06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2014 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL TİHV raporu Ezidilerin kaygı ve korku içinde olduğunu ortaya koydu GÜNDEM AD de (Ahmet Davutoğlu) hemen son günlerde her sabahını camide başbakanlığı nasip ettiği için Allah’a dua ediyor ve sonra... ... Başbakan’ıyla aynı camide cuma namazını kıldıktan sonra aynı araçla Başbakanlık’a gidiyor. Baş başa vererek, eh artık nasıl da görev alıp açıklayacağı hükümeti birlikte biçimlendiriyorlar. Eski Türkiye’deki şeffaflığın yeni Türkiye’de, yerinde yeller esiyor. Nostaljik takılıyor desinler, umurumda değil... Ben yine eski Türkiye’deki hükümet kuruluşlarını kısaca anlatayım. Hani demokrasinin işlemediği günler dediği dönemler var ya; o günlerde örneğin 1965’te Demirel ve daha sonra 1970’lerde Ecevit, hükümetini kurarken günlerce olası bakanları bir bir çağırırlar. Basının izlediği mekânlarda, hükümette şu veya bu görevi vereceğini söyledikten sonra adaya, gelebilmesi olası bakanlıkta neler yapacağını ve yapması gerektiğini konuşur, görüşlerini alırlardı. Aday bakanın söyledikleri bakanlığa atanmasının yolunu açardı. Yeni Türkiye’deki şeffaf olmayan uygulamaya göre, bir bakanlığa, örneğin diyelim ki Ulaştırma’ya gelmesi olası bakan bu göreve atandığından ancak TV’lerde yeni başbakanın kabine listesini okuduğu zaman haberi oluyor. Allah verdi, başbakanım da atadı diye eşinin, anasının duaları arasında yallah bakanlığa gidiyor. İzledinizse AD’yi hangi görevde olursa olsun destekleyeceğini açıklayan pek çokları, tabii hükümete girme olasılığını düşünerek bakan olmayı bekleyenler, AD başbakan ilan edildikten sonra evde telefon başında ellerinde 99’luk tesbih dualarla bekler olacaklar. HHH Fakat bir süre önce Bülent Arınç’ın parti içinde bir de yeniyetmeler hareketinin başladığını açıkladığından beri; şu sıralar hükümet kuruluşunda da partinin yüceleri eskilerle, yeniler dengesi kurma zorluğuyla karşılaştıklarını medya haberlerinden öğreniyoruz. Seçime kadar denge kabinesi kurulacakmış! Partide gençlerle yaşlılar arasında denge arayışları başladı mı, bunun asıl içeriği, AKP’de daha bugünden, muhterem kızıyor ama bölünme işaretleri alınmaya başladı demektir. Ama aman nifak, fitne sokmayın aranıza nasihatlarının daha bugünden çöpe atıldığı, siyasetin doğasına uygun ikiliğin, saflaşmanın başladığı gün gibi aşikâr! Hele giden genel başkan ve başbakan, ne yaparsa yapsın, partiyi hâlâ elinde ve emrinde tuttuğunu sandığı, ne önlem alırsa alsın, borusunu dışarıdan öttürdüğü ve yeniyetmelere yandaş olduğunu açıkça söylemese de duyumsattığından bu ikilik bugün derinden ilerleyebilir, lakin bir gün patlak verecek aşamaya gelebilir. HHH Asıl merak ettiğim, AD’nin başbakan ve genel başkanlığında, Cumhuriyet rejimini Osmanlı’ya devşirilmesini sağlayacak stratejik derinlik icabı restorasyonun ilk uygulamalarının neler olacağı ve kimin başlatacağı... Diyorum ki örneğin bu projenin ilk adımı olarak şehirler arası yollarda benzin istasyonlarıyla kentlerdeki genel tuvaletlerdeki gâvur klozetli tuvaletler derhal yıkılıp kaldırılabilir. Yerine çömelip büyüğünü yaptıktan, vatandaşların malum gereksinmelerini yerine getirdikten sonra, elleriyle oralarını temizlemelerini sağlayacak ibrikli su da bulunacak o tuvaletlerde. Böylece insanlarımıza dedelerinden miras Osmanlı tarzı, adı da değişecek tabii, kapısında kenef yazılacak tuvaletler inşa edilmesi emrini içerecek bir genelge yayımlanabilir. HHH Bu örneğe kimse alınganlık göstermesin lütfen: Zira AD, Stratejik Derinlik kitabında, değişen dünya koşullarında “tarih mekân, kimlik çelişkilerini artık gidermek zorunda olduğumuzu” savunmuyor mu? Şaka yollu verdiğimiz, kitaptaki gibi mekân çelişkilerine son verecek önerinin; düşünmenin henüz yasak olmadığı, yaşadığımız iddia edilen alabildiğine özgür, demokratik süreçte yazılması neden yadırgansın? Kamplar yetersiz MAHMUT ORAL n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY DİYARBAKIR Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Irak’ta IŞİD teröründen kaçarak Türkiye’de Silopi, Cizre ve Midyat’ta oluşturulan kamplara yerleştirilen Ezidilere yönelik bir rapor hazırladı. Raporda, kampların koşullarının yetersiz olduğu, salgın hastalık riskinin olduğu vurgulanırken Ezidilerin, geride kalan yakınlarının ölmüş olma ihtimalini “yok sayma” duygusunda oldukları, kaygı, güvensizlik, çaresizlik, değersiz hissetme, nefret ve öfke, suçluluk içinde oldukları belirtildi. TİHV Bakım Verenlerin Bakımı Projesi aktivistlerinden oluşan bir ekip, Irak’ın Sincar (Şengal) bölgesindeki katliamlar sonrası Türkiye’ye sığınan Ezidilerin durumlarını araştırmak için 1617 Ağustos’ta Silopi, Cizre ve Midyat’ta oluşturulan kamplarda inceleme ve görüşme yaptı. Tespitler özetle şöyle: 4 Cizre’deki kampta kullanılan sularda klorlama gi EZİDİLERE GÖNÜLLÜ DOKTOR YARDIMI İstanbul Haber Servisi KESK, DİSK, TMMOB ve İstanbul Tabip Odası, Toplumsal Afet Platformu, Hevi LGBTİ, Şengal’de Ezidiler’in yaşadığı insanlık dramına karşı yardım kampanyası başlattı. Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Samet Mengüç, Şengal’de IŞİD çetelerinin saldırısının başladığı ilk andan itibaren bölgeye gönderdikleri heyetin tepsitleri doğrultusunda bölgede ve İstanbul’da gönüllü hekim havuzu oluşturduklarını anlattı. Mengüç, Sağlık Bakanlığı’nın, gönüllü hekimlik yapan hekimleri izinli saymasını istedi. İHD İstanbul Şube Yöneticisi Neriman Çelik de ortak yardım kampanyasında yardım merkezleri ve stantlar açacaklarını, bölgedeki yardım merkezleriyle koordineli bir şekilde çalışacaklarını ifade etti. Çelik, İstanbul’da kampanyaya katılmak isteyenlerin yardımlarını KESK İstanbul Şube Merkezleri, TMMOB Karaköy ve Kadıköy Şubesi ile İHD İstanbul Şubesi’ne teslim edebileceklerini açıkladı. bi tedbirler alınmış olmasına rağmen, evlerin önündeki kanalizasyon suyu ve aşırı sıcaklar bulaşıcı hastalık riski oluşturuyor. 4 Soğutucu olmaması nedeniyle günlük yaşam özellikle bebekler ve yaşlılar açısından zorlaşıyor. 4 Ezidi halkının geçmişi katliamlar ve travmatik olaylarla dolu. Bu ağır travma, yıkımı daha da arttırabilir. 4 Fiziksel, sosyal destek sistemlerinin koordinasyonu tek elden yürütülmeli, dü zenli kayıt sistemi oluşturulmalı, var olan maddi ve insan kaynaklarının tespiti, kullanılması ve planlanması sağlanmalı. 4 Ezidi ailelere yönelik bilgi akışı açık, umut içerecek şekilde olmalı. ‘IŞİD’i durdurun’ çığlığı Pek çok ilde düzenlenen protestolarda hilafet ilan eden ‘İslam Devleti’ çetelerinin halklara eziyet etmesine karşın İslam âleminden çıt çıkmadığına dikkat çekildi Yurt Haberleri Servisi Alevi örgütleri, yurdun dört bir yanında IŞİD’in Suriye ve Irak’taki katliamlarını protesto etti. l İSKENDERUN: İskenderun Emek ve Demokrasi Platformu üyelerinin, İskenderun Alevi Kültür Merkezi Cemevi’nde düzenledikleri eylemde platform adına konuşan Hasan Koyuncu, “Kafa kesen, ciğer yiyen, hilafet ilan eden İslam Devleti çetelerinin Türkmenlere, Asurilere, Keldanilere ve Ezidilere karşı yürüttüğü soykırım bir insanlık trajedisine dönüşmüş durumda. Koskaca İslam âleminden çıt çıkmıyor. IŞİD, zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınmak isteyen Türkmenlere, Ezidilere pasaport soruluyor. Hiç kimse Kadınların tecavüze uğramasına, köle gibi satılmasına gözünü kapayamaz. Şengal Dağı’ndaki zulüm karşısında ‘bana ne’ diyemez. Biz Aleviler Ezidi halkının yanındayız” dedi. l ADANA: Bektaşi Federasyonu Bölge Temsilcisi Mikdat Öztürk, “AKP hükümetinin lojistik destek verdiği IŞİD’in Suriye’de ve Irak’ta gerçekleştirdiği katliamlar, soykırıma yol açıyor” dedi. l BURSA: Alevi Bektaşi Dernekleri Platformu üyelerinin Kent Meydanı’nda düzenlediği eylemde konuşan Pir Sultan Şube Başkanı Ali Öztürk, ElKaide uzantısı IŞİD’in önce Suriye’de ardından da Musul ve Irak’ın diğer bölgelerinde gerçekleştirdiği katliamların tüm dünyanın gözü önünde bir soykırıma dönüştüğünü söyledi. l MERSİN: Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi’nde düzenlenen eylemde Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi Sekreteri Deniz Kaplan İduğ, “Ezidilerin ya da Türkmenlerin yaşadıkları acıları kalbimizde hissediyoruz” dedi. Öte yandan Ezidilere su yardımı yapan Munzur Su Üretim Fabrikası, işçilerin greve gitmesi üzerine yardımı durdurmak zorunda kaldı. Şirketin açıklamasında, Rojava ve Ezidi halklarından ve duyarlı kamuoyundan özür dilendi. Gıda İş Sendikası işyeri temsilcisi Ergin Tekin ise, “Yöneticiler tüm çağrılarımızı yanıtsız bıraktı. Şimdi Dersim halkını işçilere karşı örgütleyeceklerini ifade ediyor. Hakkımızı helal etmiyoruz” dedi. Geriye mendili kaldı Cumartesi Anneleri, 491. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek 22 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak’ı andı ve sorumluların yargılanmasını istedi. Babası kaybedildiğinde 6 yaşında olan Serhat Ertak eyleme, annesi Emine Ertak’ın 22 yıldır koynunda sakladığı babasına ait mendille geldi. Serhat Ertak, 2000’e kadar defalarca evlerinin basıldığını, tehdit edildiklerini anlatarak adalet mücadelesinden asla vazgeçmediklerini söyledi. Eyleme mektup gönderen Emine Ertak da, “Devlet mezarı bile çok gördü. Eşimden geriye kalan bir tek mendil” sözleri ile duygularını anlattı. Hasta tutuklu ve hükümlülere dikkat çekilen “F Oturması” eylemlerinin 127. haftasında ise Wilson hastalığı nedeniyle siroza yakalanan Gıyasettin Sevinç’in durumuna dikkat çekildi. günlerinde aylık planlama yaparken bir haftamı ayırıp okumuştum. Kitabı okuyunca Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’nı deyim yerindeyse Düşişleri Bakanlığı’na çevirmesinin ve her alanda batağa saplanmasının rastlantı olmadığını, özel bir eğitimle gerçekleştiğini görüyorsunuz. Davutoğlu kendisini iyi yetiştirmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine ve geleneksel politikalarına karşı ikinci cumhuriyetçileri de gölgede bırakan politikalar, senaryolar üretmiş bir akademisyen siyasetçi. Staretjik Derinlik kitabında sadece ana konulara ayrılan sayfaları aktarmak bile Davutoğlu’nun ana hayal coğrafyasının neresi olduğunu göstermeye yeter. 563 sayfalık kitapta aslan payını Ortadoğu alıyor. 130 safya yani kitabın dörtte biri bu coğrafyaya ayrılmış. Balkanlar 30, Orta Asya 40, Avrupa ise 50 sayfada özetlenmiş. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan Stratejik Derinlik’te Türkiye’nin kuruluş süreci tamamen küçümsenmiş, örneğin 69. sayfada şu saptamaya yer verilmiş: “Uluslararası alanda iddialı bir konum yerine Misakı Milli sanırlarını tercih ettik...” HHH Davutoğlu’nun gerek sözünü ettiğimiz kitabı, gerek son 15 yıllık dilim içinde yazdığı makaleler, gerekse Dışişleri Bakanlığı süreci bir bütün olarak ele alındığında önümüzdeki dönemin yeni maceralarla dolu olacağını söyleyebiliriz. Önümüzdeki 10 aylık dilimde bunları topluma anlatmaya çalışacağız. Zira 2015 genel seçimlerinde bugünkü yapının alacağı sonuç, sonraki 10 yılı biçimlendirecek. Davutoğlu bundan sonra ne yapacak sorusunun kestirme yanıtı şudur: Bugüne kadar yaptığını. Dışişleri Bakanlığı dönemindeki icraatına ilişkin akılda kalan sözlerinden ikisi şu: Komşularla sıfır sorun ve değerli yalnızlık. Birbirini sıfırlayan iki söz! İlki, Türkiye’nin öncelikle etrafında çoğalacağını, tüm komşularla ilişkilerinin en üst düzeye çıkacağını müjdeliyordu. İkincisi ise sorunların hemen hiçbirinin çözülmediğini, aksine yeni krizlerde Türkiye’nin aldığı tavrın komşular dahil kimse tarafından benimsenmediğini itiraf ediyordu. Bu yalnızlık beraberinde Cumhuriyet tarihinde ilk kez Ortadoğu’daki üç önemli ülkede büyükelçimizin olmayışını getirdi. Suriye, İsrail ve Mısır’da artık sıfır sorun değil, sıfır ilişki var. Aslında Irak’la da ilişkilerimizin büyükelçilik düzeyinde olduğu söylenemez. Musul Başkonsolosluğumuz ise hâlâ rehin. HHH Davutoğlu bütün bu mirası arkasında bırakıp Başbakanlık koltuğuna oturacak. Tarihini benimsemediği bir ülkenin iki numaralı koltuğunda görev yapacak. Bir numarasında ise kendisini buraya atayan kişi yani yukarıdaki sürecin ana mimarı var. Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı yaparken aslında Türkiye Cumhuriyeti’ne başka bir ülkenin bakanı gibi bakıyordu. Çünkü bu ülkenin tarihinin dışındaydı. Kafasında başka bir tarih vardı. Son 100 yılı neredeyse yaşanmamış saymak, yeni bir tarih yaratmak istiyordu. O yüzden 26 Şubat 1 Mart 2013 arasında Yeni Şafak gazetesine verdiği seri röportajda şöyle diyordu: “Yüz yıllık parantezi kapatmanın zamanı geldi!” Bugün kendisini o demeci verdiği günden daha güçlü hissedebilir... Gerçekten yüz yıllık parantezi kapatabilir mi? Bunun zamanı geldi mi? Son yüz yıl bir parantez kapatır gibi yok sayılacak basitlikte mi? Bu soruların tümüne yanıtımız şu: Hayır... Türkiye Cumhuriyeti’ni parantez içine alacak kadar küçümseyenler o parantezin içinde kaybolur. Bakmayın bu kör karanlığa... Anadolu’nun gücü bunu da aşar! Ahmet Er şimdi nerede? MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Kayıp yakınları, İHD Diyarbakır Şubesi ile birlikte “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” eylemini 289. kez Diyarbakır Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra MEYADER, Diyar TUHADDER, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, SES, Belediyeİş Sendikası, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, Hakkâri Çukurca’ya bağlı Kurudere köyünde askerlerce gözaltına alınan ve 19 yıldır kendisinden haber alınamayan Hacı Ahmet Er’in akıbeti soruldu. İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, devlet yetkililerine “Arşivleri açın” diye seslendi. “Faili meçhul” cinayetlerde yakınlarını kaybeden Hayriye Doğan, Kürtçe konuşmasında “Kız kardeşimi, oğlumu suçsuz yere öldürdüler. Peşini bırakmayacağım. Bilsinler ki ben Kürdistan anasıyım” dedi. Grev başladı, yardım durdu ‘Lübnan askerleri için Türkiye de devrede’ Dış Haberler Servisi El Kaide’nin Suriye’deki kolu El Nusra Cephesi kaçırdığı Lübnan askerlerinin video görüntülerini yayınlarken serbest bırakılmaları için Türkiye ve Katar’ın devreye girdiği iddia edildi. Lübnan’da yayımlanan Es Safir gazetesinin haberine göre askerlerin bırakılması için arabuluculuk yapan din âlimleri başarısız oldu, Türkiye ve Katar hükümetleri müzakereleri üstlendi. El Nusra Cephesi, Lübnan ordusunun bu ay başında sınırdaki Arsal’da operasyona girişmesi üzerine bölgeden çıkmak durumunda kalmış, Lübnan askerlerini rehin almıştı. Ellerinde 24 Lübnan askeri bulunduğu belirtilen Nusra Cephesi militanları, yayımladıkları videoda dokuz askere yer verdi, askerleri bırakma karşılığında Hizbullah’ın Suriye’den çekilmesini talep etti. Askerler ise ailelerinden Hizbullah’a karşı gösteriler düzenlemesini isterken görülüyor. Arsal bölgesi ve sınırın Suriye tarafında Suriye ordusu ve Hizbullah’ın da dahil olduğu çatışmaların devam ettiği belirtiliyor. ‘Asker muhbirlik için zorladı’ YUSUF ZİYA CANSEVER VAN Van’ın Erciş İlçesi Doluca köyünde yaşayan Ekrem Kaplan, askerlerin kendisini ölümle tehdit ederek muhbirlik ve ajanlık yapmasını istediğini belirterek suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. İHD konuyla ilgili araştırma başlattı. Kaplan’ın avukatı Cemal Demir, 20 Ağustos günü Doluca köyüne giden biri sivil, biri resmi 2 askeri görevlinin, savcılığa çağrıldığı gerekçesiyle Kaplan’ı, Erciş Jandarma Komando Birliği’ne götürerek burada baskıyla yaklaşık 15 saat sorguladığını belirtti. Askerlerin Kaplan’a “örgütle bağlantılı olduğu ve örgüte yardım yataklık yaptığını” zorla kabul ettirmeye çalıştığını ifade eden Demir, “Müvekkilimin bunların asılsız iddialar olduğunu ifade etmiş. Ardından gece yarısında Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edilmiş. Savcılık ise tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk etmiş. Ancak mahkeme delil yetersizliğinden Kaplan’ı serbest bırakmış” dedi. PKK şantiye basıp işçi kaçırdı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Lice ilçesinde terör örgütü PKK’nin kurucularından Mahsum Korkmaz’ın heykelinin kaldırılması ve çıkan olaylarda 1 gencin ölümüyle ilgili başlayan gerginliğin ardından bölgedeki olaylar sürüyor. Bingöl’ün Genç ilçesi Servi beldesinde özel bir firmaya ait karayolu şantiyesi önceki gece bir grup PKK’li tarafından basıldı. Şantiyede çalışanları silah tehdidi ile etkisiz hale getiren PKK’liler 2 iş makinesini ateşe verip yaktı. PKK’liler daha sonra şantiyede çalışan 2 işçiyi de yanlarına alarak kaçırdı. Olayın duyulmasının ardından bölgede operasyon başlatıldı. Adana’nın merkez Seyhan ilçesinde yüzleri maskeli gruplar polislere taş, molotofkokteyl ve havai fişek attı. TOMA ve zırhlı araçlarla müdahalede bulunan polis, gaz bombalarıyla kalabalığı dağıtmaya çalıştı. Müdahaleden kaçan bir grup, trafik uygulamasında bulunan polis otomobiline saldırdı. Araca havai fişek atan grup, polislerin uzaklaşmasını fırsat bilip molotofkokteyl ile aracı ateşe verdi. Kalabalığa müdahalede bulunan bir TOMA, olay yerine gelip, yanan otomobile köpüklü su sıkarak söndürdü. Atılan gaz bombalarından mahalle sakinleri de etkilendi. Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde yüzleri kapalı bir grup, PKK ve Öcalan lehine slogan attı. Gruptan bazı kişiler, sokak başlarındaki MOBESE kameralarını tahrip etti. Sokaklarda barikat kuran gruptakiler, güvenlik güçlerine molotofkokteyli, havai fişek ve taş attı. Güvenlik güçleri de grubu gaz bombaları ve tazyikli su dağıtmaya çalıştı. Hakkâri’de 21 Ağustos’ta jandarma ve Emniyet’in düzenlediği ortak operasyonda 2 çocuğu örgütün dağ kadrosuna götürdüğü belirlenen A.D. gözaltına alındı. Çocuklar F.A. ve Ş.Ç. ailelerine teslim edilirken, A.D. tutuklandı. Çukurca ilçesinde ise 1 PKK’li silahsız ve teçhizatsız olarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Tunceli merkeze bağlı Uzuntarla Köyü yakınlarında ise AKP Tunceli İl Başkanı Erkan Eroğlu’na ait Alçı ocağını basan bir grup PKK’li 3 iş makinesini ateşe verdi. Bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. PYD sınırda ateş açtı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, PKK’nin Suriye’deki kolu olan PYD’nin denetimindeki bir karakoldan çıkan araçtaki iki kişi, sınırda devriye görevi yapan hudut timine 400 metreden hedef gözeterek ateş açtı. Türk askeri, ateşe sert karşılık verince sınırın Suriye tarafındaki kişiler kaçtı. Açıklamaya göre, hudut devriye timine (HDT) Kalaşnikof piyade tüfeğiyle 4 el ateş edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle