06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ezidiler, katliam sonucu 34 kişinin hayatını kaybettiği yoldan sınırı geçerek Roboski’ye ulaştı. (Fotoğraflar: MAHMUT ORAL) 9 tabanının da ‘başka bir adayı’ istemediği mesajını dolaylı olarak vermiş oldu. Davutoğlu ‘lideri’ ilan etti Erdoğan’ın konuşmasının ‘Neden Gül’ü Seçmedim...’ Acının başkentinde Ezidilerle kucaklaşma MAHMUT ORAL ROBOSKİ Irak’ta IŞİD saldırılarından kaçan yaklaşık 1500 Ezidi 18 günlük yürüyüşün ardından, 28 Aralık 2011’de savaş uçaklarının bombalaması sonucu 34 kişinin öldürüldüğü 15 No’lu sınır taşından geçerek Roboski’ye ulaştı. Cumhuriyet, katliamdan kaçan Suriyelilerin sınırdan geçişini görüntüledi. Irak’taki IŞİD katliamından kaçan en az 3 bin Ezidi, son 4 gün içerisinde kaçak yollardan sınırdan geçerek Türkiye’ye sığındı. Şırnak sınırında askerlerin engellemesiyle karşılaşan Ezidiler farklı yollar deneyerek Türkiye’ye giriyor. Ezidilerin, sınırı geçtikleri yer ise 34 kişinin hava bombardımanı sonucunda öldürüldüğü Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Kürtçe adı Roboski olan Ortasu köyü. Ezidiler, Roboski’nin yanı sıra Andaç, Ortaköy, Yekmal, Yemişli, Taşdelen, İnceler, Bağcılar ve Hilal ile Şenoba köy ve beldelerine sığınıyor. Katliamın acısını yaşayan bölge halkı ellerindeki tüm imkânlarla katliamdan kaçan Ezidilere sahip çıkmaya çalışıyor. Ortasu Ortaokulu’na erken saatlerde varıyoruz. Okulun avlusuna kurulmuş 6 çadırda, yüzlerce Ezidi oturuyor. Çevreden çocuk sesleri yükseliyor. Bir çadırın arkasına doğru baktığımızda renk renk çocuk kaydırakları görüyoruz. Bu bizi şaşırttığı kadar Ezidi çocuklarını da ne sıralar ve masalar dizilmiş. Daha çok erkekler burada oturuyor. Birçoğunun ellerinde telefonlar var. Fotoğraflar IŞİD saldırısıyla kaçan Ezidilerin dramını ve kaçmakta ne kadar da haklı olduklarını ortaya koyuyor. Bedenden koparılmış kafalar, vücutlara saplanmış onlarca bıçakla boylu boyunca yatan erkek cesetleri, Sincar (Şengal) dağında susuzluktan, açlıktan ölen çocukların resimleri var ellerinde. Daha fazla bakamıyoruz. ‘18 gündür uğraşıyoruz’ Erkekler çadırına dönüyorum. Her meslekten insan var. Öğretmen de hamal da. Bedel Xeyat Hasan adlı öğretmen duygularını “umutsuzluk” olarak açıklıyor. Hasan, pasaportu olduğu halde şaşırtmış gibi görünüyor. “Daha önce kaydıraktan kaydın mı?” diye soruyoruz, “Hiç görmemiştim” deyip oyunlarına geri dönüyorlar. Duvarın yanında okul zamanı öğrencilerin kana kana içtikleri çeşmede, bu kez kadınlı çocuklu Ezidiler birikmiş. Biraz daha ileride odun ateşi ve sebze yıkayan, yemek yapan kadınlar var. Bir başka duvarın dibinde ise leğende çamaşır yıkayan kadın. Görüntülemek istediğimde utanıyor... Derken bir koşuşturma başlıyor. kapıdan gelmek istediğini ancak vize olmadığı için geri çevrildiğini söylüyor. 6 çocuğu, eşi ve yeğeniyle birlikte 18 günden bu yana Türkiye’ye gelmeye çalıştığını belirtiyor. İHH, bir görevli ile birlikte Ezidiler için giysi getirmiş. Ezidiler önce giysilerden ihtiyacı olanları alıyor. Sonra DBP’nin kamp yetkilileri ile İHH görevlileri arasında bir tartışma başlıyor. “İnsanların mağduriyetini, vakfa reklam malzemesi etme” tartışması olduğunu öğreniyoruz. İHH’nin IŞİD’e destek veren açıklamaları olduğu, hatta silah temin ettiği konuşuluyor. Bu gerekçeler, kamp sakinlerinin aldıkları giysileri iade etmelerine yetiyor. Bahçedeki en büyük çadırın içi Elhan Xırto adında 60 yaşındaki kadın, IŞİD tarafından yakalandığını söyleyip eliyle IŞİD militanlarının sakal boyunu gösteriyor: “Xanasor köyündenim. IŞİD geldiğinde ben ve 3’ü erkek, 2’si kadın 6 kişiyi yakalamışlardı. Ezidi olduğumuzu söyleyince, önce erkekleri, sonra da genç 2 kadını silahla öldürdüler. Beni yaşlı olduğum için bıraktılar. Şengal Dağı’na kaçtığımda sonradan öğrendim ki bizim dışımızda 25 kişi daha varmış IŞİD’in elinde. Hiçbiri geri dönmemiş. Topladıkları genç Ezidi kadınları, yıkanmaları ve abdest almaları ve tövbe edip Müslüman olmaları için hamama götürmüşler. Bu kadınlardan 3’ünün banyoda intihar ettiklerini anlattılar. Kutsal topraklarımız IŞİD’den temizlense bile oraya dönmeye korkuyorum. Avrupa’ya gitmek istiyorum” diyor. ‘Kadınlar intihar etti’ Seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisinin kendinden sonraki yeni genel başkan ve başbakan adayını kamuoyuna duyurduğu AKP Genel Merkezi’ndeki konuşmasının satır aralarında gizli mesajlara geçmeden önce, bu açıklamayla anayasayı ihlal ettiğini tarihe not düşmekte yarar var. YSK tarafından 15 Ağustos itibarıyla cumhurbaşkanı seçildiği resmen tescil edilen Erdoğan, anayasa uyarınca partisiyle ilişiği kesilmesi gerekirken dün AKP Genel Merkezi’ne gelerek partisinin iç işlerini düzenlemekle meşguldü. Konuşması ise başbakanlık görevi için neden Ahmet Davutoğlu’nda karar kıldığını açıklamak kadar ve hatta ondan daha ziyade neden Abdullah Gül’ü tercih etmediğini parti tabanı ve kamuoyuna izah amacı taşıyan mesajlarla yüklüydü. İşte Erdoğan’ın konuşmasının şifreleri: 1. “Genel başkan ve başbakan aynı kişi olmazsa sorun çıkıyor. Bunu biz yaşadık” sözleriyle 2002 seçimlerinden hemen sonra Abdullah Gül’ün başbakan, kendisinin ise milletvekili seçilmesine engel yasağı olması nedeniyle AKP Genel Başkanı olduğu dönemin problemli olduğu mesajı verdi. 2. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları nedeniyle hedef aldığı Gülen cemaatine yönelik başlattığı ‘paralel yapı ile topyekun mücadeleye’ sahip çıkılmasını genel başkan tercihinde temel kriterlerin başında gördüğünü vurguladı. 3. Tercihinde yaptığı istişarelerin altını çizerek parti AKP’nin yeni genel başkan ve şifreleri: başbakan adayı Davutoğlu’nun konuşmasında iki önemli vurgu öne çıkıyordu: Erdoğan’ın AKP’nin sadece öncüsü değil ‘lideri’ kalmaya devam edeceğini belirterek sadakat mesajı verdi. Erdoğan’ın ‘partili cumhurbaşkanı’ gibi hareket etmesine razı olduğunu ilk günden ortaya koydu. Erdoğan’ın istediği şekilde Gülen cemaati ile mücadeleyi sürdüreceğini ilan etti. Ortak mesaj: ‘Beraberlik bozulmasın’ Erdoğan ve Davutoğlu’nun konuşmalarının iki ortak noktası vardı: 1. Cemaat ile mücadele kararlılığına yapılan özel vurgu 2. AKP’nin birlik ve beraberliğin korunması temennileri. Erdoğan birkaç kez ‘fitne’ vurgusu, Davutoğlu da ‘Omuz omuza olalım’ çağrısı yaptı. Arınç 8. katta yoktu AKP Genel Merkezi’nin ‘2 katındaki’ konferans salonundan ilk çıkan isim Enerji Bakanı Taner Yıldız oldu. Ardından genel başkan yardımcıları Mehmet Ali Şahin ve Hüseyin Çelik çıktı. Sonra da sırasıyla başbakan yardımcıları Bülent Arınç ve Beşir Atalay. Arınç doğrudan aynı kattaki garaja yöneldi. Arabasına giderken sadece “Sayın Ahmet Davutoğlu’nun adaylığı partimize ve ülkemize hayırlı olacaktır inşallah” demekle yetindi. Arınç ayrıldıktan az sonra Erdoğan ve Davutoğlu yan yana asansöre binerek 8. kattaki genel başkanlık makamına birlikte çıktı. Bakanlar ve genel başkan yardımcılarının büyük çoğunluğu da 8. kattaki ‘kutlamaya’ iştirak etti. BİNALİ YILDIRIM KABİNEYE DÖNÜYOR Erdoğan ve kurmayları 8. katta çay eşliğinde kutlama yaparken alt katlardaki odalarda ‘yeni kabine’ kulisleri çoktan konuşulmaya başlamıştı bile. Önce genel başkanlık için ismi konuşulan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bugün TBMM’de basın toplantısı düzenleyeceği duyuruldu. Herkes birbirine ‘Ne oluyor? Genel Başkan olmadığı için istifa mı?’ diye sormaya başladı. Sonra ‘Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olacakmış’ lafı dolandı kulislerde. Yıldırım’ın yakın çalışma arkadaşlarından biri gecenin ilerleyen saatlerinde toplantının gerekçesini bize şöyle açıkladı: “Kendisine bu süreçte destek verenlere teşekkür ve Ahmet Davutoğlu’na da tam destek açıklaması yapacak.” Kurmaylarının beklentisine bakılırsa bugünkü destek açıklamasının ardından Yıldırım’a ‘Başbakan Yardımcılığı’ önerisinin gitmesi kaçınılmaz gözüküyor. Yeni kabinede koltuk bekleyen bir diğer isim ise genel başkan yardımcılarından Numan Kurtulmuş. Ekonomi hocası olan Kurtulmuş’un kendi uzmanlık alanı ile ilgili bir bakanlığın yanı sıra Dışişleri Bakanlığı görevine de kaydırılabileceği iddiası konuşuluyor. Dışişleri Bakanlığı için ismi ağırlıklı olarak geçen bir diğer isim ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ise ekonomi yönetimindeki yerini koruması bekleniyor. Molotoflu provokasyon İSKENDERUN / KAYSERİ (Cumhuriyet) Hatay’ın İskenderun ilçesinde 14 yaşındaki Suriyeli bir çocuğun aynı mahallede oturan 8 yaşındaki bir erkek çocuğa tecavüz ettiği söylentisi Suriyelilere yönelik linç kampanyasına dönüştü. Çocuğun tecavüze uğradığına dair bulguya rastlanmamasına karşın Suriyeli B.S tutuklanırken gerginlik çevre mahallelere de sıçradı. Birçok mahallede “Suriyelileri istemiyoruz” yürüyüşleri yapılırken, Numune Parkı’nda 17 yaşındaki bir çocuk elinde molotofkokteyliyle yakalandı. Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde ise önceki gece Suriyeli ve Türk iki çocuğun tartışması üzerine Türk çocuğun ailesi ve mahalle sakinleri Suriyeli vatandaşların kaldığı sokağa yürüdü. Manhallede geniş güvenlik önlemleri alındı. ANTAKYA’DA VAHŞET ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şırnak/ Uludere Beyaz Tepe Üs Bölgesi’ndeki askeri unsurların, Irak’taki IŞİD saldırıları nedeniyle kaçan 800 ve bin kişilik iki ayrı grubun, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye doğru yaklaştığını tespit ettiğini belirten Genelkurmay, grubu kontrol maksadıyla, Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığı’nın görevlendirildiği ifade etti. Açıklamada, “Yapılan sözlü uyarılara uymayan gruba ikaz için havaya doğru uyarı ateşi açılmış, bunun üzerine grup batı istikametine yönelmiştir. Bu esnada, bölücü terör örgütü mensubu teröristler tarafından, Irak kuzeyinde bulunan Tepe bölgesinden Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığı unsurlarına makineli tüfek ile taciz ateşinde bulunulmuştur. Taciz ateşine, karşılık verilmesi üzerine taciz ateşi kesilmiştir” denildi. 1800 kişi sınıra dayandı Üç Suriyeli ölü bulundu MEHMET ALİ SOLAK ‘Misafirliği bitirin, statü verin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Suriyelilerle yaşanan gerilimlerin artması üzerine 15 sivil toplum örgütü açıklama yaptı. Toplantıda, “Bugüne kadar verilmeyen hangi hakların sağlanacağı, yeni bir uyum yasası veya ikincil mevzuat ile belirlenmelidir” denildi. Mültecilerle Dayanışma Derneği’nden Pırıl Erçoban, Suriyelilerle ilgili yaratılan “misafir” algısının, “artık gitsinler” olgusuna dönüştüğüne işaret ederek, “Geçici durum, kalıcı hale dönüşmekte. Artık statüleri belirlensin” çağrısını yaptı. HATAY Antakya Meydan Mahallesi’nde 2’si kadın 3 Suriyeli, kiraladıkları evlerinde ölü bulundu. Suriyelilerin silahlı vurularak öldürüldüğü belirlendi. Alınan bilgiye göre, 1 yıl önce önce ülkelerindeki iç karışıklıktan kaçarak Antakya’ya geldikleri belirlenen M.A.A. (21) isimli Suriyeli genç, H.H. ve M.H. isimlerindeki iki Suriyeli kadınla birlikte üç katlı bir evin 3. katını kiralayarak burada yaşamaya başladı. Evi iki ay önce kiraladıkları öğrenilen kiracılarına gelen su faturalarını götüren ev sahibi evin kapısını çaldı. Ancak kimse açmadı. Kiracılarının evde olmadıklarını düşünen ev sahibi iki gün sonra tekrar kiracılarının kapısını çaldı. Kapı yine açılmayınca ev sahibi şüphelendi. İçeriden gelen pis kokuların farkına da varan ev sahibi, üzerinde bulunan yedek anahtarla eve girince 3 Suriyelinin cesetleriyle karşılaştı. Evde tabancayla öldürülmüş olarak bulunan kişilerin Suriyeli olduğunun tespit edilmelerinin ardından Hatay İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası ekipleri, zanlıları tespit edebilmek için çevredeki işyerlerinin güvenlik kamerası görüntülerini topladı. Cinayete kurban giden 3 kişiden evli olan çiftin yakın bir süre önce evlendiği, diğer kadının evli ancak eşinin Türkiye’de olmadığı bilgisi verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle