07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan’ın ahmEt davutoğlu’nu atamasına muhalEfEt sErt tEpki göstErdi 5 oluşmuştu... Soydaşlarımızı, Rumlardan kurtarma isteği tüm ülkemize dalga dalga yayıldı... Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye büyük baskı oluştu... “İsmet Paşa çizmeni giy!” İnönü’nün yanıtı şu oldu: “Çizmem yok aklım var!” Bizim, karanlığın derinliğinde yaşamayı sevip, aydınlıktan korkanların hem çizmesi hem de aklı yok!.. Havuzcuların yok, karanlıkta yaşayanların yok!.. İnsanlıkları yok! Bilinci yok! Aklın ve mantığın olmadığı yerde, kara çalmak var, Cumhuriyet’i lekelemek isteyen zavallılar var... Tarihsel ve toplumsal değişimden yana değil bunlar... Hayata tutunamayanlar, değişim sürecinin ayrımında olmayanlar... Değişimden yararlanacaksan eskiyle avunmayacaksın, çağdaş olacaksın, hırsınla değil aklınla, mantığınla bu yolda yürüyeceksin! HHH Köstebek gibi yaşama be kardeşim! “Karanlık” yüzün, “karanlık” yaşamın seni bugünlere getirdi... Aydınlık değil karanlıksın! Yürekli değil korkaksın, hainsin, insanları karalamaktan bıkmadın usanmadın! Zibidinin tekisin... Kaç gündür karanlığın sanrısını anlatıyorum öğren diye; hayatın güzelliğini anlatıyorum, anlamıyorsun... Taş kafalısın! Cehaletin batağındasın! Zavallısın aslında! Biatçısın! İstihbarat elemanısın! Bilir misin, insanın gözbebeğini delen gün ışığı, bilinç elmasını yontarken dağıttı karanlığın sanrısını, buldu bilimin tanrısını! Sen yeraltında göremezsin o ışığı, aydınlığı... Bilirim, korkarsın aydınlıktan! Çıkamazsın gün ışığına... Başını dik tutamazsın, el ve etek öpersin! Kadınlara şiddet uygularsın! Kadınları taciz edersin! HHH Düşüncen yok! İdeolojin yok! Mutluluğun temelinin paylaşım olduğunu bilmezsin; acıyı, kaygıyı anlamazsın... Bilincin derinliğini göremezsin! Toprağın kokusu nedir, dağlar, ovalar, denizler... Aşk nedir? İdeoloji nedir? Değişim nedir? Yaşanan bir anın yazıyla somutlanması; toplumsal mutluluk nedir; felsefe nedir? Söyle; akrep misin, köstebek mi? Böyle bir atamaya yetkisi yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Davutoğlu’nun AKP genel başkan adaylığının açıklanmasının ardından muhalefetten ilk tepki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Aksaray’da Davutoğlu’na ilişkin ilk değerlendirmesini yapan Bahçeli, Erdoğan’ın anayasanın 101. maddesi uyarınca partisinin genel başkanı ve başbakan olmadığını belirtti. Bahçeli, şunları söyledi: “Başbakanlık görevinden ayrılmamış, parti genel başkanlığını bir çalışma arkadaşına devretmemiştir. Beklemiş, beklemiş ‘dış politikayı sıfır sorunla düzelteceğim’ diyerek, Türkiye’nin her tarafını sorun kuşağı haline getiren kişiyi partinin genel başkanı adayı olarak takdim etmiş, dolayısıyla da başbakan olmasını istemiştir. Halbuki böyle bir uygulamayı kendisinin yapma yetkisi yoktur. 101. maddeye göre partinin genel başkanı değildir, Başbakan değildir. Sanal bir genel başkan, sanal bir başbakan uygulamasıyla Türkiye’yi bir cunta yönetimine doğru sürükleyecek bir hataya düşmüştür. Türkiye’de şu an BOP’un Türkiye cuntası kurulmuştur. Bu tehlikelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti Genel Başkanı Davutoğlu, Başbakan Davutoğlu Büyük Ortadoğu Projesi’nin Ortadoğu’yu zindan eden elemanlarıdır. Bunların Türkiye’yi zindan etmesine müsaade edilmeyecektir.” CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili AKP cenahında da endişelerin olduğunu, hatta Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın,“Yolsuzlukla ilgili kapsamlı bir yasa çıkmazsa, ben burada oturmam” dediğini anımsattı. Tekin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile eşi Hayrünnisa Gül’ün son resepsiyondaki sözlerine de dikkat çekerek, “Devlet krizi yolda” şeklinde yorumladı. Bu ikiyüzlülük, AKP’ye “örtülü destek”, sapma, saptırılma... Adı “karanlık” olan, “aydınlık” düşmanlığı, arsızlık... Çamur atma, yaftalama! Ne ararsanız hepsi var! Kıskançlık! Yıllardır oynadıkları oyunu kimse yutmuyor, gülüp geçiyor... Derin devletin, gladyonun içine yerleşmişler, oradan beslenmişler... Hepsini biliyoruz, yakından tanıyoruz! Akıl yok, mantık yok! Eskinin ülkücü faşistleriyle işbirliği yapmadılar mı, istihbarat raporlarını yazmadılar mı? Hepsini yaptılar! Kimse unutmadı! Fırıldaklıklarıyla, çıkar topaçlarıyla ünlüdür onlar... Fırsatı kaçırmazlar! Bir yapının parçasıdırlar, dışarıdan beslenirler, “dün dündür bugün bugündür” derler... O yapının parçası derin devletin kollarını oluşturur. Kin ve nefret duygusuyla beslenirler... Solucan gibidirler, kertenkeleye benzerler! Şeytanla aşık atmayı severler, toprak altında, gecenin karanlığında yaşarlar... Bir bakıma paralel medyanın kapı kuludurlar. Aslında tam tamına paraleldirler... Arsızdırlar! Hayâsızdırlar! Umutlarını çalıp götürmüşlerdir kimilerinin. Yaşadığımız süreçte örneği çoktur... Yüzlerindeki maske çoktan düşmüştür! Ben onlara “yaratık” derim, “karanlık”, “aşağılık”... Kendilerini bilirler! Tetikçilik bunlardadır, kumpas, yaftalama... Siyaset ise geçim kaynağı, çıkar ilişkileri! Tehdit! Şantaj! Tanıdınız onları değil mi? HHH Tarihsel değişimin ve toplumsal dönüşümün iyisini kötüsünü ayırt edemezler... Çizmeyle aklı karıştırırlar... Size bilindik bir şey anlatayım, tarihi anımsatmak için! Hayatı! Aklı! Bilinci! Düşünceyi! 1962 Kıbrıs bunalımında Türkiye kamuoyunda büyük tepki Akrep misin, Köstebek mi?.. Ahmet Davutoğlu, geride enkaz ve IŞİD’in elinde 49 rehine bıraktı Sultanın sadrazamı CEYDA KARAN “Yeni Türkiye”nin yeni başbakanı, kabinenin en başarısız, Türkiye’yi uçurumun eşiğine getiren dış politikanın baş mimarı. Panİslamist yayılmacı hevesleriyle Ortadoğu’nun kan gölüne boğulmasında katkıları büyük olan, Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyada alay konusu haline getiren şahsiyet olarak, bir mucize vuku bulmazsa artık Başbakanlık koltuğuna oturacak. Davutoğlu’nun her alanda yanlış tespit ve politikalara imza atan ekibiyle birlikte yerleştirdiği zihniyetin özeti şudur: İmrenilen “Doğu medeniyetinin” modernizmle bağlantılı tüm sorunlarını kibirle süslü PR’cı bir mantıkla geçiştirirken; baş edilemeyen “Batı medeniyetini” kompleksleriyle “düşmanlaştırmaktan” (Batılılar gerçi bıyık altından gülüp geçiyorlar) öteye gidilememesi... Medeniyetlerin kavşak noktasındaki bir memleketin kurucu devriminin niçin yüzünü bizzat savaştığı Batı’ya çevirdiğini idraktan aciz olduklarından, inşa edilmiş “aklı Batılı, ruhu Doğulu” haletiruhiyeyi kavramaları mümkün değildir; onları“aklı Doğulu, ruhu Batılı”lık hali tanımlar. Yani “şark kurnazlığıyla Batı’nın çıkar odaklı acımasızlığını” birleştirmek. Bütün becerebildikleri de zaten bu, istedikleri kadar allayıp pullasınlar. İşte Davutoğlu’nun başbakanlığıyla, bugün “Yeni Türkiye” diye takdim edilen bu zihniyetin arkasındaki “genç” kadrolar artık iç politikayı daha fazla şekillendirmeye başlayacaklar. ANALİZ ha üst düzeylerde seslendirileceğine hiç şüpheniz olmasın... Bu öylesine bir dönem ki, BM Güvenlik Konseyi, 3.5 yıldır kevgire çevrilen binlerce kilometrelik sınırımızda at koşturan IŞİD’i kimlerin, nasıl besleyip büyüttüğünü mercek altına almak için harekete geçiyor. Dünyada yüzyıllardır görülmemiş bir barbarlık sergileyen bu virüsle şu veya bir biçimde bağlantılı olan, örtülü yahut açık destek veren ülkelere yaptırım kıskacı inşa edilmeye başlanıyor. Arkasının geleceği ayan beyan ortada... Bu öylesine bir dönem ki, ABD liderliğinde tüm Batı dünyası Irak ve Suriye’ye ekilen IŞİD terörüne karşı “küresel çapta koordineli eylem” çağrıları yaparken, bugüne kadar en büyük hasım gördükleri İran’ı da “işbirliği” yapmak üzere masaya davet ediyorlar. Türkiye’nin ise Davutoğlu’nun ekibinin bizzat geçen yaz formüle ettiği “değerli yalnızlıklardan”, “ABD Başkanı’yla görüşüp görüşememe” sancılarını çekme noktasına getirileli çok oldu. İcraattan anladıkları kaç ülkeye uçulduğu, kaç yetkili ile kaç dakika telefonda görüşüldüğü, ne kadar çok dil döküldüğünden ibaret. Bir de övgüleri döşeyecek medya kalemşörlerin oldu mu, kâfi. Davutoğlu’nun halası Nilüfer Özlen (solda) açıklamayı heyecanla izledi. (AA) Konya’da bayram havası KONYA (Cumhuriyet) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, AKP genel başkan adayı gösterilmesi memleketi Konya’da, AKP il binası önünde düzenlenen törenle kutlandı. AKP İl Başkanı Ahmet Sorgun, parti binası önünde toplananlara hitaben, bugünün Konya ve Türkiye için tarihi öneme sahip olduğunu söyledi. Sorgun, Davutoğlu’nun, AKP genel başkan adayı gösterilmesinin Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya için önemli olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından il binası önüne kurulan dev ekranda Davutoğlu’nun hayatından kesitlerin yer aldığı kısa film izletildi. Davutoğlu’nun konuşmalarından hazırlanan belgesel ise partililerce coşkuyla alkışlandı. Davutoğlu’nun nüfusa kayıtlı olduğu Taşkent ilçesinde ise yaklaşık 500 kişi, belediye binasında önünde toplanarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin MYK toplantısı sonucu açıklamasını televizyondan izledi. Davutoğlu’nun isminin açıklanmasının ardından Taşkentliler davulzurna eşliğinde kutlama yaptı. Dava vurgusu ‘Radikal İslam virüsü’ Bütün bunlar, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada çok ciddi bir kavşaktan geçtiği bir dönemde gerçekleşiyor. Bu öylesine bir dönemdir ki Ankara’da serpilen Panİslamcı akıl, Arap isyanlarıyla birlikte Mısır’dan Türkiye’ye uzanan “eğribüğrü bir İhvan üçgeni” devşirmeye kalkışırken, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Coğrafyanın 20 yüzyıldaki seküler, milliyetçi bütün deneyimlerini yok sayan bu aklın, Libya’dan Suriye’ye, Irak’tan memleket sınırlarından içeriye, İstanbul’un Bayrampaşa semtine uzanan tezahürlerini artık kanıksadık. Zihniyetlerini dünyaya “ılımlı” diyerek pazarlarken, beceriksizliklerinin kaçınılmaz sonucu olarak bölgeye aşıladıkları “radikal İslam virüsüyle” Türkiye’yi dünya nezdinde “zanlı” konumuna düşürdüler. Yeni dönem “zanlının” hedef tahtasına konulursa hiç şaşırmayın. Fakat buna sevinmeyin de, zira hesabını hepimiz vereceğiz. Bu öylesine bir dönemdir ki, Türkiye’nin 34 yıldır “Körfez modasına” kapılarak kader birliği ettiği en sıkı müttefiki “İhvan” kollayıcısı Katar, artık alenen “IŞİD’in arkasında olmakla” itham edilmeye başlandı. Önceki gün Almanya Kalkınma Yardımı Bakanı Gerd Müller’in dilinden dökülen bu ithamın yarın öbür gün Türkiye’yi de içine alacak şekilde da Davutoğlu’nun başbakanlığının âleme, cihana ilan edilmesi süreci ise bütün bu resmin tamamlayıcısıdır. Anayasayı, tarafsızlık ilkesini geçmiştekilerden bin beter ayaklar altına alarak halefini açıklayan “seçilmiş cumhurbaşkanı ve başbakan”, yeni başbakanı açıklarken, “AKP’nin dava üzerinden ilerleyen bir parti olduğunu herkese ispatlayacağız” vurgusunu eksik etmedi. İspatlayalı çok olduğunu zaten biliyoruz. Bu “davanın” AB hedefiyle, kurumsal demokratik sistem inşasıyla, hakla hukukla, şeffaf ve hesap verilebilir bir Türkiye ile alakası olmadığını da biliyoruz. Bu “davanın” ne “davası” olduğunu Davutoğlu’nun konuşmasından anlayabiliriz: “Büyük restorasyon hareketi hiçbir ara ve kesintiye uğramadan devam edecektir. 12 yıl önce hasta adam muamelesi gören bir ülke, ayakları üzerinde yükselmiş, birçok yerde sıkıntı çeken bir ülke tarihi misyonunu anımsamış ve kutlu yürüyüşe çıkmıştır.” Osmanlı dönemi konjonktürü hayalinden uyanıp da 21. yüzyıla hâlâ erişemeyen doktriner bir akıl, bugün Musul konsolosluğumuzdaki 49 diplomat ve vatandaşımızı bütün dünyanın ortak hedefi ve düşmanı haline gelmiş bir örgüte terk etmişken; “stratejik derinlikleri”, “stratejik rezillik” olup çıkmışken; sözü edilen “restorasyonun” ne menem bir şey olduğu aşikârdır. Bu Türkiye’nin Panislamist rotaya iyice oturtulduğu bir dönem olacak. Sultan’ın sadrazamının uluslararası toplantılarda kimlerle nasıl “şak şak” avuç vuracağını ise hep birlikte göreceğiz. chp ve mhp’nin başvuruları bekletilmedi YSK Resmi Gazete’yi savcılığa pasladı FIRAT KOZOK Hükümeti karşılıklı ‘yeminleşmeye’ çağırdı Gülen’den AKP’ye hodri meydan İstanbul Haber Servisi Fethullah Gülen, iktidar kavgası yaşadığı AKP’nin kendisi ve cemaate yönelik eleştiri ve suçlamalarına “hodri meydan” diyerek meydan okudu. Gülen, yalanların zamanla döküleceğini ileri sürerek “Allah’ın onları ıslah etmesi için dua ediyorum” diye konuştu. Gülen, Herkul.org’dan yayımGülen lanan Bam Teli sohbetinde, hükümeti karşılıklı yeminleşmeye çağırdı. Gülen son sohbet kasedinde “hodri meydan” diyerek “Geleceği daha iyi temâşâ etmeye hazır olun. Göreceksiniz yalanların nasıl döküldüğünü, hayatını kezibe bağlamış insanların nasıl yüzükoyun Kur’ânı Kerim’in dediği sürüm sürüm hale geldiklerini” dedi. “İnsanın konumu ve hodri meydan” başlıklı sohbette iftira atanları yeminleşmeye davet eden Gülen şöyle konuştu: “Elin âlemin hırsızlıklarının ayyuka çıktığı, irtikâplarının ayyuka çıktığı, ihtilaslarının ayyuka çıktığı, zihinlerin bu kirlerle bulandığı ve bütün dünyaya yayıldığı bir dönemde, bütün maliyecilerini, bütün memurlarını salsınlar... O kıtmir dediğiniz sizin küçük arkadaşınızın yeryüzünde bir dikili taşı varsa şayet, o dünyanın en aşağılık mahlukudur. Göreceksiniz yalanların nasıl döküldüğünü, hayatını kezibe bağlamış insanların nasıl yüzükoyun Kur’ânı Kerim’in dediği sürüm sürüm hale geldiklerini. Burada bel büküp boyun kırdıkları gibi öbür tarafta da yine Kur’ânı Kerim diyor sürüm sürüm cehenneme doğru sürünecekler! Fakat ben şahsen öyle olmalarını da istemem; çünkü dualarımda hep: Allahım! Bizlerin de, onların da kalplerini ıslah eyle diyorum. Dua etmediğim, ıslah et demediğim gün yok gibidir, belki günde beş defa… Buna da Rabbim şahittir, siz de şahit olun...” ANKARA Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını 1 haftadır yayımlamayan Resmi Gazete hakkında sürpriz bir karara imza attı. Üst kurul, konuyla ilgili kurula CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ve MHP tarafından yapılan başvuruların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmesine karar verdi. Karar kurulda oyçokluğuyla alındı. YSK böylece kararlarının uygulanmaması sonrasında ilk kez somut bir karar almış oldu. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yaşanan süreçle ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Kart, ayrıca sonuçların Resmi Gazete’de yayımlanmamasında sorumluluğu bulunan kişiler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması için YSK’nin de kapısını çalmıştı. Kart, “15 Ağustos saat 18.00’den bu yana Türkiye Cumhuriyeti, seçilmiş cumhurbaşkanı eliyle en üst düzeyde kanunsuz emir ve talimatlarla yönetilen bir ülke haline gelmiştir” demişti. Kart’ın ardından MHP de cumhurbaşkanı seçimine ilişkin kesin sonuçları gösterir kararı yayımlamayan Resmi Gazete’nin yönetimiyle ilgili, yasal sürecin işletilmesi talebiyle kurula aynı yönde bir başka başvuru yapmıştı. Oyçokluğuyla sürpriz tavır Başvuruları hemen gündemine alan YSK, dünkü toplantısında sürpriz bir karara imza attı. Kurulda başvuruların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilip iletilmemesi konusunda yapılan oylamanın sonucunda 6 üye, başvuruların savcılığa yönlendirilmesi yönünde oy kullandı. Karara karşı çıkan 4 üyenin oyları sonucu değiştirmedi. Kararı değerlendiren YSK’deki CHP temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, “Verilen kararla YSK konuya doğrudan müdahil olmadı ama, bir tespit yaptı. YSK kendi kararının uygulanmadığını gördü ve bu konuda kendisine gelen başvuruları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Bu kararla Resmi Gazete’nin, YSK kararına karşı bir tutum içerisinde olduğu YSK tarafından da tespit edildi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle