhul birileri tarafından cep telefonu ile rahatsız edilmelerinden şikâyetçi. Son 1 hafta içinde peş peşe bilinmeyen iki farklı cep telefonu üzerinden rahatsız edilen aile, bunun üzerine Twitter’deki Berkin Elvan adresi üzerinden kendilerini arayan iki cep telefonu numarasını açık bir şekilde yazdı. Elvan ailesi, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya harekete geçmesi için attığı twitte, “0554...52 ve 0536...04 numaralı cep telefonları arayıp kendilerinin polis olduklarını söylüyorlar. @Valimutlu Berkin’i vuran polisler mi?” diye sordu. Baba Sami Elvan, 0554....ve 0536 ile başlayan cep telefonlarından son bir haftadır arandığını ve arayan kişinin aynı kişi olduğunu düşündüğünü söyledi. Elvan, “İlk 536 ile başlayan telefon 1 hafta önce aradı. 554’li numara da iki gün önce aradı. Polis telsizleri sesleri geliyor. ‘Emniyet’ten arıyorum. Adın ne’ diye soruyor. Kendisine diyorum ki ‘Kimsin, neden arıyorsun, niçin arıyorsun?’Bunun üzerine çok büyük hakaretler ve küfürler ediyor, tehdit de ediyor. Telefonu yüzüme kapıyor. Çok hızlı da konuşuyor, bazı dediklerini de anlamıyorsun. Kendisini aradığımda ise telefona ulaşılamıyorum” dedi. Elvan, özetle şunları söyledi: “Be Numara farklı, ses aynı Telsiz sesleri geliyor ni arayan kişi kendisinin polis olduğunu özellikle söyleyince, bizde Twitter hesabından gerekli yerlere bunu iletmek istedik. Konu ile ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Küfür ve hakaretleri beni üzüyor. Ben bugüne kadar kimseye böyle konuşmadım, bunlar zoruma gitti. Neden beni rahatsız ediyorlar, neyin nesidir bilmiyorum. Herkesten de şüphelenebilirim. Benim bugüne kadar hiç düşmanım olmadı ki beni birileri arasın, tehdit etsin, küfürler savursun. İlk kez böyle bir şey ile karşı karşıyayım, o yüzden huzursuz oldum.” TRT Müdürü’nden gazeteci Ahmet Hakan’a hakaret Haber Merkezi TRT Dış Haberler Müdürü Ahmet Hamdi Şişman, kişisel Facebook sayfasında Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a küfür etti. Şişman, “Geri zekâlı i..e” ifadelerini kullandı. TRT Dış Haberler Müdürü Şişman, Ahmet Hakan’ın AKP kongresine yönelik eleştirileri üzerine kişisel Facebook sayfasından küfür içeren ifadeler kullandı. Şişman, “Ahmet Hakan i..esi Atatürkçüleri bir araya gelemeyip tek bir irade ortaya koyamamakla suçluyor. AKP kongresinde tek aday çıkmasını ise eleştiriyor, demokrasi bu değil diyerek. Yesinler senin geri zekali beynini i..e” şeklinde yorum yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle