07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Düzeltme örgütü İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı Can Dündar’ın 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili “Arkadaş’ın babası” başlıklı yazı dizisine gelen “cevap ve düzeltme” metinleri avukat isimleri farklı olsa da tek bir elden çıkmış. Soruşturma dosyasındaki şüpheliler Bilal Erdoğan ile Yasin el Kadı, Usame Kutub, Cengiz Aktürk, Abdulkerim Çay’ın avukatlarının yazı dizisiyle ilgili gazetemize gönderdikleri cevap ve düzeltme metinleri aynı gün (13 Ağustos 2014) Bakırköy 40. Noterliği’nden gönderilmiş. Düzeltme metinlerinin ortak özelliği ise “kopyalayapıştır” cümlelerden oluşması. İnternete düşen ses kayıtları ve polis fezlekelerine göre Etiler Polis Okulu arazisinin ihale yapılmadan ve projenin maketi hazırlanarak arazinin devrinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı Bosphorus 360 şirketinin gizli ortağı olduğu iddia edilen 12. Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile diğer şüphelilerin avukatları Dündar’ın yazı dizisiyle ilgili “aynı gün, aynı noterlikten, aynı cümlelerle” cevap ve düzeltme metinleri gönderdi. 13. Ağustos 2014 tarihinde Bakırköy 40. Noterliği’nden gazetemize gönderilen ve Bilal Erdoğan’ın avukatı ile diğer şüphelilerin avukatlarının kaleme aldıkları cevap ve düzeltme metinleri büyük Can Dündar’ın ‘Arkadaş’ın Babası’ başlıklı yazı dizisine şüphelilerin avukatları ‘aynı gün, aynı noterlikten, aynı cümlelerle’ cevap ve düzeltme metinleri gönderdi Bir Yazının Analizi Yazılarımızda söylediklerimizin yanı sıra açıkça söyleyemeyip ya da söylemek istemeyip üstü örtülü ve kimi kez belki farkında olmaksızın söylediğimiz şeyler de vardır. Bunlar söyleyiş biçimimiz, vurgularımız, tonlamalarımız, seçtiğimiz sözcüklerde kendini ele verir. Bu yazıda ben, bir önyargım olmaksızın, sadece söz konusu yazının bende uyandırdığı izlenimlerle, “Tırmık” köşesinde yıllar sonra yeniden yazmaya başlayan Aydın Engin’in 17 Ağustos tarihinde yayınlanan “Yılmaz Özdil’i Savunmak” başlıklı yazısını böyle bir açıdan irdelemek istiyorum... Başlıktan başlayalım... Fiilin mastar olarak kullanıldığı cümleler, bunu izleyecek cümlelere açık kapı bırakır... Okura yazarın ne söyleyeceğini merak ettirir. Nitekim söz konusu yazının başlığı ilk cümle olarak bir kez daha kullanıldığında bir ünlem işareti ve birkaç noktayla sonuçlanıyor... Böylece yazarın savunmaktan söz edeceği şey konusunda bir iç tartışmadan, soru işaretlerinden geçtiğini duyumsuyorsunuz... Bir sonraki cümleyle sürdürelim: “Bu, meslek ahlakımızın da düşünce özgürlüğünün de ertelenemez bir gereğidir...” “Ertelenemez gerek” ne demek? Bu sözcük, içeriğinde tam tersini, ertelenebilir olma olasılığını da barındırır... Böylece de sanki üstünkörü, içtenlikle duyumsanmaksızın, bir klişe gibi kullanıldığını düşündürüyor... Zaten ardından gelen paragrafın son satırında, bu gerekliliğin “mesleğimizin olmazsa olmaz ilkelerine sahip çıkmak” olduğu söylenmekle, yazar bir bakıma kendini tashih etmekte, amacı biraz daha kesinlik vurgusu kazanmaktadır... HHH Şimdi, yeri geldikçe söyleyiş biçimine yeniden değinmek üzere, içerik konusuna geçelim... Aydın Engin, Yılmaz Özdil’den hemen her konuda zıt bir konumda bulunduğunu söylüyor... Bu elbette onun hakkıdır. Fakat bu “her konu” acaba nelerdir... AKP diktasına karşı çıkan yazarların en ön sırasında yer alan bir yazara “hemen her konuda zıt konumda” yer alarak acaba nasıl Cumhuriyet yazarı olunuyor? Arkadan gelen bir paragrafı hem içerik hem biçem bakımından irdelemeye çalışarak yazımızı sürdürelim: “AKP elebaşılarının medyayı iyiden iyiye dikensiz gül bahçesine çevirmek için kolları sıvayıp pervasızca harekete geçtiği, Başbakan’ın miting meydanlarında medya gruplarına tehditler savurduğu, çok bilir ve anlarmış gibi medyanın nasıl olması üstüne inciler yumurtladığı şu günlerde.....” Allah Allah!.. Bütün bunlar şu günlerde mi oluyor?.. Siyahla belirginleştirdiğim, baştan aşağı klişe, zorlama sözler, şablon deyimler... Ve paragraf sonundaki şu cümle parçasına bakalım: “Başbakan’ın ... çok bilir ve anlarmış gibi medyanın nasıl olması üstüne inciler yumurtladığı...” Yani, “bilse ve anlasa”, karışmaya hakkı olacak.... İnciler yumurtluyormuş.... Aydın Engin kusura bakmasın, ona yazarlık öğretmek elbette haddim değil... Ve bu irdelemeleri en iyi anlayacak kişilerin başında da kendisinin geleceğinden kuşku duymam...… Fakat bunlar zorlama, hafifletici, hafife alıcı laflardır. Diktatör inci yumurtlamaz. Böyle ifadeler, tehdidin, baskının, faşizmin vahametini azaltır, küçük gösterir... Yazar arkadaşımız AKP diktasından söz ederken, anlatımındaki, seçtiği sözcüklerdeki, deyimlerdeki, vurgulardaki hoşgörüyü, “müsamaha”yı, işine son verilen meslektaşından esirgiyor... Ona göre Yılmaz Özdil, “ırkçılık sınırında, aşırı faşizan tınılar taşıyan çok yazı yazmış” biridir... Ağır suçlamadan, Yılmaz Özdil’e kapılarını açan “Sözcü” gazetesi de payına düşeni alıyor... “Yakışır”mış.... Yani, “ırkçılık sınırında, aşırı faşizan yazılar yazan” yazara gel bizde yaz demek, “Sözcü”ye yakışıyormuş... Eleştiri başka, hakaret sınırında yazmak başkadır... AKP diktasına en ağır, en tutarlı, en cesur eleştirileri yapan seçkin yazarların yer aldığı ve yüz binlerce okuru arasında hiç kuşkusuz çok sayıda Cumhuriyet okurunun da bulunduğu bir gazeteyi tek bir sözcükle harcamak, Cumhuriyet yazarına da, gazetenin kendisine de yakışmıyor... Devamını gerekirse başka yazılara bırakıyor, gerek görüyorsa “Tırmık” yazarının yanıtını saygıyla bekliyorum. Etiler iddiası neydi? Etiler’in tek boş arazisi olan ve piyasa değerinin 1 milyar doların üzerinde olduğu Etiler Polis Okulu arazisinin Bilal Erdoğan’ın gizli ortakları arasında olduğu iddia edilen Bosphorus 360 isimli şirkete ihalesiz 460 milyon dolara verilerek devletin yaklaşık 600 milyon dolar zarara uğratıldığı öne sürülüyor. Bosphorus 360 şirketinin ortakları arasında Bilal Erdoğan’ın yanı sıra Yasin el Kadı ve oğlu Muaz Kadı, Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı İlker Aycı, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajans’ından Kalkınma Ajanslarıyla İşbirliği Daire Başkanı Abdülkerim Çay, Suudi İş Adamı Usame Kutub ve tekstilci Cengiz Aktürk’ün de bulunduğu iddia ediliyor. oranda birbirleriyle benzeşiyor. Metinlerde yer yer aynı cümleler kullanılıyor. Cevap ve düzeltme metinlerinde dikkat çeken diğer bir nokta ise Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan, tekstilci işadamı olan ancak Bosphorus 360 şirketinin ortağı olduğu iddia edilen Cengiz Aktürk ile Usame Kutub, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansından Kalkınma Ajanslarıyla İşbirliği Daire Başkanı Abdülkerim Çay, BM’nin uluslararası terör listesinde yer alan Su udi işadamı Yasin el Kadı’nın avukatlarının aynı kişi olması. Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel ile 25 Aralık dosyasının şüphelileri Cengiz Aktürk, Abdülkerim Çay, Yasin El Kadı, Muaz Kadı, Usame Kutub’un avukatı Mustafa Doğan İnal’ın aynı gün aynı noterden gazetemize gönderdikleri cevap ve düzeltme metinlerinin tümü şu paragrafla son buluyor: “Netice olarak bu hakaretlerin gazeteniz ve internet siteniz vasıtasıyla kamuoyuna duyurulması hukuka aykırıdır. Bu köşe yazısı 5187 sayılı Basın Kanunu, basın meslek ve ilkelerine aykırıdır. Adalet ve tarafsızlığa saygılı olma, kişi ya da kuruluşları aşağılayıcı yalan haber yapma veya iftira niteliği taşıyan yayın yapmama, özel amaçlara, hizmet eden ve haksız rekabete yol açan yayın yasağı ilkelerine uygun değildir. Söz konusu hakaret içeren bu köşe yazısı ilgili tüm yasal haklarımızı etkin bir şekilde kullanacağımızı da dikkatlerinize sunarız.” Gül, giderayak savunma ve TSK reformu konusunda dikkat çeken bir rapora imza attı Dönüşümlü komutanlık BARKIN ŞIK ANKARA TSK’ye karşı yargı operasyonlarının başlatıldığı sırada, 26. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ tarafından slogan haline getirilen ve büyük tartışmalara neden olan “Güçlü ordu güçlü Türkiye” sloganı, cumhurbaşkanlığına veda için gün sayan Abdullah Gül’ün kaleminden “Savunma Reformu Raporu”na girdi. Gül, kendi talimatıyla hazırlanan 220 sayfalık raporda, TSK’nin muharip asker sayısının arttırılması gerektiği belirtilirken karargâh yapısının da ABD’deki Pentagon gibi örgütlenmesi istendi. Reformların hayata geçmesinin ise “sivil kapasitenin yetersizliği” nedeniyle zor olduğu belirtildi. MSBGenelkurmay Başkanlığı ilişkisinde kısa vadede radikal bir değişikliğe gitmenin uygun olmayacağı düşünülmektedir. l TSK’nin, Türkiye’nin vizyonuna ve sınırların ötesinden itibaren güvenliğin sağlanması ilkesine uygun biçimde sınır ötesinde askeri varlık bulundurulabilecek şekilde stratejik intikal, üs bölgesi oluşturma gibi yetenekleri kazanması gerekir. l Davaya bakan hâkimlerin yeri değiştirildi, bilirkişi raporu saklandı SK genel müdürlük değil MGK üyelerine, 13 Ağustos’ta takdim edilen raporu, 3’ü sivil, 3’ü asker 6 kişilik ekip hazırladı. 1 yıl süren çalışmaların sonunda ortaya çıkan raporda, siviller tarafından dile getirilen reformlara, raporun yazılış şekli nedeniyle askerlerin mesafeli olduğu gözlendi. Raporun önemli satır başları şunlar: l TSK herhangi bir genel müdürlük değil. Son söz daima sivil otoritede olmakla birlikte Silahlı Kuvvetler’in kendine özgü kuralları ve takdir yetkisi vardır. T l MGK’nin istişari bir yapı olarak devamında yarar görülmektedir. oluşan binadan alır. Üye sayısı ise NATO ülkeleriyle edelliye son verilmeli mukayese edildiğinde fazladır. l Zorunlu askerlik kademeli olarak azaltıll Sivil ve asker işbirliğini esas alan bir felmalı. Dövizli askerlik uygulamasına devam sefeyle bütün muharip görevlerin Genelkuredilmeli, bununla birlikte bedelli askerlik uymay ve kuvvet komutanlıkları bünyesinde, gulamasına ise son verilmeli. savunma yönetimi ile ilgili muharip olmayan l Savunma harcamalarının, Gayri Sagörevlerinse yeniden yapılandırılacak bir safi Yurt İçi Hasıla’ya oranı en az yüzde 2.5’e vunma bakanlığı bünyesinde toplanacağı bir yükseltilmeli. Makine Kimya Endüstrisi Kusavunma teşkilatının hedeflenmesinde fayda rumu da özelleştirilmeli. Güvenlik ve savunmülahaza edilmektedir. ma konuları söz konusu olduğunda “tutuml Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren mevluluk ve verimlilik” gibi ilkeleri sağlıklı işlecut bölgesel güvenlik ortamındaki belirsizliktilemez. TSK bir şirket gibi düşünülemez. ler, risk ve tehditlerin ciddiyeti çerçevesinde, MGK’nin devamında etmeli Raporda, Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması konusunda asker ile sivil arasında ciddi görüş ayrılığı bulunduğu da net bir şekilde okundu. MSB’nin mevcut durumda “tedarik ajansı” gibi algılandığına işaret edilen raporda, bakanlığın mevcut kadro ve teşkilatıyla savunma politikası üretebilecek ve uygulayabilecek, altyapı ve teknik açıdan da TSK’yi harbe hazırlaPentagon, yacak donanıma sahip bulunmaABD’nin Savundığı ifade edildi. Rapordaki diğer ma Bakanlığı ve önerilere şöyle devam edildi: Genelkurmay l Savunma yönetiminin büBaşkanlığı’nın getünlüğü kapsamında MSB, Genel adı. ABD’deki nelkurmay Başkanlığı ve kuvaskeri işlerle ilgivet komutanlıklarını aynı kamli tüm resmi kurumlar, Pentapus içinde toplayacak, ABD vegon kapsamınya Fransa’daki benzer bir fiziksel da ele alınır. Adını mekân oluşturulması üzerinde düWashington’da iç içe geçen beş tane şünülmesi gerekir. Genelkurmay Başkanı’nın da kuvvetler arasınbeşgenden (pentagon, Yunancada da dönüşümlü olarak atanmasının beşgen demektir) düşünülmesi önem arz ediyor. MSB’nin altyapısı yok Erdoğan kendisine armağan edildiği iddia edilen Urla’daki villalarda Köşk seçimleri sonrası kısa bir tatil yaptı. O villalarda kafa karıştıran durum EMRE DÖKER B Abdullah Atay YAŞ kararıyla emekliliğe sevk edilen Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Servet Yörük, komutanlığın Beytepe tesislerinde düzenlenen bir törenle görevini Orgeneral Abdullah Atay’a teslim teslim etti. Tören, basına kapalı olarak öğle saatlerinde gerçekleşti. Jandarmada ‘kapalı’ devir teslim töreni Servet Yörük İZMİR Urla Zeytineli’nde, Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Recep Tayyip Erdoğan’a armağan edildiği ileri sürülen villalar için yapılan SİT derece değişikliğine karşı açılan ikinci ayına giren dava sürecinde iki hâkimin yeri değiştirilirken SİT derece değişikliğine zemin oluşturan bilirkişi raporları da avukatlara verilmedi. Zeytineli Köyü Hacılar Koyu’ndaki kaçak ve ruhsatsız villaların bulunduğu 20 hektarlık arazinin SİT derecesi, 1’den 3’e düşürülmüştü. Villa sahiplerinden Oğuzhan Boyacı’nın, derece değişikliğine zemin oluşturacak rapor hazırlamaları için 4’ü akademisyen toplam 5 kişilik bilirkişi heyetine 130 bin liralık rüşvet verdiği iddiaları, yasal dinlemelere takılmıştı. SİT derece değişikliğinin ortaya çıkması üzerine Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’na bağlı 31 avukat, yürütmeyi durdurma istemiyle geçen haziran ayı sonunda İzmir 2. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Komisyon üyesi avukatlardan Şehrazat Mercan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mahkemeye gönderdiği savunmanın ve SİT derece değişikliğine zemin oluşturan bilirkişi raporunun, aradan 2 ay geçmesine karşın kendilerine verilmediğini söyledi. Adli tatil öncesi biri mahkeme başkanı olmak üzere davaya bakan iki hâkimin farklı yerlere atandığına dikkat çeken Mercan, bu durumun kafalarını karıştırdığını vurgulayarak “Bu atamalar davanın gidişatını nasıl etkileyecek merak ediyoruz” dedi. Erdoğan Ban Kimun ve Putin’le görüştü 17 ve 25 Aralık operasyonlarında mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerde, akademisyenlere 130 bin lira rüşvet verdiği öne sürülen Oğuzhan Boyacı’nın da davaya müdahil olduğunu anlatan Mercan, “Bu durum da henüz avukatlara tebliğ edilmedi. Bu gelişmelerin ardından şu sır gibi saklanan bilirkişi raporuna ulaşmayı umuyoruz. Bakanlığın gönderdiği savunmanın eklerinde bu bilirkişi raporu var mı onu da bilmiyoruz. O rapor olmadan değerlendirme yapılamaz. O rapor davanın gidişatı için çok önemli” diye konuştu. Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından “şaibeli” villalarda birkaç gün tatil yaptığı ortaya çıkmıştı. Boyacı müdahil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Kimun ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’le telefonda görüştü. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Ban’ın, Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasından dolayı tebrik ettiği görüşmede, ağırlık olarak Gazze’deki gelişmeler ele alındı. Erdoğan’ın, Gazze’ye yönelik kısıtlamaların kaldırılması ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanması için Türkiye’nin uluslararası camiayla yakın işbirliğine devam edeceğini vurguladığı öğrenildi. ErdoğanPutin görüşmesinde ise iki ülke arasındaki gündem maddeleri hakkında görüş teatisinde bulunulduğu kaydedildi. Putin’in Erdoğan’a, cumhurbaşkanlığı döneminde ikili ilişkilerin daha da güçleneceğine inandığını söylediği öğrenildi. ŞANLIURFA (DHA) Siverek ilçesinde Sökmen ailesi fertleri, mısır tarlasında 15 yaşındaki Berat Sökmen’ başına sıkılan tek kurşunla öldürülmüş olarak buldu. Sökmen ailesi üyeleri daha önce aralarında arazi anlaşmazlığı nedeniyle husumet bulunan ve cinayeti işlediğini düşündükleri olayı duyunca mahalleyi terk eden Yıldızoğulları ailesine ait 6 ev, 4 traktör ile 1 otomobili ateşe verdi. Siverek’te cinayet gerilimi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle