28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2014 CUMA 12 1 Allah’ın parmağı yok ki... Ona en büyük cezayı verdi. Yalan yere yemin eder duruma soktu: “Atatürk ilke ve inkılaplarına”... “Laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına”... “Tarafsızlık içinde”... “Büyük Türk Milleti huzurunda”... “Namusu ve şerefi üzerine” yemin ettirdi. Yalan en büyük günahlardan... Yalan yere yeminin cezası cehennemin en derinlerinde cayır cayır yanmak! HHH 2 İş bu nedenle.. Asıl dün “Biz bu yola kefen giyerek çıktık!” demeliydi. Belli ki unuttu. Ama vatandaş unutmamış. Müjdeyi internetten yayıyordu: “Ateşe dayanıklı kefen icat edildi!”. CHP lideri Kılıçdaroğlu bir jest yapmalıdır. Mutlaka bir diyalog kapısı açmalı. İlk fırsatta bu “ilahi icadı” bir AKP bayrağına sararak, ama ayakkabı kutusuna falan koymaya tenezzül etmeden, “Seçilmiş 1. Cumhurbaşkanı”na armağan etmelidir. HHH 3 Dün de dahil, sabah akşam aynı vurgu: “Halkın seçtiği!” “Seçilmiş 1. Cumhurbaşkanı!” Buna TRT işgüzarca bir zevzeklik daha ekledi: “Reisi Cumhur!” Belli ki “Başkan” lafı kesmiyor. “Seçilmiş 1. Reisicumhur” demelerindeki niyet açık: Halkın gözünde Atatürk dahil Oysa içtüzük, alkışlayan, gösteri yapan izleyicilerin uyarılıp dışarı atılmasını emrediyor. Ama Başkan’dan çıt çıkmadı. Devir: “Halin icabı varsa... Papyon da takarım, haşema da giyerim!” devri! HHH 9 Dünün en hazin sahnesi, “Yargı bir avuç haşhaşiye bırakılamaz!” diyen Erdoğan’ın yemin törenine, Yargıtaycıların bu sözü yutup katılmış olmalarıydı. “Haşhaşi” sözcüğüne (hakaretine) ideolojik veya tarihi muhteva kazandırma gayreti beyhude. Haşhaşi düpedüz “esrarkeş” demek. Yargıtaycıların arasından keşke bir yiğit çıksaydı da hamamın namusunu kurtarsaydı. Bir “cigaralık” yakıp kürsüye doğru üfleyebilseydi. Hem adaletten hâlâ umudunu kesmeme eğilimindeki halkın gözüne girerdi hem de doğrulanmış olacağı için bizzat Erdoğan’ın kalbini kazanmış olurdu. Ne yazık ki Yüce Yargı o fırsatı kaçırdı! 10 Tayyip Bey ise Cumhurbaşkanı olarak “sorumsuz” olduğunu, “sorumsuzca konuşacağını” daha ilk günden kanıtlamış oldu. Bilindiği üzere Türk Ceza Yasası, cumhurbaşkanına hakaret edene özel bir madde ile 4 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Ama cumhurbaşkanının hakaret etmesi halinde kendisine ne ceza verileceği düzenlenmemiş. Çünkü Meclis, halkın başına böyle bir cumhurbaşkanı gelebileceğini düşünememiş. Yani yasa da boşluk var. Erdoğan bu boşluğu belli ki tepe tepe kullanacak. İlk kurban Yargıtay. Geçmiş olsun! Belediyeden baskın Kısırkaya Plajı yıkılıyor Haber Merkezi Sarıyer Kısırkaya Plajı’ndaki binalar İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılmaya başlandı. Yıkım çalışması nedeniyle dün sabah plaja, yıkım ekibi ve güvenlik amacıyla Çevik Kuvvet polisi sevk edilirken; yurttaşlar, Kısırkaya Plajı’nın önlem alınarak halkın yararına sunulmasının yerine, yıkılmasına bir anlam veremediklerini belirttiler. Milli Emlak’e ait olan plajın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredildiği, Bakanlığın da plajı özel bir madencilik şirketine kiraya verdiği ileri sürüldü. Kısırkaya’nın Gümüşdere’deki tarım arazileriyle birlikte kentsel yerleşim alanı olarak geniş kapsamlı imara açılacağı ifade ediliyor. ‘Seçilmiş 1. Cumhurbaşkanı’ İçin Seçilmiş 10 Not... daha öncekilerin “meşruiyetleri” ve “konumlarını” zayıflatmak! “1. Cumhurbaşkanı” vurgusu ise Mustafa Kemal Atatürk “mukallitliği”! HHH 4 CHP’li Engin Altay’ın, “Madem çiğniyorsunuz. Alın çiğneyin!” diyerek TBMM Başkanı’na, “Anayasa ve TBMM İçtüzüğü” fırlatması biraz nezaketsiz görünse de AKP’ye övünme vesilesi sağladı. Böylece, “Mali piyasaların” sağlamlığı bir kez daha kanıtlandı! HHH 5 Beş yıl önce Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla “TBMM Muhafız Taburu” lağv edilmişti. Bu tabur, Meclis’in aslında Kurtuluş Savaşı’nın karargâhı olmasının simgesiydi. Taburun yerine “kırmızı şeritli operet generali” kılıklı polisler görevlendirildi. Tören kapılarını şimdi Mehmetçik yerine bu cicili bicili polisler bekliyor. HHH 6 Nedense dün bu süslü polis ekipleri ortalıktan çekildi. Yerlerini dışarıdan getirilen Askeri Kıt’a aldı. Çünkü Erdoğan kendisini “Başkomutan” olarak görüyor göstermek istiyor. HHH 7 Oysa anayasaya göre “Başkomutanlık Yetkisi ve Sıfatı” Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin. Eski Başkanvekillerinden Hasan Korkmazcan, “Başkomutanlık görevi yetkisi Büyük Meclisimizin” diyor. Ve ekliyor: “Cumhurbaşkanı’nın yetkisi Türk Silahlı Kuvvetleri adına ‘temsili’ bir görev o kadar. Açın anayasayı okuyun!” HHH 8 TBMM İçtüzüğü de anayasa gibi: Biraz paspas, biraz çiklet! Dün isteyenin istediği gibi çiğnediğine bir kez daha tanık olundu. TBMM’yi dolduran izleyiciler alkışlayarak, yaşa var ol diyerek ve CHP’ye de yuh çekerek içtüzüğe paspas muamelesi çektiler. Frakı ve pörsük papyonu ile içtüzüğe derin sadakatini kanıtlamış Meclis Başkanımızdan ise en küçük bir uyarı almadılar. Emine Hanım’ın isteğiydi! Cumhuriyet, Sarıyer’deki Kuzey Ormanları’nı barındıran Gümüşdere ve Kısırkaya bölgesinin bir yakınlarının iflas etmemesi için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın isteğiyle imara açıldığını kamuoyuna duyurmuştu. Yasal dinleme kaydı bölgenin imara açılmasını Emine Erdoğan’ın istediğini belgeliyordu. nHaber Merkezi Siirt’te 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan baraj faciası ile gündeme gelen Botan Çayı’na giren 12 yaşındaki Orgeneral Salih Omurtak Ortaokulu öğrencisi A.B. boğuldu. Ailesiyle Billoris Kaplıcası mevkisine gelip piknik yapan A.B.’nin çayda akıntıya kapıldığı bildirildi. Malatya Battalgazi’de Orduzu Mahallesi Vaizpınarı mevkisinde 1,5 yaşındaki B.B., evlerinin önündeki su kanalında boğuldu. Botan’da bir facia daha KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Ailelerden suç duyurusu ‘Kutsal Aile’! Geçen cumartesi günü, Beşiktaş’taki “Sessiz Çığlık” eyleminin “100.” haftasıydı; sanırım alanda “500” kişiydik. “Yargı”nın dolaysiyle ülkemizin kara lekesi olan “kumpas davaları”ndan henüz daha özgürlüğe kavuşamayanlar var; “Askeri Casusluk”tan “altı” komutan, “Zirve Yayınevi”nden iki komutan bir sivil, “Balyoz ve Faili Meçhul”den bir komutan olmak üzere toplam on tutuklu. Adlarını birer birer okuyarak onları da demir parmaklıklar arkasından çıkarıp aramıza aldık; böylece “510” eylemci olduk... Toplantının bitiminde, “Sessiz Çığlığa” desteğini esirgemeyen “Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar”, “3040” adım ötede yapılacak olan ve başını çektiği “Kuzey Ormanları Savunması” eylemine çağırdı hepimizi; ne ki aşırı sıcağın etkisiyle mi yoksa eylemcilerin yaşça en “kıdemli”si olduğumdan mı nedir ara vermeden ikinci bir eyleme katılamadım. Kuşkusuz çok üzüldüm; hele bir gün sonra 25 Ağustos’ta, “Cumhuriyet”in başlığını oluşturan “Aykut Küçükkaya”nın yazısını okuyunca daha da üzüldüm; “Kuzey Ormanları Savunması”na gereken katkıyı veremediğim için; veremediğimiz için. “A. Küçükkaya”nın “Sarıyer’deki “Kuzey Ormanları”nı barındıran Gümüşdere ve Kısırkaya bölgesi, bir yakınlarının iflas etmemesi için “Emine Erdoğan”ın isteğiyle “imara” açılmış!” başlığını okuyunca artık “resmen” ortaya döküldü dedim, “Emine Hanım”ın eşi “Tayyip Bey”in “Bakanlar Kurulu”nda yeri olduğu... Sanırım bakanlığının adı da “Eş Dostun ve Yandaşın Sorunlarını Çözme Bakanlığı”; yalnız bu “eş dost”, “varsıl” olacak ki sorunları çözüldüğünde, verilen uğraşının değerini “tam”(!) anlasın... Bu türden bakanlıklara “Gölge Bakanlık” deniyormuş; ama “Emine Hanım” ınkinin “gölge” yle hiçbir ilgisi yok; dahası “gerçek” (!) bakanlar onun isteğini buyruğunu zamanında yerine getirmezlerse, “eşi “Başbakan” araya gidiyor; “kulaklar” çekiliyor... Bu “özel mi özel bakanlık”ta bir “sorun”un çözülme süreci de şöyle işliyor: Özellikle “iş dünyası”nda sorunu olan “eş dost”, “Emine Hanım”ı arıyor; o da “Özel Kalemi”ne durumu anlatıyor; görevli anında “sorun”un ilgili olduğu “Bakanlığı” arayıp “Emine Hanım”ın isteğini bildiriyor; kısa ve kolay... Bundan sonra “görev” sorunun iletildiği “Bakanlık”ta daha doğrusu “Bakan Bey”de... “Bakan” kendine ulaştırılan, “Emine Hanım”ın çözülmesini istediği “sorun” ile doğrudan doğruya kendisi ilgilenecek; verilen “görev”i kısa bir sürede olumlu bir sonuca vardırmak için canla başla çalışacaktır... Peki; o “eşin dostun”, o “yandaşın” canını sıkan bu “sorun/ sorunlar” nelerdir diye soracak olursanız, bu soruyu yanıtlayan belki de “dört dörtlük” ve en yaygın örneği “imar” dünyasında buluruz; dolaysiyle eski “Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar”ın hakkındaki fezlekesinde yer alan böyle bir örneğe şöyle bir bakalım. Bir yurttaş, “Kuzey Ormanları”nı içeren “Kısırkaya” bölgesini satın almış; “inşaat” yapacak (çünkü satış yapılırken bu konuda kendisine söz verilmiş) ne ki “Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu” geçit vermiyor haklı olarak; öte yandan bu bölge “3. dereceden sit alanı”; “Sit Komisyonu”nun, Sarıyer’de görevli “4. Kurulu” da anlaşılan mızıkçılık yapıyor... Bu “4. Kurul” çok ünlü, bir adı da: “Hasibe Hanım’ların Kurulu!”; bu “Hasibe Hanım”, “Bakan Bayraktar”a göre “zor biri”... Demek ki “sit” alanına inşaat izni vermek istemiyor... “Sorun” denilenler işte bunlar... “Orman”ı, “sit alanı”nı korumak... Bütün bu olup bitenler, günü gününe, dakikası dakikasına o dört bakan için hazırlanan, ama “Meclis’e” getirilemeyen, “halk”tan gizlenen fezlekelerde; o dönemde Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı “Tayyip Erdoğan” ve eşi “Emine Hanım”la birlikte yer alıyor, yadsınamayacak bir biçimde... “1725 Aralık” gününün “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”yla ilgili sorgulanması engellenen “Oğul Bilal” ve “gemicikleri”yle benzer bir biçimde gündeme gelen “Oğul Burak”la, çiklet çiğneyerek, baloncuklar patlatarak tiyatro izleyen “Operasyon”un ertesi günü soluk soluğa “kâğıt kıyma” makinesi arayan “Sümeyye” ve “Esra” kızlarımızla, çevirdiği başarılı işiyle anılan damadımızla, geleceğimizin cumhurbaşkanı “torun”la ve “Emine Sultan”la, “Sultan Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan”la, dün sabah Ankara’nın tepesindeki “Çankaya”da uyandılar... İlgili olanlar bilirler; 16. yüzyılın ünlü ressamı “Michelangelo”nun en tanınmış yapıtıdır. “Kutsal Aile” tablosu; ayrıca günümüz “Batı”sının da “Kutsal Aile”sidir, simgesidir. Bizim de “Kutsal Aile”miz mi oluştu dersiniz? Yarın “Beşiktaş”tayız! nİstanbul Haber Servisi Kumburgaz sahilinden kiraladıkları deniz bisikletiyle açıldıktan sonra kaybolan 4 genci bulmak için devam eden aramalar, dünkü olumsuz hava şartları nedeniyle kıyıda devam etti. 23 Ağustos’ta cesedi bulunan Serdar Demir (25) için dün Yenibosna’daki Aksa Camii’nde tören düzenlendi. Demir’in cenazesi toprağa verilmek üzere Diyarbakır’a gönderildi. Gençlerin aileleri yolcu ihbarını deniz otobüsünün kaptanı dikkate almadığı gerekçesiyle İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. ve diğer yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu. Kadınlar Plaj’ında ‘üstsüz krizi’ nANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’nın AKP’li Büyükşehir Belediyesi’nce Konyaaltı Sarısu Mevkii’nde açılan Kadınlar Plajı’yla ilgili sorun ve tartışmalar bitmiyor. Bu kez de plajda üstsüz güneşlenip denize giren kadınlar, plaj yönetimine şikâyet edildi. Plaj Müdürü Birgül Konuk, “Bu kişiler üstsüz güneşlenebilir ancak denize girerken bikinilerinin üstlerini de kullanmalarını kendilerinden rica ettik” dedi. Plaj işletmeciliğini üstlenen belediyenin şirketi ANET’in Yönetim Kurulu Başkanı Gökalp Dinçmen “Kesinlikle böyle bir şey yok. Plajımızı kullanan kadınlarımız özgür biçimde deniz ve plajdan faydalanıyor” dedi. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com İZMİR (AA) Ege Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, geçen hafta sonu acil sezaryene alınan yabancı uyruklu bir kadının doğumu sağlık personelince gerçekleştirildi. Kadının, doğum sonrasında AIDS’li olduğunu söylemesi üzerine, doğum esnasında üzerlerine plesentanın kanla karışmış suyu sıçrayan 4 sağlık çalışanı panik yaşadı. Yapılan testte kadının AIDS’li olduğu ortaya çıkarken, sağlık çalışanlarının yapılan testleri ise negatif sonuç verdi. Doğumevinde AIDS paniği BULMACA UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Delege. 1 2/ Özsu... 2 Çikolatay3 la yapılan bir tür tatlı. 4 3/ Üstü ka 5 palı ve dört 6 tekerlekli bir at ara 7 bası... Sat8 rançta bir 9 taş. 4/ Yüce, yüksek... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İpekten, sarım 1 İ Ç O Ğ L A N I tırak dallı nakış 2 M A T İ D A R E larla işlenmiş bir 3 R N A B A R R tür beyaz kumaş. 4 A T A B E Y H U 5/ Kavim... ŞöhS A H ret. 6/ Katılmış, 5 H I Y A R A DON İ S ulanmış parça... 6 O E N E K Yemişinden tur 7 R İ N A 8 S İ N AME K İ şu yapılan ve “gebreotu” da 9 F A S H A K İ R denilen bir bitki. 7/ Kumarda kâr ve zararın olmadığını belirtmekte kullanılan sözcük... Bir gıda maddesi. 8/ Afrika kökenli öldürücü bir virüs... Kayak. 9/ Muğla’nın bir ilçesi... Ortaçağ Avrupa feodalizminde bir vasala hizmet karşılığında verilen düzenli gelir kaynağı. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Şeyhin gözetiminde dervişlerin bir araya gelerek toplu zikir yapmaları. 2/ Bodrum ilçesinde, “tabiat parkı” kapsamına alınmış bir koy... Bir gösterme sıfatı. 3/ Hızlı oynanan satranç partileri için kullanılan sözcük... Küçük köy. 4/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Bilecen. 5/ Helyum elementinin simgesi... Bir fasulye cinsi. 6/ Eski dilde su... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 7/ Kazakistan’ın başkenti... Bir nota. 8/ Kenar süsü... Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük. 9/ İlkel.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle