06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2014 PAZAR 12 DIŞ HABERLER [email protected] ABD ve İngiltere’de IŞİD’in bileğini bükmek için Esad’a ihtiyaç olacağı görüşü ağırlık kazanıyor Esad’la gizli dirsek teması ABD’nin kurtarma operasyonu BD Genelkurmay Başkanı Dempsey’nin Irak’a hava operasyonunu Suriye’ye de A yayabilecekleri çıkışının ardından Batı’da “Esad’la işbirliği yapmalıyız” sözleri yükseliyor. Independent muhabiri Patrick Cockburn ise işbirliğinin Alman istihbaratı aracılığıyla zaten başladığını öne sürdü. ‘Antakya’daki kaynak ispiyonladı’ Dış Haberler Servisi Amerikalı gazeteci James Foley’in IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kafası kesilerek öldürülmesi hakkında James Foley çarpıcı iddialar ortaya atıldı. ABD’nin rehineleri kurtarmak üzere 4 Temmuz’da Rakka vilayetinin Akrişi köyüne helikopter destekli düzenlediği operasyonun, Antakya’daki bir kaynak tarafından deşifre edildiği için başarısız olduğu öne sürüldü. Amerikan Delta Gücü ve Ürdünlü komandolar da IŞİD’in “Bin Ladin” ismini verdiği kampı yerle bir edip teröristleri öldürdükten sonra çekildi. Reuters’e konuşan bir kaynağa göre, Amerikalı yetkililer Foley’in yerini Antakya’daki görüşmelerin sayesinde tespit etti ancak IŞİD’in örgütteki bir kaynağı durumu haber verince Foley başka bir yere götürüldü. Kaynak, Amerikalıların Antakya’da rehineler hakkında sorular sorarken görüldüğünü ve bu konuda uyarıldıklarını belirtip “Amerikalılar rehineleri arıyordu ve çaresizce her türlü bilginin peşine düştüler. Antakya’da insanlarla görüşüp sorular sordular. Bundan sonra operasyon beklenir hale geldi. IŞİD operasyonu öngörüyordu ve rehinelerin yerini muhtemelen değiştirmiş olmalarının sebebi de bu” ifadelerini kullandı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), bazı gazetecilerin başarısız operasyonu haber alması üzerine olayı açıklamak durumunda kalmıştı. Üç şüpheliden biri Foley’in katili Dış Haberler Servisi İngiliz istihbaratı IŞİD’in kafasını keserek öldürdüğü Abdullah el Ebu Hüseyin Amerikalı gazeteci James Foley’in Abdülbari el Britani Britani celladının peşinde. İngiliz medyasında üç zanlı ortaya çıktı: Londra’dan 23 yaşındaki eski rap şarkıcısı Abdülmacid Abdülbari, Birmingham’dan 20 yaşındaki bilgisayar korsanı Ebu Hüseyin el Britani (gerçek adı Cüneyd Hüseyin) ve Portsmouth’dan Abdullah el Britani. Ebu Hüseyin el Britani’nin hüküm giymiş bir siber korsan olduğu; Abdullah el Britani’nin online ortamda IŞİD’e katılmak isteyenlere rehber bilgiler yayımladığı aktarıldı. The Sun gazetesi de Foley’in celladının Abdülmacid Abdülbari olduğunu ileri sürdü. Bari’nin İngiltere’ye sığınmış Mısırlı militan Adil Abdülbari’nin altı çocuğundan biri olduğu savunuldu. BBC Radio 1’de müzisyenlik yapan Bari’nin annesiyle Londra’nın Maida Vale semtinde 1 milyon pound’luk bir evde yaşarken 2013’te Suriye’ye gittiği vurgulandı. CHP’ye Mektuplar (II) Sorun ‘Omurgasızlık’ Elektronik Yüksek Mühendisi Haluk Taner; “Baykal döneminden beri CHP’ye kerhen oy vermekten bizar olmuş çok sayıda zavallı (!) seçmenden biriyim ben de” diye başladığı satırlarını; “Gerçekten artık ‘Nasıl bir CHP’ sorusunu sormaktan vazgeçmeli ve ‘Nasıl bir sosyal demokrat parti?’ sorusunu sormalıyız” diyerek sürdürüyor, sonra ekliyor: “Seçim dönemlerinde CHP’ye dışardan destek veren çok sayıda gönüllüden biri olarak bu partinin içindeki kaynamayı, hizip kavgalarını az çok görüyorum. En büyük sorun omurgasızlık!” Sorunun derin bir “kimlik” sorunu ve “yapısal” olduğunu düşünen okurlarımızdan Nurhan Işıkseren aynı sebeple; “Çözümün kurultayda olmadığı görülecektir” tespitini yapıyor ve change.org’da (http://chn.ge/1sT55J7) Kılıçdaroğlu’na hitaben yazılan bir bildiri altında başlatılan: “İyi biliyoruz ki, partimizde yönetimsel ve örgütsel ciddi sorunlar var. Kendini iyi yönetemeyen bir partinin ülke yönetiminde başarılı olamayacağı yadsınamaz bir gerçektir. Halkımızın partimize güven duyması, itibar etmesi, iktidara layık görmesi için yönetimsel ve örgütsel sorunlarımız bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Partimizde saydam, demokratik bir düzen istiyoruz. Genel başkan ve merkez yönetim odaklı otoriter, bürokratik yönetim tarzına, örgüt işleyişine… İl ve ilçe seçimlerinde merkez yönetimin belirleyici müdahalesine… Genel başkanın merkez yönetim ve temsil görevlerine seçtiği yandaşlar, uzmanlar, akademisyenler, bürokratlar, seçkinler düzenine… Parti politikalarının örgüt birimlerinde tartışılmadan, üye katkısı alınmadan belirlenmesine itiraz ediyoruz” kampanyasına dikkat çekiyor. Çelik Atlı gene pratik bir yaklaşımla “oy artışı” için, seçmeni yakın markaja almaya odaklanmayı öneriyor: “CHP bizden oy istiyorsa, kapımıza gelecek kardeşim” diyor Çelik Bey, “Kılıçdaroğlu devamlı dolaşıyor, acıya uğrayan tanınmışları tek tek arıyor ama bizim eve gelen yok. Kim gelecek bizim eve; ÖRGÜT. Örgütte kimin kimle yer değiştireceği, kimin ayağının kaydırılacağı hesapları yapılıyor. Türkiye haritası neden sarardı, bunda örgütlerin sorumluluğu yok mu? Neden bu örgütlerden üst yönetimce hesap sorulamıyor. Parti üyeliklerinde AKP’nin 7.5 milyon, CHP’nin 900 bin civarında üyesi olmasının nedenleri nedir? Neden bizim eve seçim zamanı iki defa hatta daha fazla AKP uğruyor da CHP’den haber yok? Neticeten, ‘Kapımıza gelecekler kardeşim’, tabii mahalli örgüt önce partisinin programını okuyacak, içselleştirecek, içi boş terimleri bir kenara bırakarak partisinin internet sitesine girerek yapılan çalışmaları görecek ve bunları bütün Türkiye’de bizim evlere anlatacak...” “Yapısal”, “kimlik” sorunlarını bir yana bırakarak meseleye böyle taban siyasetinden bakan okurlardan Cengiz Akgün; “RTE’nin bu işi Amerikalı danışmanlardan nasıl öğrendiğine biraz kafa yorun” diyor: “Dünya görüşü, kültürü, tahsili bu kadar kısıtlı birini sadece hitabet gücü ile buralara geldiğine filan inanmıyorsunuz herhalde. Bu işi profesyonellerden öğrendi. Bu kamu yoklama şirketlerine harcadığı para çok büyük. Bu seçim taktikleri, ayak oyunlarını kendisinin ya da da yardakçılarının hazırladığını sanmıyorsunuz herhalde. Bastırıp parayı bu konuda profesyonelleri tutuyor. Kılıçdaroğlu’nun danışmanları hâlâ kasaba tüccarı...” Tolga Tanrıkorur benzer biçimde partinin derin ve büyük fikir ayrılıklarına yol açan dağınık kimlik problemlerini sorgulamak yerine doğrudan doğruya “nasıl iktidar oluruz?”a yoğunlaşmayı öneriyor. “Okurunuz olarak sizden ricam şu” diyor Tolga Bey; “Nasıl iktidar oluruzu tartışalım. Cumhuriyet okurları zaten aynı hissiyatı asağı yukarı paylaşıyoruz, bu sebeple aynı şeyleri (RTE ve AKP’si dahil) birbirimize anlatmayalım lakin yöntem konusunda (iktidar olma yöntemi) hep hislerimizi konuştuğumuz için ya bilgisiz ya kaybolmuş durumdayız ve çoğunlukla hemfikir değiliz. Bu sebeple ricam tüm olasılıkları dikkate alarak /alınmasını sağlayarak yöntemi tartışmaya açmanız. Örneğin, sizin de yazılarınızda defalarca değindiğiniz üzere, ki tamamıyla mutabıkım, RTE ve AKP propaganda konusunda epey başarılı ve Türkiye’de propagandanın gücü yadsınamaz. Bu sebeple, mevcut imkânlar dahilinde ne yapılabiliri tartışalım. Bu sayede hem somut koşulların somut tahlilini yapmış, hem yöntemi somuda indirgemiş oluruz. Tabiatıyla birbirleriyle girift ilişki içerisinde olan örgütlenme, finans, uluslararası ilişkiler, lobicilik vs. birçok konuya yöntemi tartışırken disiplin içerisinde değinmek zorundayız…” Gerek 2010 referandumunda, gerek son seçimde, maddi olanaklardan bağımsız biçimde“propagandanın önemini” kavramakta AKP’den bir hayli geride kalan CHP’nin, bu çok büyük açığı üzerinde şahsen epeydir düşünenlerdenim… Vardığım sonuç şu: Siyasi projesini netleştiremeyen bir parti, siyasi propaganda ve seçmen markajında da açıkça tıknefes kalıyor. Bir partinin seçmenlerine kendisini etkin biçimde pazarlayabilmesi ve anlatabilmesi için galiba öncelikle kim (örneğin “laik/postlaik”) olduğunu bilmesi şart. Dış Haberler Servisi ABD’nin Ortadoğu haritasını değiştirmeye kalkışan Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı Irak ve Kürt yönetimine desteğinin kâfi gelmeyeceği, Suriye ile çalışmak zorunda kalacağı görüşleri artarken bunun gizlice başladığı öne sürülüyor. İngiliz Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, ABD’nin Alman istihbarat servisi BND aracılığıyla şimdiden Beşşar Esad yönetimine “örtülü destek” verdiğini öne sürdü. Pentagon Irak’taki IŞİD hedeflerine yeni hava saldırıları düzenlerken IŞİD’in Suriye’ye çekilirse yapılabilecekler tartışılıyor. Batılı uzmanlar, Obama’nın “zor seçeneklerle” karşı karşıya olduğuna dikkati çekerken ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’nin önceki günkü açıklamaları “işaret fişeği” oldu. Dempsey, Pentagon’daki basın toplantısında IŞİD için “Suriye içindeki parçalarına yanıt verilmeden yenilebilirler mi?” diye sorup “Hayır” dedi. Savunma Bakanı Chuck Hagel de “Tüm seçeneklere bakıyoruz” diyerek Suriye’de operasyona açık kapı bıraktı. Başkan Barack Obama, Suriye’de 3.5 yılın sonunda zayıf ve marjinalleşmiş görünen El Kaide’nin kolu El Nusra Cephesi ile Ahrar el Şam ile İslam Cephesi gibi gruplara güvenmezken Esad yönetimi ile işbirliği gündeme düştü. Britanya’nın etkili siyasetçilerinden Parlamento İstihbarat ve Güvenlik Komitesi’nin Başkanı ve eski Dışişleri ve Savunma Bakanı Sir Malcolm Rifkind, geçen hafta Financial Times’a açıkça Esad’la işbirliği yapılması çağrısında bulundu, “IŞİD yok edilmeli. Bazen daha beter birilerinden kurtulmak için beter birileriyle ilişki geliştirirsiniz” dedi. Artan sa ‘Çözüm kurultayda değil’ yıda İngiliz istihbarat analistinin bu görüşü paylaştığı belirtiliyor. Kraliyet Birleşik Hizmetleri Enstitüsü’nden Shashank Joshi, “Suriye’deki IŞİD odadaki fil. Eninde sonunda ABD ve müttefikleri Suriye rejimine dayanmak durumunda kalacak” yorumunu yaptı. En somut iddia ise Independent muhabiri Patrick Cockburn’den geldi. Cockburn, 29 Haziran’da “halifelik” ilan eden IŞİD’in kuzeyde Halep ile Türk sınırı arasında, doğuda İran sınırından 36 kilometre ötede Irak ve Kürt peşmergelerinin geri almaya çalıştıkları Calavla’da ve Halep’in 50 kilometre kadar kuzeyindeki bölgeyi ele geçirdiğine dikkat çekti. Suriye ordusunun Rakka vilayetindeki Tabka hava üssünde IŞİD ile ağır çatışmalara giriştiğini anımsatan Cockburn, bu üssün yitirilmesinin Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep’in düşmesi tehlikesi yarattığını vurguladı. Daha şimdiden Esad yönetimiyle işbirliği yapıldığını öne süren Cockburn, bir kaynağına dayanarak ABD’nin, BND aracılığıyla IŞİD liderlerinin yerlerine dair bilgileri Esad’a ilettiğini, bu sayede Suriye ordusunun uçak ve topçu birliklerinin son dönemde mu haliflerin karargâhları ve liderlerini doğrudan hedef alabildiğini kaydetti. Cockburn’e konuşan ABD’nin eski Riyad Büyükelçisi Chas Freeman da, Dempsey’nin, ABD’nin Irak ve Suriye’de tutarlı bir politika izlemesi gerektiği sözlerini anımsatıp “Dempsey’nin bu sözleri, IŞİD’in karşıtlarıyla, hatta hiç düşünmediklerimizle bile istihbarat paylaşacağımızı ima ediyor olabilir. Ortadoğu’da daha garip şeyler olmuştu” yorumunu yaptı. Cockburn ayrıca “Askeri cephede kilidin Esad’a karşı kararlı duran ve IŞİD dahil cihatçılara 900 kilometrelik sınırı veren Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan olduğuna” dikkat çekerken Türk yetkililerin IŞİD’le ilgili olumsuz retoriklerine karşın ciddi bir adım atmadıklarını belirtti. Freeman da Suriye yahut Suudi Arabistan ile Körfez ülkelerinin yanı sıra İran, Rusya ve Türkiye’nin işbirliği olmadan IŞİD’in tecrit edilemeyeceğini vurguladı. Ancak Cockburn, Suriye ile keskin bir değişimin mümkün olmadığı görüşüne yer verirken bunun ABD ve müttefiklerinin 190 binden fazla Suriyelinin ölümüne yol açan şiddeti meşrulaştırmanın sorumluluğunu üstlenmeleri anlamına geleceği şerhini düştü. ‘Daha garip şeyler olmuştu’ Tabka’da büyük mücadele ‘Oy için kapımıza gelecek!’ Rifkind’in çıkışı ‘Bütünlük’ vurgusu Biden’ın Irak planı: Gevşek federasyon Dış Haberler Servisi ABD yönetimi, Irak’ın gevşek federal sistemle inşası planları yapıyor. 2006’da Irak’ın Sünniler, Kürtler ve Şiiler arasında üçe bölünmesi senaryosunun mimarı Başkan Yardımcısı Joe Biden, Washington Post’daki makalesinde, “işlevsel federalizmin” altını çizdi, “terör tehdidi” altında “derinden bölünmüşlük” yaşayan ülkenin birliği için federal sistemi destekleyeceklerini söyledi. Biden, bütün bölgelerin petrol gelirlerinden eşit pay alacağı ve Irak’ın bütünlüğünü korurken sivil nüfusun korunması amacıyla “Ulusal Muhafızlar” türünden yerel güvenlik yapılanmalarını oluşturacağı bir plandan söz etti. Plan doğrultusunda tarafları “hakiki tavizler” vermeye çağırdı. “Iraklıların yapabileceklerinden fazlasını isteyemeyiz” diyen Biden, Iraklılar bunu başardığında dış müdahalenin dışlanmış olacağını da ekledi. Biden, ABD yönetiminin IŞİD’e karşı desteğini artırmaya hazır olduğunu belirterek, “Bu Irak’ın Amerika’nın ve dünyanın yardımıyla kazanabileceği ve kazanması gereken bir savaştır” dedi. (Fotoğraflar: REUTERS/ AFP) ‘Kasaba tüccarı kafası’ Amerli halkı katliam tehdidi altında yardım bekliyor! Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler (BM) haziran ayından bu yana Bağdat’ın 180 kilometre kuzeyinde, Selahaddin bölgesindeki Amerli kasabasında Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) kuşatması altında yaşam savaşı veren Şii Türkmenler için alarm verdi. Dünya örgütü Şii Türkmenler kurtarılamazlarsa katliam riski bulunduğunu belirtti. Kerkük’ün güneyindeki 20 bin nüfuslu kasabanın sakinleri Şii oldukları için IŞİD tarafından “dinden dönmüş” sayılıyor ve hedef alınıyor. Gençleri ellerindeki az sayıda silahla IŞİD’e direniyor. BBC Türkçe’ye konuşan Amerlili Doktor Ali Elbayati, “Musul saldırısından sonra Amerli’nin çevresindeki bütün Türkmen köyleri IŞİD’in eline geçti. İnsanları öldürüp cesetlerini görülsün diye köylerin dışına attılar” bilgisini verdi. Elbayati ekledi: “70 gündür direniyoruz. Elektriğimiz yok, suyumuz akmıyor. Sadece tuzlu su var, o da ishal ve diğer hastalıklara yol açıyor. Kuşatma başladığından bu yana yaşlı ve hasta 50’yi aşkın kişiyi kaybettik. Susuzluk ve hastalıktan ölenler arasında çocuklar da var.” Sincar (Şengal) Dağı’nda mahsur kalan Musul’un batısındaki Telafer’den kaçanlar canlarını kurtardı, Bağdat’ın 180 kilometre kuzeyindeki Amerli kasabasındaki 20 bin Şii Türkmen ise hayatta kalma mücadelesi veriyor. BM, sonunda IŞİD kuşatması altındaki kasabada yaşayan sivillerin ‘katliamla karşı karşıya oldukları’ ikazını yaptı. ‘Kaybolmuş durumdayız’ Ezidileri kurtarmak için yapılanın benzeri bir operasyon Amerli için düşünülmüyor. Irak askeri helikopterlerinin günde en fazla bir kere kasabaya taşıdığı yardımlar da yetmiyor. Helikopterlerle en fazla 30 kişi kasaba dışına çıkartılabiliyor. Kasabanın savunulmasını ise halk üstlenmiş. Nihat “Asker yok aramızda. Kendimizi ve toprağımızı korumak için savaşıyoruz” diyor. Savunma güçleri arasında Nihat’ın 13 yaşındaki oğlu da var. “Oğlumun savaşması beni korkutuyor mu?” diye sorup yanıtlıyor, “Hayır, onunla gurur duyuyorum. Biz anne babalar çocuklarımızın da bu savaşa katkıda bulunmasından gururluyuz. Bu da bizim cihadımız. IŞİD’ciler Allahsız ve merhametsiz insanlar. Gerçek şu ki, Amerli halkının fazla seçeneği de yok.” “İnsani bir felaketle karşı karşıyayız” diyor doktor Elbayati, haykırıyor: “20 bin Amerlili ölümle savaşıyor. Üç günde bir yemek yiyebilen çocuklar var. Durumu anlatabilmem imkânsız. Ne diyeceğimi bilemiyorum.” Amerli Sünni grupların şiddetiyle ilk kez karşılaşmıyor. 2007’de El Kaide’nin bir kamyona yüklediği patlayıcılarla Amerli halkı 159 insanını kaybetmiş, 350 kişi yaralanmıştı. O yüzden Amerlililer şiddeti ve sevdiklerini yitirmenin anlamını iyi biliyor. 13 yaşında savaşçı İsrail 13 katlı apartmanı vurdu: 17 yaralı Dış Haberler Servisi Mısır, İsrail ile Filistinlileri ucu açık ateşkes görüşmeleri için yeniden masaya çağırırken şiddet dinmiyor. Dün İsrail’in Gazze’nin merkezine saldırısında 13 katlı yüksek bir apartman yerle yeksan oldu. Dördü çocuk en az 17 kişi yaralandı. İsrail ordusu binanın Hamas’ın komuta merkezi olduğunu öne sürdü. Filistinliler ise binada 44 ailenin oturmakta olduğunu aktardı. Hamas ise Filistin Yönetimi’nin İsrail’i savaş suçlarından ötürü Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyacak olan metne imzasını koydu. Irak’ın dört bir yanı yangın yeri Irak ve Kürt güçleri, IŞİD’e karşı ABD hava saldırısı altında kara harekâtını sürdürürken, dün ülke yine yangın yerine döndü. Bağdat ve Kerkük’de patlayan bombalar en az 30 can aldı. Kerkük’te iki bomba kentin ticari merkezinde patladı, en az 21 kişi öldü, 118 kişi yaralandı. Bağdat’ta bir intihar saldırganı bomba yüklü araçla Karrada bölgesindeki istihbarat merkezi önünde saldırı düzenledi, 9 kişi öldü, 24 kişi yaralandı. Erbil’de de Kerkük yolu üzerindeki teknik okul havaya uçuruldu. Patlama sonucunda yaralananlar oldu. Sünnilerin Diyala bölgesinde bir camide önceki gün 70 kişi yaşamını yitirmişti. Amerikan şiddeti ABD’nin Missouri eyaletinin St. Louis kentindeki Ferguson semtinde polisin 18 yaşındaki Afro Amerikalı Michael Brown’ı öldürmesiyle patlayan isyanı izlerken darp edilerek gözaltına alınan AA muhabiriyle ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Fotoğraf, ölümle tehdit edilen Bilal Şaşmaz’ın nasıl darp edilerek gözaltına alındığını gösteriyor. Şaşmaz’ı tehdit eden polis açığa alınmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle